Bende benzer düşünüyorum. benim açımdan da gorseiler ile kutsal şövalyelerin bir Kaido kadar gücü yok. Ama buradaki güç kişisel güç. Bire bir güçten bahsediyoruz. Görsel ile dünya hükemetinin gücünün canavar korsanları üzerindeki büyüklüğü çok fazla. Amirallerden koramirallere ve seraphimler vs çok güçlü bir örgüt. Yukarıda saydığın tüm dövüşlerde Luffy’nin diğer liderle dövüşünü gördük ama bir de bunların organizasyonları vardı.Ne Goruseinin ne de Kutsal Şövalyelerin herhangi bir Yonkoyu yenecek gücü var. Açıkçası ne kadar ölümsüz de olsalar, yenilenme yetenekleri de olsa 1 gram ağırlıkları yok şuana kadar.
Buradaki mevzu, uzun soluklu Şonen serilerin Atari mantığında ilerlemesi. Hep daha yüksek level rakiplerin gelmesi. Misal Dragon Ball ve Toriko serileri tamamen Atari mantığında, yüksek levele endekslidir, hep daha yüksek seviyeli rakip gelir ve sen bir sonraki rakibin bir öncekinden güçlü olacağını kesin olarak bilirsin, mangaka da zaten rakamlarla bunu ifade eder.
Ancak OP bir aksiyon değil bir hikaye serisi olduğu için Atari mantığı yüksek levelden ziyade başkaraktere verilen yüksek zorluk olarak çiziliyor. Başkarakter hep aşılmaz bir engeli aşmak zorunda kalıyor ancak o engellerin birbiriyle arasında güç olarak öncelik sonralık ilişkisi yok.
Misal serinin başında Luffy'nin rakiplerine bak,
***İnsandan onlarca kat güçlü balıkadam Arlong, iradeyle dövüyor
***Dokunulmaz Logia Croco, antimaddeyle dövüyor
***Dokunulmaz Logia Enel, antibedenle dövüyor
***Koramirallerin övdüğü Zoan Lucci, iradeyle, yeni tekniklerle dövüyor
***Tıfıl Kaido'nun rivali Moriah, bir sürü gölge alıp dövüyor
***Kumayla TBde ve Sabaodyde başedemiyor, Px'i tüm tayfa zar zor indiriyor, Smoker'a Amirallere dokunamıyor,
***2 yıl sonra hakiyle logialara dokunabiliyor
***Dof'u, Katayı binbir yardımla yeniyor
***BM demirden balon, hasar veremiyor,
***Kaido keza hasaralmaz beden, ryo öğreniyor, defalarca tek yiyor, ölüyor, meyve uyanıyor, binbir yardımla yeniyor.
Şimdi buraya kadar ki karakterlere bakarsan hepsi için bir öncekinden güçlüdür diyemiyoruz. Hikaye düzenli güç artışına göre değil, başkarakterin zorlanmasına göre ilerliyor.
Kaido'ya kadar Luffy güçlü ırkları dövdü, Logiaları da dövdü, BM ve Kaido gibi iki hasaralmaz bedenle de kapıştı ve Kaido'yu yendi. Nasıl daha zorlanabilir sorusuna E. Oda Gorusei'yi ve Tanrı Şövalyelerini ölümsüz yaparak cevap veriyor. Bu adamlar Kaido'dan güçlü olabilir mi, Sommersin düştüğü hal ortada, Gorusei'lerin beceriksizliği ortada. Kral Hakiyi silahına ekleyen herkes mahveder bunları. Eggheadde hatırladığım kadarıyla Luffy kral haki eklemeli bir saldırı yapmadı. Şimdilik aşılacak bir engel bunlar, bir önceki rakiplerle kıyaslanamazlar. Ne Amiral ne Yonko eder Gorusei ve Şövalyeler.
Neo'nun , Ajan Smith'in kendini kopyalamasına izin verip sistemden kendini silmesi gibi.IMU, Usopp'un bedenine girecek "God Usopp" ismine güvenip, fakat bedeni o kadar güçsüz çıkacak ki, Usopp'un bedenindeyken Usopp beni öldürün diyecek.
Usopp böylelikle kendi ölümünü istediği için denizlerin cesur savaşçısı olarak ölmüş olacak. IMU da güç kullanamadığı için o da ölecek.
Tertemiz bir son.
Abi çok zorlama olacak belki ama bu güçleri vardı neden daha önce davranmadı vs diye çok kez soruluyor diye sallamak istiyorum. Acaba Lütfü'nün meyvesinin uyanışıyla Nika ve Imu(ya da artık neyin ruhuysa) arasında bir bağlantı olabilir mi? Nika meyvesi uyanışıyla o da ekstra güçlere sahip oluyormuş vs bağlantıdan dolayı. Tabii bu da bize ilk başta meyve uyanmadan neden Lütfü'yü öldürmek istediler sorusunu da beraberinde getiriyor ama bir yandan da neden Nika meyvesinin peşinde olduklarına da ekstra bir sebep olur. SODA isterse yazar böyle bir şeyi bence.Hikayede sürekli "madem böyle yeteneklerin vardı niye daha önce göstermedin" e geliyor olay. Madem imu bu kadar kolay devleri kontrol edebiliyor neden bunca zaman hükmedememiş oluyor ya da pazarlık falan yapmaya çalışıyor. 2 saniyelik işi varmış. İstediğini istediği an askeri yapabiliyor. Imu çok mu üşengeç biriymiş?
Özel isimleri falan çevirirken biraz kafa patlatıyorum da kalan kısımları çok üstünkörü çeviriyorum, benim sonradan gözüme batıyor o kısımlar aslında. Geçmiş zaman kipleri özellikle o cümleyi çevirirken aklımda o an hangisiyle canlandıysa o şekilde yazıyorum ama sonradan tutarsız bir çeviri oluyor elimde. Anlaşılsa kafi diyerek bırakıyorum da bir redaksiyon geçsem üstünden iyi olacak gibi. Tortuga'da yaptığınız işler o yönden çok takdir edilesi. Teşekkür ederim yine de.Çok iyi çevirmişsin @Berkay eline sağlık.
Çeviriden çok editörlük külfet oluyor bence scanlationlarda. Birkaç one-shot çevirip, editleyip yüklemiştim bir manga sitesine ama gönüllü bir iş için fazla uğraş istiyor. Mesela yabancı ekipler de hep 5-6 kişi çalışıyorlar, baloncuk silmek bile birinin ayrıca görevi oluyor. Yine de arada Instagram'dan yazıp, çeviri için teşekkür edenler oluyor. O zaman sarf ettiğim efora değdiğini hissediyorum.Hala daha el atılmamış sağlam seriler bulup birer ikişer @Berkay'a sallamanın vakti gelmiş.
Hikaye zaten antisi olayına bağlanacaktır da yani ipin ucunu çok kaçırdı. Serideki güçler saçma sapan bir hal aldı. Neredeyse istediğini istediği an yapan bir güç var ama bir çok olayda hiç istifini bozmuyor. Nikanin ortaya çıkmasını bekliyor öyle harekete geçiyor ancak gibi oldu. Adam gemi seyahatini bile ortadan kaldırdı hop bir oradalar bir buradalar. Imu mesela kitabeleri mi yok etmek istiyordu istediği an çıkar yok ederdi. Güç dengesini korumalıydı ama fena bozdu.Abi çok zorlama olacak belki ama bu güçleri vardı neden daha önce davranmadı vs diye çok kez soruluyor diye sallamak istiyorum. Acaba Lütfü'nün meyvesinin uyanışıyla Nika ve Imu(ya da artık neyin ruhuysa) arasında bir bağlantı olabilir mi? Nika meyvesi uyanışıyla o da ekstra güçlere sahip oluyormuş vs bağlantıdan dolayı. Tabii bu da bize ilk başta meyve uyanmadan neden Lütfü'yü öldürmek istediler sorusunu da beraberinde getiriyor ama bir yandan da neden Nika meyvesinin peşinde olduklarına da ekstra bir sebep olur. SODA isterse yazar böyle bir şeyi bence.