Doflamingo'yu en eski 4 yaşında görüyoruz tahmini. Yine insanlardan nefret eden bir tip. İnsanlardan nefret etmeyi kim öğretti buna? Yaradılışında kutsal ejder bilinci mi taşıyor bu çocuk, ya anneden ya babadan ya çevreden öğrenmiş. Sonra babası 0 mantık, 0 ileri görüşlülük ile indiği yerdeki insanlara " biz de kutsal ejderiz rererö " yapıyor. Oradaki insanlar da almış nasibini kutsal ejderlerden demek ki anasını öldürüp kalan üçünü çarmıha geriyor. O yaşta çarmıha gerilen kimsenin karakteri normal olamaz. Suçlu olarak tabi ki babasını görecek. Gözünü açtığından beri tanrılaştırılmış, her istediği önüne altın kasede sunulmuş biri o sefil hayatın içine hala çocukken girerse tabi tatmin olmayacaktır. Bunda kötü karakter seviciliği yok, çünkü Doflamingo tip değil karakter.
Rosinante'yi de Law fanlığından dolayı objektif eleştirmediğini düşünüyorum. Ama bu daha çok bilip söylememek gibi değil de gözden kaçırmak gibi. Law'un yanında iki çocuk daha var. Aynı yaşlarda 3 çocuk varken Law'u terketmeye zorlaması karakter bağdaştırma biraz. Yani işin biraz şov kısmı. Bu şovu hakkıyla, canıyla yerine getirmiş diye severim Rosi'yi. Ama baby 5 niye kurtulmadı? O diğer çocuk neden tekmelenmedi de soğutulmaya çalışılmadı. Bunun iki açıklaması olabilir.
1- Law'un, ileride Doflamingo potansiyeli çıkacağından düz denizci mantığı konuşturması.
2- Law'un D. olduğunu öğrenmesiyle adam kayırma.
Ama D. adını hem hükümetten hem de Doflamingo'dan korumak için gösterdiği çaba takdire şayan.
Bak arkadaşım seninle tam anlaşamadığımız noktalardan biri şu ki ben zaten babasının hatasız olmadığını dile getirmiyorum.
Babası ile ilgili bu mesajda yazdığın her şey doğru.
Bir çocuğun bu travmadan dolayı ciddi bozulna yaşayacağı da doğru.
Benim dediğim tek fark şu; Doflamingo'daki düzeyde yoldan çıkma kimsede olmazdı. Doflamingo'nun babasına öfkesine ya da nefretine lafım yok. Ben bunun düzeyini konuşuyorum sadece.
Sen ben olsak onun yerinde babamızın kafasıyla Marijoe'ya dönmeye niyetlenmezdik.
Tabi Rocinante kadar affedici de olmazdık muhtemelen. Ben kendimi biliyorum. Biri bana bunları yapacak, benim tek yaptığım ağlamak olacak. Mümkün değil.
Ama babayı öldürmek de nedir?
Hem de 10 yaşında.
Üstüne bir de kafasını kesip elinde taşıyarak Marijoe'ya dönmek.
Bunu sıradan bir insan yapamaz. Ne yaşarsa yaşasın yapamaz.
Rocinante konusuna gelince de, inan Law'un hiçbir etkisi yok benim gözümde onun için. Baby 5'ı da kurtarsa, Buffalo'yu da kurtarsa aynı oranda severdim onu.
Buraya üye olurken asıl almak istediğim üye adı Rocinante'ydi hatta.
Ve Rocinante ile ilgili çok önemli detayları kaçırıyorsun.
1. Law'un diğer çocuklardan en büyük farkı ölümcül bir hastalığa yakalanmış olması.
Law'un D. olduğunu öğrendiğinde çocuğu tutup kaçırmıyor. Önce ona "Kaç. Başın belaya girer." diyor. Sonra Law, ona "Nereye kaçayım? Zaten ölüyorum." diyor. Ve sırrını Doflamingo'ya da söylemiyor.
Bütün bunlar etken orada. Belki bu dediğime katılmıyorsun ama biz Rosinante'den duyduk. Sarhoş bir şekilde, uyuyan Law'un başında ağlarken söylüyor.
"Bunu D. İçin falan yapmıyorum. Sen daha sümüklü burunlu bir veletsin. Ama ağzından 'Öleceğim.' gibi laflar çıkıyor. Bu çok acı."
O sahneyi kaç kez seyrettim bilmem. Seiyusunu hayran kalmıştım Rosinante'nin. Adam kayırma yok yani orada.
2- Rosinante, sadece Law'u değil, diğer bütün çocukları kurtarmaya çalışıyor. Sürekli onları hırpalayarak kaçırmaya çalışıyor. Ama ne yaparsa yapsın o üçünü vazgeçiremiyor. Tabi gizli görevi farklı olduğundan başka da bir şey gelmiyor elinden. Law'un yukarıda bahsettiğim durumunu öğrenince bir istisna yapıyor.
3- Rosinante'nin asıl görevi Dressrosa. Dressrosa halkını kurtarmaya çalışırken ölüyor. Ki aslında o sırada bu konuda acelesi bile yok. Boşu boşuna Vergo'ya ifşa oluyor. Doflamingo, Dressrosa'ya adımını Rosinante öldükten 3 yıl sonra atıyor.
Beni en çok üzen de bu olmuştur. O yüzden hala kabullenemem Oda'nın Dressrosa arcı sonunda yaptığını.