Usta birliği Ankara ve bahriyeliyim tuhaf değil mi?
Çay ocağını devralmıştım kapalı ve ufak bir yerdi. Devreden arkadaş telefon şarj işlerini rahat yaparsın dediği için almıştım. Mekanın dışarıdan gözüken tek yeri elektrikli semaverin musluk tarafı, onunda penceresinde kapak var gün içinde kilitliyorum. Sadece sabah kahvaltı akşam yemek zamanı demliyorum mekan gün içinde boş duruyor. Taktım telefonu şarja gün içinde birlik içi dolanıyorum. Birlik başında öğretmen yarbay var naif ve meraklı biri, sürekli geziyor birliği ama er tarafına pek uğramıyor rahatsız olmayalım diye. Adamın geçeceği tutmuş benim dükkanın önünden
Denetleme yaklaştı şuraya bir bakalım boya falan lazım mı diye açtırmak istemiş kıdemli başçavuşa. Millet fellik fellik anahtar arıyor açtırmak için ama sadece bende var. Anons ediyorlar gidiyorum mekana ve gözler fal taşı. Birlikteki komutanların bir ikisi hariç hepsi 1,5 metrekarelik mekanımın önünde. Telefon kabak gibi ortada ve aldılar anahtarı elimden açtılar kapıyı ben kurbanlık koyun gibi bekliyorum. İçeri önce Kd.Bçvş. giriyor peşinden Yarbay... Ben içimden "meee" diyorum koyun gibi. Onbaşıyı çağırıyorlar çocuk giriyor çıkıyor .Bir 5 dk. geçirdiler içeride ve çıktılar ses seda yok. Kalabalık başka tarafa doğru ilerliyor. Onbaşı onlar gidince yanıma geldi abi dedi başçavuş telefonu görünce semaverin masasının altına itelemiş, sonra beni çağırdı çaktırmadan verdi akşam alırsın benden. Akşam oldu aldım telefonu ertesi sabah tabur(içtima) sonrası dükkana geçiyorum onbaşı geldi abi anahtarları teslim alayım çay ocağı senden alındı ocak dışısın. Buna da şükür dedim .

