Selamlar. Bir süredir üzerinde düşündüğüm bir forum hikayesi vardı. Bilen bilir KorsanFan Mücadeleleri isimli konumda üyeler arasında kapışma videoları yapıyordum. Bu sefer forumdaki lobilerin arasında yaşanan mücadeleleri konu alan bir hikaye yazmayı istedim. Öncelikle eğlence amaçlı yazdığımı belirteyim, yine de hikayede yer almak istemeyen olursa söyleyebilir. Ona göre senaryoda değişiklik yaparım. Hikaye 8 arctan oluşacak ve şu anda 40 bölümü taslak olarak tamamlandı, finale kadar olan senaryo ise kafamda şekillenmiş durumda. Toplamda 100 civarı bölüm olmasını planlıyorum.
Hikaye forum üyelerinin gizemli bir şekilde özel güçler kazandığı bir ortamda geçiyor. Üyeler bir gün uyandıklarında hem fanı oldukları karakterlerin güçlerine hem de kendilerine has kişisel özelliklerinin getirdiği yeteneklere sahip olmuşlardır. Bu güçlerin nereden geldiği bilinmezken üyeler zaman geçtikçe güçlerine alışmış ve bu güçleri lobi savaşlarında kullanma kararı almışlardır. Böylece lobi mücadeleleri hiç olmadığı kadar çekişmeli bir hal almış ve fiziksel boyuta taşınmıştır. Lobiler arasında başlayan bu üstünlük savaşı ise büyük olaylara sebep olacaktır.
Adalet Arcı 1-18
1. Bölüm - Fırtınadan Önceki Sessizlik
2. Bölüm - Şüphe
3. Bölüm - Serbest Kalan Mahkum
4. Bölüm - Savaş Hazırlıkları
5. Bölüm - Akıl Oyunları
6. Bölüm - Beklenen Misafir
7. Bölüm - Savaşa Doğru
8. Bölüm - Baskın Günü
9. Bölüm - Adalet Savaşı: Birinci Kısım
10. Bölüm - Adalet Savaşı: İkinci Kısım
11. Bölüm - Adalet Savaşı: Üçüncü Kısım
12. Bölüm - Adalet Savaşı: Dördüncü Kısım
13. Bölüm - Adalet Savaşı: Beşinci Kısım
14. Bölüm - Adalet Savaşı: Altıncı Kısım
15. Bölüm - Adalet Savaşı: Yedinci Kısım
16. Bölüm - Adalet Savaşı: Sekizinci Kısım
17. Bölüm - Çalkalanan Gündem
18. Bölüm - Gölgelerin Ardında
Kılıcın İntikamı Arcı
19. Bölüm - İntikam Planı
Hikaye forum üyelerinin gizemli bir şekilde özel güçler kazandığı bir ortamda geçiyor. Üyeler bir gün uyandıklarında hem fanı oldukları karakterlerin güçlerine hem de kendilerine has kişisel özelliklerinin getirdiği yeteneklere sahip olmuşlardır. Bu güçlerin nereden geldiği bilinmezken üyeler zaman geçtikçe güçlerine alışmış ve bu güçleri lobi savaşlarında kullanma kararı almışlardır. Böylece lobi mücadeleleri hiç olmadığı kadar çekişmeli bir hal almış ve fiziksel boyuta taşınmıştır. Lobiler arasında başlayan bu üstünlük savaşı ise büyük olaylara sebep olacaktır.
Adalet Arcı 1-18
1. Bölüm - Fırtınadan Önceki Sessizlik
Etrafı hurdalarla kaplı, derme çatma bir binanın içerisinde ki masanın etrafında toplanmış şekilde oturmaktadır Hurdacı lobisi. Ortamda Kid'in seriye ne zaman döneceğini ve ilerideki rolünün ne olacağı üzerine bir tartışma dönmektedir. Konuşanlar arasında Montana, Sodex, II.Invictus, Fruit Punch Samurai ve Kaizokuou vardır. ''Sizce Kid ne zamana tekrar gözükür?'' diye sorar Montana. ''Elbaf arkı içerisinde döneceğine eminim.'' diye cevaplar Sodex. ''Ben en fazla 10 bölüme göreceğimize inanıyorum usta.'' der Invictus kendinden emin bir şekilde.
''Ben Kid dönene kadar seriyi takip etmeyi bıraktım, o yüzden bir fikrim yok'' diyerek sırıtır Fruit Punch Samurai. Kaizokuou ise ''Elbaf'ta bir rol oynaması muhtemel. Daha güçlü bir şekilde geri döneceğini düşünüyorum.'' dedikten sonra arkasına yaslanır. Montana ona onaylayıcı bir bakış atar. ''Daha güçlü döneceğine hepimiz hem fikiriz zaten. Sadece beklemek yorucu oluyor.''
Bunu demesinin üzerine diğer üyelerde başlarını sallayarak ona katılır. ''Kid ile dalga geçenlerin hepsini not alın, ileride onlarla güzel eğleneceğiz.'' der Montana birasını yudumlarken. Sodex ''O iş bizde usta, sen merak etme.'' diye cevap verir. O sırada Montana'nın gözüne masadaki tek boş olan koltuk takılır. Ardından bıkkın bir ses tonuyla ''Tiksav'dan haberiniz var mı?'' diye sorar. Bu sorunun ardından ufak bir sessizlik oluşur fakat kısa bir süre sonra sessizliği Invictus bozar. ''Bugün Devrimci lobisi ile görüşeceği için toplantıya gelemeyeceğini iletmemi istedi.''
''Son zamanlarda Devrimciler ile daha sık bir araya geliyor. Bu pek hoşuma gitmiyor.'' der Montana bunun üzerine asık bir surat ifadesiyle. Invictus hoşnutsuz bir şekilde sigarasını yakar. ''Aynı fikirdeyim usta. Bu konu hakkında bir şeyler yapmamız gerekiyor." Diğerleri de bu söylemi kabullenmiş bir şekilde bakarlar.
Kayalıkların yoğun olduğu, ıssız bir bölgenin ortasında ki karargahın içinde Devrimci lobisi oturmaktadır. Skywalker, Soldier Boy, Büyük Korsan Kaidou ve Kadir Dragon ile ilgili bir takım sohbetler ediyorlardır. Soldier Boy'un Dragon'u ne seviyede bekliyorsunuz demesi üzerine başlamıştır bu sohbet. ''Ben en az Yonko seviyesi bekliyorum, aşağısı hayal kırıklığı olur.'' der Kadir. Soldier Boy ''Bana göre Yonko üstü olması lazım valla. Sen ne düşünüyorsun yoldaş?'' diyerek Büyük Korsan Kaidou'ya döner. ''Net Im seviyesi vardır reis.'' der Büyük Korsan Kaidou sırıtarak. Soldier Boy gururlu bir bakış atarak onun omzuna dokunur.
''Amiral seviyesi olsa da yeterli olur.'' der birden Skywalker. Soldier Boy bunu duyunca şaşkın gözlerini ona çevirir. ''Ciddi misin? Dragon'u nasıl amiralle bir tutarsın?'' Bunun üzerine Skywalker yaptığı çizime ara vererek diğerleri ile göz teması kurar. ''Önemli olan Dragon'un gücü değil, fikirleri ve karakteri. Bunu daha öncede söyledim.'' Diğer üyeler biraz mahcup bir şekilde başlarını öne eğerler. Soldier Boy '''Orası öyle ama Dragon reisten beklentimiz çok daha fazlası.'' diyerek kendini ifade etmeye çalışır. O esnada kapıdan içeriye Tiksav Lee girer. Diğerleri ona bakarak selam verir.
Skywalker gülümseyerek ''Hoş geldin, Tiksav. Biz de seni bekliyorduk.'' der ve eliyle onun için ayırdıkları koltuğu işaret eder. Tiksav Lee başını hafif eğerek onları selamlar. ''Hoş bulduk yoldaşlar. Oturmadan önce size önemli bir haberim var.'' Meraklı bakışlar onun üzerine kilitlenir. ''Neymiş o?'' diye sorar Kadir. Tiksav Lee boğazını temizledikten sonra bakışlarını arkasına doğru çevirir ve ''Sizlere yeni üyemizi takdim etmek istiyorum.'' diyerek kolunu kapıya doğru uzatır. Herkes gözlerini kapıya çevirir. Yavaş adımlarla içeriye giren kişi Keepr'dan başkası değildir.
Keepr'ı görünce diğerlerinin adeta yüzü güler. Keepr coşkulu bir şekilde ''Aranıza katılmaktan dolayı şeref duyuyorum.'' diyerek gözlüğünü düzeltir. ''Lobimizi genişletme çaban takdire şayan Tiksav. Keepr kuzenin olduğundan bizim içinde değerli ve güvenilir bir üye.'' der Skywalker. Büyük Korsan Kaidou ''İşte ben buna transfer derim.'' diyerek güler.
Soldier Boy ''Aramıza hoş geldin Keepr yoldaş.'' dedikten sonra gülümser. ''Yeni devrimciler görmek beni her zaman duygulandırıyor.'' diyen Kadir'in ise gözleri dolmuştur. Keepr'ın ''Elimden gelenin en iyisini yapacağıma şüpheniz olmasın.'' demesinin üzerine Skywalker ayağa kalkar ve onun elini sıkarak sıcak bir gülümseme takınır. Ardından tüm üyelere dönerek sesini yükseltir.
"Sevgili dostlar, bir süredir gücümüze güç katmaya devam ediyoruz. Aramıza Keepr yoldaşın da katılmasıyla birlikte artık yeterince güce ulaştığımıza inanıyorum. Daha fazla beklemeye gerek yok. Amiral lobisine karşı saldırıya geçmeye ne dersiniz?'' Diğer üyeler bu sözleri duyduktan sonra gaza geldiklerini hissederler ve hep bir ağızdan ''Evet!'' diye bağırırlar.
Denizin ortasında bir adaya kurulmuş olan askeri karargahın merkezinde Amiral lobisi üyeleri birbiriyle sohbet içindedirler. Sensey bacak bacak üstüne atmış bir şekilde tırnaklarını keserken diğerlerini dinlemektedir. Ch3rlo keyifli bir şekilde ''Son zamanlarda amirallere arka arkaya artı yazılmaya devam ediliyor.'' diyerek viskisini doldurur. Önündeki çerezi yerken sırıtan Mewtwo ''Kizaru'nun Luffy'e yemek veren kişi olmasının yanında Akainu'nun ödülünün 5 milyar çıkması bizim için çok iyi oldu.'' der. Artyomdh telefonundan fantezi lig konusuna bakınırken hafif başını kaldırır. ''Amiralleri hafife almamaları gerektiğini öğrenmişlerdir artık.''
''Hâlâ bahaneler üretenler var ne yazık ki.'' diye cevap verir Tyr. Defterine notlar yazmakla meşgul olan Defterdar alaycı bir tavır takınarak ''İstedikleri kadar reddetsinler. Eninde sonunda kabullenmek zorunda kalacaklar.'' der. Sensey onları dinlerken araya girer. ''Özellikle Sakazuki işlendiğinde, haklılığımız bir kez daha kanıtlanmış olacak.'' Diğerleri o günün hayalini kurarak birbirlerine bakar ve sırıtırlar.
Sensey ise tekrardan lafa girer. ''Yakın zamanda bir duyum aldım. Keepr'ın Devrimci lobisine katıldığı konuşuluyor.'' ''Sahiden mi?'' diye sorar Defterdar. Sensey başını eğerek onaylar. ''Pek şaşırmadım doğrusu, sonuçta Tiksav'ın kuzeni.'' der ch3rlo. Artyom dikkatini telefonundan konuya verir. ''Tiksav zamanında bana da Devrimci lobisine katılma teklifinde bulunmuştu.'' Tyr şaşırarak ona döner. ''Peki sen ne dedin?'' diye sorar. ''Reddettim tabi ki.'' der Artyom gururlu bir ifadeyle.
Mewtwo ''Görünüşe bakılırsa Tiksav Devrimcilere yeni üyeler toplamaya çalışıyor, ileride başımıza bela olabilirler.'' diyerek bakışlarını Sensey'e çevirir. Sensey kendinden emin bir tavırla cevap verir. ''Sıkıntı değil. Lobimizin başka üyeleri de var, halen üstün konumda olanlar biziz.'' Bunu duyan diğer üyeler keyiflerini bozmadan laflamaya devam ederler.
Tatlılar ile çevrili bir kasabanın merkezinde, devasa bir pastanın önündeki masada toplanmış şekilde oturmaktadır Yonko lobisi. Her bir üyenin önünde çayları ve tatlıları vardır. Kendi aralarında eski Yonkoları yad ediyorlardır. ''Kaido ne karakterdi be! Bize İmparator nasıl olunur göstermişti.'' diyerek iç çeker Berkay.''Aynen öyle, Kaido'yu cidden özlüyorum.'' der Kekomancer çayını yudumlarken. Bunun üzerine düşüncelere dalan Mercury tekrar onlara bakarak lafa girer. ''Big Mom ile beraber Wano'yu çekilir yapan tek karakterdi Kaido.''
Reiper ise "Kaido gibisi daha gelmez bu seriye. En güçlü karakter olduğu gün gibi ortadaydı." diyerek efkarlı bir şekilde çayını kafasına diker. "Eski İmparatorların havası bir başkaydı ama artık çağ Luffy ve Karasakal'ın, onlarda bizi iyi temsil edeceklerdir.'' der Kenshiro çayını tazelerken. Glorfindel küçümseyici bir sırıtışla cevap verir. ''Karasakal'dan o kadar emin değilim. Onun yerine Shanks dersek daha iyi olur.'' Kekomancer ''Yapma, Shanks'ın Karasakal kurbanı olacağı gayet açık.'' diyerek araya girer. ''Shanks'ın yenildiği bir anı hayal edemiyorum.'' der Glorfindel tatlısını tadarken.
Tatlıya gömülmüş durumda olan Dattebayo ise lokmasını yuttuktan sonra muhabbete dahil olur. ''Bu seri hâlâ okunuyorsa Shanks'ın payı bunda büyüktür. Boşuna en güçlü İmparator değil.'' Bunu duyan Kekomancer ufak bir kahkaha atar. ''Shanks'ın en güçlü olduğu nereden belli? Kaido daha çok şey gösterdi.'' Dattebayo sitem ederek ona döner. ''Bir konuda da aynı fikirde olsak ölür müsün canısı?''
Kekomancer omuz silkerek cevaplar. ''Yine mi şu muhalefet geyikleri?'' Dattebayo ''Bazen Whitebear D'yi özlediğimi fark ediyorum. Aramızdan ani ayrılışı üzerine lobiye sen katıldın ama iyi mi oldu kötü mü emin değilim.'' der tatlısını çiğnerken. Kekomancer kaşlarını çattıktan sonra ''İleride anlarsın Datte.'' diyerek çayını içmeye devam eder. Reiper ortamı yumuşatmak için sohbete dahil olur.
''Kimin en güçlü İmparator olduğu konusunu boş verin, artık amirallerin devri kapandı. Wano ve Egghead'de işler bizim için hep tıkırında gitti. En güzeli bu değil mi?'' Diğer üyeler ona kıkırdayarak karşılık verir. ''Kesinlikle en güzel his buydu.'' der Kenshiro. Reiper ''Amiral lobisinin son çırpınışlarını izliyoruz.'' diyerek elinde ki çatalı sallar. Dattebayo'nun ''A Haber lobisinin demek istedin herhalde.'' demesi üzerine herkes kahkahalara boğulur. Gülüşmeler kesildikten sonra Kekomancer ciddi bir surat ifadesi takınarak onlara döner.
''Devrimci lobisinin büyümeye başladığına dair söylentileri duydunuz mu?'' ''Evet kulağıma bir şeyler çalındı.'' der Mercury. ''Bu niye bizi ilgilendiriyor?'' diye sorar Berkay. Kekomancer ''Çünkü onlarla müttefik olmanın bizim yararımıza olacağını düşünüyorum.'' diyerek sakalını ovuşturur. ''Amiral lobisi ile baş etmek için başka lobinin yardımına ihtiyacımız yok.'' der Mercury rahat bir tavırla.
Fakat Kekomancer fikrinde ısrarcı gözükmektedir. ''Yine de olası bir ittifak teklifini gözden geçirmeliyiz bence.'' Diğer birkaç üyede biraz düşündükten sonra bu fikre sıcak baktıklarını belli ederler. Bunu gören Mercury ise ''Acele karar vermek hatalı olur. Başka bir lobiye sorgusuz sualsiz güvenemeyiz. Öncelikle bu konuyu derinlemesine bir konuşmamız lazım.'' diyerek ortamdaki aceleci havayı azaltmaya çalışır.
"Haklı olabilirsin, acele iş yapmaya gerek yok bence de." der Berkay. Mercury sözünün dinlendiğini fark ettiğinde bir rahatlama hisseder. Ardından "Öyle yada böyle yakında ortalığın karışacağına dair bir his var içimde. Şu an içinde bulunduğumuz durum fırtınadan önceki sessizlik." diyerek bıyık altından gülümser.
''Ben Kid dönene kadar seriyi takip etmeyi bıraktım, o yüzden bir fikrim yok'' diyerek sırıtır Fruit Punch Samurai. Kaizokuou ise ''Elbaf'ta bir rol oynaması muhtemel. Daha güçlü bir şekilde geri döneceğini düşünüyorum.'' dedikten sonra arkasına yaslanır. Montana ona onaylayıcı bir bakış atar. ''Daha güçlü döneceğine hepimiz hem fikiriz zaten. Sadece beklemek yorucu oluyor.''
Bunu demesinin üzerine diğer üyelerde başlarını sallayarak ona katılır. ''Kid ile dalga geçenlerin hepsini not alın, ileride onlarla güzel eğleneceğiz.'' der Montana birasını yudumlarken. Sodex ''O iş bizde usta, sen merak etme.'' diye cevap verir. O sırada Montana'nın gözüne masadaki tek boş olan koltuk takılır. Ardından bıkkın bir ses tonuyla ''Tiksav'dan haberiniz var mı?'' diye sorar. Bu sorunun ardından ufak bir sessizlik oluşur fakat kısa bir süre sonra sessizliği Invictus bozar. ''Bugün Devrimci lobisi ile görüşeceği için toplantıya gelemeyeceğini iletmemi istedi.''
''Son zamanlarda Devrimciler ile daha sık bir araya geliyor. Bu pek hoşuma gitmiyor.'' der Montana bunun üzerine asık bir surat ifadesiyle. Invictus hoşnutsuz bir şekilde sigarasını yakar. ''Aynı fikirdeyim usta. Bu konu hakkında bir şeyler yapmamız gerekiyor." Diğerleri de bu söylemi kabullenmiş bir şekilde bakarlar.
Kayalıkların yoğun olduğu, ıssız bir bölgenin ortasında ki karargahın içinde Devrimci lobisi oturmaktadır. Skywalker, Soldier Boy, Büyük Korsan Kaidou ve Kadir Dragon ile ilgili bir takım sohbetler ediyorlardır. Soldier Boy'un Dragon'u ne seviyede bekliyorsunuz demesi üzerine başlamıştır bu sohbet. ''Ben en az Yonko seviyesi bekliyorum, aşağısı hayal kırıklığı olur.'' der Kadir. Soldier Boy ''Bana göre Yonko üstü olması lazım valla. Sen ne düşünüyorsun yoldaş?'' diyerek Büyük Korsan Kaidou'ya döner. ''Net Im seviyesi vardır reis.'' der Büyük Korsan Kaidou sırıtarak. Soldier Boy gururlu bir bakış atarak onun omzuna dokunur.
''Amiral seviyesi olsa da yeterli olur.'' der birden Skywalker. Soldier Boy bunu duyunca şaşkın gözlerini ona çevirir. ''Ciddi misin? Dragon'u nasıl amiralle bir tutarsın?'' Bunun üzerine Skywalker yaptığı çizime ara vererek diğerleri ile göz teması kurar. ''Önemli olan Dragon'un gücü değil, fikirleri ve karakteri. Bunu daha öncede söyledim.'' Diğer üyeler biraz mahcup bir şekilde başlarını öne eğerler. Soldier Boy '''Orası öyle ama Dragon reisten beklentimiz çok daha fazlası.'' diyerek kendini ifade etmeye çalışır. O esnada kapıdan içeriye Tiksav Lee girer. Diğerleri ona bakarak selam verir.
Skywalker gülümseyerek ''Hoş geldin, Tiksav. Biz de seni bekliyorduk.'' der ve eliyle onun için ayırdıkları koltuğu işaret eder. Tiksav Lee başını hafif eğerek onları selamlar. ''Hoş bulduk yoldaşlar. Oturmadan önce size önemli bir haberim var.'' Meraklı bakışlar onun üzerine kilitlenir. ''Neymiş o?'' diye sorar Kadir. Tiksav Lee boğazını temizledikten sonra bakışlarını arkasına doğru çevirir ve ''Sizlere yeni üyemizi takdim etmek istiyorum.'' diyerek kolunu kapıya doğru uzatır. Herkes gözlerini kapıya çevirir. Yavaş adımlarla içeriye giren kişi Keepr'dan başkası değildir.
Keepr'ı görünce diğerlerinin adeta yüzü güler. Keepr coşkulu bir şekilde ''Aranıza katılmaktan dolayı şeref duyuyorum.'' diyerek gözlüğünü düzeltir. ''Lobimizi genişletme çaban takdire şayan Tiksav. Keepr kuzenin olduğundan bizim içinde değerli ve güvenilir bir üye.'' der Skywalker. Büyük Korsan Kaidou ''İşte ben buna transfer derim.'' diyerek güler.
Soldier Boy ''Aramıza hoş geldin Keepr yoldaş.'' dedikten sonra gülümser. ''Yeni devrimciler görmek beni her zaman duygulandırıyor.'' diyen Kadir'in ise gözleri dolmuştur. Keepr'ın ''Elimden gelenin en iyisini yapacağıma şüpheniz olmasın.'' demesinin üzerine Skywalker ayağa kalkar ve onun elini sıkarak sıcak bir gülümseme takınır. Ardından tüm üyelere dönerek sesini yükseltir.
"Sevgili dostlar, bir süredir gücümüze güç katmaya devam ediyoruz. Aramıza Keepr yoldaşın da katılmasıyla birlikte artık yeterince güce ulaştığımıza inanıyorum. Daha fazla beklemeye gerek yok. Amiral lobisine karşı saldırıya geçmeye ne dersiniz?'' Diğer üyeler bu sözleri duyduktan sonra gaza geldiklerini hissederler ve hep bir ağızdan ''Evet!'' diye bağırırlar.
Denizin ortasında bir adaya kurulmuş olan askeri karargahın merkezinde Amiral lobisi üyeleri birbiriyle sohbet içindedirler. Sensey bacak bacak üstüne atmış bir şekilde tırnaklarını keserken diğerlerini dinlemektedir. Ch3rlo keyifli bir şekilde ''Son zamanlarda amirallere arka arkaya artı yazılmaya devam ediliyor.'' diyerek viskisini doldurur. Önündeki çerezi yerken sırıtan Mewtwo ''Kizaru'nun Luffy'e yemek veren kişi olmasının yanında Akainu'nun ödülünün 5 milyar çıkması bizim için çok iyi oldu.'' der. Artyomdh telefonundan fantezi lig konusuna bakınırken hafif başını kaldırır. ''Amiralleri hafife almamaları gerektiğini öğrenmişlerdir artık.''
''Hâlâ bahaneler üretenler var ne yazık ki.'' diye cevap verir Tyr. Defterine notlar yazmakla meşgul olan Defterdar alaycı bir tavır takınarak ''İstedikleri kadar reddetsinler. Eninde sonunda kabullenmek zorunda kalacaklar.'' der. Sensey onları dinlerken araya girer. ''Özellikle Sakazuki işlendiğinde, haklılığımız bir kez daha kanıtlanmış olacak.'' Diğerleri o günün hayalini kurarak birbirlerine bakar ve sırıtırlar.
Sensey ise tekrardan lafa girer. ''Yakın zamanda bir duyum aldım. Keepr'ın Devrimci lobisine katıldığı konuşuluyor.'' ''Sahiden mi?'' diye sorar Defterdar. Sensey başını eğerek onaylar. ''Pek şaşırmadım doğrusu, sonuçta Tiksav'ın kuzeni.'' der ch3rlo. Artyom dikkatini telefonundan konuya verir. ''Tiksav zamanında bana da Devrimci lobisine katılma teklifinde bulunmuştu.'' Tyr şaşırarak ona döner. ''Peki sen ne dedin?'' diye sorar. ''Reddettim tabi ki.'' der Artyom gururlu bir ifadeyle.
Mewtwo ''Görünüşe bakılırsa Tiksav Devrimcilere yeni üyeler toplamaya çalışıyor, ileride başımıza bela olabilirler.'' diyerek bakışlarını Sensey'e çevirir. Sensey kendinden emin bir tavırla cevap verir. ''Sıkıntı değil. Lobimizin başka üyeleri de var, halen üstün konumda olanlar biziz.'' Bunu duyan diğer üyeler keyiflerini bozmadan laflamaya devam ederler.
Tatlılar ile çevrili bir kasabanın merkezinde, devasa bir pastanın önündeki masada toplanmış şekilde oturmaktadır Yonko lobisi. Her bir üyenin önünde çayları ve tatlıları vardır. Kendi aralarında eski Yonkoları yad ediyorlardır. ''Kaido ne karakterdi be! Bize İmparator nasıl olunur göstermişti.'' diyerek iç çeker Berkay.''Aynen öyle, Kaido'yu cidden özlüyorum.'' der Kekomancer çayını yudumlarken. Bunun üzerine düşüncelere dalan Mercury tekrar onlara bakarak lafa girer. ''Big Mom ile beraber Wano'yu çekilir yapan tek karakterdi Kaido.''
Reiper ise "Kaido gibisi daha gelmez bu seriye. En güçlü karakter olduğu gün gibi ortadaydı." diyerek efkarlı bir şekilde çayını kafasına diker. "Eski İmparatorların havası bir başkaydı ama artık çağ Luffy ve Karasakal'ın, onlarda bizi iyi temsil edeceklerdir.'' der Kenshiro çayını tazelerken. Glorfindel küçümseyici bir sırıtışla cevap verir. ''Karasakal'dan o kadar emin değilim. Onun yerine Shanks dersek daha iyi olur.'' Kekomancer ''Yapma, Shanks'ın Karasakal kurbanı olacağı gayet açık.'' diyerek araya girer. ''Shanks'ın yenildiği bir anı hayal edemiyorum.'' der Glorfindel tatlısını tadarken.
Tatlıya gömülmüş durumda olan Dattebayo ise lokmasını yuttuktan sonra muhabbete dahil olur. ''Bu seri hâlâ okunuyorsa Shanks'ın payı bunda büyüktür. Boşuna en güçlü İmparator değil.'' Bunu duyan Kekomancer ufak bir kahkaha atar. ''Shanks'ın en güçlü olduğu nereden belli? Kaido daha çok şey gösterdi.'' Dattebayo sitem ederek ona döner. ''Bir konuda da aynı fikirde olsak ölür müsün canısı?''
Kekomancer omuz silkerek cevaplar. ''Yine mi şu muhalefet geyikleri?'' Dattebayo ''Bazen Whitebear D'yi özlediğimi fark ediyorum. Aramızdan ani ayrılışı üzerine lobiye sen katıldın ama iyi mi oldu kötü mü emin değilim.'' der tatlısını çiğnerken. Kekomancer kaşlarını çattıktan sonra ''İleride anlarsın Datte.'' diyerek çayını içmeye devam eder. Reiper ortamı yumuşatmak için sohbete dahil olur.
''Kimin en güçlü İmparator olduğu konusunu boş verin, artık amirallerin devri kapandı. Wano ve Egghead'de işler bizim için hep tıkırında gitti. En güzeli bu değil mi?'' Diğer üyeler ona kıkırdayarak karşılık verir. ''Kesinlikle en güzel his buydu.'' der Kenshiro. Reiper ''Amiral lobisinin son çırpınışlarını izliyoruz.'' diyerek elinde ki çatalı sallar. Dattebayo'nun ''A Haber lobisinin demek istedin herhalde.'' demesi üzerine herkes kahkahalara boğulur. Gülüşmeler kesildikten sonra Kekomancer ciddi bir surat ifadesi takınarak onlara döner.
''Devrimci lobisinin büyümeye başladığına dair söylentileri duydunuz mu?'' ''Evet kulağıma bir şeyler çalındı.'' der Mercury. ''Bu niye bizi ilgilendiriyor?'' diye sorar Berkay. Kekomancer ''Çünkü onlarla müttefik olmanın bizim yararımıza olacağını düşünüyorum.'' diyerek sakalını ovuşturur. ''Amiral lobisi ile baş etmek için başka lobinin yardımına ihtiyacımız yok.'' der Mercury rahat bir tavırla.
Fakat Kekomancer fikrinde ısrarcı gözükmektedir. ''Yine de olası bir ittifak teklifini gözden geçirmeliyiz bence.'' Diğer birkaç üyede biraz düşündükten sonra bu fikre sıcak baktıklarını belli ederler. Bunu gören Mercury ise ''Acele karar vermek hatalı olur. Başka bir lobiye sorgusuz sualsiz güvenemeyiz. Öncelikle bu konuyu derinlemesine bir konuşmamız lazım.'' diyerek ortamdaki aceleci havayı azaltmaya çalışır.
"Haklı olabilirsin, acele iş yapmaya gerek yok bence de." der Berkay. Mercury sözünün dinlendiğini fark ettiğinde bir rahatlama hisseder. Ardından "Öyle yada böyle yakında ortalığın karışacağına dair bir his var içimde. Şu an içinde bulunduğumuz durum fırtınadan önceki sessizlik." diyerek bıyık altından gülümser.
2. Bölüm - Şüphe
Doğanın içinde, yeşilliklerin arasında bir villanın bahçesinde mangal ziyafeti düzenleniyordur. Bu ziyafeti düzenleyenler ise Lastik lobisidir. Herkes tabaklarındaki etlere gömülmek ile meşgulken Alpamis mangalın başında ateşi harlamaktadır. Diğerlerine dönerek seslenir. ''Etleri beğendiniz mi beyler?'' ''Leziz olmuş. Eline sağlık Alpa.'' der Raiden bifteğini ısırırken. Çörekçioğlu Luffy ''Bunu daha sık yapmamız lazım.'' diyerek köftesini çiğnemeye devam eder. FrostPale bifteğinin tadına bakarken adetagözleri parlamaktadır.
''Bu benim sizinle yaptığım ilk mangalım oldu. Biraz heyecanlıyım.'' Tombe gülümseyerek elini onun omzuna koyar. ''Heyecana gerek yok. Foruma katılalı fazla olmamasına rağmen ortama iyi ayak uydurdun. Lobimizin de önemli bir parçası haline geldin.'' Bunu duyan FrostPale kendini biraz daha rahatlamış hisseder. ''Sağolun.'' diyerek tebessüm eder. Alpamis kendi tabağını doldurduktan sonra diğerlerinin yanına oturarak lafa girer. ''Luffy'i özledik valla, değil mi?'
''Hemde nasıl, şu manga araları çok sık olmaya başladı.'' diye sitem eder Jacques. Chris ise etini yerken hafif omuz silkerek konuşur. ''Oda işte ne bekliyoruz ki?'' ''Luffy'i daha çok çizmesini bekliyoruz.'' der Raiden cevap olarak. Alpamis aniden ''Yetiş ya Luffy!'' diyerek diğerlerini güldürür. Ardından keyifli bir sırıtışla lafına devam eder. ''O değil de Nika fanları her geçen gün daha çok patlıyorlar. Luffy yakında meyve yerine haki ile ön plana çıkmaya başlayacaktır.'' Raiden ona katıldığını belli eden bir bakışla cevap verir. ''Zaten meyve söylenilen gibi en güçlüsü değil, meyveyi asıl adam eden Luffy.''
''Onu iyi dedin.'' diyerek karşılık verir Çörekçioğlu. Tombe kolasını yudumlarken ortaya bir laf atar. ''Kılıç lobisi bir süredir ortalıkta gözükmüyor farkında mısınız?'' Diğerleri ona doğru bakar ve biraz düşünürler. ''Evet ben de bir süredir hiçbirine rastlamadım.'' der Jacques. Chris alaycı bir ifade takınarak ağzını açar. ''Zaten artık eski güçlerinde değiller, gittikçe kan kaybediyorlar.'' Alpamis ''Özellikle Enma'dan sonra zayıflamışlardı, Zoro'nun 6 ay boyunca Lucci ile kapışması da cabası oldu.'' diyerek ekleme yapar. ''Bazı Zorocuların fanlığı bıraktığını bile duymuştum.'' der FrostPale, bir yandan da tabağını sıyırmaktadır.
Alpamis etlerini bitirmesinin ardından onlara dönerek ağzındaki baklayı çıkarır. ''Tüm bunları hesaba katınca yakında kılıç lobisini tamamen bitirmek için harekete geçmemiz gerektiğini düşünüyorum.'' FrostPale ve Jacques başta şaşırmış gözükseler de bu fikri sandıklarından çabuk benimserler. Raiden Alpamis'e bakarak ''Aynı fikirdeyim.'' der ve ardından diğerlerine seslenir. ''Sizler ne dersiniz?'' Kalan üyeler heyecanla yumruklarını sıkarak Alpamis'e katıldıklarını ilan ederler.
Ortalığın duman altı olduğu bir apartman dairesinde toplanmış olan Sanji lobisi kanepelerinde oturup sigaralarını tüttürürlerken sohbete dalmışlardır. Duvarlarda çeşitli One Piece kadınlarının resimleri asılıdır. ''Sanji artık apayrı bir seviyede. Onu ezikleyen herkesi sus pus bıraktı.'' der BattalGazi kollarını birbirine dolamış bir şekilde. Itachi_27 sırıtarak cevap verir. ''Aynen öyle. Adam hasar bile almıyor artık.'' Onlara doğru dönen Feitan ''Gel de bunu haterlarına anlat, nereden gömsek diye mantık sınırlarını zorluyorlar.'' diyerek sigarasını üfler.
''Sadece güç olarak değil, kişilik olarak bile gereksiz küçümsüyorlar. Karakter gelişimini okuması ayrı bir keyifli.'' der Kuraoshi no Sanji izlemekte olduğu videoya ara verdikten sonra. Excessum sigarasının küllerini dökerken başını sallar. ''Yeşil fanları bu tarz şeylerden pek anlıyor gibi durmuyor.'' Bunu duyan Historia bir anlığına duraksayıp sigarasını indirir. Yüzünde tatlı bir tebessüm oluşur. ''Yeşil lafını duymak bana birini hatırlattı.''
Feitan ''Bana da.'' diyerek karşılık verir. Execssum'un meraklı gözleri onlara çevrilir. ''Kim o?'' diye sorar. Historia ''Killzone. Artık emekli olmuş bir Sanji fanı.'' der uzaklara dalarak. Excessum birden beyninde şimşekler çakmış gibi gözükerek lafa girer. ''Onun ismini duymuştum. Sağlam bir Sanji fanı olsa gerek.'' Historia iç çektikten sonra Excessum'a bakar. ''İsmi duyulmayacak bir üye değildi.'' Diğerleri onu onaylar şekilde . Historia lafına devam eder. ''Emekli olmuş olsa bile yeni nesil Sanji fanlarına inancı tamdı. Tıpkı senin gibi fanlara.'' Bunu duyan Escessum gururlu bir yüz ifadesiyle sırıtarak sigarasını ağzına götürür.
''Öyleyse onun beklentilerini karşılamak için elimden geleni yapacağım.'' BattalGazi duyduğu memnuniyeti belli ederek onun omzunu sıvazlar. ''İşte duymak istediğim cevap.'' Itachi_27 sessiz bir şekilde onları dinledikten sonra aklındakileri ortaya dökmeye karar verir. ''Kılıç lobisinin bu kadar uzun süredir sessiz kalması hayra alamet değil. Arkasında bir şeyler olabilir.''
Excessum ''Bence biraz fazla düşünüyorsun, belki de cidden zayıflamışlardır.'' der usulca. Ardından Feitan sigarasını yakarken lafa dalar. ''Kılıç lobisinin lidersiz kaldığını duymuştum.'' Historia ''Yeni bir lider arayışında oldukları için arka planda kalmış olabilirler.'' diyerek bir tahmin yürütür. ''Bu süre içerisinde mutlaka bir lider bulurlardı ve bizde bunun haberini alırdık.'' 'der Battalgazi sigarasını söndürürken. Historia ise şüpheci bir tavırla gözlerini kısarak cevap verir. ''Her halükarda dikkatli olmalıyız, gelecekteki savaşımız için hazırlıklara başlamamız gerekiyor.''
Dalgaların usulca kıyıya vurduğu sakin bir kumsalda şemsiyelerin altına oturmuş halde keyif çatmaktadır Shanks lobisi. Ellerinde sakeleri ve yüzlerinden eksik olmayan gülümsemeleri ile. ''Shanks her gözüktüğünde beklentileri karşılamaya devam ediyor, sahiden en güçlü Yonko.'' diyerek içkisini yudumlar Kuroro. Arthur Morgan onunla aynı fikirde olduğunu belli ederek cevap verir. ''Kesinlikle, artık Shanks'ın yanında diğer Yonkoların esamesi okunmaz. Amirallere değinmiyorum bile, top tier seviyesinden çokuzak kaldılar.'' Shakan sakesini kafasına diktikten sonra sırıtarak lafa girer. ''Shanks o kadar büyük ki Oda adamdan bir tane daha çizdi.'' Bunu duyan diğer üyeler aralarında gülüşürler. Bogeyman kendini beğenmiş bir üslupla diğerlerine bakıp sohbete dahil olur. ''Shanks'ın büyüklüğünü hepinizden önce keşfettiğim için kendimle gurur duyuyorum.''
Kuroro ona aldırış etmemeye çalışsa da bunda başarılı olamaz ve bıkmış bir tavırla cevap verir. ''Yine her karakterin ilk fanı olan sensin değil mi?'' Arthur ve Shakan gülmemek için kendilerini zor tutarlar.
Bogeyman'in suratından duyduğu şeyden hoşnut olmadığı çok net anlaşabiliyordur, hemen karşı cevap verir. ''Sadece gerçekleri söylüyorum.'' Bunu duyan Kuroro konuyu uzatmamak için geçiştirir tarzda bir gülümseme ile onu onaylar. Shakan sakesinin tadını çıkarırken tekrar konuya döner. ''Shanks'ın yeri öylesine farklı ki sırf bu yüzden Yonko lobisi ile tartışmalara girdiğimiz olmuştu.'' O zamanları aklına getiren Kuroro ve Arthur nostaljik bir hisle düşüncelere dalarlar. ''O günleri dün gibi hatırlıyorum. Sırf bu tartışmalardan ötürü Yonko lobisinden ayrılıp ayrı bir Shanks lobisi kurmuştuk.'' der Kuroro eskileri yad ederken. Arthur şezlonguna uzanıp isteksiz bir ses tonuyla konuşur. ''Yonko lobisinde Shanks'ı en güçsüz Yonko olarak görenler olduğu sürece tekrar birleşmemiz zor.''
''Zaten buna ihtiyacımız da yok.'' der Bogeyman önündeki midyeleri iştahla midesine gömerken. O sırada ''Devrimcilerin yeni transferi hakkında ne düşünüyorsunuz?'' diye sorar Shakan meraklı bir şekilde. Arthur bakışlarını ona doğru çevirerek cevaplar. ''Daha yeni gördüm ben de, Tiksav forumda duyurmuş. Keepr elbet onlara katkı sağlayacaktır.'' ''Endişelenecek bir şey olduğunu düşünmüyorum, sonuçta bizim onlarla bir alıp veremediğimiz yok.'' diyerek karşılık verir Shakan. Arthur ise şüpheli bir surat ile 'Emin miyiz? Kuroro ve Bogeyman diğer Figarland ailesi üyelerini de seviyor sonuçta.'' Kuroro sakesini yudumlarken cevaplar. ''Onların derdi bizden çok amiral lobisiyle gibi duruyor.'' O esnada Bogeyman midyelerini açmakla uğraşırken Kuroro'ya döner.
''Skywalker'da Shanks seviyordu değil mi? Aranızın iyi olması gerekiyor sanki.'' Bu cümlenin üstüne Kuroro'nun yüzünde bir anlığına buruk bir gülümseme belirir, fakat ardından bu gülümseme yavaşça kaybolur. ''Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Onların ne yaptıkları bizi ilgilendirmiyor.'' Arthur Bogeyman'e kaş göz yaparak konuyu kapatması gerektiğini işaret eder. Bu hareketi gören Bogeyman biraz utanır ve Skywalker hakkında daha fazla laf etmeden midyesini yemeye odaklanır. Kuroro tekrardan kafasını topladıktan sonra lafına devam eder. ''Şu an bizi ilgilendiren tek bir konu var. O da başka bir üyeyle alakalı.'' Bu cümleden sonra Arthur'un yüzünde imalı bir sırıtış belirir. ''Ben kim olduğunu tahmin edebiliyorum.''
''Hangi üye ya? Ben anlamadım.'' diyen Bogeyman kendini Fransız kalmış hissederek Kuroro'ya bakar. Kuroro ''Yakında sana kim olduğunu söylerim.'' dedikten sonra sakesini havaya kaldırarak sesini yükseltir. ''Harekete geçeceğimiz zaman gelene kadar keyfimize bakalım! Bırakalım diğer lobiler birbirlerini yesinler.'' Diğer üyelerin bu sözlere sevinçle karşılık vermesinin ardından hep beraber Shanks adına kadeh tokuştururlar.
''Bu benim sizinle yaptığım ilk mangalım oldu. Biraz heyecanlıyım.'' Tombe gülümseyerek elini onun omzuna koyar. ''Heyecana gerek yok. Foruma katılalı fazla olmamasına rağmen ortama iyi ayak uydurdun. Lobimizin de önemli bir parçası haline geldin.'' Bunu duyan FrostPale kendini biraz daha rahatlamış hisseder. ''Sağolun.'' diyerek tebessüm eder. Alpamis kendi tabağını doldurduktan sonra diğerlerinin yanına oturarak lafa girer. ''Luffy'i özledik valla, değil mi?'
''Hemde nasıl, şu manga araları çok sık olmaya başladı.'' diye sitem eder Jacques. Chris ise etini yerken hafif omuz silkerek konuşur. ''Oda işte ne bekliyoruz ki?'' ''Luffy'i daha çok çizmesini bekliyoruz.'' der Raiden cevap olarak. Alpamis aniden ''Yetiş ya Luffy!'' diyerek diğerlerini güldürür. Ardından keyifli bir sırıtışla lafına devam eder. ''O değil de Nika fanları her geçen gün daha çok patlıyorlar. Luffy yakında meyve yerine haki ile ön plana çıkmaya başlayacaktır.'' Raiden ona katıldığını belli eden bir bakışla cevap verir. ''Zaten meyve söylenilen gibi en güçlüsü değil, meyveyi asıl adam eden Luffy.''
''Onu iyi dedin.'' diyerek karşılık verir Çörekçioğlu. Tombe kolasını yudumlarken ortaya bir laf atar. ''Kılıç lobisi bir süredir ortalıkta gözükmüyor farkında mısınız?'' Diğerleri ona doğru bakar ve biraz düşünürler. ''Evet ben de bir süredir hiçbirine rastlamadım.'' der Jacques. Chris alaycı bir ifade takınarak ağzını açar. ''Zaten artık eski güçlerinde değiller, gittikçe kan kaybediyorlar.'' Alpamis ''Özellikle Enma'dan sonra zayıflamışlardı, Zoro'nun 6 ay boyunca Lucci ile kapışması da cabası oldu.'' diyerek ekleme yapar. ''Bazı Zorocuların fanlığı bıraktığını bile duymuştum.'' der FrostPale, bir yandan da tabağını sıyırmaktadır.
Alpamis etlerini bitirmesinin ardından onlara dönerek ağzındaki baklayı çıkarır. ''Tüm bunları hesaba katınca yakında kılıç lobisini tamamen bitirmek için harekete geçmemiz gerektiğini düşünüyorum.'' FrostPale ve Jacques başta şaşırmış gözükseler de bu fikri sandıklarından çabuk benimserler. Raiden Alpamis'e bakarak ''Aynı fikirdeyim.'' der ve ardından diğerlerine seslenir. ''Sizler ne dersiniz?'' Kalan üyeler heyecanla yumruklarını sıkarak Alpamis'e katıldıklarını ilan ederler.
Ortalığın duman altı olduğu bir apartman dairesinde toplanmış olan Sanji lobisi kanepelerinde oturup sigaralarını tüttürürlerken sohbete dalmışlardır. Duvarlarda çeşitli One Piece kadınlarının resimleri asılıdır. ''Sanji artık apayrı bir seviyede. Onu ezikleyen herkesi sus pus bıraktı.'' der BattalGazi kollarını birbirine dolamış bir şekilde. Itachi_27 sırıtarak cevap verir. ''Aynen öyle. Adam hasar bile almıyor artık.'' Onlara doğru dönen Feitan ''Gel de bunu haterlarına anlat, nereden gömsek diye mantık sınırlarını zorluyorlar.'' diyerek sigarasını üfler.
''Sadece güç olarak değil, kişilik olarak bile gereksiz küçümsüyorlar. Karakter gelişimini okuması ayrı bir keyifli.'' der Kuraoshi no Sanji izlemekte olduğu videoya ara verdikten sonra. Excessum sigarasının küllerini dökerken başını sallar. ''Yeşil fanları bu tarz şeylerden pek anlıyor gibi durmuyor.'' Bunu duyan Historia bir anlığına duraksayıp sigarasını indirir. Yüzünde tatlı bir tebessüm oluşur. ''Yeşil lafını duymak bana birini hatırlattı.''
Feitan ''Bana da.'' diyerek karşılık verir. Execssum'un meraklı gözleri onlara çevrilir. ''Kim o?'' diye sorar. Historia ''Killzone. Artık emekli olmuş bir Sanji fanı.'' der uzaklara dalarak. Excessum birden beyninde şimşekler çakmış gibi gözükerek lafa girer. ''Onun ismini duymuştum. Sağlam bir Sanji fanı olsa gerek.'' Historia iç çektikten sonra Excessum'a bakar. ''İsmi duyulmayacak bir üye değildi.'' Diğerleri onu onaylar şekilde . Historia lafına devam eder. ''Emekli olmuş olsa bile yeni nesil Sanji fanlarına inancı tamdı. Tıpkı senin gibi fanlara.'' Bunu duyan Escessum gururlu bir yüz ifadesiyle sırıtarak sigarasını ağzına götürür.
''Öyleyse onun beklentilerini karşılamak için elimden geleni yapacağım.'' BattalGazi duyduğu memnuniyeti belli ederek onun omzunu sıvazlar. ''İşte duymak istediğim cevap.'' Itachi_27 sessiz bir şekilde onları dinledikten sonra aklındakileri ortaya dökmeye karar verir. ''Kılıç lobisinin bu kadar uzun süredir sessiz kalması hayra alamet değil. Arkasında bir şeyler olabilir.''
Excessum ''Bence biraz fazla düşünüyorsun, belki de cidden zayıflamışlardır.'' der usulca. Ardından Feitan sigarasını yakarken lafa dalar. ''Kılıç lobisinin lidersiz kaldığını duymuştum.'' Historia ''Yeni bir lider arayışında oldukları için arka planda kalmış olabilirler.'' diyerek bir tahmin yürütür. ''Bu süre içerisinde mutlaka bir lider bulurlardı ve bizde bunun haberini alırdık.'' 'der Battalgazi sigarasını söndürürken. Historia ise şüpheci bir tavırla gözlerini kısarak cevap verir. ''Her halükarda dikkatli olmalıyız, gelecekteki savaşımız için hazırlıklara başlamamız gerekiyor.''
Dalgaların usulca kıyıya vurduğu sakin bir kumsalda şemsiyelerin altına oturmuş halde keyif çatmaktadır Shanks lobisi. Ellerinde sakeleri ve yüzlerinden eksik olmayan gülümsemeleri ile. ''Shanks her gözüktüğünde beklentileri karşılamaya devam ediyor, sahiden en güçlü Yonko.'' diyerek içkisini yudumlar Kuroro. Arthur Morgan onunla aynı fikirde olduğunu belli ederek cevap verir. ''Kesinlikle, artık Shanks'ın yanında diğer Yonkoların esamesi okunmaz. Amirallere değinmiyorum bile, top tier seviyesinden çokuzak kaldılar.'' Shakan sakesini kafasına diktikten sonra sırıtarak lafa girer. ''Shanks o kadar büyük ki Oda adamdan bir tane daha çizdi.'' Bunu duyan diğer üyeler aralarında gülüşürler. Bogeyman kendini beğenmiş bir üslupla diğerlerine bakıp sohbete dahil olur. ''Shanks'ın büyüklüğünü hepinizden önce keşfettiğim için kendimle gurur duyuyorum.''
Kuroro ona aldırış etmemeye çalışsa da bunda başarılı olamaz ve bıkmış bir tavırla cevap verir. ''Yine her karakterin ilk fanı olan sensin değil mi?'' Arthur ve Shakan gülmemek için kendilerini zor tutarlar.
Bogeyman'in suratından duyduğu şeyden hoşnut olmadığı çok net anlaşabiliyordur, hemen karşı cevap verir. ''Sadece gerçekleri söylüyorum.'' Bunu duyan Kuroro konuyu uzatmamak için geçiştirir tarzda bir gülümseme ile onu onaylar. Shakan sakesinin tadını çıkarırken tekrar konuya döner. ''Shanks'ın yeri öylesine farklı ki sırf bu yüzden Yonko lobisi ile tartışmalara girdiğimiz olmuştu.'' O zamanları aklına getiren Kuroro ve Arthur nostaljik bir hisle düşüncelere dalarlar. ''O günleri dün gibi hatırlıyorum. Sırf bu tartışmalardan ötürü Yonko lobisinden ayrılıp ayrı bir Shanks lobisi kurmuştuk.'' der Kuroro eskileri yad ederken. Arthur şezlonguna uzanıp isteksiz bir ses tonuyla konuşur. ''Yonko lobisinde Shanks'ı en güçsüz Yonko olarak görenler olduğu sürece tekrar birleşmemiz zor.''
''Zaten buna ihtiyacımız da yok.'' der Bogeyman önündeki midyeleri iştahla midesine gömerken. O sırada ''Devrimcilerin yeni transferi hakkında ne düşünüyorsunuz?'' diye sorar Shakan meraklı bir şekilde. Arthur bakışlarını ona doğru çevirerek cevaplar. ''Daha yeni gördüm ben de, Tiksav forumda duyurmuş. Keepr elbet onlara katkı sağlayacaktır.'' ''Endişelenecek bir şey olduğunu düşünmüyorum, sonuçta bizim onlarla bir alıp veremediğimiz yok.'' diyerek karşılık verir Shakan. Arthur ise şüpheli bir surat ile 'Emin miyiz? Kuroro ve Bogeyman diğer Figarland ailesi üyelerini de seviyor sonuçta.'' Kuroro sakesini yudumlarken cevaplar. ''Onların derdi bizden çok amiral lobisiyle gibi duruyor.'' O esnada Bogeyman midyelerini açmakla uğraşırken Kuroro'ya döner.
''Skywalker'da Shanks seviyordu değil mi? Aranızın iyi olması gerekiyor sanki.'' Bu cümlenin üstüne Kuroro'nun yüzünde bir anlığına buruk bir gülümseme belirir, fakat ardından bu gülümseme yavaşça kaybolur. ''Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Onların ne yaptıkları bizi ilgilendirmiyor.'' Arthur Bogeyman'e kaş göz yaparak konuyu kapatması gerektiğini işaret eder. Bu hareketi gören Bogeyman biraz utanır ve Skywalker hakkında daha fazla laf etmeden midyesini yemeye odaklanır. Kuroro tekrardan kafasını topladıktan sonra lafına devam eder. ''Şu an bizi ilgilendiren tek bir konu var. O da başka bir üyeyle alakalı.'' Bu cümleden sonra Arthur'un yüzünde imalı bir sırıtış belirir. ''Ben kim olduğunu tahmin edebiliyorum.''
''Hangi üye ya? Ben anlamadım.'' diyen Bogeyman kendini Fransız kalmış hissederek Kuroro'ya bakar. Kuroro ''Yakında sana kim olduğunu söylerim.'' dedikten sonra sakesini havaya kaldırarak sesini yükseltir. ''Harekete geçeceğimiz zaman gelene kadar keyfimize bakalım! Bırakalım diğer lobiler birbirlerini yesinler.'' Diğer üyelerin bu sözlere sevinçle karşılık vermesinin ardından hep beraber Shanks adına kadeh tokuştururlar.
3. Bölüm - Serbest Kalan Mahkum
Denizin ortasında, yüzeye çıkmış halde usulca hareket eden bir denizaltının güvertesine yerleştirdikleri sandalyelere oturmuş şekilde sohbet etmektedir Law lobisi. Serinin gidişatı hakkında sohbet ederlerken ''Law okumayı cidden özledim ya.'' diye sitem eder Trafalgar Law. Murray okumakta olduğu gazeteden başını hafif kaldırır. ''Al benden de o kadar. Ne zaman geri dönecek acaba?'' ''Zamanından emin değilim ama elbet dönecek, hayatta olduğunu biliyoruz.'' der Croc kendinden emin bir ses tonuyla. Ölüm Cerrahı ona katıldığını belli ederek lafa girer.
"Oda böyle bir karakteri harcamaz. Karasakal karşısında nasıl bir performans verdiğini hepimiz gördük.'' Trao elinde tuttuğu neşteri çevirirken ''Çok sağlam bir mücadeleydi cidden. Karasakal'a yardım eden tayfası olmasa Law savaştan galip bile ayrılabilirdi.'' diyerek gurur dolu bir ifadeyle gülümser.
O sırada çayını içmekte olan Roshi (01746) sohbete dahil olur. ''Bepo'yu da unutmamak lazım. O da kendini aşarak kaptanını Karasakal'ın elinden kurtardı.'' Bunu duyan Croc aniden heyecanla lafın arasına atlar. ''Evet! Gerçekten mükemmel bir andı. Bepo ile gurur duyuyorum.''
''Karasakal ile olan savaşa animeden de baktınız mı? Beni ayrı bir duygulandırdı, iyi iş çıkarmışlar.'' der Trafalgar Law hafif bir tebessüm eşliğinde. Croc yine heyecanla ve parlayan gözlerle cevap verir. ''Elbette baktım. Bepo'yu mangadakinden bile daha güçlü resmetmişler, efsaneydi.'' Trao şapkasını düzelterek lafa girer. ''Kaliteli Law sahneleri izlemeye asla hayır demem.'' Murray ''Anlaşılan tıpkı Oda gibi Toei'de Law seviyor.'' diyerek gazete sayfasını çevirir.
Roshi çayını yudumlarken hafif sırıtarak ortaya bir laf atar. ''Sonuçta Corazon'un emaneti, bu adam sevilmez mi?'' Trafalgar Law onu onaylayan bir yüz ifadesiyle karşılık verir. ''Çok doğru Roshi-san. Corazon'un yetiştirdiği birinden daha azı beklenemezdi.'' Diğer üyeler bu muhabbetin üzerine biraz duygusallaşarak iç çekerler.
Ardından Ölüm Cerrahı ''Yeni bir Law romanı da yolda. Yapımcılarda karakterin büyüklüğünün farkında.'' diyerek sevincini belli eder. Trafalgar Law bunu duyduktan sonra kararlı bakan gözlerle diğerlerine döner. ''Yakında bizim lobimizde dikkate alınmaya başlayacak. Henüz diğer lobiler için pek tehditkar gözükmesek bile gün geçtikçe güçleniyoruz, bizi küçümseyenlerin başına bela olacağımızdan şüphem yok.''
Bu konuşmayı dinleyen üyeler kendilerine olan inançlarının arttığını hissederler. ''Birlikte olduğumuz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz şey yok.'' der Trao sevgi dolu bir sırıtışla. Roshi çayını bitirdikten sonra meraklı bir tavırla Trafalgar Law'a bir soru yöneltir. ''Ben buralarda yokken Milllennium Wizard ile aranızda bir şey yaşandığını duydum, bu doğru mu?'
Trafalgar Law bu soruyu fazla ciddiye almamış gibi bir umursamazlıkla cevaplar. ''Evet aramızda bir şeyler yaşandı ve artık ittifak değiliz. Fakat çok önemli bir mevzu değil.'' Roshi biraz üzgün bir ifadeyle ona bakarak konuşur. ''Millennium Wizard'ın Law savunduğu günler geride kaldı sanırım. Yazık olmuş.'' Trafalgar Law'8n içinde hissettiği hırs bir anlığına dışarıya yansır. Herkesin gözü onun üzerine kitlenmiştir. Trafalgar Law özgüvenli bir şekilde göğsünü kabartarak konuşur. ''Ayrı düşmemiz bize sorun çıkarmayacak. Çünkü yakında onun icabına bizzat ben bakacağım.'' Bunu duyan üyeler onun kararlığından etkilenmiş bir şekilde gülümseyerek sohbetlerine devam ederler.
Kavurucu sıcağın hüküm sürdüğü bir çölün ortasında bulunan sakin bir barın içerisinde oturmaktadır Sir Crocodile. Bir yan karşısındaki barmenden rica ettiği üzere kancasına montelediği içkisini yudumlarken diğer yandan elinde ki ödül posterine bakarak keyif çatmaktadır. Bu ödül Crocodile karakterinden başkasına ait değildir. ''Şu ödülün güzelliğine bak, Crocodile haterlarının bir bir patlayışını görmek oldukça keyifli.'' diyerek sırıtır kendi kendine. Barmene bakarak ''Bu sadece başlangıç, ileride daha çok patlayacaklar. Haklılığım iyice anlaşılacak.'' der ve içkisini kafasına diker.
Ardından bardağı sertçe masaya vurur, dudağının kenarından viski akmaktadır. Barmen ne tepki vereceğini bilemeden ''Haklısın abi.'' diyerek sessizce onu izlemektedir. Sir Crocodile ise neşeli bir ses tonuyla konuşmaya devam eder.
''Özellikle Doflamingo fanlarının yapacağı bahaneleri merakla bekliyorum.'' demesi üzerine kötücül bir kahkaha atar. Barmen kafası karışmış bir şekilde masayı silerken ''B-ben de öyle..'' der. Barmen önündeki kanca gözüne takıldığı için kendini biraz tedirgin hissetmiştir. Sir Crocodile'ın ''Bir tane daha doldur.'' demesi üzerine bardağı ondan alır. O esnada Sir Crocodile arkadan gelen ayak sesleri eşliğinde içeriye birinin girdiğini fark eder. Arkasını döner ve gelen kişiyi görünce ufak bir tebessüm eder.
''Seni buralarda görmeyi beklemiyordum, Kenny. Tanıdık bir sima görmeyeli oluyor.'' diyerek içkisini ağzına götürür. Kenny ise hafif sırıtarak karşılık verir. ''Ben de seni görmeyeli baya oluyor. Şu aralar One Piece konularında takılmıyorsun gibi.'' ''Seri eskisi kadar ilgimi çekmiyor. Şu an beni One Piece ile ilgili keyiflendiren tek şey Crocodile'ın haterlarını patlatması.'' der Sir Crocodile gözünü tekrar elinde ki ödül posterine çevirerek. Kenny barmenden içki istedikten sonra elini sakalına götürür ve düşünceli şekilde ovuşturur.
''Crocodile'dan öyle bir ödülü kimse beklemiyordu. Bu konuda hakkını vermek gerek.'' Sir Crocodile ''Eyvallah, mangayı doğru okuyanlar için çok sürpriz olmadı.'' diyerek içkisinin keyfini çıkarır. Kenny etrafına biraz bakındıktan sonra Sir Crocodile'a döner. ''Buna rağmen hala tek Crocodile fanı sensin gibi duruyor.'' diyerek kıkırdar. ''Kişi sayısı önemsiz. Senelerce tek başıma mücadele ettim, bu lobiyi de tek başıma taşırım.'' der Sir Crocodile kendinden emin bir tavırla. Kenny bu aforizmadan biraz etkilenmiş gibi gözükmektedir. İçten içe Sir Crocodile'a saygı duyduğunu fark eder. ''Sanırım haklısın. Gördüğüm en tutkulu fanlık performanslarından birine imza attın, tebrikler.''
Sir Crocodile ''Değerimiz sonradan anlaşılmış gibi duruyor.'' diyerek sitemle karışık bir gülümseme ile elindeki içki bardağıyla oynar. Kenny bir süre sessiz kaldıktan sonra tekrar ona bakarak ''Şimdi düşündüm de, seni gördüğüme sevindim. İkimizde Fenerliyiz neticede.'' der. Bunun üzerine ikisi de gülerek içki bardaklarını tokuşturur ve uzun sürecek bir futbol sohbetine dalarlar.
Dolunayın parıldayarak yükseldiği, fırtınanın hüküm sürdüğü bir gecenin ortasında iki kapüşonlu pelerin giymiş adam bulundukları gemiden karaya inerek ilerlemektedirler. Şiddetli bir yağmur eşliğinde gök gürültülerinin yoğun olduğu gecede bu iki adam bir hapishanenin önüne gelmişlerdir. Hapishane girişinin önündeki iki gardiyan onlara kim olduklarını sormalarının üzerine iki adamda sessiz kalır. Gardiyanlar bu saatte ziyarete gelemeyeceklerini belirtmelerinin ardından tam onlara müdahale etmek üzereyken iki adamda aniden kılıçlarını çeker ve gardiyanları boydan boya keserek yere düşmelerini sağlarlar.
Kapüşonlu iki adam hapishanenin giriş kapısını kılıçları ile parçaladıktan sonra içeriye dalarlar ve üzerlerine gelen tüm gardiyanları alaşağı ederek ilerlerler. Hücrelerin olduğu bölüme geldiklerinde kendilerini serbest bırakmaları için yalvar yakar bağıran mahkumları görmezden gelip sessizce yürümeye devam ederler. Koridorun sonundaki hücrenin önüne geldiklerinde duraksayarak içeride zincirlenmiş şekilde tutsak durumda olan mahkuma bakarlar. Mahkum yavaşça kafasını kaldırır ve onlara bakar.
Bu mahkum King'den başkası değildir. King meraklı bir surat ifadesiyle ''Siz kimsiniz?'' diye sorar. İki adamda aynı anda kapüşonlarını indirirler. Onları görünce King'in yüzünde uzun zaman sonra tanıdık birini görmenin verdiği mutluluk belirir. ''RedTeroR ve Densetsu no Samurai.'' der umut dolu bakışlarla. RedTeroR ufak bir tebessüm eder. ''Seni görmeyeli uzun zaman olmuştu kardeşim.'' King bunu duyunca ''Evet, ne kadar olduğunu bile tam hatırlamıyorum.'' der düşünceli şekilde.
Ardından ''Kılıç lobisinin hala aktif durumda olduğunu bilmiyordum, birlik içinde olmadığınızı hatta lobiden ayrılanlar olduğunu duymuştum.'' diyerek şaşkınlığını belli eder. Densetsu no Samurai sakince cevaplar. ''Sadece görünürde aktif değiliz. Fakat büyük planlarımız var.'' King bu sözü duyunca bıyık altından gülümser. ''Demek öyle.. Bunu duyduğuma sevindim. Peki ya lobinin lidersiz kaldığı söylentisi doğru mu?'' RedTeroR küçümseyici bir tavırla cevap verir.
''Bu sadece göstermelik bir haberdi, gizli kapılar ardında yeni bir liderimiz var.'' ''Kimmiş bu lider?'' diye sorar King kafası karışmış bir şekilde. ''Liderin kimliği gizli. Yalnızca onun karşısına çıktığında kim olduğunu öğrenebilirsin.'' der Densetsu no Samurai soğuk bir ses tonuyla. King gözlerini kısarak hafif sırıtır. ''Öyle olsun madem.'' RedTeroR hücrenin demir parmaklarını kılıcıyla keser ve hücrenin içine girerler. RedTeroR King'e yaklaştıktan sonra kollarının bağlı olduğu iki zinciri keserek King'i serbest bırakır.
King kaslarını gevşettikten sonra bileklerini kavrar. Ellerini tekrar özgürce hareket ettirebilmenin hissini yaşayarak rahat bir nefes alır. RedTeroR ve Densetsu no Samurai ikilisine dönerek sevinçli bir şekilde bakar. ''Teşekkür ederim. Ne kadar süredir buradayım?'' RedTeroR biraz düşündükten sonra ''Sen ban yiyeli ve buraya atılalı iki sene oldu.'' diye cevaplar. King'in yüz ifadesinden hissettiği şaşkınlık ve hüzün aynı anda okunabilir durumdadır.
Densetsu no Samurai ona doğru yaklaşarak kışkırtıcı bir tonda konuşur. ''Banlanmana kimin sebep olduğunu hatırlıyor musun?'' Bunu duymasının üzerine King'in yüzü öfkeli bir hal alır. ''Soldier Boy..'' der dişlerini sıkarak. RedTeroR King'in omzunu tutarak güven veren bir sima ile cevap verir. ''Artık ondan intikamını alman için bir fırsatın var.'' King onu onaylayan bir şekilde başını sallayarak gülümser.
Densetsu no Samurai ise elinde tuttuğu ikinci kılıcı ona uzatır. ''Bu senin.'' King kılıcını aldıktan sonra kokusunu içine çekerek zevk dolu bir duyguya kapılır. ''Ah sonunda, kılıcımı özlemişim.'' O sırada RedTeroR cebinden çıkardığı telefon ile İnari'ye sesli bir mesaj yollar.
''King'i aldık. Gemiyi yola çıkmak için hazırlayabilirsin.'' Kısa bir süre sonra İnari'den mesaj yoluyla bir cevap gelir. ''Geldiğinizde gemiyi hazırlamış olurum.'' Bu mesajı gören RedTeroR diğer ikisine dönerek ''Artık gitsek iyi olur. Önümüzde uzun bir yol ve bizi bekleyen lobi üyeleri var.'' der. King ''Nasıl isterseniz.'' diyerek kılıcını beline yerleştirir ve diğer ikisi ile birlikte gecenin karanlığında kahkahalar eşliğinde hapishaneyi terk eder.
"Oda böyle bir karakteri harcamaz. Karasakal karşısında nasıl bir performans verdiğini hepimiz gördük.'' Trao elinde tuttuğu neşteri çevirirken ''Çok sağlam bir mücadeleydi cidden. Karasakal'a yardım eden tayfası olmasa Law savaştan galip bile ayrılabilirdi.'' diyerek gurur dolu bir ifadeyle gülümser.
O sırada çayını içmekte olan Roshi (01746) sohbete dahil olur. ''Bepo'yu da unutmamak lazım. O da kendini aşarak kaptanını Karasakal'ın elinden kurtardı.'' Bunu duyan Croc aniden heyecanla lafın arasına atlar. ''Evet! Gerçekten mükemmel bir andı. Bepo ile gurur duyuyorum.''
''Karasakal ile olan savaşa animeden de baktınız mı? Beni ayrı bir duygulandırdı, iyi iş çıkarmışlar.'' der Trafalgar Law hafif bir tebessüm eşliğinde. Croc yine heyecanla ve parlayan gözlerle cevap verir. ''Elbette baktım. Bepo'yu mangadakinden bile daha güçlü resmetmişler, efsaneydi.'' Trao şapkasını düzelterek lafa girer. ''Kaliteli Law sahneleri izlemeye asla hayır demem.'' Murray ''Anlaşılan tıpkı Oda gibi Toei'de Law seviyor.'' diyerek gazete sayfasını çevirir.
Roshi çayını yudumlarken hafif sırıtarak ortaya bir laf atar. ''Sonuçta Corazon'un emaneti, bu adam sevilmez mi?'' Trafalgar Law onu onaylayan bir yüz ifadesiyle karşılık verir. ''Çok doğru Roshi-san. Corazon'un yetiştirdiği birinden daha azı beklenemezdi.'' Diğer üyeler bu muhabbetin üzerine biraz duygusallaşarak iç çekerler.
Ardından Ölüm Cerrahı ''Yeni bir Law romanı da yolda. Yapımcılarda karakterin büyüklüğünün farkında.'' diyerek sevincini belli eder. Trafalgar Law bunu duyduktan sonra kararlı bakan gözlerle diğerlerine döner. ''Yakında bizim lobimizde dikkate alınmaya başlayacak. Henüz diğer lobiler için pek tehditkar gözükmesek bile gün geçtikçe güçleniyoruz, bizi küçümseyenlerin başına bela olacağımızdan şüphem yok.''
Bu konuşmayı dinleyen üyeler kendilerine olan inançlarının arttığını hissederler. ''Birlikte olduğumuz sürece üstesinden gelemeyeceğimiz şey yok.'' der Trao sevgi dolu bir sırıtışla. Roshi çayını bitirdikten sonra meraklı bir tavırla Trafalgar Law'a bir soru yöneltir. ''Ben buralarda yokken Milllennium Wizard ile aranızda bir şey yaşandığını duydum, bu doğru mu?'
Trafalgar Law bu soruyu fazla ciddiye almamış gibi bir umursamazlıkla cevaplar. ''Evet aramızda bir şeyler yaşandı ve artık ittifak değiliz. Fakat çok önemli bir mevzu değil.'' Roshi biraz üzgün bir ifadeyle ona bakarak konuşur. ''Millennium Wizard'ın Law savunduğu günler geride kaldı sanırım. Yazık olmuş.'' Trafalgar Law'8n içinde hissettiği hırs bir anlığına dışarıya yansır. Herkesin gözü onun üzerine kitlenmiştir. Trafalgar Law özgüvenli bir şekilde göğsünü kabartarak konuşur. ''Ayrı düşmemiz bize sorun çıkarmayacak. Çünkü yakında onun icabına bizzat ben bakacağım.'' Bunu duyan üyeler onun kararlığından etkilenmiş bir şekilde gülümseyerek sohbetlerine devam ederler.
Kavurucu sıcağın hüküm sürdüğü bir çölün ortasında bulunan sakin bir barın içerisinde oturmaktadır Sir Crocodile. Bir yan karşısındaki barmenden rica ettiği üzere kancasına montelediği içkisini yudumlarken diğer yandan elinde ki ödül posterine bakarak keyif çatmaktadır. Bu ödül Crocodile karakterinden başkasına ait değildir. ''Şu ödülün güzelliğine bak, Crocodile haterlarının bir bir patlayışını görmek oldukça keyifli.'' diyerek sırıtır kendi kendine. Barmene bakarak ''Bu sadece başlangıç, ileride daha çok patlayacaklar. Haklılığım iyice anlaşılacak.'' der ve içkisini kafasına diker.
Ardından bardağı sertçe masaya vurur, dudağının kenarından viski akmaktadır. Barmen ne tepki vereceğini bilemeden ''Haklısın abi.'' diyerek sessizce onu izlemektedir. Sir Crocodile ise neşeli bir ses tonuyla konuşmaya devam eder.
''Özellikle Doflamingo fanlarının yapacağı bahaneleri merakla bekliyorum.'' demesi üzerine kötücül bir kahkaha atar. Barmen kafası karışmış bir şekilde masayı silerken ''B-ben de öyle..'' der. Barmen önündeki kanca gözüne takıldığı için kendini biraz tedirgin hissetmiştir. Sir Crocodile'ın ''Bir tane daha doldur.'' demesi üzerine bardağı ondan alır. O esnada Sir Crocodile arkadan gelen ayak sesleri eşliğinde içeriye birinin girdiğini fark eder. Arkasını döner ve gelen kişiyi görünce ufak bir tebessüm eder.
''Seni buralarda görmeyi beklemiyordum, Kenny. Tanıdık bir sima görmeyeli oluyor.'' diyerek içkisini ağzına götürür. Kenny ise hafif sırıtarak karşılık verir. ''Ben de seni görmeyeli baya oluyor. Şu aralar One Piece konularında takılmıyorsun gibi.'' ''Seri eskisi kadar ilgimi çekmiyor. Şu an beni One Piece ile ilgili keyiflendiren tek şey Crocodile'ın haterlarını patlatması.'' der Sir Crocodile gözünü tekrar elinde ki ödül posterine çevirerek. Kenny barmenden içki istedikten sonra elini sakalına götürür ve düşünceli şekilde ovuşturur.
''Crocodile'dan öyle bir ödülü kimse beklemiyordu. Bu konuda hakkını vermek gerek.'' Sir Crocodile ''Eyvallah, mangayı doğru okuyanlar için çok sürpriz olmadı.'' diyerek içkisinin keyfini çıkarır. Kenny etrafına biraz bakındıktan sonra Sir Crocodile'a döner. ''Buna rağmen hala tek Crocodile fanı sensin gibi duruyor.'' diyerek kıkırdar. ''Kişi sayısı önemsiz. Senelerce tek başıma mücadele ettim, bu lobiyi de tek başıma taşırım.'' der Sir Crocodile kendinden emin bir tavırla. Kenny bu aforizmadan biraz etkilenmiş gibi gözükmektedir. İçten içe Sir Crocodile'a saygı duyduğunu fark eder. ''Sanırım haklısın. Gördüğüm en tutkulu fanlık performanslarından birine imza attın, tebrikler.''
Sir Crocodile ''Değerimiz sonradan anlaşılmış gibi duruyor.'' diyerek sitemle karışık bir gülümseme ile elindeki içki bardağıyla oynar. Kenny bir süre sessiz kaldıktan sonra tekrar ona bakarak ''Şimdi düşündüm de, seni gördüğüme sevindim. İkimizde Fenerliyiz neticede.'' der. Bunun üzerine ikisi de gülerek içki bardaklarını tokuşturur ve uzun sürecek bir futbol sohbetine dalarlar.
Dolunayın parıldayarak yükseldiği, fırtınanın hüküm sürdüğü bir gecenin ortasında iki kapüşonlu pelerin giymiş adam bulundukları gemiden karaya inerek ilerlemektedirler. Şiddetli bir yağmur eşliğinde gök gürültülerinin yoğun olduğu gecede bu iki adam bir hapishanenin önüne gelmişlerdir. Hapishane girişinin önündeki iki gardiyan onlara kim olduklarını sormalarının üzerine iki adamda sessiz kalır. Gardiyanlar bu saatte ziyarete gelemeyeceklerini belirtmelerinin ardından tam onlara müdahale etmek üzereyken iki adamda aniden kılıçlarını çeker ve gardiyanları boydan boya keserek yere düşmelerini sağlarlar.
Kapüşonlu iki adam hapishanenin giriş kapısını kılıçları ile parçaladıktan sonra içeriye dalarlar ve üzerlerine gelen tüm gardiyanları alaşağı ederek ilerlerler. Hücrelerin olduğu bölüme geldiklerinde kendilerini serbest bırakmaları için yalvar yakar bağıran mahkumları görmezden gelip sessizce yürümeye devam ederler. Koridorun sonundaki hücrenin önüne geldiklerinde duraksayarak içeride zincirlenmiş şekilde tutsak durumda olan mahkuma bakarlar. Mahkum yavaşça kafasını kaldırır ve onlara bakar.
Bu mahkum King'den başkası değildir. King meraklı bir surat ifadesiyle ''Siz kimsiniz?'' diye sorar. İki adamda aynı anda kapüşonlarını indirirler. Onları görünce King'in yüzünde uzun zaman sonra tanıdık birini görmenin verdiği mutluluk belirir. ''RedTeroR ve Densetsu no Samurai.'' der umut dolu bakışlarla. RedTeroR ufak bir tebessüm eder. ''Seni görmeyeli uzun zaman olmuştu kardeşim.'' King bunu duyunca ''Evet, ne kadar olduğunu bile tam hatırlamıyorum.'' der düşünceli şekilde.
Ardından ''Kılıç lobisinin hala aktif durumda olduğunu bilmiyordum, birlik içinde olmadığınızı hatta lobiden ayrılanlar olduğunu duymuştum.'' diyerek şaşkınlığını belli eder. Densetsu no Samurai sakince cevaplar. ''Sadece görünürde aktif değiliz. Fakat büyük planlarımız var.'' King bu sözü duyunca bıyık altından gülümser. ''Demek öyle.. Bunu duyduğuma sevindim. Peki ya lobinin lidersiz kaldığı söylentisi doğru mu?'' RedTeroR küçümseyici bir tavırla cevap verir.
''Bu sadece göstermelik bir haberdi, gizli kapılar ardında yeni bir liderimiz var.'' ''Kimmiş bu lider?'' diye sorar King kafası karışmış bir şekilde. ''Liderin kimliği gizli. Yalnızca onun karşısına çıktığında kim olduğunu öğrenebilirsin.'' der Densetsu no Samurai soğuk bir ses tonuyla. King gözlerini kısarak hafif sırıtır. ''Öyle olsun madem.'' RedTeroR hücrenin demir parmaklarını kılıcıyla keser ve hücrenin içine girerler. RedTeroR King'e yaklaştıktan sonra kollarının bağlı olduğu iki zinciri keserek King'i serbest bırakır.
King kaslarını gevşettikten sonra bileklerini kavrar. Ellerini tekrar özgürce hareket ettirebilmenin hissini yaşayarak rahat bir nefes alır. RedTeroR ve Densetsu no Samurai ikilisine dönerek sevinçli bir şekilde bakar. ''Teşekkür ederim. Ne kadar süredir buradayım?'' RedTeroR biraz düşündükten sonra ''Sen ban yiyeli ve buraya atılalı iki sene oldu.'' diye cevaplar. King'in yüz ifadesinden hissettiği şaşkınlık ve hüzün aynı anda okunabilir durumdadır.
Densetsu no Samurai ona doğru yaklaşarak kışkırtıcı bir tonda konuşur. ''Banlanmana kimin sebep olduğunu hatırlıyor musun?'' Bunu duymasının üzerine King'in yüzü öfkeli bir hal alır. ''Soldier Boy..'' der dişlerini sıkarak. RedTeroR King'in omzunu tutarak güven veren bir sima ile cevap verir. ''Artık ondan intikamını alman için bir fırsatın var.'' King onu onaylayan bir şekilde başını sallayarak gülümser.
Densetsu no Samurai ise elinde tuttuğu ikinci kılıcı ona uzatır. ''Bu senin.'' King kılıcını aldıktan sonra kokusunu içine çekerek zevk dolu bir duyguya kapılır. ''Ah sonunda, kılıcımı özlemişim.'' O sırada RedTeroR cebinden çıkardığı telefon ile İnari'ye sesli bir mesaj yollar.
''King'i aldık. Gemiyi yola çıkmak için hazırlayabilirsin.'' Kısa bir süre sonra İnari'den mesaj yoluyla bir cevap gelir. ''Geldiğinizde gemiyi hazırlamış olurum.'' Bu mesajı gören RedTeroR diğer ikisine dönerek ''Artık gitsek iyi olur. Önümüzde uzun bir yol ve bizi bekleyen lobi üyeleri var.'' der. King ''Nasıl isterseniz.'' diyerek kılıcını beline yerleştirir ve diğer ikisi ile birlikte gecenin karanlığında kahkahalar eşliğinde hapishaneyi terk eder.
4. Bölüm - Savaş Hazırlıkları
Devrimci lobisi üyeleri malikanelerinin bahçesindeki bir çardağın içinde toplanmış halde sohbet etmektedirler. Sohbet sürerken kafasındaki düşünceleri tartan Skywalker bir süre sonra tüm üyelere birden seslenir. ''Yoldaşlar. Lobimizde bir lider olmadığının farkındayım, burada hepimiz eşitiz. Fakat yine de bu konuşmayı üstlenmek istiyorum.'' Bunu duyan diğer üyeler Skywalker'a onay vererek söyleyeceklerine dikkat kesilirler. Skywalker boğazını temizleyerek lafına devam eder.
''Amiral lobisine karşı başlatacağımız savaş için hep beraber bir plan yapmamız gerektiğini düşünüyorum.'' Bunun üstüne Soldier Boy hemen lafa atlar. ''Gidip direkt dalmayı tavsiye ediyorum.'' Skywalker bu cevaba hafifçe sırıtarak karşılık verir. ''Heyecanını anlayabiliyorum fakat plansız hareket etmenin sağlıklı sonuç vereceğini sanmıyorum. Onları gafil avlayarak kazanmak bizim için en garanti yol olacaktır.''
''Ama böylesi bize yakışır mı?'' diye bir soru yöneltir Kadir. Skywalker uzaklara bakarken gözlerini Kadir'e çevirir. Sakin bir ses tonuyla lafa girer. ''Neden böyle düşündüğünü anlayabiliyorum. Fakat işimizi garantiye almalıyız, onlara kesin bir yenilgi verebilmemiz için her şeyin hesaplanmış olması lazım.'' Tiksav Lee Skywalker ile benzer düşündüğünü fark edince ''Tek atımlık bir kurşunumuz varmış gibi düşünmeliyiz.'' der. Skywalker ''Aynen öyle.'' diyerek gururlu bir bakışla Tiksav'a döner.
Bu sözlerin üzerine lobi üyeleri kendi aralarında laflarken Büyük Korsan Kaidou ortaya bir fikir atar. ''Amiral lobisini kışkırtıp kendi bölgemize çekmeye ne dersiniz?'' Diğer üyeler laflamayı bırakarak bu sözlere dikkat kesilirler. Bu planı kafalarında tartıp biçtikten sonra fena bir fikir olmadığı kanısına varırlar. ''Bu bize ciddi bir avantaj sağlayabilir.'' der Tiksav Lee. Soldier Boy kendinden emin bir üslupla lafa dahil olur. ''Onları kışkırtmak için bir video hazırlayabilirim.''
Keepr ise ''Ben de hackerlık yeteneklerimi kullanarak tüm Amiral lobisinin videoyu izlemesini sağlayabilirim.'' diyerek gözlüğünü düzeltir. ''Mantıklı bir fikir gibi duruyor.'' der Skywalker söylenilenlerin üzerine düşündükten sonra. Ardından ''Peki ya bu video nasıl bir şey olmalı?'' diye bir soru atar ortaya. Kadir sessizliğini bozarak cevap verir. ''Amirallerin yediği dayakları ve uşaklıklarını gösteren bir video olabilir.'' ''Bu harika bir fikir.'' der Büyük Korsan Kaidou heyecanla. ''Bence de bu yeterli olur.'' diye ekler Skywalker. Soldier Boy sabırsızlıkla ellerini ovuşturur. ''Bu eğlenceli olacak.'' Üyeler video konusunda fikir birliğine vardıktan sonra plan için hazırlıklara başlarlar.
Amiral lobisi denizin ortasındaki Denizci karargahlarında bir toplantı düzenlemektedir. Üyeler toplantı odasının içinde yuvarlak bir masanın etrafında toplanmış durumdadırlar. ''Devrimci lobisinin yakında bize karşı harekete geçeceğini düşünüyorum.'' der Mewtwo sohbetin ortasında lafa girerek. Ona katıldığını belli eden bir tepki veren Sensey ''Ben de aynı şeyi düşünüyorum.'' diyerek ciddi bir ifade takınır. Durumun ciddiyetini fark eden diğer üyeler sohbeti kesip dikkatlerini onun diyeceklerine yöneltirler. Sensey çayını yudumladıktan sonra lafına devam eder. ''Bu yüzden lobimizin iki üyesini daha toplantıya çağırdım.'' Bunu söylemesinin üzerine önlerindeki kapı açılır ve içeriye tıpkı diğer üyeler gibi amiral paltosu giyen iki kişi girer. Bu kişiler Montana ve Sodex'tir.
Montana ''Selamlar.'' diyerek onları selamlar. ''Hoş geldiniz.'' der Sensey gülümseyerek. ''Hoş bulduk.'' diye cevap verir Montana ve Sodex. Diğerleri de kafalarıyla onları selamlayarak karşılık verirler. Ardından Montana ve Sodex ikilisi masaya diğer üyelerin yanlarına oturur. Montana onlara bakarak sırıtır. ''Tekrardan burada olmak güzel, bir süredir uğrayamıyorduk.'' Mewtwo ''Sizi burada görmekte güzel.'' diyerek önündeki bardağa içkisini doldurur. ''Bir diğer lobimiz olan Amiral lobisi adına savaşmaktan asla çekinmeyiz.'' der Sodex pozitif bir şekilde. Montana merakını gizleyemeyerek aklındaki soru yöneltir. ''Devrimcilerin bize karşı harekete geçeceği dedikodusu doğru mu?''
''Bu konuda bir iki duyum aldık. Ayrıca Keepr'ı lobilerine katmaları da bu duyumları destekliyor.'' diye cevaplar Artyomdh. ''Bu doğru bile olsa bizim ekibimize karşı şansları yok.'' der ch3rlo rahat bir tavırla. Defterdar defterine notlar alırken bıyık altından sırıtarak söze girer. ''Bizi yenmeleri için Keepr'dan fazlasına ihtiyaçları var.'' Montana ''Onlar Keepr'ı aralarına almış olabilirler fakat bizim elimizde başka bir koz daha var.'' diyerek arkasına yaslanır.
Tyr meraklı gözlerle ''Nedir o?'' diye sorar. ''Tiksav Lee.'' cevabını verir Montana. Duruşundan verdiği cevaptan emin olduğu anlaşılabilmektedir. Diğerleri şaşkınlıkla ona bakakalırlar. Montana durumu açıklamak için lafına devam eder. ''Tiksav Devrimci lobisinin bir üyesi olsa da aynı zamanda Hurdacı lobisinin de bir üyesi. Eğer onu ikna edebilirsek bize Devrimci lobisi ile ilgili işe yarar bilgiler verebilir.''
''Tiksav'ın Devrimcilere ihanet edeceğini pek sanmıyorum.'' der Tyr şüpheci bir yüz ifadesi ile. Sodex ''Lobi işlerinin kalbinde ihanet yatar, bence imkansız değil.'' diyerek birtakım düşüncelere dalar. ''Denemekten zarar gelmez gibi, sen ne dersin Sensey?'' der Mewtwo. Sensey bu konu üzerine biraz kafa yorduktan sonra cevabını verir. ''Pekala, şansımızı deneyelim.'' Montana bu cevabı sevinçle karşılar. Sensey'e bakarak ''Pişman olmayacağımıza eminim.'' der. Sensey'de gülümseyerek karşılık verir. ''Öyleyse Hurdacı lobisi üyesi olan sizlere güveniyorum Montana ve Sodex. Tiksav'ı yanımıza çekebilmek için elinizden geleni yapın.''
Günün ilerleyen saatlerinde Devrimci lobisi üyeleri video hazırlıklarına devam ederlerken Tiksav Lee ise evinde birkaç arkadaşı ile birlikte Counter Strike oynamaktadır. O esnada telefonun çaldığını fark eder. Arayanın Montana olduğunu görür fakat oyunda olduğu için açmaya tenezzül etmeyip meşgule atar. Telefon tekrar çalmaya başlayınca Tiksav dayanamayıp arkadaşlarından müsade ister ve kulaklığını çıkarıp çağrıya cevap verir. ''Şu an müsait değilim usta oyundayım.'' der aceleyle.
Montana bu duruma biraz bozulsa da fazla aldırış etmeden konuşur. ''Telefonda konuşmak için aramadım zaten usta. Yüz yüze görüşmek istediğim bir konu var.'' Tiksav Lee başta bu isteği garipser fakat bunu garipsediğini belli etmemeye çalışarak lafına devam eder. ''Yüz yüze görüşmek istiyorsan yarın buluşabiliriz sana da uyarsa.'' O anda telefonu hoparlöre alan Montana gülümseyerek diğer Amiral lobisi üyelerine baktıktan sonra ''Tamamdır, yarın ben sana konum atarım. Görüşürüz.'' der. Tiksav Lee'de ''Görüşürüz.'' diyerek telefonu kapatır. Kendini azıcık stres altında hisseder fakat aynı zamanda konunun ne olduğunu bir o kadar merak eder. ''Bu da nereden çıktı şimdi?'' diye düşünür kendi kendine oyununa dönmeden önce.
Yoğun kar yağışının olduğu tepelik bir alanda, dağın tepesine kurulmuş bir şatonun içerisinde şöminesinin önündeki kanepeye oturmuş şekilde şarabını içmektedir Mike. Yanı başında uyuklayan yavru bir geyik ve omuzlarına yaslanmış halde kanepede uzanan iki sarışın kadın vardır. Mike kadınlar ile sohbet edip gülüşürken içlerinden biri ''Geyiğin çok tatlıymış, adı ne?' diye bir soru yöneltir. Mike gururlu bir bakışla sırıtarak ''Adı Chopper, ama isterseniz Kahve Kral'da diyebilirsiniz.'' der. Kızlar içtenlikle gülümseyerek Mike'a daha çok sarılırlar. Soruyu soran kız 'Yaa, ismi de çok şekermiş' diyerek elini uzatır ve geyiğin kafasını okşar.
Mike gülerek şarabından bir yudum alır. O sırada içeriye yaşlı bir kadın girer. Minnettar bir şekilde Mike'a seslenir. ''Teşekkürler Mike, ellerin dert görmesin. Buralardaki en iyi doktor sensin.'' 'Ne demek teyzecim, ne zaman istersen gelebilirsin. Kendine dikkat et.'' der Mike sıcakkanlı bir şekilde. Teyze ''Kızlarımla iyi anlaştınız mı?'' diye sorduktan sonra hem Mike hem kızların ağzından aynı anda ''Evet, hem de çok.'' cümlesi çıkar.
Bu cevabı duyan teyze tatmin olmuş bir surat ifadesi ile gülümseyip ''Öyleyse ben eve geçeyim, daha yapacak işlerim var. Size iyi eğlenceler.'' diyerek şatodan ayrılır. Teyze gittikten sonra Mike'ın kızlara dönerek 'Fan art koleksiyonumu görmek ister misiniz?' demesi üzerine kızlar heyecanlanır ve ''Elbette isteriz'' diye yanıtlarlar. Mike ''Öyleyse ne duruyoruz?' dedikten sonra ikisinin de elinden tutar ve gülücükler eşliğinde şatoda gezintiye çıkarlar.
Şatonun duvarlarında asılı olan fan art tablolarına göz gezdirirlerken Mike telefonuna Mcgill'den bir mesaj geldiğini fark eder. Mesajda ''Bu gece Kılıç lobisinde akşam yemeği yenecek. Seni de bekliyoruz.'' yazmaktadır. Mike kaşlarını çatarak kendi kendine 'Şimdi bunun sırası mıydı?'' diye söylenir. İsteksiz bir bakışla kızlara döner ve ''Benim çıkmam lazım, önemli bir toplantım var.'' der. Kızların hayal kırıklığına uğradığı oldukça belli olsa da Mike iş iştir diye düşünerek ceketini giyer. Kapıya doğru yürürken söylenmeye devam ederek yola koyulur.
Gecenin karanlığında tüm ihtişamı ile göğe yükselen bir şatonun içerisinde, uzun bir masanın en başında oturmakta olan biri vardır. Oturan kişi kılıç lobisinin lideridir. Bulunduğu odanın kapısının tıklatıldığını duyar ve ''İçeri gelebilirsin.'' diye seslenir. Kapı yavaşça açıldıktan sonra içeriye Falconx girer ve saygıyla başını eğerek konuşur. ''King'i kurtarma operasyonunun başarı ile sonuçlandığını iletmek için geldim efendim. Şu an yolda olduklarını bildirdiler. Birkaç güne burada olurlar.''
Gizemli lider bu haberi duyunca hafifçe tebessüm ederek cevap verir. ''Güzel. Onu en iyi şekilde karşıladığınızdan emin olun. Akşam yemeğinden sonra King ile bizzat ben görüşeceğim.'' ''Nasıl isterseniz.'' der Falconx tekrar başını eğerek. Ardından arkasını döner ve sessizce odadan ayrılır. Lider oturduğu sandalyede geriye yaslanarak gözlerini tavana diker. Yüzünde kararlı bir ifade ile sabırsız bir şekilde sırıtır. ''Yakında tüm lobiler kılıcımızın tadına bakacak.''
''Amiral lobisine karşı başlatacağımız savaş için hep beraber bir plan yapmamız gerektiğini düşünüyorum.'' Bunun üstüne Soldier Boy hemen lafa atlar. ''Gidip direkt dalmayı tavsiye ediyorum.'' Skywalker bu cevaba hafifçe sırıtarak karşılık verir. ''Heyecanını anlayabiliyorum fakat plansız hareket etmenin sağlıklı sonuç vereceğini sanmıyorum. Onları gafil avlayarak kazanmak bizim için en garanti yol olacaktır.''
''Ama böylesi bize yakışır mı?'' diye bir soru yöneltir Kadir. Skywalker uzaklara bakarken gözlerini Kadir'e çevirir. Sakin bir ses tonuyla lafa girer. ''Neden böyle düşündüğünü anlayabiliyorum. Fakat işimizi garantiye almalıyız, onlara kesin bir yenilgi verebilmemiz için her şeyin hesaplanmış olması lazım.'' Tiksav Lee Skywalker ile benzer düşündüğünü fark edince ''Tek atımlık bir kurşunumuz varmış gibi düşünmeliyiz.'' der. Skywalker ''Aynen öyle.'' diyerek gururlu bir bakışla Tiksav'a döner.
Bu sözlerin üzerine lobi üyeleri kendi aralarında laflarken Büyük Korsan Kaidou ortaya bir fikir atar. ''Amiral lobisini kışkırtıp kendi bölgemize çekmeye ne dersiniz?'' Diğer üyeler laflamayı bırakarak bu sözlere dikkat kesilirler. Bu planı kafalarında tartıp biçtikten sonra fena bir fikir olmadığı kanısına varırlar. ''Bu bize ciddi bir avantaj sağlayabilir.'' der Tiksav Lee. Soldier Boy kendinden emin bir üslupla lafa dahil olur. ''Onları kışkırtmak için bir video hazırlayabilirim.''
Keepr ise ''Ben de hackerlık yeteneklerimi kullanarak tüm Amiral lobisinin videoyu izlemesini sağlayabilirim.'' diyerek gözlüğünü düzeltir. ''Mantıklı bir fikir gibi duruyor.'' der Skywalker söylenilenlerin üzerine düşündükten sonra. Ardından ''Peki ya bu video nasıl bir şey olmalı?'' diye bir soru atar ortaya. Kadir sessizliğini bozarak cevap verir. ''Amirallerin yediği dayakları ve uşaklıklarını gösteren bir video olabilir.'' ''Bu harika bir fikir.'' der Büyük Korsan Kaidou heyecanla. ''Bence de bu yeterli olur.'' diye ekler Skywalker. Soldier Boy sabırsızlıkla ellerini ovuşturur. ''Bu eğlenceli olacak.'' Üyeler video konusunda fikir birliğine vardıktan sonra plan için hazırlıklara başlarlar.
Amiral lobisi denizin ortasındaki Denizci karargahlarında bir toplantı düzenlemektedir. Üyeler toplantı odasının içinde yuvarlak bir masanın etrafında toplanmış durumdadırlar. ''Devrimci lobisinin yakında bize karşı harekete geçeceğini düşünüyorum.'' der Mewtwo sohbetin ortasında lafa girerek. Ona katıldığını belli eden bir tepki veren Sensey ''Ben de aynı şeyi düşünüyorum.'' diyerek ciddi bir ifade takınır. Durumun ciddiyetini fark eden diğer üyeler sohbeti kesip dikkatlerini onun diyeceklerine yöneltirler. Sensey çayını yudumladıktan sonra lafına devam eder. ''Bu yüzden lobimizin iki üyesini daha toplantıya çağırdım.'' Bunu söylemesinin üzerine önlerindeki kapı açılır ve içeriye tıpkı diğer üyeler gibi amiral paltosu giyen iki kişi girer. Bu kişiler Montana ve Sodex'tir.
Montana ''Selamlar.'' diyerek onları selamlar. ''Hoş geldiniz.'' der Sensey gülümseyerek. ''Hoş bulduk.'' diye cevap verir Montana ve Sodex. Diğerleri de kafalarıyla onları selamlayarak karşılık verirler. Ardından Montana ve Sodex ikilisi masaya diğer üyelerin yanlarına oturur. Montana onlara bakarak sırıtır. ''Tekrardan burada olmak güzel, bir süredir uğrayamıyorduk.'' Mewtwo ''Sizi burada görmekte güzel.'' diyerek önündeki bardağa içkisini doldurur. ''Bir diğer lobimiz olan Amiral lobisi adına savaşmaktan asla çekinmeyiz.'' der Sodex pozitif bir şekilde. Montana merakını gizleyemeyerek aklındaki soru yöneltir. ''Devrimcilerin bize karşı harekete geçeceği dedikodusu doğru mu?''
''Bu konuda bir iki duyum aldık. Ayrıca Keepr'ı lobilerine katmaları da bu duyumları destekliyor.'' diye cevaplar Artyomdh. ''Bu doğru bile olsa bizim ekibimize karşı şansları yok.'' der ch3rlo rahat bir tavırla. Defterdar defterine notlar alırken bıyık altından sırıtarak söze girer. ''Bizi yenmeleri için Keepr'dan fazlasına ihtiyaçları var.'' Montana ''Onlar Keepr'ı aralarına almış olabilirler fakat bizim elimizde başka bir koz daha var.'' diyerek arkasına yaslanır.
Tyr meraklı gözlerle ''Nedir o?'' diye sorar. ''Tiksav Lee.'' cevabını verir Montana. Duruşundan verdiği cevaptan emin olduğu anlaşılabilmektedir. Diğerleri şaşkınlıkla ona bakakalırlar. Montana durumu açıklamak için lafına devam eder. ''Tiksav Devrimci lobisinin bir üyesi olsa da aynı zamanda Hurdacı lobisinin de bir üyesi. Eğer onu ikna edebilirsek bize Devrimci lobisi ile ilgili işe yarar bilgiler verebilir.''
''Tiksav'ın Devrimcilere ihanet edeceğini pek sanmıyorum.'' der Tyr şüpheci bir yüz ifadesi ile. Sodex ''Lobi işlerinin kalbinde ihanet yatar, bence imkansız değil.'' diyerek birtakım düşüncelere dalar. ''Denemekten zarar gelmez gibi, sen ne dersin Sensey?'' der Mewtwo. Sensey bu konu üzerine biraz kafa yorduktan sonra cevabını verir. ''Pekala, şansımızı deneyelim.'' Montana bu cevabı sevinçle karşılar. Sensey'e bakarak ''Pişman olmayacağımıza eminim.'' der. Sensey'de gülümseyerek karşılık verir. ''Öyleyse Hurdacı lobisi üyesi olan sizlere güveniyorum Montana ve Sodex. Tiksav'ı yanımıza çekebilmek için elinizden geleni yapın.''
Günün ilerleyen saatlerinde Devrimci lobisi üyeleri video hazırlıklarına devam ederlerken Tiksav Lee ise evinde birkaç arkadaşı ile birlikte Counter Strike oynamaktadır. O esnada telefonun çaldığını fark eder. Arayanın Montana olduğunu görür fakat oyunda olduğu için açmaya tenezzül etmeyip meşgule atar. Telefon tekrar çalmaya başlayınca Tiksav dayanamayıp arkadaşlarından müsade ister ve kulaklığını çıkarıp çağrıya cevap verir. ''Şu an müsait değilim usta oyundayım.'' der aceleyle.
Montana bu duruma biraz bozulsa da fazla aldırış etmeden konuşur. ''Telefonda konuşmak için aramadım zaten usta. Yüz yüze görüşmek istediğim bir konu var.'' Tiksav Lee başta bu isteği garipser fakat bunu garipsediğini belli etmemeye çalışarak lafına devam eder. ''Yüz yüze görüşmek istiyorsan yarın buluşabiliriz sana da uyarsa.'' O anda telefonu hoparlöre alan Montana gülümseyerek diğer Amiral lobisi üyelerine baktıktan sonra ''Tamamdır, yarın ben sana konum atarım. Görüşürüz.'' der. Tiksav Lee'de ''Görüşürüz.'' diyerek telefonu kapatır. Kendini azıcık stres altında hisseder fakat aynı zamanda konunun ne olduğunu bir o kadar merak eder. ''Bu da nereden çıktı şimdi?'' diye düşünür kendi kendine oyununa dönmeden önce.
Yoğun kar yağışının olduğu tepelik bir alanda, dağın tepesine kurulmuş bir şatonun içerisinde şöminesinin önündeki kanepeye oturmuş şekilde şarabını içmektedir Mike. Yanı başında uyuklayan yavru bir geyik ve omuzlarına yaslanmış halde kanepede uzanan iki sarışın kadın vardır. Mike kadınlar ile sohbet edip gülüşürken içlerinden biri ''Geyiğin çok tatlıymış, adı ne?' diye bir soru yöneltir. Mike gururlu bir bakışla sırıtarak ''Adı Chopper, ama isterseniz Kahve Kral'da diyebilirsiniz.'' der. Kızlar içtenlikle gülümseyerek Mike'a daha çok sarılırlar. Soruyu soran kız 'Yaa, ismi de çok şekermiş' diyerek elini uzatır ve geyiğin kafasını okşar.
Mike gülerek şarabından bir yudum alır. O sırada içeriye yaşlı bir kadın girer. Minnettar bir şekilde Mike'a seslenir. ''Teşekkürler Mike, ellerin dert görmesin. Buralardaki en iyi doktor sensin.'' 'Ne demek teyzecim, ne zaman istersen gelebilirsin. Kendine dikkat et.'' der Mike sıcakkanlı bir şekilde. Teyze ''Kızlarımla iyi anlaştınız mı?'' diye sorduktan sonra hem Mike hem kızların ağzından aynı anda ''Evet, hem de çok.'' cümlesi çıkar.
Bu cevabı duyan teyze tatmin olmuş bir surat ifadesi ile gülümseyip ''Öyleyse ben eve geçeyim, daha yapacak işlerim var. Size iyi eğlenceler.'' diyerek şatodan ayrılır. Teyze gittikten sonra Mike'ın kızlara dönerek 'Fan art koleksiyonumu görmek ister misiniz?' demesi üzerine kızlar heyecanlanır ve ''Elbette isteriz'' diye yanıtlarlar. Mike ''Öyleyse ne duruyoruz?' dedikten sonra ikisinin de elinden tutar ve gülücükler eşliğinde şatoda gezintiye çıkarlar.
Şatonun duvarlarında asılı olan fan art tablolarına göz gezdirirlerken Mike telefonuna Mcgill'den bir mesaj geldiğini fark eder. Mesajda ''Bu gece Kılıç lobisinde akşam yemeği yenecek. Seni de bekliyoruz.'' yazmaktadır. Mike kaşlarını çatarak kendi kendine 'Şimdi bunun sırası mıydı?'' diye söylenir. İsteksiz bir bakışla kızlara döner ve ''Benim çıkmam lazım, önemli bir toplantım var.'' der. Kızların hayal kırıklığına uğradığı oldukça belli olsa da Mike iş iştir diye düşünerek ceketini giyer. Kapıya doğru yürürken söylenmeye devam ederek yola koyulur.
Gecenin karanlığında tüm ihtişamı ile göğe yükselen bir şatonun içerisinde, uzun bir masanın en başında oturmakta olan biri vardır. Oturan kişi kılıç lobisinin lideridir. Bulunduğu odanın kapısının tıklatıldığını duyar ve ''İçeri gelebilirsin.'' diye seslenir. Kapı yavaşça açıldıktan sonra içeriye Falconx girer ve saygıyla başını eğerek konuşur. ''King'i kurtarma operasyonunun başarı ile sonuçlandığını iletmek için geldim efendim. Şu an yolda olduklarını bildirdiler. Birkaç güne burada olurlar.''
Gizemli lider bu haberi duyunca hafifçe tebessüm ederek cevap verir. ''Güzel. Onu en iyi şekilde karşıladığınızdan emin olun. Akşam yemeğinden sonra King ile bizzat ben görüşeceğim.'' ''Nasıl isterseniz.'' der Falconx tekrar başını eğerek. Ardından arkasını döner ve sessizce odadan ayrılır. Lider oturduğu sandalyede geriye yaslanarak gözlerini tavana diker. Yüzünde kararlı bir ifade ile sabırsız bir şekilde sırıtır. ''Yakında tüm lobiler kılıcımızın tadına bakacak.''
5. Bölüm - Akıl Oyunları
Havanın kapalı olduğu bir sabahta Tiksav Lee bir yandan telefonuna bakarken bir yandan varacağı yere doğru yürümektedir. Birkaç dakika daha yürümesinin ardından ona atılan konumda bulunan kafeyi fark eder ve içeriye bakınır. Kafenin içerisinde Montana'yı gördükten sonra içeri girerek onun yanına gider ve ikili sarılarak selamlaşır. Montana ''Naber usta?'' diyerek gülümser. Tiksav Lee'de ''İyidir usta senden?'' diye karşılık verir ikili koltuklara otururken. ''İyidir ben de ne olsun.'' der Montana.
Ardından kafe çalışanına seslenir ve kendilerine birer çay söyler. ''Çaylar benden.'' der Montana samimi bir sırıtışla. Tiksav'da ''Eyvallah.'' diyerek karşılık verir. Sohbetleri çaylarında gelişi ile beraber daha koyu bir hal alarak akıp gider. Montana daha fazla beklemeye gerek olmadığını düşünerek doğrudan konuya girmeye karar verir.
''Tiksav, seni neden buraya çağırdığımı merak ediyorsundur.'' Tiksav Lee ''Evet, gerçekten merak ediyorum.'' der gözlerindeki meraklı bakışları ile. Montana ufak bir iç çektikten sonra konuya girer. ''Son zamanlarda Hurdacı lobisinden uzak kaldığını düşünüyorum. Bu durum beni üzüyor doğruyu söylemek gerekirse.'' Tiksav bu sözleri duyunca şaşkınlığını gizleyemez ve ''Gerçekten mi?'' diyerek fincanını masaya koyar.
Montana net bir şekilde ''Gerçekten tabi la.'' diye cevap verir. ''Şu sıralar hayatımın yoğun bir dönemindeyim. Twitter'da moderatörlük yaptığımı biliyorsun. Gelememe sebebim bu.'' der Tiksav içinde olduğu duruma karşı anlayış bekleyen bir ses tonuyla. Fakat aynı zamanda kendini Hurdacılara karşı biraz mahcup hissetmiştir.
Montana ''Bana her şekilde güvenebilirsin. Devrimci lobisi ile yakın olmanı sorun etmiyorum, hatta bu iyi bir şey.'' diyerek çayını yudumlar. Tiksav'ın kafası karışmış gibi gözükmektedir. ''Nasıl yani?'' diye sorar. ''Çünkü ne yaparsan yap sen Hurdacı lobisinin bir üyesisin. Arkamızdan bir iş çevirmeyeceğine inanıyorum, sana güvenim sonsuz.'' der Montana içten bir gülümseme ile. Tiksav duyduğu bu sözler karşısında içinde büyüyen mahcubiyet hissine engel olamayarak konuşmaya başlar. ''Devrimci lobisi size karşı bir saldırı planı hazırlıyor.'' Bunu duyan Montana içinden söylentiler gerçekten doğruymuş diye düşünür. Şaşırmış gibi bir tepki vermeye çalışır. ''Sahiden mi la?''
Tiksav buruk bir şekilde başını sallayarak onu onaylar. Montana daha fazla bilgi alabilmek için Tiksav'ın ağzını yoklamaya devam eder. ''Nasıl bir saldırı planı bu?'' Tiksav artık bu işin geri dönüşünü olmadığını hissettiği için isteksizce de olsa detayları anlatmaya başlar. ''Amiral lobisini kışkırtmak için amiraller ile ilgili bir video hazırlıyorlar. Planımız sizi kendi karargahımıza getirip orada işinizi bitirmek. Bir yandan da sizi gafil avlamak için karargaha tuzaklar yerleştiriyorlar.'' Montana tüm bunlar karşısında hayrete düşerek Devrimci lobisinin düşündüğünden daha kirli oynadığını fark eder. Ardından çayını içmeye devam ederken ''Tüm bu bilgileri bizimle paylaştığın için sağol.'' der sakince.
''Rica ederim.'' der Tiksav Lee onun gözlerine bakamayarak. Montana biraz daha bilgi duyabilme isteği ile ''Eğer bana bilgi sızdırmaya devam edersen Hurdacı lobisinde sana büyük bir yer verebilirim.'' diyerek sırıtır. Tiksav ise anında bu teklifi reddeder. ''Yeterince şey anlattım. Devrimci yoldaşlarıma daha fazla ihanet etmek istemiyorum. Ayrıca Hurdacı lobisindeki yerim senden aşağıda değil zaten.'' Montana onun bu duruşunu anlayışla karşılayarak ''Peki, sen bilirsin.'' der. Tiksav Lee içinde gittikçe büyüyen pişmanlık duygusu ağır basmaya başlayınca daraldığını hisseder ve aniden ayağa kalkar. Montana şaşkınlık içinde ''Nereye böyle?'' diye sorar.
''Önemli bir işim vardı. Gitmem lazım.'' diyen Tiksav Lee apar topar kafenin dışına doğru yürümeye başlar. Tam dışarı çıkacakken Montana'nın ona seslendiğini duyar. ''Eğer savaşta karşı karşıya gelirsek ne yapacaksın usta?'' Tiksav ise bu sorunun üzerine duraksar ve hüzünlü bir surat ifadesi ile Montana'ya döner. ''Umarım bu asla gerçekleşmez.''dedikten sonra arkasını dönerek yavaş adımlarla kafeyi terk eder.
Devrimci lobisinde ise işler tıkırında gitmektedir, hazırlıklar tamamlanmıştır ve üyeler hep birlikte videoyu izlemek için televizyonun karşısına geçmişlerdir. Videoda Beyazasakal'ın Akainu'ya olan saldırısı, Luffy'nin Kizaru'ya olan saldırıları, Aramaki'nin Shanks'ın hakisine verdiği tepki ve Kizaru'nun Saturn'e çay getirmesi gibi sahneler arkada komik bir müzikle beraber kolaj halinde birleştirilmiştir.
Devrimci lobisi üyeleri videoyu kahkahalar eşliğinde izlemiş ve Amiral lobisini kışkırtmak için yeterli düzeyde olduğuna karar vermişlerdir. Gülmekten gözünden yaşlar gelen Skywalker gözlerini silerken ''Harika video olmuş. Eline sağlık Soldier Boy.'' der. Soldier Boy'da gülmesi kesildikten sonra ''Teşekkürler yoldaş. Bence de çok iyi oldu.'' diyerek kendiyle gurur duyar.
Skywalker diğer üyelere bakarak aklındakileri söyler. ''Geriye sadece tuzakları hazırlamak ve bir savaş planı yapmak kaldı.'' ''Tuzakları ben ayarlayabilirim.'' der Kadir. Soldier Boy ise ''Ben de Amiral lobisi buraya geldiğinde yapay zeka gücüm ile seslerini taklit ederek onları tongaya düşürebilirim.'' diye belirtir. Skywalker duyduğu planlar karşısında memnun olur ve kendisi de ekleme yapar. ''Çizim yeteneğim ile kopyalarını çizerek onları kandırabilirim. Böylece Amiral lobisi üyeleri kılığındaki çizimlerim sayesinde onları tuzağın olduğu bölgeye çekerim.''
''Ben de o esnada hacker yeteneklerim ile onların telefonlarını bozarak iletişimlerini engelleyebilirim.'' der Keepr heyecanla. Tiksav Lee ise tüm bu konuşmaların ortasında sessizliğini korumuş ve tek bir laf bile etmemiştir. Bu durumu fark eden Skywalker ''Neyin var Tiksav? Keyifsiz görünüyorsun.'' diyerek ciddi bir ifade takınır. Tiksav sahte bir gülümseme eşliğinde ''Bir şeyim yok. Sadece biraz yorgunum.'' der. Ardından düşüncelerle dolu olan zihnini toparlamaya çalışarak lafa girer. ''Ben de olası bir kapışmada şarap gücüm ile onları sarhoş edebilirim.'' Skywalker hafifçe gülümseyerek onu onaylar.
Bir süre sonra Büyük Korsan Kaidou ''Öyleyse planımız hazır, değil mi?'' diyerek ortamda oluşan sessizliği bir anlığına bozar. Skywalker tüm üyelere dönerek ''Bence hazır. Siz ne dersiniz?'' der. Diğer üyeler başlarını sallayarak ona katıldıklarını gösterirler. Soldier Boy ''Videoyu Amiral lobisine tüm hazırlıklarımız bittikten sonra gönderelim derim.'' diyerek fikrini belirtir. ''Mantıklı bir fikir. O zaman kararlaştırıldı. Hazırlıklar bittiğinde videoyu gönderiyoruz.'' der Skywalker. Böylece Devrimci lobisini planlarını tamamlamıştır.
Montana kafeden ayrıldıktan sonra Amiral lobisinin üssüne geri dönmüştür. Amiral lobisi üyeleri onu merakla ve ilgiyle karşılar. Üyeler toplantı odasındaki yuvarlak masanın etrafında oturmuşlardır. ''Bir şeyler öğrenebildin mi?'' diye sorar Sensey. Montana keyifli bir sırıtışla cevaplar. ''Elbette. İşe yarar türden bilgiler hem de.'' Artyomdh merak dolu bir şekilde ona bakarak ''Neymiş bunlar?'' der.
Montana Tiksav'dan öğrendiği bilgileri anlatırken bütün üyeler onu dikkat kesilmiş bir şekilde dinler ve çoğu zaman şaşkınlıklarını gizleyemezler. Sensey ''Demek bunları planlıyorlardı. Gerçekten bizi kışkırtarak onlara bodoslama dalacağımızı mı düşünmüşler?'' diyerek kendi kendine sırıtır. ''Bu plan kesin Skywalker'ın aklından çıkmıştır. Her şeyi hesap eden türden biri o.'' der ch3rlo düşünceli bir suratla.
''Öyleyse yaptığı planlarda mizahı gibi bayatmış.'' der Artyomdh gözlerini devirerek. Birkaç üye onun bu lafına hafifçe gülerek tepki verir. Mewtwo ise ''Öyleyse şimdilik planlarını öğrendiğimizi belli etmememiz gerekiyor.'' diyerek konuya dönmek istediğini belli eder. O anda Sodex aklına takılan bir konuyu dile getirir. ''Daha fazla bilgi alabildin mi peki?''
''Hayır. Tiksav tam anlamıyla bir taraf seçemediği için daha fazlasını söylemedi. Biraz pişman olmuş gibi gözüküyordu.'' der Montana kafeden aldığı poğaçayı ısırırken. Bunu duyan Sodex'in yüzü düşer. ''Tüh ya. Biraz daha detaylı bilgi işimize yarardı.'' Montana poğaçasını yemeye devam ederken tekrar konuşur. ''Yine de şansımızı zorlarsak daha fazlasını öğrenme ihtimalimiz var gibi.''
''Umarım öyledir. Güçleri ile neler yapmayı planladıklarını tam olarak öğrenebilirsek daha iyi olur.'' der Defterdar öğrendiklerini defterine not alırken. Tyr ''Güçlerini nasıl kullanacaklarını öğrensek bile bizimde oraya gitmeden önce kendimizce bir plan yapmamız gerekiyor.'' diyerek eklemede bulunur. ''Tyr haklı. Oraya plansızca saldırmamamız gerekiyor. Onlar bizi kışkırtmak için yaptıkları videoyu paylaşana kadar bir plan hazırlamamız lazım.'' der Sensey. Bunun üzerine Artyom ''Ayrıca planı hazırlarken Tiksav'dan da alabildiğimiz kadar bilgi almamız işimize gelir. Daha karargahlarının yerini bile bilmiyoruz.'' diyerek şapkasını tutar.
''Aramızda Tiksav'dan bilgi almaya devam edebilecek yalnızca Montana ve Sodex var. Sonuçta ikisi de aynı zamanda Hurdacı lobisinde.'' der ch3rlo. Montana poğaçasını bitirdikten sonra bakışlarını Sodex'e çevirerek lafa girer. ''Ben bunu denemeye devam edebilirim. Ya sen Sodex?'' Sodex konunun üstüne biraz düşündükten sonra bunu yapabileceğine dair inancının yeterli olduğunu hisseder ve ''Ben de yapabilirim.'' diyerek özgüvenli bir bakış atar. Sensey ellerini çenesine götürüp hafif kaşıdıktan sonra ''Pekala. Siz ikiniz Tiksav'ın ağzını aramaya devam edeceksiniz. Biz de bu süreçte bir saldırı planı oluşturacağız.'' diyerek gözlerini kısar.
Tiksav Lee Devrimci lobisi karargahının bahçesinde, ılık ve hafif rüzgarlı bir havada dolunayı izlemektedir. Ay tepede yükselirken düşüncelere dalmış şekilde bir bankta otururken birinin yaklaştığını fark eder. Gelen kişi Skywalker'dır. Tiksav'ı gülümseyerek karşılayan Skywalker yavaşça onun yanına oturur. ''Bugün seni biraz üzgün gördüm.'' der sakin bir ses tonuyla. Tiksav Skywalker'ın durumu fark ettiğini anlayınca daha fazla rol yapmanın gereği olmadığını düşünerek ''Evet öyle.'' der efkarlı bir tınıyla. Skywalker sebebini öğrenme konusunda istekli olduğu için tahminini söylemeye karar verir. ''Amiral lobisi ile olan savaşımızda Montana ve Sodex ile karşı karşıya gelme ihtimalin yüzünden mi üzgünsün?''
Tiksav Lee her ne kadar Devrimci lobisinin planlarını Montana ile paylaştığı gerçeğini söylemek istese de ağzından bir türlü o sözler çıkmaz. O yüzden sadece başını eğerek Skywalker'ı onaylar. Skywalker ''Öyleyse bir an önce bir taraf seçmen gerekiyor.'' diyerek Tiksav'ın yüzüne bakar. Tiksav bu sözün ağırlığı karşısında kendisini baskı altında kalmış hisseder. Skywalker ise lafına devam eder. ''Tarafsız kalırsan bu seni içten içe yiyip bitirir.'' Tiksav Lee bu duyduklarını kabullenmek istemese bile Skywalker'a hak verdiği düşüncesine kapılır. Ardından ''Bir taraf seçmem gerekiyorsa bu siz olurdunuz.'' diyerek kendisi de Skywalker'a bakar.
Skywalker ufak bir tebessüm eder. ''Cevabının bu olacağını biliyordum. Sonuçta Devrimci lobisinin kurucularındansın.'' Tiksav dolunaya bakarken ''Bu lobi için az emek harcamadık.'' der eski günleri aklına getirerek. Skywalker ''Kimse Dragon savunmazken sen savunuyordun. Sensiz bu lobi çok eksik kalır.'' diyerek elini Tiksav'ın omzuna atar. Tiksav Lee gülümseyerek ''Sağol.'' der usulca. Ufak bir sessizliğin ardından Skywalker ''O zaman lobideki yerini bir kez daha kanıtlaman için sana bir teklifim var.'' diyerek ciddi bir yüz ifadesine bürünür. Tiksav Lee meraklı gözlerle Skywalker'ı süzer. ''Neymiş o?''
''Hem Amiral hem de Hurdacı lobisinde olan arkadaşların Montana ve Sodex'ten bizim için bilgiler toplamanı istiyorum.'' Tiksav Lee duydukları karşısında donakalır. Bir kez daha başka bir arkadaşının arkasından iş çevirme ihtimali onu içten içe iyice yıpratmıştır. Fakat bu isteğin yaşadığı pişmanlığı biraz olsun dindirebileceğine inandığı için teklifi kabul etmeye karar verir. ''Pekala, kabul ediyorum.'' diyerek derinden bir iç çeker. Bunu duyan Skywalker'ın yüzünde tatmin olmuş bir ifade belirir. Tiksav'a bakarken ''Kabul ettiğin için teşekkürler. Bu konuda sana güveniyorum uşağım.'' der gururla.
Ardından kafe çalışanına seslenir ve kendilerine birer çay söyler. ''Çaylar benden.'' der Montana samimi bir sırıtışla. Tiksav'da ''Eyvallah.'' diyerek karşılık verir. Sohbetleri çaylarında gelişi ile beraber daha koyu bir hal alarak akıp gider. Montana daha fazla beklemeye gerek olmadığını düşünerek doğrudan konuya girmeye karar verir.
''Tiksav, seni neden buraya çağırdığımı merak ediyorsundur.'' Tiksav Lee ''Evet, gerçekten merak ediyorum.'' der gözlerindeki meraklı bakışları ile. Montana ufak bir iç çektikten sonra konuya girer. ''Son zamanlarda Hurdacı lobisinden uzak kaldığını düşünüyorum. Bu durum beni üzüyor doğruyu söylemek gerekirse.'' Tiksav bu sözleri duyunca şaşkınlığını gizleyemez ve ''Gerçekten mi?'' diyerek fincanını masaya koyar.
Montana net bir şekilde ''Gerçekten tabi la.'' diye cevap verir. ''Şu sıralar hayatımın yoğun bir dönemindeyim. Twitter'da moderatörlük yaptığımı biliyorsun. Gelememe sebebim bu.'' der Tiksav içinde olduğu duruma karşı anlayış bekleyen bir ses tonuyla. Fakat aynı zamanda kendini Hurdacılara karşı biraz mahcup hissetmiştir.
Montana ''Bana her şekilde güvenebilirsin. Devrimci lobisi ile yakın olmanı sorun etmiyorum, hatta bu iyi bir şey.'' diyerek çayını yudumlar. Tiksav'ın kafası karışmış gibi gözükmektedir. ''Nasıl yani?'' diye sorar. ''Çünkü ne yaparsan yap sen Hurdacı lobisinin bir üyesisin. Arkamızdan bir iş çevirmeyeceğine inanıyorum, sana güvenim sonsuz.'' der Montana içten bir gülümseme ile. Tiksav duyduğu bu sözler karşısında içinde büyüyen mahcubiyet hissine engel olamayarak konuşmaya başlar. ''Devrimci lobisi size karşı bir saldırı planı hazırlıyor.'' Bunu duyan Montana içinden söylentiler gerçekten doğruymuş diye düşünür. Şaşırmış gibi bir tepki vermeye çalışır. ''Sahiden mi la?''
Tiksav buruk bir şekilde başını sallayarak onu onaylar. Montana daha fazla bilgi alabilmek için Tiksav'ın ağzını yoklamaya devam eder. ''Nasıl bir saldırı planı bu?'' Tiksav artık bu işin geri dönüşünü olmadığını hissettiği için isteksizce de olsa detayları anlatmaya başlar. ''Amiral lobisini kışkırtmak için amiraller ile ilgili bir video hazırlıyorlar. Planımız sizi kendi karargahımıza getirip orada işinizi bitirmek. Bir yandan da sizi gafil avlamak için karargaha tuzaklar yerleştiriyorlar.'' Montana tüm bunlar karşısında hayrete düşerek Devrimci lobisinin düşündüğünden daha kirli oynadığını fark eder. Ardından çayını içmeye devam ederken ''Tüm bu bilgileri bizimle paylaştığın için sağol.'' der sakince.
''Rica ederim.'' der Tiksav Lee onun gözlerine bakamayarak. Montana biraz daha bilgi duyabilme isteği ile ''Eğer bana bilgi sızdırmaya devam edersen Hurdacı lobisinde sana büyük bir yer verebilirim.'' diyerek sırıtır. Tiksav ise anında bu teklifi reddeder. ''Yeterince şey anlattım. Devrimci yoldaşlarıma daha fazla ihanet etmek istemiyorum. Ayrıca Hurdacı lobisindeki yerim senden aşağıda değil zaten.'' Montana onun bu duruşunu anlayışla karşılayarak ''Peki, sen bilirsin.'' der. Tiksav Lee içinde gittikçe büyüyen pişmanlık duygusu ağır basmaya başlayınca daraldığını hisseder ve aniden ayağa kalkar. Montana şaşkınlık içinde ''Nereye böyle?'' diye sorar.
''Önemli bir işim vardı. Gitmem lazım.'' diyen Tiksav Lee apar topar kafenin dışına doğru yürümeye başlar. Tam dışarı çıkacakken Montana'nın ona seslendiğini duyar. ''Eğer savaşta karşı karşıya gelirsek ne yapacaksın usta?'' Tiksav ise bu sorunun üzerine duraksar ve hüzünlü bir surat ifadesi ile Montana'ya döner. ''Umarım bu asla gerçekleşmez.''dedikten sonra arkasını dönerek yavaş adımlarla kafeyi terk eder.
Devrimci lobisinde ise işler tıkırında gitmektedir, hazırlıklar tamamlanmıştır ve üyeler hep birlikte videoyu izlemek için televizyonun karşısına geçmişlerdir. Videoda Beyazasakal'ın Akainu'ya olan saldırısı, Luffy'nin Kizaru'ya olan saldırıları, Aramaki'nin Shanks'ın hakisine verdiği tepki ve Kizaru'nun Saturn'e çay getirmesi gibi sahneler arkada komik bir müzikle beraber kolaj halinde birleştirilmiştir.
Devrimci lobisi üyeleri videoyu kahkahalar eşliğinde izlemiş ve Amiral lobisini kışkırtmak için yeterli düzeyde olduğuna karar vermişlerdir. Gülmekten gözünden yaşlar gelen Skywalker gözlerini silerken ''Harika video olmuş. Eline sağlık Soldier Boy.'' der. Soldier Boy'da gülmesi kesildikten sonra ''Teşekkürler yoldaş. Bence de çok iyi oldu.'' diyerek kendiyle gurur duyar.
Skywalker diğer üyelere bakarak aklındakileri söyler. ''Geriye sadece tuzakları hazırlamak ve bir savaş planı yapmak kaldı.'' ''Tuzakları ben ayarlayabilirim.'' der Kadir. Soldier Boy ise ''Ben de Amiral lobisi buraya geldiğinde yapay zeka gücüm ile seslerini taklit ederek onları tongaya düşürebilirim.'' diye belirtir. Skywalker duyduğu planlar karşısında memnun olur ve kendisi de ekleme yapar. ''Çizim yeteneğim ile kopyalarını çizerek onları kandırabilirim. Böylece Amiral lobisi üyeleri kılığındaki çizimlerim sayesinde onları tuzağın olduğu bölgeye çekerim.''
''Ben de o esnada hacker yeteneklerim ile onların telefonlarını bozarak iletişimlerini engelleyebilirim.'' der Keepr heyecanla. Tiksav Lee ise tüm bu konuşmaların ortasında sessizliğini korumuş ve tek bir laf bile etmemiştir. Bu durumu fark eden Skywalker ''Neyin var Tiksav? Keyifsiz görünüyorsun.'' diyerek ciddi bir ifade takınır. Tiksav sahte bir gülümseme eşliğinde ''Bir şeyim yok. Sadece biraz yorgunum.'' der. Ardından düşüncelerle dolu olan zihnini toparlamaya çalışarak lafa girer. ''Ben de olası bir kapışmada şarap gücüm ile onları sarhoş edebilirim.'' Skywalker hafifçe gülümseyerek onu onaylar.
Bir süre sonra Büyük Korsan Kaidou ''Öyleyse planımız hazır, değil mi?'' diyerek ortamda oluşan sessizliği bir anlığına bozar. Skywalker tüm üyelere dönerek ''Bence hazır. Siz ne dersiniz?'' der. Diğer üyeler başlarını sallayarak ona katıldıklarını gösterirler. Soldier Boy ''Videoyu Amiral lobisine tüm hazırlıklarımız bittikten sonra gönderelim derim.'' diyerek fikrini belirtir. ''Mantıklı bir fikir. O zaman kararlaştırıldı. Hazırlıklar bittiğinde videoyu gönderiyoruz.'' der Skywalker. Böylece Devrimci lobisini planlarını tamamlamıştır.
Montana kafeden ayrıldıktan sonra Amiral lobisinin üssüne geri dönmüştür. Amiral lobisi üyeleri onu merakla ve ilgiyle karşılar. Üyeler toplantı odasındaki yuvarlak masanın etrafında oturmuşlardır. ''Bir şeyler öğrenebildin mi?'' diye sorar Sensey. Montana keyifli bir sırıtışla cevaplar. ''Elbette. İşe yarar türden bilgiler hem de.'' Artyomdh merak dolu bir şekilde ona bakarak ''Neymiş bunlar?'' der.
Montana Tiksav'dan öğrendiği bilgileri anlatırken bütün üyeler onu dikkat kesilmiş bir şekilde dinler ve çoğu zaman şaşkınlıklarını gizleyemezler. Sensey ''Demek bunları planlıyorlardı. Gerçekten bizi kışkırtarak onlara bodoslama dalacağımızı mı düşünmüşler?'' diyerek kendi kendine sırıtır. ''Bu plan kesin Skywalker'ın aklından çıkmıştır. Her şeyi hesap eden türden biri o.'' der ch3rlo düşünceli bir suratla.
''Öyleyse yaptığı planlarda mizahı gibi bayatmış.'' der Artyomdh gözlerini devirerek. Birkaç üye onun bu lafına hafifçe gülerek tepki verir. Mewtwo ise ''Öyleyse şimdilik planlarını öğrendiğimizi belli etmememiz gerekiyor.'' diyerek konuya dönmek istediğini belli eder. O anda Sodex aklına takılan bir konuyu dile getirir. ''Daha fazla bilgi alabildin mi peki?''
''Hayır. Tiksav tam anlamıyla bir taraf seçemediği için daha fazlasını söylemedi. Biraz pişman olmuş gibi gözüküyordu.'' der Montana kafeden aldığı poğaçayı ısırırken. Bunu duyan Sodex'in yüzü düşer. ''Tüh ya. Biraz daha detaylı bilgi işimize yarardı.'' Montana poğaçasını yemeye devam ederken tekrar konuşur. ''Yine de şansımızı zorlarsak daha fazlasını öğrenme ihtimalimiz var gibi.''
''Umarım öyledir. Güçleri ile neler yapmayı planladıklarını tam olarak öğrenebilirsek daha iyi olur.'' der Defterdar öğrendiklerini defterine not alırken. Tyr ''Güçlerini nasıl kullanacaklarını öğrensek bile bizimde oraya gitmeden önce kendimizce bir plan yapmamız gerekiyor.'' diyerek eklemede bulunur. ''Tyr haklı. Oraya plansızca saldırmamamız gerekiyor. Onlar bizi kışkırtmak için yaptıkları videoyu paylaşana kadar bir plan hazırlamamız lazım.'' der Sensey. Bunun üzerine Artyom ''Ayrıca planı hazırlarken Tiksav'dan da alabildiğimiz kadar bilgi almamız işimize gelir. Daha karargahlarının yerini bile bilmiyoruz.'' diyerek şapkasını tutar.
''Aramızda Tiksav'dan bilgi almaya devam edebilecek yalnızca Montana ve Sodex var. Sonuçta ikisi de aynı zamanda Hurdacı lobisinde.'' der ch3rlo. Montana poğaçasını bitirdikten sonra bakışlarını Sodex'e çevirerek lafa girer. ''Ben bunu denemeye devam edebilirim. Ya sen Sodex?'' Sodex konunun üstüne biraz düşündükten sonra bunu yapabileceğine dair inancının yeterli olduğunu hisseder ve ''Ben de yapabilirim.'' diyerek özgüvenli bir bakış atar. Sensey ellerini çenesine götürüp hafif kaşıdıktan sonra ''Pekala. Siz ikiniz Tiksav'ın ağzını aramaya devam edeceksiniz. Biz de bu süreçte bir saldırı planı oluşturacağız.'' diyerek gözlerini kısar.
Tiksav Lee Devrimci lobisi karargahının bahçesinde, ılık ve hafif rüzgarlı bir havada dolunayı izlemektedir. Ay tepede yükselirken düşüncelere dalmış şekilde bir bankta otururken birinin yaklaştığını fark eder. Gelen kişi Skywalker'dır. Tiksav'ı gülümseyerek karşılayan Skywalker yavaşça onun yanına oturur. ''Bugün seni biraz üzgün gördüm.'' der sakin bir ses tonuyla. Tiksav Skywalker'ın durumu fark ettiğini anlayınca daha fazla rol yapmanın gereği olmadığını düşünerek ''Evet öyle.'' der efkarlı bir tınıyla. Skywalker sebebini öğrenme konusunda istekli olduğu için tahminini söylemeye karar verir. ''Amiral lobisi ile olan savaşımızda Montana ve Sodex ile karşı karşıya gelme ihtimalin yüzünden mi üzgünsün?''
Tiksav Lee her ne kadar Devrimci lobisinin planlarını Montana ile paylaştığı gerçeğini söylemek istese de ağzından bir türlü o sözler çıkmaz. O yüzden sadece başını eğerek Skywalker'ı onaylar. Skywalker ''Öyleyse bir an önce bir taraf seçmen gerekiyor.'' diyerek Tiksav'ın yüzüne bakar. Tiksav bu sözün ağırlığı karşısında kendisini baskı altında kalmış hisseder. Skywalker ise lafına devam eder. ''Tarafsız kalırsan bu seni içten içe yiyip bitirir.'' Tiksav Lee bu duyduklarını kabullenmek istemese bile Skywalker'a hak verdiği düşüncesine kapılır. Ardından ''Bir taraf seçmem gerekiyorsa bu siz olurdunuz.'' diyerek kendisi de Skywalker'a bakar.
Skywalker ufak bir tebessüm eder. ''Cevabının bu olacağını biliyordum. Sonuçta Devrimci lobisinin kurucularındansın.'' Tiksav dolunaya bakarken ''Bu lobi için az emek harcamadık.'' der eski günleri aklına getirerek. Skywalker ''Kimse Dragon savunmazken sen savunuyordun. Sensiz bu lobi çok eksik kalır.'' diyerek elini Tiksav'ın omzuna atar. Tiksav Lee gülümseyerek ''Sağol.'' der usulca. Ufak bir sessizliğin ardından Skywalker ''O zaman lobideki yerini bir kez daha kanıtlaman için sana bir teklifim var.'' diyerek ciddi bir yüz ifadesine bürünür. Tiksav Lee meraklı gözlerle Skywalker'ı süzer. ''Neymiş o?''
