Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Toplu Taşıma Araçlarındaki Anılarınız

İstanbul Avcılar-Kartal arası 3 saatlik yolculukta 2 çanta dolusu toplam 40 kilo sucuk taşımıştım.

Bizim aile kurban bayramında kellelerden sucuk yapar. Ben o zamanlar 15-16 yaşlarındayım. Dayımlar Avcılarda oturuyor orada kurbanı kestik sağdan soldan da kelle aldık dayımlar ve bizim için sucuk yaptık. Neyse abi sucuk yapma ve kurutma işi biraz vakit alıyor. Biz arabayla tekrar Kartalda ki evimize döndük.

Bundan bir hafta sonrada dayım bizimkileri arayıp sucuklar hazır gelin alın demiş. Bende ara sıra dayımlara geçer kuzenlerimle takılırdım. Hazır böyle bir fırsat var atladım gittim dayımlara 2-3 gün sonra dayım sucukları çantaya koydu ama sucuk kokusunu bilirsiniz bir de bu taze sucuk kokuyor çok fena. Hani 2-3 dakika da sucuk kokusu tüm evi dolduruyor o derece kokuyor. Dayıma dedim bu böyle toplu taşıma ile gitmez, gider dedi, Kuzenlere dedim gitmez bu böyle, gider dediler, Babama söyledim bu böyle gelmez, gelir dedi, Anneme söyledim bu böyle gelmez, Getirmezsen bacaklarını kırarım dedi. Neyse yüklendim ben bunları 10-15 dakka yürüyeceğim sonra bir otobüse binip avcılar metro istasyonuna gideceğim yol yarım saat ve bu ara hatta saatte 1 araba geçiyor. Ulan bindim yolculuğun 5 dakkasın da otobüsdekiler başladılar sucuk kokuyor falan diye tartışıyorlar. 15 dakka sonra çocuklar pencereleri açıp oradan nefes almaya başladılar. Bende bu sırada kapıya yanaştım çünkü her durakta araba havalansın diye 1-2 dakka kapı açık bekliyor o kadar kötü kokuyor. Neyse yolcuğulun 25. dakkasında kaptan dikiz aynasından baktı "Çok kötü kokuyor, Sucuğun sahibinin inecek havası da yok kapılardan uzaklaşın açacağım" dedi. O böyle konuşurken otobüstekiler sucuğun kokusunun benden geldiğini anlamış gibi bana bakıyorlar. Çantaları sımsıkı tutuyor çünkü bir şey olursa kapıdan kaçacağım.

Abi neyse vardık Avcılara indim temiz havayı çekiyorum içime. Sonra bu yolculuktan ders aldım bir Bim'e girdim alüminyum folyo, buzdolabı poşeti, 3-4 tane axe deodarant ve bolca poşet aldım. Neyse her sucuk salkımını önce alüminyum folyoya 2 kat sardım sonra buzdolabı poşetinin içine koydum onun üstüne de poşetledim tekrar çantanın içine koydum. Deodarantları da sırt çantama aldım ki Lazım olursa kullanayım. Abi bindim Metrobüse yok hala leş gibi koku var. Çıkarttım deodarantı sıktım iki koku birleşti yepyeni igrençlikte bir koku. Otobüstekiler anladılar tabi başlandılar söylenmeye. Baktım deodarant çok kötü yol uzun yeni bir yöntem geldi aklıma. Her metrobüste sadece iki durak gideceğim ve ilk duraktan geçtikten sonra çantanın içine dedorant sıkmaya başladım. Abi hala laflar falan duyuyorum. En sonunda Güç bela atlattım. Sögütlüçeşmeden Trene bindim Atalar İstasyonunda inecem. Abi tren Metrobüs gibi değil ki her 2 dakkada bir gelsin 45 dakikalık yolu indi bindi ile 2 saatte tamamladım. En son Atalar istasyonunda indiğimde bir ağlamışım ama ne ağlama biliyor musunuz. O stres,sıkıntı ve koku ile başarı ile görevimi tamamlamıştım. Eve gelince annem kokuyu ve sucukların başına geleni duyunca şok olmuştu. Sucukların yarısı kokudan dolayı yenemedi, 2 çantayı atmak zorunda kaldık ve en kötüsü o günden beri sucuk yiyemiyorum.
 
İstanbul Avcılar-Kartal arası 3 saatlik yolculukta 2 çanta dolusu toplam 40 kilo sucuk taşımıştım.

Bizim aile kurban bayramında kellelerden sucuk yapar. Ben o zamanlar 15-16 yaşlarındayım. Dayımlar Avcılarda oturuyor orada kurbanı kestik sağdan soldan da kelle aldık dayımlar ve bizim için sucuk yaptık. Neyse abi sucuk yapma ve kurutma işi biraz vakit alıyor. Biz arabayla tekrar Kartalda ki evimize döndük.

Bundan bir hafta sonrada dayım bizimkileri arayıp sucuklar hazır gelin alın demiş. Bende ara sıra dayımlara geçer kuzenlerimle takılırdım. Hazır böyle bir fırsat var atladım gittim dayımlara 2-3 gün sonra dayım sucukları çantaya koydu ama sucuk kokusunu bilirsiniz bir de bu taze sucuk kokuyor çok fena. Hani 2-3 dakika da sucuk kokusu tüm evi dolduruyor o derece kokuyor. Dayıma dedim bu böyle toplu taşıma ile gitmez, gider dedi, Kuzenlere dedim gitmez bu böyle, gider dediler, Babama söyledim bu böyle gelmez, gelir dedi, Anneme söyledim bu böyle gelmez, Getirmezsen bacaklarını kırarım dedi. Neyse yüklendim ben bunları 10-15 dakka yürüyeceğim sonra bir otobüse binip avcılar metro istasyonuna gideceğim yol yarım saat ve bu ara hatta saatte 1 araba geçiyor. Ulan bindim yolculuğun 5 dakkasın da otobüsdekiler başladılar sucuk kokuyor falan diye tartışıyorlar. 15 dakka sonra çocuklar pencereleri açıp oradan nefes almaya başladılar. Bende bu sırada kapıya yanaştım çünkü her durakta araba havalansın diye 1-2 dakka kapı açık bekliyor o kadar kötü kokuyor. Neyse yolcuğulun 25. dakkasında kaptan dikiz aynasından baktı "Çok kötü kokuyor, Sucuğun sahibinin inecek havası da yok kapılardan uzaklaşın açacağım" dedi. O böyle konuşurken otobüstekiler sucuğun kokusunun benden geldiğini anlamış gibi bana bakıyorlar. Çantaları sımsıkı tutuyor çünkü bir şey olursa kapıdan kaçacağım.

Abi neyse vardık Avcılara indim temiz havayı çekiyorum içime. Sonra bu yolculuktan ders aldım bir Bim'e girdim alüminyum folyo, buzdolabı poşeti, 3-4 tane axe deodarant ve bolca poşet aldım. Neyse her sucuk salkımını önce alüminyum folyoya 2 kat sardım sonra buzdolabı poşetinin içine koydum onun üstüne de poşetledim tekrar çantanın içine koydum. Deodarantları da sırt çantama aldım ki Lazım olursa kullanayım. Abi bindim Metrobüse yok hala leş gibi koku var. Çıkarttım deodarantı sıktım iki koku birleşti yepyeni igrençlikte bir koku. Otobüstekiler anladılar tabi başlandılar söylenmeye. Baktım deodarant çok kötü yol uzun yeni bir yöntem geldi aklıma. Her metrobüste sadece iki durak gideceğim ve ilk duraktan geçtikten sonra çantanın içine dedorant sıkmaya başladım. Abi hala laflar falan duyuyorum. En sonunda Güç bela atlattım. Sögütlüçeşmeden Trene bindim Atalar İstasyonunda inecem. Abi tren Metrobüs gibi değil ki her 2 dakkada bir gelsin 45 dakikalık yolu indi bindi ile 2 saatte tamamladım. En son Atalar istasyonunda indiğimde bir ağlamışım ama ne ağlama biliyor musunuz. O stres,sıkıntı ve koku ile başarı ile görevimi tamamlamıştım. Eve gelince annem kokuyu ve sucukların başına geleni duyunca şok olmuştu. Sucukların yarısı kokudan dolayı yenemedi, 2 çantayı atmak zorunda kaldık ve en kötüsü o günden beri sucuk yiyemiyorum.
Hikaye gayet ilginç ancak sucuk yememe kısmı üzdü. Sen mutluysan sıkıntı yok gerçi :)
 
İstanbul Avcılar-Kartal arası 3 saatlik yolculukta 2 çanta dolusu toplam 40 kilo sucuk taşımıştım.

