Öncelikle insan ister istemez kazanç/emek oranı yüksek olan her kişiyi kıskanabiliyor, bu konuda yapacak bir şey yok. İş alanı özelinde değil, belli bir seviyenin üzerindeki paraları herhangi bir insanın hak etmesi mümkün değil ki zaten. Ne bileyim Warren Buffet'ın servetine bakıp adam geçmişten beri çok iyi yatırım kararları almış diye ülke doyuracak parayı hak etmiş mi diyeceğiz? İnsanların bazı zenginlerin servetini zeka, emek, girişimcilik, yetenek gibi faktörlerle meşrulaştırma çabasını da genellikle komik buluyorum. Günümüz dünyasında zenginliğin ve gelir adaletsizliğinin temeli şiddetten ve hukuksuzluktan geliyor. Mesela ABD'nin en eski zenginlerinin tamamı devletin eksikliğinden ve göç eden insanların çaresizliğinden bu servetlere sahip olmuşlar, ama buna rağmen insanlarda daha eskiden bu yana zengin olan ailelerin sahip olduklarını yeni zenginlere kıyasla daha meşru görme eğilimi olabiliyor. Ya da daha büyük bir pencereden bakarsak İngiltere'nin yarattığı refah toplumunun her bir paydaşı köleleştirilen milyarlarca insanın hakkını yiyor. Bana kalırsa eğlence dünyasından para kazanan insanlar; sermaye üzerinden, toplanan vergilerden, emek sömürüsünden para kazanan insanlardan daha büyük bir adaletsizlik yaratmıyorlar
Neyse, bunun üzerine sayfalarca tartışmak yerine sistemin problemi deyip bu "kazanç/emek" mevzusunu bir kenara bırakalım.
Canlı yayın izleme alışkanlığım pek yok, bunun en büyük sebebi de temelde bu tür içerikleri normal oynatım hızında asla tüketemiyor oluşum. Yani canlı bir şey izlemek/dinlemek becerebildiğim bir şey değil. Ama anketteki tüm isimlere aşinayım, çoğuna 1-2 saat de olsa maruz kalmışımdır, aşağı yukarı yarısı hakkında da fikrim oluşmuştur diyebilirim. Ankettekilerden düzenli olarak Can Sungur'un Tancan Fümen'le beraber yaptığı Yatay Bakış programlarına bakıyorum. Sinema kültürleri kısıtlı insanlar olsalar da konuşacakları filmler hakkında hazırlanıp güzel bir sunum ortaya koyabiliyorlar. Can Sungur genel olarak başarılı bir ekran yüzü, izleyicinin dikkatini üzerinde tutmayı başarabiliyor. Tabii bu insanlar, kendilerini bir kanaat önderi gibi görmeye başlayıp genç yaştaki takipçilerinin bakış açılarına kötü etkiler bırakabiliyorlar. Mesela Can Sungur iki-üç yıl önce bu programla her hafta en azından 2-3 film izleyip değerlendirmeye başlamadan önce de gerek Geekyapar'da gerekse de kendi kanalında sinema eleştirileri yapıyordu ve o zamanlar bu alandaki birikimi neredeyse sıfırdı. Zamanla dimağını geliştirdi ama bu süreç boyunca bazı takipçilerinin onun aldığı virajları alamayıp saçmasalak fikirlerde takılı kalıp kendilerinin eleştirel bir bakışları olduğunu zannetmelerini maalesef gözlemledim. Yine de dediğim gibi içeriklerine hazırlanarak gelip ortaya bana göre izlenmeye değer programlar koyabiliyor ve seyircinin keyif almasını da sağlıyor.
Anketteki şıkların ötesinde "oyun yayıncısı" kategorisinde değerlendirilebilecek kişilerden en çok takip ettiğim isimse yine Can Sungur'un tayfasından olduğunu söyleyebileceğimiz Mert Günhan. Dediğim gibi akşam bir canlı yayını açıp arka planda 5-6 saat dinleyebilecek bir insan değilim ama Günhan'ı YouTube'a geçtiğinden beri haftada ortalama 1-2 saat tüketiyorum. Kendisini ve ekürisi Yiğitcan Erdoğan'ı taa Oyungezer zamanlarından beri gerek dergiden gerek forumlardan 15 yıldır biliyorum zaten. Katlanması zor bir insanken o da hepimiz gibi zamanla büyüyüp köşelerinden arınıp keyifli içerikler üreten bir insan haline geldi. Ama her yeni Marvel filmi çıktığında Günhan'la Yiğitcan'ın yayınlarını dinlemek benim için ciddi sabır testi oluyor, onu da söylemem lazım. Sungur ve Tancan'ın programı için de geçerli bu. Ama özellikle Yiğitcan, Marvel filmleri konuşurken altı boş bilmişliğiyle çizgi romanlara dair dakikada 5 cehalet atabiliyor. Zamanında Geekyapar'daki bazı çizgi roman konulu yazılarının altına dayanamayıp o yazı uzunluğunda düzeltmeler döşeme ihtiyacı duyardım. Ama geçmişten beri ilgi alanım olan konularda ve platformlarda olduklarından takip ediyorum işte
Bir de şu PintiPanda'nın insanlardaki albenisini hiç anlamıyorum. Ne muhabbeti var, ne oyun kültürü ya da genel popüler kültürü var, ne de takipçilerine karşı tavrı hoş. Bu işte başarılı olmak için gereken kriterlerin hepsinde 0 çeken bir adam gibi geliyor bana. Eskiden Level ve Oyungezer gibi oyun kültürü dergilerinin popüler olduğu dönemlere denk gelse oyunlar konusundaki birikimin kimse ciddiye almazdı sanırım.