Daha saati gelmedi.Saat 11 olsun ondan sonra gelecek

Daha saati gelmedi.Saat 11 olsun ondan sonra gelecek
Soğukkanlılıkla Shinpachi gibi olun.Üniversite yıllarında arkadaşlardan birinin evinde kalıyorum. O gece bayağı kalabalığız yer yatağı gibi bişey uydurduk orda yatıyorum. Ev sürekli kaldığım ev ama hep kaldığım odada değil farklı bir odada yatıyodum o akşam. Benden başka o odada normalde kalan arkadaş var o da yatağında. Neyse uyuduktan sonra gece tuvaletim geldi yattığım yerde oturdum, bir baktım ayak ucumda küçük, gözlüklü, omuzlarına kadar saçları olan bir şey oturuyor karşıya bakıyordu ben ona bakınca o da bana baktı. Yavaş yavaş geri yattım. Kendi kendime düşünmeye başladım. Dedim ki ya rüyadan tam uyanamadım ve halüsinasyon görüyorum, ya da cin türünden bişey ayağımın dibinde oturuyor. Dedim birinciyse, uyanınca geçer. İkincisiyse nas, felak ayetel kürsi okudum hızlı hızlı. Sonra tekrar kalktım silüet gitmişti. Muhtemelen rüyadan tam uyanamamıştım ama bana o güne dair enteresan gelen o anki soğuk kanlılığımdı. Şuraya yazarken bile gördüğümdekinden daha fazla geriliyorum. Bu arada o akşam alkol almamıştım. Neyse sabah uyandığımda gece yaşadığım aklomdan çıkmış, iki üç gün sonra akşıma geldi. Evde kalan arkadaşlara anlattım. Gülerler, hadi len, toton açıkta kalmış derler falan diye bekliyorum, kimsede ses yok birbirlerine bakıyorlar. Ne oldu? Dedim. O odada en son 2. Kişi olarak mert diye bir arkadaş var o yatmış, gece kulağıma fısıldadılar demiş. Bağırmış falan başka odaya geçmiş. Kimse de o odadaki arkadaşın yanında yatmıyormuş ondan sonra. Dedim sana bişey oldu mu. Yook beni sevmiyolar herhalde müdür dedi. Güldük geçtik. O olaydan sonra defalarca o odada yattım hiçbirşey olmadı. Muhtemelen rüyadan tam uyanamamıştım.
forumda hiçbir şeye bu kadar gülmemiştim hajahahah yarıldım resmenBen annemi Recep Tayyip Erdoğan maskesiyle korkutmuştum akşam karanlığında.
Geri yatıp durum değerledirmesi yapman...Üniversite yıllarında arkadaşlardan birinin evinde kalıyorum. O gece bayağı kalabalığız yer yatağı gibi bişey uydurduk orda yatıyorum. Ev sürekli kaldığım ev ama hep kaldığım odada değil farklı bir odada yatıyodum o akşam. Benden başka o odada normalde kalan arkadaş var o da yatağında. Neyse uyuduktan sonra gece tuvaletim geldi yattığım yerde oturdum, bir baktım ayak ucumda küçük, gözlüklü, omuzlarına kadar saçları olan bir şey oturuyor karşıya bakıyordu ben ona bakınca o da bana baktı. Yavaş yavaş geri yattım. Kendi kendime düşünmeye başladım. Dedim ki ya rüyadan tam uyanamadım ve halüsinasyon görüyorum, ya da cin türünden bişey ayağımın dibinde oturuyor. Dedim birinciyse, uyanınca geçer. İkincisiyse nas, felak ayetel kürsi okudum hızlı hızlı. Sonra tekrar kalktım silüet gitmişti. Muhtemelen rüyadan tam uyanamamıştım ama bana o güne dair enteresan gelen o anki soğuk kanlılığımdı. Şuraya yazarken bile gördüğümdekinden daha fazla geriliyorum. Bu arada o akşam alkol almamıştım. Neyse sabah uyandığımda gece yaşadığım aklomdan çıkmış, iki üç gün sonra akşıma geldi. Evde kalan arkadaşlara anlattım. Gülerler, hadi len, toton açıkta kalmış derler falan diye bekliyorum, kimsede ses yok birbirlerine bakıyorlar. Ne oldu? Dedim. O odada en son 2. Kişi olarak mert diye bir arkadaş var o yatmış, gece kulağıma fısıldadılar demiş. Bağırmış falan başka odaya geçmiş. Kimse de o odadaki arkadaşın yanında yatmıyormuş ondan sonra. Dedim sana bişey oldu mu. Yook beni sevmiyolar herhalde müdür dedi. Güldük geçtik. O olaydan sonra defalarca o odada yattım hiçbirşey olmadı. Muhtemelen rüyadan tam uyanamamıştım.
Bak bu güzel.Bizim eski köy yolunda da kuyu varmış.Nene vardı komşu o anlatırdı.Belli zamanlarda orada gelin yıkanırdı diye.Uzun siyah saçlı imiş.Bir kaç çobanı alıp götürmüş falan.Küçüğüm o zaman kuran kursuna gidiyorum köyde.Sormuştum neneye niye götürsün ki onları ,kocası sandığı için demişti.Anneannem de devamında cin di o gelin dedi.Tabi neyin ne olduğunu seneler sonra anladımrahmetli dedemin anlattığı bir olay var bende de,
40lı yaşlarında falan, ilçede ayakkabı boyacılığı yapıyormuş o zamanlar. sabah namazından önce yola çıkarmış, 1 saat falan yürüyüp öyle varırmış ilçeye. dağ köyünden iniyor ilçeye, patikalar, kestirmeler, fi tarihinden kalma merdivenler falan filana bir sürü alengirli yol. bahsi geçen yer trabzon-araklı, zanayer köyü. o taraflardaki köylerin eski isimleri hep rumca zaten. rumlardan kalma kale kalıntıları var, merdivenleri falan onlar yapmış zamanında kalelere getir-götür yapabilmek için. bir sürü isimsiz mezarlar, acayip kalıntılar falan gerçekten ürpertici yerler. öyle sık ağaçların olduğu yerler var ki o patikalarda, o saatlerde bana mısın diyen adam geçmeye korkar, cidden çok korkutucu. civar köylerin adamları falan anca gündüz vakti geçer oralardan, hava aydınlanırken ya da kararırken kullanmazlar. neyse bir sabah gene düşmüş yola dedem, her zaman gittiği yerden geçerken bakmış, fındık bahçesinin kenarında birileri var, kalabalıklar, konuşuyorlar, gülüyorlar falan. durup bakmış, dedemi fark etmişler. biri çekip kolundan aralarına almış. masalar, sofralar falan baya bir eğlencenin ortasına düşmüş. adamlarla oturmuş, yemiş, içmiş, oynamış ama konuşmamış hiç, çünkü konuşmuyorlarmış kendi aralarında. bir ara artık bir şeylerin farkına varmış olacak, ayaklarına bakmış, ters. o an anlamış cin sofrasına düştüğünü, korkmuş ama bozuntuya da vermemiş. sabah ezanı okunana kadar, dedemi aralarında tutmuşlar. ezan sesiyle kaybolmuşlar, dedem iyi korkmuş tabi, ilk gördüğü evin kapısına gidip, anlatmış böyle böyle oldu diye. adını da söylemişti ama unuttum ayşe nene olsun şimdilik, dedeme anlatmış durumu, bizim ki de boyacılığı bırakmış o olaydan sonra. dayımları falan ezandan önce evden çıkarmamış bir daha da.
dedem öleli 10 yıl oldu, 83 yaşındaydı öldüğünde, siz hesap edin kaç yıl önce olmuş, elektrik falan hiç bir şeyin olmadığı dağ köyü buralar. her taraf aile mezarlıklarıyla, isimsiz türbelerle dolu. korku filminin içinde yaşıyorlarmış resmen.