Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Tanıtım] Beyaz ve Siyah

Bitirdim!Eleştirilere hazır ol!


Eleştiri dediysem kötü bir eleştiri yapamayacağım kadar iyi bir kitaptı.Öncelikle eline,zihnine sağlık.

Kitaba gizem ile başlaman kitabı merak ettirdi.Ortada bir oyun olması,gizemli bir oyunkuran olması ve haplar yaratıcı olmuş.Betimlemelerin az oluşu hoşuma gitti.Ortada sadece kitap ve okuyucu kalmış .


Ayrıca kitapta ki isimleri birden söylemen de çok iyidi.Mesela ben sohbet kafe 'deki adamın Mert olduğunu okuyunca şaşırdım.Bu durum ayrıca Sefiller kitabını da hatırlattı.Şappadanak söylüyordu ordada.Yoksa...Yeni bir Victor Hugo mu doğuyor!?


Sanırım kitaptaki gerçek ile hayal dünyası kitabın adına göre olmuş.İlk kısım beyaz yani hayal dünyası,ikinci ve acımasız kısım gerçek hayat diye anladım.Ya da bunu okura bırakmak istemiş de olabilirsin.


İşeyen adamı çok sevdim,sohbet kafe de enfesti.Bir kedi manyağı olduğum için Fasulye'ye bayıldım.Ama neden kedi?Köpek ya da başka bir hayvan da olabilirdi.Merak ettim doğrusu.


Güldürürken düşündüren nadir kitaplardan olmuş.En son Don Kişot okurken o kadar eğlenmiştim.Yoksa...yeni bir Cervantes mi doğuyor!?


Kitabın sonunu öyle bırakacağını tahmin etmiştim.Ama sonunu okurken bu denli bırakacağını düşünmemiştim.Eğlendim!


Sonuç olarak her ne kadar seni tanımasam da kitabın her yerinde seni gördüm.Bana bu güzel saatleri yaşattığın için teşekkür ediyorum saygıdeğer beyzade!


Ha unutmadan!Bu kitabın konusunu nasıl buldun?Aklına birden mi geldi yoksa daha farklı bir hikayesi mi var?Tabii anlatmak istersen.

Pek başarılı değilimdir değerlendirmelerde.Yanlışım olmuşsa affola.

Adam yazmış abii,okuyun pişman olmazsınız!
 
Bitirdim!Eleştirilere hazır ol!


Eleştiri dediysem kötü bir eleştiri yapamayacağım kadar iyi bir kitaptı.Öncelikle eline,zihnine sağlık.

Kitaba gizem ile başlaman kitabı merak ettirdi.Ortada bir oyun olması,gizemli bir oyunkuran olması ve haplar yaratıcı olmuş.Betimlemelerin az oluşu hoşuma gitti.Ortada sadece kitap ve okuyucu kalmış .


Ayrıca kitapta ki isimleri birden söylemen de çok iyidi.Mesela ben sohbet kafe 'deki adamın Mert olduğunu okuyunca şaşırdım.Bu durum ayrıca Sefiller kitabını da hatırlattı.Şappadanak söylüyordu ordada.Yoksa...Yeni bir Victor Hugo mu doğuyor!?


Sanırım kitaptaki gerçek ile hayal dünyası kitabın adına göre olmuş.İlk kısım beyaz yani hayal dünyası,ikinci ve acımasız kısım gerçek hayat diye anladım.Ya da bunu okura bırakmak istemiş de olabilirsin.


İşeyen adamı çok sevdim,sohbet kafe de enfesti.Bir kedi manyağı olduğum için Fasulye'ye bayıldım.Ama neden kedi?Köpek ya da başka bir hayvan da olabilirdi.Merak ettim doğrusu.


Güldürürken düşündüren nadir kitaplardan olmuş.En son Don Kişot okurken o kadar eğlenmiştim.Yoksa...yeni bir Cervantes mi doğuyor!?


Kitabın sonunu öyle bırakacağını tahmin etmiştim.Ama sonunu okurken bu denli bırakacağını düşünmemiştim.Eğlendim!


Sonuç olarak her ne kadar seni tanımasam da kitabın her yerinde seni gördüm.Bana bu güzel saatleri yaşattığın için teşekkür ediyorum saygıdeğer beyzade!


Ha unutmadan!Bu kitabın konusunu nasıl buldun?Aklına birden mi geldi yoksa daha farklı bir hikayesi mi var?Tabii anlatmak istersen.

Pek başarılı değilimdir değerlendirmelerde.Yanlışım olmuşsa affola.

Adam yazmış abii,okuyun pişman olmazsınız!
Beklediğimden çok daha fazla iltifat almış olmam bir nebze şaşırttı. Kısa sürede okuduğun ve yorumladığın için teşekkür ederim. Kitap aklıma nasıl geldi pek hatırlamıyorum doğrusu. Kısa hikâye yazarlığından uzun hikâye ya da romana geçiş yapma çabamla birlikte ortaya çıktı. O zamanki Emre'nin eleştirmek ve anlatmak istediği şeyler bunlardı. Beyaz ve Siyah kısmı söylediğin anlamları taşıyor. Kedi olmasının özel bir sebebi yok.
 
Beklediğimden çok daha fazla iltifat almış olmam bir nebze şaşırttı. Kısa sürede okuduğun ve yorumladığın için teşekkür ederim. Kitap aklıma nasıl geldi pek hatırlamıyorum doğrusu. Kısa hikâye yazarlığından uzun hikâye ya da romana geçiş yapma çabamla birlikte ortaya çıktı. O zamanki Emre'nin eleştirmek ve anlatmak istediği şeyler bunlardı. Beyaz ve Siyah kısmı söylediğin anlamları taşıyor. Kedi olmasının özel bir sebebi yok.
Karşımda okuduğum bir kitabın yazarını bulunca öyle oldu biraz:sapkali:
 
Bu kitabı alalı 1,5 yıl falan oldu sanırım. O zamanlar kitap okumuyordum, bu kitabın okuyacağım ilk kitap okumasına karar vermiştim. (Evet, rezil bir insanım.:() Ama bir sebepten dolayı olmadı. Geçen zamanda başka başka kitaplar falan okudum. Aslında böyle olması biraz da iyi oldu, şimdi daha iyi bir yorum yapabilirim. :)

Bahsettigim bir sebep: Bu kitabı kargoya yerleştiren insanın zeka seviyesine hayranım. Nasıl bir insan kitabı ikiye katlayıp kargoya koyar yav? Anlam veremiyorum. :mad: Kitabı ilk aldığım zamanlar, hem henüz okuma alışkanlığım olmadığından, hem de kitabın o hallerinden, okumayı bırakmıştım. Dün yeter artık dedim, ya yenisini al, ya bu şekilde oku. O şekilde okuyup, bitirdim en sonunda. :ehe:

Kitap yorumu yapmak, film yorumu yapmak kadar kolay değilmiş. Onu farkettim şu an. :oleyo: Kitabı genel olarak beğendiğimi söyleyerek başlayayım o zaman, gerisi gelir umarım. :ehe:

Bu kitabı bir şeye benzetecek olsam Katakuri vs Luffy dövüşüne benzetirdim. Üslup konusunu, Luffy'nin güç seviyesine benzetiyorum. Çünkü kitap ilerledikçe yazarın üslubunun geliştiğini farkedebiliyorsunuz. Kanaatimce, baştaki üslup ile sondaki üslup arasında kayda değer bir fark var.
Kitabın okuma zevkini ise, Luffy vs Katakuri dövüşünün seyir zevkine benzetebilirim. Güzel başlıyor, Kata kendini deşince zirve yapıyor, ama sonu kötü olmasa da beklenti altında kalıyor biraz. Katakuri kendi isteği ile mi düştü yoksa, gerçekten mi düştü konusunda belirsizlik olduğu gibi, kitabın sonu da hafiften açık bırakılmış. Oda kesin çalmıştır yine buradan. :oleyo:

Kitabın başları hikaye olarak güzel ilerliyor, ama muhtemelen basımdan kaynaklı olan sorunlar var. Bulut 2. çekmecedeki kitaptan hikaye okuyor mesela. Hikayeye girerken ve hikaye biterken bir tırnak işareti kullanılmamış. Tırnak işaretini geçtim, hikayenin nerede bittiği anlaşılmadan, Bulut konuşmaya başlıyor. Hani bir paragraf başı bile yok. Neyse ki, tüm hikayelerde bu durum böyle değildi.

Bir de yine ilk bölümlerde metin geçişlerinde de sıkıntılar oluyordu. (Aynı problem ilerlerde pek yok.)

Yine anlatım konusunda, betimleme daha çok olsaydı daha iyi olurdu bence. Ben de öyle bir yetenek yok, ama aynı konuyu yazıyor olsam kitap 200 sayfaya yaklaşırdı. Betimlemeleri çok arttırırdım. Süreçleri daha ağır işlerdim falan. Önceki yorumlara baktım, @amaneden pek sevmediğini, o yüzden kullanmadığını söylemiş. Tercih meselesi diyeyim o zaman.

Hikayeye gelirsem, hikayesi güzeldi diyebilirim. İki evren arasındaki göndermeler de iyiydi. Arkadaşı olan tavuğu yemeyen kızın hikayesi ile kendi hikayesinin aynı olması, müziğin kaynağının yeşil gözlü, güzel kadın olması ve Bulut'un annesinin de aynı özelliklere sahip olması. Bir de gök adadaki örümcekler ile 5. bölümdeki örümcekler arasında da benzerlikler var gibi idi. Ama kitabın yazarının %95 ihtimalle bu yazıyı okuyacağını bildiğimden, yanlış bir şeyler söyleme korkusu ile o topa hiç girmek istemiyorum. :oleyo:

İsteyerek mi yapılmış, yoksa farkedilmeden mi, veya sadece ben mi benzetiyorum bilmiyorum, One Piece ile de benzerlikler vardı. Skypia ve oradaki bulut denizi, Caesar'ın çocukları büyütmeye çalışması ile kitapta meyveleri yeyince büyümen, Bulut'un habire işeyen adamı sorduğu sorunun, Luffy'nin Brook'a sorduğu soruya benzemesi falan da vardı. :ehe:

Sayfa 44'teki köle adamın yazdığı şeyi beğenip alıntıya aldım. Şu kısım:

"Burası yan gelip yatabileceğiniz, istediğinizi yapabileceğiniz ve size kimsenin karışmayacağı bir yer olsa da, hiçbir şekilde başkaları tarafından işaret edilip dalga geçilmeyeceğiniz, hiçbir sınıf statüsü barındırmasa da ve daha birçok güzel özelliğe sahip olsa da, işte bu özelliklerden dolayı çekilmez bir yerdi. Çünkü ne kadar yatarsanız, o kadar sıkılıyordunuz. Aslında hiçbir amacınız yoktu ve bunu çok iyi anlıyordunuz. Yavaş yavaş düşünmeye ve yaptığınız yapmadığınız her şeyi sorgulamaya başlıyordunuz. Düşünmekten başka yapacak hiçbir aktiviteniz yoktu ve düşünmenin ne kadar korkunç olduğunu anlıyordunuz."

İşte tam bu sebepten dolayı,yok sahil kasabasına yerleşeyim yok Norveç'in köyüne yerleşeyim de hayatımın sonuna kadar orada huzur içinde yaşayayım, hiçbir iş yapmayayım hayalleri bana anlamsız geliyor. :ehe: Bulut' un askerlik ve ilk oda arkadaşı hakkında söyledikleri de çok doğruydu ama askerlikten soğutma yasası malum. Yarın bir gün amaneden'i bile tutukluyabilirler. :oleyo2:

Bir de kitabı daha iyi anlamak için yazarı tanımak gerekir sözünü biraz daha iyi anladım şu an. @amaneden Merry'i sever, Buggy Arc'taki sahibini bekleyen köpeği falan sever. Kitapta da tam bunlara uygun olan Fasulye var mesela. Onun haricinde ana karakterin Amaneden'e benzemesi de var.

Yazarken aklıma gelen şey, kitabın Mai ve Siyah'a bir hayli benzemesi. Mai ve Siyah'ta Halit Ziya Uşakligil, Ahmet Cemil üzerinden kendini anlatmıştır. Beyaz ve Siyah'ta amaneden Bulut ile kendini yansıtıyor. Mai ve Siyah'ta kitabın adı ile kitap arasında güzel bir ilişki var. (Spoiler olmasın şimdi.) Aynı şekilde olmasa da Beyaz ve Siyah'ta da var. Zorlasak, Ahmet Cemil ile Bulut da bir noktada benzeyen karakterler. (Kitap buradan çalıntı demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın.)

Bir de son olarak takıldığım bir iki şey var. Jack'in ebeveynleri gök adada her şey güzelken neden intihar ediyor Mesela? Bulut'un anne babasının ölmesine mi bağlamalıyım, bilemedim. :( Onun haricinde ilk dünyada bazı sıkıntılar var sanki ama takılacak şeyler değil yani. Bir de sonda Mert ve Bulut, hapı kırıp yuttukları için hastalanırken, Fasulye de aynı şekilde yutmasına rağmen ona bir şey olmuyor. Bu da başta garip geldi, sonra kedi fizyolojisi deyip geçtim. :oleyo2: Ha bir de cor şapkası ne demek? İnternette hiçbir şey çıkmadı. :ehe::(

Yine çok dağınık yazdım. O konuda kötüyüm biraz malesef. :( Son olarak şunu diyeyim. Efsane bir kitap mı derseniz, hayır. Edebi açıdan bazı yetersizlikleri de yok diyemeyeceğim. Ama kötü bir kitap hiç değil. Sadece 200 tane satılmışsa da underrated bir kitap. Ben okumanızı öneririm.
 
Bu kitabı alalı 1,5 yıl falan oldu sanırım. O zamanlar kitap okumuyordum, bu kitabın okuyacağım ilk kitap okumasına karar vermiştim. (Evet, rezil bir insanım.:() Ama bir sebepten dolayı olmadı. Geçen zamanda başka başka kitaplar falan okudum. Aslında böyle olması biraz da iyi oldu, şimdi daha iyi bir yorum yapabilirim. :)

Bahsettigim bir sebep: Bu kitabı kargoya yerleştiren insanın zeka seviyesine hayranım. Nasıl bir insan kitabı ikiye katlayıp kargoya koyar yav? Anlam veremiyorum. :mad: Kitabı ilk aldığım zamanlar, hem henüz okuma alışkanlığım olmadığından, hem de kitabın o hallerinden, okumayı bırakmıştım. Dün yeter artık dedim, ya yenisini al, ya bu şekilde oku. O şekilde okuyup, bitirdim en sonunda. :ehe:

Kitap yorumu yapmak, film yorumu yapmak kadar kolay değilmiş. Onu farkettim şu an. :oleyo: Kitabı genel olarak beğendiğimi söyleyerek başlayayım o zaman, gerisi gelir umarım. :ehe:

Bu kitabı bir şeye benzetecek olsam Katakuri vs Luffy dövüşüne benzetirdim. Üslup konusunu, Luffy'nin güç seviyesine benzetiyorum. Çünkü kitap ilerledikçe yazarın üslubunun geliştiğini farkedebiliyorsunuz. Kanaatimce, baştaki üslup ile sondaki üslup arasında kayda değer bir fark var.
Kitabın okuma zevkini ise, Luffy vs Katakuri dövüşünün seyir zevkine benzetebilirim. Güzel başlıyor, Kata kendini deşince zirve yapıyor, ama sonu kötü olmasa da beklenti altında kalıyor biraz. Katakuri kendi isteği ile mi düştü yoksa, gerçekten mi düştü konusunda belirsizlik olduğu gibi, kitabın sonu da hafiften açık bırakılmış. Oda kesin çalmıştır yine buradan. :oleyo:

Kitabın başları hikaye olarak güzel ilerliyor, ama muhtemelen basımdan kaynaklı olan sorunlar var. Bulut 2. çekmecedeki kitaptan hikaye okuyor mesela. Hikayeye girerken ve hikaye biterken bir tırnak işareti kullanılmamış. Tırnak işaretini geçtim, hikayenin nerede bittiği anlaşılmadan, Bulut konuşmaya başlıyor. Hani bir paragraf başı bile yok. Neyse ki, tüm hikayelerde bu durum böyle değildi.

Bir de yine ilk bölümlerde metin geçişlerinde de sıkıntılar oluyordu. (Aynı problem ilerlerde pek yok.)

Yine anlatım konusunda, betimleme daha çok olsaydı daha iyi olurdu bence. Ben de öyle bir yetenek yok, ama aynı konuyu yazıyor olsam kitap 200 sayfaya yaklaşırdı. Betimlemeleri çok arttırırdım. Süreçleri daha ağır işlerdim falan. Önceki yorumlara baktım, @amaneden pek sevmediğini, o yüzden kullanmadığını söylemiş. Tercih meselesi diyeyim o zaman.

Hikayeye gelirsem, hikayesi güzeldi diyebilirim. İki evren arasındaki göndermeler de iyiydi. Arkadaşı olan tavuğu yemeyen kızın hikayesi ile kendi hikayesinin aynı olması, müziğin kaynağının yeşil gözlü, güzel kadın olması ve Bulut'un annesinin de aynı özelliklere sahip olması. Bir de gök adadaki örümcekler ile 5. bölümdeki örümcekler arasında da benzerlikler var gibi idi. Ama kitabın yazarının %95 ihtimalle bu yazıyı okuyacağını bildiğimden, yanlış bir şeyler söyleme korkusu ile o topa hiç girmek istemiyorum. :oleyo:

İsteyerek mi yapılmış, yoksa farkedilmeden mi, veya sadece ben mi benzetiyorum bilmiyorum, One Piece ile de benzerlikler vardı. Skypia ve oradaki bulut denizi, Caesar'ın çocukları büyütmeye çalışması ile kitapta meyveleri yeyince büyümen, Bulut'un habire işeyen adamı sorduğu sorunun, Luffy'nin Brook'a sorduğu soruya benzemesi falan da vardı. :ehe:

Sayfa 44'teki köle adamın yazdığı şeyi beğenip alıntıya aldım. Şu kısım:

"Burası yan gelip yatabileceğiniz, istediğinizi yapabileceğiniz ve size kimsenin karışmayacağı bir yer olsa da, hiçbir şekilde başkaları tarafından işaret edilip dalga geçilmeyeceğiniz, hiçbir sınıf statüsü barındırmasa da ve daha birçok güzel özelliğe sahip olsa da, işte bu özelliklerden dolayı çekilmez bir yerdi. Çünkü ne kadar yatarsanız, o kadar sıkılıyordunuz. Aslında hiçbir amacınız yoktu ve bunu çok iyi anlıyordunuz. Yavaş yavaş düşünmeye ve yaptığınız yapmadığınız her şeyi sorgulamaya başlıyordunuz. Düşünmekten başka yapacak hiçbir aktiviteniz yoktu ve düşünmenin ne kadar korkunç olduğunu anlıyordunuz."

İşte tam bu sebepten dolayı,yok sahil kasabasına yerleşeyim yok Norveç'in köyüne yerleşeyim de hayatımın sonuna kadar orada huzur içinde yaşayayım, hiçbir iş yapmayayım hayalleri bana anlamsız geliyor. :ehe: Bulut' un askerlik ve ilk oda arkadaşı hakkında söyledikleri de çok doğruydu ama askerlikten soğutma yasası malum. Yarın bir gün amaneden'i bile tutukluyabilirler. :oleyo2:

Bir de kitabı daha iyi anlamak için yazarı tanımak gerekir sözünü biraz daha iyi anladım şu an. @amaneden Merry'i sever, Buggy Arc'taki sahibini bekleyen köpeği falan sever. Kitapta da tam bunlara uygun olan Fasulye var mesela. Onun haricinde ana karakterin Amaneden'e benzemesi de var.

Yazarken aklıma gelen şey, kitabın Mai ve Siyah'a bir hayli benzemesi. Mai ve Siyah'ta Halit Ziya Uşakligil, Ahmet Cemil üzerinden kendini anlatmıştır. Beyaz ve Siyah'ta amaneden Bulut ile kendini yansıtıyor. Mai ve Siyah'ta kitabın adı ile kitap arasında güzel bir ilişki var. (Spoiler olmasın şimdi.) Aynı şekilde olmasa da Beyaz ve Siyah'ta da var. Zorlasak, Ahmet Cemil ile Bulut da bir noktada benzeyen karakterler. (Kitap buradan çalıntı demek istemiyorum, yanlış anlaşılmasın.)

Bir de son olarak takıldığım bir iki şey var. Jack'in ebeveynleri gök adada her şey güzelken neden intihar ediyor Mesela? Bulut'un anne babasının ölmesine mi bağlamalıyım, bilemedim. :( Onun haricinde ilk dünyada bazı sıkıntılar var sanki ama takılacak şeyler değil yani. Bir de sonda Mert ve Bulut, hapı kırıp yuttukları için hastalanırken, Fasulye de aynı şekilde yutmasına rağmen ona bir şey olmuyor. Bu da başta garip geldi, sonra kedi fizyolojisi deyip geçtim. :oleyo2: Ha bir de cor şapkası ne demek? İnternette hiçbir şey çıkmadı. :ehe::(

Yine çok dağınık yazdım. O konuda kötüyüm biraz malesef. :( Son olarak şunu diyeyim. Efsane bir kitap mı derseniz, hayır. Edebi açıdan bazı yetersizlikleri de yok diyemeyeceğim. Ama kötü bir kitap hiç değil. Sadece 200 tane satılmışsa da underrated bir kitap. Ben okumanızı öneririm.
Selam. Geç olsun da güç olmasın. Öncelikle bahsi geçen kişiye selamlarımı yollamak isterim. Muhteşem bir iş becermiş. Helal olsun.

Öncelikle kitabı yazarken esinlendiğim tek şey var, o da Jack ve Fasulye Sırığı. :D Sonunu muğlakta bırakmak benim için en zevkli noktalardan biriydi. Esasında kitap bu son ile birlikte iki soru işareti koyuyor akla. Akla ilk gelen şey tüm bunlar bir simülasyon muydu oluyor tabii. Ama biraz fazla dikkat edilmesi hâlinde ikinci soru işaretiyle de karşılaşılması mümkün. O da ilk bölümde bahsi geçen simülasyon yerlerinden birine girilmiş ve geri kalanının da o andan itibaren simülasyon olarak yaşanmış olması. Rüya içinde rüya gibi olmuş kitap o yönden. Inception'dan çalmışım bak tüh. :oleyo2:

Basım kısmında epey hayal kırıklığına uğradığım için o kısımları yayınevine tekrar sövüp sinirlerimi bozmamak adına geçiyorum. Tabii noktalama işaretleri, yazım hataları gibi şeyler benim de hatam olabilir.

Beni tutuklayabilecek insan anasının karnından fazlasıyla doğmuştur. Buyurun tutuklasınlar. :oleyo2:

Mai ve Siyah kitabını okumadım ben açıkçası. Ama ne demek istediğini anladım.

Açıkçası ailenin neden intihar ettiğini hatırlamıyorum. Kafalarında öyle bir düşünce vardı, orası tamam da üzerinden çok zaman geçtiği için ne yazdığımı unutmuşum. :D Cor şapkasını da hatırlayamadım, yazım hatası olabilir. Diğerine de kedi fizyolojisi diyelim çünkü o kısmı da hatırlayamadım. Bence sorduğun soruların cevapları yine hikâyede, kırıntı detay olarak da olsa vardır çünkü betimleme olmaması konusunda da büyük bir rol sahibi olan hikâye anlatma çabam, ardında açık bırakmadan gitme gibi bir tutkuya da sahip. Elbette yine de havada kalmış şeyler olabilir. Bu kitabı tekrar okumamıştım bile ben.

Edebi açıdan zayıf, cümlelere hâkim olabilme konusunda da pek bir beceriye sahip değil ancak sahip olduğu hikâye ve iki dünyanın birbiriyle olan bağlantısı açısından epey sağlam bana kalırsa. İkinci kitabı yazarken, ilk kitabın üstüne çıkma ihtimalim yok demiştim hatta kendime. Epey iyi kurmuştum çünkü. :D

Hem över hem söverim böyle.

