Evet arkadaşlar... Teori üretmeyeli, geniş çaplı bir inceleme yapmayalı uzun zaman olmuştu... Dedim hazır elimiz biraz rahatlamışken, başınızı ağrıtayım... Öncelikli herkesin üstünde eşit olarak birleştiği tespit no:1'den yola çıkarak söylemek gerekir ki; Shin Sekai en basit tabiriyle "zor" bir deniz... Neyin ne olduğunu bilmeyen acemiler için bir cehennem iken, bu denizin fatihleri olan Yonkoular için ise son dönemde, umursamazlık çağının başlangıcıyla birlikte bir çeşit "Taht Oyunu"na dönmüş durumda. Bunun anlamı bir Yonkou'nun bile artık kelle koltukta gezdiği gerçeğidir. Bu da bizi taa Logue Town'da, "başlangıcın ve sonun şehrinde" duyduğumuz, Korsanlar Kralı olacak adam, Monkey D. Luffy efsanesinin son durumuna getiriyor...
Elbette hepimiz Arlong'u hatırlıyoruz. Cocoyashi Köyü ve East Blue'nun nice masum insanının kanına girmiş olan bu canavardan, ilk bakışta ne de nefret etmiştik değil mi? Tüm o faşizan bakış açısı ve iğrenç gülüşüyle... Sonra aradan üç yüz dört yüz hafta geçti, geldik mi Shabaody Takımadaları'na, Balık Adam Adası'na... Arlong'u yeniden değerlendirdik ve gördük ki; evet Arlong bir canavardı, bu dünyanın tüm kiri ve pasanın, insan uygarlığı denen tiksindirici cehennemin, Tenryuubito denen; bu cehennemde cenneti yaşayan aşağılık kodamanların yarattığı bir canavar. Öğrendik ki içindeki çocuk hiç ölmemiş, o yaşanmamış çocukluğun yarattığı pişmanlık duygusu da... Balık Adamların insanlara yaşattığı dehşetin simgesi olan Arlong Park, insanların Balık Adamları her nesilde farkında dahi olmadan biraz daha aşağıladığı Shabaody Park'a ne kadar da çok benziyormuş...
Peki açılışı neden Arlong Park ile yaptık? Çünkü Arlong Park'ın vesayeti, Shabaody, Marine H.Q. Savaşı ve B.A. Adası'nda bir dostluk denklemine dönüştüğü için ki; benim OP serüvenini şahsi bölümlemem;
1- Arlong'a kadar giriş
2- Arlong'dan tayfanın dağılışına kadar geçen süre birinci gelişme
3- Tayfanın tekrar toparlanışı ve Shin Sekai'ye giriş Pre-Yeni Dünya hikaye çizgisi
4- Yeni Dünya'ya giriş ile Raftel arası birinci gelişmeyi bir yerde tekrarlayacak olan ikinci gelişme
5- Raftel sonrası ise sonuca giden "Devrim Durumu"...
Hikaye toplamda bir mirası (belki D.'nin Dynasty'sini) ve inkılap sürecini anlatıyor özünde... Bu açıdan size Arlong'un B.A Adası'na etkilerini yeniden bir gözden geçirmeyi tavsiye ediyorum...
Arlong Park'ın bize üç yönlü bir etkisi oldu... Birisi orada tanıdığımız Ahtapot yoldaş Hachin, ki kendisi sayesinde Tenryuubito'nun yediği bir dayak vardır. Bir diğeri bu "korkunç balıkların" Shicibukai kaptanı, savaşta ve sonrasında kanları Luffy ile karışmış Yoldaş Jimbe. Son etki olarak nitelendirebileceğimiz ise ideolojik olarak Arlong'dan etkilenmiş, militarist kanat Hody'dir... Bu yüzden Prens Fukaboshi Hordy hakkında yaapılabilecek en doğru tespiti yapar; "O tamamen boş"... Eski düşmanlar yeni yoldaşlar olarak Balık Adam adasında ittifaka katılarak askeri darbeyi boşa çıkarır...
Haydaa... Ne anladım ben bu işten? Ben bu işten şunu anladım... Oda bu seride kimseyi öldürmüyor arkadaş! Ace bu seride bir kırılma noktasıydı... Oysa önceki düşmanların hiçbirinin ölmemesinin sebebi, Luffy ve Eustass Kid arasındaki farktır. Öldürmüyor değil, ölmediler. Kendilerini Shin Sekai'ye taşıyarak Luffy'ye yeni ittifaklar ve yolunun üstünde yeni miheng taşları olarak hizmet etmeye adandılar Oda-Sensei tarafından... Peki yeni düşmanları nasıl denklemden çıkaracaz? B.A. Adası arcının sonuna kadar derdim ki onlarda bu denklemin bir parçası olarak son savaşta hizmet edecekler... Oysa Hody kadar kaotik bir boşluktan bunu beklemenin manası nedir? Caribou'dan beklerim daha iyi. Evet, bundan sonra yeni düşmanların bir bir ölümlerini göreceğiz diye umuyorum. İsterdim ki Shin Sekai'ye girer iken ilk kan aksın ve Hordy tayfasıyla birlikte Poseidon'un rahmetine kavuşsun. Ama olduramadı Oda-Sensei, Hody denklemden tayfasıyla birlikte yaşlanarak çıktı. Yeni düşmanlarsa demek ki bu denklemden ya bu tip abidik gubidik nedenlerle, ya da yeni G-5 koramiralinin Luffy'nin işini bitirdiği düşmanları tutuklamasıyla çıkacaklar... Ama savaş öncesi İmpel Down baskınıyla gördük ki; yetmez! Bir biçimde, tam olarak ortadan kaybolmaları gerekiyor. Bu da Oda-Sensei'nin kitlesel iletişimiyle, maddi durumuyla, okuyucuların yaş ortalamasıyla alakalı artık...
Gelelim Proto-Shin Sekai kurgusu noktasından hareket ederek, "manyetik olarak ölü" (ki bu bambaşka bir Raftel yazısının konusu) Punk Hazard ile nereye doğru yol almakta olduğumuza. Bu noktada bir dipnot olarak Super Nova oluşumunu açmamız gerekir ki; Luffy - Zoro ikilisini bir yana bırakırsak bu adamlar babamızın oğlu değil. Zirveye oynayan herkes gibi "Doğal Olarak Rakip", ama Shin Sekai'nin yirmi yıllık durumu da göz önünde bulundurulduğunda çaylakların "Mecrubi İttifak Kuvvetleri"... Law'ın Luffy'ye yaptığı teklifi de, Eustass ve diğerlerinin anlaşmasını da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Şu ana kadar görmediğimiz diğer Super Nova'ların ise ya başka bir ittifak, ya bir Yonkou leşi, ya da Yonkou köpeciği olarak hizmet verdiklerini düşünebiliriz. Sonuç itibariyle tüm yollar Paris'e, Bağdat'a, ya da OP evreninde Raftel'e çıkacaktır... Korsanlar için durum, Krala giden yolda her yol mübahtır diye anlaşılabilir. Luffy mal zaten, çok takılmamak lazım
Yeni Nesil, En Berbat Jenerasyon... Ne diyordu taze Shichibukai Law; """Yeni Dünya'da hayatta kalmanın iki yolu vardır, ya Yonkou'lardan birinin emrine gireceksin, ya da onlara meydan okumayı sürdüreceksin... """ Kid - Hawkins - Apoo""" ittifakını da buna yormak en mantıklı hareket olacaktır. Yeni jenerasyon iki yıldır Shin Sekai cehenneminde bu ateş denizini yöneten adamlara karşı amansız bir savaş sürdürüyor. Ama anlaşılan o ki tek başlarına etkili olamıyorlar. Bu yüzden hepsi her ne kadar zirveye kendi başlarına yükselmek isteseler de, "bu işi daha sonra kendi aramızda hallederiz" diyerek, denizin ihtiyarlarını denklemden çıkarmak için birlikte ittifaklara girişiyorlar.
Peki Law'ın planı ne? Shin Sekai'de bir karışıklık yaratmak. Bunu nasıl başarabilirsin ki? Elbette basitçe ifade etmek gerekirse aynı anda tüm güç dengelerini sarsarak. Bunu da Hükümetin, Denizcilerin, Shicibukai'nin ve Yonkou'nun tahtının sarsarak yapabilirsin. İşte S.A.D. üretimi yapabilen tek kişi C.C.'yi kaçırır, var olan tek S.A.D.'yi yok eder, Kaidou'nun gücünün anahtarı olan Yapay Akuma no Ko'lar kullanan tayfasının kaynağını keser, elbette bunu yaparken aynı zamanda Kaidou ve D. Oflamingo'nun arasında ki iş bağlantısını Doflamingo'nun bir adamı olarak suçlanacak şekilde sonlandırırsan, Shin Sekai'yi temellerinden sarsarsın... Gerçekten mükemmel bir plan...
Örneğin; ne diyordu Cesar S.A.D. hakkında; ""S.A.D. Şu Asil Savaş Lordu'nu en tehlikeli adama dönüştürdü. Dof'un fabrikasında, meyveleri SMILE (gülümseme, D. Oflamingo'nun Yeni Çağ'ı tanımlayışı) adını verdikleri başka bir şeye dönüştürdüler. SMILE; Zoan tipi insan yapımı şeytan meyvelerine deniyor. Meyveler; herkesin arzu ettiği gücün anahtarı!! SMILE'ı kullanarak Shin Sekai'nin büyük isimleri ile anlaşma sağlıyor. Organizasyonda yer alan Yonkou'dan birinin SMILE'ı kullanarak meyve kullanıcılarında oluşan bir ordu kurduğunu duydum. Büyük isimler harekete geçtiğinde, Dünya'da harekete geçer. Law'da bunun peşinde. Doflamingo, Yonkou... Bu adamlara çatacak yürek var mı sende?"" Tabi Luffy bu soruya bir yumrukla birlikte; "Sizin gibi kaç kişiyi benzettiğimden haberiniz yok!!" gibi efsane bir cevap verir ama konumuzla alakası yok
Peki ne diyor Law Kaido'nun lakabı için; "Bin Hayvanın Kaidou'su"... İşte ittifak bunun için var. Law'ın Shicihibukai oluşunda ki neden bile tüm bu planın işlerlik kazanması için... Hele bunu yaparken ittifakın olan korsan Big Mam'a çoktan savaş ilan etmiş bir serseriyse... Cehenneme hoş geldiniz... Yine de herkesten fazla Law'ın hakkını vermek gerekiyor. Planı öyle ince işlemiş ve öyle kurgulamış ki... Tüm büyük imparatorluklar tarihlerinin bir döneminde bilinen dünyayı fethetme hırsına kapılmışlardır. Ama bir yerlerde bir kelebek kanat çırpar ve bir de bakarsın koca koca kuleler bir fırtınada, emsalsiz imparatorluk bir tufanda, amansız bir ordu çölde susuzluktan yanarak can vermiş. İşte bu kaos faktörünü (ki o faktör bu durumda kelimenin her anlamıyla Luffy oluyor) kendi yanına çekersen, tek bir adam dünyayı değiştirebilir...
Peki şu insanlar üstünde yapılan deneyler, bedenlerini değiştirme, bu türden bir ordu yaratma, farklı özellikleri yapay şeytan meyveleri kullanarak bir araya getirme... Buna benzer bir şeyi daha önce nerede gördük? Son savaşta Doflamingo'nun elinden kaçarak kurtulan, yenildiği Kaidou'nun askeri ezikliğini yaşayarak onun tarzında, onun gibi düşünerek, hareket ederek deneysel orduları kendi meyve gücüyle birleştiren ve Luffy'ye ezici bir şekilde yenilen Moria'da elbette. Daha önce de dediğim gibi, Oda-Sensei Grand Line'ın ilk tarafında bu düşmanları bir amaç uğruna, ikinci yarıda yarenlik etmek adına kullanacak elbette. Luffy düşmanlarını öldürmüyor değil, düşmanların müttefiklere dönüşünü sağlayabilecek tarzda bir D... İşte Mihawk'ın bahsettiği denizin en korkunç gücü bu. Herkesi etkileyen, saf ve masum bir kalpten gelen bir kuvvet. Saf iyinin, saf kötünün, saf seçilmişlerin kullanabileceği Kral Haki'nin gücü bu. Yalnızca düşmanı yıldıran, bayıltan bir şey değil. Bu noktada ilk indirilecek düşman Kaidou'ya karşı, gelecekte karşımıza çıkacak bir Moria. Absürt bir ittifakın ilk adamları. Üçlemelerin adamı Oda-Sensei, bu değişkenleri sürekli kullanarak arşınlayacak Shin Sekai'yi elbette...
Hadi Law'ın "Joker"e söylediği sözleri bir daha dinleyelim; ""O koltuklarda sonsuza kadar oturabileceğinizi sanmayın. Tüm S.A.D.'ı kaybettin. Kendine çok güvendiğin için bu en kötü senaryoyu önceden göremedin. Şimdi bir sonraki hamleni düşün ve her zaman yaptığın gibi gül! Ama gülüşün çok uzun sürmeyecek. Çünkü senin bizden beklediğin şekilde hareket etmeyeceğiz! Savaşın ardından iki yıl geçti. Kim nasıl hareket etti peki? Sen barıştan yana kaldın. Shiro Hige'nin yaptığı çağın sonun getirmekti. Denizciler yeni bir savaş gücü hazırladı! O savaş sadece bir "başlangıçtı". Bunu her zaman söylersin, durdurulamaz bir dalga geliyor. "Yeni Çağ" çok muhteşem olacak. Dişlileri yok edeceğim ve kimse onları bir daha düzeltemeyecek, geri getiremeyecek!""
Elbette Punk Hazard'ın sonlarına doğru küçük bir problem var ki; o da adaya yaklaşan Doflamingo sorunudur. Bu açıdan denizin üstünde gördüğümüz o silüet onu durduracak biri olmalı. Bu açıdan kim olduğunu tahmin etmek çok zar, ancak diyebiliriz ki çaylakların güçlü olmasına rağmen henüz Doflamingo ile karşılaşmak için erken bir vakit. Onların muhtemelen yaklaşan tehlikeden haberi bile olmadan adadan sağ salim ayrılabileceklerini düşünebiliriz. Bunun yanında bir de Chopper'a henüz hiç bir şey yapmamasını söyleyen garip bir not vardı. Bunun kimden geldiğini de henüz öğrenebilmiş değiliz. Muhtemelen Law'ın adamlarından olabilir diye düşünüyorum. Henüz tayfasını görmedik. Tüm bunlar kurgunun akışı açısından elzem noktalar.
Tüm bu denklemleri hesapladığımızda, serinin kendini gelişmiş bir biçimde tekrar edeceğini düşünmek yanlış olmaz sanırım. 100 Canavar Kaidou'ya karşı Moria'nın Thriller Bark Arc'ına benzeyen bir durumla Moria'yı da yanlarına katarak maceraya atılırken, Doflamingo'nun indirilişi Dof'un yapılanmasının bir benzeri olan Baroque Works'de gördüğümüz şekilde, alışık olduğumuz biçimin de üzerine çıkarak devam edeceğiz... Vergo'nun Law'a söylediği gibi, Dof'un geçmişini bilmeden, böyle bir adamın tahtına oturmak çaylaklar için öyle kolay bir iş değil. "Bu dipsiz dünyada gücü elinde tutanlar"dan biri olan Dof'a karşı, yine benzeri bir mantıkla hareket etmiş, Shiro Hige'ye karşı amansız bir kin besleyen, Okama Kraliçesi İva-San'ın geçmişini açığa vurmakla tehdit ettiği, muhtemelen belki de bir zamanlar Devrim Ordusu'nda hizmet vermiş, ama geçmişi hakkında, onu yaratan koşullar hakkında hiç bir halt bilmediğimiz Croco-Boy'da bu organizasyonun çöküşünde bizimkilere yardım edecektir. Crocodile; bu dünyanın işleyişini en az Dof kadar iyi çözümlemiş bir kişiliktir.
Birisi; """"Adalet mi? Adalet yalnızca değer yargılarıdır. Hiç savaş görmemiş bir çocukla, barış yaşamaya hiç fırsat bulamamış bir çocuğun adalet anlayışı arasında dağlar kadar fark vardır. Değer yargıları birbirine neredeyse taban tabana zıttır. Biri için cinayet, katliam ve terör anlamına gelen şey, diğeri için direniş, zafer ve savunma anlamına gelebilir... Evet haklısın -kazanan adalet olacak. Çünkü zaferi kazanan adaleti savunduğunu iddia edecek ve tarihi bu şekilde yazacak-...""" derken...
Diğeri de; """Bu denizde arkasını kaçıp dönen köpeklerin adaletten bahsetmeye hakkı yok!""" diyerek durumu özetlemiştir...
Bu açıdan "Doflamingo mu yoksa Kaidou mu daha öncelikli bir hedeftir?" sorusuna ilk yarıda ki Baroque Works - Skypiea - CP9 sıralamasıyla cevap verebiliriz sanırım. Skypiea Arc'ını B.A. Adası Arcıyla aradan çıkardığımızı düşünüyorum... Bu yüzden Shichibukai - Yonkou şeklinde ki işleyişi savunuyorum. Tabi şu anda durum öyle karışık ki, nereden tutsak elimizde kalacak gibi. Kaidou'ya karşı oluşturulmuş bir ittifak, Big Mam'a karşı bir savaş ilanı, peşlerinden gelen bir Doflamingo... Göreceğiz bakalım... Bu arada CP9'ın kurtulmuş ve denizlere açılmış üyelerinin çoktan Shin Sekai denizlerinde yol aldığını ve meyve faktörleriyle Kaido'nun S.A.D. canavarlarına karşı denenmesi de Oda'dan beklediğim bir harekettir açıkçası...
