Zaten pek sevmem böyle filmleri. Aynen olabilir.
Boşver bu filmi izlememek ruh sağlığın için daha iyi. Benim sırama daha aylar var, benden önce birileri Türk sinemasından önerir herhalde zaten.
Zaten pek sevmem böyle filmleri. Aynen olabilir.
Boşver bu filmi izlememek ruh sağlığın için daha iyi. Benim sırama daha aylar var, benden önce birileri Türk sinemasından önerir herhalde zaten.
Sıkıntı yok, hallederim bir şekilde.Kız pazarda dolaşırken iki yumurtayı yere düşürdüğünde filmin bütçesi bu olsa gerek, iki yumurta dedim. Ama cidden, bu kadar harcama yapmadan bu kadar şey anlatmak başarı. Savaştan etkilenen çocuklar konusunda film bana bir sözü hatırlattı: "Hani siz savaşıyorsunuz ya, asıl savaş sizi izleyen çocukların kafasında yaşanır. Sizinki hiçbir şey." Bunu kim söylemiş bilmiyorum, bir ara şarkı sözü diye biliyordum, neyse, konuyla ilgili biraz böyle düşündüğüm için ekledim. Kızın sınıf bulduğu hâlde yine her seferinde kızlar sınıfına yönlendirilmesi de yine üzücü bir ayrıntıydı. Daire tanımını tatmin edici buldum. Dere kenarındaki ihtiyarın -ki bu ihtiyar literatürde pek sık karşılaşılan bir ihtiyar, hep böyle stratejik yerlerde olur- güneşi takip et tavsiyesi şaşırtıcıydı. Bir çocuğa söyleniyorsa özellikle. Zamansal bir sıkıntı var gibi geliyor başta. Ama aslında ilginçtir güneş o an da olsa takip edilebilir çünkü yönü bellidir. Göğü bir çember olarak düşünün, güneş sadece merkezdeyse yönü bulunamaz. Ama merkezden uzaktaysa merkezden geçeceği için yönü bulunabilir. Ufuk çemberinin güneşe en yakın noktasının zıttına gideceksiniz sadece ama henüz öğlen olmadıysa tabii bu geçerli. Olduysa da benzer mantık. Neyse ihtiyar baktı kız "dereyi takip et"i de anlamayacak -orada iyi ki potansiyel enerjini azalt demedi- sonra kızın defterinden yaprak koparıp gemi yaptı.Başta okunan uzun cümleden A. I. referansını yakalayamadığım için üzüldüm. Daha sonra mandalina açılımında yönetmen söyleyince yani üzüldüm. Film kısa ama bilimkurguyu çok izleyen benim için bile hiç karşılaşmadığım robotun acı çekmesini işlemiş o kısalıkta. Yani şimdi genel görüşte ben de acı çekemeyeceğini, acı çekildiğinde verilen tepkiye benzer tepki vermeye programlı değilse, mümkün görmüyorum. O yüzden biraz yadırgadım bunu. Ama bu konu o kısalığa yedirilmiş. Hani filmlerden güzel sahneleri kesip internete yüklerler ya bu kısa film de sanki uzun bir filmden bir klip gibiydi. Mandalina açılımı çok hoş sohbetti bu arada.Ejderha bana çok çocuksu geldi. Fazla fantazi izlemedim veya okumadım. Telepati ile iletişimleri bana orijinal geldi, çok kullanışlıydı. Film kitaptan uyarlamaymış. Filme sıkıştırınca gayri ihtiyari eksiklikler oluyor. Böyle bir tam oturmamışlık hissediliyordu zaten filmde. Havada savaş sahneleri sadece doğru düzgün filmde ilgimi çeken yerlerdi diyebilirim, yani telepati dışında. Ama belki bu da yine türdeki tecrübesizliğimdendir. "Bana hatırlattı:" köşesinde ise eskilerden Dragon Heart filmi var.Film beni yarış sahnesinde içine çekti. Baştan sona geçmişe yönelik ögelerle dolu film. Beni çok şaşırtan iki sahne var. Biri partide çalan ilk şarkının New Order - Blue Monday olması. Filme konacak şeylerin seçimini kim yapmışsa gerçekten dersini iyi çalışmış. Bu şarkıdan başka bir şey olamazdı. Cidden olamazdı. İkinci sahne Shining giriş sahnesiydi. Salonun tıpatıp aynısıydı ya. Shining filmine de direkt çekiyor insanı bu tıpatıplık. Başka yakaladığım şeyler de oldu, çok değil, ama yazmayı önemli bulmuyorum. Son olarak böyle bir film çeksem ana karakterler için ben de Geleceğe Dönüş arabası ve Akira motoru seçerdim.Korku filmi izlemiyordum uzun zamandır. Yani korktuğumdan ve artık izlemeyi anlamlı bulmadığımdan. Ama yine de bir sıkılmadır gidiyor, izleyeyim, alt beyin için değişiklik olur dedim. Önce biraz spoiler okudum ama bir önemi olmadı, filmi izlerken okuduklarımı yanlış anladığımı farkettim. Biri Skeleton Key filmi benzeri demiş. Beni filmi izlemeye büyük oranda ikna eden bu oldu. Çünkü bu "yeni nesil üzerinden diriltme" konusu sürprizlerle dolu ve ilginç gelmiştir bana hep. Yine Lovecraft'ın Charles Dexter Ward Olayı kitabı da bu konuda -şahsen çoğunlukla Lovecraft'ı beğenmesem de- beğendiğim bir kitabıdır. Neyse başka şeylerden fazla spoiler veriyorum. Hatırlattı köşesini bitirip filme geçeyim.
Film, eleştirilerde de dendiği gibi fazla Jump Scare bir film değil. Artı, gerilimin arttığı sahnelerden filmi durdurduğum çok az sahne oldu. Filmde görsel ögelerden çok, seslerden korktum. Başta olaylar arasında bir bağlantı kuramadım. Ne neden oluyor? Olaylar arasında bir sebeplendirme var mı? Kafamda bir şeyler oturmadı. Çoğu şey alakasız geldi. Film bittiğinde ucuz kurtulduk, çok korkunç değilmiş diyordum. Zaten son beş dakika bu filmlerde ölümdür. Yönetmen insaflı davranmış dedim. Sonra ertesi gün falan ya da bilmiyorum belki birkaç gün geçti, kadının tavan arasında bulduğu kitapta okuduğu bir şey aklıma geldi: "most vulnerable" yani "en zayıf", "en güçsüz". Bunu düşünürken işte o an her şey yerine oturdu. Filmde baştan sonra her şey Peter'ı ailedeki en zayıf karakter yapmaya yönelikti, nerdeyse her şey bunun için oldu. Küçük kardeşin kafası Peter'ı zayıf düşürmek için kopuyor. Kız öldükten sonra bile hep Peter'ı rahatsız ediyor. Anne karakteri anlattığı hikâyede uyurgezerken Peter'ı yakacak noktaya gelmesi de yine Peter'ı zayıf düşürmek için. Bu zayıf düşürmelerden en ilginci -hatta güldüğüm, wtf dediğim bir sahne- kadının kaza anını maketleştirmesiydi. Baba karakteri "Peter bunu görse ne hisseder biliyor musun?" diyordu kadına. Neyse yani her şey o kitaptaki en zayıf şartı yüzünden oldu. Bu arada niye baba karakteri yandı, anne yanmadı konusunda internette cevap aradım. Yönetmen "kadın zayıf düşsün, tamamen ele geçirilebilsin diye" demiş. Mantıklı geldi. Korkutan seslerin sona kadar hâlen kullanılmasını anlamlı bulmadım. Zira zaten asıl kötü belli olduktan sonra bunun bir önemi kalmıyordu. Zayıflık konusunda önce ailenin dişilerini tüketmek biraz cinsiyetçiydi ama bu kafa yapısına güldüğümden şikayetçi olmadım. Sonda Peter ele geçirildiğini biraz daha yüzünden belli edebilirdi. Bunu mu bekliyordum ifadesi vardı sanki. Sonuç olarak filmi bir bulmacaymış gibi kendi kendime çözmekten tat aldım diyebilirim.
@Mercury
Mesajları taşımak, ayırmak biraz zahmetli olacak ama.
Senin aklında film var mı?Son filmi altyazlı güzel kalite de bulamdım pas geçiyorum bu seferlik.
Aynen, ben de sana filmi hatırlatacaktım. @H1dalg0Senin aklında film var mı?
Var bir iki tane ?Senin aklında film var mı?
Ben ikisini de izlemişim. Gerisi foruma kalmış.The Big leboswki söylemeyi düşünüyordum fakat film 98 yapımı olmasına ragmen çok seveni olan bilindik bir film diyebiliriz. O yüzden bir çok kişinin izlemesi olası.
Coherence 2. olarak düşündüm pek bilinmeyen izledikten sonra aga beynim yandı resmen dediğiniz bir film.
Forumun isteğine göre bu 2 filmden biri olsun diyorum.