Final fantasy 16 bitti. Tüm yan görevlerini de yaptım. Düşüncelerimi yazmak istedim. Eleştireceğim çok şey var, sevdiğim yönleri de var:
Hikaye açısından güzel başlıyor. Daha karanlık ve politik çatışmalara dayalı olacakmış gibi duruyor. Bi noktadan sonra klasik kahraman vs çizgiromanlardan fırlama kötü tanrı hikayesine dönüyor.
Diyaloglar baya insanların iradesi ve arkadaşlık gücü konuşmalarına dayalı. Baş kötü de bu insani duygulara sahip değil, bizimkini de kabul edemiyor falan filan. Neymiş bizim irademiz var diye asla bizim gücümüzde olamazmış. Baya klişe bi oyuna dönüştü yani.
------
Yan görevler tam tersiydi. Baştakiler rezaletti. Lider olduğu ortamda bile tam bi çırak/amele gibi kullanılıyor karakter. Başka oyunlarda "fetch quest" denen bu boş görevler en azından oyuncuyu tehlikeli yerlerden geçirir veya güzel yerlere götürür. Oraya gitmek için bahanedir görev. Burda öyle de değil aynı kampın içinde sağa sola koşturuyorlar.
Ilerde düzeldi bu. Severek yaptım. Tabi witcher gibi daha yetişkin, olgun bi kesime hitap edecek diyaloglar yok. Baya 10 yaş japon çocuklarına yaptıkları oyunlardaki jrpg diyaloglarına sahip bu görevler de.
Bi herif tiyatro kötü karakteri gibi davranır ama realist şeyler söyler. Başkası birliğin gücüyle, pes etmeyerek evimizi koruyalım der. 10 tane bi deri kemik kalmış köylü gider zırhlı orduya, ejderhalara kafa tutar. Bizim ana karakter düşmanları temizleyince sanki köylüler kendileri bişey başarmış gibi konuşur. Baştaki kötü adam da hatasını görür özür diler, birlikten doğan güce inanmalıydım falan der.
Görevler en azından eğlendirecek şeyler yaptırdı diye yan görevler düzeldi diyorum yani. Diyalogdan değil. Anlatılan hikayeler de aslında güzeldi ama bu jrpg diyalogları bozuyor. Birkaç istisna var tabi.
-------------
Cid başta olmak üzere yakınımızdaki yan karakterleri sevdim. Ana karakterin de klişe jon snow tarzı bi kahramana dönüşümü güzeldi. Dönüştükten sonra çok klişe konuşmaya başlayıp soğuttu biraz ama sevdim clive'ı da.
--------
Oynanışa gelirsek linear yani düz oyun yapmak istemişler ama açık harita tarzı bölgeler yapmışlar. 400 metre falan boşuna koşuyoruz. O bölgede keşif adına bişey de olmayınca sıkıyor. Keşif olması şart değil de düz oyun yapıyorsan koyma şu gereksiz büyük alanları ve uzun yolları. Bi de yan görevler falan hep aynı yolu tekrar koşturtuyor.
Boş yürüdüğümü, koştuğumu hissettiğim çok yer oldu. Düz bi oyunda yaşanmamalı. Fast travel bölgeleri arttırılsa bi tık çözülür bu.
Güzel bölgelerdi çoğu bölüm. Birkaç tane sıkıcı diyebileceğim istisnalar vardı. Yer altında kopyala yapıştır arenaları koridorlarla birleştirmişler onlarda. Keşke o bölümler olmasaydı hiç. Diğer bölümler güzeldi çünkü.
-------
Düz bölüme gelince oyun baya düz oluyor bu arada. Yani gow gibi sağda solda ekstra bi oda falan bulma, mini puzzle çözerek yolunu açma veya sandık açma falan yok. Arena temizliyorsun, bi koridor geçip başka arena temizliyorsun. Belki karakter otomatik olarak merdiven tırmanır veya bi engelin altından geçer sadece.
Devil may cry, doom gibi düz aksiyon oyunları yapar bunu ama onlar bile biraz tırmanma veya güçlenmek için bişeyler bulup toplama ekliyor o düz bölümlere. Tabi şikayetçi değilim bu konuda ama bi jrpg'den beklemezdim bu kadarını.
---------
Loot sistemi sevmeyenler bu oyundakini sever. Loot yok çünkü. Hikayede ilerledikçe demircide daha yüksek defans veren zırh ve daha yüksek hasar veren kılıç çıkıyor. Yenisine malzemeniz fazlasıyla yetiyor, yetmezse parayla alıyorsunuz.
--------
Aksiyona gelirsek güzel. Bi dmc veya gow asla değil tabi ama birçok saf aksiyon oyunundan iyiydi.
Dmc'deki nero'ya temelde benziyor.
-Düz 4 vuruşlu kombo
- Hasar vermeyen ve sadece düşmanı havada tutan tabanca(büyü)
-Tabancayı basılı tutup güçlü atma(güçlü büyü)
-Düşmanla aynı anda vurup parry yapma
- Combo sırasında iyi zamanlama yapınca neronun kılıcının güçlenip vurması(bu oyunda magic burst)
-Düşmana "lunge" hareketiyle atlama. Havadayken kullanırsak dikey şeklinde yere vurarak inme.
-Nero düşmanı kendine çekebiliyordu veya kendisi düşmana gidebiliyordu. Eğer doğru eikonları seçerseniz ff16'da da var onlar.
Yalnız sadece bu kadarı benziyor. Nero daha derin bi oynanışa, başka özel hareketlere ve kombo potansiyeline sahip oluyor. Ff16'da ise dmc'yle alakasız bekleme süreli hareketler açılıyor.
O bekleme süreli eikon özellikleri güzelleştiriyor oyunu. Karakterin neroyla alakası kalmıyor o noktada. Keşke temeli nero gibi olsaydı da neronun kolu yerine burda eikonlar olsaydı. Ben eikonları beklidiğimden fazla sevdim ama temel özellikler çok sade geldi bana.
Ben 3 tarzda oynadım. Ilki demodaki üç eikonlaydı(phoenix, garuda, titan). Kontra yapmaya ve yakın mesafeye dayalıydı. Diğeri uzaktan savaşmaya dayalıydı. Bahamuth, shiva ve ramuh kullandım onda.
Sonuncusunu daha tam oturtamadım. Ana eikon olarak odin kullanıyorum. Yanında phoenix ve garuda var ama phoenix'i bazen titanla değiştiriyorum.
----------
Oyunun en güzel yönü ara sahne kalitesi ve eikon bosslarıydı. Gow tanrı savaşlarına bu oyunun yarısı kadar emek verseydi o kadar goty ödülünü elden ringe kaptırmazdı belki.
Bu konuda şaşırttı beni. Baya emek vermişler.
-------
Başka diyecek bişeyim yok sanırım. Güzel oyundu ama daha olgun bi hikaye anlatacağız deyip yine klasik jrpg senaryosu yazmaları hayal kırıklığı oldu. Boşa zaman kaybettiren bölgeler çoktu ama görsel olarak güzel bölgelerdi. Filler gibi hissettiren boş diyalog bölümleri de vardı ana görevde.
Aksiyonu bana dmc'yi özletti tekrar indirdim(oynar mıyım bilmiyorum bi an gaza geldim). Bosslar zevkliydi. Eikonlar oyunu goty adayı yapacak kadar iyiydi.