Good Will Hunting bence iyi flimdi ben beğendim tavsiyede ederim.
Bu film Suspiria'dan bile iyidir.
Kıyamet sonrası bir insan toplumunda, insani besin maddelerine ulaşmak imkânsız gibidir. Bu nedenle oldukça tuhaf gıda alışkanlıkları türemeye başlamıştır. Palyaçoluğu bırakmış bir adam bir şarküteriye başvurur. Dükkanda tanıştığı ve dükkan sahibinin kızı olan çekici bir kadına aşık olur. Ancak kızın babası olan dükkan sahibinin, dükkanına aldığı bu adamla ilgili oldukça garip planları vardır. Bu planlar kısa sürede su yüzüne çıkacaktır.
Caz piyanisti ve müzik hocası Marcus Daly, kanlı bir cinayete şahit olduktan sonra, cinayetin ardındaki gizemi araştırmaya başlar. Zamanla cinayetlerin sayısı artmaya başlar ve Daly cinayetlerle kendisi arasındaki bağlantıdan yola çaıkarak, katilin kim olduğunu bulmaya çalışır. Katile giden yol, sırlarla dolu bir bulmacayı andırmaktadır.
Suspiria’nın yönetmeni Argento’nun Suspiria’ya göre daha az bilinen ama hayranları tarafından el üstünde tutulan korku başyapıtı. Klasik gore filmlerinden ayrılan türlü özellikleri var, giallo türünü temize çeken senaryosu ve dehşet anları başta geliyor.
Aşklarını yenileyen Gomez (Raul Julia) ve Morticia’nın (Anjelica Huston) erkek çocuklarının dünyaya gelişiyle Addams malikanesine yeni bir ses gelir. Fester’ın (Cristopher Lloyd) şehvet düşkünü dadı Debbie Jilinsky’nin (Joan Cusack) peşine düşmesiyle Wednesday (Christine Ricci) ve Pugsley (Jimmy Workman) onun aslında kara bir dul olduğunu ve Fester’ı da ölü koca koleksiyonuna eklemek istediğini keşfederler.
Fester’ın dadıyla evlenmesi ve ardından da çocukları yaz kampı için evden uzaklaştırmaya çalışmasıyla ailede soğuk rüzgarlar esmeye başlar. Ancak Wednesday henüz son sözünü söylememiştir...
Sinemanın ve ekranların en uzun soluklu 'fantastik ailesi' olarak nitelendirebileceğimiz Addams Ailesi, Barry Sonnenfeld’in yönetmenliğindeki bu filmle, 1992’de En İyi Kostüm dalında Oscar’a aday gösterilmişti.
Korkunç olan güneşe tapma,şeytana tapma insan kurban etme, beyinleri yıkama tarikatlarının hala var olduğunu göstermesi.Hatta global ölçekte olması polis memurunun tek başına çaresizliği... Dünyada hala var böyle şeyler.Duymuşsunuzdur köle adalarını falan.Mandariinid (2013)
Konu
Kafkasya'da artık savaş kapıdan içeri girmiştir. Çatışmanın kendileri üzerinde oluşturacak tahribatın farkında olan halk; canlarını güvenlik altında alabilmek için Estonya'ya göç etmeye başlamıştır. Yaşadıkları yeri tek edemeyen iki yaşlı insan; savaşın tam kalbinin attığı yerde kalmış ve yavaş yavaş da maddi sıkıntılar yaşamaya başlamışlardır. Bu 2 yaşlı adamın, göç edememe nedeni de bu maddi sıkıntılardır. Biri marangozluk yaparak diğeride bahçesindeki mandalinaları toplayarak bu parayı temin edip göç etmeyi planlamaktadır. Fakat ne yazık ki her ikisi de bulundukları toprakları terk etmek için geç kalmıştır ve iki yaşlı adam tam savaşın ortasında kalır. Bir Gürcü bir de Çeçen askerini evlerine alıp tedavi eden bu insanlar, bu sayede savaşın taraflarında biri olmaksızın ayakta kalmaya çalışırlar.
Savaş karşıtı bir film. Savaşa insani yönden bakıyor savaşın anlamsızlığını ortaya koymaya çalışıyor. Baya ağır ilerliyor. İyi bir film diyebiliriz.
Witness for the Prosecution(1957)
Konu:Kalp krizi geçiren Sir Wilfrid Robarts'ın meslek hayatına biraz ara vermesi ve dinlenmesi gerekmektedir. Fakat ünlü avukat Leonard Vole davasını duyunca mahkame salonuna geri döner. Vole, zengin bir dulu öldürmekle suçlanmaktadır ve işin en ilginç yanı karısı Christie'nin, savunma için değil, savcılık için tanıklık yapacak olmasıdır.
Çok güzel bir eski film ya. Bayıldım. Oyunculuklar olsun işleyiş olsun harika.
The Wicker Man (1973)
Konu:Kaybolan bir kızı aramak için bir İskoç adasına giden polis memuruna adadaki insanlar yardım etmezler. Adada yaşanan garip olaylar polis memurunun ilgisini çeker.
Garip bir filmdi. Korku filmi diye aratınca çok fazla çıkıyor, birkaç ünlü yönetmenin de favori korku filmlerindenmiş fakat tam öyle aklınıza gelen korku filmi tarzında değil. Adada yaşanan gariplikler, garip ve farklı inanış insanı şaşırtıyor korku kısmı bu oluyor sanırım. İnsan bilmediği ya da anlamadığı anlamlandıramadığı şeylerden korkar ya herhalde olay o.
Haklısın evet. Dediğin gibi bu tarz tarikatlar hala var. ABD'de şehirlerden uzak yerlerde falan o tarz topluluklar oluyor.Korkunç olan güneşe tapma,şeytana tapma insan kurban etme, beyinleri yıkama tarikatlarının hala var olduğunu göstermesi.Hatta global ölçekte olması polis memurunun tek başına çaresizliği... Dünyada hala var böyle şeyler.Duymuşsunuzdur köle adalarını falan.