Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[İnceleme] Raftel, D.'lerin Yurdu ve Atlantis Benzerliği

Öncelikle diyeceğim, yine internette mistik zoanlar ve mistik hayvanlarla ilgili araştırma yaparken atlantis başlığını gördüm ve yazıyı okuyayım dedim, aklıma D.'lerin ülkesi veya raftel ile ilgili düşünceler geldi sizinle paylaşayım dedim.

Ayrıca goole'a bakayım başka yazan biri var mı bu konu ile ilgili diye, 1 tane konu buldum ama ingilizce. O yüzden pek anlayamadığımdan linkini koyayım ingilizce bilenler baksın. Gerçi orada sırf raftel üzerinden gitmişte, benim aklıma d.'lerin yurdu da gelmişti. Atlantis'i bilirsiniz, kayıp kıta diye geçer, tüm dünya onu arar ama bulamazlar yüzyıllardır, bu yönüyle raftel'e (one piece) baya benzer.

http://www.reddit.com/r/OnePiece/comments/262e2b/spoilers_raftel_fishmen_and_the_ancient_kingdom/

Şimdi yazıyı olduğu gibi alıntılayacağım, orada gen bölümüne ve nükleer, kimyasal silahlara dikkat. Yazıda da yazdığı gibi adamlar bildiğin zoan üretmişler ve bunlardan yaralanmışlar her türlü,, neyse yazıyı baştan sona okuyun aklınıza baya şey gelecektir. 5 ulus, gorosei, kutsal ejderler, dünya hükümeti, savaşlar, tanrı'nın doğal düşmanı olma durumu...




Atlantis'in ilk olarak 11.500 yil önce bir dip yükseltisi olusturarak battigi, daha sonra bu günkü seviyesine indigi söylenir. Bermuda Seytan Üçgeni'nin de Atlantis'in batması sonucu oluşan boyutlar arası bir geçis kapısı oldugu söylenir.
Atlantis'i Tufana Uğratan Sebepler :

Atlantis batışından önce üç kez tufana ugramistir.

Edgar Cayce'nin okumalarina göre, bu tufanlar günümüzden; 50 bin, 28 bin ve10.600 yil kadar önce gerçeklesmistir. Bu tufanlarin nedenlerini inceledigimiz de günümüzle ne kadar da özdes olduklarini tüm gerçekligiyle görüyoruz. Ilk tufanin nedenine baktigimizda günümüzde de siklikla kullanilmakta olan kimyasal maddeleri ve silahlari görüyoruz. Bu maddelerin ilk kez yogun olarak kullanilmasinin öyküsü ise söyle; M.Ö. 50200 yilinda etobur, iri cüsseli hayvanlar, insanlar için büyük sorun olusturmaya baslayinca Dünya'nin bes ulusundan gelen, bes irkin temsilcileri bir araya geldiler, topraktaki ve havadaki unsurlarda bulunan güçlü kimyasal enerjileri hayvanlara karsi kullanmak için karar birligine vardilar. Bu kararlarin sonucunda hayvanlarin yasadıklari magaralara ve bölgelere çok büyük miktarlarda kimyasal maddeler, gazlar verildi. Bilinçsizce kullanilan bu kimyasal maddeler ve güçlü patlayıcılar doganın dengesini bozdu. Verilen gazlar, halen sogumakta olan yerkürede volkanik patlamalara, depremlere ve sonunda buzul çağına girilmesine ve Atlantis'in ilk tufanını yasamasina yol açti. Anlatılanlar size de tanıdık geliyor mu?

Atlantis de uzun yillar boyunca toplumsal olarak da karışıklıklar yasandı. Toplum yönetiminde hakim olan ve Işığı temsil eden Bir'in Oğulları; bir Tanrı, bir din, bir eş kurallarını toplumda yerlestirmeye çalışırlarken, Karanligi temsil eden, Belial Ogullari'nin, bu kurallar hiç islerine gelmiyordu. Onlar toplumsal normları hiç sayıyor, insan hakları konusunda ise kayıtsız kalıyorlardı. Maddesel, sefahata eğilimli, siddete dayalı bir hayat biçimi ve anlayısları vardi. Toplum hayatinda bu iki grubun anlasmazlığı gittikçe artıyor, bu da iç savaslara ve huzursuzluklara neden oluyordu. Belial Ogullari'nin bedene bağlı, materyalist yasam biçimleri bazı Bir'in ogullarina da cazip geliyor ve onlarin tarafina geçmelerine neden oluyordu. Belial Ogullari, bugün Dünya üzerindeki hakim güçlere baktığımızda, size de bildik birilerini anımsatmıyorlar mı?




GÜÇ YANLIŞ KULANILDI VE KONTROLDEN ÇIKTI
Atlantis'teki ikinci tufan ise M.Ö. 28.000'e dogru gerçeklesti. Bu tufanin öyküsü ise söyle anlatılır; Atlantisliler ilk tufanın sokunu atlattıktan sonra hızlı bir toparlanış dönemi geçirdiler. Atlantis'in ikinci döneminde Atlantisliler, elektrik ve elektronik alaninda önemli buluslar yaptılar ve büyük gelismeler gösterdiler. Uranyumdan elde edilen atom enerjisini tasımacılıkta kullanıyorlardı. Laser gibi her türlü ışıklı şualar kesfetmislerdi. Ölüm şuası da bu gruba dahildi. Sıvı hava, sıkıştırılmış hava, kaucuk ve bugün henüz bilinmeyen bakır, aliminyum ve uranyumdan meydana gelen madeni alaşımlar kullanılıyordu. Asansör, telefon, radyo, Tv yaygındı. En önemli bilimsel basarıları ise günes enerjisine hakim olmalariydi. Bu gücü denetim altinda tutan merkeze,Tuaoil Taşi veya Ateş Taşı adını veriyorlardi. Kritaller kullanılarak insan bedenini gençleştirebilyorlardı. Bununla beraber Ateş Taşı yıkıcı amaçlarla iskence ve ağır cezaların yerine getirilmesinde de kullanılıyordu. Bu merkezin kuvvetinin, çok ileri bir düzeye ulastığı bir zamanda yapılan bir hata, şuanın elektrik güçleriyle birleşerek topragın bağrında birçok yangının çıkmasına yol açtı ve volkanik patlamalar meydana geldi. Güç kaynaklarının bilinçsiz ve kötü kullanımının bugünün Dünyası için de yok oluşu getirecegi çogumuzun kabul ettigi bir gerçek degil mi?


GENETİK BİLİMİ DOĞANIN DENGESİNİ BOZDU
Atlantililerin hatalarindan birisi de "gen"lerle oynamaları olmustur. Belial Ogullari'nin etkisi altindaki, Atlantislilerin yaptıklari, bugünün dünya insanlarını genetik bakımdan indirgenmis ve mutasyana ugratılmış durumda da bırakmıştır. Nedir bu genetik bakımdan indirgenmiş ve mutasyona ugratılmış olmak?

Yapilan islem bugünün gen mühendislerinin üzerinde çalistiklari yöntemlere çok benzer. Sadece Atlantisliler bu islemi yaparken, hayvan türleriyle yetinmemisler, insanlar üzerinde de denemeler yapmislar daha da ileri giderek insan ve hayvan karışımı yaratiklar meydana getirmislerdi. Atlantisliler bu yaratıkları köle olarak en ağır islerde kullanıyorlardı. Insanlarin önceleri daha büyük olan kafa yapısını küçültenlerde yine Atlantisliler oldu. Atlantislilerin hırsı sınır tanımıyordu. Yaptıklarıyla yetinmeyip, insanlarda önceleri 12 sarmalli olan DNA yapisini, 2 sarmala indirdiler. Öfke, korkular, siddet egilimi, telepati yetenegimizin azalmasi gibi olumsuz durumlar insan ırkından bu sarmallarin çalınması sonucu olustu. Ve bizler günümüzde bu müdahelenin bedelini hala yasamlarımızda ödüyoruz. Peki bugünün dünyasın da yapılan genetik çalışmalar, acaba onlar bizi nereye doğru götürüyor?




KENDiLERiNi HERŞEYİN ÜSTÜNDE GÖRDÜLER VE ACIMASIZLAŞTILARAtlantislilerin zamanla, yaptiklari yaratim ve genlerle oynama çalışmalarını öylesine abarttılar ve Dünya'ya hakim olma istekleri öylesi bir boyuta geldi ki, bir anlamda kendilerini, Allah, Tanrı, Yaradan, Ogan, Kutsal Beyaz Işık gibi birçok isimle anılan "Büyük Yaratıcı Güç"le eş görmeye basladilar. Çünkü onlar "yaratmanın" sırrına erdiklerini düsünüyorlar ve "Büyük Yaratıcı Güce" ihtiyaçları olmadığını iddia ediyorlardı. İşi iyice ileriye götürüp basta Alpha Centauri ve Pleiades kökenli ve Dünya Spiritüel Hiyerarşisi tarafından dışlanan "asiler" denilen gruplarla ittifak içine girdiler. Öte yandan, Dünya'daki askeri gücün büyük bölümüne sahip olma istekleri onlari Ana imparatorluk "Lemurya"yı yok etme düsüncesine de götürdü. Çünkü Lemurya'da tipki, Atlantis gibi egosunu ön plana almış, Dünya üzerinde hakimiyetini sürdürmek isteyen bir konumdaydı ve Atlantis'in Dünya'ya hakim olma yönündeki amacına engel teşkil ediyordu. O tarihlerde Dünya'nın iki tane ayi vardi. Atlantisli'ler uzaylı asilerle yaptıkları ittifaktan da güç bulurak bu aylardan birini kullanarak Lemurya'yi yok etmeye karar verdiler. Simdiki Dünya ayının dörtte üçü büyüklügündeki ayi spiral çizen bir yörüngeye soktular. Uzay gemileri, çekme ışınlarını kullanarak, Dünya'nin aylarından birini Lagranj( kritik kütle konumu) noktasina yaklastırdılar. Uzay gemileri parçacık isin silahlarini ateşleyerek ayi, tam Lagranj noktasina girmeden önce parçaladılar ve ay parçalarının olusturduğu meteor sağanağı Lemurya'yı ve kıtayı suyun üzerinde tutan gaz odalarını parçaladi. Böylece Lemurya okyanusun derinliklerine, büyük depremler, su baskınları ve üzerinde yasayan binlerce insanla birlikte battı. Hırs ve gücün bilinçsizce kullanılmasının getirecegi sonuçlar bugünün ülkelerinin, kıtalarının da sonu olamaz mı ?


YERKÜRE'NiN MANYETİK ALANLARINI DEĞİŞTİRDİLER, İKLİMLERLE OYNADILAR...
Atlantislilerin bu uzayli asi gruplarla is birligi, Dünya'ya savasi getirdi. Bu dönemde Atlantislilerin Dünya'ya hakim olma istekleri ve kendilerini "Yüce Yaratici"yla es kosma kibirleri çok daha uç boyutlara geldi. Yaratici güce sirtlarini döndüler. Tapinaklarda insanlar kurban edilmeye baslandi. Doga güçlerini kötüye kullaniyorlardi. Günes prizmalarinin iskence ve ceza amaçli kullanimi öylesine artmisti ki halk bunlara "Korkunç Kristaller" adini vermisti. Insani degerlere hiç saygi kalmamisti. Askeri üstünlük için, yerküreyi onlarin degimiyle, "Leydi Gaia"yi dengelemek amaciyla kullanilan Maldek ayini kendi çikarlari dogrultusunda kullanmaya basladilar. Bu kullanim Dünya'ya isyanlari ve kaos dolu günleri getirdi. Engizisyon ve iskence dönemi basladi. "Yü" gibi, Lemurya'nin yavru imparatorluklari Atlantislilerin zulmünden kaçmak için Himalayalar'a oradandan yerin altina siginarak bugün Agarta veya Sambala denilen 5. boyutsal bir uygarlik kurdular. (bu konuya iliskin farkli bilgilerde mevcuttur). Bir'in Ogullari insanlari uyariyor, dogruya çekmeye var güçleriyle ugrasiyorlardi. Ama Belial Ogullari'nin insanlara, zaaflarina yönelik sunduklari olanaklar her geçen gün Atlantisli insanlarin Karanligin temsicileri Belial Ogullarinin tarafina daha fazla yönelmesine neden oluyordu. Belial Ogullari ve Bir'in Ogullari arasindaki savaslar öyle bir duruma geldi ki kristal tapinaklara saldirilar sonucu Dünya'nin iklimini dengede tutan gökkubbelerde önemli boyutta çatlamalar meydana geldi. Iste bu çatlamalar Atlantis'in sonunu hazirladi. Dev ada büyük bir tufanla karsi karsiya kaldi. Depremler, saganak yagislar volkanik patlamalar sonucu Atlantis'in batisi gerçeklesti. Atlantis'in ilk olarak 11.500 yil önce bir dip yükseltisi olusturarak battigi, daha sonra bu günkü seviyesine indigi söylenir. Bermuda Seytan Üçgeni'nin de Atlantis'in batması sonucu oluşan boyutlar arası bir geçis kapısı oldugu söylenir.




RUHSAL ANLAMDA DA DÜŞÜŞE VE İNANÇ KAYB7NA SEBEP OLDULAR
Eflatun, Kritias'I Zeus dedi ki;… diye bitirmisti…Onun Zeus olarak nitelendirdigi, bizim Allah dedigimiz o "Yüce Yaratici Güç" belli ki tufan emri vermisti. Yahudi ve Hristiyan metinlerinde Atlantis'in sulara gömülüsü "insanin düsüsü olarak" ele alinir. Çünkü Atlantisliler yaptiklari hatalar nedeniyle insan irkinin spiritüel yani ruhsal olarak düsmesine neden olmuslardir.

Bu gün isimler farkli olsa da zulme ugrayan, sürülen halklar ve Dünya üzerinde güç ve iktidar hırsı içinde olan ülkelerin yaptıkları bu anlatılanlarla ne kadar da büyükbir benzerlik gösteriyorlar ! Bugün de Dünya'da gücü elde etmek amacıyla üretilen nükleer silahların denemeleri sonucunda ozon tabakası delinmiyor mu? Kutuplardaki buzlar, eko dengenin bozulmasi nedeniyle eriyor ve bu durum Dünya'yi sular altinda bırakma tehlikesini beraberinde getirmiyor mu? Vücutlarımız gıdalarımızdaki kimyasal maddeler nedeniyle kanser tehlikesiyle karşı karşıya! Biyolojik denemelerin kötü amaçlarla kullanılması daha önce adını bile bilmedigimiz hastalıklara yakalanmamıza neden oluyor! Ve genler üzerinde yapılan denemeler; melez hayvanların yaratılması , hayvan ve insanlarin kopyalanması acaba gelecekte bize neler getirecek? Bunlar ne ölçüde olumlu sekilde kullanilacak? "Tarih iyi bir ögretmendir" diyenler yanılıyor olamazlar. Bugünün hatalarının yaratacağı sonuçları , dünün Dünyası'na bakarak anlamak hiç de zor değil...




Atlantislilerin başına gelenler ve bugünün Dünya insanlarının başına gelmesi muhtemel olanlar… Aslında bunların yaşanmaması yine insanların elinde…Geçmişten ders almak her zaman bizi olası mümkün yanlışlardan ve bunların sonuçlarından koruyacaktır.

Okuduklariniz size bir masal veya bilim kurgu öyküsü gibi gelebilir. Ama masal ama gerçek. Ne farkeder? Anlatılan öykü egosuna yenik düsen, kibrin sınırlarını zorlayan, haddini bilmeyen insan ırkının üzerinde yine haddini bilmezcesine tahakküm kurmaya çalışan bir uygarlığın öyküsüdür…

Derleme : Tara Gürses

Alıntıdır = http://www.mistikalem.com/kose-yazilari/3073-atlantis-nasil-batti-uzerine-tezler.html
 
Şunu okumak için harcadığın 15 dakikaya acıdım. İnsanlar nasıl bir fantezi dünyasında yaşıyor, anlamak mümkün değil. Bunu sana değil, yukarıdaki safsataları yazan için diyorum.
 
Şunu okumak için harcadığın 15 dakikaya acıdım. İnsanlar nasıl bir fantezi dünyasında yaşıyor, anlamak mümkün değil. Bunu sana değil, yukarıdaki safsataları yazan için diyorum.
Yahu sorma abi ya. Ne heyecanla başladım, la aha güzel bir fikir dedim ve ciddi ciddi okudum. Lanet olsun yahu, yıllardık okuduğumuz şeylerin azıcık değişik hali o kadar. Yahu nerede Raftel'e, One Piece'e bağlanacak diye bekliyorum ben de.
Atlantis hakkında türlü hikayeler ve fanteziler var, bu da onlardan biri olmuş işte. Tüm dünyaca kabul gören genel bir kanı değil ki bunu referans alalım. Atlantis ile ilgili tüm dünyaca kabul gören bir nokta varsa o da çok gelişip kendilerini bir halt sanmaları ve doğanın/tanrının gücü karşısında apışıp kalmalarıdır. Bu da Raftel'in aslında o kadar da "iyi" olmayabileceği fikrimi perçinliyor açıkçası.

Ayrıca Tolkien'in Atlantis uyarlaması bana en ilgi çekici gelenidir. :a:
 
Yahu sorma abi ya. Ne heyecanla başladım, la aha güzel bir fikir dedim ve ciddi ciddi okudum. Lanet olsun yahu, yıllardık okuduğumuz şeylerin azıcık değişik hali o kadar. Yahu nerede Raftel'e, One Piece'e bağlanacak diye bekliyorum ben de.
Atlantis hakkında türlü hikayeler ve fanteziler var, bu da onlardan biri olmuş işte. Tüm dünyaca kabul gören genel bir kanı değil ki bunu referans alalım. Atlantis ile ilgili tüm dünyaca kabul gören bir nokta varsa o da çok gelişip kendilerini bir halt sanmaları ve doğanın/tanrının gücü karşısında apışıp kalmalarıdır. Bu da Raftel'in aslında o kadar da "iyi" olmayabileceği fikrimi perçinliyor açıkçası.

Ayrıca Tolkien'in Atlantis uyarlaması bana en ilgi çekici gelenidir. :a:
Dunedain halkı ve Numenor.
 
Dunedain halkı ve Numenor.
Raftel Kralı Ar D. Pharazon. 20 krallığın temsilcisi, Tenryuubito Sauron. Hayatta kalan ve mirası devam ettiren D'ler, Elendililer. Aragorn, Mongey D. Luffy. Dr. Vegapunk, Elrond veya Gandalf. Aman yarabbi. :D

Raftel krallığı kötü çıksa ne güzel olur ya. Yine masal havası verecek tabi Oda efendi, Raftel çok iyiydi, o kötü 20 krallık saldırınca her şey bozuldu. :/
 
Atlantis tarzında sular altında kalmış bir şehir olabilir.Şimdi bile tsunamiyle şehirler yok oluyorken zamanına göre değerlendirmek lazım bu durumu.Yada zaten çoktan yok olmuş bir medeniyettir uzun yıllar sonra deniz içerisinde kalmıştır.Günümüzde tepelerde deniz kabukları bulunuyor.Bu olayın tam tersi yaşanmış olabilir.

Tabii ihtimal dahilinde olsa da efsane çok abartılı gibi gözüküyor.Özellikle geri kalan kısımlar fantastik kitap gibi.Efsaneler zaten genel olarak böyle gerçi.

Eline sağlık bu arada.
 
Raftel'de şu hikaye işlenecek bence ;
Raftel Krallığı, Antik Krallığın 800 yıl önce müttefik devletler tarafından yıkılmasının ardından, savaşın yıkımından kaçmayı başaran D. halkı tarafından kurulmuştu. Savaştan kaçan D.'ler, müttefik devletlerin kendilerini takip etmesi ihtimaline karşı yanlarına Uranüs adlı antik silahı almışlardı. D. ulusu Uranüs'e gözü gibi bakıyor, savaşın üstünden 800 yıl geçmesine rağmen Raftel Krallığı kapalı kutu olarak yaşadığı için her an müttefiklerin saldıracağı korkusunu taşıyordu. İşte tam bu sıralarda uzak diyarlardan namlı korsan Hain D. Kostok çıkageldi. Kostok Raftel Krallığının dışa kapalı olmasını içine sindirememiş, ben dünyanın en özgür adamı olacağım naralarıyla Krallıktan ayrılmıştı. Döndüğünde ise onu bambaşka bir ülke bekliyordu. Kostok derhal Raftel Kralı Raft'el D. Roman'ın huzuruna çıktı ve şöyle dedi: 'Eskiden buralar üzüm bağıydı, şimdi ise her yer bina olmuş, 1 gram toprak bırakmamışsın s.tiğimin memleketinde, ya söktüğün her asma kökü için 10 milyar berry verirsin, yahut da alırım bu Krallığı senden' dedi. Kral Raft'el D. Roman şok olmuş ve korkuya kapılmıştı. Bu korku ve şaşkınlığın nedeni hem ne yapacağını bilememesi hem de bu mel'un tehdidi defetme kudretinden yoksun olmasıydı. Derhal tüm D.'leri meydana topladı ve onlara aynen Kostok'un sözlerini iletti. D. halkını birden bire panik ve korku sarmıştı. Çünkü 800 yıldır savaşın korkusu altında yaşamışlar ancak bir tane bile savaş görmemişlerdi. Diğer yandan Kostok, kendilerinden milyarlarca berry istiyordu ancak onlar berrynin ne olduğunu bilmiyorlardı çünkü ekonomi dışa kapalı olduğu için takas usulüyle alışveriş yapıyorlardı. Bütün halk panik ve şaşkınlık içinde koşuşturuyordu. Kostok anlamıştı, Kral ve halk 800 yıl içinde boşuna oksijen tüketmişti. İşte o sırada Kostok, korsanlık yaptığı dönemde karşılaştığı ve uzaktan kardeşi gibi gördüğü Marshall D. Teach'i krallığa getirmeye karar verdi. Teach hiçbir şeyin sesini duyamayan bir sığır olduğu için s.kse Raftel'i bulamazdı. İşte kaderin ağlarını ince ince örmesinin sonucunda Teach Kostok ile birlikte Raftel'e girdi. Bu andan itibaren Kostok'a göre 800 yıldır bitkisel hayatta yaşayan ve ötenazi için gün sayan Raftel Krallığı'nın sonu gelmişti. Öyle katliamlar, öyle acıklı sahneler, öyle dramatik anlar yaşandı ki paralel evrendeki Melkor, D. halkının çığlıklarını duydukça gözyaşı döktü. Derhal Balroglarını Teach'in üzerine saldı, tam o sırada Yeşil Gandalf, Balrogları durdurdu. Burası ultimate evren/ Ben tek siz hepiniz len dedi ve böylelikle savaş paralel evrene de sıçramış oldu. Raftel Krallığında ise olaylar durmak bilmiyordu. Teach bütün tümenlerine Uranüs'ü bulmalarını emretti. Kostok'un bilgisi sayesinde tüm gerçeği öğrenmişti. Uranüs tek atışta kıta patlatan bir silahlı. Teach bu gücü eline geçirip KK olmak istiyordu. Bütün arayışlar nihayete erdiğinde Uranüs'ü buldular. Ancak hemen Raft'el D. Roman Uranüs'ün üstüne yatmış, kendisini ona kelepçelemişti. Onu alabilmek için önce beni çiğnemelisiniz diye haykırdı. İşte tam o esnada Teach tokadı hazırlamışlen, Raft'el D. Roman'ın kızı Prenses ağlıyor, birisi babamı ve ülkemi kurtarsın diye haykırıyorken o gözüktü.

Bundan sonrasını biliyorsunuz zaten gençler, özetle şöyle ; :)
 
Eee, hani nerede benzerlikler, karşılaştırmalar, referanslar.? ne güzel konu açmışsın öyle, rastgele bir yazı verip "hadi çocuklar şimdi buradan raftel'i andıran kısımları buluyoruz" demişsin resmen (ki benzerlik falanda yok zaten)..
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık