Pegasus'un kartlara aktardığı tabletler, Atem'in firavun olduğu zamanlarda Milenyum Aletleri ile kişinin ruhundan (canavar/arzusu vs) çıkarılıp mühürlenerek oluşturuluyordu. Örneğin Bakura, Atem'in geçmişe döndüğü ilk bölümde sarayı basıyordu ve Atem zamanındaki Priest Seto elindeki asa ile Bakura'nın içindeki Diabound isimli canavarı farklı tablete mühürlemeye çalıştı. Ama halihazırda başka yerde mühürlü olduğu için tableti kırıp çıkmıştı...
Demek istediğim şey, belki de şeytan meyvesinin kökeninde böyle bir şey yatıyordur. Yani bir şekilde kişilerin arzuları/içindeki kötücül/iyicil ruhları meyvelere mühürlenmiştir veya doğal şekilde meyvenin içine yerleşmiştir. Karanlık meyvesi ise, doğrudan bu içindeki meyve ruhunu dışarı çıkartabiliyor veya emebiliyordur. Örneğin Blackbeard WB'nin meyve gücünü, meyveye aktarılmadan önce kendi gücüyle kendine aktarmıştı. Yani Karanlık Meyvesi burada Yugioh'daki Milenyum Aletleri ile aynı görevi görüyor olabilir. Hatta dokunduğu yerde meyve gücünü etkisiz kılması da bununla alakalı olabilir. Yani Blackbeard dokunduğu yerdeki iblisin gücünü çekiyor ama tamamını çekmediği için kendisi kullanamıyor.
Hangi meyvede hangi şeytan olduğu ise çok basit şekilde bilinebilir. Çünkü tarih boyunca aynı şeytan zibilyon tane meyveye de girse, meyvenin görüntüsünü hep aynı şekle sokuyordur. E haliyle, o meyve = o şeytan denilebilir. Bunun için kahin olmaya gerek yok, iyi bir gözlemci olsan yeterli.
