Jon Carpenter'ın Big Trouble in Chinetown filmini yıllar yıllar önce tv kanallarında bir kaç kez yayınlarlarken izlemiştim. O zamanları sadece filmin belli kısımlarına denk gelir yarım yamalak izlerdim. Üstüne de sürekli rüyalarıma giren bir filmdi. Evde tabii internet yok, sorabileceğim hiç kimse de yok. Filme dair ne hatırlıyorum dersem; Kurt Russel'ın ikonik kıyafeti ve yüzü boyalı güzel bir kadın. Sadece bu. Sonra bir şekilde gezinirken de filmi buldum. Ama sürekli erteledim. Bu da gerçekten ilginç. Rüyalarına giren filmi bulduktan sonra başka güne izlemek için ertele. Belki de artık ilgimi çekmiyordu.
Jon Carpenter'ın son izlediğim filmlerine bakınca tekrar tekrar izlenebilme özelliğine sahip olduğunu farkettim. Ayrıca Carpenter, genel olarak çok deneysel yaklaşan ve etkisini olumsuz şekilde gören bir yönetmen. Hani yönetmen vardır ki -Sadece tek türde yaptığı filmle tanınır ve o türde yaptığı filmler başarılı olur ve öne çıkar. Carpenter'da o yok. Bu film, temelinde komedi, macera, gizem, doğaüstü ve dövüş sanatları gibi ögeler bulunduruyor. Hatta kozmik ve Mistik korku türüne de girebileceğini düşünüyorum. Oradaki gore ögelerinden ve canavarlarından dolayı değil. Filmin kendi içersinde kozmik korku anlatımını yabancı bir kültür üzerinden anlatıyor olması. Zaten filmde Graice'in arkadaşı Margo çok güzel bir benzetim yapıyor. Söz şuydu: "Bu ne biliyor musun ? Bu biraz radikal Alice Harikalar Diyarı gibi". Gerçekten de öyle. Filmde Çin mitolojisi ve kültürü bir hayli hakim. O kadar çok şeyler görüyoruz ve anlamlandırmaya çalışıyoruz ki; filmi anlamadığını düşünüyor izleyici -ki öyle de. Film gişede korkunç çakılmış. Ancak diğer Jon Carpenter filmleri gibi ikonik olmuş. Filmi izlerken çok zevk aldım. İlerde tekrar izleyeceğim.
Kurt Russel, bildiğimiz gibi serseri, özgüvenli, elinden her iş gelen karakteri canlandırmış yine. Ancak canlandırdığı karakteri kasten geri plana atıldığını düşünmeden edemiyorum. Pembe g*tlü çinlilere kurban gitti kısaca. Filmin vikisini okuyunca Çin toplumunun hasassiyetine nasıl dikkat edeceklerini yazıyordu. Halihazırda filmin potansiyeli oldukça kısılmış. Çünkü filmin önemli kısımlarında zargana çinli dostumuz kaplıyor. Ekran karizması da yok. Oyunculuk falan da düz oyuncu işte. Filmin ana kötüsü ve onun sadık hizmetkarları olan Yıldırım üçlüsü gerçekten çok iyi. Ancak etkili kullanılmamışlar. Filmin sonlarında doğru kahramanın hesaplaşma anları tatmin etmedi. Güzel film ama potansiyeli ciddi derecede bilerekten kısılmış olduğunu düşündüğüm de film. Zaten bu filmin devamı gelebilirdi diye düşünmüştüm de. Tutmadığı için devamı gelmeyen ikonik bir kült oldu. Ama sizi mutlu edecek haberim var. Bu filmin direktmen Jon Carpenter'ın kendisinin de dahil olduğu 3 tane çizgi roman serisi çıktı. Hatta bunlardan biri de Escape From New York filmiyle crossover yapıyor. Çizgi romanlar şunlar.
Filmi rahatlıkla izleyebilirsiniz ve devam çizgi roman serilerini de okuyabilirsiniz. Bu yazımı
@Kenshiro 'nun "
Favori John Carpenter Filminiz?" başlığına da atacağım. Güzel bir konu başlığını canlandıralım.
Konuya şöyle dalalım: