Ben Alpamis'in yazdığı meyvenin kullanıcısını seçmesinden bahsediyorum. 7 yaşındaki çocuk bir meyve tarafından seçiliyorsa o seride kadercilik ağır basar ve serideki boşluklar oluşturur.
Green Lantern güç yüzükleri mesela, en uygun adayı seçmeye çalışıyor ama çocuk seçmiyor.
Shazam karakteri de çocukken seçildi ama, çocukluğunda pek çok kez zorbalara karşı durdu.
Luffy'nin böyle bir durumdayken seçilmesi dediğim gibi kaderciliği baskın unsur yapar.
Oradaki seçim 800 yıl öncesinden beri beklenmiş bir seçim gibi değil. Kaderciliği mesela tamamen kafandan at. Meyve diyelim ki çok önceden beri var. Sonra ilk kullanıcısı ölüyor. Ondan sonrasında kendine yaraşır seçebileceği hiç kimse bulamıyor. Yıllar yıllar geçiyor ve 800 yıl sonrasında Luffy ile karşılaşıyor ve onu seçiyor. Buna böyle bakınca Luffy ile karşılaşması tesadüftü dersin. Ama diyelim zamanda yolculuk yapan biri var ve bu olayları görüyor ve 800 yıl sonra bu olay gerçekleşiyor diye gidip geçmiştekilere de bilgi veriyor. Ya da OP'ta farklı tarzda güçlerde var. Madam Shirley tam nokta atışı yıl söyleyebilmişti. Meyve gücü değildi herhalde. Bu tarz gücü olan biri gelecekte böyle birini öngörüyor ve yılını söylüyor. Sonrasında bunu kehanet gibi kader gibi yayılmasını sağlayan olan işte bu oluyor. Yani insanların bu olacak olan olayı önceden bilmesi ve bunu söylemesi bu zorunlu yazılmış bir kader manası veriyor ama olaya dediğim sırayla bakarsan öyle olmadığı da ortaya çıkıyor.
Bu ayrımı Oda yapar mı bilmem. Japonlar tabiki daha kaderciler. Seçilmiş kişi muhabbeti de yapabilir. Öyle olunca seçen varlığı da tanıtması gerekiyor. Bu Nika değil. Nika sadece görevi almış asa. Ha God diye geçiyor ama saçma olur bir God'ın meyve olması.
Olay eninde sonunda Tek Tanrıya geliyor.
Allahuekber.