Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Süper Kahraman Filmleri Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?

Filmleri Nasıl Değerlendiriyorsunuz ?


  • Kullanılan toplam oy
    175
Filmin içinde ki müzikal sahneyi eleştirmek başka filmi müzikal diye eleştirmek başka, şöyle diyim daha iyi onla korku filmi izliyorsun korkuyorsun izlerken, izledikten sonra diyorsun film çok korkunçtu, beğenmedim bu yüzden diyorsun. Birine bir şeyi zorla izlettirmek ve sevdirmek zorunda değil hiç kimse, iş benim işim de değil, ben sadece olaylara yanlış gözle bakıyorsun bakış açın şu şekilde olsa izlediğin şeyden daha fazla zevk alırsın diyorum yeri gelince, misal önüne absürt bir sahne gelir bu absürt sahne aslında gerçek hayatta yaşanmış bir olayın çok zekice yapılmış bir eleştirisidir, ve o kişi bunu bilmiyordur ve tabiki de bu olayı bilmek de zorunda değildir o kişi, ama sen o kişinin bu sahneyi izleyip aşırı saçma hiç beğenmedim tarzı bir yorumunu görürsen o kişiye o olayı izletip gözlerini açarsın.
Dediğim gibi bir şeyin türü de gayet eleştirilebilir. Belgesel türü gerçekliği çarpıtmak üstünden de eleştirilebilir, bir kayıt tutma yöntemi olarak yetersiz görüldüğü için de eleştirilebilir, kurguolmadığı için de eleştirilebilir, çünkü sevilmek zorunda değiller. Eleştiri dediğin şey bir şey hakkında fikir sahibi olmayı gerektirir ama fikrin niteliği ya da boyutu konusunda bir sınıra gerek olduğunu düşünmüyorum. Müzikal sevmeyen bir insan tüm müzikalleri sevmemek için aynı sebebe sahip olacaktır, ve bir eseri de bu yüzden eleştirmesinde bir sorun görmüyorum. Eleştirilerin hepsinde bir nüans aramayı gereksiz bir sorumluluk yüklemek olarak görüyorum. Sen bir şeyi sevmemek için geçerli bir sebep sunmamak tarzında bir bahaneye başvuruyorsun. Ama bu geçerliliğin kıstasını çok keyfi buluyorum. Zorlarsam senin sevmek için de geçerli bir sebebin olmadığını rahatça iddia edebilirim. Bu konu üstünden polemik çıkaracak kadar gözü dönmüş olmanı da saçma buluyorum ayrıyetten. İstersen bir de diploma sorgulat ona göre eleştirsinler.
 
Dediğim gibi bir şeyin türü de gayet eleştirilebilir. Belgesel türü gerçekliği çarpıtmak üstünden de eleştirilebilir, bir kayıt tutma yöntemi olarak yetersiz görüldüğü için de eleştirilebilir, kurguolmadığı için de eleştirilebilir, çünkü sevilmek zorunda değiller. Eleştiri dediğin şey bir şey hakkında fikir sahibi olmayı gerektirir ama fikrin niteliği ya da boyutu konusunda bir sınıra gerek olduğunu düşünmüyorum. Müzikal sevmeyen bir insan tüm müzikalleri sevmemek için aynı sebebe sahip olacaktır, ve bir eseri de bu yüzden eleştirmesinde bir sorun görmüyorum. Eleştirilerin hepsinde bir nüans aramayı gereksiz bir sorumluluk yüklemek olarak görüyorum. Sen bir şeyi sevmemek için geçerli bir sebep sunmamak tarzında bir bahaneye başvuruyorsun. Ama bu geçerliliğin kıstasını çok keyfi buluyorum. Zorlarsam senin sevmek için de geçerli bir sebebin olmadığını rahatça iddia edebilirim. Bu konu üstünden polemik çıkaracak kadar gözü dönmüş olmanı da saçma buluyorum ayrıyetten. İstersen bir de diploma sorgulat ona göre eleştirsinler.
Tamam anladık sen o tayfadansın, ben dedim diye bu kadar dertlenmene gerek yoktu, müzikal filmlerin altına gidip hala daha müzikal tarzı filmler beni sarmıyor tarzında yorum yapmaya devam edebilirsin. Son olarak sana şunu söyleyim, demişsin ki eleştirinin niteliği ve boyutu olması gerekmiyor diye, iyi o zaman manava gidip, portakalı turuncu olduğu için eleştir.
 
Tamam anladık sen o tayfadansın, ben dedim diye bu kadar dertlenmene gerek yoktu, müzikal filmlerin altına gidip hala daha müzikal tarzı filmler beni sarmıyor tarzında yorum yapmaya devam edebilirsin. Son olarak sana şunu söyleyim, demişsin ki eleştirinin niteliği ve boyutu olması gerekmiyor diye, iyi o zaman manava gidip, portakalı turuncu olduğu için eleştir.
Ama ben müzikal severim. Mesela buffy the vampire slayer’ın en sevdiğim bölümü once more with feelingdir. Çoğu müzikal film, dizi ve tiyatroya da gitmişimdir. Ben asla müzikal sevmediğimi söylemedim. Ancak verdiğim örneği üstüme yapıştıran insandan da diğer insanları rahat bırakmasını beklerim. Bu arada lise felsefe hocam sayın mine hanım turuncu fobisi olan birisiydi, kendisi portakalı bu yüzden sevmiyordu. Eleştirmek ile sevmemek arasındaki farkı burada size anlatmaya çalışıyorum beyefendi. Bir şeyi sevmeyebilirsin, sevmedim demek için iyi bir eleştirmen olmana gerek yok. Bu kelebek makarna uçmuyor diye de sevmeyebilirsin, ve hislerini temellendirmek zorunda değilsin.
Çizilmiş şeyleri sevmem, bu tüzden anime izlemem, bir filmin çizilmiş olması bence onun kötü olması demektir diyen birisi olursa gelip de siz türcüsünüz bunu sağlm bir eleştiri olarak kabul edemem demem mesela. Yanımda sırf bu yüzden anime sevmeyen var. Kuzenim mesela 3d animasyon seviyor, 2dleri sevmiyor, kültürsüz mü diyeyim? Ama verdiğim örnekten ne sevip sevmediğimi bana atayan insansınız, o yüzden bunu burada bitirmek istiyorum.
 
Ama ben müzikal severim. Mesela buffy the vampire slayer’ın en sevdiğim bölümü once more with feelingdir. Çoğu müzikal film, dizi ve tiyatroya da gitmişimdir. Ben asla müzikal sevmediğimi söylemedim. Ancak verdiğim örneği üstüme yapıştıran insandan da diğer insanları rahat bırakmasını beklerim. Bu arada lise felsefe hocam sayın mine hanım turuncu fobisi olan birisiydi, kendisi portakalı bu yüzden sevmiyordu. Eleştirmek ile sevmemek arasındaki farkı burada size anlatmaya çalışıyorum beyefendi. Bir şeyi sevmeyebilirsin, sevmedim demek için iyi bir eleştirmen olmana gerek yok. Bu kelebek makarna uçmuyor diye de sevmeyebilirsin, ve hislerini temellendirmek zorunda değilsin.
Çizilmiş şeyleri sevmem, bu tüzden anime izlemem, bir filmin çizilmiş olması bence onun kötü olması demektir diyen birisi olursa gelip de siz türcüsünüz bunu sağlm bir eleştiri olarak kabul edemem demem mesela. Yanımda sırf bu yüzden anime sevmeyen var. Kuzenim mesela 3d animasyon seviyor, 2dleri sevmiyor, kültürsüz mü diyeyim? Ama verdiğim örnekten ne sevip sevmediğimi bana atayan insansınız, o yüzden bunu burada bitirmek istiyorum.
Verdiğin örnek üstüne doğal olarak iyi anlaman için bende o örneği verdim, herhangi bir atama yok yani, orada ki atama fikir atamasıydı, neyse işte. Bir şeyi seversin veya sevmezsin bu çok doğal bir şey, ama sende inkarcısın biraz hani, eleştirmek ile sevmemek arası fark diyorsun, verdiğin örnek üzerinden gidelim ve dediğin gibi bu konuyu bitirelim, o çizilmiş şeyleri sevmem diyen arkdaşın gidip anime sitelerine bu kötü şeyleri nasıl izliyorsunuz ya diye yorumlarda bulunsa, şimdi bu arkadaş eleştiri mi yapmış oluyor. Hayır tek yaptığı toksiklik, sevmiyorsan orada işin ne, aslında benim dert yandığım konu bu. Örneğe devam edecek olursak bende bir arkadaşıma anime izleteyim dedim, death note önermiştim, çocuk animasyon falanda seven biri ama dedi 1 bölüm izledim japon seslendirmeye alışamadım, bana göre değil dedi. Bende iyi sen bilirsin ama konusu güzel istersen mangasını falan oku dedim. Ama arkadaşım şöyle deseydi japon seslendirme mi nasıl izliyorsun öyle şeyleri ben azıcık izledim kafam şişti, japon seslendirme kadar kötü bir şey yok, bir şeyi Japonlar yaptıysa bu kötüdür artık gibi bir yorum yapsa, şimdi bu yaptığı eleştiri mi olmuş oluyor. Meyveyi meyve olduğu için sevmeyebilirsin ama meyveyi meyve olduğu için eleştiremezsin bu kadar basit ve net. Daha neyi savunuyorsun cidden anlamıyorum, sohbet için teşekkürler ve iyi günler.
 
Moonknight için bir şey söyleyemem(izlemedim) ama Loki rezillikti benim açımdan. Beğenen insanlar gördükçe şaşırıyorum gerçekten.
Loki çok kötüydü, sen 8 yaşında bilmem nerelerde nereleri tek başına neler neler yaptın, ne kadar harikasın ne kadar süpersin bölümünden sonrasını bıraktım.

Dizi Loki bile değildi, yan karakterdi eleman.
Adam hikayeyi sevmediğini, içine oturmadığını belli etmiş. Loki yan karakter gibiydi kendi hikayesinde yeterli yeri kapladığına inanmadığını söylemiş.
Benim diziyle alakalı yorumum, konsept olarak farklıydı ve benim hoşuma gitti bu konsept yorumunu yaptım, senin yorumun dizi Loki bile değildi yan karakterdi eleman demişsin, kendi aklınca mizah falan yapmaya çalışıyorsun sanırım, boş eleştiriler yapan bir arkadaşı anlamaya çalışmam zaten.

