Evet, artık bir güncelleyeyim listemi.
1- Berserk: 1. sıradaki yerini hala koruyor, şu birkaç yıl içinde onu tahtından indirebilecek bir seinenin geleceğini de pek sanmıyorum. Berserk'in en öne çıkan özelliği çizimleri. Miura o kadar güzel çiziyor ki çizim kriterine hiç önem vermediğini iddia eden bir mangasever bile sırf çizimleri için Berserk'i okumaya başlayabilir. Tabi ki bu demek değil ki Berserk'in vasat bir hikayesi var, aksine ne zaman ne olacağı belli olmayan şahane tasarlanmış bir evrende güzel dostluklarla bezeli epik bir hikaye anlatıyor Berserk.
2- 20th Century Boys: Hiç bitmeyen gizemi ve hepsi yeri geldiğinde senaryoda önemli roller oynayan onlarca karakteriyle en sevilen yabancı dizileri aratmayacak kalitede bir yapım. Bilim kurgusal ve dinamik bir hikayeyi anlatırken günlük yaşamdan kesitler sunabilmesi de takdire şayan bir özelliği. Kanımca Urasawa'nın en iyi eseridir.
3- Billy Bat: Yine bir Naoki Urasawa mangası ve 4. ile 5. sırayı da bu dahi adamın mangalarına ayırdım. Dünya tarihinde yaşanan pek çok önemli olaya değinen bir manga tasarlamak zor bir iş değil veya muhteşem bir hayal gücü gerektirmiyor, ancak tüm bu olayları sebep-sonuç ilişkisi çerçevesinde bağlayıp bir mangakanın 20. yüzyılda geçen macerasına endeksleyebilmek herkesin harcı olmasa gerek. Billy Bat'i ve Pluto'yu Urasawa'nın ustalık eserleri olarak görüyorum ben. Hikayenin işleniş hızının şaşırtıcı derecede dengeli olması, her sayının şaşırtan ve bir sonraki sayıyı sabırsızlıkla bekleten olaylarla bitmesi, hikayenin geçtiği yılların kültürünü son derece başarılı bir şekilde yansıtması, sahneleri çizerken kullanılan açılar Urasawa'yı işin ehli bir yönetmen gibi görmeme sebep oluyor.
4- Pluto: Urasawa, efsane mangaka Osamu Tezuka'nın Astro Boy evreninde geçen gizemli bir dedektiflik mangası için kolları sıvamış bu sefer de. Ana karakter Gesicht'in sade ve -robot olmasına rağmen- bir o kadar da bizden yapısı seriye ısındıran en önemli etkenlerden. 65 sayı boyunca bizlere pek çok duygusal an yaşatan Pluto'yu en kalitelisinden bir dedektiflik hikayesi görmek isteyen herkes okumalı.
5- Monster: Urasawa'nın belki de en ünlü eseri Monster ve bu listede yer alan dörtlüden tek animeye uyarlanan. Hikayenin Almanya'da geçmesi benim gibi Japon kültüründen çok fazla hoşlanmayan mangaseverler için seriye başlama aşamasında cezbedici olabilir. Aynı zamanda 20th Century Boys'tan sonra okuduğum en karmaşık ve dallı budaklı hikayeye sahip manga. Son kısımlarının beni pek tatmin etmemesi haricinde eleştirilecek bir yön göremiyorum Monster'da.
6- Sanctuary: Politika, iş dünyası ve mafyanın iç içe geçtiği yapımları seviyorsanız Sanctuary tam size göre ve bu türdeki sinema eserlerinin pek çoğundan daha sağlam bir hikayesi olduğunu söyleyebilirim. İki genç adamın, ülkelerinin yozlaşmış düzenini değiştirmek amacıyla çıktıkları yolda dünya genelindeki sistemin bozukluklarına da parmak basıyor serinin yazarı Buronson.
7- Watashitachi no Shiawase na Jikan: 8 sayıyla listedeki en kısa manga. 8 sayıda ne işlenebilir ki diye düşünenler için baştan söyleyeyim, dünyayı falan kurtarmıyor bu hikayedeki karakterlerimiz. Birisi idamı için gün sayan, psikolojik sorunları olan iki karakterimizin gerek konuşarak, gerekse de yazışarak aralarında kurdukları muhteşem iletişim, insanın bam telini titretecek cinsten.
8- Vagabond: Bu listede sanat eseri tanımına en çok uyacak manga Vagabond'dur. Inoue'nin kanlı ve bol aksiyonlu bir hikayeyi aktarışındaki naiflik, her sayfaya hayranlıkla bakmamıza sebep oluyor. Ana karakterimiz Musashi'nin ruh haline göre hikayesi şekillenen mangada kendinizi kimi zaman onlarca samurayın karşısında kanlı bir düelloda, kimi zamansa doğada, küçük köylerde huzur içinde buluyorsunuz.
9- Green Blood: Çizim konusunda Berserk'e rakip olacak bir manganın geleceğini hiç sanmıyordum açıkçası. Ancak tahmin edeceğiniz gibi Green Blood bunu başardı ve seriyi okurken bazı sayfalarda durup 2-3 dakika boyunca çizimlere bakmama sebep oldu. Hikaye ABD'de, iç savaş sonrasında başlayan endüstri devrimiyle Dünya'nın her yerinden insanın amerikan rüyasını gerçekleştirme amacıyla New York'a akın ettiği bir dönemde geçiyor. Gangs of New York filmini izleyenler için bu dönem oldukça tanıdık gelecektir.
10- Uchuu Kyoudai: Otomotiv sektöründeki işini bırakıp astronot olmak isteyen ve uzayla ilgili büyük hayallere sahip bir adamın hikayesini anlatan Uchuu Kyoudai, nasıl oldu da bu çıkış noktasıyla okuduğum en başarılı günlük yaşam mangası oluverdi ben de anlamadım doğrusu. Mutta, belki de görüp görebileceğiniz en doğal ana karakter ve etrafında gelişen kimi zaman komik, kimi zaman duygusal, kimi zaman ilginç kimi zamansa sıradan olaylar sürekli ona daha da yakın hissetmenize sebep oluyor.
Geri kalanları için açıklamalar yapamayacağım, ama yine de es geçilmesini istemediğim pek çok değerli seinen manga olduğu için listemi biraz daha uzatmak istedim:
11- Lone Wolf and Cub
12- Gantz
13- Yotsubato!
14- Vinland Saga
15- Feng Shen Ji
16- Btooom!
17- Sherlock: Pink Iro no Kenkyuu
18- Sun-Ken Rock
19- Zetman
20- Liar Game