Okuyup yorumladığın için teşekkür ederim, beklenmedik bir anda geldi, değişik oldu. :sapkali:
 
Selam. Geç olsun da güç olmasın. Öncelikle bahsi geçen kişiye selamlarımı yollamak isterim. Muhteşem bir iş becermiş. Helal olsun.

Öncelikle kitabı yazarken esinlendiğim tek şey var, o da Jack ve Fasulye Sırığı. :D Sonunu muğlakta bırakmak benim için en zevkli noktalardan biriydi. Esasında kitap bu son ile birlikte iki soru işareti koyuyor akla. Akla ilk gelen şey tüm bunlar bir simülasyon muydu oluyor tabii. Ama biraz fazla dikkat edilmesi hâlinde ikinci soru işaretiyle de karşılaşılması mümkün. O da ilk bölümde bahsi geçen simülasyon yerlerinden birine girilmiş ve geri kalanının da o andan itibaren simülasyon olarak yaşanmış olması. Rüya içinde rüya gibi olmuş kitap o yönden. Inception'dan çalmışım bak tüh. :oleyo2:

Basım kısmında epey hayal kırıklığına uğradığım için o kısımları yayınevine tekrar sövüp sinirlerimi bozmamak adına geçiyorum. Tabii noktalama işaretleri, yazım hataları gibi şeyler benim de hatam olabilir.

Beni tutuklayabilecek insan anasının karnından fazlasıyla doğmuştur. Buyurun tutuklasınlar. :oleyo2:

Mai ve Siyah kitabını okumadım ben açıkçası. Ama ne demek istediğini anladım.

Açıkçası ailenin neden intihar ettiğini hatırlamıyorum. Kafalarında öyle bir düşünce vardı, orası tamam da üzerinden çok zaman geçtiği için ne yazdığımı unutmuşum. :D Cor şapkasını da hatırlayamadım, yazım hatası olabilir. Diğerine de kedi fizyolojisi diyelim çünkü o kısmı da hatırlayamadım. Bence sorduğun soruların cevapları yine hikâyede, kırıntı detay olarak da olsa vardır çünkü betimleme olmaması konusunda da büyük bir rol sahibi olan hikâye anlatma çabam, ardında açık bırakmadan gitme gibi bir tutkuya da sahip. Elbette yine de havada kalmış şeyler olabilir. Bu kitabı tekrar okumamıştım bile ben.

Edebi açıdan zayıf, cümlelere hâkim olabilme konusunda da pek bir beceriye sahip değil ancak sahip olduğu hikâye ve iki dünyanın birbiriyle olan bağlantısı açısından epey sağlam bana kalırsa. İkinci kitabı yazarken, ilk kitabın üstüne çıkma ihtimalim yok demiştim hatta kendime. Epey iyi kurmuştum çünkü. :D

Hem över hem söverim böyle.

Okuyup yorumladığın için teşekkür ederim, beklenmedik bir anda geldi, değişik oldu. :sapkali:
Fasulye sıktığı hikayesindeki kişinin adının Jack olduğu tamamen aklımdan çıkmış. Kitabı okurken orası uzak bir ülke olduğu için adamın adı Jack, buradakiler ise Mert ve Bulut olmuştur şeklinde düşünmüştüm, ama şimdi oturdu. :ehe:

Sonunu böyle bırakman iyi olmuş bence. Şimdi bütün bunlar simülasyondu desem, Matrix'ten çalmışsın, diğer türlü de Inception'dan çaldığını itiraf ettin zaten. Her türlü çalıntı. :oleyo2: Şaka bir yana, bence akla bütün hepsi simülasyondu düşüncesinden çok, ikinci dediğin şekli geliyor. İlk dediğin fikir, sen söyleyene kadar aklıma gelmemişti bile. Belki o kadar basit olamaz diye düşünüp istemeden 2. dediğine yönlenmişimdir, bilemiyorum. :)

Gözüme çarpan bir yazım hatası yoktu zaten de, (bir tek cor şapkası diyebilirim.) noktalama işaretleri konusunda evet, basımda sorun vardı. Ama forumda bile yazım hatası yaptığına çok denk gelmediğimden dolayı, kitapta yaptığını hiç sanmıyorum diyor, topu yayınevine atıyorum ben. :ehe:

Benim takıldığım şeyler ufak tefek şeyler yani zaten, pek mesele değil yani. Ha dediğin gibi, benim gözden kaçırdığım şeyler de olabilir belki.

İkinci kitabın hikayesinin daha kötü olduğunu mu düşüyorsun yani? Ben her alanda daha iyi bir şey bekliyordum aslında, çünkü yazımda dediğim gibi, yazarken gelişme durumu var bence sende. :ehe:

Mai ve Siyah'ı da öneririm. Güzel kitaptır. :D

Son olarak, yazdığın için esas benim teşekkür etmem lazım. Kitabı okuduğuma memnunum yani. :sapkali:
 
Fasulye sıktığı hikayesindeki kişinin adının Jack olduğu tamamen aklımdan çıkmış. Kitabı okurken orası uzak bir ülke olduğu için adamın adı Jack, buradakiler ise Mert ve Bulut olmuştur şeklinde düşünmüştüm, ama şimdi oturdu. :ehe:

Sonunu böyle bırakman iyi olmuş bence. Şimdi bütün bunlar simülasyondu desem, Matrix'ten çalmışsın, diğer türlü de Inception'dan çaldığını itiraf ettin zaten. Her türlü çalıntı. :oleyo2: Şaka bir yana, bence akla bütün hepsi simülasyondu düşüncesinden çok, ikinci dediğin şekli geliyor. İlk dediğin fikir, sen söyleyene kadar aklıma gelmemişti bile. Belki o kadar basit olamaz diye düşünüp istemeden 2. dediğine yönlenmişimdir, bilemiyorum. :)

Gözüme çarpan bir yazım hatası yoktu zaten de, (bir tek cor şapkası diyebilirim.) noktalama işaretleri konusunda evet, basımda sorun vardı. Ama forumda bile yazım hatası yaptığına çok denk gelmediğimden dolayı, kitapta yaptığını hiç sanmıyorum diyor, topu yayınevine atıyorum ben. :ehe:

Benim takıldığım şeyler ufak tefek şeyler yani zaten, pek mesele değil yani. Ha dediğin gibi, benim gözden kaçırdığım şeyler de olabilir belki.

İkinci kitabın hikayesinin daha kötü olduğunu mu düşüyorsun yani? Ben her alanda daha iyi bir şey bekliyordum aslında, çünkü yazımda dediğim gibi, yazarken gelişme durumu var bence sende. :ehe:

Mai ve Siyah'ı da öneririm. Güzel kitaptır. :D

Son olarak, yazdığın için esas benim teşekkür etmem lazım. Kitabı okuduğuma memnunum yani. :sapkali:
Eskiden bu kadar iyi değildim yazma konusunda. Ben çocukken kitap falan da okumazdım pek. Macera Tüneli hariç. Kitaplarla geç tanıştım, yazmakla ise daha da geç. İlk iki kitap benim için, "çok biliyorsan yaz da görelim." sınamasıydı. Ondan önce epey hikâye yazdım ama edebi anlamda oturmayı becerememiştim, belli de oluyor. İkinci kitap o konuda epey gelişim gösterdiğimi gösteriyor ama hikâye olarak bu kadar karmaşık bir şey olmadığı için beni tatmin etmedi ilki kadar. Yoksa kötü bir hikâyesi yok. Hatta içinde çok fazla hikâye var, kısa bir kitap olmasına rağmen. Bir çırpıda okuyabilirsin onu da. Her şey üçüncü kitapla birlikte nirvanaya ulaşıyor yalnız, onu söyleyeyim. Piyasada bulunan pek çok kitaptan çok daha iyi bir eser olduğuna eminim. Bir başkasının onaylamasına ihtiyacım yok, eksikleri de var tabii ama o kısımları geliştirmek de bana düşer zaten. Yazdıkça gelişiyorum işte. Lisede bir arkadaşım beni Luffy ve Gintoki'ye benzetiyordu. İkisini birleştirsen aslında sırıtmıyor. :D

Estağfurullah yav.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık