Evet.
Hem gece vurdu.
Hem kışın vurdu.
Hem çifte deprem.
Hem yüzeye çok yakın.
Hem yerleşim yerlerinin hemen altında.
Hem çok geniş bir alana vurdu.
Hem yollar zarar gördü.
Hem sular yükseldi.
Hem yangınlar çıktı.
Bunlar sadece doğal olanlar. Bir de insan kaynaklı sorunlar var. Kötü binalar. Koordinasyon eksikliği. İletişimsizlik. Cehalet. Umursamazlık.
Olabilecek en kötü senaryolar hepsi birleşti.
Böyle bir zamanda söylenecek şey değil belki ama günlerdir kendimi tutuyorum. O yüzden şimdi söyleyeceğim. Lütfen kimse kızmasın ve yanlış anlamasın.
Ben bu kabusun bize gerekli olduğuna inanıyorum. Bir çok insan bir çok şeyin farkında değildi. Değişim lazımdı ama hiç de değişim olacak gibi görünmüyordu. Bizim böyle bir kabusa ihtiyacımız vardı ki çaresizliği, öfkeyi, kaybı ve değişim arzusu hissedelim. Binlerce insan kaybettik. Ama malesef buna ihtiyacımız vardı.
Evet.
Hem gece vurdu. (Doğal)
Hem kışın vurdu. (Doğal)
Hem çifte deprem. (Doğal)
Hem yüzeye çok yakın. (Doğal)
Hem yerleşim yerlerinin hemen altında. (Doğal değil)
Hem çok geniş bir alana vurdu. (Doğal)
Hem yollar zarar gördü. (Doğal değil)
Hem sular yükseldi. (Kısmi doğal)
Hem yangınlar çıktı. (Doğal değil)
Bir vatandaşın devletinden beklediği ilk şey önce karnının doyması sonra da barınma ihtiyacının giderilmesidir. Tüm afet ve felaketlerdeki öncelikte bu şekilde olmalıdır. Herkes üzülüyor, kahroluyor. Bu konudaki samimiyetler konusunda gram şüphe duymuyorum ancak hala bahane bulma ihtiyacında olanları gördükçe de deli oluyorum. Bazılarını ikna etmek için daha ne gerekiyor. Bu arkadaşlara nasıl bir hipnoz tekniği uygulandı da vicdani olarak sorumluluk hissetmiyorlar. Ben sorumlu olduğum bir konuda hata yaptığımda kimsenin yüzüne bakamıyorum utançtan ya. Koca bir ülkenin geldiği hal inanılır gibi değil. Bunun bahanesi mi kaldı.