Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Kitap Tavsiye

Tanıtım yazısı şiirselmiş. Güzel görünüyor. İlyada'yı da düzyazıya çevirmişse zaten konuya ve üsluba hakimdir. İlyada buna göre daha ciddi bir kitap gibime gelmişti. Ody daha çoşkulu bir destan.
O şiir başlangıç cümlesi zaten :D Bitmemiş bir kitabım var 30-40 sayfa kalmış yarın başlarım inşallah :D Başka bildiğin böyle kitap var mı?
 
O şiir başlangıç cümlesi zaten :D Bitmemiş bir kitabım var 30-40 sayfa kalmış yarın başlarım inşallah :D Başka bildiğin böyle kitap var mı?
Bu türde en sevdiğim kitap Kayıp Cennet. Film gibi gümbür gümbür anlatımı vardır. Okuduklarımdan en çoşkulusu. Şeytan, Tanrı, Adem, Hava, düşmüş melekler .... müthiş tasvir ediliyor. Faust da güzeldir ama pek çoşkulu değildir. Daha felsefi, tiyatral bir havadadır. Bu tip kitaplar diğer kitap türlerinden daha çok hoşuma gidiyor, insan okurken gaza geliyor, yaşıyor :D
 
Harari - 21.yüzyıl için 21 ders

İlk iki kitabını okumuş biri olarak söylüyorum okumanızda fayda var çünkü gayet güzel yerlere ayak basıyor. Bazı yerlerde tekrara düşüyor ama yine de örneklerle çeşitlendiriyor ve farklı şeylere de oldukça değiniyor. Ha yazdıklarına katılırsınız katılmazsınız orası ayrı . Gerçekten çoğumuzun sığ olarak düşündüğü bazı şeyleri derinlemesine açıklamış ve anlatmış. İnanılmaz bir bilgi ve genel kültürü var. Baya araştırma yapmış ve bunları o kadar güzel analiz etmiş ki hayran kalmamak mümkün değil. Bazıları diyor ki zaten bildiğimiz şeyleri anlatmış. O arkadaşlar neredeler çok merak ediyorum. Ciddi diyorum yani bu kadar şeyi biliyorsan niye senin bir şeylerini okumuyoruz var da biz mi bilmiyoruz anlamış değilim. Siz de çıkarın bir şeyler de okuyalım ki tabi gerçekten biliyorsanız. Neyse kitapta 21 tane bölüm var bunlardan bazı yerler atacağım spoiler içinde. Yazarın dili çok akıcı özellikle anlam bölümü baya yararlı olmuş. Kitabı okumanızı tavsiye ederim.

İnsanların eski anlatılara inancını yitirip henüz yeni bir anlatıcıya kucak açmadığı, hayal kırıklığı ve kızgınlığın yarattığı nihilist aşamadayız hala. Peki sırada ne var? İlk adım, kıyamet kehanetlerinin sesini kısıp panik durumundan şaşkınlık durumuna geçmek. Panik bir kibir biçimidir. Dünyanın ne yöne ilerlediğini bildiğine emin bir histen kaynaklanır. Şaşkınlık duymak daha mütevazi, dolayısıyla daha sağduyuludur. İçinizden kendinizi sokağa atıp, ''Kıyamet geliyor!'' diye bağırmak geliyorsa, kendinize şunu söylemeyi deneyin: ''Yok, öyle değil. İşin aslı dünyada neler olup bittiğini anlamıyorum, o kadar.''

19. ve 20. yüzyıllarda Müslüman, Yahudi, Hindu ve Hristiyan düşünürler çağdaş materyalizm, ruhsuz kapitalizm ve bürokratik devletlerin aşırılıklarına sövüp sayıyordu. Kendilerine şans tanınsa, modernitenin tüm marazlarını çözüp kendi öğretilerinin ebedi manevi değerleri doğrultusunda bambaşka bir sosyoekonomik sistem kuracaklarını vadediyorlardı. Pekala kendilerine birçok şans tanındı ve çağdaş ekonomi mabedinde yaptıkları elle tutulur tek değişiklik yeni bir boya badanayla çatıya koca bir hilal, haç, Yahudi yıldızı ya da Om işareti çakmak oldu.

Büyük boş bir kavanozda ufak bir madeni para çok ses çıkarır. Terör tiyatrosu o yüzden böylesine başarılı. Devlet siyasi şiddetten arınmış kocaman bir boş alan yarattı ve şimdi bu alan akustik etki yaratıyor, ne denli küçük olsa da her silahlı saldırının etkisini arttırıyor. Bir devlette ne kadar az siyasi şiddet görülüyorsa, terör eylemlerinin yarattığı kamusal şok da o kadar kuvvetli oluyor. 1150' de bir avuç Müslüman fanatik, Kudüs'te birkaç sivili öldürüp Haçlıların kutsal toprakları terk etmesini talep etse, dehşetle değil alayla karşılanırdı. Ciddiye alınmak istiyorsanız, en azından bir iki sağlam kaleyi ele geçirecektiniz. Terörizm orta çağda yaşayan atalarımızı ilgilendirmiyordu çünkü uğraşacak daha büyük dertleri vardı.

İyi bir anlatının sonsuzluğu uzanması şart değilse de benim ufkumu aşması gerekir. Anlatı beni kendimden daha büyük bir şeyin içine yerleştirerek bana bir kimlik sağlar ve hayatımı anlamlandırır. Ancak sözkonusu ''daha büyük şeye'' anlam verenin ne olduğunu merak etmeye başlamam gibi bir tehlike var daima. Dünyanın koca bir filin sırtında durduğuna inanan adamla ilgili bir öykü vardır. Adama filin neyin üzerinde durduğu sorulunca, dev bir kaplumbağanın üzerinde duruyor demiş. Peki ya kaplumbağa ? Çok daha büyük bir kaplumbağanın sırtında. Peki ya o, çok daha büyük bir kaplumbağa? Adam daha fazla dayanamamış ve, ''Boşuna sorma. Oradan sonrası hep kaplumbağa,'' demiş.

Peki insanlar neden bu kurmacalara inanıyor? Sebeplerden biri kişisel kimliklerinin anlatı üzerine kurulu olması. Çok küçük yaşlardan itibaren anlatıya inanmaları öğretiliyor insanlara. Anlatıları, bu tür anlatıların doğruluklarını sorgulayıp teyit etmek için gerekli zihinsel ve duygusal bağımsızlığı kazanmadan çok önce anne babalarından, öğretmenlerinden, komşularından ve toplumun genelinden duyuyorlar. Zihinleri olgunlaştığında anlatıya o kadar yatırım yapmış oluyorlar ki akıllarını, anlatıdan şüphe etmek yerine anlatıyı akla mantığa uygun hale getirmek için kullanmaları daha muhtemel. Kimlik arayışına çıkan çoğu insan define avına çıkan çocuklara benzer. Bula bula anne babalarının onlar bulsun diye önceden sakladığı şeyi bulurlar.
 
Niçe Ağladığında
İnsan ve Herkes
Çürümenin Kitabı
Gücün Sonu
Günden Kalanlar

Bu kitaplar hakkında yorum yapacak var mı?
@amaneden senden bir şeyler bekliyorum.
 
Son düzenleme:
Niçe Ağladığında
İnsan ve Herkes
Çürümenin Kitabı
Gücün Sonu
Günden Kalanlar

Bu kitaplar hakkında yorum yapacak var mı?
@amaneden senden bir şeyler bekliyorum.
Günden kalanları okumuştum.
Baya ağır giden bir kitap.
Uşakların hayatı, idealleri gibi şeyler insanı pek çekici gelecek bir şey değil. Hele de bu bir asilzadenin başuşağıysa. Bütün o yoğun İngiliz nezaketiyle bambaşka bir dünyanın adamının çıktığı bir yolculukta eski günlerini hatırlayışı yazılmış.

Bu şekilde anlatınca sıkıcı geliyor değil mi? Ama aslında o kadar da sıkıcı değil, insanı çekiyor çünkü. Edebi açıdan okunması tavsiye edilebilecek bir kitap bu yüzden.
 
Cavdar Tarlasındaki Çocuklar hakkinda bilgi sahibi olan var mı?
En son okuduğum kitaptı. Dağılmış bir oğlanın yaşadığı olaylar ve çocukça davranışlarını işliyordu. Kıskançlıkları, gizli aşkı, özgüven sorunları, öfkesi...
İsminin mantığını bir türlü anlamamıştım ama okurken kendimi sürekli oğlana üzülürken bulmuştum.
 
En son okuduğum kitaptı. Dağılmış bir oğlanın yaşadığı olaylar ve çocukça davranışlarını işliyordu. Kıskançlıkları, gizli aşkı, özgüven sorunları, öfkesi...
İsminin mantığını bir türlü anlamamıştım ama okurken kendimi sürekli oğlana üzülürken bulmuştum.
Bir nevi bir insanin genclik hayatinı işliyormuş. Okunası bir kitap o zaman.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 3)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık