Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum demişler. Okudugunuz kitaplardan etkilendiğiniz satırları ve cümleleri paylaşın Belki görürler başka insanları da o kitapları okumaya teşvik ederiz
"Nerede okumuştum, hani bir idam mahkumu, ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek fırtınayla sarılmış vaziyette yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse, o şekilde yaşamak, şu anda bir saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir?' Yeter ki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın!.."
Aynalı Baba ile Kedi Yavrusu
...Bugün Aynalı Baba çok neşeli. Hatta bu neşesini herkese göstermek için külahına kocaman bir ayna, cübbesine de iki tane büyük sarı teneke parçası liştirmiş...
Neden bu kadar neşeli olduğunu sorduğumda bana şöyle cevap verdi:
-Bizim Hacı Mollayı tanırmısın? Kedisi doğrumuş. Hem de pamuk gibi beyaz ve çok sevimli bir yavru.Adını Zararsız koyduk.
-Afedersiniz azizim ama bir kedi yavrusunun doğumuna neden bu kadar sevindiğinizi anlayamadım.
-Olay çok basit.Pamuk sağ salim doğum yaptığı için bugün şenlik yapacağız.
-Bir kedi yavrusu için mi?
...
- Azizizm insanlar mantığı, doğru ile yanlışı ayırt etmek için değil, her dediklerini mantığa uydurmak için icad etmişler. Şimdi sana "Filan yerde, filan kralın oğlu dünyaya gelmiş, herkes düğün bayram yapıyor" desem buna hiç şaşırmaz hatta son derece tabii bulursun. Fakat şöyle iyice düşün, düşün ki: Birincisi bu çocuğun yaşayıp yaşamayacağı meçhul. İkincisi iyi bir insan olup olmayacağı belli değil. Üçüncüsü insan olduğu için iyiye değil de kötüye meyletme ihtimali çok yüksek. Dördüncüsü, bir kralın oğlu olduğu için kibirli, bencil...hatta cahil olması da muhtemel. Şimdi bu sıfatlara sahip olabilecel bir sübyan için şenlik yapılmasına ses çıkarmıyorsun da Zararsız'ın dünyaya teşrif etmesi dolayısıyla iki kişinin sevinmesine mi katlanamıyorsun.
Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. Yani birini er geç unutmaya mahkum olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. O kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.
"Nerede okumuştum, hani bir idam mahkumu, ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek fırtınayla sarılmış vaziyette yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse, o şekilde yaşamak, şu anda bir saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir?' Yeter ki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın!.."
Aynalı Baba ile Kedi Yavrusu
...Bugün Aynalı Baba çok neşeli. Hatta bu neşesini herkese göstermek için külahına kocaman bir ayna, cübbesine de iki tane büyük sarı teneke parçası liştirmiş...
Neden bu kadar neşeli olduğunu sorduğumda bana şöyle cevap verdi:
-Bizim Hacı Mollayı tanırmısın? Kedisi doğrumuş. Hem de pamuk gibi beyaz ve çok sevimli bir yavru.Adını Zararsız koyduk.
-Afedersiniz azizim ama bir kedi yavrusunun doğumuna neden bu kadar sevindiğinizi anlayamadım.
-Olay çok basit.Pamuk sağ salim doğum yaptığı için bugün şenlik yapacağız.
-Bir kedi yavrusu için mi?
...
- Azizizm insanlar mantığı, doğru ile yanlışı ayırt etmek için değil, her dediklerini mantığa uydurmak için icad etmişler. Şimdi sana "Filan yerde, filan kralın oğlu dünyaya gelmiş, herkes düğün bayram yapıyor" desem buna hiç şaşırmaz hatta son derece tabii bulursun. Fakat şöyle iyice düşün, düşün ki: Birincisi bu çocuğun yaşayıp yaşamayacağı meçhul. İkincisi iyi bir insan olup olmayacağı belli değil. Üçüncüsü insan olduğu için iyiye değil de kötüye meyletme ihtimali çok yüksek. Dördüncüsü, bir kralın oğlu olduğu için kibirli, bencil...hatta cahil olması da muhtemel. Şimdi bu sıfatlara sahip olabilecel bir sübyan için şenlik yapılmasına ses çıkarmıyorsun da Zararsız'ın dünyaya teşrif etmesi dolayısıyla iki kişinin sevinmesine mi katlanamıyorsun.
Unutmanın acısı, ayrılığın acısından farklı. Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete. Yani birini er geç unutmaya mahkum olduğunu bilmenin kasvetinden bahsediyorum. Birini yavaş yavaş unuttuğunun bilincine vardığın anların sıkıntısından bahsediyorum. O kişinin parça parça silinip alakasız hatıraların arasına karışmasından bahsediyorum. Belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.