Gelmiş geçmiş en iyi shounen serisi FMA'dır. En az shounen'e benzeyenlerden biri de FMA'dır işin garip kısmı. Dramı, politikayı, felsefeyi bu kadar iyi işleyen başka bir shounen yoktur. Yaratıcılık desen tartışmaya dahi girilmez bir evren yaratmıştır. Karakterler desen her birinden kalite akar, her insan bir "insan"dır, her canavarın bir canavar oluşu gibi. Diğer shounenlerin aksine asıl kötüyü ying-yang fikrinin içine sıçılmasıyla işlememiştir, bir kötünün içinde az "iyilik" olsa da asıl motifi sevgi pıtırcıklığı değil, duygulardır. Her fikri olan canlıyı duyguların yönlendirdiği gerçekliğini yok saymaz, ama her canlıyı tanrının özü olarak da işlemez. Çünkü tek bir gerçek vardır, fikrin olduğu yerde gerçek kötüler her zaman vardır, her zaman da olacaktır.
Ana karakterimiz tanrıcılık oynadığı için cezalandırıldığı günahıyla başbaşadır. Bu yükün ağırlığını taışmakla yükümlüdür. Diğer shounenlerin aksine Tanrı olmaya yaklaşmaz zamanla, git gide insanlaşır. Kişisel hırsları için bir canavar dünyaya getirmiş, kardeşini de bu uğurda çekilmez bir zulüme sürüklemiştir. Aşkı bilir anakarakter, Winry'e aşıktır başından sonuna kadar. Tanrılaşma arzusundan dolayı farkedememiştir bu durumu, ne zaman insan olur, hayatının aşkına ulaşır. Diğer shounenlerin aksine "hadi bakalım bu da manita bulsun" diye oluşmamıştır bu aşk, samimidir, içtendir.
Radikal konular işler FMA, okuyunun kalbine bıçak saplar, ve bunların hiçbirini duygu sömürüsyle başarmaya çalışmamıştır. Hangimiz üzülmedik Nina'nın Ed...ward diyişinde, hangimizin kalbi paramparça olmadı bu cani gerçekliğin karşısında? Hangimiz Hughes'un ölümünde kızını aklına getirmemiştir? Hughes artık bizden biridir çünkü, bir manga sayfasında değil yanı başımızdadır. 2 sokak ötede bir canavarın nefesini boynunda hissederek ölmüştür. Amacı ne kadar heroic olsa da anidir Hughes'un ölümü, gerçektir. Mükemmel sözler söyleyerek gitmemiştir, korkarak, ürkerek, hayallerinin verdiği hayal kırıklığıyla ölmüştür.
Sonunu getiremeyeceğin sanırım yazımın, aklımdan geçenleri buraya dökecek enerjim yok, parmaklarım yorgun. Seni seviyorum Miuzşima abla, bizi böyle epik bir hikayeyle buluşturduğun için ömrüm boyunca minettar kalacağım sana. Bir kadın olarak gelmiş geçmiş en iyi shouneni yazmış olman da mizoşinist Japonlar'ın götüne girsin.