Bu metin N. Gorohov tarafından toplanmıştır. Yakut Türkleri arasından toplanmış olan bu destanıj bilhassa baş kısmında, gök ve yerin yapılışı hakkında çok önemli bilgiler verilmektedir.^17
"Dipsiz, geniş, sonsuzdur, kara yerin altı,
Hareketsizce duran, simsiyah bir karaltı.
Dokuz Felek çığrısı, göklerin üs katıdır.
Göklerin en üstünde, dönüp duran çatıdır.
Gök katları dizilir, eleklerin altında,
Pek çok alemler vardır, göğün yedi katında.
Bir göbek yeri vardır, göklerin ortasında,
Tanrı Cennet kurmuştur, katların arasında.
Yeryüzü, Orta-Dünya, göklerin altındaydı,
Bir de göbeği vardı, yerin ortasındaydı.
Dünyada göğe çıkan demir bir ağaç vardı,
O kadar büyüktü ki, yerle göğü bağlardı.
Göklerin göbeğinde, gam, keder eksik idi,
Burda ne güneş batar, ne de ay eksik idi.
Bu göbekte kış yoktu, süresiz yaz olurdu,
Bir guguk kuşu vardı, herkese saz olurdu.
İlk insanın atası, yaratılmıştı burada,
Adı 'Ak-Oğlan' idi, göz açmış idi orda.
Gözünü açar açmaz, etrafına bakınmış,
Ben neredeyim diyerek, uyanarak kalkınmış.
Bir ova uzanırmış, Uzak Doğu yönüne,
Çok yüksek bir dağ ise çıkmış onun önün.
Bu dağın üzerinde, büyük bir ağaç varmış,
Ağacın usaresi, hem parlak hem kokarmış.
Bu ağacın kabuğu, nemi hiç kurumazmış,
Suyu gümüş gibiymiş, yaprağı da solmazmış.
Süslü süslü bardaklar, dallarından sarkarmış,
Bunu görenler sanki, bir tomurcuk sanarmış.
Bu ağacın zirvesi, Yedi Göğü delermiş,
Gökler üstüne çıkıp, ta Tanrı'ya gidermiş.
Ürüng-Ayıg-Toyon ki, yaratan Tanrı idi,^18
İnsanlara can veren, yaşatan Tanrı idi.
Bu tanrı sahiviydi, göklerin üst katının,
Ağaca at bağlardı, kızağıyfı atının.
Bu ağacın kökleri, yer dibine gidermiş,
Tanrı'nın meskenine, dikilmiş bir direkmiş.
Ak-Oğlan güneykere, ne var diyerek bakınmış,
Bir Süt-Denizi görmüş, rengi de sütten akmış.
Denizin kenarında, beyaz çamutlar varmış,
Sanki düt ekşimiş de, köpüklenip kabarmış.
Kuzey taraflarıysa, karanlık orman sarmış,
Yaprakları titreşip, hayvan gibi oynarmış.
Bir dağ yükseliyormuş, ormanın arkasında,
Beyaz bir şapka gibi, aklık varmış başında.
Bir zirve ki benzermiş, ak tavşan derisine,
Rüzgarı durdurmış, koymazmış gerisine.
Batı yönleri ise çok güzel fundalıkmış,
Çayırlıklarla süslü, güzel bir ovalıkmış.
Büyük çamlılar varmış, bu ovanın ardında,
Yaygın tepeler varmış, çamlığın arkasında.
İnsanın tek atası, gözünü ilk açınca,
Güneşin aydınlığı, her tarafa saçınca,
Bu il indan Ak-Oğlan, ta içten hislenirmiş,
Ağaca yanaşarak, şöylece seslenirmiş:
"Ey benim saygı değer, güzel yüce Tanrıçam
Bana hayatı veren, ey benim büyük annem!
Varlığım, neyim varsa hep seninle dolmuştu,
Dünyadaki varlıklar, hepsi senden doğmuştur!
Ama öyle yalnızım, o kadar yalnız bilsen,
Bari bana benzeyen, bir de eş kadn versen!
Dolaşırım dünyada, işsiz güçsüz, başı boş,
Benim gücüme göre bir eş ver, et beni hoş!
Ben de insanoğlunu, tanımak istiyorum,
Ben de insancasına, yaşamak istiyorum!
Sana sığınıyorum, kutunu esirgeme,
Ümit yer bana anne, beni yalnız besleme!
Başkaca Tanrım yoktur, ben seni görüyorum!
Kalbim saygıyla dolu, dizimi çöküyorum!"
Bu sözler üzerine, yapraklar yeşillenmiş,
Bir su ile kaplanıp, üzerleri nemlenmiş.
Yapraklar ağlar gibi, sulanmış taşa gelmiş,^19
Bir nur gibi akarak, oğlanı aşa gelmiş!
Sıcak bir rüzgar esmiş, kalpleri serinletmiş,
Ağaçtan gelen bir ses, her tarafı inletmiş!
Ağacın bir kökünden, bir yarık yarılınca,
Bu yarıktan ağaca, bir delik açılınca!
Bir kadın çıkıvrrmiş, ağacın deliğindrn,
Ağacın kökündeymiş, aşağısı belinden.
Kadının gür saçları uçuşup yanıyormuş,
Fırlayan memesinden, sütlerse kaynıyormuş.
Oğlan yaklaşmış ona, süt emmiş memesinden,
Artık bir kere doymuş, vazgemiş yemesinden.
Sütü emen Ak-Oğlan, ilk defa doymuş imil,
Vücudunun her yeri, kuvvetle dolmuş imiş.
Bundan başka annesi, ona demiş kutlu ol,
Saadetle dolup taş, hayatta hep mutlu ol!
Ak-Oğlan'a ayrıca; su, ateş, demir vermiş,
Sonra da kaybolarak, tekrar yerine girmiş."^20
Yakutlarda 'Ürüng' yani ak renk kutsallığın bir ifadesi olduğundan bu destan Er-Sogotoh'a Ak-Oğlan demektedir. Çünkü o tanrı tarafından yaratılmış il ve kutsal insandır. Öyle anlaşılıyorki Hayat Ağacı Ak-Oğlan'a süt ve su vererek ona yol göstermiş ve onu yeryüzüne göndermişti. Bunun içinde dünyada işine yarasın diye eline su, ateş ve demiri sıkıştırmıştı.^21
^17) a.g.e., cilt 1, sayfa 113
^18) a.g.e., cilt 1, sayfa 114
^19) a.g.e., cilt 1, sayfa 115
^20) a.g.e., cilt 1, sayfa 116
^21) a.g.e., cilt 1, sayfa 113