Sana sıra 19 hafta sonra geliyor zaten.Önermeden katılım mevcut mu![]()

@Mercury ilgileniyor konuyla, ona sormak lazım.
Sana sıra 19 hafta sonra geliyor zaten.Önermeden katılım mevcut mu![]()
Eline sağlıkBitti.
Bir filmin mesajını anlamanın en iyi yolu filmi yaratanın dediklerine bakmaktır. Filmin yaratıcısıyla yapılan bir röportajdan, mesajı anlamak konusunda önemli bulduğum yerleri çevirdim.
Yönetmen (Hana Makhmalbaf) bir İranlı ve filmi 18 yaşında çekmiş.
Baktay ve yönetmenin birlikte bir resmi:
![]()
Röportajdan önemli kısımlar:
Kishore Budha (KB): Filmi izlediğinizde meramınızı istediğiniz gibi anlattığınızı hissettiniz mi?
Hana Makhmalbaf (HM): Bugünkü Afganistanı resmederek, son yılların şiddetinin ülke üzerindeki etkilerini tasvir etmeye çalıştım. Böylece yetişkinler, davranışlarının genç nesli nasıl etkilediğini görebilirdi. Çocuklar gelecekteki yetişkinlerdir. Şiddete alışırlarsa, dünyanın geleceği büyük tehlikede olacaktır. Abbas filmde şöyle diyor: “büyüdüğümde seni öldüreceğim”. Çünkü bir çocuk olarak çok fazla şiddete maruz kalmış, ve şiddet, onun hayatının olağan bir parçası haline gelmiştir.. Bence çocukları eğiten gerçek okul, etraflarındaki yetişkin ebeveynlerin davranışlarıdır. Çocukları onları gözlemler ve kopyalarlar. Örneğin, birkaç yıl önce şehirleri Bamyan'da, tüm zamanların en ağır katliamlarından biri oldu. Birçok erkeğin, eşlerinin ve çouklarının gözü önünde kafaları kesildi.
Buradaki ironi şudur; Afganistan'ı kurtarmak için gelmiş olanlar bile, önce onu tahrip ettiler ve sonra bir diğer kurtarma gurubu gelene ve aynı tahribat tekrarlanana kadar onu inşa edecek zamanı bulamadılar. İlk olarak, Rus komünistleri, sonra Taliban ortaya çıktı ve şimdi Amerikalılar. Biri komünist, diğeri müslüman ve diğeri ateist ya da Hıristiyandı. Fakat hepsinin ortak bir yanı vardı; "şiddet". Ve bu şiddet, bu üç farklı grup tarafından, ülkede yaşayan halkın kültürüne, çocukların oyunlarına kadar çok güçlü bir şekilde enjekte edildi. Bu ülkede yaşayan çocuklar şiddeti, Hollywood'un aksiyon filmleriyle öğrenen Amerikalı çocuklar gibi değil, canlı canlı şahitlik ederek öğrendiler.
KB: Filmi çekmeden önce aklınızda tam bir hikayeye sahip miydiniz ya da film sırasında mı gelişti?
HM: Başlangıçta oldukça şiirsel bir hikaye vardı. Komşunun oğlunu görüp okula gitmeye teşvik olan altı yaşında bir kızın yaptığı bir günlük yolculuk hakkındaydı. Defteri olmaması üzerine, temel kırtasiye malzemelerini satın almak için yumurtaları satıyor ancak kazancı kalem almaya yetmediğinden annesinin rujunu kalem olarak kullanmak üzere alıyor. Okula girmek için yapılması gerekenlerden habersiz olarak her okula gidiyor ama reddediliyor. İlkbaharda çekimin ilk kısmı bittiğinde, düzenleme yaparken filmdeki karakterlerin bir şekilde eksik olduğunu hissettim. Bu yüzden senarist olan anneme geri döndüm ve konu üzerinde tekrar çalışmaya başladık ve en sonunda çekim ve düzenlemenin ikinci kısmı başladı. Aslında, filmde gördüğümüz bir günlük hikaye üç farklı mevsimde çekildi; ilkbahar, yaz ve sonbahar.
KB: Filmdeki karakterler nasıl gelişti?
HM: Kısmen senaryoyu yazarken, kısmen de filmi çekerken gelişti. Mesela, Afganistan'ın Rus işgali sırasında komünist olan, sonra Taliban döneminde bir Molla haline gelen ve şimdi Amerikalılarla çalışan bir adamla tanıştım. Son yirmi yıldır iktidardaki insanlarla her zaman yakın temas halindeymiş. Bu adamı filmde hep insanları öldüren ama her seferinde farklı grupları temsil eden ve farklı bir isimle oynayan bir çocuk oynadı.
Başka bir örnek, kendisine ne olursa olsun, alfabe dersini uygulamaya devam eden çocuktur (Abbas). İşkence görse bile hala alfabeyi uyguluyor ve hiç öğrenmeyecek gibi görünüyor. Çok çalışıyor ama ilerleme işareti yok! Bu ezici deneyimlerinin ötesinde bazı derin anlamlar vardır. Bu sıradan bir deneyim değil. Bu, dünyadaki birçok milletin yaşadığı bir şey. Devamlı öldürülür, işkence ya da tehdit edilir ama asla denemekten vazgeçmez; ama başaramaz da. Bazen hayatta kalabilmek için gerçekten ölmek gerektiğini öğrenmiştir. Filmdeki kıza söylediği son şey: "Öl, eğer ölürsen seni bırakacaklar." Kız, bu oyunda ölmeyi kabul eder, böylece içinde bulunduğu bu şiddetli kısır döngüden kurtulabilir.
KB: Filmde kahraman kim?
HM: Hiç kimse, kız (Baktay) bile değil. Çünkü sonunda amacına ulaşmadı. Hatta geçici olarak ölmeyi kabul etti ve çocukların isteği üzerine Buda heykeli gibi yıkıldı. Başka seçeneği yoktu. Bu filmde benim için hiçbir kahraman yok.
Bu da filmde oynayan kızla (Nikbakht Noruz) bu sene yapılan bir röportaj linki. Kız şu an 18 yaşındaymış ve yönetmen olmak istiyormuş: https://yash.news/en/?p=5100
![]()
Katılabilirsin tabiÖnermeden katılım mevcut mu![]()
Teşekkürler.Bitti.
Bir filmin mesajını anlamanın en iyi yolu filmi yaratanın dediklerine bakmaktır. Filmin yaratıcısıyla yapılan bir röportajdan, mesajı anlamak konusunda önemli bulduğum yerleri çevirdim.
Yönetmen (Hana Makhmalbaf) bir İranlı ve filmi 18 yaşında çekmiş.
Baktay ve yönetmenin birlikte bir resmi:
![]()
Röportajdan önemli kısımlar:
Kishore Budha (KB): Filmi izlediğinizde meramınızı istediğiniz gibi anlattığınızı hissettiniz mi?
Hana Makhmalbaf (HM): Bugünkü Afganistanı resmederek, son yılların şiddetinin ülke üzerindeki etkilerini tasvir etmeye çalıştım. Böylece yetişkinler, davranışlarının genç nesli nasıl etkilediğini görebilirdi. Çocuklar gelecekteki yetişkinlerdir. Şiddete alışırlarsa, dünyanın geleceği büyük tehlikede olacaktır. Abbas filmde şöyle diyor: “büyüdüğümde seni öldüreceğim”. Çünkü bir çocuk olarak çok fazla şiddete maruz kalmış, ve şiddet, onun hayatının olağan bir parçası haline gelmiştir.. Bence çocukları eğiten gerçek okul, etraflarındaki yetişkin ebeveynlerin davranışlarıdır. Çocukları onları gözlemler ve kopyalarlar. Örneğin, birkaç yıl önce şehirleri Bamyan'da, tüm zamanların en ağır katliamlarından biri oldu. Birçok erkeğin, eşlerinin ve çouklarının gözü önünde kafaları kesildi.
Buradaki ironi şudur; Afganistan'ı kurtarmak için gelmiş olanlar bile, önce onu tahrip ettiler ve sonra bir diğer kurtarma gurubu gelene ve aynı tahribat tekrarlanana kadar onu inşa edecek zamanı bulamadılar. İlk olarak, Rus komünistleri, sonra Taliban ortaya çıktı ve şimdi Amerikalılar. Biri komünist, diğeri müslüman ve diğeri ateist ya da Hıristiyandı. Fakat hepsinin ortak bir yanı vardı; "şiddet". Ve bu şiddet, bu üç farklı grup tarafından, ülkede yaşayan halkın kültürüne, çocukların oyunlarına kadar çok güçlü bir şekilde enjekte edildi. Bu ülkede yaşayan çocuklar şiddeti, Hollywood'un aksiyon filmleriyle öğrenen Amerikalı çocuklar gibi değil, canlı canlı şahitlik ederek öğrendiler.
KB: Filmi çekmeden önce aklınızda tam bir hikayeye sahip miydiniz ya da film sırasında mı gelişti?
HM: Başlangıçta oldukça şiirsel bir hikaye vardı. Komşunun oğlunu görüp okula gitmeye teşvik olan altı yaşında bir kızın yaptığı bir günlük yolculuk hakkındaydı. Defteri olmaması üzerine, temel kırtasiye malzemelerini satın almak için yumurtaları satıyor ancak kazancı kalem almaya yetmediğinden annesinin rujunu kalem olarak kullanmak üzere alıyor. Okula girmek için yapılması gerekenlerden habersiz olarak her okula gidiyor ama reddediliyor. İlkbaharda çekimin ilk kısmı bittiğinde, düzenleme yaparken filmdeki karakterlerin bir şekilde eksik olduğunu hissettim. Bu yüzden senarist olan anneme geri döndüm ve konu üzerinde tekrar çalışmaya başladık ve en sonunda çekim ve düzenlemenin ikinci kısmı başladı. Aslında, filmde gördüğümüz bir günlük hikaye üç farklı mevsimde çekildi; ilkbahar, yaz ve sonbahar.
KB: Filmdeki karakterler nasıl gelişti?
HM: Kısmen senaryoyu yazarken, kısmen de filmi çekerken gelişti. Mesela, Afganistan'ın Rus işgali sırasında komünist olan, sonra Taliban döneminde bir Molla haline gelen ve şimdi Amerikalılarla çalışan bir adamla tanıştım. Son yirmi yıldır iktidardaki insanlarla her zaman yakın temas halindeymiş. Bu adamı filmde hep insanları öldüren ama her seferinde farklı grupları temsil eden ve farklı bir isimle oynayan bir çocuk oynadı.
Başka bir örnek, kendisine ne olursa olsun, alfabe dersini uygulamaya devam eden çocuktur (Abbas). İşkence görse bile hala alfabeyi uyguluyor ve hiç öğrenmeyecek gibi görünüyor. Çok çalışıyor ama ilerleme işareti yok! Bu ezici deneyimlerinin ötesinde bazı derin anlamlar vardır. Bu sıradan bir deneyim değil. Bu, dünyadaki birçok milletin yaşadığı bir şey. Devamlı öldürülür, işkence ya da tehdit edilir ama asla denemekten vazgeçmez; ama başaramaz da. Bazen hayatta kalabilmek için gerçekten ölmek gerektiğini öğrenmiştir. Filmdeki kıza söylediği son şey: "Öl, eğer ölürsen seni bırakacaklar." Kız, bu oyunda ölmeyi kabul eder, böylece içinde bulunduğu bu şiddetli kısır döngüden kurtulabilir.
KB: Filmde kahraman kim?
HM: Hiç kimse, kız (Baktay) bile değil. Çünkü sonunda amacına ulaşmadı. Hatta geçici olarak ölmeyi kabul etti ve çocukların isteği üzerine Buda heykeli gibi yıkıldı. Başka seçeneği yoktu. Bu filmde benim için hiçbir kahraman yok.
Bu da filmde oynayan kızla (Nikbakht Noruz) bu sene yapılan bir röportaj linki. Kız şu an 18 yaşındaymış ve yönetmen olmak istiyormuş: https://yash.news/en/?p=5100
![]()
https://mega.nz/#!wY0EGSjL!wWnzkonGuH-A2tYSh9981ngFzBh867zg3zNjwME5pCITorrent linki paylaşabilen varsa alayım.Ya da altyazılı izleyebileceğim yer de olabilir.
Sana teşekkürler la.
Teşekkürler ikinize de.
Reddit bilgisiSana teşekkürler la.