Şimdilik bu yazıyı burada noktalamak en iyisi gibi. Nasıl netleşeceğini hep birlikte göreceğiz. Biraz daldan dala atladım ve çok fazla alıntı kullandım. Okurken yorucu bir hal alacaktır sanırım. Şimdiden kusura bakmayın.. Değerli eleştirilerinizi ve düzeltilecek noktaları belirtmenizi sabırsızlıkla bekliyor... Saygıyla Selamlıyorum...
Elbette hepimiz Arlong'u hatırlıyoruz. Cocoyashi Köyü ve East Blue'nun nice masum insanının kanına girmiş olan bu canavardan, ilk bakışta ne de nefret etmiştik değil mi? Tüm o faşizan bakış açısı ve iğrenç gülüşüyle... Sonra aradan üç yüz dört yüz hafta geçti, geldik mi Shabaody Takımadaları'na, Balık Adam Adası'na... Arlong'u yeniden değerlendirdik ve gördük ki; evet Arlong bir canavardı, bu dünyanın tüm kiri ve pasanın, insan uygarlığı denen tiksindirici cehennemin, Tenryuubito denen; bu cehennemde cenneti yaşayan aşağılık kodamanların yarattığı bir canavar. Öğrendik ki içindeki çocuk hiç ölmemiş, o yaşanmamış çocukluğun yarattığı pişmanlık duygusu da... Balık Adamların insanlara yaşattığı dehşetin simgesi olan Arlong Park, insanların Balık Adamları her nesilde farkında dahi olmadan biraz daha aşağıladığı Shabaody Park'a ne kadar da çok benziyormuş...
Peki açılışı neden Arlong Park ile yaptık? Çünkü Arlong Park'ın vesayeti, Shabaody, Marine H.Q. Savaşı ve B.A. Adası'nda bir dostluk denklemine dönüştüğü için ki; benim OP serüvenini şahsi bölümlemem;
1- Arlong'a kadar giriş
2- Arlong'dan tayfanın dağılışına kadar geçen süre birinci gelişme
3- Tayfanın tekrar toparlanışı ve Shin Sekai'ye giriş Pre-Yeni Dünya hikaye çizgisi
4- Yeni Dünya'ya giriş ile Raftel arası birinci gelişmeyi bir yerde tekrarlayacak olan ikinci gelişme
5- Raftel sonrası ise sonuca giden "Devrim Durumu"...
Hikaye toplamda bir mirası (belki D.'nin Dynasty'sini) ve inkılap sürecini anlatıyor özünde... Bu açıdan size Arlong'un B.A Adası'na etkilerini yeniden bir gözden geçirmeyi tavsiye ediyorum...
Arlong Park'ın bize üç yönlü bir etkisi oldu... Birisi orada tanıdığımız Ahtapot yoldaş Hachin, ki kendisi sayesinde Tenryuubito'nun yediği bir dayak vardır. Bir diğeri bu "korkunç balıkların" Shicibukai kaptanı, savaşta ve sonrasında kanları Luffy ile karışmış Yoldaş Jimbe. Son etki olarak nitelendirebileceğimiz ise ideolojik olarak Arlong'dan etkilenmiş, militarist kanat Hody'dir... Bu yüzden Prens Fukaboshi Hordy hakkında yaapılabilecek en doğru tespiti yapar; "O tamamen boş"... Eski düşmanlar yeni yoldaşlar olarak Balık Adam adasında ittifaka katılarak askeri darbeyi boşa çıkarır...
Haydaa... Ne anladım ben bu işten? Ben bu işten şunu anladım... Oda bu seride kimseyi öldürmüyor arkadaş! Ace bu seride bir kırılma noktasıydı... Oysa önceki düşmanların hiçbirinin ölmemesinin sebebi, Luffy ve Eustass Kid arasındaki farktır. Öldürmüyor değil, ölmediler. Kendilerini Shin Sekai'ye taşıyarak Luffy'ye yeni ittifaklar ve yolunun üstünde yeni miheng taşları olarak hizmet etmeye adandılar Oda-Sensei tarafından... Peki yeni düşmanları nasıl denklemden çıkaracaz? B.A. Adası arcının sonuna kadar derdim ki onlarda bu denklemin bir parçası olarak son savaşta hizmet edecekler... Oysa Hody kadar kaotik bir boşluktan bunu beklemenin manası nedir? Caribou'dan beklerim daha iyi. Evet, bundan sonra yeni düşmanların bir bir ölümlerini göreceğiz diye umuyorum. İsterdim ki Shin Sekai'ye girer iken ilk kan aksın ve Hordy tayfasıyla birlikte Poseidon'un rahmetine kavuşsun. Ama olduramadı Oda-Sensei, Hody denklemden tayfasıyla birlikte yaşlanarak çıktı. Yeni düşmanlarsa demek ki bu denklemden ya bu tip abidik gubidik nedenlerle, ya da yeni G-5 koramiralinin Luffy'nin işini bitirdiği düşmanları tutuklamasıyla çıkacaklar... Ama savaş öncesi İmpel Down baskınıyla gördük ki; yetmez! Bir biçimde, tam olarak ortadan kaybolmaları gerekiyor. Bu da Oda-Sensei'nin kitlesel iletişimiyle, maddi durumuyla, okuyucuların yaş ortalamasıyla alakalı artık...
Gelelim Proto-Shin Sekai kurgusu noktasından hareket ederek, "manyetik olarak ölü" (ki bu bambaşka bir Raftel yazısının konusu) Punk Hazard ile nereye doğru yol almakta olduğumuza. Bu noktada bir dipnot olarak Super Nova oluşumunu açmamız gerekir ki; Luffy - Zoro ikilisini bir yana bırakırsak bu adamlar babamızın oğlu değil. Zirveye oynayan herkes gibi "Doğal Olarak Rakip", ama Shin Sekai'nin yirmi yıllık durumu da göz önünde bulundurulduğunda çaylakların "Mecrubi İttifak Kuvvetleri"... Law'ın Luffy'ye yaptığı teklifi de, Eustass ve diğerlerinin anlaşmasını da bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Şu ana kadar görmediğimiz diğer Super Nova'ların ise ya başka bir ittifak, ya bir Yonkou leşi, ya da Yonkou köpeciği olarak hizmet verdiklerini düşünebiliriz. Sonuç itibariyle tüm yollar Paris'e, Bağdat'a, ya da OP evreninde Raftel'e çıkacaktır... Korsanlar için durum, Krala giden yolda her yol mübahtır diye anlaşılabilir. Luffy mal zaten, çok takılmamak lazım
Yeni Nesil, En Berbat Jenerasyon... Ne diyordu taze Shichibukai Law; """Yeni Dünya'da hayatta kalmanın iki yolu vardır, ya Yonkou'lardan birinin emrine gireceksin, ya da onlara meydan okumayı sürdüreceksin... """ Kid - Hawkins - Apoo""" ittifakını da buna yormak en mantıklı hareket olacaktır. Yeni jenerasyon iki yıldır Shin Sekai cehenneminde bu ateş denizini yöneten adamlara karşı amansız bir savaş sürdürüyor. Ama anlaşılan o ki tek başlarına etkili olamıyorlar. Bu yüzden hepsi her ne kadar zirveye kendi başlarına yükselmek isteseler de, "bu işi daha sonra kendi aramızda hallederiz" diyerek, denizin ihtiyarlarını denklemden çıkarmak için birlikte ittifaklara girişiyorlar.
Peki Law'ın planı ne? Shin Sekai'de bir karışıklık yaratmak. Bunu nasıl başarabilirsin ki? Elbette basitçe ifade etmek gerekirse aynı anda tüm güç dengelerini sarsarak. Bunu da Hükümetin, Denizcilerin, Shicibukai'nin ve Yonkou'nun tahtının sarsarak yapabilirsin. İşte S.A.D. üretimi yapabilen tek kişi C.C.'yi kaçırır, var olan tek S.A.D.'yi yok eder, Kaidou'nun gücünün anahtarı olan Yapay Akuma no Ko'lar kullanan tayfasının kaynağını keser, elbette bunu yaparken aynı zamanda Kaidou ve D. Oflamingo'nun arasında ki iş bağlantısını Doflamingo'nun bir adamı olarak suçlanacak şekilde sonlandırırsan, Shin Sekai'yi temellerinden sarsarsın... Gerçekten mükemmel bir plan...
Örneğin; ne diyordu Cesar S.A.D. hakkında; ""S.A.D. Şu Asil Savaş Lordu'nu en tehlikeli adama dönüştürdü. Dof'un fabrikasında, meyveleri SMILE (gülümseme, D. Oflamingo'nun Yeni Çağ'ı tanımlayışı) adını verdikleri başka bir şeye dönüştürdüler. SMILE; Zoan tipi insan yapımı şeytan meyvelerine deniyor. Meyveler; herkesin arzu ettiği gücün anahtarı!! SMILE'ı kullanarak Shin Sekai'nin büyük isimleri ile anlaşma sağlıyor. Organizasyonda yer alan Yonkou'dan birinin SMILE'ı kullanarak meyve kullanıcılarında oluşan bir ordu kurduğunu duydum. Büyük isimler harekete geçtiğinde, Dünya'da harekete geçer. Law'da bunun peşinde. Doflamingo, Yonkou... Bu adamlara çatacak yürek var mı sende?"" Tabi Luffy bu soruya bir yumrukla birlikte; "Sizin gibi kaç kişiyi benzettiğimden haberiniz yok!!" gibi efsane bir cevap verir ama konumuzla alakası yok
Peki ne diyor Law Kaido'nun lakabı için; "Bin Hayvanın Kaidou'su"... İşte ittifak bunun için var. Law'ın Shicihibukai oluşunda ki neden bile tüm bu planın işlerlik kazanması için... Hele bunu yaparken ittifakın olan korsan Big Mam'a çoktan savaş ilan etmiş bir serseriyse... Cehenneme hoş geldiniz... Yine de herkesten fazla Law'ın hakkını vermek gerekiyor. Planı öyle ince işlemiş ve öyle kurgulamış ki... Tüm büyük imparatorluklar tarihlerinin bir döneminde bilinen dünyayı fethetme hırsına kapılmışlardır. Ama bir yerlerde bir kelebek kanat çırpar ve bir de bakarsın koca koca kuleler bir fırtınada, emsalsiz imparatorluk bir tufanda, amansız bir ordu çölde susuzluktan yanarak can vermiş. İşte bu kaos faktörünü (ki o faktör bu durumda kelimenin her anlamıyla Luffy oluyor) kendi yanına çekersen, tek bir adam dünyayı değiştirebilir...
Peki şu insanlar üstünde yapılan deneyler, bedenlerini değiştirme, bu türden bir ordu yaratma, farklı özellikleri yapay şeytan meyveleri kullanarak bir araya getirme... Buna benzer bir şeyi daha önce nerede gördük? Son savaşta Doflamingo'nun elinden kaçarak kurtulan, yenildiği Kaidou'nun askeri ezikliğini yaşayarak onun tarzında, onun gibi düşünerek, hareket ederek deneysel orduları kendi meyve gücüyle birleştiren ve Luffy'ye ezici bir şekilde yenilen Moria'da elbette. Daha önce de dediğim gibi, Oda-Sensei Grand Line'ın ilk tarafında bu düşmanları bir amaç uğruna, ikinci yarıda yarenlik etmek adına kullanacak elbette. Luffy düşmanlarını öldürmüyor değil, düşmanların müttefiklere dönüşünü sağlayabilecek tarzda bir D... İşte Mihawk'ın bahsettiği denizin en korkunç gücü bu. Herkesi etkileyen, saf ve masum bir kalpten gelen bir kuvvet. Saf iyinin, saf kötünün, saf seçilmişlerin kullanabileceği Kral Haki'nin gücü bu. Yalnızca düşmanı yıldıran, bayıltan bir şey değil. Bu noktada ilk indirilecek düşman Kaidou'ya karşı, gelecekte karşımıza çıkacak bir Moria. Absürt bir ittifakın ilk adamları. Üçlemelerin adamı Oda-Sensei, bu değişkenleri sürekli kullanarak arşınlayacak Shin Sekai'yi elbette...
Hadi Law'ın "Joker"e söylediği sözleri bir daha dinleyelim; ""O koltuklarda sonsuza kadar oturabileceğinizi sanmayın. Tüm S.A.D.'ı kaybettin. Kendine çok güvendiğin için bu en kötü senaryoyu önceden göremedin. Şimdi bir sonraki hamleni düşün ve her zaman yaptığın gibi gül! Ama gülüşün çok uzun sürmeyecek. Çünkü senin bizden beklediğin şekilde hareket etmeyeceğiz! Savaşın ardından iki yıl geçti. Kim nasıl hareket etti peki? Sen barıştan yana kaldın. Shiro Hige'nin yaptığı çağın sonun getirmekti. Denizciler yeni bir savaş gücü hazırladı! O savaş sadece bir "başlangıçtı". Bunu her zaman söylersin, durdurulamaz bir dalga geliyor. "Yeni Çağ" çok muhteşem olacak. Dişlileri yok edeceğim ve kimse onları bir daha düzeltemeyecek, geri getiremeyecek!""
Elbette Punk Hazard'ın sonlarına doğru küçük bir problem var ki; o da adaya yaklaşan Doflamingo sorunudur. Bu açıdan denizin üstünde gördüğümüz o silüet onu durduracak biri olmalı. Bu açıdan kim olduğunu tahmin etmek çok zar, ancak diyebiliriz ki çaylakların güçlü olmasına rağmen henüz Doflamingo ile karşılaşmak için erken bir vakit. Onların muhtemelen yaklaşan tehlikeden haberi bile olmadan adadan sağ salim ayrılabileceklerini düşünebiliriz. Bunun yanında bir de Chopper'a henüz hiç bir şey yapmamasını söyleyen garip bir not vardı. Bunun kimden geldiğini de henüz öğrenebilmiş değiliz. Muhtemelen Law'ın adamlarından olabilir diye düşünüyorum. Henüz tayfasını görmedik. Tüm bunlar kurgunun akışı açısından elzem noktalar.
Tüm bu denklemleri hesapladığımızda, serinin kendini gelişmiş bir biçimde tekrar edeceğini düşünmek yanlış olmaz sanırım. 100 Canavar Kaidou'ya karşı Moria'nın Thriller Bark Arc'ına benzeyen bir durumla Moria'yı da yanlarına katarak maceraya atılırken, Doflamingo'nun indirilişi Dof'un yapılanmasının bir benzeri olan Baroque Works'de gördüğümüz şekilde, alışık olduğumuz biçimin de üzerine çıkarak devam edeceğiz... Vergo'nun Law'a söylediği gibi, Dof'un geçmişini bilmeden, böyle bir adamın tahtına oturmak çaylaklar için öyle kolay bir iş değil. "Bu dipsiz dünyada gücü elinde tutanlar"dan biri olan Dof'a karşı, yine benzeri bir mantıkla hareket etmiş, Shiro Hige'ye karşı amansız bir kin besleyen, Okama Kraliçesi İva-San'ın geçmişini açığa vurmakla tehdit ettiği, muhtemelen belki de bir zamanlar Devrim Ordusu'nda hizmet vermiş, ama geçmişi hakkında, onu yaratan koşullar hakkında hiç bir halt bilmediğimiz Croco-Boy'da bu organizasyonun çöküşünde bizimkilere yardım edecektir. Crocodile; bu dünyanın işleyişini en az Dof kadar iyi çözümlemiş bir kişiliktir.
Birisi; """"Adalet mi? Adalet yalnızca değer yargılarıdır. Hiç savaş görmemiş bir çocukla, barış yaşamaya hiç fırsat bulamamış bir çocuğun adalet anlayışı arasında dağlar kadar fark vardır. Değer yargıları birbirine neredeyse taban tabana zıttır. Biri için cinayet, katliam ve terör anlamına gelen şey, diğeri için direniş, zafer ve savunma anlamına gelebilir... Evet haklısın -kazanan adalet olacak. Çünkü zaferi kazanan adaleti savunduğunu iddia edecek ve tarihi bu şekilde yazacak-...""" derken...
Diğeri de; """Bu denizde arkasını kaçıp dönen köpeklerin adaletten bahsetmeye hakkı yok!""" diyerek durumu özetlemiştir...
Bu açıdan "Doflamingo mu yoksa Kaidou mu daha öncelikli bir hedeftir?" sorusuna ilk yarıda ki Baroque Works - Skypiea - CP9 sıralamasıyla cevap verebiliriz sanırım. Skypiea Arc'ını B.A. Adası Arcıyla aradan çıkardığımızı düşünüyorum... Bu yüzden Shichibukai - Yonkou şeklinde ki işleyişi savunuyorum. Tabi şu anda durum öyle karışık ki, nereden tutsak elimizde kalacak gibi. Kaidou'ya karşı oluşturulmuş bir ittifak, Big Mam'a karşı bir savaş ilanı, peşlerinden gelen bir Doflamingo... Göreceğiz bakalım... Bu arada CP9'ın kurtulmuş ve denizlere açılmış üyelerinin çoktan Shin Sekai denizlerinde yol aldığını ve meyve faktörleriyle Kaido'nun S.A.D. canavarlarına karşı denenmesi de Oda'dan beklediğim bir harekettir açıkçası...
Şimdilik bu yazıyı burada noktalamak en iyisi gibi. Nasıl netleşeceğini hep birlikte göreceğiz. Biraz daldan dala atladım ve çok fazla alıntı kullandım. Okurken yorucu bir hal alacaktır sanırım. Şimdiden kusura bakmayın.. Değerli eleştirilerinizi ve düzeltilecek noktaları belirtmenizi sabırsızlıkla bekliyor... Saygıyla Selamlıyorum...