Bu türkünün maalesef acıklı bir hikâyesi varmış. Dikkatimi çektiği için sizinle paylaşmak istiyorum:
"Edirne’nin zengin, ileri gelen ailelerinden birinin oğlu da, işte böyle gönlüne ferman dinletemeyenlerden... Bu delikanlı Dankilo (Danike) adında bir Rum kızına gönlünü kaptırmış. Mestan adındaki bu yiğit, Danike’ye sırılsıklam âşık olmuş. Tabii aşkı karşılıksız değil; Dankilo da Mestan’a sevdalanmış. Dankilo güzel mi güzel, ay parçası gibi... Bu gençlerin sevdasını duyup bilmeyen kalmamış. İki aşık fırsat buldukça Meriç kıyısında kimseler duyup görmeden buluşur, konuşurlarmış. Ne yazık ki iki âşığın sevdası iyice meydana çıkınca köyde de huzursuzluk başlamış. “Nasıl olur da, eşraftan birinin 357 oğlu, bir Rum’a âşık oluyor; onunla sevişiyor” diye tatsız sözler söylenmeye başlamış. İki sevdalı genç, tüm bu olup bitenden rahatsız olmaya başlamış. “Bunlar bizim evlenmemize müsaade etmeyecekler. Biz buralardan uzaklara kaçalım” diye sözleşmişler. Yerin kulağı vardır derler ya, gençlerin kaçmaya hazırlandıklarını aileler duymuş. Bu durumu kendilerine yediremeyen; bunu bir şerefsizlik sayan Mestan’ın ailesinden bazıları, Meriç kıyısında buluşan genç âşıkların üstüne kurşun yağdırmış. Bu türkü işte bu olay üzerine yakılmıştır."
Kaynak: Merdan Güven - Türküye Sahasındaki Hikâyeli Türküler Üzerine Bir Araştırma (Doktora Tezi)