insan doğadan ayrı bişey değildir.
neden sonuç ilişkileri birbirinden ayrı değildir, biri diğerini besler, devamlıdır, dönüşümlüdür. aslanlar neden tavşan kovalıyor anlamadım ama ben daha çok antilop üzerinden yola çıkarsam, aslan antilobu kovalar, antilopların daha hızlı koşanları hayatta kalırsa nesilleri daha güçlü koşucular olarak devam eder yada kalmazsalar yok olurlar. aslandan kaçabilenlerin kas kütlesi artacak aslanlara daha büyük bir öğün olacaklardır. yani yine kendini yükselerek besleyen bi döngü. veya bunun da tersi olabilir, kas kütlesi azalanlar daha atik ve manevra kapasitesini artırabilirler o zaman da aslanlar cılız antiloplardan daha az besin almış olup iki taraf da kütlesel küçülmeye gidecektir vs. bunlar hep şartlarla desteklenen ve süren şeyler. insan neden sonuç ilişkisine kendi geliştirdiği düşünce setleriyle bakar, hatta öyle ki neden sonuç da bi düşünce setidir. çünkü nedensellik anlam yüklemekten doğar, onu da insan gibi yanılgının tillahı bi varlık yapar. düşünce setleri genel olarak zıtlık oluşturmaktır, zıtlık oluşunca kaçınılmaz olarak aynıları da ayırt etmek zorunda kalır, bundan düşünce setleri ve davranış biçimleri doğar. doğada gerçekleşen olaylardan etkilenen bi kütle olarak bakabiliriz insana, yada daha cafcaflı adıyla gözlemci. doğadaki olayı gözlemleyip harekete geçen insan bi yanılsamadır, ortada her zaman bi hareket potansiyeli zaten vardır, harekete geçmek için birikim gerekir. hareket birikime birikim yine harekete dökülür, bak yine zıtlık üzerinden nedenselliği parçaladım.
insan antilopları neden kurtarmak istesin? antiloplar öleceği için denmiş mesela. antilopların ölmesi veya ölmemesi neden önemli? insanın geliştirdiği davranışlar yüzünden. burda geliştirdiği derken kendi başına yaptığı bi işten bahsetmiyorum. belki anlaması zordur sizde bu kavram yoksa, neyse. insanların zayıfı koruma üzerine bi araya gelmeleri hayatta kalabilmelerinde etmen olmuş, keza bu sosyal canlı olmanın hem nedeni hem sonucudur. oluşturdukları komün belli boyutları aşınca zaptedmesi zorlaşır ve kaynak savaşına girer falan. yani şu an modern akılla zayıfı koruma davranışı olarak tanımladığımız şey bi süre sonra şiddete dönüştü. fakat insanın refahı arttıkça zayıfı koruma davranışı kendi komününden dışarı taşmaya başladı, belki bu hayvan yetiştiriciliği sayesinde de olmuş olabilir o da keza yine doğasındaki komün kurmayla ilintili, daha çok kaynak ve rahat ulaşılabilir kaynak vs. e böyle olunca antilobun hüpletilmesi bize bi rahatsızlık vermeye başladı. fakat çeşitlilik bu durur mu, öbür taraftan da gelişti insan, rahatı artmış insan empati kurabilmesine rağmen başkasının acısı benim için önemli mi diye düşünüp sınıflandırmasını yine çeşitlendirmeye başladı. neyse, bu böyle sürer gider.
bu soruya benim bi tepkim yok, nasıl yaklaşacağımı seçmem gerekiyor, motivasyonlarım, ahlakım falan artık basit uyaranlarla tetiklenmiyor.. biz soru sorma ve kendi kapasitemizde rasyonel davranabilme yeteneğine sahibiz. bu durum doğanın umrunda değil :/ doğaya müdahil olma gibi boş tanrı komplekslerine de gerek yok, biz doğanın dışında değiliz. ayrıca bişeyi tamamen anlamak için onun dışında olmak lazım, insanın zindanı doğadır. lan parmaklarım dondu sabah sabah yazarken aaaaa. boş.