Öncelikle "Yazarın vizyonuna sadık kalmak gerekir, saygılı olmak gerekir." gibi cümleleri bir kenara atalım. Yaratıcı kişi ya da varisleri eserlerin uyarlama haklarını güzelce satmışlar, paraları cebe indirmişler. Uyarlamayla ilgili daha fazla kısıtlayıcı madde isteyenler aynı fiyata alıcı bulamayabilirler ki bu şekilde hareket etmek de yine kendisinin tercihidir. Ama bu olmadıktan sonra ya adamın eserinin içine edecekler diye parayı cebe indirmiş herhangi bir zengin için üzülmek komik bir durum.
Bir öykü kitap formundan sinema formuna dönüştürülürken üzerinde hiçbir değişiklik yapılmaması neredeyse imkansız ve çoğu zaman da anlamsız hatta o öykünün sinemasal değerine zarar verebilecek bir çaba. Yine de bunu başararak güzel sonuç alanlar var elbette, mesela Zack Snyder'ın Watchmen filmi ki bunda bile çeşitli farklılıkların olduğunu her iki versiyonu da tüketenler bilirler. Öte yandan Marvel Studios filmlerinde ve dizilerinde neredeyse hiçbir zaman çizgi romanlardaki belirli öyküleri birebir takip etmiyorlar. Çeşitli çizgi romanların farklı farklı noktalarından ilham alarak yeni bir hikaye yapısı ortaya döküyorlar. Şimdi bu filmlerin arka tarafta faydalanabilecek bu kadar geniş bir kaynak materyal havuzu olmadan böyle başarı elde edebilmeleri imkansız olurdu. Ama MCU filmlerini ve Marvel çizgi romanlarını diğer tüm ögelerinden sıyırıp yalnızca hikayelerini değerlendirmeye alsak bu konuda filmlerin ortalaması çizgi romanların ortalamasından çok daha yüksek çıkar. Sonuçta ortada senaryo aşamasına çok daha yüksek bütçeler ayrılan aylarca titizlikle çıkarılan bir iş var, öteki tarafta aynı anda belki 2-3 seriyi yazmakta olan bir yazar aylık olarak 20 sayfalık scriptler teslim ediyor.
2000'li yılların ortalarında Yüzüklerin Efendisi filmlerinin konuşulduğu ortamlarda Tom Bombadil'in bir efsane gibi anıldığını ve insanların filmde görememekten ötürü üzüntülerini dillendirdiklerini hatırlıyorum. Şimdilerde ise genel görüş Tolkien'in
self-insert karakteri olan, yani kendisinin evren içindeki tezahürü gibi konumlandırıp ana öyküden ve evren yapısından son derece kopuk bir şekilde yerleştirdiği Tom Bombadil'in filmlerde olmamasının çok yerinde bir tercih olduğu yönünde. Yani uyarlama işler arttıkça insanların bu konudaki algıları da değişebiliyor ve formlar arasındaki farklılıkları, neyin neyde çalışmayacağını daha iyi değerlendirmeye başlıyorlar. Tom Bombadil filmde olsa çok gereksiz bir 10 dakika kaplayacak, akışı bozacak ve hiçbir şey eklemeden çekip gidecekti sonuçta.
Öykü içeriğinde böyle, karakterler görsel yansıtmaları konusuna yani "zenci oynatıyorlar" meselesine gelecek olursam burada bence iş biraz daha kişiselleşiyor ama elbette kötü niyetli yaklaşımlar var ve bunları tamamen aklamak istemem. Bu konuda Türkiye'de gördüğüm tepkiselliğin bir kısım argümanlarının ABD'deki bu kötü niyetlilikten ithal olduğunu ve bizde eğreti durduğunu düşünüyorum. Karakterin fiziksel özelliklerinin ne kadar öne çıktığı, bunlar üzerinden ne kadar duygusal bağ kurulduğu ve daha önce ekran önüne ne kadar çıkma imkanı bulup bulmadığı tabii ki önemli faktörler. Ama Yüzüklerin Efendisi'ndeki bir ırkın her üyesiyle de komple duygusal bağ kurmazsın, o yüzden dizisiyle ilgili tartışmaların kaynağını sağlıklı bulmuyorum. Kaldı ki bu işler İngilizlerin Afrikalıların sırtına binerek refah toplumu yarattığı bir dönemin ürünü olarak çıkmışlar, 100 yıl sonrasındaki uygulamasında bile siyahlar dışlansın demek doğru değil. Ya da Superman yıllar içinde defalarca kez uyarlandı, izledik. Çizgi romanlarda siyahi versiyonları da var, bu yüzden sinemada siyahi bir Superman görebiliriz bence artık. Daha önce Superman'i sinemada çok az görmüş olsak ve fanların bir sinema uyarlaması beklentisi olsa elbette görsel anlamda alışık olduklarını bulma istekleri olabilir. Hoş o siyahi Superman projesinden de işin başında JJ Abrams ile Ta-Nehisi Coates varken iyi bir şey çıkması imkansız da o ayrı mesele.
Ben mesela büyük bir Fantastic Four hayranıyım ve iyi bir filmini hala izleyemedik, bu nedenle yeni filmde karakterlerin çizgi romanlardaki görünümlerine yakın olmalarını isterim. Ama 2015'teki o çöp Fantastic Four filminde Johnny Storm'u siyahi yapmaları yine rahatsız etmemişti, çünkü Michael B. Jordan iyi bir oyuncu. Diğer roller için de aslında benzeyen cast seçimleri yapılmamıştı ama Kate Mara hariç Miles Teller, Jamie Bell ve Toby Kebbell da yeni neslin iyi oyuncularından oldukları için eyvallah demiştim. Tabii film çöpün çöpü çıktığı için bu tür faktörlerin hiçbir önemi olmadı.
Geçenlerde forumda Eternals'dan bahsederken şöyle bir şey yazmıştım:
Bu arada bu karakterlerin hepsi normalde beyaz insan görünümünü taşıyorlar ama filmde son yıllarda Hollywood'un her işinde görmeye alışık olduğumuz azınlıkları ve farklı renkleri dahil etme politikası ağır basmış. Aslında çok da iyi olmuş, bin yıllardır Dünya'nın her karışında olan bu karakterlerin tek bir ırkın fiziksel görünümünü taşıması çok mantıklı değildi bence zaten. Ajak erkekti, gitmiş Salma Hayek olmuş. Makkari de yine erkekti, siyahi bir kadın olmuş. Gilgamesh ile Sersi Asyalı olmuşlar. Bunlar olur yani, sıkıntı yok.
Şimdi ben Eternals'ın bir ton çizgi romanını okumuşken böyle diyorum ama kesin hiç okumamış adamlar çıkıp bunlar aslında böyle değilmiş diye laf sallayacaklar.