Bizim aile kurban bayramında kellelerden sucuk yapar. Ben o zamanlar 15-16 yaşlarındayım. Dayımlar Avcılarda oturuyor orada kurbanı kestik sağdan soldan da kelle aldık dayımlar ve bizim için sucuk yaptık. Neyse abi sucuk yapma ve kurutma işi biraz vakit alıyor. Biz arabayla tekrar Kartalda ki evimize döndük.

Bundan bir hafta sonrada dayım bizimkileri arayıp sucuklar hazır gelin alın demiş. Bende ara sıra dayımlara geçer kuzenlerimle takılırdım. Hazır böyle bir fırsat var atladım gittim dayımlara 2-3 gün sonra dayım sucukları çantaya koydu ama sucuk kokusunu bilirsiniz bir de bu taze sucuk kokuyor çok fena. Hani 2-3 dakika da sucuk kokusu tüm evi dolduruyor o derece kokuyor. Dayıma dedim bu böyle toplu taşıma ile gitmez, gider dedi, Kuzenlere dedim gitmez bu böyle, gider dediler, Babama söyledim bu böyle gelmez, gelir dedi, Anneme söyledim bu böyle gelmez, Getirmezsen bacaklarını kırarım dedi. Neyse yüklendim ben bunları 10-15 dakka yürüyeceğim sonra bir otobüse binip avcılar metro istasyonuna gideceğim yol yarım saat ve bu ara hatta saatte 1 araba geçiyor. Ulan bindim yolculuğun 5 dakkasın da otobüsdekiler başladılar sucuk kokuyor falan diye tartışıyorlar. 15 dakka sonra çocuklar pencereleri açıp oradan nefes almaya başladılar. Bende bu sırada kapıya yanaştım çünkü her durakta araba havalansın diye 1-2 dakka kapı açık bekliyor o kadar kötü kokuyor. Neyse yolcuğulun 25. dakkasında kaptan dikiz aynasından baktı "Çok kötü kokuyor, Sucuğun sahibinin inecek havası da yok kapılardan uzaklaşın açacağım" dedi. O böyle konuşurken otobüstekiler sucuğun kokusunun benden geldiğini anlamış gibi bana bakıyorlar. Çantaları sımsıkı tutuyor çünkü bir şey olursa kapıdan kaçacağım.

Abi neyse vardık Avcılara indim temiz havayı çekiyorum içime. Sonra bu yolculuktan ders aldım bir Bim'e girdim alüminyum folyo, buzdolabı poşeti, 3-4 tane axe deodarant ve bolca poşet aldım. Neyse her sucuk salkımını önce alüminyum folyoya 2 kat sardım sonra buzdolabı poşetinin içine koydum onun üstüne de poşetledim tekrar çantanın içine koydum. Deodarantları da sırt çantama aldım ki Lazım olursa kullanayım. Abi bindim Metrobüse yok hala leş gibi koku var. Çıkarttım deodarantı sıktım iki koku birleşti yepyeni igrençlikte bir koku. Otobüstekiler anladılar tabi başlandılar söylenmeye. Baktım deodarant çok kötü yol uzun yeni bir yöntem geldi aklıma. Her metrobüste sadece iki durak gideceğim ve ilk duraktan geçtikten sonra çantanın içine dedorant sıkmaya başladım. Abi hala laflar falan duyuyorum. En sonunda Güç bela atlattım. Sögütlüçeşmeden Trene bindim Atalar İstasyonunda inecem. Abi tren Metrobüs gibi değil ki her 2 dakkada bir gelsin 45 dakikalık yolu indi bindi ile 2 saatte tamamladım. En son Atalar istasyonunda indiğimde bir ağlamışım ama ne ağlama biliyor musunuz. O stres,sıkıntı ve koku ile başarı ile görevimi tamamlamıştım. Eve gelince annem kokuyu ve sucukların başına geleni duyunca şok olmuştu. Sucukların yarısı kokudan dolayı yenemedi, 2 çantayı atmak zorunda kaldık ve en kötüsü o günden beri sucuk yiyemiyorum.
Kifayetsizce gülüyorum. Kontrolü kaybettim.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 4)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık