Witcher 3: Wild Hunt'ın ilk olarak Heart of Stone DLC'sini bitirdim ve inanılmaz keyifliydi, baştan sona çok beğendim. Özellikle Gaunter karakteri çoook iyiydi. Yeni çıkacak oyunda bir şekilde tekrar gelmesini de isterim. Her ne kadar Olgier bok gibi bir herif olsa da Gaunter'in varlığının oldukça tehlikeli olduğuna karar verdiğim için onu bulmacasında yenmeye karar verdim. Kedi mi köpek mi ne kırılmayan ayna ipucunu verdiği için de tüm aynalara baktıktan sonra aklıma yekten suyun gelmesiyle birlikte oldukça az bir süre kala bulmacayı çözebilmiş oldum. Tüm DLC boss'ları asıl oyuna kıyasla daha zordu. Her birinin ayrı bir uğraştırıcılığı vardı doğrusu. Bir iki denemede geçtim genelde.
Ardından ana oyunu bitirdim. Oyuna dair eksik bulduğum şeyler, dövüş çok yavan geliyor, bir de her şeyi yapmak isteyen biri için inanılmaz fazla soru işareti var ve bu da oynanışın yavanlığı sebebiyle işkence hâle geliyor biraz. Bir de soru işaretleri temelde aynı şeyler, hikâyeye de genellikle bir katkısı olmuyor. İşte terk edilmiş yerleşim yerini canavar ya da haydutlardan arındırıyorsun, canavar yuvası temizliyorsun, yardıma muhtaç insanları kurtarıyorsun gibi şeyler. Bu eleştirilerim dışında oldukça keyifli bir seri. Geralt'ın olaylara tam manasıyla objektif bir şekilde yaklaşan bir karakter olmasını da çok beğendim.
Son olarak da Blood and Wine'a başladım ve girişinde yapılan Don Kişot göndermesine bayıldım. Ana oyunun en başında Griffin öldürme görevinde gördüğüm yel değirmeninden beri bunu düşünüyordum ve bu DLC ile birlikte böyle bir girizgah yapılması çok hoşuma gitti. Şu an Gwent ile takılıyorum.
Gwent demişken, bu oyun çok hoşuma gitti. Her zaman bir kart oyununa başlamak istemiştim, darısı Witcher 3 ile birlikte Gwent'in başınaymış. Gwent oyununu da indirdim ama onu biraz daha sıkıcı buldum nedense.
Şimdi biraz da oyunda yaptığım tercihlerden bahsedeyim. Geralt'ın Yennefer'e olan ilgisi sebebiyle yalnızca onunla romantik bir ilişki kurdum. Ciri'ye de daima şefkatle yaklaştım, mümkün olduğunca yanında oldum. Oyunun sonunda kendisi imparatoriçe oldu. Radovid'i ve Dijkstra'yı öldürmeyi tercih ettim. Radovid'i anlatılanlardan dolayı öldürmeye karar verdim, Dijkstra'yı ise Roche ile olan geçmişimize baktıktan sonra onun yanında olmaya karar verdiğim için öldürmek durumunda kaldım. Keira Mitz'i öldürdüm zira beni kandırdıktan sonra bir de karşı çıktı ve kendi saldırmaya başlayınca da ağzının payını verdim. Vesemir ölse de Lambert'i kurtardım. Ağaç ruhunu salmıştım, çocuklar kurtuldu yani. Baron da karısını kurtarmak için bir gitti, pir gitti. Bir daha göremedik adamı.
Oyunu da Gwent'i de zorda oynuyorum. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Oyunu yüzde yüz bitirmek için uğraşacaktım ama Velen'deki bir tanesi hariç tüm soru işaretlerini bitirdikten sonra durup dururken 30 tane daha çıkması ve Skellige'ye geçince de 120 tane daha soru işaretini görmek yılmama sebep oldu. O sebeple de okul teçhizatlarını da kontratları da soru işaretlerini de ilgimi çeken bir şey olmadığı ya da yolumun üzerine denk gelmediği takdirde yapmayacağım.