Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[İnceleme] Oyun İncelemeleri

Black Myth: Wukong

Yönetmen:
Feng Ji

Tür: Aksiyon, Rol Yapma

Çıkış Yılı: 2024

Platform: Playstation, Windows, Xbox

Yayınlayan/Geliştiren: Game Science



İnceleme

Wukong duyurulduğundan beri takip ettiğim bir oyundu, heyecanlandıran bir iş olacağı daha ilk videosundan belliydi ama daha önce AAA oyun yapmamış bir ekip tarafından geliştirilmesi hissettirdiği heyecan kadar temkinli olmayı da beraberinde getiriyordu. Her sene düzenli olarak oyundan görüntüler ve bilgiler paylaştılar. Her gelen bilgiyle oyuna karşı olan beklenti arttı, her videosunda duyulan heyecan yükseldi. Ve oyun çıkışını yaptığındaysa Game Science gerçekten bu beklentilerimi karşıladı.

Bir süredir bu kadar yüksek beklentiyle beklediğim bir oyunun beklentimi aşıp ortaya bu kadar sağlam bir iş çıkarmasını görmemiştim, Wukong bunu başardı. Oyun resmen Rocky gibi ani bir şekilde ortaya çıktı, dünya ağır siklet şampiyonlarına meydan okudu. Uzun süredir bu işi yapan stüdyolar bile çoğu zaman beklentileri karşılayamazken bu stüdyo beklentileri karşılamakla kalmadı, fazlasını da sundu.

Nispeten hantal ve ağır başlayan, Çin edebiyatının meşhur eseri Batıya Yolculuk'un belki de ilk kez bir oyunda denenen bu tasvirinde Sun Wukong yani Maymun Kral'ın hikayesini tecrübe ediyoruz. Oyunun açılış kısmında Buddha mertebesine ulaşmış olan Sun Wukong, vaat edilen sarayda yaşamak yerine sıradan bir yaşamı tercih ettiği için ezeli düşmanı Erlang Shen tarafından alt edilir ve biz de sıradan bir primat olarak kendisinin yerine geçmeye çalışırız. Bir nevi Sun Wukong'un başından geçenleri tekrardan yaşatmaya çalışır oyun bizlere. Bu uğurda toplamda altı bölümde sayısız zorlukla karşılaşırız ve her bir bölümün sonunda Maymun Kral’ın parçalanmış güçlerinden birini elde ederiz ve nihai hedefimize ulaşmaya çalışırız.
Oyunun ilk hoşuma giden yanı hikaye akışı, sunum şekli ve sürekli verdiği günlük girdileriyle arka planda gelişen olayları güzel bir şekilde anlatmasıydı. Oyunun hikayesi Batıya Yolculuk'da konu alınan hikayenin devamı olarak ilerliyor ve hikayenin bittiği yerdeki dünyayı ve olayları esas alıyor. Hikayede ilerledikçe, oyun Çin Mitolojisine aşina olduğunuza bakmaksızın üzerinize bilgi bombardıman ediyor fakat bunu yaparken de sürekli günlük girdileri paylaşıyor.

Oyun, souls serisinin aksine daha iyi bir hikaye sunumu ve bolca sinematik içermesine rağmen bahsi geçen konunun Avrupa ve Amerika oyuncularına olan uzaklığından dolayı hikayenin çoğu kişi için pek bir şey ifade etmediğini belirtmek lazım. Karakterler birbirlerini önceden tanıdıkları haliyle diyalog kurdukları için ne olup bittiğini anlamak zor. Bu yüzden günlük girdileri çok önemli, oynayan herkese de en ufak girdiye kadar okumasını tavsiye ediyorum.
Bu girdiler sayesinde karşılaştığınız karakterlerin kim olduğunu ve geçmişlerini öğreniyorsunuz ve oyunun direkt sunduğu kısımların altı iyi bir şekilde doluyor. Oyunun doğrudan anlattığı ana hikayesine ek olarak dünyasına yerleştirilen karakterlerin hikayesi de oldukça güzel ve takip etmesi keyifli. Wukong'un bu kısmının başarısındaki en önemli etken sadece ana karakterin hikayesini anlatmıyor olması. Oyun, mitolojik bir dünyada geçtiğinin farkında ve bu dünyada geçen bir hikayenin sadece ana karakter ve onunla alakalı şeyler olmayacağını çok iyi biliyor.

Wukong'un yapmaya çalıştığı şey resmen size Çin Mitolojisini zerk etmek ve bunu kusursuz bir şekilde başarıyor. Bölümler arasında karşınıza çıkan animasyonlar ve bunlardaki çeşitlilik de kayda değer, farklı tarzlarda sunum yaparak bölümler arası bağlantıları güzel inşa etmişler. Game Science'ı bu konuda tebrik etmek lazım, kendi kültür ve mitolojilerini alıp dünyaya tanıtmak bir yana, bu kadar iyi yapabilmek gerçekten takdir edilesi.
Oynanış kısmına gelirsek birebir souls oyunlarını kopyalamamaları böyle büyük aksiyon sahnelerinin sıkça geçtiği bir oyun için çok doğru tercih olmuş bence. Oynanış olarak oyunun bana benzer aksiyon dinamikleri, benzer karakter gelişimi ve bir yolculuk hikayesini barındırması ile 2018 çıkışlı God of War'a benzer bir tat verdiğini söyleyebilirim.

Düşmanlar ölümden ölüm beğendirecek kadar zor değiller ve dengeli bir mücadele sundukları için dövüş bittiğinde bir tatmin hissi sunmayı başarıyor oyun. Wukong, düşmanlarının bireysel zorluğundan çok ana karakterin yolculuğunun zorluğuna ve karşılaşacağı düşman sayısının bu zorluğu temsil edeceğine odaklanmış bu yüzden oyun belli sayıda zor düşman karşınıza çıkarmaktansa çoğu zaman rahat geçebileceğiniz ama temkinsiz oynadığınızda da zorlaşabilen çok sayıda düşmanı karşınıza çıkarıyor.
Karakterimiz sopalı maymun gayet estetik dövüşen, hızlı çabuk bir o kadarda vurdum mu oturtan bir karakter. Genel anlamda dövüş sistemi elinizde tuttuğunuz sopadan ibaret diyebiliriz. Lakin bu sopayla yapabildiğiniz envai çeşit hafif ve ağır kombolar, çeşitli duruş ve bunlara bağlı yeni yetenekler ile düşmanları dövmek asla sıkıcı bir hal almıyor aksine, katlanarak artıyor.

Oyun genellikle komboya dayalı taktik gerektiren bir oynanışa sahip. Zamanlama oldukça önemli, düşmanların hareketlerinden kaçmak ardından açık yakalayıp canını eritmek nerede ne zaman hangi hareketi yapacağını hesaplamak gerek. Level sistemi mevcut oyunda ve level aldıkça ekstra hareketler, kombolar ekleyebiliyoruz. Canımızı, manamızı ve dayanıklılığımızı arttırabiliyoruz.
Oyunda parry veya block mekaniği mevcut değil. İki adet parry var fakat bunlara pek parry denemez. İlk parry özelliğini yeteneklerden açarsak aktif oluyor ve düşmana ağır bir saldırı gerçekleştirirken düşmanın sizin saldırınızı bölmesine engel oluyor, diğer parry ise büyüler ile elde ediliyor. Mantığı ise şöyle çalışıyor, sizi taşa dönüştürmeye yarayan bir büyü var. Bu büyü sayesinde bir kaç saniye taş formuna geçiyorsunuz ve o sırada düşman size saldırırsa parry yemiş gibi sendeliyor, sizde bu fırsattan düşmana Allah ne verdiyse dalıyorsunuz. Bunun yanı sıra kendinizin kopyalarını oluşturup DPS’inizi artıran, düşmanı dondurup bolca hasar verebildiğiniz, şekil değiştirip tamamen farklı bir kimliğe bürünüp savaştığınız yetenekler ve fazlası mevcut.
Asıl hayat kurtaran özelliğimiz dodge mekaniği ile geliyor. Düşmanın saldırılarını anlık ve ya doğru zamanda dodgelayarak bertaraf edebiliyoruz eğer doğru zamanda yaparsak gerekli geliştirmeler ile odak puanı kazanıyoruz . Odak puanı kazanmamız bize düşmana ağır saldırılar yapma imkanı sağlıyor. Odak puanı sayımız oyun başı bir iken oyunda yetenekleri açtıkça dörde kadar çıkıyor ve asıl ağır saldırıyı işte o zaman yapıyoruz. Oyunun yetenek ağacı bir hayli geniş, bunların içinde hayatta kalmamızı kolaylaştırmadan tutun da farklı dövüş duruşlarına kadar bir çok yetenek var. Bu sayede oynanışımız çeşitleniyor ve ilerledikçe karakterin gelişme hissini dibine kadar veriyor.
Oyunda dört tane temel büyümüz var. Bunlar dönüşüm, taşa dönüşme, görünmez olma, klon dost maymunları çağırma. Bunlar gibi çeşitli büyülerle oynayış daha da zenginleşmiş. Ustalaştıkça ileriki safhalarda yapacağınız yüksek hasarlı kombolarla çok tatlı bir oynanış sunuyor oyun. Oyunda pek çok fazla boss var ve hepsinin tasarımı birbirinden farklı. Hepsi absürt, kendine has tasarımlara sahip. Oyunun bu anlamda kendini tekrar etmemeye çalışmasını takdir edilesi buldum. Dediğim gibi oyunun bazı bossları aşırı zorluyor bazıları ise tek hamlede geçilebiliyor. Oyunun zorluğu bence aşırı abartılı değil çünkü her boss mutlaka bir açık veriyor, adaletli bir yapısı var denebilir. Yani oynarken içinizden şurada şunu yapsam alacaktım yanlış yaptım gibisinden diyorsunuz.
Çıkış öncesi oyuna dair en çok vurgu yapılan kısımlar çok düşman olacağı ve bunları alt etmek için de Sun Wukong'un çoğu özelliğinin oyunda olacağı yönündeydi. Bunu başarmışlar, birçok eşsiz düşmanı var oyunun. Çoğu zaman, birbirine benzeyen düşmanların bile farklı saldırı biçimleri var, ciddi bir emek harcamışlar belli oluyor. Karakter özellikleri konusunda da ellerini hiç korkak alıştırmamışlar.
Ana karakterin bürünebildiği siluetler, çağırabileceği ruhlar, temel özellikleri, zırh, eşyalar ve silahlarla gelen özelliklerle zengin bir çeşitlilik sunmayı başarıyor oyun. Karakter için yapılan geliştirmelerin istediğiniz zaman sıfırlanabilmesi de güzel bir dokunuş, bu kadar çeşitli seçenek bulunuyorken bunun da olması birçok farklı şeyi rahatça denemenizi sağlıyor.
Oyun dünyası ve harita tasarımına gelecek olursak, açık dünya bir oyun olmadığı için her bir köşe en ince detayıyla düşünülmüş ve doldurulmuş, kimi bölümde bir ormanda, kimisinde bir çölde yapılacak pek çok şey bulabiliyorsunuz. Oyunun bölüm tasarımları gördüğüm kadarıyla en çok eleştiri alan kısmı, bu eleştirilere hak veriyorum özellikle görünmez duvarlar konusunda olanlara. Haritanın sınırları fazla net çizilmiş bazen bir noktaya zıplamak istiyorsunuz çünkü açık bir şekilde gidilebilecek bir yol gözüküyor ancak harita sınırından dolayı karakteriniz oraya gidemiyor ve bu durum “immersion” hissini baltalıyor.
Oyunun bölüm tasarımları fena değil aslında, gezen keşfeden insanlar için birçok şey sunuyor ama görünmez duvarlar bu konudaki iyi yönleri arka plana atıyor biraz. Bir diğer eleştirim ise oyunda harita eksikliği yaşamış olmam. Nereye gideceğimizi özellikle sonlara doğru çok anlayamıyoruz harita olmadığından dolayı. İlk tanıttıklarında kaynakların sınırlı olmasından ötürü bölüm tasarımına çok ekip ayıramadıklarından bahsetmişlerdi, bu konunun yansıması olmuş bu durum. Oyunun diğer kısımlarında ortaya koydukları standartlardan dolayı bu konuda da imkanları olsaydı kolaya kaçmayacaklarını düşünüyorum çünkü oyunun geneline harcanan özen gerçekten çok belirgin.
Grafiklere gelirsek oyun zaten Unreal Engine 5 motoru ile geliştirildiği için çok iyi gözüküyor. Görselliğin en başarılı bulduğum noktası ise oyunun dünyası, sunduğu atmosfer, sanat, mekan ve karakter tasarımlarıydı. Oyun, geçtiği dünyayı harika bir şekilde aktarıyor. Mitolojik bir dünyaya yakışır atmosferde sahneler ve mekanlar sunarak ölçeğin büyüklüğünü her an karşınıza çıkarıyor. Sanat tasarımı tek kelimeyle olağanüstü, defalarca tablo gibi oyun dedim içimden. Resmen insanın ağzını açık bırakıyor bazı yerlerde, bakmaya doyamıyorsunuz oyuna. Mekanlardaki ve bölümlerdeki detay seviyesi inanılmaz, bölümlerin hepsi farklı hissettiriyor ve tekrar ettiği hissine kapılmıyorsunuz ayrıca.
Özellikle üçüncü bölümün sonundaki tapınak ve son dövüşünde bu stüdyo aşmış dedim, sonrasında sağ olsun arkadaşlar bir kere dahi vites düşürmedi. Sürekli kalite artarak devam etti. Karakter tasarımlarındaki çeşitlilik ve gösterilen özene de ayrıca değinmek lazım, oyundan resmen karakter fışkırıyor. Çok farklı tarzda çok fazla sayıda karakter var ve hiçbiri de özensiz hissettirmiyor, özene bezene tasarlamışlar hepsini gerçekten. Oyun, tasarımları konusunda her anlamda harika ve ortaya hayran olunası bir iş çıkarıyor. Fakat optimizasyon konusunda aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil. Nispeten güçlü sayılabilecek bir sistemde 1440P çözünürlükte en yüksek ayarlarda stabil performans alamamak beni biraz üzdü doğrusu.
Oyunun müzikleri ve ses kullanımlarından bahsedelim biraz. Yeri geldiğinde ezgisel müzikler, yeri geldiğinde orkestral parçalara yer verilmiş. Duruma ve sekansa göre giren epik müzikler oyuncuları gaza getirmeye yarıyor. Müzikler konusunda rahatsız olduğum bir durum olmadı açıkçası. Ara ara kullanılan üç telli bağlamaya benzer müzik aleti ise beni Red Cliff serisine aldı götürdü.

Toparlamak gerekirse; yazının genelinden de anlaşılacağı üzere oyunu bazı eksik yanlarına rağmen oldukça beğendim. Daha önce AAA oyun yapma konusunda tecrübesi olmayan bir stüdyonun, ortaya yıllardır bu işi yapan stüdyolardan daha özenli bir iş çıkarması çok akla hayale sığan bir şey değil. Geliştiricilerin kendi kültürlerine ve mitolojilerine olan sevgileri oyunun her köşesinden kendini belli ediyor.

Geliştiriciler bu sevgilerini inanılmaz bir tutkuyla birleştirip ortaya kaliteli bir oyun çıkarmışlar. Çin mitolojisini resmen bir sinema filmi gibi oyunda aktarmışlar, ortada ciddi bir emek ve çalışma var. Hikayesi, sunumu, tasarımları, detaylarıyla oyun resmen ilmek ilmek işlenmiş. Büyük ölçekli aksiyon oyunları sevenlere özellikle tavsiye ediyorum. Oyunun fiyatı Steam üzerinde biraz tuzlu fakat Epic'te biraz daha uygun bir fiyata satılıyor. Böylece incelemeyi her zamanki gibi buraya kadar okuyan herkesin gözlerinden öperek bitiriyorum.
 
Black Myth: Wukong

Yönetmen:
Feng Ji

Tür: Aksiyon, Rol Yapma

Çıkış Yılı: 2024

Platform: Playstation, Windows, Xbox

Yayınlayan/Geliştiren: Game Science



İnceleme

Wukong duyurulduğundan beri takip ettiğim bir oyundu, heyecanlandıran bir iş olacağı daha ilk videosundan belliydi ama daha önce AAA oyun yapmamış bir ekip tarafından geliştirilmesi hissettirdiği heyecan kadar temkinli olmayı da beraberinde getiriyordu. Her sene düzenli olarak oyundan görüntüler ve bilgiler paylaştılar. Her gelen bilgiyle oyuna karşı olan beklenti arttı, her videosunda duyulan heyecan yükseldi. Ve oyun çıkışını yaptığındaysa Game Science gerçekten bu beklentilerimi karşıladı.

Bir süredir bu kadar yüksek beklentiyle beklediğim bir oyunun beklentimi aşıp ortaya bu kadar sağlam bir iş çıkarmasını görmemiştim, Wukong bunu başardı. Oyun resmen Rocky gibi ani bir şekilde ortaya çıktı, dünya ağır siklet şampiyonlarına meydan okudu. Uzun süredir bu işi yapan stüdyolar bile çoğu zaman beklentileri karşılayamazken bu stüdyo beklentileri karşılamakla kalmadı, fazlasını da sundu.

Nispeten hantal ve ağır başlayan, Çin edebiyatının meşhur eseri Batıya Yolculuk'un belki de ilk kez bir oyunda denenen bu tasvirinde Sun Wukong yani Maymun Kral'ın hikayesini tecrübe ediyoruz. Oyunun açılış kısmında Buddha mertebesine ulaşmış olan Sun Wukong, vaat edilen sarayda yaşamak yerine sıradan bir yaşamı tercih ettiği için ezeli düşmanı Erlang Shen tarafından alt edilir ve biz de sıradan bir primat olarak kendisinin yerine geçmeye çalışırız. Bir nevi Sun Wukong'un başından geçenleri tekrardan yaşatmaya çalışır oyun bizlere. Bu uğurda toplamda altı bölümde sayısız zorlukla karşılaşırız ve her bir bölümün sonunda Maymun Kral’ın parçalanmış güçlerinden birini elde ederiz ve nihai hedefimize ulaşmaya çalışırız.

Oyunun ilk hoşuma giden yanı hikaye akışı, sunum şekli ve sürekli verdiği günlük girdileriyle arka planda gelişen olayları güzel bir şekilde anlatmasıydı. Oyunun hikayesi Batıya Yolculuk'da konu alınan hikayenin devamı olarak ilerliyor ve hikayenin bittiği yerdeki dünyayı ve olayları esas alıyor. Hikayede ilerledikçe, oyun Çin Mitolojisine aşina olduğunuza bakmaksızın üzerinize bilgi bombardıman ediyor fakat bunu yaparken de sürekli günlük girdileri paylaşıyor.

Oyun, souls serisinin aksine daha iyi bir hikaye sunumu ve bolca sinematik içermesine rağmen bahsi geçen konunun Avrupa ve Amerika oyuncularına olan uzaklığından dolayı hikayenin çoğu kişi için pek bir şey ifade etmediğini belirtmek lazım. Karakterler birbirlerini önceden tanıdıkları haliyle diyalog kurdukları için ne olup bittiğini anlamak zor. Bu yüzden günlük girdileri çok önemli, oynayan herkese de en ufak girdiye kadar okumasını tavsiye ediyorum.

Bu girdiler sayesinde karşılaştığınız karakterlerin kim olduğunu ve geçmişlerini öğreniyorsunuz ve oyunun direkt sunduğu kısımların altı iyi bir şekilde doluyor. Oyunun doğrudan anlattığı ana hikayesine ek olarak dünyasına yerleştirilen karakterlerin hikayesi de oldukça güzel ve takip etmesi keyifli. Wukong'un bu kısmının başarısındaki en önemli etken sadece ana karakterin hikayesini anlatmıyor olması. Oyun, mitolojik bir dünyada geçtiğinin farkında ve bu dünyada geçen bir hikayenin sadece ana karakter ve onunla alakalı şeyler olmayacağını çok iyi biliyor.

Wukong'un yapmaya çalıştığı şey resmen size Çin Mitolojisini zerk etmek ve bunu kusursuz bir şekilde başarıyor. Bölümler arasında karşınıza çıkan animasyonlar ve bunlardaki çeşitlilik de kayda değer, farklı tarzlarda sunum yaparak bölümler arası bağlantıları güzel inşa etmişler. Game Science'ı bu konuda tebrik etmek lazım, kendi kültür ve mitolojilerini alıp dünyaya tanıtmak bir yana, bu kadar iyi yapabilmek gerçekten takdir edilesi.

Oynanış kısmına gelirsek birebir souls oyunlarını kopyalamamaları böyle büyük aksiyon sahnelerinin sıkça geçtiği bir oyun için çok doğru tercih olmuş bence. Oynanış olarak oyunun bana benzer aksiyon dinamikleri, benzer karakter gelişimi ve bir yolculuk hikayesini barındırması ile 2018 çıkışlı God of War'a benzer bir tat verdiğini söyleyebilirim.

Düşmanlar ölümden ölüm beğendirecek kadar zor değiller ve dengeli bir mücadele sundukları için dövüş bittiğinde bir tatmin hissi sunmayı başarıyor oyun. Wukong, düşmanlarının bireysel zorluğundan çok ana karakterin yolculuğunun zorluğuna ve karşılaşacağı düşman sayısının bu zorluğu temsil edeceğine odaklanmış bu yüzden oyun belli sayıda zor düşman karşınıza çıkarmaktansa çoğu zaman rahat geçebileceğiniz ama temkinsiz oynadığınızda da zorlaşabilen çok sayıda düşmanı karşınıza çıkarıyor.

Karakterimiz sopalı maymun gayet estetik dövüşen, hızlı çabuk bir o kadarda vurdum mu oturtan bir karakter. Genel anlamda dövüş sistemi elinizde tuttuğunuz sopadan ibaret diyebiliriz. Lakin bu sopayla yapabildiğiniz envai çeşit hafif ve ağır kombolar, çeşitli duruş ve bunlara bağlı yeni yetenekler ile düşmanları dövmek asla sıkıcı bir hal almıyor aksine, katlanarak artıyor.

Oyun genellikle komboya dayalı taktik gerektiren bir oynanışa sahip. Zamanlama oldukça önemli, düşmanların hareketlerinden kaçmak ardından açık yakalayıp canını eritmek nerede ne zaman hangi hareketi yapacağını hesaplamak gerek. Level sistemi mevcut oyunda ve level aldıkça ekstra hareketler, kombolar ekleyebiliyoruz. Canımızı, manamızı ve dayanıklılığımızı arttırabiliyoruz.

Oyunda parry veya block mekaniği mevcut değil. İki adet parry var fakat bunlara pek parry denemez. İlk parry özelliğini yeteneklerden açarsak aktif oluyor ve düşmana ağır bir saldırı gerçekleştirirken düşmanın sizin saldırınızı bölmesine engel oluyor, diğer parry ise büyüler ile elde ediliyor. Mantığı ise şöyle çalışıyor, sizi taşa dönüştürmeye yarayan bir büyü var. Bu büyü sayesinde bir kaç saniye taş formuna geçiyorsunuz ve o sırada düşman size saldırırsa parry yemiş gibi sendeliyor, sizde bu fırsattan düşmana Allah ne verdiyse dalıyorsunuz. Bunun yanı sıra kendinizin kopyalarını oluşturup DPS’inizi artıran, düşmanı dondurup bolca hasar verebildiğiniz, şekil değiştirip tamamen farklı bir kimliğe bürünüp savaştığınız yetenekler ve fazlası mevcut.

