Bizim toplumumuz ders almayı değil, birilerini cezalandırıp kendisini kandırmayı sever. Bir öğretmen olarak eğitimden örnek vereyim: Bu devirde teşekkürün ve takdirin çok bir anlamının kalmadığını istisnasız herkes biliyor. Yine de üst makamdakiler istatistiklerle halkı yönlendirmeye çalışmaktan, öğrenci "İyiyim!" diyerek kendisini kandırmaktan, veli de millete hava atmaktan geri durmuyor. Herkes gerçeği biliyor ama göz ardı ediyor. PİSA'da görüyoruz hep neyin ne olduğunu. Ona bile gerek yok, öğrencilerle iletişim kurmak yetiyor. Arada bir bakanlara fatura çıkarılır ama düzen pek değişmez. Çünkü gerçekten istenmiyordur.
Deprem konusunda da herkes el uzattığı için "Biz şöyle mükemmel bir toplumuz, böyle mükemmel bir toplumuz!" diyerek kendimizi kandıracağız. Hâlbuki mutlak kötülük diye bir şey yoktur. Düşmanlarımız bile el uzatıyor. Fakat gerçek şu ki bu toplum ahlak fukarası bir toplum. Bununla yüzleşip gerçeği sindirdikten sonra değişim için gerekli iradeyi göstermemiz lazım. Mümkün mü? Üzülerek söylüyorum, hayır. En başta da söylediğim gibi birilerine (İktidar.) fatura kesilecek, böylelikle bir şeylerin değiştiğine kanaat getirilecek (Kısa vadede cidden olumlu hava esecek.) ve işler tekrar sarpa saracak. Çünkü temel sorun çözülmemiş olacak.