Şöyle bir eleştiri yapsan gene bir nebze; yazılan senaryo da Loki karakterine verilen yer beni tatmin etmedi desen, bende derim o senin kişisel görüşün bir daha ki sefere istekte bulun belki senaryoyu sana yazdırırlar derim. Loki finali spoiler: Finalde Kong karakterini Loki mi öldürmesi gerekiyordu baş rol olmak için, bir dakika zaten Loki öldürmüştü. :hmm:
Sen kendisinin eleştirisine biraz alakasız bir yerden giriyorsun. adam bu konuyu sen açtığın için seni alıntılayıp fikrini belirtiyor, sen ise onun fikrine karşı agresif bir tutumla saldırıp, kişiliğine de saldırıp, demek istediği nokta ile alakasız bir şey diyerek adamı şah mat etmiş bir tavırda bulunuyorsun. verdiğin spoil'ın içeriğini az çok biliyorum (izlemedim) fakat bu tartışılabilir bir noktadır. Ancak adamın dediğine karşı bir çürütme olduğuna da inanmıyorum gene spoiler içeriği üstüne bir bilgi sahibi olmamdan ötürü.
Verdiğin örnek üstüne doğal olarak iyi anlaman için bende o örneği verdim, herhangi bir atama yok yani, orada ki atama fikir atamasıydı, neyse işte. Bir şeyi seversin veya sevmezsin bu çok doğal bir şey, ama sende inkarcısın biraz hani, eleştirmek ile sevmemek arası fark diyorsun, verdiğin örnek üzerinden gidelim ve dediğin gibi bu konuyu bitirelim, o çizilmiş şeyleri sevmem diyen arkdaşın gidip anime sitelerine bu kötü şeyleri nasıl izliyorsunuz ya diye yorumlarda bulunsa, şimdi bu arkadaş eleştiri mi yapmış oluyor. Hayır tek yaptığı toksiklik, sevmiyorsan orada işin ne, aslında benim dert yandığım konu bu. Örneğe devam edecek olursak bende bir arkadaşıma anime izleteyim dedim, death note önermiştim, çocuk animasyon falanda seven biri ama dedi 1 bölüm izledim japon seslendirmeye alışamadım, bana göre değil dedi. Bende iyi sen bilirsin ama konusu güzel istersen mangasını falan oku dedim. Ama arkadaşım şöyle deseydi japon seslendirme mi nasıl izliyorsun öyle şeyleri ben azıcık izledim kafam şişti, japon seslendirme kadar kötü bir şey yok, bir şeyi Japonlar yaptıysa bu kötüdür artık gibi bir yorum yapsa, şimdi bu yaptığı eleştiri mi olmuş oluyor. Meyveyi meyve olduğu için sevmeyebilirsin ama meyveyi meyve olduğu için eleştiremezsin bu kadar basit ve net. Daha neyi savunuyorsun cidden anlamıyorum, sohbet için teşekkürler ve iyi günler.
verdiğim örneğe bu şekilde bir fikir ataması yapmandaki amacın karşı tarafı küçük görmeye yönelik bir hareket olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda bu alıntında dediğin şeyi,n gerek kontekst gerek de mantık açısından doğru olmadığına inanıyorum. Bir şeyin eleştirisi, o şeyin taktir ettiğin ya da eksik bulduğun özellikleri üstüne olur. Böyle bir durumda ben ana karakterin işlenişini sevmedim de bir eleştiri oluyor. Bunlarınm çeşitli nüansları vardır. Hikayenin akışı, karakterin yolculuğu ya da anlam, önem vs gibi bir çok konu torize edilebilir. Her teori kendinden önce gelenin eleştirisi olması yönü ile bir eleştiri olmanın ötesinde bir işi mantıklaştırarak bize bir çeşit kılavuz sunar, fakat her eleştirinin bir kılavuz olmaya da ihtiyacı yoktur. Her eleştiri cevap istemez, çünkü kılavuz olmak adına yapılmamış bir eleştiri yapı itibari ile kişiselkdir.

Sevmiyorsan orada işin ne tarzı bir söylemin kötü bir söylem olduğuna inanıyorum. Bir eseri sevip sevmeyeceğini o eseri izlemeden kişi bilemez. Meseola gördüğüm kadarı ile arkadaş ben disney sevmem, marvel sevmem bakış açısına sahip değiller. Lokiyi sevmediği noktada devam da etmemiş, izlediği kadarı ile sevmediğini fark etmiş.Buna bu laf ile gelinmez. bu lafın diğer tarafını inceleyelim mesela. Cats adlı müzikal ilk gösterime girdiğinde müzikal eleştirmenlerince ağır bir eleştri almıştı çünkü o dönemin müzikallerine göre çok çok daha farklıydı(hikaye, ana karakter gibi şeylerin olmaması, oyuncuların seyircilerin arasından geçerken onlara dokunup etkileşime girerek gitmesi, çocuk müzikali olarak muazzam bir erotizm içermesi gibi.) ve bu sebepten sevilmedi. Eleştiri bir kılavuz olarak yapılıyorsa, ya da teori üretiyorsa o zaman teorinin gücü için de eleştirmenin sevmediği eserlere bakması lazım. Bir teoriye karşı teori ile gidersin, insanlar düşüncene önem veriyorsa ve sen bu yüzden bunu yapıyorsan sevmediğini de inceleyeceksin. Gazali'nin sözü vardır felsefe sevmem ama felsefeye felsefe ile cevap vermek zorundayım mealinde. İnsan sevmediği şeyi izleyebilir, eleştirmek için izler. insan izlediğini sevmeyebilir, sevmediği için eleştirir, burada yapısal bir farklılık vardır, ve ikisi de geçerli sebeplerdir.

Burada gene toksiklik yok. senin istediğin gibi düşünmediği için ilk yanıtından itibaren şahsa hakaret ve de fikrini alaya alma mevzusunu yapan sensin, eleştirinde edepsiz olduğuna inanıyorum.

Senin arkadaşına gelelim. Şimdi ben arkadaşına bir animeyi çok övsem ve bu yüzden denemeye kalksa ancak gene japon sesine dayanamadığı için bu sebepten bıraksa benim ona madem sevmiyordun izleme demem mesela saçma olur. Benim de bu olayı yaşadığım bir arkadaşım var, insanlar değişebilir, 2. şans vereebilirler şeylere. Ve gene arkadaşının fikrini saygı ile kabul ediyorsun ama senin Red'e yaptığın şey, japon seslendirmenleri dinlemeye dayanamayan kişiyi, seslendirmenler çok ünlüdür, japon seslendirmenler çok iyi iş yaparlar, bak hatta şu seslendirmen ödül almıştır, abi bunu bunu seslendiriyor tarzında olayı başka bir yere çekmektir.
Ve en temelinde ilk dediğim yoruma geliyorum, katip barteby ve bu tarzda karakterler, özellikle rus edebiyatında unutulmaz ve hayati bir yere sahiptirler. Barteby bir şeyi yapmak istemediğinde yapmak istemez, sebebi yoktur. Bu bir işe başlamamak ya da yapmamak için bahane bulmak zorunda hisseden karakterlerin dünyasında bir erdemliliktir. Dostayevskinin yeraltından notlar dediğimiz eseri, rus edebiyatındaki yıkan adam motifinin bir işlenme durumudur. Yaşadığımız sistem, ülke kötüye gidiyor/kötü diyen adamlara sorulan bir sorunun cevabıdır. Abi yıkalım da yerine ne koyacağız diye düşünen insana koymak zorunda değiliz, yıkmak yeter diyen elemandır, çünkü konacak sistemi düşünmek, yıkımı geciktirir. hem bu hem de katibin ruh hali ile arkadaşın eleştirisinin özü aynıdır, a prioridir ve bu yüzden de kendinden fazlasına ihtiyaç duymazlar.

Tartışmak istemememin asıl sebebi de bu farları görmezden gelme ya da ancak kendini savunmak için kullanıyor olmandı.
 
Son düzenleme:
Adam hikayeyi sevmediğini, içine oturmadığını belli etmiş. Loki yan karakter gibiydi kendi hikayesinde yeterli yeri kapladığına inanmadığını söylemiş.

Sen kendisinin eleştirisine biraz alakasız bir yerden giriyorsun. adam bu konuyu sen açtığın için seni alıntılayıp fikrini belirtiyor, sen ise onun fikrine karşı agresif bir tutumla saldırıp, kişiliğine de saldırıp, demek istediği nokta ile alakasız bir şey diyerek adamı şah mat etmiş bir tavırda bulunuyorsun. verdiğin spoil'ın içeriğini az çok biliyorum (izlemedim) fakat bu tartışılabilir bir noktadır. Ancak adamın dediğine karşı bir çürütme olduğuna da inanmıyorum gene spoiler içeriği üstüne bir bilgi sahibi olmamdan ötürü.

verdiğim örneğe bu şekilde bir fikir ataması yapmandaki amacın karşı tarafı küçük görmeye yönelik bir hareket olduğunu düşünüyorum. Aynı zamanda bu alıntında dediğin şeyi,n gerek kontekst gerek de mantık açısından doğru olmadığına inanıyorum. Bir şeyin eleştirisi, o şeyin taktir ettiğin ya da eksik bulduğun özellikleri üstüne olur. Böyle bir durumda ben ana karakterin işlenişini sevmedim de bir eleştiri oluyor. Bunlarınm çeşitli nüansları vardır. Hikayenin akışı, karakterin yolculuğu ya da anlam, önem vs gibi bir çok konu torize edilebilir. Her teori kendinden önce gelenin eleştirisi olması yönü ile bir eleştiri olmanın ötesinde bir işi mantıklaştırarak bize bir çeşit kılavuz sunar, fakat her eleştirinin bir kılavuz olmaya da ihtiyacı yoktur. Her eleştiri cevap istemez, çünkü kılavuz olmak adına yapılmamış bir eleştiri yapı itibari ile kişiselkdir.

Sevmiyorsan orada işin ne tarzı bir söylemin kötü bir söylem olduğuna inanıyorum. Bir eseri sevip sevmeyeceğini o eseri izlemeden kişi bilemez. Meseola gördüğüm kadarı ile arkadaş ben disney sevmem, marvel sevmem bakış açısına sahip değiller. Lokiyi sevmediği noktada devam da etmemiş, izlediği kadarı ile sevmediğini fark etmiş.Buna bu laf ile gelinmez. bu lafın diğer tarafını inceleyelim mesela. Cats adlı müzikal ilk gösterime girdiğinde müzikal eleştirmenlerince ağır bir eleştri almıştı çünkü o dönemin müzikallerine göre çok çok daha farklıydı(hikaye, ana karakter gibi şeylerin olmaması, oyuncuların seyircilerin arasından geçerken onlara dokunup etkileşime girerek gitmesi, çocuk müzikali olarak muazzam bir erotizm içermesi gibi.) ve bu sebepten sevilmedi. Eleştiri bir kılavuz olarak yapılıyorsa, ya da teori üretiyorsa o zaman teorinin gücü için de eleştirmenin sevmediği eserlere bakması lazım. Bir teoriye karşı teori ile gidersin, insanlar düşüncene önem veriyorsa ve sen bu yüzden bunu yapıyorsan sevmediğini de inceleyeceksin. Gazali'nin sözü vardır felsefe sevmem ama felsefeye felsefe ile cevap vermek zorundayım mealinde. İnsan sevmediği şeyi izleyebilir, eleştirmek için izler. insan izlediğini sevmeyebilir, sevmediği için eleştirir, burada yapısal bir farklılık vardır, ve ikisi de geçerli sebeplerdir.

Burada gene toksiklik yok. senin istediğin gibi düşünmediği için ilk yanıtından itibaren şahsa hakaret ve de fikrini alaya alma mevzusunu yapan sensin, eleştirinde edepsiz olduğuna inanıyorum.

Senin arkadaşına gelelim. Şimdi ben arkadaşına bir animeyi çok övsem ve bu yüzden denemeye kalksa ancak gene japon sesine dayanamadığı için bu sebepten bıraksa benim ona madem sevmiyordun izleme demem mesela saçma olur. Benim de bu olayı yaşadığım bir arkadaşım var, insanlar değişebilir, 2. şans vereebilirler şeylere. Ve gene arkadaşının fikrini saygı ile kabul ediyorsun ama senin Red'e yaptığın şey, japon seslendirmenleri dinlemeye dayanamayan kişiyi, seslendirmenler çok ünlüdür, japon seslendirmenler çok iyi iş yaparlar, bak hatta şu seslendirmen ödül almıştır, abi bunu bunu seslendiriyor tarzında olayı başka bir yere çekmektir.
Ve en temelinde ilk dediğim yoruma geliyorum, katip barteby ve bu tarzda karakterler, özellikle rus edebiyatında unutulmaz ve hayati bir yere sahiptirler. Barteby bir şeyi yapmak istemediğinde yapmak istemez, sebebi yoktur. Bu bir işe başlamamak ya da yapmamak için bahane bulmak zorunda hisseden karakterlerin dünyasında bir erdemliliktir. Dostayevskinin yeraltından notlar dediğimiz eseri, rus edebiyatındaki yıkan adam motifinin bir işlenme durumudur. Yaşadığımız sistem, ülke kötüye gidiyor/kötü diyen adamlara sorulan bir sorunun cevabıdır. Abi yıkalım da yerine ne koyacağız diye düşünen insana koymak zorunda değiliz, yıkmak yeter diyen elemandır, çünkü konacak sistemi düşünmek, yıkımı geciktirir. hem bu hem de katibin ruh hali ile arkadaşın eleştirisinin özü aynıdır, a prioridir ve bu yüzden de kendinden fazlasına ihtiyaç duymazlar.

Tartışmak istemememin asıl sebebi de bu farları görmezden gelme ya da ancak kendini savunmak için kullanıyor olmandı.
Benim elma için söylediğim şeyi armut için örnek veriyorsun armut için söylediğimi elma için, daha ne demek istediğimi ne anlatmak istediğimi anlamamışsın, kendi bildiğin şeyde illa haklı olmak zorunda değilsin, bir şeyi anlatırken edebi sanatlar kullanmam çok doğal bir şey bunu agresiflik diye yorumlaman benim açımdan üzücü bir durum. Ana karakter işlenişini beğenmeyebilirsin ama bu onun ana karakter olduğu gerçeğini değiştirmez, benim orada arkadaş için dediğim şey buydu, hala daha sen ona ana karakter değil dersen, senin yapım ile değil ana karakter tanımı ile ilgili bir sorunun var demektir. Cats müzikali içerdiği müzikal sahnelerden ötürü, konusundan ötürü eleştirilebilir ee bu normal bir şey bana sürekli aynı şeyleri söylettirme o yüzden lütfen, bir eseri izlemeden bir kişi o eseri sevip sevmeyeceğini bilmez demişsin evet bilmez ama iyi de benim dediğim şey bu mu. Her hangi bir türü sevmiyorsun diye o türü hayatınca boyunca bir daha izleme de demiyorum, bazen bazı yapımlar olur, ödüller alır, çok övülür veya en basitinden sevdiğin bir arkadaşının önerisi ile izlersin. Ama izlemeden önce bir bakarsın yani ben bunu izliyorum ama nedir ne değildir diye, İngiliz komedisi sevmiyorsundur ama yapımın ana temasının komedi olduğunu görürsün, sonra bir öngörü de bulunursun, büyük ihtimalle sevmem ben bunu diye, sonra bunu tavsiye eden kişiye söylersin veya söylemezsin, diyelim ki söyledin o da çok ısrarcı oldu bu konuda, sende biraz boş vaktim var bakayım bari dersin ya da arkadaşına hiç söylemeden aman boş vaktim var nasıl olsa izleyim zaman geçer en azından falan dersin, sonra net bir karara varıp izlersin o yapımı, İzlediğin şeyi beğenirsin veya beğenmezsin ama izledikten sonra bir fikir sahibi olursun o yapıp ile alakalı. Ve bir yorumda bulunursun haliyle ama yapılacak yorum vardır yapılması yersiz olan yorum vardır. Yapılacak yoruma örnek olarak şunu verebilirim, yapılmayacak yorumun ne olduğunu söyledim zaten defalarca.

La la land filmi için bir sitede yapılmış bir yorum, benim yorumum değil; @Elcin Erdem '' Müzikal seven bir insan değilim, müzikalde sevdiğim tek film Begin Again’dir onun dışında fazla bilmem. Bu filme karşı da çok önyargım vardı herkes gibi çok duyduğum, gördüğüm bir filmdi ama zevk almam diye açıp da baştan sona izlemedim hiç. Doğrusu filmin ilk bir buçuk saatini de parçalara ayıra ayıra izledim çabuk sıkılan bir insanım çünkü. Ama Sezar’ın hakkı Sezar’a; çok iyi prodüksiyona sahipti görsel olarak çok keyif aldım, kareografiler ve müzikler zaten tescillendi zamanında olağanüstüydü hepsi. Özellikle son on dakika o kadar ters köşe oldum ki, gittim geldim acaba sonu nasıl bitecek diye. Realist bitti bence sonu, senarist filmin geneldeki tatlılığını sabote edip yerine nahoş bir gerçek bırakmış, sevdim. Altta eleştirenlerin birçoğu müzikal olduğu için eleştirmiş ama bu da çok saçma bir şey filmin istediği bu çünkü. Ergen kız filmi falan yazmışlar, iki romantizm görünce ergen yaftası yapıştırmaya bayılıyor bizim halk. Onlara bakmayın izleyin derim. ''

Bir tane de kötü yorum alıntılayım, direk alıntı yaptığım için yazım hatalarını düzeltmedim; @mia '' çok sıkıcıydı, resmen ne zaman bitecek diye bekleyip durdum. sonunu da beğenmedim. ilk olaylarda çok yavaş gelişiyordu sonradan karıştı. film bende hiçbir heyecan yaratmadı, yani sıradaki sahnenin yada olayın ne olacağı filan hiç merak uyandırıcı değil, ayrıca romanik olduğunuda pek düşünmüyorum, genel olarak hayalleri gerçekleştirme üzerine bir film bence sıkıcı ''

Bu yorumda da gayet yapılabilir bir yorum kendince haklı sebepleri var. Ama ilk yorum üzerinden gidecek olursam dediğimiz şeye iyi bir örnek, arkadaş müzikal seven biri değilmiş ama bunu bilerek izlemiş, ben bu arkadaşa müzikal sevmiyorsun madem izleme o zaman demem ama izledikten sonra gidip de yorumda da belirtiği gibi filmin istediği şey müzikal olması, bu yüzden filmi müzikal diye eleştirirse bu yersiz bir eleştiri olur. Filmi müzikal diye eleştirdiğini görürsem de benim de o zaman burada işin ne diye deme hakkım olur.
 
B Ana karakter işlenişini beğenmeyebilirsin ama bu onun ana karakter olduğu gerçeğini değiştirmez, benim orada arkadaş için dediğim şey buydu, hala daha sen ona ana karakter değil dersen, senin yapım ile değil ana karakter tanımı ile ilgili bir sorunun var demektir.
Ana karakter işlenişi onun ana karakter tanımını değiştirir niye değiştirmesin ? Bu nasıl bir mantık böyle :oleyo2:
 
bir şeyi anlatırken edebi sanatlar kullanmam çok doğal bir şey bunu agresiflik diye yorumlaman benim açımdan üzücü bir durum.
Benim diziyle alakalı yorumum, konsept olarak farklıydı ve benim hoşuma gitti bu konsept yorumunu yaptım, senin yorumun dizi Loki bile değildi yan karakterdi eleman demişsin, kendi aklınca mizah falan yapmaya çalışıyorsun sanırım, boş eleştiriler yapan bir arkadaşı anlamaya çalışmam zaten.
şurada hangi edebi sanatı yaptınız?
Tamam anladık sen o tayfadansın, ben dedim diye bu kadar dertlenmene gerek yoktu,
Burada benim hengi tarafta olduğuma inanıyorsun? bu mu edebi sanat? Dİvan edebiyatında karşılığı nedir? iftiray-ı mecaz? Derdimiz burada insana davranış şeklinin yanlış olması ve sevdiğin şeyi savunmak için dediğin şeylerin ters inatçı bir yapıda olması. toksik kelimeler kullanıyorsunuz, hem de sebepsiz yere. Ben hangi taraftayım? sanırım sevmediğim eseri sevmediğim için eleştiren taraf.
korku filmi izliyorsun korkuyorsun izlerken, izledikten sonra diyorsun film çok korkunçtu, beğenmedim bu yüzden diyorsun.
Ve beğenmemesi de gayet normal. Korku filmleri geniş bir skalada ve her korku filmi korkutmaz. bazıları gerer, bazıları şiddet pornosu üstünden korkutur vs. Bazen deneyimlemek isteyen kişi ön bir araştırma yapmadan girer. Ben mesela yönetmen bazlı izlerim, yeri geldiğinde rastgele girerim. İstersen filme girmeden önce araştırmalarımız ile 5 sayfalık bir rapor, analiz ve tahmin yazalım sonra izleyip ona göre ayrıyetten inceleyelim. Adam sadece loki dizisini sevmemiş. Müzikal sevmeyen insan bir eseri sadece müzikal olması üstünden eleştiremez bakış açın da en temelinde eleştrinin doğasına aykırı ve saçma bir ayrım içeriyor.
İnsanlar bir şeyi beğenir veya beğenmez benim bununla bir sorunum yok,sorun bana geçerli bir sebep sunmamaları, bazı insanlar eleştirmek için eleştirir. Hatta kimisi de vardır beğenmemek, kötülemek için sebep arayarak izler. Müzikal bir filmi müzikal diye eleştiren bir kesim var mesela. :bilmem:
Müzikali sorf müzikal olduğu için eleştirebilirsin. Edebiyat tarihimizde iir göz için mi kulak için mi ayrımından ötürü edebi eleştirmenler belli başlı şiir türlerine düşman olmuşlardır mesela. bu da bir şeyden sadece o şey olmaları yüzünden nefret etmeye girer. Bu saçma değildir, çünkü özü gereği bir şeyi gerici, ilerici, atılım, gerileme olarak düünebilirsin. Günümüz edebiyatında totemcilik anlayışının güdüldüğü romanlar, sadece bu totemcilik anlayıları ile aydınlanma çağının yaşatmış olduğu aydınlanma sürecini baltalarlar, bu yüzden de hiçbirini sevmem diyebilirim mesela. bazen bir eseri okumaya, izlemeye bile gerek yoktur eleştirmek için. alın size şöyle bir kitaphttps://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=382939
Bununla birlikte kisaca demek gerekirsek, sizin cizdiginiz portre ustunden edebiyat ya da eserlerle olan iliskimizin cizgisi sinirlidir. Onyargi hem baslangicta hem de elestride var olacaktir yani. İstediginiz seyi aptalca buluyorum. Bir eseri sirf hazari, kapak resmi, yayinevi, konusi, turu gibi sebeplerle elestirebilirim. Bir eseri turu yuzunden elestirdigimde eserden cok turu elestirmis oluyorum, ve turunden oturu eseri kotu buluyorum. Muzikali muzikal oldugu icin elestiriyorum cunku muzikali kotu bir edebi tur olarak goruyorum diyebilir birisi. Ve bundan daha azini diyebilir, fazlasini deme zorunlulugu yoktur( bilgisayarimin olmesi sonucu telden yazmaya devam edecegim)

Ana karakter işlenişini beğenmeyebilirsin ama bu onun ana karakter olduğu gerçeğini değiştirmez, benim orada arkadaş için dediğim şey buydu, hala daha sen ona ana karakter değil dersen, senin yapım ile değil ana karakter tanımı ile ilgili bir sorunun var demektir.
Şöyle bir eleştiri yapsan gene bir nebze; yazılan senaryo da Loki karakterine verilen yer beni tatmin etmedi desen, bende derim o senin kişisel görüşün bir daha ki sefere istekte bulun belki senaryoyu sana yazdırırlar derim.
Ana karakter ana karakter gibi hissettirmiyor demek bir elestri ozelligini hala korur. Bu hikayenin basi sonu yok bu yuzden kotu dedigimizde,
adam karakterin işlenişini beğenmemiş. önce adamın yaptığı yorumu kaale almayıp şöyle yorum yapmalısın diyorsun, sonra da kendi kendine adamın ağzından yaptığın yorumda gene adama hakaret ediyorsun.
Benim elma için söylediğim şeyi armut için örnek veriyorsun armut için söylediğimi elma için, daha ne demek istediğimi ne anlatmak istediğimi anlamamışsın,
Finalini izlemedim bile.

Ve karaladığım kısmı yazdım zaten. Yani benim orada kurduğum cümleden şaka çıkaracağına bunu çıkarsaydın.

Bak ne demişim sana.
Loki dizisinde loki esas karakter bile değildi yan karakterdi. Buradan ne çıkarman lazım ? Niye espiri çıkartıyorsun ? Aklımca bir şeyler yapsam tanıdığım bildiğim insanlara yaparım sana yapmam merak etme.
Bende sana soruyorum ana karakter olması için ne yapması gerekiyordu diye, ana karakter tanımını bilmiyorsan söyleyim basit bir şekilde olaylar o kişinin etrafında gelişir, bazen yardımcı ana karakterler de olaya dahil olur ve yer yer yardımcı ana karakterde ön plana çıkar. Bu diğer karakterin ana karakter olmadığı anlamına gelmez. Dişi Loki de bizim bildiğimiz Loki de ana karakterdi, o sebeple altı dolu olmayan bir sebebe bağlı olmayan eleştiriye ben boş eleştiri diyorum, aklına başka bir şey geliyorsa onu söyleyim. Misal kuru eleştiri, kulağa nasıl geliyor.
Ana karakterin boyle bir tanimi yoktur. Sherlock holmes serisinde her seyi watsonun gozunden goruruz, watson dusuncelerini sunar, perspektifini sunar, karakter gelisimi yasar ama ana karakter holmesdur. American gods adli eserde ana karakterimiz shadow tepki vermez, az konusur, gelisim yasamaz, bir figurandirnkendi hikayesinde. Ana karakter konsepti cok genis ve qykiri seylere sahiptir, ve saydiklarim istisna degildir. Ana karakter taniminizin yanlisligi disinda karakterin hikayeye etkisi gayet de elestirilebilir.
senin yapım ile değil ana karakter tanımı ile ilgili bir sorunun var demektir
Boyle bir sorun yoktur, bunu siz uydurdunuz. Tanim sizin taniminiz, kaldi ki bu resmi bir tanim olsa bile ana karakterin kendisini etkileyici bulamamasi da gayet yeterli bir elestiridir.
Bu yorumda da gayet yapılabilir bir yorum kendince haklı sebepleri var. Ama ilk yorum üzerinden gidecek olursam dediğimiz şeye iyi bir örnek, arkadaş müzikal seven biri değilmiş ama bunu bilerek izlemiş, ben bu arkadaşa müzikal sevmiyorsun madem izleme o zaman demem ama izledikten sonra gidip de yorumda da belirtiği gibi filmin istediği şey müzikal olması, bu yüzden filmi müzikal diye eleştirirse bu yersiz bir eleştiri olur. Filmi müzikal diye eleştirdiğini görürsem de benim de o zaman burada işin ne diye deme hakkım olur.
Yersiz olmaz. Eserin en kotu yani muzikal olmasi idi dedigimde elestiri yersiz olmaz. Cunku sizin mantiginizla asla elestiremeyiz. Bir eserin ana karakteri olmak zorunda, o yuzden ana karakteri elestirmek sacma cunku o eser ana karakter sahibi demek gibi bir sey bu hahaha. Bir eserin nesini elestirebiliriz bu durumda?
Cats müzikali içerdiği müzikal sahnelerden ötürü, konusundan ötürü eleştirilebilir ee bu normal bir şey bana sürekli aynı şeyleri söylettirme o yüzden lütfen, bir eseri izlemeden bir kişi o eseri sevip sevmeyeceğini bilmez demişsin evet bilmez ama iyi de benim dediğim şey bu mu. Her hangi bir türü sevmiyorsun diye o türü hayatınca boyunca bir daha izleme de demiyorum, bazen bazı yapımlar olur, ödüller alır, çok övülür veya en basitinden sevdiğin bir arkadaşının önerisi ile izlersin.
Burada ben size ornekler uzerinden elestiri nedir, neye ve nasil yapiliri anlatmaya ugrastim ama anlamamissiniz. Bu hic sasirtmadi.
 
şurada hangi edebi sanatı yaptınız?

Burada benim hengi tarafta olduğuma inanıyorsun? bu mu edebi sanat? Dİvan edebiyatında karşılığı nedir? iftiray-ı mecaz? Derdimiz burada insana davranış şeklinin yanlış olması ve sevdiğin şeyi savunmak için dediğin şeylerin ters inatçı bir yapıda olması. toksik kelimeler kullanıyorsunuz, hem de sebepsiz yere. Ben hangi taraftayım? sanırım sevmediğim eseri sevmediğim için eleştiren taraf.

Ve beğenmemesi de gayet normal. Korku filmleri geniş bir skalada ve her korku filmi korkutmaz. bazıları gerer, bazıları şiddet pornosu üstünden korkutur vs. Bazen deneyimlemek isteyen kişi ön bir araştırma yapmadan girer. Ben mesela yönetmen bazlı izlerim, yeri geldiğinde rastgele girerim. İstersen filme girmeden önce araştırmalarımız ile 5 sayfalık bir rapor, analiz ve tahmin yazalım sonra izleyip ona göre ayrıyetten inceleyelim. Adam sadece loki dizisini sevmemiş. Müzikal sevmeyen insan bir eseri sadece müzikal olması üstünden eleştiremez bakış açın da en temelinde eleştrinin doğasına aykırı ve saçma bir ayrım içeriyor.

Müzikali sorf müzikal olduğu için eleştirebilirsin. Edebiyat tarihimizde iir göz için mi kulak için mi ayrımından ötürü edebi eleştirmenler belli başlı şiir türlerine düşman olmuşlardır mesela. bu da bir şeyden sadece o şey olmaları yüzünden nefret etmeye girer. Bu saçma değildir, çünkü özü gereği bir şeyi gerici, ilerici, atılım, gerileme olarak düünebilirsin. Günümüz edebiyatında totemcilik anlayışının güdüldüğü romanlar, sadece bu totemcilik anlayıları ile aydınlanma çağının yaşatmış olduğu aydınlanma sürecini baltalarlar, bu yüzden de hiçbirini sevmem diyebilirim mesela. bazen bir eseri okumaya, izlemeye bile gerek yoktur eleştirmek için. alın size şöyle bir kitaphttps://m.kitapyurdu.com/index.php?route=products/productdetail&product_id=382939
Bununla birlikte kisaca demek gerekirsek, sizin cizdiginiz portre ustunden edebiyat ya da eserlerle olan iliskimizin cizgisi sinirlidir. Onyargi hem baslangicta hem de elestride var olacaktir yani. İstediginiz seyi aptalca buluyorum. Bir eseri sirf hazari, kapak resmi, yayinevi, konusi, turu gibi sebeplerle elestirebilirim. Bir eseri turu yuzunden elestirdigimde eserden cok turu elestirmis oluyorum, ve turunden oturu eseri kotu buluyorum. Muzikali muzikal oldugu icin elestiriyorum cunku muzikali kotu bir edebi tur olarak goruyorum diyebilir birisi. Ve bundan daha azini diyebilir, fazlasini deme zorunlulugu yoktur( bilgisayarimin olmesi sonucu telden yazmaya devam edecegim)




Ana karakter ana karakter gibi hissettirmiyor demek bir elestri ozelligini hala korur. Bu hikayenin basi sonu yok bu yuzden kotu dedigimizde,
adam karakterin işlenişini beğenmemiş. önce adamın yaptığı yorumu kaale almayıp şöyle yorum yapmalısın diyorsun, sonra da kendi kendine adamın ağzından yaptığın yorumda gene adama hakaret ediyorsun.




Ana karakterin boyle bir tanimi yoktur. Sherlock holmes serisinde her seyi watsonun gozunden goruruz, watson dusuncelerini sunar, perspektifini sunar, karakter gelisimi yasar ama ana karakter holmesdur. American gods adli eserde ana karakterimiz shadow tepki vermez, az konusur, gelisim yasamaz, bir figurandirnkendi hikayesinde. Ana karakter konsepti cok genis ve qykiri seylere sahiptir, ve saydiklarim istisna degildir. Ana karakter taniminizin yanlisligi disinda karakterin hikayeye etkisi gayet de elestirilebilir.

Boyle bir sorun yoktur, bunu siz uydurdunuz. Tanim sizin taniminiz, kaldi ki bu resmi bir tanim olsa bile ana karakterin kendisini etkileyici bulamamasi da gayet yeterli bir elestiridir.

Yersiz olmaz. Eserin en kotu yani muzikal olmasi idi dedigimde elestiri yersiz olmaz. Cunku sizin mantiginizla asla elestiremeyiz. Bir eserin ana karakteri olmak zorunda, o yuzden ana karakteri elestirmek sacma cunku o eser ana karakter sahibi demek gibi bir sey bu hahaha. Bir eserin nesini elestirebiliriz bu durumda?

Burada ben size ornekler uzerinden elestiri nedir, neye ve nasil yapiliri anlatmaya ugrastim ama anlamamissiniz. Bu hic sasirtmadi.
Sen benim dediklerimi anlamıyorsun ki hiç sadece işine yarayacak kısımları ele alıyorsun, ben müzikali tür olarak eleştiremezsin mi diyorum, filmi müzikal olduğunu bilerek izleyip, izledikten sonra müzikal olduğu için eleştiremezsin diyorum. Sana nasıl anlatsam gene anlamayacağın için çok da yazmak istemiyorum, bu son açıklamam olsun. Örneğin bİr sohbet esnasında film türleri konuşulacak olsa, bir kişi ben müzikali bir film türü olarak saymıyorum dese bunda bir sorun yoktur. Ve ardından kendi gerekçeleriyle müzikalin iyi bir anlatım türü olarak bulmadığını söylese buda yerinde bir eleştiri olmuş olur. Ama bu kişi bir müzikal bir filmi izleyip altına film müzikal olduğu için çok kötüydü diye bir yorum yapsa bu yersiz bir yorum olur, bunun neyini inkar ediyorsun hala anlamıyorum. Kasapa gidip ben et sevmiyorum demek gibi bir şey bu, tamam et sevmiyor olabilirsin ama kasapa niye söylüyorsun bunu, kasap sen bunu söylediğin için işi mi bırakacak hayır.

Ekleme olarak Watson karakteri hikaye anlatıcısı onun durumu farklı, benim anlatmak istediğim şey ile alakası yok.
 
Son düzenleme:
bir kişi ben müzikali bir film türü olarak saymıyorum dese bunda bir sorun yoktur.
Adam lokiyi ana karakter gibi görmeyince niye sorun oluyor?
ben müzikali tür olarak eleştiremezsin mi diyorum, filmi müzikal olduğunu bilerek izleyip, izledikten sonra müzikal olduğu için eleştiremezsin diyorum.
Ben de bunun yanlış olduğunu diyorum. Kendi temellendirmende bile sen mizikali mizikal olduğu için eleştiriyorsun ki. Müzikali film saymam demek müzikali müzikal olduğu için eleştirmektir. Adam ah bunu izlemeden önce demiş, ha izledikten sonra. Bu fark etmiyor.
Sen benim dediklerimi anlamıyorsun ki hiç sadece işine yarayacak kısımları ele alıyorsun,
Ben sizin dediklerinizi anlıyorum, işinize gelmeyen parçaları alıntılarla öne sürüyorum çünkü adama hakaret ettiğiniz ve de kendinizle çeliştiğiniz öne sürülebiliyor bu sayede. Bütününde de dişe dokunur bir şey diyemiyorsunuz zaten.
Ama bu kişi bir müzikal bir filmi izleyip altına film müzikal olduğu için çok kötüydü diye bir yorum yapsa bu yersiz bir yorum olur, bunun neyini inkar ediyorsun hala anlamıyorum.
Bu yorumu yersiz yapmaz, kendi fikrini belirtmiş olur. Müzikal film ziledim, müzikalleri sevmem, bunu da sevmedim ve bunu dedim. Bunda yersizlik yok, fikir belirtme var. Yersiz yorum alakasız olur. Korku filmi başlığına bu yazılırsa yersiz olur, çünkü alakasız olur, gereksiz olur. Konu müzikallerse bu yorum alakadar olur. Sizin sahte anakarakter tanımınıza kıyasla bu sözlüklerde de bu şekildedir, günlük hayatta da.
Kasapa gidip ben et sevmiyorum demek gibi bir şey bu, tamam et sevmiyor olabilirsin ama kasapa niye söylüyorsun bunu, kasap sen bunu söylediğin için işi mi bırakacak hayır.
bu dediğinle yukarıdaki dil bilimciler ve felsefecilere göre aynı şey değil çünkü kasapta bulunma durumunun bile dilde bir yeri vardır. Bir foruma bilgi sunmak veya almak için girersin. Kasaba da et almak için. Kasaba bunu demen çelişik olmanın ötesinde bir hatadır(bunu demek için girdiysen dili işlevinden soyutlarsın) ama forumlarda bunu demek saçmalık değildir. Daha ayrıntılı bilgi için habermas the theory of communicative action kitabına bakabilirsiniz.
Şunun sizinle daha fazla cidden temasa girmeyeceğim. Yüzeysel ve çelişiksiniz, ayrıca da gördüğüm en sallayan ve varsayan insansınız. Zaten konuşmayı gören anladı durumu.
Buraya şu güzel videoyu da bırakayım. Çok severim.
Hicivdir bu ne de olsa.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık