@BlackMask çok sevdiğim bir türkü...
Bildiğim kadarıyla hikayesini de aktaracağım bundan sonra
Osmanlı Devleti varken Diyarbakır’a taşınan zengin bir süryani ailenin çocuğu olmuyor. Adaklar adanır, şunlar bunlar olur derken sonunda bu ailenin bir kızı olur. Suzan adını verdikleri bu kıza, süryani bir aileden gelmesinden ötürü Osmanlıca Suzan Suzi denir. Suzan da Suzan... Çok güzel bir kız olduğu söylenir.
El bebek göz bebek büyütülen Suzan ile annesi bir gün kurban kesmek için Kırklar Dağı’na gider. Burada da ilk kez karşılaşan Suzan ile Adil birbirine aşık olup kaçar ve o gece de birlikte olurlar.
Söz konusu haber duyulur, Suzan’ın da adı şehirde yayılır. Bu duruma dayanamayan Suzan, On Gözlü Köprü'den atlayarak intihar ederek canına kıyar. Sevdiğinin ölüm haberini alan Adil de onun arkasından atlayarak intihar eder. İki aşığın bu sonu, bölgenin ozanları tarafından dilden dile aktarılır.
Roronoa bir süredir yoktun. Resmen konudan belli oluyor yokluğun. Hoş geldin. Umarım, iyisindir.Değerli aşık Mustafa Aydın Kars’ta doğmuştur. Babası ziraat ve hayvancılıkla uğraşmış, Aşık Mustafa ise 9-10 yaşlarına kadar babasına yardım etmiştir. Aşık ilkokulu Kars’taki köyünde ortaokulu ise Sarıkamış’ta ve Erzurum’da okumuştur. Aşık Mustafa’nın Âşık olma temelleri İzmir’de başlar ve amcaoğluyla birlikte İzmir’e gider. Garsonluk yaparak biriktirdiği parayla saz alıp tek başına öğrenerek saz çalmaya başlar. Askerliğini yaptıktan sonra bir süre Erzurum’da kalır. Daha sonra Erzincan’da kısa süreli adliyede görev yapar. Bu görevini de aşık ruhuna ters olduğunu düşündüğü için bırakır. Daha sonrasında Melek öğretmenle tanışır. Ceylan gözleri olan Melek öğretmen aşık Mustafa’yı tam anlamıyla aşık eder ve evlenirler. 1998 yılında yaz tatilinde Ankara’dan Kars’a beraber giderlerken Erzurum da bir düğüne uğrayarak vakit geçirirler. Burada Aşık Mustafa saz çalacaktır. Düğün evi onları Erzurum da misafir eder.
Sabah olunca Mustafa bir rüya gördüğünü söyler. Rüyasında arabanın tekerleklerinin olmadığını anlatır. Derken yola çıkarlar ve bu mısraları yazdıracak olay meydana gelir. Trafik kazası geçirirler. Eşi arabadan fırlayarak, 50-60 metre yükseklikten uçarak Murat nehrinin yanındaki dikenlerin içine düşer. Kafasını kayalıklara çarparak oracıkta can verir. 11 aylık kızı arka tekerleğin arkasında 4 yaşındaki oğlu ise ön kapıya sıkışmış şekilde kaza meydana gelir.
‘Şehitler yurduna kurdum mezarını babamın gelini Melek öğretmen’ der. Bir sohbetinde şöyle söyler ‘Bu eser yüreğimin kanadığı yer’ Bunun üzerine Aşık Mustafa yazmaya başlar bu mısraları…
“Bakışların yüreğimde açtı yâre ” Sevdasını ne kadar naif anlatmış.
Muradına eremedin burada sevdanın eksik kaldığı tamamlanmayan sevdadan bahsetmiş hiç unutulur mu? tamamlanmayan sevdalar.
Genç yaşında ömrü sökük ölümün erken geldiğini ömrün erken bitişini bu mısralarla yazmak…yorumu size bırakıyorum.
“Dağ başında soğuk vardı”. Kars’a giderken ki yoldaki durumdan bahseder.
“Geçit vermez duman karmış” bu da kazanın habercisi.
“Kaşlarının karasından, kan süzülür yarasından dikenlerin arasından çık kenara ceylan gözlüm” mısralarında Melek öğretmenin Melek oluşunu anlatır bizlere.
“Sevdim seçtim kul içinde” diyerek anlatır sevdasını yine güzel bir betimleme.
“Çık dağlara ceylan gözlüm eşini ara” diye bitirmiş mısralarını.
Bakışların yüreğimde
Açtı yara ceylan gözlüm
Muradını alamadın
Kaşı kara ceylan gözlüm
Seni gördüm boynu bükük
Genç yaşında ömrü sökük
Gözü yaşlı perçem dökük
Zülfün tara ceylan gözlüm
Dağ başında soğuk vardı
Geçit vermez duman kardı
Gurbet eli avcı sardı
Düşme tora ceylan gözlüm
Kaşlarının karasından
Kan süzülür yarasından
Dikenlerin arasından
Çık kenara ceylan gözlüm
Sevdim seçtim kul içinde
Yorgun düştüm yol içinde
Susuz kaldık göl içinde
Gel pınara ceylan gözlüm
Yaralı candan bezersin
Ovada kırda gezersin
Mustafa'yla hür gezersin
Çık dağlara ceylan gözlüm
Eşini ara ceylan gözlüm
Hoş buldum abi; çok yoğundum, uyumaya dahi vakit kalmıyordu.Roronoa bir süredir yoktun. Resmen konudan belli oluyor yokluğun. Hoş geldin. Umarım, iyisindir.
Eline ve emeğine sağlık hikâye için. Türkünün mısralarının anlatıldığı yer hikâyeden çok şerh etmek olmuş. Bu açıdan türküler bu şekilde de incelenebilir. Zaten sözlerde kişileştirme, benzetme, tenasüp, mecaz vs. sanatlar kendini gösterdiği için bu incelemeye müsait.
Olsun paylaşım senden, açıklamalar bir kızdan. Paylaşımına sağlık.Hoş buldum abi; çok yoğundum, uyumaya dahi vakit kalmıyordu.
Bu arada hikâyeyi ben yazmadım; bir kıza aitti.
Açıklamaları da o yapmıştı.