Asıl hayat kurtaran özelliğimiz dodge mekaniği ile geliyor. Düşmanın saldırılarını anlık ve ya doğru zamanda dodgelayarak bertaraf edebiliyoruz eğer doğru zamanda yaparsak gerekli geliştirmeler ile odak puanı kazanıyoruz . Odak puanı kazanmamız bize düşmana ağır saldırılar yapma imkanı sağlıyor. Odak puanı sayımız oyun başı bir iken oyunda yetenekleri açtıkça dörde kadar çıkıyor ve asıl ağır saldırıyı işte o zaman yapıyoruz. Oyunun yetenek ağacı bir hayli geniş, bunların içinde hayatta kalmamızı kolaylaştırmadan tutun da farklı dövüş duruşlarına kadar bir çok yetenek var. Bu sayede oynanışımız çeşitleniyor ve ilerledikçe karakterin gelişme hissini dibine kadar veriyor.

Oyunda dört tane temel büyümüz var. Bunlar dönüşüm, taşa dönüşme, görünmez olma, klon dost maymunları çağırma. Bunlar gibi çeşitli büyülerle oynayış daha da zenginleşmiş. Ustalaştıkça ileriki safhalarda yapacağınız yüksek hasarlı kombolarla çok tatlı bir oynanış sunuyor oyun. Oyunda pek çok fazla boss var ve hepsinin tasarımı birbirinden farklı. Hepsi absürt, kendine has tasarımlara sahip. Oyunun bu anlamda kendini tekrar etmemeye çalışmasını takdir edilesi buldum. Dediğim gibi oyunun bazı bossları aşırı zorluyor bazıları ise tek hamlede geçilebiliyor. Oyunun zorluğu bence aşırı abartılı değil çünkü her boss mutlaka bir açık veriyor, adaletli bir yapısı var denebilir. Yani oynarken içinizden şurada şunu yapsam alacaktım yanlış yaptım gibisinden diyorsunuz.

Çıkış öncesi oyuna dair en çok vurgu yapılan kısımlar çok düşman olacağı ve bunları alt etmek için de Sun Wukong'un çoğu özelliğinin oyunda olacağı yönündeydi. Bunu başarmışlar, birçok eşsiz düşmanı var oyunun. Çoğu zaman, birbirine benzeyen düşmanların bile farklı saldırı biçimleri var, ciddi bir emek harcamışlar belli oluyor. Karakter özellikleri konusunda da ellerini hiç korkak alıştırmamışlar.

Ana karakterin bürünebildiği siluetler, çağırabileceği ruhlar, temel özellikleri, zırh, eşyalar ve silahlarla gelen özelliklerle zengin bir çeşitlilik sunmayı başarıyor oyun. Karakter için yapılan geliştirmelerin istediğiniz zaman sıfırlanabilmesi de güzel bir dokunuş, bu kadar çeşitli seçenek bulunuyorken bunun da olması birçok farklı şeyi rahatça denemenizi sağlıyor.

Oyun dünyası ve harita tasarımına gelecek olursak, açık dünya bir oyun olmadığı için her bir köşe en ince detayıyla düşünülmüş ve doldurulmuş, kimi bölümde bir ormanda, kimisinde bir çölde yapılacak pek çok şey bulabiliyorsunuz. Oyunun bölüm tasarımları gördüğüm kadarıyla en çok eleştiri alan kısmı, bu eleştirilere hak veriyorum özellikle görünmez duvarlar konusunda olanlara. Haritanın sınırları fazla net çizilmiş bazen bir noktaya zıplamak istiyorsunuz çünkü açık bir şekilde gidilebilecek bir yol gözüküyor ancak harita sınırından dolayı karakteriniz oraya gidemiyor ve bu durum “immersion” hissini baltalıyor.

Oyunun bölüm tasarımları fena değil aslında, gezen keşfeden insanlar için birçok şey sunuyor ama görünmez duvarlar bu konudaki iyi yönleri arka plana atıyor biraz. Bir diğer eleştirim ise oyunda harita eksikliği yaşamış olmam. Nereye gideceğimizi özellikle sonlara doğru çok anlayamıyoruz harita olmadığından dolayı. İlk tanıttıklarında kaynakların sınırlı olmasından ötürü bölüm tasarımına çok ekip ayıramadıklarından bahsetmişlerdi, bu konunun yansıması olmuş bu durum. Oyunun diğer kısımlarında ortaya koydukları standartlardan dolayı bu konuda da imkanları olsaydı kolaya kaçmayacaklarını düşünüyorum çünkü oyunun geneline harcanan özen gerçekten çok belirgin.

Grafiklere gelirsek oyun zaten Unreal Engine 5 motoru ile geliştirildiği için çok iyi gözüküyor. Görselliğin en başarılı bulduğum noktası ise oyunun dünyası, sunduğu atmosfer, sanat, mekan ve karakter tasarımlarıydı. Oyun, geçtiği dünyayı harika bir şekilde aktarıyor. Mitolojik bir dünyaya yakışır atmosferde sahneler ve mekanlar sunarak ölçeğin büyüklüğünü her an karşınıza çıkarıyor. Sanat tasarımı tek kelimeyle olağanüstü, defalarca tablo gibi oyun dedim içimden. Resmen insanın ağzını açık bırakıyor bazı yerlerde, bakmaya doyamıyorsunuz oyuna. Mekanlardaki ve bölümlerdeki detay seviyesi inanılmaz, bölümlerin hepsi farklı hissettiriyor ve tekrar ettiği hissine kapılmıyorsunuz ayrıca.

Özellikle üçüncü bölümün sonundaki tapınak ve son dövüşünde bu stüdyo aşmış dedim, sonrasında sağ olsun arkadaşlar bir kere dahi vites düşürmedi. Sürekli kalite artarak devam etti. Karakter tasarımlarındaki çeşitlilik ve gösterilen özene de ayrıca değinmek lazım, oyundan resmen karakter fışkırıyor. Çok farklı tarzda çok fazla sayıda karakter var ve hiçbiri de özensiz hissettirmiyor, özene bezene tasarlamışlar hepsini gerçekten. Oyun, tasarımları konusunda her anlamda harika ve ortaya hayran olunası bir iş çıkarıyor. Fakat optimizasyon konusunda aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil. Nispeten güçlü sayılabilecek bir sistemde 1440P çözünürlükte en yüksek ayarlarda stabil performans alamamak beni biraz üzdü doğrusu.

Oyunun müzikleri ve ses kullanımlarından bahsedelim biraz. Yeri geldiğinde ezgisel müzikler, yeri geldiğinde orkestral parçalara yer verilmiş. Duruma ve sekansa göre giren epik müzikler oyuncuları gaza getirmeye yarıyor. Müzikler konusunda rahatsız olduğum bir durum olmadı açıkçası. Ara ara kullanılan üç telli bağlamaya benzer müzik aleti ise beni Red Cliff serisine aldı götürdü.

Toparlamak gerekirse; yazının genelinden de anlaşılacağı üzere oyunu bazı eksik yanlarına rağmen oldukça beğendim. Daha önce AAA oyun yapma konusunda tecrübesi olmayan bir stüdyonun, ortaya yıllardır bu işi yapan stüdyolardan daha özenli bir iş çıkarması çok akla hayale sığan bir şey değil. Geliştiricilerin kendi kültürlerine ve mitolojilerine olan sevgileri oyunun her köşesinden kendini belli ediyor.

Geliştiriciler bu sevgilerini inanılmaz bir tutkuyla birleştirip ortaya kaliteli bir oyun çıkarmışlar. Çin mitolojisini resmen bir sinema filmi gibi oyunda aktarmışlar, ortada ciddi bir emek ve çalışma var. Hikayesi, sunumu, tasarımları, detaylarıyla oyun resmen ilmek ilmek işlenmiş. Büyük ölçekli aksiyon oyunları sevenlere özellikle tavsiye ediyorum. Oyunun fiyatı Steam üzerinde biraz tuzlu fakat Epic'te biraz daha uygun bir fiyata satılıyor. Böylece incelemeyi her zamanki gibi buraya kadar okuyan herkesin gözlerinden öperek bitiriyorum.
Ellerine sağlık Sodexim yine çok güzel bir inceleme olmuş.
Wukong'u aldım kenarda duruyor henüz sıra gelmedi ama oynayacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 2, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık