Benzer bir düşünceye sahip olsam da One Piece bu derece sığ bir hikâye değil.
Oda'nın yazmaktan hoşlandığı bir kurgu var ve o kurguyu sık sık kullanıyor. Bunu birçok kez gördük, doğru ama hep hep hep değil.
Bu biraz da tayfanın kurulması ve Luffy'nin karakterinden ötürüydü.
Luffy, durduk yere kimseyi düşman olarak görecek veya onunla dövüşecek bir karakter değil. Kaç yaşına gelirse gelsin, çocuk olarak kalacak bir tip, çok temiz bir kalbe sahip. İşte bu nedenle birileriyle dövüşmesi için Luffy'e sebep verilmesi gerekiyor. Luffy arkadaşlarına veya kanı ısındığı bütün insanlara karşı aşırı merhametli olduğu için, sevdiği / tanıdığı bir insanın yardım çağrısına karşı gelemiyor.
Peki neden hep böyle ilerledi? Çünkü burada tayfanın ve müttefiklerin oluşumunu gördük. Nami gibi, Nico Robin gibi, Usopp gibi normalde hiç kimseye %100 sadık kalamazlar diyeceğin insanların Luffy'e neden ve nasıl sadık kalabildiklerini, onu hem dost hem kaptan olarak görebildiklerini izledik.
Luffy, Nami için Arlong'a, Vivi için Crocodile'e, Robin için Lucci'ye, Brook için Moria'ya saldırdı. Ace için İmpel Down'a girdi, Magellan ile dövüştü, Marinford'da amirallere kafa tuttu. Bir gemiyi tercih edip adadan kaçabilecekken, Lilly'nin normal haline dönmesini istedi Hancock'tan. Kendisi ölmek üzereyken Bon reyizi iyileştirmesini istedi İvankov'dan.
Luffy için şanslı bir karakter diyoruz ya hani. Aslında Luffy'nin kendisi bir şans. Yani hem kendisi için, hem de yolu onunla kesişenler için. Tayfadaki çoğu karakter Luffy ile tanışmamış olsaydı muhtemelen şuan çoktan ölmüş olacaklardı.
Luffy'nin kalbinden gelen bir sebep olmadığı sürece dövüşmez, dövüşse de kazanamaz.