Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Film İzleme Kulübü (Kapanmıştır)

Tamam mı, devam mı?


  • Kullanılan toplam oy
    53
Böyle diyeceğini biliyordum da ben şunu sormak isterim: Gerçekten de sorgulatabildi mi? Ben sorgulamaya değer bir şey görmedim pek zira göreceli bir konu ve kişiden kişiye göre de cevabı değişecektir. Misal unique olan sonunda aşkı bulmasa ne olacaktı? "Hayalleriniz için ölmeyi mi yeğlersiniz yoksa ölmektense hayallerinizden mi vazgeçersiniz?" olsa mesela soru daha da sıkıntı. Bu şimdi takılıyor efendiyle. Takılmasa ve bir ömür boyu mutsuz kalsa ne olacak? Çok bir yere varmak istediğim yok şu an-hatta genel olarak bu sıralar- ama yazıyorum öyle. :D
Henüz tam olarak kavrayamadım ama sanırım ahlaki evham işte bu oluyor. Soru var süreç var ama cevap yok. Bir yere varmak yok. :D

Gerçekten sorgulatabildi mi? Pek değil. Aslında sorgulamak istemedim. Çünkü üzerine gidince geviş süreci başlıyor. Bir türlü tam cevabı bulamıyorsun. Bırak felsefeciler düşünsün. :D
 
Son düzenleme:
Henüz tam olarak kavrayamadım ama sanırım ahlaki evham işte bu oluyor. Soru var süreç var ama cevap yok. Bir yere varmak yok. :D

Gerçekten sorgulatabildi mi? Pek değil. Aslında sorgulamak istemedim. Çünkü üzerine gidince geviş süreci başlıyor. Bir türlü tam cevabı bulamıyorsun. Bırak felsefeciler düşünsün. :D
Felsefecilerin hangileri ortak paydada hangi soruya hangi ortak cevabı bulabilmiş ya? :D

Bence, haydi bu film bazında konuşayım, olmaya çalıştığının onda biri kadar bile derin olamamış. (Tabii olmak istediyse.) Ben yapılan yorumların (Başka sitelerde) yarattığı algıya göre söylüyorum. Olmaya çalıştıysa da çalışmadıysa da film pek de olamamış bana göre. Öylecene bir film olmuş. Sinema tekniklerinden bağımsız olarak anlatılmaya çalışılan ya da anlaşılan şey üzerinden diyorum bunu. Tabii fikirlerin farklı olması çok normal.
 
Son düzenleme:
Felsefecilerin hangileri ortak paydada hangi soruya hangi ortak cevabı bulabilmiş ya? :D

Bence, haydi bu film bazında konuşayım, olmaya çalıştığının onda biri kadar bile derin olamamış. (Tabii olmak istediyse.) Ben yapılan yorumların (Başka sitelerde) yarattığı algıya göre söylüyorum. Olmaya çalıştıysa da çalışmadıysa da film pek de olamamış bana göre. Öylecene bir film olmuş. Sinema tekniklerinden bağımsız olarak anlatılmaya çalışılan ya da anlaşılan şey üzerinden diyorum bunu. Tabii fikirlerin farklı olması çok normal.
Ben de seninle aynı fikirdeyim. Sorduğu soru derin olsa da fim o kadar da derin değil. Sadece düşünmeye kışkırtması güzeldi. Daha doğrusu bunu film diliyle konuşması ve o hali yakalamaya çalışması güzeldi. O yüzden derin olmamış ama boş beleş bir yönetmen olmadığını gösterdi bana.

Tabi bunların hepsi benim düşüncelerim.
 
Son düzenleme:
Ben de seninle aynı fikirdeyim. Sorduğu soru derin olsa da fim o kadar da derin değil. Sadece düşünmeye kışkırtması güzeldi. Daha doğrusu bunu film diliyle konuşması ve o hali yakalamaya çalışması güzeldi. O yüzden derin olmamış ama boş beleş bir yönetmen olmadığını gösterdi bana.

Tabi bunların hepsi benim düşüncelerim.
Bakalım @Millennium Wizard ne diyecek? Topa tutmasa bari bizi. :D
 
Başta intikam filmi sandım, ki severim, kanım kaynar. Film neredeyse sonuna kadar açık değildi ve sebeplendirmeyi merak ettim. Sonunda ise film ders çıkarma filmi çıktı.

Unutulan değerler... Hmm... Yani, şimdi, elbette mesela adalet benim de çiğneyemediğim bir değer ama "insanı yargılama"dan adalete aşık olunamıyor. Yargılamama yetisine sahip olmayı tercih ederdim ama. Hatta etmeye de çalışıyorum çoğu zaman zira bu daha üstünmüş gibi gelir.

İyi değerlerle ilgili Dennis Prager'ın "What matters most in life?" videosu aklıma geldi bu arada.


Veronika'nın Çifte Hayatı:

Bu film Polonya sinemasından izlediğim ilk film olacaktı. Bu yüzden biraz Polonya sinemasını anlamak üzere bir şeyler okudum.

Okuduklarıma göre:

Andrzej Wajda, Andrzej Munk, Krzysztof Zanussi, Roman Polanski gibi büyük yönetmenler yetiştirmiş Polonya sineması, kendisine has bir ekol oluşturmuş. Krzysztof Kieslowski de işte bu ekolden yetişmiş ve dünya sinemasına “Weronika’nın Çifte Hayatı”, “Üç Renk (Mavi, Beyaz, Kırmızı)” ve “Dekalog” gibi önemli filmler kazandırmış.

Enver Gülşen, Kieslowski'nin de içinde yetiştiği bu ekolün "Ahlaki Evham Sineması" olarak adlandırıldığını söylüyor (Evham burada olumsuz anlamda değil, üzerine çok düşünme, sorgulama anlamında). Bu yönetmenler ahlaki meseleleri önemseyen ve filmlerinde bu konular üzerine tefekküre çağıran isimlermiş.

Bunu öğrendikten sonra özellikle bu konuya dair sorularla filmi izledim ve hak verdim.

Birincisi film, peşine düştüğü soruların cevabını vermiyor. Cevap vermeyen filmler (eğer yönetmen gerizekalı değilse) cevap üzerine düşünmeye çağıran filmlerdir. Yani evhamını yapar.

Bana göre bu film "insanın seçimleri ve sonuçları" meselesini sorguluyordu. Ve elbette cevap vermiyor, sadece gösteriyordu.

Veronikaları ayrı ayrı inceleyince ortak noktaları kendini gösterdi. Aynı sezgileri paylaşıyorlar, İkisi de sanatçı ve ikisi de kalp hastası. Ve sağlıkları için ya sanatı seçeçekler ya da hayatı.

Birinci Veronika (Polonyadaki):
Hayatı bırakıp sanatı seçiyor ve sanatını icra ederken ölüyor. (Göreceli olsa da) Seçim olumlu, sonuç olumsuz.

İkinci Veronika (Fransadaki):
Sanatı bırakıp hayatı seçiyor. Seçim olumsuz, sonuç olumlu. Bu da göreceli.

Önemli bir ayrıntı da İkinci Veronikaya daha fazla zaman ayrılması.

Niye? Bir hayvanın, ağzındaki yemeği yutmayıp devamlı çiğnemesi (geviş) gibi bazen olumsuz düşüncelerimiz bir türlü karara bağlanamadan dolanır durur (sanırım buna psikolojide ruminasyon deniyormuş emin değilim.)

Birinci Veronika seçimlerini çabuk yapan biri. Kuklacının hikayesindeki "elini ocakta yakan" Veronika. Bu yüzden onun hikayesi daha kısa sürüyor. Bu Veronikanın sevdiğinin arkasından koşmasını, ikincinin sevdiğini arkasından koşturmasını, çabuk ve zor karar veren yapılarını gösteren bir ayrıntı olarak gördüm.

İkinci Veronika yukarıda bahsettiğim ruminasyon sürecini yaşıyor gibiydi. Ve bu da elini ocağa sokmaktan son anda vaz geçen Veronika. Bu yüzden hikayesi daha uzun sürüyor.

Tüm bunların ötesinde yatan soru'nun şu olduğunu düşünüyorum.
"Hangi Veronika'nın seçimi doğruydu?" Cevap: yok. Üzerine düşün! Sanırım ahlaki evham bu oluyor.

Benim için Polonya sinemasına güzel bir giriş oldu. Millennium Wizard zevkine sağlık.
Teşekkürler özellikle araştırman için ve ikiz meselesi hakkındaki açılımın için. İlk hikâyenin hızı dikkatimi çekmişti ama el yakma ile ilgili çıkarımları yapamadım. Görülmeyen çok şey oluyor.
 
Teşekkürler özellikle araştırman için ve ikiz meselesi hakkındaki açılımın için. İlk hikâyenin hızı dikkatimi çekmişti ama el yakma ile ilgili çıkarımları yapamadım. Görülmeyen çok şey oluyor.
Dediğim gibi bunlar sadece benim kanaatlerim. Yönetmenin film hakkında bir beyanatı var mı bilmiyorum, bir bakarsın "ben tamamen farklı bir şey anlattım" der. Böyle şeyler çok oluyor. :D Zaten işin güzelliği burada.
 
Dediğim gibi bunlar sadece benim kanaatlerim. Yönetmenin film hakkında bir beyanatı var mı bilmiyorum, bir bakarsın "ben tamamen farklı bir şey anlattım" der. Böyle şeyler çok oluyor. :D Zaten işin güzelliği burada.
Bana kendi hayat seçimlerini sorgulamış da olabilir gibi geldi. Hem Fransa'da hem de Polonya'da yaşadıysa falan olabilir. Ya da başka iki şehirde.
 
Bana kendi hayat seçimlerini sorgulamış da olabilir gibi geldi. Hem Fransa'da hem de Polonya'da yaşadıysa falan olabilir. Ya da başka iki şehirde.
Fransada yaşadı mı bilmiyorum ama Renk Üçlemesi Fransa bayrağının üç rengini ve Fransız Devriminin üç ilkesini simgeliyor. Belki dediğin gibi olabilir.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 3)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık