"Ölmek çok sıkıcıymış" sözünü çok seviyorum Ryuma'nın. Ölürken neler hissettiğini okuyabileceğimiz bir flashback beklerim Oda'dan.
Kişiliği Luffy'ye benziyor ve bu da onu en sevdiğim karakter tiplerinden biri yapıyor.
Gücü konusunda hala emin değilim. Zaten gözümde iyisinden bir amiral seviyesiydi de son açıklananlarla yonko seviyesi diyebilirim. Bunun için ortada somut bir şey olmasa da çıkarımla bu kanıya varıyorum.
Kılıç Tanrısı çok iyi unvan. Bu unvanı almasının sebebi kılıçta hiç rakip tanımaması değildir sadece, kılıçları ehlileştirmesidir de bana göre. Shusui'nin rengini hakiyle değiştirmesi gibi.
Kılıçları dememin sebebi, hayatı boyunca birçok farklı kılıç kullandığını düşünmem. Monster'taki kılıcı kesinlikle Shusui değildi mesela. Shodai Kitetsu'yu da kullandığını ve lanetini ehlileştirdiğini düşünüyorum. Birçok farklı kılıçla birçok farklı teknik geliştirdiğini ve kılıçların potansiyelini ortaya çıkarıp sonuna kadar kullandığını ve bu sebeple Kılıç Tanrısı unvanı aldığını söyleyebilirim.
Bahsettiğim şeyler, özel teknikler. Vista'nın çiçekleri, Zoro'nun Ashura'sı gibi.
Yaşadığı zamanın boş yüzyıl olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. İnsanların gayet sükunet içinde yaşadığı bir devirde, boş boş geziyordu dünyayı bir rakip için. Boş yüzyılda yaşamış olsa ve kutsal kaselere karşı mücadele etmiş olsa bir de, böyle bir şey için aç kala kala gezmezdi. Ülkesini de terk etmezdi koruyabilmek için. Çıkmış olsa bile peşinde sürekli birileri olurdu ve aksiyondan çıkamazdı kolay kolay. Üstelik kendisinin kim olduğunu da gayet bilirdi.
Bana kalırsa Norland'ın zamanlarında yaşadı Ryuma. Norland'ın heyecanla denize açılıp keşifler yaptığı düşünülürse o dönemde insanlar arasında macera körükleyici dedikoduların yoğun olduğunu düşünmek yersiz olmaz. Korsanlar Çağı kadar olmasa da "Altına Hücum" dönemi diyebileceğimiz bir zaman gibi. Wano'ya da bu sebeple sürekli akınlar olurdu ve Ryuma da onurlu herhangi bir Wano vatandaşı gibi ülkesini korudu saldıranlara karşı. Bu muhafızlıkta da inanılmaz bir başarı gösterdi ve bu durum doğal olarak herkesi korkutup onun da namını yaydı. Üstüne ülkeyi diğer her ülke gibi bünyesine katıp kontrol etmek isteyen Hükumet'in saldırılarına da gücüyle sürekli engel olunca, bu şöhretin önü alınamaz oldu ve bu durum efsaneleşti. Dünyada herkes onu Kral Ryuma olarak andı, ama kimse yüzünü görmemişti.
Kendisi iyi ve onurlu bir mücadele arayan, hayattan tat almasını bilen biriydi ve namının bu kadar yayıldığını bilmeden denize açıldı (bence Norland ile). Sonra her uğradığı yerde bulaştığı olaylarda gücünü gösterdi bir şekilde ve insanlara yardım etti onurlu biri olduğundan. Bu ünü daha da yayıldı, farklı farklı hikayelerde adı geçmeye başladı. Zamanla bu hikayeleri kendisi de duydu ve hikayelerde adı geçen, "Kral" denen bu savaşçıyla düello yapabilme hayali kurmaya başladı. Sonra kendisini arayıp durdu. Belki kısa süre sonra da fark etti Kral'ın kendisi olduğunu. Şu garson kız ile evlendi belki de.
Bir yerden sonra ülkesine dönüp orada ölmüş. Orada mı yaşladı yoksa yollarda mı bilinmiyor. Bence yollarda yaşlanmıştır.
Hakkında bir flashback gelecektir.