''Hem Amiral hem de Hurdacı lobisinde olan arkadaşların Montana ve Sodex'ten bizim için bilgiler toplamanı istiyorum.'' Tiksav Lee duydukları karşısında donakalır. Bir kez daha başka bir arkadaşının arkasından iş çevirme ihtimali onu içten içe iyice yıpratmıştır. Fakat bu isteğin yaşadığı pişmanlığı biraz olsun dindirebileceğine inandığı için teklifi kabul etmeye karar verir. ''Pekala, kabul ediyorum.'' diyerek derinden bir iç çeker. Bunu duyan Skywalker'ın yüzünde tatmin olmuş bir ifade belirir. Tiksav'a bakarken ''Kabul ettiğin için teşekkürler. Bu konuda sana güveniyorum uşağım.'' der gururla.
6. Bölüm - Beklenen Misafir
Güneşin tepede olduğu sıcak bir öğle vaktinde, etrafta flamingoların dolaştığı sulak ve yeşil bir arazinin ortasına inşa edilmiş müstakil bir ev bulunmaktadır. Bu evin içinde Daredewill, RedAcT, Waatame Daisuki ve Cavitq11 dörtlüsü toplanmış halde oturmaktadırlar. Herkes birbiriyle selamlaştıktan sonra Cavitq11 ''Görüşmeyeli baya oluyor değil mi?'' diye bir soru yöneltir. ''Gerçekten öyle, özlemişim bu ortamı.'' der Waatame elindeki pembe renkli örgüye devam ederken. Daredewill ''Doflamingo düştüğünden beri pek buluşmuyorduk. İyi geldi.'' diyerek havucunu ısırır. ''Bu buluşmaları daha sık yapmalıyız.'' der RedAcT bir yandan telefonundan Süper Lig puan tablosuna göz atarken.
Cavitq11 ''Doflamingo yakında serbest kalacaktır. Bizim zamanımız asıl o bölümde gelecek.'' diyerek keyifle sırıtır. Wataame ''Doffy-sama'ya hasret kaldık gerçekten. Hapishane kıyafetiyle bile karizma olmayı başarıyor.'' der parıldayan gözlerle. Daredewill havucunu çiğnemeye devam ederken lafa girer. ''Dof reis Çapraz Lonca'ya katılacak inşallah.'' Diğer üyeler bu ihtimalin hayalini kurarak sevinirlerken Cavitq11 elinde tuttuğu gazeteyi masaya bırakarak konuşur. ''King'in hapisten kaçırılma haberini gördünüz mü?''
''Gerçekten mi?'' diyerek şaşkınlıkla gazeteye bakar Waatame. Cavitq11 onu onaylayan bir şekilde başını sallar. ''Kaçmasına yardımcı olan kimmiş?'' der RedAcT şüpheci bir tavırla. Cavit'in ''Bilinmiyor, kimlikleri saptanamamış. Hapisteki gardiyanlardan bir kişiyi bile hayatta bırakmamışlar.'' demesi üzerine diğer üyelerin yüzlerinde endişeli bir ifade belirir. Waatame ''Kurtaranlar her kimse baya acımasızlarmış.'' diyerek örgüsüne odaklanır. ''Millennium Wizard bu habere sevinmiştir kesin.'' der Daredewill sırıtarak. Bunun üzerine RedAcT hafif kıkırdar. ''King Millennium Wizard'a hayrandı değil mi? Belki bizim lobiye alırız.''
O esnada evin bodrum katından gelmekte olan bağırış sesleri iyice yükselir. Duyulan sesler bir insanın can çekişmesine benzemektedir. ''Ah, Millennium Wizard iyi eğleniyor gibi görünüyor.'' der Cavit. Millennium Wizard önünde yara bere içinde, üstü başı yırtılmış kıyafetler giyen bir erkekle beraber üst kata doğru çıkmaktadır. Millennium Wizard'ın üstünde pembe bir kürk vardır, yüzüne ise kırmızı renkli bir gözlük takmıştır. Diğer üyeler onları gördüklerinde meraklı gözlerini adamın üzerine çevirirler. ''Kim bu?'' diye sorar Waatame. ''Forumda pek aktif olmayan bir Crocodile fanı.'' diye cevap verir Millennium Wizard sinsi bir sırıtışla. ''Nesilleri tükendi sanıyordum.'' der Cavitq11 küçümseyici bakışları ile.
Adam onun bu bakışından rahatsız olur ve yüksek sesle ''Hepiniz gününüzü göreceksiniz tüylü zincirler!'' diye bağırır. Daredewill ''Aynı Sir Crocodile gibi konuşuyor. Onun yancısı falan mı yoksa?'' diyerek kahkaha atar. Millennium Wizard bir eliyle parmaklarını oynatır ve adam bir anda dizlerinin üzerine çöker. Diğerleri Millennium Wizard'ın ip gücünü adamın üzerinde kullandığını fark ederler. Adam çaresizce Millennium Wizard'a bakar. ''Sir Crocodile seni alaşağı edecek.'' der nefret dolu gözlerle.
Millennium Wizard ''Hâlâ bana karşı saygısızca konuşuyorsun bakıyorum. Karşında kimin olduğunun farkında mısın? Ben bu forum için senelerce teoriler ürettim.'' dedikten sonra diğer elinde tuttuğu bahçe hortumundan fışkıran suyu hızlıca adamın sırtına tutar. Adam can çekişerek bağırır ve iki büklüm bir şekilde yere yığılır. Diğer üyeler bu manzarayı görünce kahkahalara boğulurlar.
RedAcT ''Görünüşe bakılırsa su onun zayıflığı.'' der alaycı bir ses tonuyla. Adam çektiği acıya daha fazla dayanamayarak oracıkta bayılır. Millennium Wizard yüzünde tatmin olmuş bir ifade ile ''Doflamingo'yu küçümseyenlerin sonu böyle olur.'' diyerek masaya diğerlerinin yanına oturur. ''Çok keyifli bir gün oluyor. Bir de akşamki derbide Galatasaray Fener'i yenerse tadından yenmez.'' der RedAcT arkasına yaslanarak. Waatame ''Keşke bu anı Invictus'ta görebilseydi.'' diyerek iç çeker.
Invictus adının geçtiğini duyunca Millennium Wizard'ın alnındaki damarlar birden belirginleşir. Waatame onu kızdırdığını fark edince biraz çekinir ve ''Şaka yapmıştım ya.'' diyerek sahte bir gülümseme takınır. ''Onun adının Doflamingo lobisi içinde geçmesini istemiyorum.'' der Millennium Wizard sert bir tavırla. Cavitq11 ''Bence de lobiden kovulmuş birinden bahsetmeyelim.'' diyerek gazetesini okumaya devam eder. Daredewill havucunu bitirdikten sonra sohbete dahil olur. ''Ama Invictus'a göre Millennium Wizard onu kovmadı, kendisi ayrıldı.'' RedAcT ''Onun dediği şeylere güven olmaz.'' diye cevap verir.
Waatame aniden ''Invictus Millennium Wizard'ın Doflamingo savunmadığını bile iddia ediyor.'' diyerek araya girer. ''Saçmalık. Dressrosa zamanları ben Doflamingo savunurken Invıctus neredeydi? Çamur at izi kalsın.'' der Millennium Wizard öfkeyle. Daredewill ''Aynen öyle. Lobiye ihanet eden biri varsa bu Invictus'tan başkası değil.'' diyerek ona destek verir. Millennium Wizard önünde duran şarabı doldururken ''Güya ben Dressrosa'dan sonra Doflamingo savunmayı bırakmışım. Karakter ortada yokken ne savunması yapabilirim ki?'' der diğerlerine bakarak. Diğer üyeler onun bu lafını onaylar.
Cavitq11 konuşmadan önce elinde tuttuğu gazeteyi gerginlikle sıkar. ''Haklısın. Bir süredir Doflamingo hakkında yazmıyoruz diye bu bizim fanlığımızdan bir şey eksiltmez.'' RedAcT ''Millennium Wizard'ı kılıçcı diye karalamaya çalışıyorlar. Bu numarayı anca yeni yetmeler yer.'' diyerek Millennium Wizard'a döner.
Millennium Wizard ise gülümseyerek ''Hiç merak etmeyin. Yakında bu karalama kampanyalarını yürüten herkesle hesaplaşacağız. Invictus, Montana, Sodex, Trafalgar Law ve tabi ki Sir Crocodile. Hepsine güzel bir ders vereceğiz.'' der. Bunu duyan üyeler kendilerini iyice motive olmuş hissederler. Ardından hep bir ağızdan heyecanla ''Onları mahvedelim!'' diye bağırırlar.
King, RedTeroR, Densetsu no Samurai ve İnari gemi yolculuklarını tamamlayarak gecenin karanlığında, ay ışığının aydınlattığı ormanlık bir alanın içindeki Kılıç lobisi malikanesine varmışlardır. Kapının zilini çaldıktan sonra uşaklar kapıyı açarak onları karşılar. Devasa büyüklükteki salona giriş yaptıklarında King etrafa hayran hayran bakakalır. Mekan baya sağlammış diye düşünür içten içe. Salonun yemek bölümüne vardıklarında uzunca bir masa King'in gözüne çarpar. Bu masada büyük bir ziyafet düzenlenmektedir.
Masada diğer kılıç lobisi üyelerinden Dracule Mihawk, Tommy Vercetti, Falconx, Mihawk, Kaizoku Gari ve Mike oturmaktadır. Onların geldiğini gören Tommy Vercetti gülümseyerek ''Hoş geldiniz, beyler. Gelin oturun.'' der. RedTeroR ve Densetsu no Samurai ''Hoş bulduk.'' diyerek yerlerine oturur. King'de diğerlerine bakarak sırıtır ve sandalyesine yerleşir. ''Yolculuk nasıldı agalar?'' diye sorar Kaizoku Gari.
''Fena değildi. İnari'yi biraz deniz tuttu sadece.'' diye cevap verir Densetsu no Samurai. RedTeroR bunun üzerine gülerek ''Güya Garp fanı ama deniz tutuyor.'' der. İnari siniri bozulmuş bir şekilde RedTeror'e döner ve ''Ben olmasam daha dönüş yolunu bile bulamıyordunuz.'' diyerek salatasını ısırır. Mike bıçağı ile tabağındaki eti doğrarken İnari'ye bakarak ''Garp fanımız kırk yılda bir işe yaradı.'' der.
İnari gözlerini devirdikten sonra bakışlarını RedTeror'e çevirir. ''Hem Zoro hem Nika fanı olmaktan iyidir.'' Bunu duyan Tommy Vercetti ve Falconx gülmemek için kendilerini zor tutarlar. Dracule Mihawk ''Öyle deme oğlum. Nika acayip güçlü, Luffy'den her türlü daha iyi.'' diyerek RedTeroR'e olan desteğini belli eder. RedTeror ise ''İnari karakterden ne anlar? Zoro seviyor diye lobiye aldık ama Garp fanlığı yapması bize yakışmıyor.'' der hayal kırıklığına uğramış bir ifadeyle. Mike ''Ben Nika falan bilmem. En iyisi Roronoa Zoro'dur.'' diyerek göz kırpar.
Bunun üzerine Mihawk alaycı bir sırıtışla lafa girer. ''Siz Zoro fanısınız ben ise Mihawk. Aynı değiliz.'' Tommy Vercetti ''Zoro eninde sonunda Mihawk'ı geçecek biliyorsun değil mi?'' diyerek tepkisini gösterir. Mihawk ise şarabını yudumlarken ''Göreceğiz.'' der sakince. King bu muhabbetleri keyifle dinledikten sonra sohbete dahil olur. ''Sizlerin arasında olmak gerçekten mutluluk verici.'' RedTeroR ona bakarak içtenlikle gülümser. ''Seni aramızda görmekte mutluluk verici kardeşim.''
Densetsu no Samurai çatalını King'e doğru tutarak ''Seni kurtardığımız için bize borçlusun. Bu yüzden Kılıç lobisi adına sonuna kadar savaşman gerekiyor reis.'' der. King kararlı bir yüz ifadesiyle cevap verir. ''Size fayda sağlayacağıma emin olabilirsiniz. Zaten gidecek başka bir yerim de yok.'' RedTeroR ''Lobimiz adına güzel katkılar yapacağına şüphem yok.'' diyerek King'in omzuna dokunur. King ona bakarak gülümser ve ''Soldier Boy ile savaşabildiğim sürece benlik yana sorun yok.'' der.
Ziyafet devam ederken salona Mcgill'in geldiğini fark ederler. Daha yeni Danimarka'dan geldiği için biraz uykusuz ve yorgun gözükmektedir. Mcgill ''Lider seninle görüşmek istiyor King.'' diyerek King'e doğru bakar. King içindeki heyecan ve merak duygusunun tavan yaptığını hissederek ''Sonunda. Liderin kim olduğunu görmeyi bekliyordum.'' der ve oturduğu yerden ayağa kalkar. Diğer üyelerden müsade istedikten sonra ağır adımlarla ilerleyen Mcgill'in peşine takılır.
Cavitq11 ''Doflamingo yakında serbest kalacaktır. Bizim zamanımız asıl o bölümde gelecek.'' diyerek keyifle sırıtır. Wataame ''Doffy-sama'ya hasret kaldık gerçekten. Hapishane kıyafetiyle bile karizma olmayı başarıyor.'' der parıldayan gözlerle. Daredewill havucunu çiğnemeye devam ederken lafa girer. ''Dof reis Çapraz Lonca'ya katılacak inşallah.'' Diğer üyeler bu ihtimalin hayalini kurarak sevinirlerken Cavitq11 elinde tuttuğu gazeteyi masaya bırakarak konuşur. ''King'in hapisten kaçırılma haberini gördünüz mü?''
''Gerçekten mi?'' diyerek şaşkınlıkla gazeteye bakar Waatame. Cavitq11 onu onaylayan bir şekilde başını sallar. ''Kaçmasına yardımcı olan kimmiş?'' der RedAcT şüpheci bir tavırla. Cavit'in ''Bilinmiyor, kimlikleri saptanamamış. Hapisteki gardiyanlardan bir kişiyi bile hayatta bırakmamışlar.'' demesi üzerine diğer üyelerin yüzlerinde endişeli bir ifade belirir. Waatame ''Kurtaranlar her kimse baya acımasızlarmış.'' diyerek örgüsüne odaklanır. ''Millennium Wizard bu habere sevinmiştir kesin.'' der Daredewill sırıtarak. Bunun üzerine RedAcT hafif kıkırdar. ''King Millennium Wizard'a hayrandı değil mi? Belki bizim lobiye alırız.''
O esnada evin bodrum katından gelmekte olan bağırış sesleri iyice yükselir. Duyulan sesler bir insanın can çekişmesine benzemektedir. ''Ah, Millennium Wizard iyi eğleniyor gibi görünüyor.'' der Cavit. Millennium Wizard önünde yara bere içinde, üstü başı yırtılmış kıyafetler giyen bir erkekle beraber üst kata doğru çıkmaktadır. Millennium Wizard'ın üstünde pembe bir kürk vardır, yüzüne ise kırmızı renkli bir gözlük takmıştır. Diğer üyeler onları gördüklerinde meraklı gözlerini adamın üzerine çevirirler. ''Kim bu?'' diye sorar Waatame. ''Forumda pek aktif olmayan bir Crocodile fanı.'' diye cevap verir Millennium Wizard sinsi bir sırıtışla. ''Nesilleri tükendi sanıyordum.'' der Cavitq11 küçümseyici bakışları ile.
Adam onun bu bakışından rahatsız olur ve yüksek sesle ''Hepiniz gününüzü göreceksiniz tüylü zincirler!'' diye bağırır. Daredewill ''Aynı Sir Crocodile gibi konuşuyor. Onun yancısı falan mı yoksa?'' diyerek kahkaha atar. Millennium Wizard bir eliyle parmaklarını oynatır ve adam bir anda dizlerinin üzerine çöker. Diğerleri Millennium Wizard'ın ip gücünü adamın üzerinde kullandığını fark ederler. Adam çaresizce Millennium Wizard'a bakar. ''Sir Crocodile seni alaşağı edecek.'' der nefret dolu gözlerle.
Millennium Wizard ''Hâlâ bana karşı saygısızca konuşuyorsun bakıyorum. Karşında kimin olduğunun farkında mısın? Ben bu forum için senelerce teoriler ürettim.'' dedikten sonra diğer elinde tuttuğu bahçe hortumundan fışkıran suyu hızlıca adamın sırtına tutar. Adam can çekişerek bağırır ve iki büklüm bir şekilde yere yığılır. Diğer üyeler bu manzarayı görünce kahkahalara boğulurlar.
RedAcT ''Görünüşe bakılırsa su onun zayıflığı.'' der alaycı bir ses tonuyla. Adam çektiği acıya daha fazla dayanamayarak oracıkta bayılır. Millennium Wizard yüzünde tatmin olmuş bir ifade ile ''Doflamingo'yu küçümseyenlerin sonu böyle olur.'' diyerek masaya diğerlerinin yanına oturur. ''Çok keyifli bir gün oluyor. Bir de akşamki derbide Galatasaray Fener'i yenerse tadından yenmez.'' der RedAcT arkasına yaslanarak. Waatame ''Keşke bu anı Invictus'ta görebilseydi.'' diyerek iç çeker.
Invictus adının geçtiğini duyunca Millennium Wizard'ın alnındaki damarlar birden belirginleşir. Waatame onu kızdırdığını fark edince biraz çekinir ve ''Şaka yapmıştım ya.'' diyerek sahte bir gülümseme takınır. ''Onun adının Doflamingo lobisi içinde geçmesini istemiyorum.'' der Millennium Wizard sert bir tavırla. Cavitq11 ''Bence de lobiden kovulmuş birinden bahsetmeyelim.'' diyerek gazetesini okumaya devam eder. Daredewill havucunu bitirdikten sonra sohbete dahil olur. ''Ama Invictus'a göre Millennium Wizard onu kovmadı, kendisi ayrıldı.'' RedAcT ''Onun dediği şeylere güven olmaz.'' diye cevap verir.
Waatame aniden ''Invictus Millennium Wizard'ın Doflamingo savunmadığını bile iddia ediyor.'' diyerek araya girer. ''Saçmalık. Dressrosa zamanları ben Doflamingo savunurken Invıctus neredeydi? Çamur at izi kalsın.'' der Millennium Wizard öfkeyle. Daredewill ''Aynen öyle. Lobiye ihanet eden biri varsa bu Invictus'tan başkası değil.'' diyerek ona destek verir. Millennium Wizard önünde duran şarabı doldururken ''Güya ben Dressrosa'dan sonra Doflamingo savunmayı bırakmışım. Karakter ortada yokken ne savunması yapabilirim ki?'' der diğerlerine bakarak. Diğer üyeler onun bu lafını onaylar.
Cavitq11 konuşmadan önce elinde tuttuğu gazeteyi gerginlikle sıkar. ''Haklısın. Bir süredir Doflamingo hakkında yazmıyoruz diye bu bizim fanlığımızdan bir şey eksiltmez.'' RedAcT ''Millennium Wizard'ı kılıçcı diye karalamaya çalışıyorlar. Bu numarayı anca yeni yetmeler yer.'' diyerek Millennium Wizard'a döner.
Millennium Wizard ise gülümseyerek ''Hiç merak etmeyin. Yakında bu karalama kampanyalarını yürüten herkesle hesaplaşacağız. Invictus, Montana, Sodex, Trafalgar Law ve tabi ki Sir Crocodile. Hepsine güzel bir ders vereceğiz.'' der. Bunu duyan üyeler kendilerini iyice motive olmuş hissederler. Ardından hep bir ağızdan heyecanla ''Onları mahvedelim!'' diye bağırırlar.
King, RedTeroR, Densetsu no Samurai ve İnari gemi yolculuklarını tamamlayarak gecenin karanlığında, ay ışığının aydınlattığı ormanlık bir alanın içindeki Kılıç lobisi malikanesine varmışlardır. Kapının zilini çaldıktan sonra uşaklar kapıyı açarak onları karşılar. Devasa büyüklükteki salona giriş yaptıklarında King etrafa hayran hayran bakakalır. Mekan baya sağlammış diye düşünür içten içe. Salonun yemek bölümüne vardıklarında uzunca bir masa King'in gözüne çarpar. Bu masada büyük bir ziyafet düzenlenmektedir.
Masada diğer kılıç lobisi üyelerinden Dracule Mihawk, Tommy Vercetti, Falconx, Mihawk, Kaizoku Gari ve Mike oturmaktadır. Onların geldiğini gören Tommy Vercetti gülümseyerek ''Hoş geldiniz, beyler. Gelin oturun.'' der. RedTeroR ve Densetsu no Samurai ''Hoş bulduk.'' diyerek yerlerine oturur. King'de diğerlerine bakarak sırıtır ve sandalyesine yerleşir. ''Yolculuk nasıldı agalar?'' diye sorar Kaizoku Gari.
''Fena değildi. İnari'yi biraz deniz tuttu sadece.'' diye cevap verir Densetsu no Samurai. RedTeroR bunun üzerine gülerek ''Güya Garp fanı ama deniz tutuyor.'' der. İnari siniri bozulmuş bir şekilde RedTeror'e döner ve ''Ben olmasam daha dönüş yolunu bile bulamıyordunuz.'' diyerek salatasını ısırır. Mike bıçağı ile tabağındaki eti doğrarken İnari'ye bakarak ''Garp fanımız kırk yılda bir işe yaradı.'' der.
İnari gözlerini devirdikten sonra bakışlarını RedTeror'e çevirir. ''Hem Zoro hem Nika fanı olmaktan iyidir.'' Bunu duyan Tommy Vercetti ve Falconx gülmemek için kendilerini zor tutarlar. Dracule Mihawk ''Öyle deme oğlum. Nika acayip güçlü, Luffy'den her türlü daha iyi.'' diyerek RedTeroR'e olan desteğini belli eder. RedTeror ise ''İnari karakterden ne anlar? Zoro seviyor diye lobiye aldık ama Garp fanlığı yapması bize yakışmıyor.'' der hayal kırıklığına uğramış bir ifadeyle. Mike ''Ben Nika falan bilmem. En iyisi Roronoa Zoro'dur.'' diyerek göz kırpar.
Bunun üzerine Mihawk alaycı bir sırıtışla lafa girer. ''Siz Zoro fanısınız ben ise Mihawk. Aynı değiliz.'' Tommy Vercetti ''Zoro eninde sonunda Mihawk'ı geçecek biliyorsun değil mi?'' diyerek tepkisini gösterir. Mihawk ise şarabını yudumlarken ''Göreceğiz.'' der sakince. King bu muhabbetleri keyifle dinledikten sonra sohbete dahil olur. ''Sizlerin arasında olmak gerçekten mutluluk verici.'' RedTeroR ona bakarak içtenlikle gülümser. ''Seni aramızda görmekte mutluluk verici kardeşim.''
Densetsu no Samurai çatalını King'e doğru tutarak ''Seni kurtardığımız için bize borçlusun. Bu yüzden Kılıç lobisi adına sonuna kadar savaşman gerekiyor reis.'' der. King kararlı bir yüz ifadesiyle cevap verir. ''Size fayda sağlayacağıma emin olabilirsiniz. Zaten gidecek başka bir yerim de yok.'' RedTeroR ''Lobimiz adına güzel katkılar yapacağına şüphem yok.'' diyerek King'in omzuna dokunur. King ona bakarak gülümser ve ''Soldier Boy ile savaşabildiğim sürece benlik yana sorun yok.'' der.
Ziyafet devam ederken salona Mcgill'in geldiğini fark ederler. Daha yeni Danimarka'dan geldiği için biraz uykusuz ve yorgun gözükmektedir. Mcgill ''Lider seninle görüşmek istiyor King.'' diyerek King'e doğru bakar. King içindeki heyecan ve merak duygusunun tavan yaptığını hissederek ''Sonunda. Liderin kim olduğunu görmeyi bekliyordum.'' der ve oturduğu yerden ayağa kalkar. Diğer üyelerden müsade istedikten sonra ağır adımlarla ilerleyen Mcgill'in peşine takılır.
7. Bölüm - Savaşa Doğru
Dalgaların hırçın bir biçimde denizi dövdüğü, fırtınalı bir günün ortasında Amiral lobisi Denizci karargahlarında toplanmış şekilde önlerindeki savaş için plan yapmaktadırlar. Devrimci lobisi üyelerinin güçlerini bildikleri kadarı ile analiz etmekle meşguldürler. Artyomdh sahip olduğu geniş istihbarat ağı sayesinde Devrimci lobisi üyelerinin bazı güçlerini öğrenebilmiştir ve diğer üyelere bu güçleri anlatmaktadır. ''Anlattıklarına bakılırsa Keepr hacker yetenekleri ile ulaşım cihazlarımızı bozabilir gibi duruyor.'' der Sensey. ''Aynen öyle.'' diye karşılık verir Artyomdh. Ardından ''Güçlerini nasıl kullanacakları hakkında başka fikri olan var mı?'' diye sorar.
Mewtwo ''Soldier Boy'un yapay zeka seslerle arası iyi, belki bunu kullanabilir.'' diyerek fikrini belirtir. Montana ise ''Skywalker çizim yetenekleri ile bizi kandırmaya çalışabilir diye düşünüyorum.'' der. Artyom tüm bunları dinledikten sonra ''Bu üyelerin güçleri hakkında öğrenebildiklerim bu kadar. Diğer üyeler hakkında ise herhangi bir şey öğrenemedim.'' diyerek şapkasını eğer. Ch3rlo gülümseyerek ''Bunlarda gayet faydalı bilgilerdi. Eline sağlık.'' der. Artyom'da ona sırıtarak karşılık verir. Sodex ise ''Devrimcilerin karargahının yeri hakkında hâlâ bilgimiz yok. Bu konuda Tiksav'dan bilgi alabilirsek iyi olur.'' diyerek lafa girer.
Defterdar oturduğu yerden doğrularak ''Bu konuda haklısın. Çok geç olmadan Tiksav ile konuşman lazım.'' der. Sodex onu onaylayıcı bir şekilde başını salladıktan sonra cebinden telefonunu çıkarır ve Tiksav Lee'ye bir mesaj atar. Mesajda ''Bu akşam dışarıda yesek nasıl olur? Yemekler benden.'' yazmaktadır. O sırada Twitter topluluğuyla ilgilenmekte olan Tiksav mesajın geldiğini fark eder ve okur. Mesajı okuyunca Skywalker'a verdiği Amiral lobisi ile ilgili bilgi öğrenme sözü aklına gelir.
Bunu bir fırsat olarak değerlendirerek Sodex'e ''Tamamdır usta. Akşam yedi gibi buluşuruz.'' yazan bir mesaj gönderir. Sodex mesajı görünce kendi kendine gülümser ve diğer Amiral lobisi üyelerine dönerek ''Kabul etti. Bu akşam ondan bilgi almaya çalışırım.'' der sevinçle. Bunu duyan Sensey ''Harika haber.'' diyerek gülümser ve Japonya'daki çaycı amcasıyla olan telefon görüşmesine devam eder.
Devrimci lobisi ise güneşin altında, karargahlarındaki tuzak hazırlıklarını tamamlamışlardır. Kadir onlara tuzaklarla işinin bittiğini söylediğinde hepsinin yüzünde tatminkar bir ifade belirmiştir. Skywalker ''Ellerine sağlık Kadir'im. Artık geriye sadece Tiksav'ın Amiral lobisi ile ilgili bilgi edinmesi kaldı uşaklar.'' diyerek bakışlarını Tiksav Lee'ye çevirir. Bunun üzerine Tiksav ''Sodex bu akşam benimle buluşmak istediğini söyledi. Orada ağzını yoklayabilirim.'' der. Büyük Korsan Kaidou ''E çok iyi. Helal lan Tiksav.'' diyerek güler. Soldier Boy'un ise aklında bazı soru işaretleri var gibi gözükmektedir. ''Seni o çağırdığına göre o da senden bilgi almaya çalışabilir, dikkatli ol.''
Tiksav Lee'nin aklına bir anlığına dün Montana'ya planları hakkında söylediği bilgiler gelir ve yüzünün rengi değişir. Bunu belli etmemeye çalışarak ''İyi düşünmüşsün. Dikkat ederim tabi.'' diyerek konuyu geçiştirir. Ardından ''Sizce ne öğrenmek işimize yarar?'' diye bir soru yöneltir. Keepr önünde açık olan dizüstü bilgisayardan kafasını kaldırarak ''Onların güçleri hakkında pek bir bilgimiz yok. Bence Amiral lobisinin güçlerini öğrenmeye çalışmalısın.'' der. Tiksav Lee ''İyi fikir kuzen.'' diyerek parmağıyla onu işaret eder. ''En ufak bilgi bile savaşta işe yarayabilir.'' der Skywalker çizim gücüyle oluşturduğu yelpazeyi sallarken. Tiksav Lee kararlı bir yüz ifadesiyle onlara döner. ''Bu plan kafama yattı. Bu akşam Amiral lobisinin güçleri ile ilgili bilgi edinmeye çalışacağım öyleyse.''
Akşam saat yedi civarlarında Tiksav Lee Sodex ile buluşmak için yola çıkar. İçinde daha önce yaptığı hatayı telafi edeceğine dair güçlü bir his vardır. Sodex'in tarif ettiği mekana ulaştığında karnının acıktığını fark eder ve aceleyle içeri girer. Sodex'i görünce el sallar ve yaklaşarak yanına oturur. Sodex gülümseyerek ''Hoş geldin usta. İkimize iskender söyledim. Olur mu?'' der. Tiksav'da sırıtarak ''Olur tabi usta. Sağolasın.'' diyerek montunu çıkarır. Günlük sohbetleri devam ederken bir yandan ikisi de birbirlerinden nasıl bilgi alabileceğini düşünmektedir.
Sodex konuyu değiştirmeye karar vererek ''Şu sıralar Devrimci lobisi ile aran nasıl?'' der. Tiksav Lee bu sorunun bir yem olduğunu hisseder ve ''İyi, bir sorun yok.'' diyerek sırıtır. Ardından Sodex'e ''Senin amiral lobisi ile aran nasıl?'' diye sorar. Sodex içinden Tiksav'ın konuyu Amiral lobisine çekerek bir şeyler planladığını düşünür. ''Benim aramda iyi.'' der sadece. O esnada iskenderleri onların önlerine gelir. İskenderin gelişi ile sohbet bir anlığına kesilir. Tiksav Lee ve Sodex iskenderi tadarken birbirlerine şüpheci şekilde bakmaktadırlar.
Sodex Tiksav'ı şaşırtması gerektiğine inandığı için aniden bir soru yöneltir. ''Devrimci lobisinin bizim için yaptığı video bitti mi bari?'' Bu soruyu duyunca Tiksav'ın göz bebekleri büyür adeta. Montana'ya anlattığı bilgileri Amiral lobisinin de bildiğini anlamıştır. Bu ihtimali tahmin ettiği için paniğe kapılmaz ve sakinliğini koruyarak ''Bilmiyorum.'' der. Sodex Tiksav'ın bir açığını yakaladığını düşünerek karşılık verir. ''Daha az önce aram onlarla iyi demiştin.''
Tiksav Lee ''Öyle ama yoğunluğumdan ötürü fazla vakit geçiremiyoruz.'' diyerek iskenderini yemeye devam eder. Sodex bunu pek inandırıcı bulmadığını belli eden bir surat ifadesi ile ''Demek öyle.'' der kolasını yudumlarken. Tiksav ise çatalı ile iskenderden bir parça alırken ''Şu sıralar Amiral lobisi ile daha çok ilgiyim.'' der. Sodex lokmasını yuttuktan sonra ''Bana daha fazla bilgi vermeyeceksin yani.'' diyerek hafif gülümser. Tiksav biraz düşünüp taşındıktan sonra cevabını verir. ''Yalnızca Amiral lobisi ile ilgili merak ettiklerimi anlatırsan yardımcı olabilirim. Adil bir savaş olsun istiyorum.''
Bunun üzerine Sodex gülerek elinde ki çatalı ona doğrultur. ''Fena bir plan yapmamışsın, takdir ettim.'' Tiksav Lee arkasına yaslanarak neşeli bir şekilde sırıtır. Sodex bir süre sessiz kaldıktan sonra iskenderini yerken lafına devam eder. ''Kabul, sor bakalım.'' Tiksav Lee keyifli şekilde yemeğine devam ederken sorusunu sorar. ''Öncelikle Amiral lobisi tam olarak kaç kişi?'' ''Toplamda sekiz kişiyiz.'' der Sodex biraz isteksiz şekilde. Tiksav Lee ise sormaya devam eder. ''Bana diğer üyelerin güçlerinden bahsedebilir misin?'' Sodex bu soruyu kafasında biraz tartıp biçtikten sonra üyelerin güçlerinden tek tek bahsetmeye başlar. Tiksav bu sırada duyduklarını aklına kazıyarak onu dikkatlice dinler.
Sodex'in konuşması bittikten sonra Tiksav tatmin olmuş bir şekilde iskenderini bitirir. Sodex yeterince şey anlattığını hissettikten sonra ''Şimdi sıra sen de. Devrimci karargahınız nerede?'' diye sorar. Tiksav Lee bir anlığına düşüncelere dalar. İçinden bunu ona söyleyip söylememenin Devrimci lobisine zarar verip vermeyeceğini hesaba katar. Amacımız onları karargahımıza çekmek olduğu için nasıl olsa yerimizi söyleyeceğiz diye düşünür. Bu bilginin kritik olmadığına karar verdikten sonra karargahlarının yerini üstün körü bir şekilde tarif eder.
Sodex onu dinledikten sonra tepkili bir tavırla ''Benim yaptığım gibi daha detaylı şekilde anlatmanı beklerdim.'' der. Tiksav Lee ise ''Bu kadarını söylediğim için bile şanslısın.'' diyerek kolasını içmeyi bitirir. Ardından masaya göz gezdirdikten sonra ''Ben kalksam iyi olur. Sohbet için teşekkürler.'' diyerek ayağa kalkar. Sodex hesap önüne gelirken Tiksav'a ''Görüşürüz.'' der ve onun mekandan gidişini sessizce seyreder. Sodex'in suratında tatminkar bir sırıtış vardır. Bunun sebebi Tiksav'a Amiral lobisi üyelerinin güçleriyle ilgili verdiği bilgilerinin çoğunlukla yanlış veya eksik olmasıdır.
Sodex gecenin karanlığında mekandan ayrıldıktan sonra Amiral lobisinin karada bulunan bir üssünün yolunu tutar. Taksiden inmesinin ardından biraz yürüyerek merkeze varmıştır. Uzaktan onun geldiğini gören Sensey üssün kapılarını aralar. Sodex içeri girdikten sonra yukarıya diğer üyelerin yanına çıkar ve montunu çıkarıp köşeye asmasının ardından koltuğa yayılır. Montana ''Neler öğrendin la?'' diyerek sigarasını tüttürür. ''Pek fazla bir şey değil ama karargahlarının yerini üstünkörü şekilde öğrenmiş oldum.'' der Sodex ellerini ısınmak için ovuştururken. Diğerlerinin meraklı bakışlarını fark ettikten sonra Tiksav'ın verdiği adresi onlara da söyler.
Üyeler Sodex'i dinledikten sonra Sensey ''Hiç yoktan iyidir. Bence bu tarifle orayı bulabiliriz. Ufak bir yer olmasa gerek.'' der. Mewtwo ''Savaştan önce orayı bularak nasıl bir yer olduğunu analiz etmemiz iyi olur.'' diyerek elindeki dart okunu duvara fırlatır. ''Bir yere sızma konusunda hangimizin en iyi olduğu ortada.'' diyen ch3rlo bakışlarını Artyom'a çevirir. O esnada Tyr ile birlikte satranç oynamakla meşgul olan Artyom sırıtarak ''Siz o işi bana bırakın. Yarın sabah erkenden adrese giderim, mekanı bulabilirsem inceler ve fotoğraflarım.'' der. Diğer üyeler bu planı onayladıktan sonra gündem hakkındaki sohbetlerine devam ederler.
Aynı saatlerde Tiksav Lee'de Devrimci lobisi karargahına varmıştır. Üyeler karargahın malikanesinin içinde toplanmış şekilde akşam yemeklerini yerken Tiksav yediği iskenderden dolayı tok olduğu için yalnızca öğrendiği bilgileri aktarmadır. Arka planda planda plağa yerleştirdikleri Bella Ciao şarkısı çalmaktadır. Diğerleri yemeklerinin tadını çıkarırken Amiral lobisi üyelerinin güçlerinin neler olduklarını Tiksav'ın ağzından dinlemektedirler. Tiksav öğrendiği tüm bilgileri aktardıktan sonra rahat bir nefes alır ve masadaki sürahiden kendine su doldurur.
Anlattıkları bittikten sonra Devrimci lobisi üyeleri tüm bu bilgiler ışığında hep birlikte Amiral lobisinin güçlerine karşı nasıl karşılık verebileceklerini tartışırlar. Herkes eşleşeceği kişiyi iyice düşünüp taşındıktan sonra belirler. Tiksav Lee ''Ben Artyom'u halletmek istiyorum.'' diyerek kararlı bir şekilde kaşlarını çatar. Skywalker onu onaylayarak ''Ben de Montana ile kapışmalıyım gibi duruyor.'' der. Soldier Boy ''Benim güçlerim Sensey için uygun. Onu ben alırım.'' diyerek özgüvenli şekilde sırıtır. Kadir şarkıya eşlik ederken bir yandan ''Ben Ch3rlo ile ilgilenirim.'' der mırıldanarak.
Büyük Korsan Kaidou içkisini ağzına diktikten sonra sert bir ses ile lafa dalar. ''Mewtwo benimdir.'' Son olarak ise Keepr ''Eh bana da Sodex kaldı gibi görünüyor.'' diyerek kucağında uzanmış halde olan kediyi okşar. Ardından Tiksav Lee onları uyarmak için lafa girer. ''Yalnız onlar bizden iki kişi daha fazlalar. Tyr ve Defterdar açıkta kaldı.'' Bunun üzerine Skywalker ''O zaman o ikisini tuzakları yerleştirdiğimiz bölgeye çekmemiz en akıllıcası olur.'' der. Kadir ''Yerleştirdiğim mayın tuzaklarına basmalarını sağlarsak işleri bitmiş olur.'' diyerek yakasını düzeltir. Skywalker ise planlama işini bitirdiklerini hissettikten sonra tüm üyelere bakarak sesini yükseltir. ''Öyleyse Amiral lobisini bitirecek olan savaşımızı yarın veriyoruz. Güç sizinle olsun Devrimciler!''
Mewtwo ''Soldier Boy'un yapay zeka seslerle arası iyi, belki bunu kullanabilir.'' diyerek fikrini belirtir. Montana ise ''Skywalker çizim yetenekleri ile bizi kandırmaya çalışabilir diye düşünüyorum.'' der. Artyom tüm bunları dinledikten sonra ''Bu üyelerin güçleri hakkında öğrenebildiklerim bu kadar. Diğer üyeler hakkında ise herhangi bir şey öğrenemedim.'' diyerek şapkasını eğer. Ch3rlo gülümseyerek ''Bunlarda gayet faydalı bilgilerdi. Eline sağlık.'' der. Artyom'da ona sırıtarak karşılık verir. Sodex ise ''Devrimcilerin karargahının yeri hakkında hâlâ bilgimiz yok. Bu konuda Tiksav'dan bilgi alabilirsek iyi olur.'' diyerek lafa girer.
Defterdar oturduğu yerden doğrularak ''Bu konuda haklısın. Çok geç olmadan Tiksav ile konuşman lazım.'' der. Sodex onu onaylayıcı bir şekilde başını salladıktan sonra cebinden telefonunu çıkarır ve Tiksav Lee'ye bir mesaj atar. Mesajda ''Bu akşam dışarıda yesek nasıl olur? Yemekler benden.'' yazmaktadır. O sırada Twitter topluluğuyla ilgilenmekte olan Tiksav mesajın geldiğini fark eder ve okur. Mesajı okuyunca Skywalker'a verdiği Amiral lobisi ile ilgili bilgi öğrenme sözü aklına gelir.
Bunu bir fırsat olarak değerlendirerek Sodex'e ''Tamamdır usta. Akşam yedi gibi buluşuruz.'' yazan bir mesaj gönderir. Sodex mesajı görünce kendi kendine gülümser ve diğer Amiral lobisi üyelerine dönerek ''Kabul etti. Bu akşam ondan bilgi almaya çalışırım.'' der sevinçle. Bunu duyan Sensey ''Harika haber.'' diyerek gülümser ve Japonya'daki çaycı amcasıyla olan telefon görüşmesine devam eder.
Devrimci lobisi ise güneşin altında, karargahlarındaki tuzak hazırlıklarını tamamlamışlardır. Kadir onlara tuzaklarla işinin bittiğini söylediğinde hepsinin yüzünde tatminkar bir ifade belirmiştir. Skywalker ''Ellerine sağlık Kadir'im. Artık geriye sadece Tiksav'ın Amiral lobisi ile ilgili bilgi edinmesi kaldı uşaklar.'' diyerek bakışlarını Tiksav Lee'ye çevirir. Bunun üzerine Tiksav ''Sodex bu akşam benimle buluşmak istediğini söyledi. Orada ağzını yoklayabilirim.'' der. Büyük Korsan Kaidou ''E çok iyi. Helal lan Tiksav.'' diyerek güler. Soldier Boy'un ise aklında bazı soru işaretleri var gibi gözükmektedir. ''Seni o çağırdığına göre o da senden bilgi almaya çalışabilir, dikkatli ol.''
Tiksav Lee'nin aklına bir anlığına dün Montana'ya planları hakkında söylediği bilgiler gelir ve yüzünün rengi değişir. Bunu belli etmemeye çalışarak ''İyi düşünmüşsün. Dikkat ederim tabi.'' diyerek konuyu geçiştirir. Ardından ''Sizce ne öğrenmek işimize yarar?'' diye bir soru yöneltir. Keepr önünde açık olan dizüstü bilgisayardan kafasını kaldırarak ''Onların güçleri hakkında pek bir bilgimiz yok. Bence Amiral lobisinin güçlerini öğrenmeye çalışmalısın.'' der. Tiksav Lee ''İyi fikir kuzen.'' diyerek parmağıyla onu işaret eder. ''En ufak bilgi bile savaşta işe yarayabilir.'' der Skywalker çizim gücüyle oluşturduğu yelpazeyi sallarken. Tiksav Lee kararlı bir yüz ifadesiyle onlara döner. ''Bu plan kafama yattı. Bu akşam Amiral lobisinin güçleri ile ilgili bilgi edinmeye çalışacağım öyleyse.''
Akşam saat yedi civarlarında Tiksav Lee Sodex ile buluşmak için yola çıkar. İçinde daha önce yaptığı hatayı telafi edeceğine dair güçlü bir his vardır. Sodex'in tarif ettiği mekana ulaştığında karnının acıktığını fark eder ve aceleyle içeri girer. Sodex'i görünce el sallar ve yaklaşarak yanına oturur. Sodex gülümseyerek ''Hoş geldin usta. İkimize iskender söyledim. Olur mu?'' der. Tiksav'da sırıtarak ''Olur tabi usta. Sağolasın.'' diyerek montunu çıkarır. Günlük sohbetleri devam ederken bir yandan ikisi de birbirlerinden nasıl bilgi alabileceğini düşünmektedir.
Sodex konuyu değiştirmeye karar vererek ''Şu sıralar Devrimci lobisi ile aran nasıl?'' der. Tiksav Lee bu sorunun bir yem olduğunu hisseder ve ''İyi, bir sorun yok.'' diyerek sırıtır. Ardından Sodex'e ''Senin amiral lobisi ile aran nasıl?'' diye sorar. Sodex içinden Tiksav'ın konuyu Amiral lobisine çekerek bir şeyler planladığını düşünür. ''Benim aramda iyi.'' der sadece. O esnada iskenderleri onların önlerine gelir. İskenderin gelişi ile sohbet bir anlığına kesilir. Tiksav Lee ve Sodex iskenderi tadarken birbirlerine şüpheci şekilde bakmaktadırlar.
Sodex Tiksav'ı şaşırtması gerektiğine inandığı için aniden bir soru yöneltir. ''Devrimci lobisinin bizim için yaptığı video bitti mi bari?'' Bu soruyu duyunca Tiksav'ın göz bebekleri büyür adeta. Montana'ya anlattığı bilgileri Amiral lobisinin de bildiğini anlamıştır. Bu ihtimali tahmin ettiği için paniğe kapılmaz ve sakinliğini koruyarak ''Bilmiyorum.'' der. Sodex Tiksav'ın bir açığını yakaladığını düşünerek karşılık verir. ''Daha az önce aram onlarla iyi demiştin.''
Tiksav Lee ''Öyle ama yoğunluğumdan ötürü fazla vakit geçiremiyoruz.'' diyerek iskenderini yemeye devam eder. Sodex bunu pek inandırıcı bulmadığını belli eden bir surat ifadesi ile ''Demek öyle.'' der kolasını yudumlarken. Tiksav ise çatalı ile iskenderden bir parça alırken ''Şu sıralar Amiral lobisi ile daha çok ilgiyim.'' der. Sodex lokmasını yuttuktan sonra ''Bana daha fazla bilgi vermeyeceksin yani.'' diyerek hafif gülümser. Tiksav biraz düşünüp taşındıktan sonra cevabını verir. ''Yalnızca Amiral lobisi ile ilgili merak ettiklerimi anlatırsan yardımcı olabilirim. Adil bir savaş olsun istiyorum.''
Bunun üzerine Sodex gülerek elinde ki çatalı ona doğrultur. ''Fena bir plan yapmamışsın, takdir ettim.'' Tiksav Lee arkasına yaslanarak neşeli bir şekilde sırıtır. Sodex bir süre sessiz kaldıktan sonra iskenderini yerken lafına devam eder. ''Kabul, sor bakalım.'' Tiksav Lee keyifli şekilde yemeğine devam ederken sorusunu sorar. ''Öncelikle Amiral lobisi tam olarak kaç kişi?'' ''Toplamda sekiz kişiyiz.'' der Sodex biraz isteksiz şekilde. Tiksav Lee ise sormaya devam eder. ''Bana diğer üyelerin güçlerinden bahsedebilir misin?'' Sodex bu soruyu kafasında biraz tartıp biçtikten sonra üyelerin güçlerinden tek tek bahsetmeye başlar. Tiksav bu sırada duyduklarını aklına kazıyarak onu dikkatlice dinler.
Sodex'in konuşması bittikten sonra Tiksav tatmin olmuş bir şekilde iskenderini bitirir. Sodex yeterince şey anlattığını hissettikten sonra ''Şimdi sıra sen de. Devrimci karargahınız nerede?'' diye sorar. Tiksav Lee bir anlığına düşüncelere dalar. İçinden bunu ona söyleyip söylememenin Devrimci lobisine zarar verip vermeyeceğini hesaba katar. Amacımız onları karargahımıza çekmek olduğu için nasıl olsa yerimizi söyleyeceğiz diye düşünür. Bu bilginin kritik olmadığına karar verdikten sonra karargahlarının yerini üstün körü bir şekilde tarif eder.
Sodex onu dinledikten sonra tepkili bir tavırla ''Benim yaptığım gibi daha detaylı şekilde anlatmanı beklerdim.'' der. Tiksav Lee ise ''Bu kadarını söylediğim için bile şanslısın.'' diyerek kolasını içmeyi bitirir. Ardından masaya göz gezdirdikten sonra ''Ben kalksam iyi olur. Sohbet için teşekkürler.'' diyerek ayağa kalkar. Sodex hesap önüne gelirken Tiksav'a ''Görüşürüz.'' der ve onun mekandan gidişini sessizce seyreder. Sodex'in suratında tatminkar bir sırıtış vardır. Bunun sebebi Tiksav'a Amiral lobisi üyelerinin güçleriyle ilgili verdiği bilgilerinin çoğunlukla yanlış veya eksik olmasıdır.
Sodex gecenin karanlığında mekandan ayrıldıktan sonra Amiral lobisinin karada bulunan bir üssünün yolunu tutar. Taksiden inmesinin ardından biraz yürüyerek merkeze varmıştır. Uzaktan onun geldiğini gören Sensey üssün kapılarını aralar. Sodex içeri girdikten sonra yukarıya diğer üyelerin yanına çıkar ve montunu çıkarıp köşeye asmasının ardından koltuğa yayılır. Montana ''Neler öğrendin la?'' diyerek sigarasını tüttürür. ''Pek fazla bir şey değil ama karargahlarının yerini üstünkörü şekilde öğrenmiş oldum.'' der Sodex ellerini ısınmak için ovuştururken. Diğerlerinin meraklı bakışlarını fark ettikten sonra Tiksav'ın verdiği adresi onlara da söyler.
Üyeler Sodex'i dinledikten sonra Sensey ''Hiç yoktan iyidir. Bence bu tarifle orayı bulabiliriz. Ufak bir yer olmasa gerek.'' der. Mewtwo ''Savaştan önce orayı bularak nasıl bir yer olduğunu analiz etmemiz iyi olur.'' diyerek elindeki dart okunu duvara fırlatır. ''Bir yere sızma konusunda hangimizin en iyi olduğu ortada.'' diyen ch3rlo bakışlarını Artyom'a çevirir. O esnada Tyr ile birlikte satranç oynamakla meşgul olan Artyom sırıtarak ''Siz o işi bana bırakın. Yarın sabah erkenden adrese giderim, mekanı bulabilirsem inceler ve fotoğraflarım.'' der. Diğer üyeler bu planı onayladıktan sonra gündem hakkındaki sohbetlerine devam ederler.
Aynı saatlerde Tiksav Lee'de Devrimci lobisi karargahına varmıştır. Üyeler karargahın malikanesinin içinde toplanmış şekilde akşam yemeklerini yerken Tiksav yediği iskenderden dolayı tok olduğu için yalnızca öğrendiği bilgileri aktarmadır. Arka planda planda plağa yerleştirdikleri Bella Ciao şarkısı çalmaktadır. Diğerleri yemeklerinin tadını çıkarırken Amiral lobisi üyelerinin güçlerinin neler olduklarını Tiksav'ın ağzından dinlemektedirler. Tiksav öğrendiği tüm bilgileri aktardıktan sonra rahat bir nefes alır ve masadaki sürahiden kendine su doldurur.
Anlattıkları bittikten sonra Devrimci lobisi üyeleri tüm bu bilgiler ışığında hep birlikte Amiral lobisinin güçlerine karşı nasıl karşılık verebileceklerini tartışırlar. Herkes eşleşeceği kişiyi iyice düşünüp taşındıktan sonra belirler. Tiksav Lee ''Ben Artyom'u halletmek istiyorum.'' diyerek kararlı bir şekilde kaşlarını çatar. Skywalker onu onaylayarak ''Ben de Montana ile kapışmalıyım gibi duruyor.'' der. Soldier Boy ''Benim güçlerim Sensey için uygun. Onu ben alırım.'' diyerek özgüvenli şekilde sırıtır. Kadir şarkıya eşlik ederken bir yandan ''Ben Ch3rlo ile ilgilenirim.'' der mırıldanarak.
Büyük Korsan Kaidou içkisini ağzına diktikten sonra sert bir ses ile lafa dalar. ''Mewtwo benimdir.'' Son olarak ise Keepr ''Eh bana da Sodex kaldı gibi görünüyor.'' diyerek kucağında uzanmış halde olan kediyi okşar. Ardından Tiksav Lee onları uyarmak için lafa girer. ''Yalnız onlar bizden iki kişi daha fazlalar. Tyr ve Defterdar açıkta kaldı.'' Bunun üzerine Skywalker ''O zaman o ikisini tuzakları yerleştirdiğimiz bölgeye çekmemiz en akıllıcası olur.'' der. Kadir ''Yerleştirdiğim mayın tuzaklarına basmalarını sağlarsak işleri bitmiş olur.'' diyerek yakasını düzeltir. Skywalker ise planlama işini bitirdiklerini hissettikten sonra tüm üyelere bakarak sesini yükseltir. ''Öyleyse Amiral lobisini bitirecek olan savaşımızı yarın veriyoruz. Güç sizinle olsun Devrimciler!''
8. Bölüm - Baskın Günü
Sabahın ilk ışıkları etrafı aydınlatırken Artyomdh uzaktaki bir kuleden elindeki dürbünle orman ve kayalıklarla çevrili bir tepenin üstüne kurulmuş olan Devrimci karargahını gözlemektedir. Dışarıda kimsenin olmadığını teyit ettikten sonra ajanlık yaparken kullandığı CP0 kıyafetlerini giyer ve maskesini yüzüne yerleştirir. Ardından Soru tekniğini kullanarak hızlıca karargaha doğru ilerlemeye başlar. Kimseye çaktırmadan karargahın içine girmesinin ardından kamufle olma yeteneğini kullanır. Bu sayede giydiği kıyafet çalıların arasında tamamen gizlenmiş bir görünüm alır. Karargahın girişinin ve bahçesinin fotoğraflarını çekerek çalıların içinde ilerlemeye devam eder.
Karargah binasının etrafında dolaşarak fotoğraflar çekerken ormanlık bölgenin zemininde bir gariplik fark eder. Toprak kazılmış ve üstü tekrardan örtülmüş bir biçimde durmaktadır. Gördüğü şey karşısında şüpheye düştüğü için orayı da fotoğraflar. Ardından bir ip yardımıyla yavaşça binanın balkonuna tırmanır. Balkona çıktıktan sonra dikkatlice balkon kapısını açarak binanın içine girmiş olur. İçeride dolaşarak fotoğraflar çekerken aniden bir tıkırtı duyar ve hemen duvarın arkasına saklanır.
Gelen kişinin Soldier Boy olduğunu fark eder. Soldier Boy hava almak için balkona çıkar ve uzun uzun esner. Artyom içinden ucuz yırttık diye düşündükten sonra kamuflaj yeteneğini aktif ederek binanın içini dolaşmaya devam eder. Bina içinde fotoğraflar çektikten sonra elindekilerin yeterli olacağına inanarak bir pencereyi açar ve binadan dışarıya çıkar. Hızla Devrimci karargahından tüyerek Amiral lobisi üssüne doğru yola çıkar.
Artyomdh Amiral lobisinin üssüne vardığında üyeler sunumların yapıldığı odada toplanmıştır. Artyom çektiği fotoğrafları tahtaya yapıştırarak üyelere göstermektedir. Üyeler nasıl bir saldırı planı izleyecekleri konusunda tartışmaktadırlar. Montana gördüğü fotoğraflar sayesinde tahtaya karargahın kaba bir krokisini çizmiştir. Üyeler bu kroki üzerinden planlarını yapmaya karar verirler. Artyom ''Ormanlık bölge gözüme şüpheli gözüktü, çeşitli tuzaklar yerleştirmiş olabilirler.'' diyerek lafa girer. ''Öyleyse oradan geçmemek yararımıza olur.'' der Montana. Ch3rlo ise ''Bence saldırıyı gizli yer altı geçidini kullanarak yapmamız en mantıklı seçenek.'' diyerek eliyle kroki çizimini işaret eder.
Sensey bu fikir üzerine biraz düşündükten sonra ''Bu sayede onlara nereden geldiğimizi göstermeyerek sürpriz bir saldırı yapabiliriz.'' der. Sodex ''Analiz konusunda her zamanki gibi iyisin Ch3rlo-san.'' diye karşılık verir. Ch3rlo ise nazikçe tebessüm eder. Montana ''Saldırı için onların bize videoyu göndermelerini beklemeyelim la. Ansızın hazırlıksız oldukları bir anda saldıralım.'' diyerek fikrini belirtir. ''Şimdiye kadar hazırlıklarını zaten tamamlamışlardır. Hazır olmadıkları bir anda saldırmak onları gözümüzde büyütmek olur.'' der Mewtwo. Bunun üzerine Sensey ''Onları bizi çağırdıklarında saldırıp yeneceğiz. Böylece üstünlüğümüzü kanıtlamış olacağız.'' diyerek sırıtır.
Devrimci lobisi üyeleri karargahlarının bahçesinde toplanmış şekilde son kez planlarını gözden geçirmektedirler. ''Artık her şey hazır. Videoyu gönderebiliriz.'' der Skywalker Keepr'a bakarken. Keepr başıyla onu onayladıktan sonra Amiral lobisi üyelerine forum ve Discord üzerinden hazırladıkları kışkırtıcı amiral videosunu gönderir. Ardından Skywalker Devrimcilere dönerek lafa girer. ''Öncelikle şunu bilmenizi istiyorum. Hepinizle gurur duyuyorum. Dragon ile tüm dalga geçenlere rağmen senelerce onu ve Devrimcileri savundunuz. Biz savunması kolay olanı değil, doğru olanı seçtik. Nasıl Devrim davasını yürekten savunduysak, bugünde bu savaşı yürekten vereceğiz. Amiral lobisini bitirerek kendi Devrimimizi yapmış olacağız!''
Tiksav Lee'de kendinden emin bir sırıtışla ''Onlara son bir ders vermenin zamanı geldi. Değil mi beyler?'' diyerek tüm Devrimcilere seslenir. ''Aynen öyle.'' cevabını verir Soldier Boy. ''Yürü be!'' der Büyük Korsan Kaidou coşkuyla. Kadir ''Bu savaşı kazanacağız.'' diyerek baş parmağını havaya kaldırır. Keepr'da ''Bu sizinle ilk savaşım olacak ama elimden geleni yapacağım.'' der yumruğunu sıkarak. O sırada Amiral lobisi üyeleri ise telefonlarından gelen bildirim seslerini duyduktan sonra videoyu açar ve izlerler. Mewtwo videoyu izledikten sonra ''Bu ne saçma bir video böyle?'' diyerek sitem eder. ''Bunun komik olduğunu mu sanıyorlar?'' diyen Artyom yüzünü buruştur.
''Sanki onların planını bilmiyormuş gibi davranmamız lazım. Bu yüzden sadece öfkeli bir tepki verelim.'' der Sensey. Bu lafın üzerine üyeler Keepr'ın gönderdiği videoya kızgın surat emojisi bırakır. Montana'da videolu mesajı alıntılayarak altına ''Bu yaptığınız bardağı taşıran son damlaydı. Belanızı bulacaksınız.'' yazan bir mesaj gönderir. Bu mesajı gören Soldier Boy ''Yemi yuttular gibi gözüküyor.'' diyerek diğerlerine seslenir. Tiksav Lee'de ''Onları buraya çekmenin vakti geldi.'' der kararlı bir şekilde. Devrimci yoldaşları için elinden geleni yapma isteğiyle dolup taşmıştır. Skywalker Montana'nın attığı mesaja ''Sizi bekliyoruz, sıkıysa gelin.'' diye cevap yazarak karargahın adres bilgisini onlarla paylaşır.
Montana bu cevabı görmesinin ardından ''Her şey tamam, yola çıkabiliriz ustalar.'' diyerek diğerlerine bakar. O sırada Artyomdh etrafa göz gezdirdikten sonra meraklı bir suratla aklındaki soruyu yöneltir. ''Tyr ve Defterdar nerede?'' ''Defterdar maalesef hasta olmuş, o yüzden savaşa gelemeyecek. Tyr'den ise dün geceden beri haber alamıyoruz.'' der Sodex bıkkın bir ses tonuyla. Montana ''Bildiğim kadarı ile Tyr en son Shanks lobisi ile takılmaya gitmişti.'' diyerek araya girer. Mewtwo telaşla ''Tyr'nin başına bir şey gelmiş olmasın?'' der. Ch3rlo ''Tyr aynı zamanda Shanks lobisi üyesi, Kuroro ile araları da iyi. Bir sorun olacağını sanmam.'' diyerek onları rahatlatmaya çalışır.
Montana'da ''Muhtemelen geceden kalma bir haldedir.'' diyerek diğerlerini güldürür. ''Öyleyse savaşa iki kişi eksik gideceğiz.'' der Artyom düşünceli bir şekilde. Mewtwo ''Devrimci lobisi ile aynı sayıda olacağız demektir bu.'' diyerek lafa girer. ''Herkese bir kişi düşüyor yani.'' der Ch3rlo sırıtarak. ''Böylesi daha adil ve çekişmeli olacak. Kaybederlerse bahaneleri olmaz.'' diyen Sodex keyifle oturduğu koltuğa yayılır.
Ardından Sensey ciddi bir konuşma yapmak için öne doğru bir adam atar ve yüzünü üyelere çevirir. ''Sonunda Devrimci lobisi ile savaşacağımız gün geldi çattı. Bu zamana kadar hepimiz bu davayı canla başla savunduk. Şimdi ise hayatlarımızı ortaya koyma vakti. Devrimcilere adaletin gücünü göstererek onları kökten bitireceğiz!'' Diğerleri bu konuşmayı duyduktan sonra gaza gelerek yüksek sesle ''Evet!'' ''Onları oraya gömeceğiz!'' gibi tezahüratlar yaparlar. Bunun ardından motive olmuş bir ruh haliyle yola çıkarlar.
Karargahın bahçesinde bekleyen Devrimci lobisi üyeleri ise Tiksav Lee sayesinde Sodex ve Montana'nın telefon numaralarına ulaşmışlardır. Böylece Keepr hacker yetenekleri ile onların telefon sinyallerini takip edebilmektedir. Sinyalin sesi gittikçe artmaktadır, Keepr heyecanla ''Yaklaşıyorlar. Birazdan burada olurlar.'' der. Tiksav Lee üyelere döner ve ''Herkes yerlerine geçsin. Geldiklerinde planı uygulamaya başlıyoruz.'' diyerek elini havaya kaldırır. Bunu duyan üyeler kendi yerlerine doğru yürümeye başlarlar.
Tam o esnada yerin altından gelen bir ses duyulur. Yürümeyi kesen Devrimci lobisi üyeleri ne olduğuna anlam veremeyerek yere bakarlar. Ses gittikçe yükselirken gerginlik seviyesi de aynı oranda artmaktadır. Ses iyice yaklaşmışken aniden zeminde bir patlama meydana gelir. Patlamanın sonucunda yerin altında duran Amiral lobisi üyeleri dışarıya fırlar. Patlamanın etkisi ile Devrimci lobisi üyeleri ise etrafa savrulmuştur.
Yerde yatarken kafasını kaldırıp Amiral lobisi üyelerine bakan Skywalker ''Nasıl lan? Yer altı geçidi olduğunu nereden biliyorlardı!'' diye bağırır. Montana patlamanın etkisiyle oluşan dumanların arasından yavaşça ortaya çıkar ve onlara doğru öfkeli bir suratla dönerek seslenir. ''Adaletin yargılamasına hazır olun!''
Karargah binasının etrafında dolaşarak fotoğraflar çekerken ormanlık bölgenin zemininde bir gariplik fark eder. Toprak kazılmış ve üstü tekrardan örtülmüş bir biçimde durmaktadır. Gördüğü şey karşısında şüpheye düştüğü için orayı da fotoğraflar. Ardından bir ip yardımıyla yavaşça binanın balkonuna tırmanır. Balkona çıktıktan sonra dikkatlice balkon kapısını açarak binanın içine girmiş olur. İçeride dolaşarak fotoğraflar çekerken aniden bir tıkırtı duyar ve hemen duvarın arkasına saklanır.
Gelen kişinin Soldier Boy olduğunu fark eder. Soldier Boy hava almak için balkona çıkar ve uzun uzun esner. Artyom içinden ucuz yırttık diye düşündükten sonra kamuflaj yeteneğini aktif ederek binanın içini dolaşmaya devam eder. Bina içinde fotoğraflar çektikten sonra elindekilerin yeterli olacağına inanarak bir pencereyi açar ve binadan dışarıya çıkar. Hızla Devrimci karargahından tüyerek Amiral lobisi üssüne doğru yola çıkar.
Artyomdh Amiral lobisinin üssüne vardığında üyeler sunumların yapıldığı odada toplanmıştır. Artyom çektiği fotoğrafları tahtaya yapıştırarak üyelere göstermektedir. Üyeler nasıl bir saldırı planı izleyecekleri konusunda tartışmaktadırlar. Montana gördüğü fotoğraflar sayesinde tahtaya karargahın kaba bir krokisini çizmiştir. Üyeler bu kroki üzerinden planlarını yapmaya karar verirler. Artyom ''Ormanlık bölge gözüme şüpheli gözüktü, çeşitli tuzaklar yerleştirmiş olabilirler.'' diyerek lafa girer. ''Öyleyse oradan geçmemek yararımıza olur.'' der Montana. Ch3rlo ise ''Bence saldırıyı gizli yer altı geçidini kullanarak yapmamız en mantıklı seçenek.'' diyerek eliyle kroki çizimini işaret eder.
Sensey bu fikir üzerine biraz düşündükten sonra ''Bu sayede onlara nereden geldiğimizi göstermeyerek sürpriz bir saldırı yapabiliriz.'' der. Sodex ''Analiz konusunda her zamanki gibi iyisin Ch3rlo-san.'' diye karşılık verir. Ch3rlo ise nazikçe tebessüm eder. Montana ''Saldırı için onların bize videoyu göndermelerini beklemeyelim la. Ansızın hazırlıksız oldukları bir anda saldıralım.'' diyerek fikrini belirtir. ''Şimdiye kadar hazırlıklarını zaten tamamlamışlardır. Hazır olmadıkları bir anda saldırmak onları gözümüzde büyütmek olur.'' der Mewtwo. Bunun üzerine Sensey ''Onları bizi çağırdıklarında saldırıp yeneceğiz. Böylece üstünlüğümüzü kanıtlamış olacağız.'' diyerek sırıtır.
Devrimci lobisi üyeleri karargahlarının bahçesinde toplanmış şekilde son kez planlarını gözden geçirmektedirler. ''Artık her şey hazır. Videoyu gönderebiliriz.'' der Skywalker Keepr'a bakarken. Keepr başıyla onu onayladıktan sonra Amiral lobisi üyelerine forum ve Discord üzerinden hazırladıkları kışkırtıcı amiral videosunu gönderir. Ardından Skywalker Devrimcilere dönerek lafa girer. ''Öncelikle şunu bilmenizi istiyorum. Hepinizle gurur duyuyorum. Dragon ile tüm dalga geçenlere rağmen senelerce onu ve Devrimcileri savundunuz. Biz savunması kolay olanı değil, doğru olanı seçtik. Nasıl Devrim davasını yürekten savunduysak, bugünde bu savaşı yürekten vereceğiz. Amiral lobisini bitirerek kendi Devrimimizi yapmış olacağız!''
Tiksav Lee'de kendinden emin bir sırıtışla ''Onlara son bir ders vermenin zamanı geldi. Değil mi beyler?'' diyerek tüm Devrimcilere seslenir. ''Aynen öyle.'' cevabını verir Soldier Boy. ''Yürü be!'' der Büyük Korsan Kaidou coşkuyla. Kadir ''Bu savaşı kazanacağız.'' diyerek baş parmağını havaya kaldırır. Keepr'da ''Bu sizinle ilk savaşım olacak ama elimden geleni yapacağım.'' der yumruğunu sıkarak. O sırada Amiral lobisi üyeleri ise telefonlarından gelen bildirim seslerini duyduktan sonra videoyu açar ve izlerler. Mewtwo videoyu izledikten sonra ''Bu ne saçma bir video böyle?'' diyerek sitem eder. ''Bunun komik olduğunu mu sanıyorlar?'' diyen Artyom yüzünü buruştur.
''Sanki onların planını bilmiyormuş gibi davranmamız lazım. Bu yüzden sadece öfkeli bir tepki verelim.'' der Sensey. Bu lafın üzerine üyeler Keepr'ın gönderdiği videoya kızgın surat emojisi bırakır. Montana'da videolu mesajı alıntılayarak altına ''Bu yaptığınız bardağı taşıran son damlaydı. Belanızı bulacaksınız.'' yazan bir mesaj gönderir. Bu mesajı gören Soldier Boy ''Yemi yuttular gibi gözüküyor.'' diyerek diğerlerine seslenir. Tiksav Lee'de ''Onları buraya çekmenin vakti geldi.'' der kararlı bir şekilde. Devrimci yoldaşları için elinden geleni yapma isteğiyle dolup taşmıştır. Skywalker Montana'nın attığı mesaja ''Sizi bekliyoruz, sıkıysa gelin.'' diye cevap yazarak karargahın adres bilgisini onlarla paylaşır.
Montana bu cevabı görmesinin ardından ''Her şey tamam, yola çıkabiliriz ustalar.'' diyerek diğerlerine bakar. O sırada Artyomdh etrafa göz gezdirdikten sonra meraklı bir suratla aklındaki soruyu yöneltir. ''Tyr ve Defterdar nerede?'' ''Defterdar maalesef hasta olmuş, o yüzden savaşa gelemeyecek. Tyr'den ise dün geceden beri haber alamıyoruz.'' der Sodex bıkkın bir ses tonuyla. Montana ''Bildiğim kadarı ile Tyr en son Shanks lobisi ile takılmaya gitmişti.'' diyerek araya girer. Mewtwo telaşla ''Tyr'nin başına bir şey gelmiş olmasın?'' der. Ch3rlo ''Tyr aynı zamanda Shanks lobisi üyesi, Kuroro ile araları da iyi. Bir sorun olacağını sanmam.'' diyerek onları rahatlatmaya çalışır.
Montana'da ''Muhtemelen geceden kalma bir haldedir.'' diyerek diğerlerini güldürür. ''Öyleyse savaşa iki kişi eksik gideceğiz.'' der Artyom düşünceli bir şekilde. Mewtwo ''Devrimci lobisi ile aynı sayıda olacağız demektir bu.'' diyerek lafa girer. ''Herkese bir kişi düşüyor yani.'' der Ch3rlo sırıtarak. ''Böylesi daha adil ve çekişmeli olacak. Kaybederlerse bahaneleri olmaz.'' diyen Sodex keyifle oturduğu koltuğa yayılır.
Ardından Sensey ciddi bir konuşma yapmak için öne doğru bir adam atar ve yüzünü üyelere çevirir. ''Sonunda Devrimci lobisi ile savaşacağımız gün geldi çattı. Bu zamana kadar hepimiz bu davayı canla başla savunduk. Şimdi ise hayatlarımızı ortaya koyma vakti. Devrimcilere adaletin gücünü göstererek onları kökten bitireceğiz!'' Diğerleri bu konuşmayı duyduktan sonra gaza gelerek yüksek sesle ''Evet!'' ''Onları oraya gömeceğiz!'' gibi tezahüratlar yaparlar. Bunun ardından motive olmuş bir ruh haliyle yola çıkarlar.
Karargahın bahçesinde bekleyen Devrimci lobisi üyeleri ise Tiksav Lee sayesinde Sodex ve Montana'nın telefon numaralarına ulaşmışlardır. Böylece Keepr hacker yetenekleri ile onların telefon sinyallerini takip edebilmektedir. Sinyalin sesi gittikçe artmaktadır, Keepr heyecanla ''Yaklaşıyorlar. Birazdan burada olurlar.'' der. Tiksav Lee üyelere döner ve ''Herkes yerlerine geçsin. Geldiklerinde planı uygulamaya başlıyoruz.'' diyerek elini havaya kaldırır. Bunu duyan üyeler kendi yerlerine doğru yürümeye başlarlar.
Tam o esnada yerin altından gelen bir ses duyulur. Yürümeyi kesen Devrimci lobisi üyeleri ne olduğuna anlam veremeyerek yere bakarlar. Ses gittikçe yükselirken gerginlik seviyesi de aynı oranda artmaktadır. Ses iyice yaklaşmışken aniden zeminde bir patlama meydana gelir. Patlamanın sonucunda yerin altında duran Amiral lobisi üyeleri dışarıya fırlar. Patlamanın etkisi ile Devrimci lobisi üyeleri ise etrafa savrulmuştur.
Yerde yatarken kafasını kaldırıp Amiral lobisi üyelerine bakan Skywalker ''Nasıl lan? Yer altı geçidi olduğunu nereden biliyorlardı!'' diye bağırır. Montana patlamanın etkisiyle oluşan dumanların arasından yavaşça ortaya çıkar ve onlara doğru öfkeli bir suratla dönerek seslenir. ''Adaletin yargılamasına hazır olun!''
9. Bölüm - Adalet Savaşı: Birinci Kısım
Devrimci lobisi şaşkınlık içinde yerde yatmaktadır. Patlamanın etkisinden dolayı ufak tefek yaralar almışlardır. Skywalker içinden ''Hay böyle işin! Savaşa dezavantajlı başladık.'' diye geçirir. Soldier Boy ise ''Kahretsin. Ulan amiral lobisi..'' der kaşlarını çatarak. Devrimci lobisi üyeleri yavaşça ayağa kalkarken Skywalker ''Gizli yer altı geçidini nereden biliyorsunuz?'' diye öfkeyle karışık merakla sorar. Bir yandan eliyle karnını tutmaktadır. Amiral lobisi üyeleri onlara doğru yavaşça yürürken sırıtan Sensey ''Sizden her daim bir adım öndeyiz.'' cevabını verir.
Bunu duyan Skywalker ''O zaman video planımızdan da haberiniz vardı.'' diyerek şüpheyle Tiksav Lee'ye bakar. Tiksav Lee ise o an ne diyeceğini bilemeyerek sessiz kalır fakat Montana beklenmedik bir şekilde ''Planınızı Tiksav sayesinde öğrenmedik, o size bir yanlış yapmadı. Bizim istihbaratımız güçlüdür.'' der. Tiksav o an duydukları karşısında şaşırır ve biraz duygulanır. Neden şimdi beni korumaya çalışıyor diye düşünür içten içte.
O esnada Skywalker Amiral lobisi üyelerinin gittikçe yaklaştığını fark eder ve birden çizim gücünü kullanarak devasa bir futbol topu yaratır. Ardından ''Yıkıcı Penaltı!'' diyerek hızla topa tekme atar. Devasa futbol topu son derece hızlı bir şekilde Amiral lobisi üyelerine doğru yol almaktadır. Amiral lobisi topa zamanında tepki veremezler ve kaçamadıkları için onlara çarpan futbol topu tarafından süratli bir şekilde geriye savrulurlar. Uzağa doğru fırlayan Amiral lobisi üyeleri karargahın içinde birbirinden farklı bölgelere uçarlar.
O sırada Skywalker fırsattan istifade diğer Devrimci üyelerini kontrol eder. ''İyi misiniz yoldaşlar?'' diye sorar telaşla. Diğerleri hafif homurdanmalar eşliğinde ayağa kalkar. ''Ben iyiyim.'' der Tiksav yüzündeki kan izini silerken.''Belimi kötü çarptım ama onun dışında bir şeyim yok.'' der Soldier Boy belini tutarken. Büyük Korsan Kaidou ise üstünde ki toprakları temizlemektedir. ''Üstüm başım mahvoldu. Bunu çok pis ödeyecekler.'' diyerek dişlerini sıkar.
Kadir ise ''Bacağımdan hafif yara aldım sadece.'' diyerek bacağını tutmaktadır. Keepr'da ''Gözlüklerimi bulamıyorum.'' diyerek yere düşen gözlüklerini aramaktadır. Skywalker ayağının dibinde gözlüğü fark ettikten sonra eline alır ve uzatarak Keepr'a verir. ''Sağol abim.'' diyen Keepr gözlüğünü geri takar. Ardından Skywalker tüm üyelere dönerek güven verici bir şekilde seslenir. ''Beklemediğimiz bir darbe almış olsak bile onların güçleri hakkında bilgimiz var. Onlar geri gelene kadar bir taktik belirlemeliyiz.''
Diğer üyelerde onu onaylayarak beyin fırtınası yapmaya başlarlar. Karargahın içerisindeki ormanda farklı yerlere düşen bazı Amiral lobisi üyeleri ise birbirlerine seslenmeye çalışırlar fakat cevap gelmeyince telefonları ile haberleşmeye karar verirler. Ormanlık alanın sonuna kadar savrulan Sensey tepenin ucundan düşmek üzereyken son anda tutunur ve kendini yukarı çeker. Ayağa kalktıktan sonra tüm Amiral lobisi üyeleri ile iletişim kurmaya çalışsa da başarılı olamaz. Kendi kendine ''Telefon çekmiyor. Tam da ihtiyacımız olduğunda.'' diyerek söylenir.
Montana ise yavaşça gözlerini açarak yerde hafifçe doğrulur ve etrafına bakınır. Kafasını tutarken içinden ''Bu yaptığını ödeyeceksin Skywalker.'' diye geçirir. Ormanın iç taraflarına düşen Montana yerden kalkmak üzereyken bir anda gördüğü manzara ona tanıdık gelir. Etraftaki zeminde kazılmış toprak izleri bulunmaktadır. Burasının Artyom'un fotoğrafını gösterdiği tuzaklı bölge olduğunu anlar ve adım atmaktan vazgeçer.
O sırada telefonun çaldığını duymasıyla beraber biraz irkilir. Arayanın Sensey olduğunu görünce hemen çağrıya cevap verir. Sensey ''Sonunda birine ulaşabildim. İyi misin Montana?'' diye bir soru yöneltir. Montana hafif iç çektikten sonra ''Düşerken bir ağaca çarptım ama fazla bir şeyim yok. Asıl problem başka.'' cevabını verir. Bunu duyan Sensey endişeli bir ses tonuyla ''Sorun nedir?'' der. Montana ''Sanırım Artyom'un bahsettiği tuzaklı bölgenin içine düştüm la.'' diyerek tekrar etrafa bakınır.
Bunu duyan Sensey aceleci bir tavırla ''Telaş yapma ve olduğun yerde kal. Seni bulmaya geliyorum.'' diyerek süratle ilerlemeye devam eder. Fakat o esnada telefon konuşmasının sinyalinin kesilmesiyle arama kapanır. Buna sebep olan kişi ise Keepr'dır. Hacker yetenekleri ile Amiral lobisinin iletişim ağlarını bozmuş ve telefonları üzerinden onların yerlerini belirlemeyi başarmıştır. Tiksav Lee gurur dolu bir ifadeyle ona bakarak sırıtır. ''İyi iş çıkardın kuzen.'' Keepr'da gülümseyerek ''Ne demek kuzen.'' der.
Kadir ''Hepsinin konumu belli mi şimdi?'' diyerek konuşmaya dahil olur. Keepr ''Aynen öyle.'' der ve gözlüğünü düzeltir. Tiksav Lee ''Tyr ve Defterdar'ı göremedim. İki kişi eksik mi gelmişler?'' der kafası karışmış bir yüz ifadesiyle. Soldier Boy ''Bu bizim işimize gelir. Şu an sayılarımız eşit.'' diyerek elinde tuttuğu kalkanını cilalar. ''Şanslı günümüzdeyiz gibi duruyor.'' diyen Kadir tebessüm eder.
Bunun üzerine Skywalker ''Yerlerini bildiğimize göre onları avlayabiliriz. Önceden anlaştığımız gibi herkes belirlediği üye ile ilgilenmeye giderse iyi olur.'' diyerek dikkati üzerine çeker. ''Bana uyar.'' der Soldier Boy sırıtarak. Büyük Korsan Kaidou hevesle ''Sonunda aksiyonum başlıyor.'' diyerek yumruklarını sertçe sıkar. ''Öyleyse son kez üstünden geçelim. Ben Montana'ya gidiyorum, Tiksav Artyom'a, Soldier Boy Sensey'e, Kadir Ch3rlo'ya, Büyük Korsan Kaidou Mewtwo'ya, Keepr ise Sodex'e.'' der Skywalker diğerlerine bakarak.
Diğer üyeler motive olmuş bir şekilde bakışları ile onu onayladıktan sonra harekete geçmeye karar verirler. Skywalker tüm üyelere bakarak sıcakkanlı bir gülümseme ile ''Bol şans yoldaşlar.'' der. Diğerleri de ona sırıtarak karşılık verdikten sonra hepsi ayrılıp hedeflerine doğru ilerlemeye başlarlar. Skywalker ise harekete geçmeden önce çizim gücü ile Sensey'in bir klonunu çizer ve onu önden göndererek peşine takılır. Ormanlık bölgenin Batı tarafına düşmüş olan Sodex bir ağaca tutunmayı başararak düşüşünü yavaşlatmıştır.
Tutunmakta olduğu ağaç dalından gelen çatlama sesleri gittikçe artmaktadır. Aşağıya baktığında yüksek bir ağacın dalına tutunduğunu fark ederek nefesini tutar. Ağaç dalı kopmadan önce son anda kendini aşağı bırakarak çalıların arasına düşer. Canı biraz yansa da çok geçmeden tekrar ayağa kalkıp yürümeye başlar. Bir an önce diğer üyeleri bulmak ve ormanın içinden çıkmayı planlamaktadır. Bir yandan elinde tuttuğu telefon ile diğer üyelere ulaşmaya çalışır fakat telefon hiçbir şekilde çekmemektedir. Koşarken kendi kendine ''Telefonun çekmemesinin iki sebebi olabilir. Ya ormanlık bir alanda olduğumuz için yada..''
''Ya da benim sayemde.'' Sodex aniden arkasından gelen bu sesi fark edince duraksar ve arkasını döner. Bu sesin sahibi Keepr'dır. Keepr yüzünde kurnaz bir sırıtışla Sodex'in karşısında dikilmektedir. ''Tahmin ettiğim gibi.'' der Sodex gözlerini ona dikerek. Ch3rlo ise buz gücü sayesinde fazla uzağa uçmadan sırtını buzla kaplayıp ağaçlara çarparak durmayı başarmıştır. Bu yüzden ormanın daha eğimli ve kayalık olan giriş kısmındadır. Hızlıca ilerleyerek ormandan çıkmayı başarır, kısa bir süre sonra karşısında Devrimci lobisi binasını görür.
Binaya doğru koşarken aniden olduğu yerde durur ve hareket edemediğini fark eder. ''Ne oluyor lan?'' diye düşünürken kafasını zar zor çevirebilmeyi başarmıştır. Sağına baktığında bakışlarını ona kilitlemiş olan Kadir'i fark eder. Ch3rlo ''Demek sensin.'' diyerek hiddetli bir bakış atar. Kadir ise gülerek ''Bu kadar öfkeye ne gerek var ch3rlo? Önce biraz sohbet ederiz diye düşünmüştüm.'' der.
Artyom kamuflaj yeteneği ile kamufle olmuş bir şekilde ormanda ağaçların sık olduğu Kuzey bölgesinde ilerlemektedir. Bir çıkış yolu arasa da yönünü bulmakta oldukça zorlanmaktadır. O sırada arkasından ona doğru atılan beyaz şarap sıvılarını son anda hissederek kaçınmayı başarır. Yere dökülmüş şarabı gördüğünde bunun kim olduğunu tahmin eder ve arkasına bakar. Sık ağaçlardan ötürü saldırıyı yapanı göremese de hafifçe sırıtarak ''Arkadan saldırmak hiç sana yakışıyor mu Tiksav?'' der. ''Gizlice üssümüze sızıp bilgi toplamak sana yakışıyor mu peki?'' diye cevap verir Tiksav alaycı bir tavırla.
Mewtwo geriye doğru savrulmasının ardından havada hızını yavaşlatmak için doğa gücünü kullanarak yerlerden çıkardığı ağaç dalları ile bedenini tutmayı başarmıştır. Böylece ormanın içine girmeden önce durabilmiş fakat onun yerine karargahın yüzme havuzuna düşmüştür. Biraz suyla cebelleştikten sonra havuzun içinden sırılsıklam bir şekilde çıkarak havuzun kenarına uzanır. Toparlanmaya çalışırken su yuttuğu için arka arkaya öksürmektedir. O esnada yukarı baktığında havada kargaların öterek uçuştuğunu fark eder. Mewtwo kargaları görünce gözleri daha çok açılır ve ''Yoksa bu..'' der sessizce.
Olduğu yerde hareketsiz şekilde bekleyen Montana bir ses duymasının ardından sesin geldiği yöne doğru baktığında karşısındaki ağacın tepesinde duran Sensey'i fark eder. Onu görür görmez ''Sonunda gelebildin Sensey.'' der sevinçli bir şekilde. ''Olduğun yerden kıpırdama kanka. Şimdi seni kurtaracağım.'' diyen Sensey elini arkasına atarak sinsice gülümser. Arkasına götürdüğü elinde çizimden yapılmış bir tabanca tutmaktadır.
Bunu duyan Skywalker ''O zaman video planımızdan da haberiniz vardı.'' diyerek şüpheyle Tiksav Lee'ye bakar. Tiksav Lee ise o an ne diyeceğini bilemeyerek sessiz kalır fakat Montana beklenmedik bir şekilde ''Planınızı Tiksav sayesinde öğrenmedik, o size bir yanlış yapmadı. Bizim istihbaratımız güçlüdür.'' der. Tiksav o an duydukları karşısında şaşırır ve biraz duygulanır. Neden şimdi beni korumaya çalışıyor diye düşünür içten içte.
O esnada Skywalker Amiral lobisi üyelerinin gittikçe yaklaştığını fark eder ve birden çizim gücünü kullanarak devasa bir futbol topu yaratır. Ardından ''Yıkıcı Penaltı!'' diyerek hızla topa tekme atar. Devasa futbol topu son derece hızlı bir şekilde Amiral lobisi üyelerine doğru yol almaktadır. Amiral lobisi topa zamanında tepki veremezler ve kaçamadıkları için onlara çarpan futbol topu tarafından süratli bir şekilde geriye savrulurlar. Uzağa doğru fırlayan Amiral lobisi üyeleri karargahın içinde birbirinden farklı bölgelere uçarlar.
O sırada Skywalker fırsattan istifade diğer Devrimci üyelerini kontrol eder. ''İyi misiniz yoldaşlar?'' diye sorar telaşla. Diğerleri hafif homurdanmalar eşliğinde ayağa kalkar. ''Ben iyiyim.'' der Tiksav yüzündeki kan izini silerken.''Belimi kötü çarptım ama onun dışında bir şeyim yok.'' der Soldier Boy belini tutarken. Büyük Korsan Kaidou ise üstünde ki toprakları temizlemektedir. ''Üstüm başım mahvoldu. Bunu çok pis ödeyecekler.'' diyerek dişlerini sıkar.
Kadir ise ''Bacağımdan hafif yara aldım sadece.'' diyerek bacağını tutmaktadır. Keepr'da ''Gözlüklerimi bulamıyorum.'' diyerek yere düşen gözlüklerini aramaktadır. Skywalker ayağının dibinde gözlüğü fark ettikten sonra eline alır ve uzatarak Keepr'a verir. ''Sağol abim.'' diyen Keepr gözlüğünü geri takar. Ardından Skywalker tüm üyelere dönerek güven verici bir şekilde seslenir. ''Beklemediğimiz bir darbe almış olsak bile onların güçleri hakkında bilgimiz var. Onlar geri gelene kadar bir taktik belirlemeliyiz.''
Diğer üyelerde onu onaylayarak beyin fırtınası yapmaya başlarlar. Karargahın içerisindeki ormanda farklı yerlere düşen bazı Amiral lobisi üyeleri ise birbirlerine seslenmeye çalışırlar fakat cevap gelmeyince telefonları ile haberleşmeye karar verirler. Ormanlık alanın sonuna kadar savrulan Sensey tepenin ucundan düşmek üzereyken son anda tutunur ve kendini yukarı çeker. Ayağa kalktıktan sonra tüm Amiral lobisi üyeleri ile iletişim kurmaya çalışsa da başarılı olamaz. Kendi kendine ''Telefon çekmiyor. Tam da ihtiyacımız olduğunda.'' diyerek söylenir.
Montana ise yavaşça gözlerini açarak yerde hafifçe doğrulur ve etrafına bakınır. Kafasını tutarken içinden ''Bu yaptığını ödeyeceksin Skywalker.'' diye geçirir. Ormanın iç taraflarına düşen Montana yerden kalkmak üzereyken bir anda gördüğü manzara ona tanıdık gelir. Etraftaki zeminde kazılmış toprak izleri bulunmaktadır. Burasının Artyom'un fotoğrafını gösterdiği tuzaklı bölge olduğunu anlar ve adım atmaktan vazgeçer.
O sırada telefonun çaldığını duymasıyla beraber biraz irkilir. Arayanın Sensey olduğunu görünce hemen çağrıya cevap verir. Sensey ''Sonunda birine ulaşabildim. İyi misin Montana?'' diye bir soru yöneltir. Montana hafif iç çektikten sonra ''Düşerken bir ağaca çarptım ama fazla bir şeyim yok. Asıl problem başka.'' cevabını verir. Bunu duyan Sensey endişeli bir ses tonuyla ''Sorun nedir?'' der. Montana ''Sanırım Artyom'un bahsettiği tuzaklı bölgenin içine düştüm la.'' diyerek tekrar etrafa bakınır.
Bunu duyan Sensey aceleci bir tavırla ''Telaş yapma ve olduğun yerde kal. Seni bulmaya geliyorum.'' diyerek süratle ilerlemeye devam eder. Fakat o esnada telefon konuşmasının sinyalinin kesilmesiyle arama kapanır. Buna sebep olan kişi ise Keepr'dır. Hacker yetenekleri ile Amiral lobisinin iletişim ağlarını bozmuş ve telefonları üzerinden onların yerlerini belirlemeyi başarmıştır. Tiksav Lee gurur dolu bir ifadeyle ona bakarak sırıtır. ''İyi iş çıkardın kuzen.'' Keepr'da gülümseyerek ''Ne demek kuzen.'' der.
Kadir ''Hepsinin konumu belli mi şimdi?'' diyerek konuşmaya dahil olur. Keepr ''Aynen öyle.'' der ve gözlüğünü düzeltir. Tiksav Lee ''Tyr ve Defterdar'ı göremedim. İki kişi eksik mi gelmişler?'' der kafası karışmış bir yüz ifadesiyle. Soldier Boy ''Bu bizim işimize gelir. Şu an sayılarımız eşit.'' diyerek elinde tuttuğu kalkanını cilalar. ''Şanslı günümüzdeyiz gibi duruyor.'' diyen Kadir tebessüm eder.
Bunun üzerine Skywalker ''Yerlerini bildiğimize göre onları avlayabiliriz. Önceden anlaştığımız gibi herkes belirlediği üye ile ilgilenmeye giderse iyi olur.'' diyerek dikkati üzerine çeker. ''Bana uyar.'' der Soldier Boy sırıtarak. Büyük Korsan Kaidou hevesle ''Sonunda aksiyonum başlıyor.'' diyerek yumruklarını sertçe sıkar. ''Öyleyse son kez üstünden geçelim. Ben Montana'ya gidiyorum, Tiksav Artyom'a, Soldier Boy Sensey'e, Kadir Ch3rlo'ya, Büyük Korsan Kaidou Mewtwo'ya, Keepr ise Sodex'e.'' der Skywalker diğerlerine bakarak.
Diğer üyeler motive olmuş bir şekilde bakışları ile onu onayladıktan sonra harekete geçmeye karar verirler. Skywalker tüm üyelere bakarak sıcakkanlı bir gülümseme ile ''Bol şans yoldaşlar.'' der. Diğerleri de ona sırıtarak karşılık verdikten sonra hepsi ayrılıp hedeflerine doğru ilerlemeye başlarlar. Skywalker ise harekete geçmeden önce çizim gücü ile Sensey'in bir klonunu çizer ve onu önden göndererek peşine takılır. Ormanlık bölgenin Batı tarafına düşmüş olan Sodex bir ağaca tutunmayı başararak düşüşünü yavaşlatmıştır.
Tutunmakta olduğu ağaç dalından gelen çatlama sesleri gittikçe artmaktadır. Aşağıya baktığında yüksek bir ağacın dalına tutunduğunu fark ederek nefesini tutar. Ağaç dalı kopmadan önce son anda kendini aşağı bırakarak çalıların arasına düşer. Canı biraz yansa da çok geçmeden tekrar ayağa kalkıp yürümeye başlar. Bir an önce diğer üyeleri bulmak ve ormanın içinden çıkmayı planlamaktadır. Bir yandan elinde tuttuğu telefon ile diğer üyelere ulaşmaya çalışır fakat telefon hiçbir şekilde çekmemektedir. Koşarken kendi kendine ''Telefonun çekmemesinin iki sebebi olabilir. Ya ormanlık bir alanda olduğumuz için yada..''
''Ya da benim sayemde.'' Sodex aniden arkasından gelen bu sesi fark edince duraksar ve arkasını döner. Bu sesin sahibi Keepr'dır. Keepr yüzünde kurnaz bir sırıtışla Sodex'in karşısında dikilmektedir. ''Tahmin ettiğim gibi.'' der Sodex gözlerini ona dikerek. Ch3rlo ise buz gücü sayesinde fazla uzağa uçmadan sırtını buzla kaplayıp ağaçlara çarparak durmayı başarmıştır. Bu yüzden ormanın daha eğimli ve kayalık olan giriş kısmındadır. Hızlıca ilerleyerek ormandan çıkmayı başarır, kısa bir süre sonra karşısında Devrimci lobisi binasını görür.
Binaya doğru koşarken aniden olduğu yerde durur ve hareket edemediğini fark eder. ''Ne oluyor lan?'' diye düşünürken kafasını zar zor çevirebilmeyi başarmıştır. Sağına baktığında bakışlarını ona kilitlemiş olan Kadir'i fark eder. Ch3rlo ''Demek sensin.'' diyerek hiddetli bir bakış atar. Kadir ise gülerek ''Bu kadar öfkeye ne gerek var ch3rlo? Önce biraz sohbet ederiz diye düşünmüştüm.'' der.
Artyom kamuflaj yeteneği ile kamufle olmuş bir şekilde ormanda ağaçların sık olduğu Kuzey bölgesinde ilerlemektedir. Bir çıkış yolu arasa da yönünü bulmakta oldukça zorlanmaktadır. O sırada arkasından ona doğru atılan beyaz şarap sıvılarını son anda hissederek kaçınmayı başarır. Yere dökülmüş şarabı gördüğünde bunun kim olduğunu tahmin eder ve arkasına bakar. Sık ağaçlardan ötürü saldırıyı yapanı göremese de hafifçe sırıtarak ''Arkadan saldırmak hiç sana yakışıyor mu Tiksav?'' der. ''Gizlice üssümüze sızıp bilgi toplamak sana yakışıyor mu peki?'' diye cevap verir Tiksav alaycı bir tavırla.
Mewtwo geriye doğru savrulmasının ardından havada hızını yavaşlatmak için doğa gücünü kullanarak yerlerden çıkardığı ağaç dalları ile bedenini tutmayı başarmıştır. Böylece ormanın içine girmeden önce durabilmiş fakat onun yerine karargahın yüzme havuzuna düşmüştür. Biraz suyla cebelleştikten sonra havuzun içinden sırılsıklam bir şekilde çıkarak havuzun kenarına uzanır. Toparlanmaya çalışırken su yuttuğu için arka arkaya öksürmektedir. O esnada yukarı baktığında havada kargaların öterek uçuştuğunu fark eder. Mewtwo kargaları görünce gözleri daha çok açılır ve ''Yoksa bu..'' der sessizce.
Olduğu yerde hareketsiz şekilde bekleyen Montana bir ses duymasının ardından sesin geldiği yöne doğru baktığında karşısındaki ağacın tepesinde duran Sensey'i fark eder. Onu görür görmez ''Sonunda gelebildin Sensey.'' der sevinçli bir şekilde. ''Olduğun yerden kıpırdama kanka. Şimdi seni kurtaracağım.'' diyen Sensey elini arkasına atarak sinsice gülümser. Arkasına götürdüğü elinde çizimden yapılmış bir tabanca tutmaktadır.
10. Bölüm - Adalet Savaşı: İkinci Kısım
Sensey elini beline götürmüş bir şekilde beklemektedir. Montana henüz tabancayı fark etmese de Sensey'de bir gariplik olduğunu sezer. Sensey ''Şimdi seni hızlıca oradan alacağım.'' diyerek belinde duran tabancayı kavrar. ''Bastığın yere dikkat et.'' der Montana. Sensey ''Ederim uşağım.'' diyerek tabancayı kavradıktan sonra elini yavaşça geri çeker. ''Uşağım mı? Bu senin kullanacağın bir hitap şekli değil.'' der Montana şüpheci bir tavırla.
Sensey bıyık altından gülümseyerek aniden elini belinden çeker ve tabancası ile Montana'ya ateş etmeye başlar. Montana hızlı reflekslerle taklalar atarak kurşunlardan sıyrılmayı başarır. Sensey ateş etmeyi kestikten sonra Montana'da hareket etmeyi bırakarak dizinin üstüne çöker. ''Çizimlerini geliştirmen lazım Skywalker. Tipleri iyi benzetiyorsun ama konuşma şekilleri hâlâ senin gibi.'' diyerek sırıtır. ''Klonumu fark ettin demek. Seni bu kadar kolay alt etmeyi beklemiyordum zaten.'' der Sensey'in çizimi.
''Ne sandın la? Karşında kimin olduğunu unutuyorsun.'' diyen Montana kendinden emin bir bakış atar. Sensey'in çizimi tabancının şarjörünü değiştirirken ''Sen de karşında kim olduğunu unutuyorsun gibi.'' cevabını verir. ''Ne zaman çizimin yerine gerçek bedenini ortaya çıkaracaksın?'' diye sorar Montana. Sensey'in çizimi ''Bunu isterdin değil mi?'' diyerek hafifçe kahkaha atar. Montana sabrının tükendiğini hissederek öfkeli gözlerle onun tabancısını tekrar kendine doğrultmasını seyreder.
Sensey'in çizimi ''Dezavantajlı konumdasın. Etrafın tuzaklarla çevrili.'' der keyifli bir şekilde gülümserken. Montana etrafına tekrar bakınır ve şüphelerinde haklı olduğunu, gerçekten de tuzakların ortasında kaldığını anlamış olur. Bunun üzerine manyetizma gücünü kullanarak sırt çantasında taşıdığı hurdalardan bazılarını çevresindeki zemine fırlatır. Hurdaların birkaçı zemine değer değmez patlamalar olur.
Montana bunu görünce ''Bir mayın tarlasının ortasındayım resmen. S*keyim böyle işi.'' diyerek sitem eder. Sensey'in çizimi ''Artık şu işi bitirelim. Daha bizimkilerle halı saha yapacağız.'' dedikten sonra tekrardan arka arkaya ateş açmaya başlar. Montana hızla olduğu yerden fırlar, yerdeki patlamamış hurda parçalarının üzerlerine basarak ilerlemeye çalışır. Bir yandan kurşunlardan kaçınmak bir yandan da mayınlara basmamaya çalışmak onun için ciddi zorluk çıkarmaktadır.
En sonunda bir kurşun bacağına isabet eder ve acı içinde yere düşer. Son anda yerdeyken kendine hurdalardan bir kalkan yapmayı başarır. Böylece üzerine gelen mermilerden korunmuş olur. Mermilerin hurdalara çarpma sesleri kulağında yankılanırken bir yandan sesi artık Skywalker'ın sesine dönüşmüş olan Sensey'in çiziminin bağırışlarını işitmektedir. ''Köşeye sıkıştın! Nereye kadar kaçacaksın iftiracı!'' diye bağırarak kurşun yağdırmaya devam eder.
Ateşe devam ederken ''Senin sonunu getirecek kişinin Sensey görünümünde olması beni ayrı bir keyiflendiriyor!'' diyerek gülmeyi ihmal etmez. Biraz daha uzaktaki bir ağacın tepesinden olanları izleyen Skywalker kendi kendine ''Biraz önce yaptığım devasa futbol topu fazla enerjimi harcattı. Bu çizim yakında yok olabilir.'' diye geçirir. Montana ise içinden ''Silahı çizimden yapıldığı için gücüm üzerinde işlemiyor. Biraz daha dayanmam lazım, eninde sonunda mermileri bitecektir.'' diye düşünür.
Sodex ve Keepr karşı karşıyadır. İkisi de birbirinin ne hamle yapacaklarını beklerken Sodex ''Eğer telefonlarımızla uğraşmayı bırakıp sinyal problemini düzeltirsen gitmene izin veririm.'' diye lafa girer. Keepr alaycı bir tavır takınarak ''Bunu yapacağımı sana düşündüren nedir?'' der. Sodex ''Tiksav'ın kuzeni olduğun için Devrimci lobisine katıldığını biliyorum. Diğerleri gibi lobi ile uzun bir geçmişin yok, seni kullanmalarına izin verme.'' diyerek samimi bir yüz ifadesiyle ona bakar.
''Ben kendi isteğimle buradayım. Ortada kullanma gibi bir durum yok, onları yüzüstü bırakmayacağım.'' diye cevap verir Keepr. Duyduklarından pek hoşnut olmadığı ses tonundan anlaşılabilmektedir. Ardından Sodex ufak bir çeker ve isteksiz bir şekilde ''Pekala, bunu kendin istedin.'' diyerek elini havaya kaldırır. Mıknatıs yeteneğini kullanarak üzerinde taşıdığı hurda parçalarını Keepr'a fırlatmaya başlar. Keepr etrafta koşarak hurdalardan kaçınmaya çalışır.
Koşarken bir yandan ''Kedi Pençesi!'' der ve elindeki tırnaklar adeta bir kedi tırnağı şeklini alır. Bunun ardından Sodex'e doğru tıpkı bir kedi gibi dört ayak üzerinde koşmaya başlar. Bunu gören Sodex hemen hurdaları onun üzerine doğru fırlatsa da Keepr atik hamlelerle hurdalardan sıyrılmayı başararak ilerlemeye devam eder.
Sodex içinden ''Amma hızlı.'' diye düşünüp sinir olur. Keepr iyice yaklaşmasının ardından birden olduğu yerden zıplayarak Sodex'in dibine gelir ve pençeleri ile Sodex'in yüzünü çizer. Yanağından yara alan Sodex sinirli gözlerle Keepr'a döner ve kolundan sıkıca tutar. Keepr onun tutuşundan kurtulmaya çalışırken Sodex hurdalardan devasa bir yumruk yaratıp Keepr'ın suratına sertçe vurarak onu geriye fırlatır. Bir ağaca çarparak durabilen Keepr acı içinde yere yığılır.
Sodex yüzünü sildikten sonra yerde yatan Keepr'a bakıp ''Bu yüzüme bıraktığın yaranın karşılığıydı.'' diyerek ona doğru yaklaşmaya başlar. ''Bu sert bir vuruştu.'' diye mırıldanan Keepr yüzünü tutarken Sodex yumruğunu tekrardan havaya kaldırır, tam Keepr'a saldıracakken aniden kendi telefonun yüksek sesli bir frekans çalmaya başlar. Sodex can çekişerek kulaklarını tıkar, çığlık atarken dizlerinin bağının çözüldüğünü hisseder ve olduğu yere doğru çöker.
Yüzü kan içinde kalmış ve gözlüğü kırılmış olan olan Keepr ayağa kalkarak ''Hacker yeteneklerimi hafife almamalısın.'' der. Üzerinde taşıdığı yedek gözlüğü gözüne taktıktan sonra pençelerini uzatmış bir şekilde dengesini zar zor koruyarak Sodex'e doğru ilerler. Yere yığılmış halde kulaklarını tutan Sodex ise ''Diğer gücümü kullanma vakti geldi.'' diye içinden geçirir.
Ch3rlo olduğu konumda hareketsiz bir şekilde durmaktadır. Karşısında dikilen Kadir ''Sürekli uzaklara baktığım için bakışlarımı başkalarına kilitlediğimde onları hareketsiz bırakabiliyorum. Güzel özellik değil mi?'' demesinin üzerine yüzünde bir sırıtışla onu doğru yürümeye başlar. Ch3rlo ''Dragon ile benzer bir yanınız varmış.'' diyerek onu alaya alır. Kadir ''Şu durumda bile espri yapabiliyorsun. Sahiden matrak adamlarsınız.'' dedikten sonra eline demir bir sopa alır.
Ch3rlo sopayı gördükten sonra kendi kendine çırpınıp hareket etmeye çalışsa da bir işe yaramaz. Kadir ona doğru gittikçe yaklaşırken ''Binaya doğru ilerlerken fazla aceleci davrandın. Bu da senin sonun oldu.'' der. Ch3rlo Kadir'in gittikçe kendine yaklaşmasını izlerken bir anda ''O havadaki şey ne lan öyle?'' diyerek yukarı bakar. Bu bir anlığına Kadir'in dikkatini dağıtmayı başarır ve Kadir ''Ne?'' diyerek yukarıya baktığında Ch3rlo vücudunun kontrolünü tekrar kazandığını hisseder. Çabucak Kadir'e bir yumruk atarak yere düşmesine sebep olur.
Kadir elindeki sopayı da düşürmüştür. Ch3rlo kollarını ve kafasını sağa sola oynatarak hissettiği karıncalanmayı engellemeye çalışırken bir yandan yerde yatan Kadir'e bakarak tebessüm eder. ''Sen de daha dikkatli davranmalıydın Devrimci.'' Bunun ardından Ch3rlo ''Ice Ball'' diyerek gönderdiği buz saldırısı ile yerde uzanan Kadir'in tüm bedenini hızlıca dondurur.
Bunun üzerine rahat bir nefes aldıktan sonra ''Diğerlerini bulmaya çalışsam iyi olur.'' der ve yürüyerek oradan uzaklaşmaya başlar. Fakat ansızın bir çatırdama sesi duyar. Arkasına doğru baktığında Kadir'in buzu kırdığını ve titrer bir halde ayakta durduğunu fark eder. ''Bu kadar kolay saf dışı kalacağımı düşünmüş olamazsın.'' diyen Kadir özgüvenli bir sırıtışla ona bakmaktadır.
Ch3rlo ise ''Burada daha işim bitmemiş gibi görünüyor.'' diyerek ona doğru döner. O esnada Kadir iki kolunu da havaya doğru kaldırır. Bu hareketi sonrasında ortamdaki hava yıldırım sesleri eşliğinde kararmaya başlar. Ch3rlo gördükleri karşısında parmaklarını çatırdatarak ''Bu eğlenceli olacak.'' der. Kadir ise sert bir yüz ifadesine bürünmesinin ardından heyecanlı bir tonla cevap verir. ''Dünya cevabımızı bekliyor.''
Sensey bıyık altından gülümseyerek aniden elini belinden çeker ve tabancası ile Montana'ya ateş etmeye başlar. Montana hızlı reflekslerle taklalar atarak kurşunlardan sıyrılmayı başarır. Sensey ateş etmeyi kestikten sonra Montana'da hareket etmeyi bırakarak dizinin üstüne çöker. ''Çizimlerini geliştirmen lazım Skywalker. Tipleri iyi benzetiyorsun ama konuşma şekilleri hâlâ senin gibi.'' diyerek sırıtır. ''Klonumu fark ettin demek. Seni bu kadar kolay alt etmeyi beklemiyordum zaten.'' der Sensey'in çizimi.
''Ne sandın la? Karşında kimin olduğunu unutuyorsun.'' diyen Montana kendinden emin bir bakış atar. Sensey'in çizimi tabancının şarjörünü değiştirirken ''Sen de karşında kim olduğunu unutuyorsun gibi.'' cevabını verir. ''Ne zaman çizimin yerine gerçek bedenini ortaya çıkaracaksın?'' diye sorar Montana. Sensey'in çizimi ''Bunu isterdin değil mi?'' diyerek hafifçe kahkaha atar. Montana sabrının tükendiğini hissederek öfkeli gözlerle onun tabancısını tekrar kendine doğrultmasını seyreder.
Sensey'in çizimi ''Dezavantajlı konumdasın. Etrafın tuzaklarla çevrili.'' der keyifli bir şekilde gülümserken. Montana etrafına tekrar bakınır ve şüphelerinde haklı olduğunu, gerçekten de tuzakların ortasında kaldığını anlamış olur. Bunun üzerine manyetizma gücünü kullanarak sırt çantasında taşıdığı hurdalardan bazılarını çevresindeki zemine fırlatır. Hurdaların birkaçı zemine değer değmez patlamalar olur.
Montana bunu görünce ''Bir mayın tarlasının ortasındayım resmen. S*keyim böyle işi.'' diyerek sitem eder. Sensey'in çizimi ''Artık şu işi bitirelim. Daha bizimkilerle halı saha yapacağız.'' dedikten sonra tekrardan arka arkaya ateş açmaya başlar. Montana hızla olduğu yerden fırlar, yerdeki patlamamış hurda parçalarının üzerlerine basarak ilerlemeye çalışır. Bir yandan kurşunlardan kaçınmak bir yandan da mayınlara basmamaya çalışmak onun için ciddi zorluk çıkarmaktadır.
En sonunda bir kurşun bacağına isabet eder ve acı içinde yere düşer. Son anda yerdeyken kendine hurdalardan bir kalkan yapmayı başarır. Böylece üzerine gelen mermilerden korunmuş olur. Mermilerin hurdalara çarpma sesleri kulağında yankılanırken bir yandan sesi artık Skywalker'ın sesine dönüşmüş olan Sensey'in çiziminin bağırışlarını işitmektedir. ''Köşeye sıkıştın! Nereye kadar kaçacaksın iftiracı!'' diye bağırarak kurşun yağdırmaya devam eder.
Ateşe devam ederken ''Senin sonunu getirecek kişinin Sensey görünümünde olması beni ayrı bir keyiflendiriyor!'' diyerek gülmeyi ihmal etmez. Biraz daha uzaktaki bir ağacın tepesinden olanları izleyen Skywalker kendi kendine ''Biraz önce yaptığım devasa futbol topu fazla enerjimi harcattı. Bu çizim yakında yok olabilir.'' diye geçirir. Montana ise içinden ''Silahı çizimden yapıldığı için gücüm üzerinde işlemiyor. Biraz daha dayanmam lazım, eninde sonunda mermileri bitecektir.'' diye düşünür.
Sodex ve Keepr karşı karşıyadır. İkisi de birbirinin ne hamle yapacaklarını beklerken Sodex ''Eğer telefonlarımızla uğraşmayı bırakıp sinyal problemini düzeltirsen gitmene izin veririm.'' diye lafa girer. Keepr alaycı bir tavır takınarak ''Bunu yapacağımı sana düşündüren nedir?'' der. Sodex ''Tiksav'ın kuzeni olduğun için Devrimci lobisine katıldığını biliyorum. Diğerleri gibi lobi ile uzun bir geçmişin yok, seni kullanmalarına izin verme.'' diyerek samimi bir yüz ifadesiyle ona bakar.
''Ben kendi isteğimle buradayım. Ortada kullanma gibi bir durum yok, onları yüzüstü bırakmayacağım.'' diye cevap verir Keepr. Duyduklarından pek hoşnut olmadığı ses tonundan anlaşılabilmektedir. Ardından Sodex ufak bir çeker ve isteksiz bir şekilde ''Pekala, bunu kendin istedin.'' diyerek elini havaya kaldırır. Mıknatıs yeteneğini kullanarak üzerinde taşıdığı hurda parçalarını Keepr'a fırlatmaya başlar. Keepr etrafta koşarak hurdalardan kaçınmaya çalışır.
Koşarken bir yandan ''Kedi Pençesi!'' der ve elindeki tırnaklar adeta bir kedi tırnağı şeklini alır. Bunun ardından Sodex'e doğru tıpkı bir kedi gibi dört ayak üzerinde koşmaya başlar. Bunu gören Sodex hemen hurdaları onun üzerine doğru fırlatsa da Keepr atik hamlelerle hurdalardan sıyrılmayı başararak ilerlemeye devam eder.
Sodex içinden ''Amma hızlı.'' diye düşünüp sinir olur. Keepr iyice yaklaşmasının ardından birden olduğu yerden zıplayarak Sodex'in dibine gelir ve pençeleri ile Sodex'in yüzünü çizer. Yanağından yara alan Sodex sinirli gözlerle Keepr'a döner ve kolundan sıkıca tutar. Keepr onun tutuşundan kurtulmaya çalışırken Sodex hurdalardan devasa bir yumruk yaratıp Keepr'ın suratına sertçe vurarak onu geriye fırlatır. Bir ağaca çarparak durabilen Keepr acı içinde yere yığılır.
Sodex yüzünü sildikten sonra yerde yatan Keepr'a bakıp ''Bu yüzüme bıraktığın yaranın karşılığıydı.'' diyerek ona doğru yaklaşmaya başlar. ''Bu sert bir vuruştu.'' diye mırıldanan Keepr yüzünü tutarken Sodex yumruğunu tekrardan havaya kaldırır, tam Keepr'a saldıracakken aniden kendi telefonun yüksek sesli bir frekans çalmaya başlar. Sodex can çekişerek kulaklarını tıkar, çığlık atarken dizlerinin bağının çözüldüğünü hisseder ve olduğu yere doğru çöker.
Yüzü kan içinde kalmış ve gözlüğü kırılmış olan olan Keepr ayağa kalkarak ''Hacker yeteneklerimi hafife almamalısın.'' der. Üzerinde taşıdığı yedek gözlüğü gözüne taktıktan sonra pençelerini uzatmış bir şekilde dengesini zar zor koruyarak Sodex'e doğru ilerler. Yere yığılmış halde kulaklarını tutan Sodex ise ''Diğer gücümü kullanma vakti geldi.'' diye içinden geçirir.
Ch3rlo olduğu konumda hareketsiz bir şekilde durmaktadır. Karşısında dikilen Kadir ''Sürekli uzaklara baktığım için bakışlarımı başkalarına kilitlediğimde onları hareketsiz bırakabiliyorum. Güzel özellik değil mi?'' demesinin üzerine yüzünde bir sırıtışla onu doğru yürümeye başlar. Ch3rlo ''Dragon ile benzer bir yanınız varmış.'' diyerek onu alaya alır. Kadir ''Şu durumda bile espri yapabiliyorsun. Sahiden matrak adamlarsınız.'' dedikten sonra eline demir bir sopa alır.
Ch3rlo sopayı gördükten sonra kendi kendine çırpınıp hareket etmeye çalışsa da bir işe yaramaz. Kadir ona doğru gittikçe yaklaşırken ''Binaya doğru ilerlerken fazla aceleci davrandın. Bu da senin sonun oldu.'' der. Ch3rlo Kadir'in gittikçe kendine yaklaşmasını izlerken bir anda ''O havadaki şey ne lan öyle?'' diyerek yukarı bakar. Bu bir anlığına Kadir'in dikkatini dağıtmayı başarır ve Kadir ''Ne?'' diyerek yukarıya baktığında Ch3rlo vücudunun kontrolünü tekrar kazandığını hisseder. Çabucak Kadir'e bir yumruk atarak yere düşmesine sebep olur.
Kadir elindeki sopayı da düşürmüştür. Ch3rlo kollarını ve kafasını sağa sola oynatarak hissettiği karıncalanmayı engellemeye çalışırken bir yandan yerde yatan Kadir'e bakarak tebessüm eder. ''Sen de daha dikkatli davranmalıydın Devrimci.'' Bunun ardından Ch3rlo ''Ice Ball'' diyerek gönderdiği buz saldırısı ile yerde uzanan Kadir'in tüm bedenini hızlıca dondurur.
Bunun üzerine rahat bir nefes aldıktan sonra ''Diğerlerini bulmaya çalışsam iyi olur.'' der ve yürüyerek oradan uzaklaşmaya başlar. Fakat ansızın bir çatırdama sesi duyar. Arkasına doğru baktığında Kadir'in buzu kırdığını ve titrer bir halde ayakta durduğunu fark eder. ''Bu kadar kolay saf dışı kalacağımı düşünmüş olamazsın.'' diyen Kadir özgüvenli bir sırıtışla ona bakmaktadır.
Ch3rlo ise ''Burada daha işim bitmemiş gibi görünüyor.'' diyerek ona doğru döner. O esnada Kadir iki kolunu da havaya doğru kaldırır. Bu hareketi sonrasında ortamdaki hava yıldırım sesleri eşliğinde kararmaya başlar. Ch3rlo gördükleri karşısında parmaklarını çatırdatarak ''Bu eğlenceli olacak.'' der. Kadir ise sert bir yüz ifadesine bürünmesinin ardından heyecanlı bir tonla cevap verir. ''Dünya cevabımızı bekliyor.''
11. Bölüm - Adalet Savaşı: Üçüncü Kısım
Sensey ormanlık alanın bittiği tepenin sonundan ışık formunda hızlıca ilerlemektedir. Bir an önce Montana'ya ulaşma isteği ile dolup taşmıştır. Ormanın sonuna kadar savrulduğu için ışığın gücüyle hareket etse bile Montana'yı bulması zamanını almaktadır. Havada ilerlerken birden Montana'nın sesini duymasıyla duraksar. Montana ''Yardım et Sensey!'' diye bağırmıştır. Sensey aşağıya baktığında üstü yara bere içinde olan Montana'yı görür ve hemen yanına iner. Montana bir eliyle ağaç gövdesine tutunarak zorlukla ayakta durmaktadır.
''İyi misin Montana? Ne oldu?'' diye telaşla sorar Sensey. Montana nefes nefese kalmış şekilde ''Skywalker'la savaştım, onu zar zor yenerek kurtulmayı başardım.'' der. ''Yürümene yardım edeyim.'' diyen Sensey Montana'ya doğru yaklaşırken birden durur. Şüpheci bir yüzle ''Etrafının tuzaklarla çevrili olduğunu söylemiştin. Nasıl buraya gelebildin?'' diye sorar.
Montana bir anlığına kafası karışık bir ifade takınır ve ''Zor oldu ama geldim işte.'' diyerek gülümser. Sensey ''Anlıyorum.'' dedikten sonra aniden ışık formuna geçerek hızla Montana'nın önünde belirir ve ona sert bir tekme savurur. Tekmenin etkisiyle geriye savrulan Montana yerde yuvarlanırken bir ağacın gövdesine çarparak durur. Hissettiği acıyla beraber ''Ah! Yine belim!'' diyerek dişlerini sıkar.
O sırada Montana'nın yüzü ve üzerindeki kıyafetler değişmeye başlar. ''Az kalsın beni kandırıyordun Soldier Boy.'' diyen Sensey onu hafifçe alkışlar. Soldier Boy belini tutarken yavaşça ayağa kalkarak ''Montana'nın tuzakların olduğu bölgeye düştüğünü bilmiyordum. Yoksa ona göre bir bahane bulurdum.'' der. Sırıtan Sensey ''Yüz değiştirme ve yapay zeka yeteneğini akıllıca kullanmışsın.'' der.
Soldier Boy ''Birinin sesini duyduğumda o sesi taklit edebilirim. Birini yüz yüze gördüğümde onun yüzünü koleksiyonuma ekleyebilirim.'' diyerek yüzlerini sırayla değiştirmeye başlar. Sensey karşısında teker teker Devrimci lobisinin üyelerinin yüzünü, en sonunda ise kendi yüzünü görür. Etkilenmiş bir şekilde ''Kaç tane yüzün var böyle?'' diye sorar. Soldier Boy belini kıtlattıktan sonra düşünceli bir suratla ''Emin değilim, saymadım.'' der. Ardından ''Hakkını vereyim, durumu iyi fark ettin.'' diyerek iyice doğrulur. Sensey ''Biz de boş değiliz.'' cevabını verir.
''Sen yine de fazla havalanma. Kazanma şansınız yok.'' der Soldier Boy küçümseyici bir sırıtışla. Sensey ise son derece rahat bir üslupla karşılık verir. ''Lobimizin tüm üyelerine güveniyorum. Bugün adalet, yani biz kazanacağız.'' Bunu duyan Soldier Boy ise kendini tutamayıp ufak bir kahkaha atar. ''Adalet mi? Siz adalet falan değilsiniz, kendinizi kandırmayın.''
Sensey bu cümleye karşı sadece gülümser ve güneş gözlüğünü düzelterek cevabını verir. ''Adalet nereden baktığına göre değişir.'' Soldier Boy ''Değişmeyecek tek gerçek, bugün kaybedecek olmanız.' dedikten sonra üzerinde taşıdığı teçhizatlardan bir tanesini çıkarır. Elinde tuttuğu ufak bir mekanizma ters üçgen şekline benzer görünüme sahip paslı, sarı renkli bir kalkana dönüşür. Soldier Boy kalkanı koluna geçirerek savaş duruşunu alır. Sensey ise ellerini cebinden çıkararak ''Gel bakalım.'' der.
Sık ağaçların olduğu orman bölgesinde Artyomdh Tiksav'ın attığı şarap saldırılarından Soru tekniği ile hızla kaçmaya devam etmektedir. Artyom kamuflaj modunda olduğu için onu görmek kolay değildir. Bu sebeple Tiksav Lee şarap saldırılarını denk getiremese bile arkasından koşarak onu takip etmekte kararlıdır. Tiksav peşinden koşarken ''Daha nereye kadar kaçacaksın Artyom!'' diye bağırır.
Kovalamaca sürerken Artyom sonunda ormanın çıkışını görebilmiştir. Hızla ormanın dışına çıktıktan sonra içinde olduğu bahçede geniş, uzun çalılıkların olduğunu fark eder ve kendini çalılıkların arasına atar. Peşinden koşturan Tiksav'da ormanın dışına çıkabilmiştir. Biraz nefeslendikten sonra etrafına bakınır ve gözünü çalılıklara kestirir. ''Nerede bu herif?'' diye düşünürken gözünü kısarak tekrar bakmasının ardından çalıların arasında bir hareketlilik görür.
''İşte buradasın.'' diye içinden geçirip gülümsemesinin ardından ''Şarap Yağmuru!'' diyerek çalılara doğru şarap sıvıları yollamaya başlar. Arytom bunu fark edince telaşla ''Hay sıçayım.'' der ve çalıların içinde koşturmaya başlar. Tiksav bir yandan yüksek sesle ona seslenir. ''Şarap saldırım sana denk geldiği anda sarhoş olacaksın ve bu savaş bitecek. Teslim ol artık!''
Artyom'dan herhangi bir cevap gelmez. Tiksav şarap saldırıları göndermeye devam ederken çalılara doğru ilerler. Yakınlarda ayak sesleri duyduktan sonra saldırıyı keserek çevresine bakınır. ''Nerede bu?'' diye sabırsız bir şekilde etrafına bakınırken aniden Artyom'un ''Shigan!'' dediğini duyar ve karnına doğru görmediği bir parmak darbesi alır. Bunun üzerine Tiksav ağzından kan gelerek yere doğru diz çöker. Kamuflaj modundan çıkan Artyom ona bakarak kararlı bir yüz ifadesiyle ''Bizde ölmek var dönmek yok.'' der.
Tiksav ona doğru hiddetle bakar. ''Ulan şimdi seni..'' demesinin ardından tam şarap saldırısı yapmak üzereyken Artyom elini kaldırarak yer çekimi gücünü kullanır. Tiksav Lee birden üzerinde bir ağırlık hisseder ve yere yapışır. Tiksav yerden kalkamazken içinden ''Sodex bana böyle bir gücü olduğundan bahsetmemişti. Eksik bilgi vermiş çakal.'' diye geçirir.
Artyom ''Pes et gitsin Tiksav. Yer çekimi gücümün etkisinden kurtulamazsın, daha fazla uzatmanın alemi yok.'' der. Tiksav ise hiç oralı gibi gözükmemektedir. ''Bunu benden asla duyamazsın.'' diyerek kararlı bir bakışla gözlerini Artyom'a çevirir. Artyom bıkkınlıkla ''Her zamanki gibi inatçısın.'' dedikten sonra yer çekimi gücünün etkisi arttırır, Tiksav daha fazla acı çekerek toprağın içine doğru biraz gömülür. Tiksav yüzünü buruştururken dişini sıkarak dayanmaya çalışır.
Ardından ''Artyom'un beş dakika boyunca hiçbir gücünü kullanamayacağını iddia ediyorum!'' diyerek haykırır. ''Bu neydi şimdi?'' diyen Artyom ne olduğuna anlam veremezken önünde ellerinde zarlar tutan uzun saçlı, beyaz renkli ruhani bir varlığın belirdiğini görür. Bir anlığına korkuya kapılan Artyom ''Bu da neyin nesi?'' diyerek yutkunur. Tiksav Lee Artyom'a bakarak sevinçli bir şekilde sırıtır. ''İddia yeteneğim. Eğer istediğim zar tutarsa kaybettin demektir.''
Karargahın yüzme havuza düştükten sonra havuz kenarına çıkarak yere uzanmış olan Mewtwo üzerinde uçuşan kargalara bakmaktadır. Bunların kimin yaptığına dair bir tahmini vardır. Mewtwo'nun yavaşça ayağa kalkmasının ardından kargalar ciyaklayarak bir araya gelir ve bir insan bedeninin şeklini alırlar. Bu kişi Büyük Korsan Kaidou'dur. Mewtwo onu gördüğünde ''Kargaları görünce sen olduğunu tahmin etmiştim.'' diyerek kaşlarını çatar. Büyük Korsan Kaidou ''Karasu reisin güçleri bana uyuyor.'' der gurur dolu bir tavırla.
Mewtwo ise kıkırdayarak ''Itachi fanı birine bu yakışırdı.'' der. Bunu duyan Büyük Korsan Kaidou bir anlığına öfkeye kapılarak ''Itachi'nin adamlığı başkadır, sizin anlayabileceğiniz şeyler değil!'' cevabını verir. ''Anlamak isteyen yok zaten.'' diye karşılık verir Mewtwo. Büyük Korsan Kaidou yumruğunu sıkar fakat çok geçmeden sinirlerine hakim olmayı başarır. Sakin bir ses tonuyla ''Kendini top tier seviyesi sanıyorsun değil mi? Küstahlığın bugün sona erecek.'' dedikten sonra çevresindeki kargaları süratle Mewtwo'nun üzerine yönlendirir.
Mewtwo orman gücünü kullanarak zeminden çıkardığı ağaç dallarını uzatır ve üzerine gelen kargaları delmeye başlar. Tüm kargalar delik deşik olduktan sonra geriye havada uçuşan karga tüyleri kalmıştır. Mewtwo sırıtarak ''Elinden gelenin en iyisi bu mu?'' der. ''Bu sadece başlangıç.'' diyen Büyük Korsan Kaiodu etrafına daha fazla karga toplar. Kargalar gittikçe artmaktadır ve sonunda hepsi bir araya gelerek devasa bir forma bürünürler. Büyük Korsan Kaidou gaza gelmiş bir şekilde ''Kral Karga Saldırısı!'' diye bağırarak kargayı Mewtwo'ya doğru yönlendirir.
Mewtwo gördüğü şey karşısında hayrete düşerek hemen dalları karganın üzerine yollar. Karga bazı dallardan sıyrılmayı başarır, bazılarını da pençeleyerek ve ısırarak yok eder. Gittikçe daha hızlı bir şekilde Mewtwo'nun üzerine doğru uçmaktadır. Mewtwo devasa karga ona çarpmadan önce son anda bir sürü dal ile etrafını sararak kendini korumaya alır.
Karganın hızla dallara doğru çarpmasıyla ortalık toz duman olur. Karga Mewtwo'ya ulaşamasa bile dalların çoğunu delerek geçmeyi başarmış, ardından ise yok olmuştur. Mewtwo bu çarpmanın etkisiyle geriye doğru savrularak yere düşmüştür. Büyük Korsan Kaidou bu manzara karşısında tam beklediğini bulamamış gibi gözükse de fazla bozuntuya vermeden Mewtwo'ya doğru yürür.
''Beklediğimden sağlam çıktın.'' diye seslenir. Yerden kalkan Mewtwo üstündeki tozları ve dal parçalarını silkerken ''Baş belası bir tekniğin var.'' der siniri bozulmuş bir halde. ''Sonunda anlayabildin.'' diyen Büyük Korsan Kaidou keyifle sırıtır. O esnada Mewtwo'nun elini cebine attığını fark eder. Mewtwo cebinden ufak, kutu benzeri bir eşya çıkarır.
Büyük Korsan Kaidou bunu görünce gülmesine engel olamaz. ''O ne lan öyle? Kutu kola falan mı?'' Ardından kutunun üzerinde yazılı olan bazı rakamları görünce gülmesi kesilir, ciddi bir surat ifadesine bürünürek ''Bu bir Germa suiti.'' der. Mewtwo suit kutusunu elinde çevirirken yüzünde gülücükler açarak cevap verir. ''Şov zamanı.''
''İyi misin Montana? Ne oldu?'' diye telaşla sorar Sensey. Montana nefes nefese kalmış şekilde ''Skywalker'la savaştım, onu zar zor yenerek kurtulmayı başardım.'' der. ''Yürümene yardım edeyim.'' diyen Sensey Montana'ya doğru yaklaşırken birden durur. Şüpheci bir yüzle ''Etrafının tuzaklarla çevrili olduğunu söylemiştin. Nasıl buraya gelebildin?'' diye sorar.
Montana bir anlığına kafası karışık bir ifade takınır ve ''Zor oldu ama geldim işte.'' diyerek gülümser. Sensey ''Anlıyorum.'' dedikten sonra aniden ışık formuna geçerek hızla Montana'nın önünde belirir ve ona sert bir tekme savurur. Tekmenin etkisiyle geriye savrulan Montana yerde yuvarlanırken bir ağacın gövdesine çarparak durur. Hissettiği acıyla beraber ''Ah! Yine belim!'' diyerek dişlerini sıkar.
O sırada Montana'nın yüzü ve üzerindeki kıyafetler değişmeye başlar. ''Az kalsın beni kandırıyordun Soldier Boy.'' diyen Sensey onu hafifçe alkışlar. Soldier Boy belini tutarken yavaşça ayağa kalkarak ''Montana'nın tuzakların olduğu bölgeye düştüğünü bilmiyordum. Yoksa ona göre bir bahane bulurdum.'' der. Sırıtan Sensey ''Yüz değiştirme ve yapay zeka yeteneğini akıllıca kullanmışsın.'' der.
Soldier Boy ''Birinin sesini duyduğumda o sesi taklit edebilirim. Birini yüz yüze gördüğümde onun yüzünü koleksiyonuma ekleyebilirim.'' diyerek yüzlerini sırayla değiştirmeye başlar. Sensey karşısında teker teker Devrimci lobisinin üyelerinin yüzünü, en sonunda ise kendi yüzünü görür. Etkilenmiş bir şekilde ''Kaç tane yüzün var böyle?'' diye sorar. Soldier Boy belini kıtlattıktan sonra düşünceli bir suratla ''Emin değilim, saymadım.'' der. Ardından ''Hakkını vereyim, durumu iyi fark ettin.'' diyerek iyice doğrulur. Sensey ''Biz de boş değiliz.'' cevabını verir.
''Sen yine de fazla havalanma. Kazanma şansınız yok.'' der Soldier Boy küçümseyici bir sırıtışla. Sensey ise son derece rahat bir üslupla karşılık verir. ''Lobimizin tüm üyelerine güveniyorum. Bugün adalet, yani biz kazanacağız.'' Bunu duyan Soldier Boy ise kendini tutamayıp ufak bir kahkaha atar. ''Adalet mi? Siz adalet falan değilsiniz, kendinizi kandırmayın.''
Sensey bu cümleye karşı sadece gülümser ve güneş gözlüğünü düzelterek cevabını verir. ''Adalet nereden baktığına göre değişir.'' Soldier Boy ''Değişmeyecek tek gerçek, bugün kaybedecek olmanız.' dedikten sonra üzerinde taşıdığı teçhizatlardan bir tanesini çıkarır. Elinde tuttuğu ufak bir mekanizma ters üçgen şekline benzer görünüme sahip paslı, sarı renkli bir kalkana dönüşür. Soldier Boy kalkanı koluna geçirerek savaş duruşunu alır. Sensey ise ellerini cebinden çıkararak ''Gel bakalım.'' der.
Sık ağaçların olduğu orman bölgesinde Artyomdh Tiksav'ın attığı şarap saldırılarından Soru tekniği ile hızla kaçmaya devam etmektedir. Artyom kamuflaj modunda olduğu için onu görmek kolay değildir. Bu sebeple Tiksav Lee şarap saldırılarını denk getiremese bile arkasından koşarak onu takip etmekte kararlıdır. Tiksav peşinden koşarken ''Daha nereye kadar kaçacaksın Artyom!'' diye bağırır.
Kovalamaca sürerken Artyom sonunda ormanın çıkışını görebilmiştir. Hızla ormanın dışına çıktıktan sonra içinde olduğu bahçede geniş, uzun çalılıkların olduğunu fark eder ve kendini çalılıkların arasına atar. Peşinden koşturan Tiksav'da ormanın dışına çıkabilmiştir. Biraz nefeslendikten sonra etrafına bakınır ve gözünü çalılıklara kestirir. ''Nerede bu herif?'' diye düşünürken gözünü kısarak tekrar bakmasının ardından çalıların arasında bir hareketlilik görür.
''İşte buradasın.'' diye içinden geçirip gülümsemesinin ardından ''Şarap Yağmuru!'' diyerek çalılara doğru şarap sıvıları yollamaya başlar. Arytom bunu fark edince telaşla ''Hay sıçayım.'' der ve çalıların içinde koşturmaya başlar. Tiksav bir yandan yüksek sesle ona seslenir. ''Şarap saldırım sana denk geldiği anda sarhoş olacaksın ve bu savaş bitecek. Teslim ol artık!''
Artyom'dan herhangi bir cevap gelmez. Tiksav şarap saldırıları göndermeye devam ederken çalılara doğru ilerler. Yakınlarda ayak sesleri duyduktan sonra saldırıyı keserek çevresine bakınır. ''Nerede bu?'' diye sabırsız bir şekilde etrafına bakınırken aniden Artyom'un ''Shigan!'' dediğini duyar ve karnına doğru görmediği bir parmak darbesi alır. Bunun üzerine Tiksav ağzından kan gelerek yere doğru diz çöker. Kamuflaj modundan çıkan Artyom ona bakarak kararlı bir yüz ifadesiyle ''Bizde ölmek var dönmek yok.'' der.
Tiksav ona doğru hiddetle bakar. ''Ulan şimdi seni..'' demesinin ardından tam şarap saldırısı yapmak üzereyken Artyom elini kaldırarak yer çekimi gücünü kullanır. Tiksav Lee birden üzerinde bir ağırlık hisseder ve yere yapışır. Tiksav yerden kalkamazken içinden ''Sodex bana böyle bir gücü olduğundan bahsetmemişti. Eksik bilgi vermiş çakal.'' diye geçirir.
Artyom ''Pes et gitsin Tiksav. Yer çekimi gücümün etkisinden kurtulamazsın, daha fazla uzatmanın alemi yok.'' der. Tiksav ise hiç oralı gibi gözükmemektedir. ''Bunu benden asla duyamazsın.'' diyerek kararlı bir bakışla gözlerini Artyom'a çevirir. Artyom bıkkınlıkla ''Her zamanki gibi inatçısın.'' dedikten sonra yer çekimi gücünün etkisi arttırır, Tiksav daha fazla acı çekerek toprağın içine doğru biraz gömülür. Tiksav yüzünü buruştururken dişini sıkarak dayanmaya çalışır.
Ardından ''Artyom'un beş dakika boyunca hiçbir gücünü kullanamayacağını iddia ediyorum!'' diyerek haykırır. ''Bu neydi şimdi?'' diyen Artyom ne olduğuna anlam veremezken önünde ellerinde zarlar tutan uzun saçlı, beyaz renkli ruhani bir varlığın belirdiğini görür. Bir anlığına korkuya kapılan Artyom ''Bu da neyin nesi?'' diyerek yutkunur. Tiksav Lee Artyom'a bakarak sevinçli bir şekilde sırıtır. ''İddia yeteneğim. Eğer istediğim zar tutarsa kaybettin demektir.''
Karargahın yüzme havuza düştükten sonra havuz kenarına çıkarak yere uzanmış olan Mewtwo üzerinde uçuşan kargalara bakmaktadır. Bunların kimin yaptığına dair bir tahmini vardır. Mewtwo'nun yavaşça ayağa kalkmasının ardından kargalar ciyaklayarak bir araya gelir ve bir insan bedeninin şeklini alırlar. Bu kişi Büyük Korsan Kaidou'dur. Mewtwo onu gördüğünde ''Kargaları görünce sen olduğunu tahmin etmiştim.'' diyerek kaşlarını çatar. Büyük Korsan Kaidou ''Karasu reisin güçleri bana uyuyor.'' der gurur dolu bir tavırla.
Mewtwo ise kıkırdayarak ''Itachi fanı birine bu yakışırdı.'' der. Bunu duyan Büyük Korsan Kaidou bir anlığına öfkeye kapılarak ''Itachi'nin adamlığı başkadır, sizin anlayabileceğiniz şeyler değil!'' cevabını verir. ''Anlamak isteyen yok zaten.'' diye karşılık verir Mewtwo. Büyük Korsan Kaidou yumruğunu sıkar fakat çok geçmeden sinirlerine hakim olmayı başarır. Sakin bir ses tonuyla ''Kendini top tier seviyesi sanıyorsun değil mi? Küstahlığın bugün sona erecek.'' dedikten sonra çevresindeki kargaları süratle Mewtwo'nun üzerine yönlendirir.
Mewtwo orman gücünü kullanarak zeminden çıkardığı ağaç dallarını uzatır ve üzerine gelen kargaları delmeye başlar. Tüm kargalar delik deşik olduktan sonra geriye havada uçuşan karga tüyleri kalmıştır. Mewtwo sırıtarak ''Elinden gelenin en iyisi bu mu?'' der. ''Bu sadece başlangıç.'' diyen Büyük Korsan Kaiodu etrafına daha fazla karga toplar. Kargalar gittikçe artmaktadır ve sonunda hepsi bir araya gelerek devasa bir forma bürünürler. Büyük Korsan Kaidou gaza gelmiş bir şekilde ''Kral Karga Saldırısı!'' diye bağırarak kargayı Mewtwo'ya doğru yönlendirir.
Mewtwo gördüğü şey karşısında hayrete düşerek hemen dalları karganın üzerine yollar. Karga bazı dallardan sıyrılmayı başarır, bazılarını da pençeleyerek ve ısırarak yok eder. Gittikçe daha hızlı bir şekilde Mewtwo'nun üzerine doğru uçmaktadır. Mewtwo devasa karga ona çarpmadan önce son anda bir sürü dal ile etrafını sararak kendini korumaya alır.
Karganın hızla dallara doğru çarpmasıyla ortalık toz duman olur. Karga Mewtwo'ya ulaşamasa bile dalların çoğunu delerek geçmeyi başarmış, ardından ise yok olmuştur. Mewtwo bu çarpmanın etkisiyle geriye doğru savrularak yere düşmüştür. Büyük Korsan Kaidou bu manzara karşısında tam beklediğini bulamamış gibi gözükse de fazla bozuntuya vermeden Mewtwo'ya doğru yürür.
''Beklediğimden sağlam çıktın.'' diye seslenir. Yerden kalkan Mewtwo üstündeki tozları ve dal parçalarını silkerken ''Baş belası bir tekniğin var.'' der siniri bozulmuş bir halde. ''Sonunda anlayabildin.'' diyen Büyük Korsan Kaidou keyifle sırıtır. O esnada Mewtwo'nun elini cebine attığını fark eder. Mewtwo cebinden ufak, kutu benzeri bir eşya çıkarır.
Büyük Korsan Kaidou bunu görünce gülmesine engel olamaz. ''O ne lan öyle? Kutu kola falan mı?'' Ardından kutunun üzerinde yazılı olan bazı rakamları görünce gülmesi kesilir, ciddi bir surat ifadesine bürünürek ''Bu bir Germa suiti.'' der. Mewtwo suit kutusunu elinde çevirirken yüzünde gülücükler açarak cevap verir. ''Şov zamanı.''
12. Bölüm - Adalet Savaşı: Dördüncü Kısım
Montana hurdadan oluşturduğu kalkanıyla Sensey'in çiziminin kendisine sıktığı kurşunlardan korunmaya devam etmektedir. Sensey'in çizimi ellerinde tuttuğu iki tabanca ile durmaksızın Montana'ya ateş etmektedir. Montana zor da olsa kurşunlar bitene kadar dayanmayı başarır. En sonunda silahların kurşunları bittiğinde Montana'nın elinde tuttuğu hurdadan kalkanda parçalara ayrılır.
Bunun ardından Sensey'in çizimi siniri bozulmuş bir ifade takınarak ''Anlaşılan bir çizim kopyası seni yenmek için yeterli olmayacak.'' der. Bu laftan sonra Sensey'in çizimi yavaşça silinerek yok olur. Onun arkasından Skywalker kendi bedeni ile ortaya çıkarak ağaç dalının üzerine atlar. Aşağıda duran Montana'ya bakarak sırıtır. Onu gören Montana ise ''Sonunda ortaya çıkabildin la.'' diyerek ayağa kalkar.
''Seni kendi ellerimle halletmenin daha keyifli olacağına karar verdim.'' diyen Skywalker çizim gücü ile parmaklarının arasında duran bıçaklar oluşturur. Montana dikkatli şekilde onu izlerken Skywalker aniden bıçakları teker teker ona doğru fırlatmaya başlar. Montana çevresine fırlattığı hurda parçalarını kendine çekerek kolunda birleştirir ve kendisine gelen bıçakları bu sayede bloklayarak etrafa savurur.
Bıçaklardan bir tanesi yanağını teğet geçerek ufak bir çizik yarası verir. Skywalker'ın elinde ki bıçaklar bittikten sonra Montana parmağıyla yanağındaki kan izini silerek özgüvenli bir şekilde ''Böyle işimi bitireceğini sanıyorsan daha çok uğraşırsın.'' der. Skywalker gergin bir şekilde gülümseyerek cevap verir. ''Sanırım haklısın. Peki ya buna karşı ne yapacaksın?'' Skywalker elini kaldırır ve çizim gücünü kullanarak kendisinden bir kopya yaratır, kopyası elinde bir balta tutmaktadır. Bunu gören Montana ise ''Bir kopya daha mı?'' diyerek bıkkın bir yüz ifadesi takınır.
Skywalker'ın kopyası üzerinde durduğu ağaç dalından hızla atlayarak Montana'ya doğru fırlar. Havadayken elinde tuttuğu baltayı kaldırıp Montana'ya doğru hedef alır. Montana ise çizim üzerine doğru gelirken ufak bir iç çeker ve ''Dai Funka!'' diyerek magma gücünü kullanır. Magmadan oluşan büyük bir yumruk yukarı doğru fırlayarak Skywalker kopyası çizimi eritir.
Çizim eridikten sonra yoluna devam eden magma yumruğu Skywalker'a doğru gitmektedir. Bunu görünce dehşete kapılan Skywalker son anda yakındaki bir ağacın üzerine atlayarak saldırıyı savuşturur. Saldırı ağaçları delerek ilerlemeye devam eder ve durana kadar birçok ağacı yakar. Bunun sonucunda karargahın ormanında bir yangın başlamıştır. Skywalker yanmakta olan ağaçları görünce yüreğini hüznün kapladığını hisseder.
Montana'ya dönerek ''Diğer gücünü kullanmaya başladığına göre çaresiz bir durumdasın.'' der. Montana rahat bir tavırla karşılık verir. ''Eğer öyleyse çaresiz halimi bile alt edemiyorsun.'' Bunu duyan Skywalker bir anlığına öfkelenerek çizim gücüyle devasa bir gülle oluşturur. ''Amiral Batıran!'' diye bağırarak gülleyi Montana'ya fırlatır.
Montana daha önceden fırlattığı, mayınlara denk gelmediği için sağlam kalabilen hurda parçalarını gözüne kestirir ve onların üzerine atlayarak gülleden sıyrılır. Yere çarpan gülle büyük bir alanı parçalamasıyla toprak parçaları havaya uçuşur. Ardından Montana vakit kaybetmeden Skywalker'a doğru seri şekilde magma yumrukları fırlatmaya başlar. Skywalker'ın hızlı hareketlerle ağaçtan ağaca atlayarak magma yumruklarından kurtulmayı başarsa da bir tanesi pelerinine isabet eder.
Skywalker alev alan pelerinini üzerinden çıkararak fırlatır. Nefes nefese kalmış bir halde ''Az daha yanıyordum.'' diye düşünür. Montana ''Orman yanmaya başladı. Eninde sonunda kaçacak alan kalmayacak 61siz.'' diyerek kahkaha atar. Skywalker ise hırslı gözlerle Montana'ya bakarak ''Kaçmama gerek kalmayacak.'' der.
Bunun üzerine Skywalker gözlerini kapatır ve derin bir nefes alır. Konsantre olmaya çalışıyormuş gibi gözükmektedir. Ardından gözlerini tekrar açarak kolunu havaya kaldırır. Montana onun ne yaptığına başta anlam veremese de sonradan beyninde şimşekler çakar. Gözleri fal taşı gibi açılan Montana ''Yoksa force mu kullanacak?'' der.
Keepr'ın hacker gücü sayesinde Sodex telefonundan gelen yüksek sesli frekans yüzünden yerde acı içinde kulaklarını tutmuş bir şekilde uzanmaktadır. Keepr ise kedi pençelerini çekmiş bir halde Sodex'e doğru yaklaşmaya devam eder. Onun yanı başına geldiğinde buruk bir ses tonuyla ''Elveda.'' demesinin ardından pençesini havaya kaldırır. Tam pençesini indirmek üzereyken Sodex aniden sakladığı edit gücünü kullanır.
Pençesini geri indiren Keepr ''Ne oluyor bana?'' diyerek geri adım atar. Sodex bu güç sayesinde Keepr'ın zihnine girerek kendi yaptığı Youtube videolarını tek tek ona zorla izletmeye başlamıştır. Keepr gördüğü videolar karşısında daha fazla dayanamaz ve gülmeye başlar. En çok güldüğü videolar zihninde defalarca tekrarlandığı için durdurmadığı bir gülme krizine kapılır.
Bu esnada Sodex'in telefonundan gelen frekans kesilir ve böylece sesin etkisinin altından çıkan Sodex yavaşça ayaklanır. Keepr karnını tutmuş bir şekilde kahkahalar atarken ''Durdur şunu artık!'' diye yalvarmaktadır. Sodex ise hurdalardan devasa bir yumruk oluşturarak Keepr'a vurur. Havada dönerek geriye savrulan Keepr sertçe yere kapaklanır. Kendini tekrar toparlayan Sodex sırıtarak ''Elveda diyecek olan ben değilim.'' der.
Kanlar içinde kalmış olan Keepr'ın ikinci gözlüğü de kırılmıştır. Yanında başka gözlük taşımadığı için görüşü bulanıklaşmaya başlar. Fakat yine de tekrar ayağa kalkabilecek enerjiyi kendinde bulur. Ayağa kalkmasının ardından gözünün önüne düşen saçlarını düzeltir. ''Gözlüğümü kırman akıllıca bir hamleydi. Fakat şimdi beni cidden sinirlendirdin.'' diyerek hiddetle kırılmış olan burnuna dokunur. Sodex alaycı bir tavırla ''Çok korktum.'' dedikten sonra ''Hurda Bombardımanı!'' diyerek Keepr'a arka arkaya sürüsüyle hurda parçaları fırlatmaya başlar.
O sırada Keepr'ın göz şekli değişir ve bir kedinin gözlerini andıracak şekilde sarıya dönüşür. Keepr kedi görüşünü ve reflekslerini kullanarak hurdalardan kaçınmayı başarır. Tüm hurdalardan sıyrıldıktan sonra ''Menzilli Pençe!'' diyerek tırnaklarında ki kedi pençelerini metrelerce uzatarak Sodex'e yönlendirir. Sodex pençelerden güçlükle kaçınırken birkaçı kolunu ve bacağını keser. Sodex acıyla dişlerini sıkmakta ve bir yandan hurda yumruğu ile pençeleri parçalamaktadır.
Keepr yere doğru eğilerek uzun pençelerini Sodex'in ayaklarına isabet ettirmeye çalışır. Sodex son anda yerden yukarı zıplayarak pençelerden sıyrılır ve iki ayağıyla pençelerin üzerine sertçe basar. Keepr ''Ah!'' diyerek ufak bir acı hisseder. Pençelerini geri çekmeye çalışsa da bunu başaramaz. Tüm gücüyle pençeleri çekmeye çalışırken ''Bırak pençelerimi!'' diye bağırır.
Sodex tebessüm ederek ''Nasıl istersen.'' der ve aniden ayaklarını pençelerin üzerinden çeker. Böylece pençeleri tüm gücüyle geri çeken Keepr hızını ayarlayamadığı için sırt üstü yere düşer. Sodex bu anı fırsat bilerek hurda yumruğu ile ona saldıracağı sırada Keepr ''Kedi Ordusu!'' diyerek bağırır. Bunun ardından etrafta onlarca kedi belirmeye başlar. Summon olan kediler hızla Sodex'in üzerine koşturmaktadır. Sodex karşısında gördüğü manzaradan istemeden de olsa etkilenir. ''Olamaz. Kedilere vurmak istemiyorum.''
Kediler süratle Sodex'in üzerine atlayarak onu yere düşürürler. Kediler onun her tarafını tırmalarken Sodex acıyla bağırmaktadır. Keepr Sodex'in kedilerle boğuşmasını biraz izledikten sonra arkasını döner. ''İyi bir dövüştü Sodex, seni unutmayacağım.'' Keepr yürüyerek oradan ayrılırken kedilerin ve Sodex'in seslerinin aniden kesildiğini fark eder.
Arkasını döndüğünde Sodex'in edit gücüyle kedileri hipnotize eden bir video izlettiğini görür. Kediler Sodex'in üzerinden iner ve Keepr'a doğru hırlamaya başlarlar. Keepr olan bitene anlam veremezken koordine olmuş bir şekilde Keepr'ın üzerine doğru öfkeyle koşarlar. Durum tam tersine dönmüş gibi gözükmektedir. Keepr telaş içinde bağırır. ''Durun! Sizler benim kedimsiniz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?'' Sodex üstü başı yırtılmış halde ayağa kalkarken sırıtarak ''Sadakat arıyorsan köpekleri tercih etmeliydin.'' der.
Bunun ardından Sensey'in çizimi siniri bozulmuş bir ifade takınarak ''Anlaşılan bir çizim kopyası seni yenmek için yeterli olmayacak.'' der. Bu laftan sonra Sensey'in çizimi yavaşça silinerek yok olur. Onun arkasından Skywalker kendi bedeni ile ortaya çıkarak ağaç dalının üzerine atlar. Aşağıda duran Montana'ya bakarak sırıtır. Onu gören Montana ise ''Sonunda ortaya çıkabildin la.'' diyerek ayağa kalkar.
''Seni kendi ellerimle halletmenin daha keyifli olacağına karar verdim.'' diyen Skywalker çizim gücü ile parmaklarının arasında duran bıçaklar oluşturur. Montana dikkatli şekilde onu izlerken Skywalker aniden bıçakları teker teker ona doğru fırlatmaya başlar. Montana çevresine fırlattığı hurda parçalarını kendine çekerek kolunda birleştirir ve kendisine gelen bıçakları bu sayede bloklayarak etrafa savurur.
Bıçaklardan bir tanesi yanağını teğet geçerek ufak bir çizik yarası verir. Skywalker'ın elinde ki bıçaklar bittikten sonra Montana parmağıyla yanağındaki kan izini silerek özgüvenli bir şekilde ''Böyle işimi bitireceğini sanıyorsan daha çok uğraşırsın.'' der. Skywalker gergin bir şekilde gülümseyerek cevap verir. ''Sanırım haklısın. Peki ya buna karşı ne yapacaksın?'' Skywalker elini kaldırır ve çizim gücünü kullanarak kendisinden bir kopya yaratır, kopyası elinde bir balta tutmaktadır. Bunu gören Montana ise ''Bir kopya daha mı?'' diyerek bıkkın bir yüz ifadesi takınır.
Skywalker'ın kopyası üzerinde durduğu ağaç dalından hızla atlayarak Montana'ya doğru fırlar. Havadayken elinde tuttuğu baltayı kaldırıp Montana'ya doğru hedef alır. Montana ise çizim üzerine doğru gelirken ufak bir iç çeker ve ''Dai Funka!'' diyerek magma gücünü kullanır. Magmadan oluşan büyük bir yumruk yukarı doğru fırlayarak Skywalker kopyası çizimi eritir.
Çizim eridikten sonra yoluna devam eden magma yumruğu Skywalker'a doğru gitmektedir. Bunu görünce dehşete kapılan Skywalker son anda yakındaki bir ağacın üzerine atlayarak saldırıyı savuşturur. Saldırı ağaçları delerek ilerlemeye devam eder ve durana kadar birçok ağacı yakar. Bunun sonucunda karargahın ormanında bir yangın başlamıştır. Skywalker yanmakta olan ağaçları görünce yüreğini hüznün kapladığını hisseder.
Montana'ya dönerek ''Diğer gücünü kullanmaya başladığına göre çaresiz bir durumdasın.'' der. Montana rahat bir tavırla karşılık verir. ''Eğer öyleyse çaresiz halimi bile alt edemiyorsun.'' Bunu duyan Skywalker bir anlığına öfkelenerek çizim gücüyle devasa bir gülle oluşturur. ''Amiral Batıran!'' diye bağırarak gülleyi Montana'ya fırlatır.
Montana daha önceden fırlattığı, mayınlara denk gelmediği için sağlam kalabilen hurda parçalarını gözüne kestirir ve onların üzerine atlayarak gülleden sıyrılır. Yere çarpan gülle büyük bir alanı parçalamasıyla toprak parçaları havaya uçuşur. Ardından Montana vakit kaybetmeden Skywalker'a doğru seri şekilde magma yumrukları fırlatmaya başlar. Skywalker'ın hızlı hareketlerle ağaçtan ağaca atlayarak magma yumruklarından kurtulmayı başarsa da bir tanesi pelerinine isabet eder.
Skywalker alev alan pelerinini üzerinden çıkararak fırlatır. Nefes nefese kalmış bir halde ''Az daha yanıyordum.'' diye düşünür. Montana ''Orman yanmaya başladı. Eninde sonunda kaçacak alan kalmayacak 61siz.'' diyerek kahkaha atar. Skywalker ise hırslı gözlerle Montana'ya bakarak ''Kaçmama gerek kalmayacak.'' der.
Bunun üzerine Skywalker gözlerini kapatır ve derin bir nefes alır. Konsantre olmaya çalışıyormuş gibi gözükmektedir. Ardından gözlerini tekrar açarak kolunu havaya kaldırır. Montana onun ne yaptığına başta anlam veremese de sonradan beyninde şimşekler çakar. Gözleri fal taşı gibi açılan Montana ''Yoksa force mu kullanacak?'' der.
Keepr'ın hacker gücü sayesinde Sodex telefonundan gelen yüksek sesli frekans yüzünden yerde acı içinde kulaklarını tutmuş bir şekilde uzanmaktadır. Keepr ise kedi pençelerini çekmiş bir halde Sodex'e doğru yaklaşmaya devam eder. Onun yanı başına geldiğinde buruk bir ses tonuyla ''Elveda.'' demesinin ardından pençesini havaya kaldırır. Tam pençesini indirmek üzereyken Sodex aniden sakladığı edit gücünü kullanır.
Pençesini geri indiren Keepr ''Ne oluyor bana?'' diyerek geri adım atar. Sodex bu güç sayesinde Keepr'ın zihnine girerek kendi yaptığı Youtube videolarını tek tek ona zorla izletmeye başlamıştır. Keepr gördüğü videolar karşısında daha fazla dayanamaz ve gülmeye başlar. En çok güldüğü videolar zihninde defalarca tekrarlandığı için durdurmadığı bir gülme krizine kapılır.
Bu esnada Sodex'in telefonundan gelen frekans kesilir ve böylece sesin etkisinin altından çıkan Sodex yavaşça ayaklanır. Keepr karnını tutmuş bir şekilde kahkahalar atarken ''Durdur şunu artık!'' diye yalvarmaktadır. Sodex ise hurdalardan devasa bir yumruk oluşturarak Keepr'a vurur. Havada dönerek geriye savrulan Keepr sertçe yere kapaklanır. Kendini tekrar toparlayan Sodex sırıtarak ''Elveda diyecek olan ben değilim.'' der.
Kanlar içinde kalmış olan Keepr'ın ikinci gözlüğü de kırılmıştır. Yanında başka gözlük taşımadığı için görüşü bulanıklaşmaya başlar. Fakat yine de tekrar ayağa kalkabilecek enerjiyi kendinde bulur. Ayağa kalkmasının ardından gözünün önüne düşen saçlarını düzeltir. ''Gözlüğümü kırman akıllıca bir hamleydi. Fakat şimdi beni cidden sinirlendirdin.'' diyerek hiddetle kırılmış olan burnuna dokunur. Sodex alaycı bir tavırla ''Çok korktum.'' dedikten sonra ''Hurda Bombardımanı!'' diyerek Keepr'a arka arkaya sürüsüyle hurda parçaları fırlatmaya başlar.
O sırada Keepr'ın göz şekli değişir ve bir kedinin gözlerini andıracak şekilde sarıya dönüşür. Keepr kedi görüşünü ve reflekslerini kullanarak hurdalardan kaçınmayı başarır. Tüm hurdalardan sıyrıldıktan sonra ''Menzilli Pençe!'' diyerek tırnaklarında ki kedi pençelerini metrelerce uzatarak Sodex'e yönlendirir. Sodex pençelerden güçlükle kaçınırken birkaçı kolunu ve bacağını keser. Sodex acıyla dişlerini sıkmakta ve bir yandan hurda yumruğu ile pençeleri parçalamaktadır.
Keepr yere doğru eğilerek uzun pençelerini Sodex'in ayaklarına isabet ettirmeye çalışır. Sodex son anda yerden yukarı zıplayarak pençelerden sıyrılır ve iki ayağıyla pençelerin üzerine sertçe basar. Keepr ''Ah!'' diyerek ufak bir acı hisseder. Pençelerini geri çekmeye çalışsa da bunu başaramaz. Tüm gücüyle pençeleri çekmeye çalışırken ''Bırak pençelerimi!'' diye bağırır.
Sodex tebessüm ederek ''Nasıl istersen.'' der ve aniden ayaklarını pençelerin üzerinden çeker. Böylece pençeleri tüm gücüyle geri çeken Keepr hızını ayarlayamadığı için sırt üstü yere düşer. Sodex bu anı fırsat bilerek hurda yumruğu ile ona saldıracağı sırada Keepr ''Kedi Ordusu!'' diyerek bağırır. Bunun ardından etrafta onlarca kedi belirmeye başlar. Summon olan kediler hızla Sodex'in üzerine koşturmaktadır. Sodex karşısında gördüğü manzaradan istemeden de olsa etkilenir. ''Olamaz. Kedilere vurmak istemiyorum.''
Kediler süratle Sodex'in üzerine atlayarak onu yere düşürürler. Kediler onun her tarafını tırmalarken Sodex acıyla bağırmaktadır. Keepr Sodex'in kedilerle boğuşmasını biraz izledikten sonra arkasını döner. ''İyi bir dövüştü Sodex, seni unutmayacağım.'' Keepr yürüyerek oradan ayrılırken kedilerin ve Sodex'in seslerinin aniden kesildiğini fark eder.
Arkasını döndüğünde Sodex'in edit gücüyle kedileri hipnotize eden bir video izlettiğini görür. Kediler Sodex'in üzerinden iner ve Keepr'a doğru hırlamaya başlarlar. Keepr olan bitene anlam veremezken koordine olmuş bir şekilde Keepr'ın üzerine doğru öfkeyle koşarlar. Durum tam tersine dönmüş gibi gözükmektedir. Keepr telaş içinde bağırır. ''Durun! Sizler benim kedimsiniz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?'' Sodex üstü başı yırtılmış halde ayağa kalkarken sırıtarak ''Sadakat arıyorsan köpekleri tercih etmeliydin.'' der.
13. Bölüm - Adalet Savaşı: Beşinci Kısım
Soldier Boy elinde tuttuğu kalkan ile Sensey'in karşısında dikilmektedir. İkisi de birbirine kilitlenmiş bir şekilde durmaktadırlar. Sensey ''Adaleti temsil edip etmediğimize siz değil ancak kazanan taraf karar verir.'' diyerek sert bir bakış atar. Soldier Boy bıyık altından gülümseyerek ''Kazanmaya çalış öyleyse.'' der. Bunun üzerine Sensey'de ''Hazır olsan iyi olur.'' diyerek sırıtır ve ışıktan oluşturduğu bir kılıcı eline alır. Soldier Boy bunu görünce kalkanını yukarı kaldırarak kendini hazırlar.
Sensey ışık formuna geçerek hızla Soldier Boy'a doğru ilerler. Kılıcını Soldier Boy'a doğru savurarak saldırır fakat Soldier Boy kalkanı ile saldırıyı karşılar. Sensey arka arkaya kılıcı ile vurmaya devam etse de Soldier Boy hepsini bloklar. Bir yandan saldırıların şiddeti ile geriye doğru adım atmaktadır. Sensey saldırıya devam ederken etkilenmiş bir ifadeyle ''Kalkanın sağlammış.'' der. Ardından kılıcını savurmayı bırakarak hafif geri çekilir. Soldier Boy nefeslenmek için kısa da olsa bir vakit bulur ve ''Ne sandın.'' diye karşılık verir.
Sensey'de muzip bir gülümsemeyle ''Peki ya birden fazlasına karşı ne yapacaksın?'' diyerek kendi klonlarını oluşturur. Hepsi elinde aynı ışık kılıcını tutmaktadır. Soldier Boy ''Hay böyle işin.'' diye sitem ettikten sonra tekrar kalkanını kaldırır. Sensey'in klonları Soldier Boy'un üzerine çullanarak kılıçları ile saldırırlar. Soldier Boy tüm saldırıları bloklamasına rağmen gittikçe yorulmaya başlar. En sonunda daha fazla dayanamayıp dizlerinin üzerine çöker. O anda bile kalkanını sıkıca tutarak kendini savunur. Klonlar kılıçları ile kalkana vurmaya devam etmektedirler.
Soldier Boy zorlukla bu saldırıları göğüslerken gövdesi yavaşça parlamaya başlar. Bunu gören Sensey Kizaru gibi yavaş konuşarak ''O da ne öyle?'' der. Parlama gittikçe artarken Soldier Boy bağırarak bir patlama yaratır. Patlamanın etkisiyle klonlar yok olur ve Sensey geriye doğru savrulur. Birkaç ağaca çarpıp onları parçalayarak ilerlemeye devam ederken en son büyük bir ağaca çarparak anca durur. Soldier Boy ''Hepiniz gelse de fark etmez.'' diyerek ayağa kalkar. Sensey ağaca yaslanmış bir şekilde eliyle kafasını tutmaktadır. İçinden ''Bunu tahmin etmeliydim.'' diye geçirir.
Sensey baş ağrısı eşliğinde yavaşça ayağa kalkarken aniden Soldier Boy'un kalkanını kendisine doğru fırlattığını fark eder. Sensey'in hemen ışık formuna geçmesiyle kalkan onun içinden geçerek arkasındaki ağaca saplanır. Sensey hiç vakit kaybetmeden parmağını uzatarak bir ışın saldırısı gönderir. Soldier Boy saldırıyı hızından ötürü zamanında savuşturamaz ve ışın omzuna denk gelir.
Acı içinde sesini yükseltirken omzunu tutarak geriye doğru sendeleyerek birkaç adım atar. Sensey ışık formuna geçip süratle ona doğru ilerler, tam tekme atmak üzereyken Soldier Boy yüzünü Montana'nın yüzüne çevirir. Karşısında Montana'nın yüzünü gören Sensey bir anlığına tereddüte uğrayarak duraksar. O esnada Soldier Boy bileğinde takılı olan teçhizatın düğmesine basar.
Ağaca saplanmış halde duran kalkanı bir anda hızla kendisine doğru geri çekilir. Sensey bunu son anda fark eder fakat yana doğru çekilirken kalkanın çarpmasıyla sırtından bir darbe alır. Bu darbenin etkisiyle yere düşer. Soldier Boy kalkanını sivri tarafını ona doğru çevirir ve kafasına geçireceği esnada Sensey ışık formuna geçer böylece kalkan vücuduna isabet etmez, ışık formuyla yer değiştirerek geriye çekilir.
Elleri cepte ayağa kalkmış bir halde tekrardan insan formuna bürünür. Soldier Boy kaşlarını çatarak ''Bu rahat tavrını yüzünden sileceğim.'' der ve belinde takılı olan eşyalardan birini çıkarır. Ufak bir sopaya benzeyen bu eşya Soldier Boy onu salladıktan sonra boyu uzayarak bir kılıca dönüşür. Soldier Boy ''Delici Devrim!'' diye bağırarak kılıcı Sensey'e doğru fırlatır.
Sensey hızıyla rahatlıkla kılıçtan sıyrılır ve alaycı bir sırıtış takınır. Ardından Soldier Boy ''Takip Modu!'' diye seslenir ve kılıç Sensey'e doğru tekrar gider. Sensey ışık formunu kullanarak kılıçtan sıyrılsa bile kılıç sürekli Sensey'in peşinden gelmektedir. Bu kovalamacadan sıkılan Sensey tekmesini kullanarak kılıca vurur. Kılıç sert bir maddeden yapıldığı için parçalanmasa da toprak zemine saplanır.
Sensey ''Bunu bana isabet ettirebileceğini mi sandın?'' diyerek küçümseyici bir tavır sergiler. Soldier Boy'un sırıtarak ''Amacım o değildi.'' demesinin ardından yerdeki kılıçtan yapay zeka ile oluşturulmuş Dragon'nun sesinden bir şarkı çalmaya başlar. Şarkının yüksek sesi Sensey'i rahatsız eder. Sensey ''Bu sese katlanamıyorum.'' diyerek kulağını tıkarken Soldier Boy bu anı fırsat bilip belinden çıkardığı ninja yıldızlarını Sensey'e fırlatır.
Sensey vücudunu ışığa çevirerek ninja yıldızlarının saplanmasından kurtulur. Bunu gören Soldier Boy'un hafiften siniri bozulmaya başlamıştır. ''Gücün sahiden can sıkıcı. Anlaşılan bedenine ulaşmam için haki kullanmam gerekecek.'' diyerek kalkanını silahlanma hakisi ile kaplayıp Sensey'e doğru koşar. Sensey'de buna karşılık bacağını haki ile kaplayarak ona doğru koşar.
Sensey'in bacağı ve Soldier Boy'un kalkanı çarpışır. Çarpışmayla beraber etrafa haki yıldırımları saçılırken ikisi de birbirine kenetlenmiş durumdadır. Çarpışma bir süre bu şekilde birbirlerine üstün gelemeyerek devam eder, en sonunda çareyi geriye doğru çekilmekte bulurlar. İkisi de hızlıca nefes alıp verirken yüzlerinde tatminkar bir gülümseme vardır. Sensey ''Bundan keyif almaya başladım.'' der. Soldier Boy ise ''Ben de öyle.'' diyerek cevap verir.
Kadir'in gücü sayesinde hava kararmaya ve yıldırım sesleri gürlemeye devam etmektedir. Karşısında duran Ch3rlo rüzgar esintisinin artmaya başladığını hissettiğinde ''Bu iyiye işaret değil.'' der. Ardından rüzgarın gücünün iyice artmasıyla adeta bir kasırga oluşur. Ch3rlo bu kasırga karşısında zorlukla hareket edebilmektedir. Ellerini iki yana kaldırarak ''Partisan!'' demesiyle buzdan yapılmış dört tane mızrak oluşturarak süratli bir şekilde Kadir'e doğru gönderir. Kadir ''Rüzgar Kesişi'' diyerek kendine gelen mızrakları rüzgarı yoğunlaştırarak parçalar.
Bunun arkasından Ch3rlo güçlükle elini yere koyarak ''Ice Age!'' der. Buzlar zemini kaplayarak hızla Kadir'e doğru gitmektedir. Kadir son anda rüzgar gücü sayesinde kendini havaya kaldırarak buza temas etmekten kurtulur. Kadir havada süzülürken ''Bana dokunamazsın bile.'' diyerek kendinden emin bir şekilde bakar.
Ch3rlo ''Öyle mi dersin?'' dedikten sonra zemindeki buzdan yukarıya doğru uzanan bir buz parçası yaratır. Kadir'in beklemediği bir anda gelen uzun buz parçası onun bacağına saplanır. Kadir acıyla bağırdıktan sonra buz parçasının bir kısmını kırar ve rüzgar ile Ch3rlo'ya geri gönderir.
Ch3rlo kollarını buz ile kaplayarak kendisine gelen buz parçasını bloklar. Bunun üzerine Kadir rüzgarın etkisini arttırmaya karar verir. ''Kükreyen Kasırga!'' demesinin ardından Ch3rlo'ya doğru esen rüzgarın gücü iyice artar.
Ortaya çıkan kasırganın etkisiyle Ch3rlo'nun ayakları yerden kesilir ve geriye doğru savrulur. Karargah binasına doğru savrulurken kendi arkasında bir buz kütlesi yaratır, bu sayede bina girişinin duvarına çarptığında fazla bir hasar almaz. Çarpmanın etkisinden dolayı canı yansa bile fazla vakit kaybetmeden tüm etrafını buz ile kaplar. Buzun sayesinde rüzgardan fazla etkilenmemektedir.
Rüzgarın gücü arttıkça buzdaki çatlak sesleri de artmaya başlar. Ch3rlo rüzgara zorlukla dayanırken Kadir ''Benden o kadar kolay kurtulamazsın.'' diyerek Ch3rlo'nun etrafını sardığı buz kütlesini üzerine bir yıldırım düşürür. Bunun sonucunda buz parçalara ayrılır ve Ch3rlo'da yere yığılır. Buz sayesinde yıldırımı direkt vücuduna yemediği halde yoğun ısıdan etkilenmiştir. Kızarmış olan vücudundan hafif buharlar çıktığı görülebilmektedir. O anda Kadir karşıya baktığında ormanda çıkan yangını fark eder, yaptığı kasırga sonucunda alevler çok daha büyük bir alana yayılmıştır.
Yakında etrafları tamamen alevlerle sarılacak gibi gözükmektedir. Kadir ''Bu yangında nereden çıktı böyle?'' diyerek paniğe kapılır. Durumu daha da kötü hale getirmemek için rüzgar gücünü kullanmayı bırakır. Rüzgar yavaşça dinerken Kadir ch3rlo'ya doğru yaklaşırken yere düşürdüğü demir sopasını fark eder. Demir sopayı tekrar eline alır ve gözlerini Ch3rlo'nun üzerine dikerek gücüyle onu hareketsiz bırakır.
''Yangınla ilgilenmemiz gerekiyor. Bu işi bitirmenin vakti geldi.'' diyerek Ch3rlo'ya doğru yürümeye devam eder. Ch3rlo'nun yanına geldiğinde demir sopasını sallayarak onun sırtına bir darbe indirir, fakat sert bir şeye çarptığını hisseder. Sopayı geri çektiğinde Ch3rlo'nun derisinin üzerini buzla kaplamış olduğunu görür. Ch3rlo ona bakarak kendini beğenmiş şekilde gülümsemesinin ardından Kadir ''Gülümsemene sebep olacak bir şey göremiyorum.'' dedikten sonra bu sefer kafasına vurmaya çalışsa da Ch3rlo o anda tüm vücudunu buz ile kaplamıştır.
Kadir defalarca kez vurmasına rağmen bir türlü buzu kıramaz. En sonunda nefes nefese kalmış bir şekilde duraksar. Ch3rlo'ya öfkeli gözlerle bakarken ''Yıldırım yemene rağmen nasıl bunu yapabilecek enerjin var?'' diye sorar. Ch3rlo ise sırıtmaya devam ederek ''Yıldırım yediğim esnada da buzla kaplıydım.'' cevabını verir. Kadir kaşlarını çatmış bir şekilde bakarken ch3rlo'nun vücudunu kaplayan buzlar birden parçalara ayrılır. Bunun sayesinde Kadir'in bir anlığına dikkati dağılır ve gözlerini kırpar.
Gözlerini kırpması sayesinde oluşan o ufak boşlukta Kadir'in hareketsiz kılma gücünün bozulmasıyla ch3rlo tekrar hareket edebilecek hale gelir. Ch3rlo hızla yerden doğrularak yumruğunu sıkar ve ''Galaxy Divide!'' diye bağırarak hem buz hem kral haki ile kapladığı yumrukla Kadir'in suratına vurur. Kadir son derece güçlü olan bu yumruğu yemesinin ardından geriye doğru uçar, binanın kolonlarından birine çarparak yere yığılır. Yumruğun ve çarpmanın etkisiyle bilinci kapanmıştır. Ch3rlo'da derin bir nefes alarak kan ve buz parçaları ile kaplı yumruğunu havaya kaldırır.
Devrimci Karargahı Bina Önü Savaşı - Kazanan: Ch3rlo
Sensey ışık formuna geçerek hızla Soldier Boy'a doğru ilerler. Kılıcını Soldier Boy'a doğru savurarak saldırır fakat Soldier Boy kalkanı ile saldırıyı karşılar. Sensey arka arkaya kılıcı ile vurmaya devam etse de Soldier Boy hepsini bloklar. Bir yandan saldırıların şiddeti ile geriye doğru adım atmaktadır. Sensey saldırıya devam ederken etkilenmiş bir ifadeyle ''Kalkanın sağlammış.'' der. Ardından kılıcını savurmayı bırakarak hafif geri çekilir. Soldier Boy nefeslenmek için kısa da olsa bir vakit bulur ve ''Ne sandın.'' diye karşılık verir.
Sensey'de muzip bir gülümsemeyle ''Peki ya birden fazlasına karşı ne yapacaksın?'' diyerek kendi klonlarını oluşturur. Hepsi elinde aynı ışık kılıcını tutmaktadır. Soldier Boy ''Hay böyle işin.'' diye sitem ettikten sonra tekrar kalkanını kaldırır. Sensey'in klonları Soldier Boy'un üzerine çullanarak kılıçları ile saldırırlar. Soldier Boy tüm saldırıları bloklamasına rağmen gittikçe yorulmaya başlar. En sonunda daha fazla dayanamayıp dizlerinin üzerine çöker. O anda bile kalkanını sıkıca tutarak kendini savunur. Klonlar kılıçları ile kalkana vurmaya devam etmektedirler.
Soldier Boy zorlukla bu saldırıları göğüslerken gövdesi yavaşça parlamaya başlar. Bunu gören Sensey Kizaru gibi yavaş konuşarak ''O da ne öyle?'' der. Parlama gittikçe artarken Soldier Boy bağırarak bir patlama yaratır. Patlamanın etkisiyle klonlar yok olur ve Sensey geriye doğru savrulur. Birkaç ağaca çarpıp onları parçalayarak ilerlemeye devam ederken en son büyük bir ağaca çarparak anca durur. Soldier Boy ''Hepiniz gelse de fark etmez.'' diyerek ayağa kalkar. Sensey ağaca yaslanmış bir şekilde eliyle kafasını tutmaktadır. İçinden ''Bunu tahmin etmeliydim.'' diye geçirir.
Sensey baş ağrısı eşliğinde yavaşça ayağa kalkarken aniden Soldier Boy'un kalkanını kendisine doğru fırlattığını fark eder. Sensey'in hemen ışık formuna geçmesiyle kalkan onun içinden geçerek arkasındaki ağaca saplanır. Sensey hiç vakit kaybetmeden parmağını uzatarak bir ışın saldırısı gönderir. Soldier Boy saldırıyı hızından ötürü zamanında savuşturamaz ve ışın omzuna denk gelir.
Acı içinde sesini yükseltirken omzunu tutarak geriye doğru sendeleyerek birkaç adım atar. Sensey ışık formuna geçip süratle ona doğru ilerler, tam tekme atmak üzereyken Soldier Boy yüzünü Montana'nın yüzüne çevirir. Karşısında Montana'nın yüzünü gören Sensey bir anlığına tereddüte uğrayarak duraksar. O esnada Soldier Boy bileğinde takılı olan teçhizatın düğmesine basar.
Ağaca saplanmış halde duran kalkanı bir anda hızla kendisine doğru geri çekilir. Sensey bunu son anda fark eder fakat yana doğru çekilirken kalkanın çarpmasıyla sırtından bir darbe alır. Bu darbenin etkisiyle yere düşer. Soldier Boy kalkanını sivri tarafını ona doğru çevirir ve kafasına geçireceği esnada Sensey ışık formuna geçer böylece kalkan vücuduna isabet etmez, ışık formuyla yer değiştirerek geriye çekilir.
Elleri cepte ayağa kalkmış bir halde tekrardan insan formuna bürünür. Soldier Boy kaşlarını çatarak ''Bu rahat tavrını yüzünden sileceğim.'' der ve belinde takılı olan eşyalardan birini çıkarır. Ufak bir sopaya benzeyen bu eşya Soldier Boy onu salladıktan sonra boyu uzayarak bir kılıca dönüşür. Soldier Boy ''Delici Devrim!'' diye bağırarak kılıcı Sensey'e doğru fırlatır.
Sensey hızıyla rahatlıkla kılıçtan sıyrılır ve alaycı bir sırıtış takınır. Ardından Soldier Boy ''Takip Modu!'' diye seslenir ve kılıç Sensey'e doğru tekrar gider. Sensey ışık formunu kullanarak kılıçtan sıyrılsa bile kılıç sürekli Sensey'in peşinden gelmektedir. Bu kovalamacadan sıkılan Sensey tekmesini kullanarak kılıca vurur. Kılıç sert bir maddeden yapıldığı için parçalanmasa da toprak zemine saplanır.
Sensey ''Bunu bana isabet ettirebileceğini mi sandın?'' diyerek küçümseyici bir tavır sergiler. Soldier Boy'un sırıtarak ''Amacım o değildi.'' demesinin ardından yerdeki kılıçtan yapay zeka ile oluşturulmuş Dragon'nun sesinden bir şarkı çalmaya başlar. Şarkının yüksek sesi Sensey'i rahatsız eder. Sensey ''Bu sese katlanamıyorum.'' diyerek kulağını tıkarken Soldier Boy bu anı fırsat bilip belinden çıkardığı ninja yıldızlarını Sensey'e fırlatır.
Sensey vücudunu ışığa çevirerek ninja yıldızlarının saplanmasından kurtulur. Bunu gören Soldier Boy'un hafiften siniri bozulmaya başlamıştır. ''Gücün sahiden can sıkıcı. Anlaşılan bedenine ulaşmam için haki kullanmam gerekecek.'' diyerek kalkanını silahlanma hakisi ile kaplayıp Sensey'e doğru koşar. Sensey'de buna karşılık bacağını haki ile kaplayarak ona doğru koşar.
Sensey'in bacağı ve Soldier Boy'un kalkanı çarpışır. Çarpışmayla beraber etrafa haki yıldırımları saçılırken ikisi de birbirine kenetlenmiş durumdadır. Çarpışma bir süre bu şekilde birbirlerine üstün gelemeyerek devam eder, en sonunda çareyi geriye doğru çekilmekte bulurlar. İkisi de hızlıca nefes alıp verirken yüzlerinde tatminkar bir gülümseme vardır. Sensey ''Bundan keyif almaya başladım.'' der. Soldier Boy ise ''Ben de öyle.'' diyerek cevap verir.
Kadir'in gücü sayesinde hava kararmaya ve yıldırım sesleri gürlemeye devam etmektedir. Karşısında duran Ch3rlo rüzgar esintisinin artmaya başladığını hissettiğinde ''Bu iyiye işaret değil.'' der. Ardından rüzgarın gücünün iyice artmasıyla adeta bir kasırga oluşur. Ch3rlo bu kasırga karşısında zorlukla hareket edebilmektedir. Ellerini iki yana kaldırarak ''Partisan!'' demesiyle buzdan yapılmış dört tane mızrak oluşturarak süratli bir şekilde Kadir'e doğru gönderir. Kadir ''Rüzgar Kesişi'' diyerek kendine gelen mızrakları rüzgarı yoğunlaştırarak parçalar.
Bunun arkasından Ch3rlo güçlükle elini yere koyarak ''Ice Age!'' der. Buzlar zemini kaplayarak hızla Kadir'e doğru gitmektedir. Kadir son anda rüzgar gücü sayesinde kendini havaya kaldırarak buza temas etmekten kurtulur. Kadir havada süzülürken ''Bana dokunamazsın bile.'' diyerek kendinden emin bir şekilde bakar.
Ch3rlo ''Öyle mi dersin?'' dedikten sonra zemindeki buzdan yukarıya doğru uzanan bir buz parçası yaratır. Kadir'in beklemediği bir anda gelen uzun buz parçası onun bacağına saplanır. Kadir acıyla bağırdıktan sonra buz parçasının bir kısmını kırar ve rüzgar ile Ch3rlo'ya geri gönderir.
Ch3rlo kollarını buz ile kaplayarak kendisine gelen buz parçasını bloklar. Bunun üzerine Kadir rüzgarın etkisini arttırmaya karar verir. ''Kükreyen Kasırga!'' demesinin ardından Ch3rlo'ya doğru esen rüzgarın gücü iyice artar.
Ortaya çıkan kasırganın etkisiyle Ch3rlo'nun ayakları yerden kesilir ve geriye doğru savrulur. Karargah binasına doğru savrulurken kendi arkasında bir buz kütlesi yaratır, bu sayede bina girişinin duvarına çarptığında fazla bir hasar almaz. Çarpmanın etkisinden dolayı canı yansa bile fazla vakit kaybetmeden tüm etrafını buz ile kaplar. Buzun sayesinde rüzgardan fazla etkilenmemektedir.
Rüzgarın gücü arttıkça buzdaki çatlak sesleri de artmaya başlar. Ch3rlo rüzgara zorlukla dayanırken Kadir ''Benden o kadar kolay kurtulamazsın.'' diyerek Ch3rlo'nun etrafını sardığı buz kütlesini üzerine bir yıldırım düşürür. Bunun sonucunda buz parçalara ayrılır ve Ch3rlo'da yere yığılır. Buz sayesinde yıldırımı direkt vücuduna yemediği halde yoğun ısıdan etkilenmiştir. Kızarmış olan vücudundan hafif buharlar çıktığı görülebilmektedir. O anda Kadir karşıya baktığında ormanda çıkan yangını fark eder, yaptığı kasırga sonucunda alevler çok daha büyük bir alana yayılmıştır.
Yakında etrafları tamamen alevlerle sarılacak gibi gözükmektedir. Kadir ''Bu yangında nereden çıktı böyle?'' diyerek paniğe kapılır. Durumu daha da kötü hale getirmemek için rüzgar gücünü kullanmayı bırakır. Rüzgar yavaşça dinerken Kadir ch3rlo'ya doğru yaklaşırken yere düşürdüğü demir sopasını fark eder. Demir sopayı tekrar eline alır ve gözlerini Ch3rlo'nun üzerine dikerek gücüyle onu hareketsiz bırakır.
''Yangınla ilgilenmemiz gerekiyor. Bu işi bitirmenin vakti geldi.'' diyerek Ch3rlo'ya doğru yürümeye devam eder. Ch3rlo'nun yanına geldiğinde demir sopasını sallayarak onun sırtına bir darbe indirir, fakat sert bir şeye çarptığını hisseder. Sopayı geri çektiğinde Ch3rlo'nun derisinin üzerini buzla kaplamış olduğunu görür. Ch3rlo ona bakarak kendini beğenmiş şekilde gülümsemesinin ardından Kadir ''Gülümsemene sebep olacak bir şey göremiyorum.'' dedikten sonra bu sefer kafasına vurmaya çalışsa da Ch3rlo o anda tüm vücudunu buz ile kaplamıştır.
Kadir defalarca kez vurmasına rağmen bir türlü buzu kıramaz. En sonunda nefes nefese kalmış bir şekilde duraksar. Ch3rlo'ya öfkeli gözlerle bakarken ''Yıldırım yemene rağmen nasıl bunu yapabilecek enerjin var?'' diye sorar. Ch3rlo ise sırıtmaya devam ederek ''Yıldırım yediğim esnada da buzla kaplıydım.'' cevabını verir. Kadir kaşlarını çatmış bir şekilde bakarken ch3rlo'nun vücudunu kaplayan buzlar birden parçalara ayrılır. Bunun sayesinde Kadir'in bir anlığına dikkati dağılır ve gözlerini kırpar.
Gözlerini kırpması sayesinde oluşan o ufak boşlukta Kadir'in hareketsiz kılma gücünün bozulmasıyla ch3rlo tekrar hareket edebilecek hale gelir. Ch3rlo hızla yerden doğrularak yumruğunu sıkar ve ''Galaxy Divide!'' diye bağırarak hem buz hem kral haki ile kapladığı yumrukla Kadir'in suratına vurur. Kadir son derece güçlü olan bu yumruğu yemesinin ardından geriye doğru uçar, binanın kolonlarından birine çarparak yere yığılır. Yumruğun ve çarpmanın etkisiyle bilinci kapanmıştır. Ch3rlo'da derin bir nefes alarak kan ve buz parçaları ile kaplı yumruğunu havaya kaldırır.
Devrimci Karargahı Bina Önü Savaşı - Kazanan: Ch3rlo
14. Bölüm - Adalet Savaşı: Altıncı Kısım
Tiksav Lee deprem gücünün etkisinden dolayı yerden kalkamamış bir şekilde yatmaya devam etmektedir. Artyomdh ise karşısında gördüğü ellerinde devasa zarlar tutan büyük cüsseli ruha şaşkınlıkla bakmaktadır. ''İddian tutarsa beş dakikalığına güçlerimi kaybedeceğim demek. Tabi ben bu ruha engel olmazsam.'' diyen Artyom ruha Soru teknikleri ile vurmaya çalışır fakat hiçbir zarar veremez.
Nefes nefese kalmış olan Artyom kıl kapmış bir yüz ifadesiyle ruha doğru bakar. Tiksav Lee ise keyifle sırıtarak ''Boşuna uğraşma onu engellemen imkansız. Birazdan kaderin belirlenecek.'' der. Ruh zarları avucunun içine aldıktan sonra ellerini sallamaya başlar. Artyom ise bir hınçla Tiksav'a bakar ve ''Öyleyse seni engellerim.'' diyerek daha fazla yer çekimi gücü uygular. Yer çekiminin etkisiyle yer parçalanmaya başlar.
Bu sayede Tiksav gittikçe daha çok yerin içine gömülmektedir. Buna rağmen Tiksav dişlerini sıkarak elinden geldiğince dayanmaya çalışır. Bunu gören Artyom daha çok hırsla gücünü kullanmak üzereyken ruh bir anda Artyom'a elinin tersiyle vurur. Geriye doğru savrulan Artyom yere düşer ve böylece yer çekimi gücünün etkisi bozulur. Yerin metrelerce içine gömülmüş olan Tiksav Lee sonunda rahat bir nefes alır.
Yavaşça yerden kalkarken yukarıya bakarak iç çeker. ''Şimdi buradan çıkmak ayrı bir dert olacak. Savaşı bitirince ilk iş şarap içeceğim.'' O esnada yüzüne aldığı darbeden dolayı burnundan kan akan Artyom burnunu sildikten sonra tekrar ayaklanır. İçinden ''Şu ruh cidden can sıkıcı. Tiksav'a dokundurmayacak gibi.'' diye düşünür. Ruh hırıltılı bir sesle konuşur. ''Eğer zarlar en az altı gelirse Tiksav Lee'nin isteği gerçek olacak.'' Artyom gergin bir şekilde ruhun zarları sallamasını izlerken Tiksav'da içinde olduğu çukurdan dışarı tırmanmaya çalışmaktadır.
Artyom zarları atmadan önce hızla ona doğru ''Raging Tiger!'' diye bağırarak bir saldırı gönderir. Arkadaki ağaçlar parçalanırken saldırı ruhun bedeninin içinden geçer. Yine ona hiçbir hasar vermemiş gibi gözükmektedir. Artyom yapabileceği bir şey olmadığını düşünerek geri çekilmeye karar verir. Arkasını dönerek olay yerinden uzaklaşmak üzereyken zarların yere çarpma sesini duyar. Bir anlığına duraksayarak arkasına bakar. Tiksav'da bu sesi duymuştur ve tırmanmayı bırakmıştır. Meraklı bir şekilde ruha seslenerek ''Zarlar kaç geldi?'' diye sorar.
Artyom yutkunarak zarlara bakmasının ardından bir kahkaha atar. Ruh ise sessizliğini koruyarak Tiksav'a cevap vermez. Artyom'un kahkahasını duyan Tiksav olaya anlam veremeyerek iyice meraklanır. Yüksek sesle ''Ne oluyor lan orada!'' diye bağırır. Artyom kahkahası bittikten sonra sırıtarak ''Zarların biri üç diğeri iki geldi.'' der. Bunu duyan Tiksav Lee dünya başına yıkılmış gibi hisseder. Öfkeli bir ses tonuyla ''Beş mi geldi? Şansımı seveyim!'' diyerek yumruğunu sıkar. Ruh ise yalnızca ''Üzgünüm efendim.'' der ve bedeni yavaşça ortadan kaybolmaya başlar.
Bunu fark eden Artyom Tiksav'ın içinde olduğu çukura doğru yürümeye başlar. Çukurun başına vardığında Tiksav Lee ile göz göze gelirler. Artyom Tiksav'a yukarıdan bakarken özgüvenli bir gülümsemeyle ''Anlaşılan iddia tutturma konusunda yine kötü iş çıkardın.'' der. Ardından yer çekimi gücünü kullanarak gökyüzüne doğru mor renkli dalgalar gönderir. Tiksav gökyüzüne bakarken ''Yoksa düşündüğüm şey mi?'' diye mırıldanır. Ardından gökyüzünde bir parıldama belirir, gittikçe yaklaşmakta olan bir cisim gözükmektedir.
Bunun bir meteor olduğunu anlayınca çabucak çukuru tırmanmaya çalışır fakat yaşadığı endişeden dolayı vücudunu ter bastığını hisseder. Tutunduğu yerde ayağı kaymaktadır bu da tırmanmayı onun için zorlaştırır. Telaşla ruha doğru bakarak sesini yükseltir. ''Bana yardım et ruh!'' Fakat ruh hiçbir cevap vermez, bedeni gittikçe silinmeye devam eder ve en sonunda tamamen ortadan kaybolur. ''Kaçacak bir yer kalmadı.'' der Artyom soğuk bir ifadeyle. Tiksav ise ''Hayır! Bunu kabul etmiyorum, bu şekilde yenilemem.'' diyerek feryat eder.
Artık sakinliğini koruyamamaktadır, acele bir tavırla ''Şarap Şelalesi!'' diyerek yukarıya doğru bir şarap saldırısı gönderir. Artyom saldırıdan sıyrılarak geri çekilir. Havaya doğru giden şarap şelalesi yere Artyom'un üzerine doğru düşmeye başlar. Artyom son anda elini havaya kaldırıp yer çekimi gücünü kullanarak şarap sıvılarını havada durdurur. Kolunu ileri doğru savurarak şarapların kendisinden uzağa düşmesini sağlar. Tiksav bu girişiminin de başarısızlıkla sonuçlandığını görünce sinirle tek eliyle tutunduğu toprak parçasına vurur.
Meteorun neredeyse çarpmak üzere olduğunu fark ettiğinde daha hızlı bir şekilde çukurdan çıkmaya çalışır. Zıplayarak kendini yukarı çekerek ilerlese de zamanında yetişemeyeceğini anlayınca durarak derin bir nefes alır. ''Elveda Tiksav Lee. Atışmalarımızı özleyeceğim.'' diyen Artyom arkasını döner ve yavaş adımlarla yürüyerek çukurdan uzaklaşır. Tiksav hiddetle haykırarak ona seslenir.
''Bunun beni öldüreceğini sanma sakın! Ben Tiksav Lee'yim!'' Sonunda meteor göz kamaştırıcı bir ışık parlaması eşliğinde Tiksav'ın içinde olduğu çukurun üzerine süratli bir şekilde çarpar. Çarpmanın etkisiyle etrafa büyük miktarda toprak parçası ve ses dalgası yayılır. Ortalık toz ve alevle kaplanmıştır. O sırada çarpmadan önce Soru tekniğini kullanan Artyom arkasına bakmadan hızla ilerlemektedir.
Devrimci Karargahı Çalılıkları Savaşı - Kazanan: artyomdh
Sodex Keepr'ın çağırdığı kedi ordusu üzerine çıkmış kendisine saldırırken son anda edit gücü ile kedileri hipnoz ederek Keepr'a yönlendirmeyi başarmıştır. Kediler hızla Keepr'a doğru koşmaktadırlar. Böyle bir şeyin yaşanacağını hiç düşünmediği için donup kalır, ne yapacağını bilemez bir haldedir. 'Durun diyorum size! Sizin sahibiniz benim!' diye seslenmeye devam etse de bir işe yaramaz.
Öfkeli kedi ordusu son hızla Keepr'ın üzerine çullanarak onu yere düşürür. Kediler Keepr'ın her yerini tırmalamaya ve ısırmaya başlarlar. Keepr yerde acı içinde kıvranırken Sodex yaralarını tutmaktadır. Tatminkar bir surat ifadesiyle sırıtarak ''Şimdi nasıl hissettirdiğini anladın mı?'' der. Sodex ağır bir şekilde Keepr'a doğru yaklaşırken aniden Keepr'ın olduğu yerden oldukça yüksek sesli köpek havlamaları duyulur.
Kediler bu sesten korkarak hızla Keepr'ın üzerinden çekilirler ve etrafta koşuşturarak oradan kaçarlar. Keepr bu sesi hacker gücünü kullanarak telefonundan açmıştır. ''Akıllıca bir hamle.'' diyen Sodex tebessüm ederek Keepr'ın toparlanmaya çalışmasını izler. Keepr nefes nefese kalmıştır ve acı içindedir. Birçok yerinden yaralar almış, üstü başı yırtılmıştır. Keepr güçlükle doğrularak ayağa kalkar. Ağzındaki kanı yere tükürdükten sonra titreyen kollarını havaya kaldırarak kedi pençelerini tekrar ortaya çıkarır.
Yorgun bir sesle ''Henüz kaybetmedim.'' der. Sodex'de yumruklarını sıkarak kolunu kaldırır ve ''Ben de öyle.'' diyerek kaşlarını çatar. Keepr zorlukla ayakta durmasına rağmen kararlı gözlerle ona bakarak konuşur. ''Kedilerimi kullanarak beni yenemezsin.'' Sodex bıyık altından gülümseyerek karşılık verir. ''Amacım o değildi zaten.'' Bunu demesinin ardından Keepr'ın yüzünde şaşkın bir ifade belirir.
Sodex elini havaya kaldırarak etraftaki tüm metal parçalarını kendine doğru çeker. Daha önce ona fırlattığı hurdalar ve karargahta bulunan ufak tefek metal parçalar birleşerek büyük bir yumruk oluştururlar. Gördüğü şey karşısında Keepr'ın gözleri fal taşı gibi açılır. Geriye doğru birkaç adım atsa da saldırıdan kaçabilecek kadar enerjisi kalmadığını hisseder.
Sodex ''Hurda Cehennemi!'' diyerek tüm gücüyle yumruğu Keepr'a doğru süratle savurur. Devasa yumruk Keepr'a çarparak onu havalandırır ve uzağa doğru fırlatır. Keepr gözden kaybolduktan sonra Sodex rahat bir nefes alır ve hurdadan yumruğu dağılarak yere düşer. Yaralarından ötürü biraz sendelese de yere yıkılmaz. Kafasını yavaşça yukarıya doğru kaldırarak gökyüzüne bakar. Ardından usulca ''Seni en başında uyarmıştım. Bu senin seçimindi.'' der.
Devrimci Karargahı Batı Bölgesi Savaşı - Kazanan: Sodex
Nefes nefese kalmış olan Artyom kıl kapmış bir yüz ifadesiyle ruha doğru bakar. Tiksav Lee ise keyifle sırıtarak ''Boşuna uğraşma onu engellemen imkansız. Birazdan kaderin belirlenecek.'' der. Ruh zarları avucunun içine aldıktan sonra ellerini sallamaya başlar. Artyom ise bir hınçla Tiksav'a bakar ve ''Öyleyse seni engellerim.'' diyerek daha fazla yer çekimi gücü uygular. Yer çekiminin etkisiyle yer parçalanmaya başlar.
Bu sayede Tiksav gittikçe daha çok yerin içine gömülmektedir. Buna rağmen Tiksav dişlerini sıkarak elinden geldiğince dayanmaya çalışır. Bunu gören Artyom daha çok hırsla gücünü kullanmak üzereyken ruh bir anda Artyom'a elinin tersiyle vurur. Geriye doğru savrulan Artyom yere düşer ve böylece yer çekimi gücünün etkisi bozulur. Yerin metrelerce içine gömülmüş olan Tiksav Lee sonunda rahat bir nefes alır.
Yavaşça yerden kalkarken yukarıya bakarak iç çeker. ''Şimdi buradan çıkmak ayrı bir dert olacak. Savaşı bitirince ilk iş şarap içeceğim.'' O esnada yüzüne aldığı darbeden dolayı burnundan kan akan Artyom burnunu sildikten sonra tekrar ayaklanır. İçinden ''Şu ruh cidden can sıkıcı. Tiksav'a dokundurmayacak gibi.'' diye düşünür. Ruh hırıltılı bir sesle konuşur. ''Eğer zarlar en az altı gelirse Tiksav Lee'nin isteği gerçek olacak.'' Artyom gergin bir şekilde ruhun zarları sallamasını izlerken Tiksav'da içinde olduğu çukurdan dışarı tırmanmaya çalışmaktadır.
Artyom zarları atmadan önce hızla ona doğru ''Raging Tiger!'' diye bağırarak bir saldırı gönderir. Arkadaki ağaçlar parçalanırken saldırı ruhun bedeninin içinden geçer. Yine ona hiçbir hasar vermemiş gibi gözükmektedir. Artyom yapabileceği bir şey olmadığını düşünerek geri çekilmeye karar verir. Arkasını dönerek olay yerinden uzaklaşmak üzereyken zarların yere çarpma sesini duyar. Bir anlığına duraksayarak arkasına bakar. Tiksav'da bu sesi duymuştur ve tırmanmayı bırakmıştır. Meraklı bir şekilde ruha seslenerek ''Zarlar kaç geldi?'' diye sorar.
Artyom yutkunarak zarlara bakmasının ardından bir kahkaha atar. Ruh ise sessizliğini koruyarak Tiksav'a cevap vermez. Artyom'un kahkahasını duyan Tiksav olaya anlam veremeyerek iyice meraklanır. Yüksek sesle ''Ne oluyor lan orada!'' diye bağırır. Artyom kahkahası bittikten sonra sırıtarak ''Zarların biri üç diğeri iki geldi.'' der. Bunu duyan Tiksav Lee dünya başına yıkılmış gibi hisseder. Öfkeli bir ses tonuyla ''Beş mi geldi? Şansımı seveyim!'' diyerek yumruğunu sıkar. Ruh ise yalnızca ''Üzgünüm efendim.'' der ve bedeni yavaşça ortadan kaybolmaya başlar.
Bunu fark eden Artyom Tiksav'ın içinde olduğu çukura doğru yürümeye başlar. Çukurun başına vardığında Tiksav Lee ile göz göze gelirler. Artyom Tiksav'a yukarıdan bakarken özgüvenli bir gülümsemeyle ''Anlaşılan iddia tutturma konusunda yine kötü iş çıkardın.'' der. Ardından yer çekimi gücünü kullanarak gökyüzüne doğru mor renkli dalgalar gönderir. Tiksav gökyüzüne bakarken ''Yoksa düşündüğüm şey mi?'' diye mırıldanır. Ardından gökyüzünde bir parıldama belirir, gittikçe yaklaşmakta olan bir cisim gözükmektedir.
Bunun bir meteor olduğunu anlayınca çabucak çukuru tırmanmaya çalışır fakat yaşadığı endişeden dolayı vücudunu ter bastığını hisseder. Tutunduğu yerde ayağı kaymaktadır bu da tırmanmayı onun için zorlaştırır. Telaşla ruha doğru bakarak sesini yükseltir. ''Bana yardım et ruh!'' Fakat ruh hiçbir cevap vermez, bedeni gittikçe silinmeye devam eder ve en sonunda tamamen ortadan kaybolur. ''Kaçacak bir yer kalmadı.'' der Artyom soğuk bir ifadeyle. Tiksav ise ''Hayır! Bunu kabul etmiyorum, bu şekilde yenilemem.'' diyerek feryat eder.
Artık sakinliğini koruyamamaktadır, acele bir tavırla ''Şarap Şelalesi!'' diyerek yukarıya doğru bir şarap saldırısı gönderir. Artyom saldırıdan sıyrılarak geri çekilir. Havaya doğru giden şarap şelalesi yere Artyom'un üzerine doğru düşmeye başlar. Artyom son anda elini havaya kaldırıp yer çekimi gücünü kullanarak şarap sıvılarını havada durdurur. Kolunu ileri doğru savurarak şarapların kendisinden uzağa düşmesini sağlar. Tiksav bu girişiminin de başarısızlıkla sonuçlandığını görünce sinirle tek eliyle tutunduğu toprak parçasına vurur.
Meteorun neredeyse çarpmak üzere olduğunu fark ettiğinde daha hızlı bir şekilde çukurdan çıkmaya çalışır. Zıplayarak kendini yukarı çekerek ilerlese de zamanında yetişemeyeceğini anlayınca durarak derin bir nefes alır. ''Elveda Tiksav Lee. Atışmalarımızı özleyeceğim.'' diyen Artyom arkasını döner ve yavaş adımlarla yürüyerek çukurdan uzaklaşır. Tiksav hiddetle haykırarak ona seslenir.
''Bunun beni öldüreceğini sanma sakın! Ben Tiksav Lee'yim!'' Sonunda meteor göz kamaştırıcı bir ışık parlaması eşliğinde Tiksav'ın içinde olduğu çukurun üzerine süratli bir şekilde çarpar. Çarpmanın etkisiyle etrafa büyük miktarda toprak parçası ve ses dalgası yayılır. Ortalık toz ve alevle kaplanmıştır. O sırada çarpmadan önce Soru tekniğini kullanan Artyom arkasına bakmadan hızla ilerlemektedir.
Devrimci Karargahı Çalılıkları Savaşı - Kazanan: artyomdh
Sodex Keepr'ın çağırdığı kedi ordusu üzerine çıkmış kendisine saldırırken son anda edit gücü ile kedileri hipnoz ederek Keepr'a yönlendirmeyi başarmıştır. Kediler hızla Keepr'a doğru koşmaktadırlar. Böyle bir şeyin yaşanacağını hiç düşünmediği için donup kalır, ne yapacağını bilemez bir haldedir. 'Durun diyorum size! Sizin sahibiniz benim!' diye seslenmeye devam etse de bir işe yaramaz.
Öfkeli kedi ordusu son hızla Keepr'ın üzerine çullanarak onu yere düşürür. Kediler Keepr'ın her yerini tırmalamaya ve ısırmaya başlarlar. Keepr yerde acı içinde kıvranırken Sodex yaralarını tutmaktadır. Tatminkar bir surat ifadesiyle sırıtarak ''Şimdi nasıl hissettirdiğini anladın mı?'' der. Sodex ağır bir şekilde Keepr'a doğru yaklaşırken aniden Keepr'ın olduğu yerden oldukça yüksek sesli köpek havlamaları duyulur.
Kediler bu sesten korkarak hızla Keepr'ın üzerinden çekilirler ve etrafta koşuşturarak oradan kaçarlar. Keepr bu sesi hacker gücünü kullanarak telefonundan açmıştır. ''Akıllıca bir hamle.'' diyen Sodex tebessüm ederek Keepr'ın toparlanmaya çalışmasını izler. Keepr nefes nefese kalmıştır ve acı içindedir. Birçok yerinden yaralar almış, üstü başı yırtılmıştır. Keepr güçlükle doğrularak ayağa kalkar. Ağzındaki kanı yere tükürdükten sonra titreyen kollarını havaya kaldırarak kedi pençelerini tekrar ortaya çıkarır.
Yorgun bir sesle ''Henüz kaybetmedim.'' der. Sodex'de yumruklarını sıkarak kolunu kaldırır ve ''Ben de öyle.'' diyerek kaşlarını çatar. Keepr zorlukla ayakta durmasına rağmen kararlı gözlerle ona bakarak konuşur. ''Kedilerimi kullanarak beni yenemezsin.'' Sodex bıyık altından gülümseyerek karşılık verir. ''Amacım o değildi zaten.'' Bunu demesinin ardından Keepr'ın yüzünde şaşkın bir ifade belirir.
Sodex elini havaya kaldırarak etraftaki tüm metal parçalarını kendine doğru çeker. Daha önce ona fırlattığı hurdalar ve karargahta bulunan ufak tefek metal parçalar birleşerek büyük bir yumruk oluştururlar. Gördüğü şey karşısında Keepr'ın gözleri fal taşı gibi açılır. Geriye doğru birkaç adım atsa da saldırıdan kaçabilecek kadar enerjisi kalmadığını hisseder.
Sodex ''Hurda Cehennemi!'' diyerek tüm gücüyle yumruğu Keepr'a doğru süratle savurur. Devasa yumruk Keepr'a çarparak onu havalandırır ve uzağa doğru fırlatır. Keepr gözden kaybolduktan sonra Sodex rahat bir nefes alır ve hurdadan yumruğu dağılarak yere düşer. Yaralarından ötürü biraz sendelese de yere yıkılmaz. Kafasını yavaşça yukarıya doğru kaldırarak gökyüzüne bakar. Ardından usulca ''Seni en başında uyarmıştım. Bu senin seçimindi.'' der.
Devrimci Karargahı Batı Bölgesi Savaşı - Kazanan: Sodex
15. Bölüm - Adalet Savaşı: Yedinci Kısım
Büyük Korsan Kaidou ve Mewtwo karşı karşıya dikilmektedir. Büyük Korsan Kaidou Mewtwo'nun elinde tuttuğu şişe kutusuna şüpheyle bakar. ''O Germa suit mi?'' diye mırıldanır. Mewtwo'da gülümseyerek karşılık verir. ''Aynen öyle. Bu gördüğün özel yapım bir Germa kıyafeti. Judge'ın yaptıklarından bile ileri seviyede.'' Büyük Korsan Kaidou hafif gülerek ''Sakın bana bu kıytırık Judge teknolojisini övmeye kalkma.'' der.
Mewtwo ''Ciddiye almadığına pişman olacaksın.'' diye cevaplar. Büyük Korsan Kaidou ''Pişman olmayacağım. Çünkü ben de daha iyisi var.'' diyerek belinde taşıdığı üç başlı mızrağı çıkarır. Mewtwo bunu görünce tek kaşını kaldırır. ''Görünüşe bakılırsa Karasu ve Morley güçlerini kendinde birleştirmişsin. Ama seni kurtarmaya yetmeyecek.'' Büyük Korsan Kaidou sırıtarak ''Kutu kolaya bel bağlayan biri için iddialı sözler.'' der.
Ardından Mewtwo Germa kıyafetini aktif ederek üzerine giyer. Kıyafet ağırlıklı olarak yeşil ve siyah tonlarının birleşiminden oluşur. Aynı zamanda yer yer kırmızı ve mavi desenlerde görülmektedir. Onun görünümü karşısında siniri bozulmaya başlayan Büyük Korsan Kaidou ''Seninle yeterince oyalandım!'' diye bağırarak Mewtwo'nun üzerine doğru atılır.
Mızrağını elinde çevirerek Mewtwo'ya saplamak üzereyken Mewtwo aniden ayakkabılarında bulunan jet iticileri kullanarak hızla saldırıdan sıyrılır. Büyük Korsan Kaidou'nun mızrağı şiddetle yere saplanır. Mewtwo ayakkabılarındaki hava akımı sayesinde havada asılı durabilmektedir. ''Iskaladın.'' diyerek alaycı bir tavır takınır. Büyük Korsan Kaidou mızrağını geri çekerek öfkeyle ona doğru döner. Mızrağını tekrar yere saplar ve toprak bir anda yukarı doğru dalgalanarak kalkar.
Büyük toprak kitlesi üzerine doğru gelirken Mewtwo ''Sparking Valkyrie!'' diye bağırarak gözlerinden lazer ışını yollar. Lazer toprağı delerek Büyük Korsan Kaidou'ya doğru gider. Büyük Korsan Kaidou lazeri son anda mızrağı ile bloklar ve yönünü değiştirir. Ardından mızrağını tekrar yere vurarak ''Devrim Dalgalanması!'' diye bağırır. Bulundukları alandaki tüm zemin dalgalanarak yükselir. Mewtwo topraklardan kaçınmaya çalışır fakat en sonunda yakalanır ve zeminin içine doğru çekilir.
Mewtwo toprak zeminin içine gömülmüş şekilde boğulurken Büyük Korsan Kaidou bir kahkaha patlatır. ''Tekniğimin tadına bak bakalım amiralci!'' O sırada Mewtwo'nun çırpınış sesleri azalarak biter. Büyük Korsan Kaidou kendi kendine ''Sanırım bitti. Buraya kadar iyi geldin.'' diye mırıldanır. Arkasını dönüp gitmek üzereyken aniden Mewtwo'nun sesi duyulur. Mewtwo ''Henry Blazer!'' demesinin ardından tüm zemine elektrik yayılır. Büyük Korsan Kaidou'da elektrik akımına kapılır ve acı içinde bağırır.
Saldırının etkisiyle Mewtwo'yu tutan zemin parçalanır, bu sayede Mewtwo serbest kalır. Bunun üzerine hızla hareketsiz duran Büyük Korsan Kaidou'ya atılarak yüzüne elektrikli bir tekme atar. Büyük Korsan Kaidou saldırının etkisiyle geriye doğru fırlayarak yere düşer. Saldırının etkisi geçtikten sonra yavaşça ağaya kalkar, üstü başı parçalanmış haldedir. Mewtwo'ya doğru bakarak dişlerini sıkar. ''Demek birden fazla Germa üyesinin güçlerini kullanabiliyorsun.''
Mewtwo bıyık altından gülümseyerek cevap verir. ''Daha bitmedi.'' Ardından jet iticileri kullanarak tekrar havaya doğru yükselir, kolunu ona uzatır. Eli daha büyük ve mekanik bir şekil aldıktan sonra bileğinden ileriye doğru uzar. Uzayan eli hızla giderken Büyük Korsan Kaidou karşılık olarak ''Özgürlüğün Kargaları!'' der ve bir sürü kargayı elin üzerine yönlendirir. Fakat Mewtwo'nun eli kargaları parçalayarak ilerlemeye devam eder.
En sonunda mekanik el Büyük Korsan Kaido'yu boğazından sıkıca kavrar. Büyük Korsan Kaidou elden kurtulmaya çalışsa da bir türlü yapamaz. Mewtwo ''Winch Danton!'' diye haykırarak uzun kolunu çevirmeye başlar. Gittikçe daha hızlı şekilde kendi etrafında çevirirken kolunu kaldırır ve Büyük Korsan Kaido'yu havaya kaldırır. Başı dönmeye başlayan Büyük Korsan Kaidou ''Hey! Kes şunu!'' diye bağırır. Mewtwo keyifli bir şekilde ''Nasıl istersen.'' diyerek Büyük Korsan Kaidou'yu yerden yere vurmaya başlar.
Vurduğu zeminler parçalanır ve Büyük Korsan Kaidou yediği her darbede bağırmaya devam eder. Mewtwo Büyük Korsan Kaido'yu tekrar çevirerek bu sefer etraftaki ağaçlara çarpmasını sağlar. Büyük Korsan Kaidou bilincini kaybetmek üzere gibi hisseder fakat ''Kara Yoldaş.'' demesinin ardından büyük bir karga oluşur ve hızla Mewtwo'nun koluna çarpar. Mekanik kolun parçalanması üzerine Büyük Korsan Kaidou boğazını tutan elden kurtularak yere yığılır. Mewtwo parçalanan kolunu tekrar kendine çeker. Mekanik eli yerinden sökerek fırlatır ve yerine kendi eli çıkar.
Yerde uzanan Büyük Korsan Kaido'ya bakar. ''Son bir saldırı daha.'' diyerek ona doğru ilerlerken devasa karga aniden Büyük Korsan Kaidou'yu sırtına alarak gökyüzüne doğru uçar. Mewtwo'da hemen arkasından jet iticileri kullanarak havaya yükselir ve Büyük Korsan Kaido'yu takibe başlar. Kendine zar zor gelen Büyük Korsan Kaidou peşindeki Mewtwo'yu fark edince ''Ulan şimdi seni..'' diye laf ederek kargayı ona doğru yönlendirir. İki kolunu kullanarak ''Crow Soul Lotus!'' der ve Mewtwo'nun üzerine tekrar karga sürüsü gönderir.
Mewtwo odun gücünü kullanarak çıkardığı ağaç dalları ile kargaları tek tek parçalar. Mewtwo gönderdiği kargalarla uğraşırken Büyük Korsan Kaidou gökyüzünde daha yukarıya yükselmiştir. Mewtwo'nun kargaları hallettiğini gördükten sonra yukarıdan ona seslenir. ''Şimdi işin bitti. Devrimin Mızrağı!'' Büyük Korsan Kaidou elindeki mızrağı sertçe kavrar. Mızrağın başları daha büyük bir şekil alır. Büyük Korsan Kaidou üzerinde olduğu kargayla beraber son sürat Mewtwo'ya doğru uçar. Mızrağını ona saplamak üzereyken Mewtwo aniden görünmez olarak saldırıdan kaçınır.
Büyük Korsan Kaidou şaşkınlıkla kalakalır. ''Sanji'nin sutinin yeteneği. Hay böyle işin!'' Büyük Korsan Kaidou telaşla etrafına bakınarak ''Neredesin lan!'' diye bağırır. Mewtwo ise bir anda arkasında belirir ve gülümseyerek ''Buradayım.'' der. Büyük Korsan Kaido arkasını dönemeden Mewtwo dal parçasıyla onun göğsünü deler. ''Siktir..'' diyen Büyük Korsan Kaido'nun ağzından kan gelir.
Ardından Büyük Korsan Kaidou hayat enerjisinin çekilmeye başlandığını hisseder. Vücudu gittikçe kuruyarak incelmeye başlar. Bilincini kaybetmesiyle beraber Mewtwo dal parçasını geri çeker. Onu taşıyan karganın da yok olmasıyla Büyük Korsan Kaidou yerdeki havuza doğru düşer. Mewtwo havada süzülürken son kez Büyük Korsan Kaido'ya doğru bakarak ''Beni küçümsemekle hata ettin.'' der.
Devrimci Karargahı Doğu Bölgesi Savaşı - Kazanan: Mewtwo.
Skywalker ve Montana karşı karşıyadır. Skywalker ağaç dalının üzerinde gözleri kapalı ve kolunu havaya kaldırmış bir şekilde durmaktadır. Montana'da yerde mayınların arasında onun yapacağı bir sonraki hamleyi beklemektedir. ''Yoksa Force mu kullanacak?'' diye düşünmesinin ardından lafa girer. ''Ne yapıyorsun la öyle?'' Skywalker tekrar sırıtarak gözlerini açar. ''Seni bitirecek hamleyi uşağım.'' diye cevap verir. Bunu duyan Montana gülerek ''Yapması bu kadar sürüyorsa pek avantajlı bir tekniğe benzemiyor.'' der.
Skywalker'ın ''Sen öyle san.'' demesinin ardından Montana vakit kaybetmeden ''Dai Funka!'' diye bağırarak Skywalker'ın üzerine magmadan bir yumruk gönderir. Skywalker son anda force yeteneğini kullanarak magmayı havada durdurmayı başarır. Montana'nın gözleri bu manzara karşısında şaşkınlıkla büyür. Skywalker dalga geçer gibi bir tavırla ''Saldırını geri iade edeyim.'' diyerek magma yumruğunu ona geri gönderir.
Montana yana doğru zıplayarak magma yumruğundan kurtulur ve yanındaki hurda parçalarının üzerine düşer. İçinden ''Mayına denk gelebilirdim. Ucuz kurtulduk.'' diye geçirir. Magma yumruğu onun arkasındaki ağaçlara denk gelir ve onlarda yanmaya başlar. Montana'nın daha önce yaptığı magma saldırılarından ötürü çıkan yangın gittikçe yayılmaktadır.
Bunun üzerine Montana ''Bu gidişle geriye bir ormanınız kalmayacak. Hem savaşı hem üssünüzü kaybedeceksiniz.'' diyerek tebessüm eder. Skywalker ise kendinden emin bir şekilde ''Buradan başka üslerimizde var. Ayrıca savaşı kaybedeceğimizi kim söyledi?'' der. ''Hissetmedin mi? Yoldaşların birer birer yeniliyor.'' diyen Montana'nın yüzüne tatminkar bir gülümseme vardır.
Skywalker bir anlığına duraksar ve yoldaşlarının hakilerini hissetmeye çalışır fakat yalnızca Soldier Boy'un hakisini hisseder. ''Bizden geriye bir tek o mu kaldı?'' diye düşünerek karamsar bir yüz ifadesi takınır. Montana bu durumdan yararlanmak isteyerek ''Tek yapmam gereken seni indirmek. Tıpkı diğerlerinin yaptığı gibi.'' diyerek Skywalker üzerinde psikolojik baskı oluşturmaya çalışır. Skywalker ise içinden ''Force yeteneğimi yalnızca 61 saniye boyunca kullanabiliyorum. Bu savaşı bir an önce bitirmem lazım.'' diye düşünür.
Fakat bu düşüncesini belli etmemeye çalışarak ''Şu durumda beni alt edeceğine inanıyorsan tam bir aptalsın demektir.'' der ve force yeteneğini kullanarak Montana'yı olduğu yere sabitler. Montana ne kadar çabalasa da kıpırdayamaz. ''Hay anasını..'' diye içinden geçirirken havaya doğru yükselmeye başlar. Skywalker force yeteneğiyle onu havada asılı bırakarak yüzüne bakar. ''Sizin devriniz burada bitiyor.'' dedikten sonra Montana olduğu yerde boğulmaya başlar. Ellerini istemsizce boğazına götürerek çırpınır. Bir süre çırpındıktan sonra kolları yavaşça kendini bırakır.
Skywalker bunu fark edince Montana'nın öldüğünü düşünerek force ile bedenini ileri doğru fırlatır. Skywalker ''Tam zamanında bitti. Daha fazla force kullanamam.'' diyerek rahat bir nefes alır. Omzuna doğru bakarak sitemli bir şekilde ''Pelerinime yazık oldu.'' der. İçinden ''Artık diğerlerinin yanına gitmeliyim.'' diye geçirdikten sonra bir anda ilerideki ağaçların arasından devasa bir hurdadan el çıkagelir. Skywalker tepki veremeden el onu sıkıca tutarak kavrar. Skywalker'ın sesi acı içinde yükselirken ağaçların arasından kendisine doğru yürüyen Montana'yı görür.
Montana'nın üzeri kırmızı bir aura ile kaplanmıştır. Montana ''Beni mayınların olduğu bölgenin ilerisine fırlattığın için sağol 61siz. İşimi kolaylaştırdın.'' diyerek sırıtır. Skywalker şok olmuş bir şekilde ''Ama bu nasıl olur? Öldüğünü sanmıştım.'' der. Montana ''En yüksek tepkime puanına sahip olduğum için bir süreliğine tüm güçlerimi iki katına çıkarabiliyorum, dayanıklılığım dahil. Bu sayede ölmedim, sadece ölmüş gibi rol yaptım.'' cevabını verir. Skywalker ''Tiksav Lee güçlerini anlatırken bundan bahsetmemişti.'' diyerek hissettiği acıdan ötürü yüzünü buruşturur.
Montana ''Sodex'in ona her bilgiyi verdiğini mi sandın?'' diyerek kafasını iki yana sallar. Skywalker hiddetle bakan gözlerle ''Sizden korkulur.'' der. ''Bak bu konuda haklısın işte.'' diyen Montana avucunda sıkıştırdığı Skywalker'a uyguladığı baskıyı iyice arttırır. Montana'nın ''Kemik Kıran!'' demesinin ardından kemiklerin kırılma sesleri yükselirken Skywalker uzun bir çığlık atar.
Montana onu serbest bıraktığında Skywalker'ın bedeni ağaç dalından aşağı doğru yere yığılır. Skywalker geri ayağa kalkamaz ve yerde iki büklüm bir şekilde uzanır. Montana'nın tepkime gücünün sona ermesiyle beraber hurdadan eli de parçalar ayrılarak dağılır. Montana derin bir nefes almasının ardından bakışını yerde yatan Skywalker'a çevirir. ''Devri bitecek olanlar biz değil, sizsiniz.''
Devrimci Karargahı Tuzak Bölgesi Savaşı - Kazanan: Montana
Mewtwo ''Ciddiye almadığına pişman olacaksın.'' diye cevaplar. Büyük Korsan Kaidou ''Pişman olmayacağım. Çünkü ben de daha iyisi var.'' diyerek belinde taşıdığı üç başlı mızrağı çıkarır. Mewtwo bunu görünce tek kaşını kaldırır. ''Görünüşe bakılırsa Karasu ve Morley güçlerini kendinde birleştirmişsin. Ama seni kurtarmaya yetmeyecek.'' Büyük Korsan Kaidou sırıtarak ''Kutu kolaya bel bağlayan biri için iddialı sözler.'' der.
Ardından Mewtwo Germa kıyafetini aktif ederek üzerine giyer. Kıyafet ağırlıklı olarak yeşil ve siyah tonlarının birleşiminden oluşur. Aynı zamanda yer yer kırmızı ve mavi desenlerde görülmektedir. Onun görünümü karşısında siniri bozulmaya başlayan Büyük Korsan Kaidou ''Seninle yeterince oyalandım!'' diye bağırarak Mewtwo'nun üzerine doğru atılır.
Mızrağını elinde çevirerek Mewtwo'ya saplamak üzereyken Mewtwo aniden ayakkabılarında bulunan jet iticileri kullanarak hızla saldırıdan sıyrılır. Büyük Korsan Kaidou'nun mızrağı şiddetle yere saplanır. Mewtwo ayakkabılarındaki hava akımı sayesinde havada asılı durabilmektedir. ''Iskaladın.'' diyerek alaycı bir tavır takınır. Büyük Korsan Kaidou mızrağını geri çekerek öfkeyle ona doğru döner. Mızrağını tekrar yere saplar ve toprak bir anda yukarı doğru dalgalanarak kalkar.
Büyük toprak kitlesi üzerine doğru gelirken Mewtwo ''Sparking Valkyrie!'' diye bağırarak gözlerinden lazer ışını yollar. Lazer toprağı delerek Büyük Korsan Kaidou'ya doğru gider. Büyük Korsan Kaidou lazeri son anda mızrağı ile bloklar ve yönünü değiştirir. Ardından mızrağını tekrar yere vurarak ''Devrim Dalgalanması!'' diye bağırır. Bulundukları alandaki tüm zemin dalgalanarak yükselir. Mewtwo topraklardan kaçınmaya çalışır fakat en sonunda yakalanır ve zeminin içine doğru çekilir.
Mewtwo toprak zeminin içine gömülmüş şekilde boğulurken Büyük Korsan Kaidou bir kahkaha patlatır. ''Tekniğimin tadına bak bakalım amiralci!'' O sırada Mewtwo'nun çırpınış sesleri azalarak biter. Büyük Korsan Kaidou kendi kendine ''Sanırım bitti. Buraya kadar iyi geldin.'' diye mırıldanır. Arkasını dönüp gitmek üzereyken aniden Mewtwo'nun sesi duyulur. Mewtwo ''Henry Blazer!'' demesinin ardından tüm zemine elektrik yayılır. Büyük Korsan Kaidou'da elektrik akımına kapılır ve acı içinde bağırır.
Saldırının etkisiyle Mewtwo'yu tutan zemin parçalanır, bu sayede Mewtwo serbest kalır. Bunun üzerine hızla hareketsiz duran Büyük Korsan Kaidou'ya atılarak yüzüne elektrikli bir tekme atar. Büyük Korsan Kaidou saldırının etkisiyle geriye doğru fırlayarak yere düşer. Saldırının etkisi geçtikten sonra yavaşça ağaya kalkar, üstü başı parçalanmış haldedir. Mewtwo'ya doğru bakarak dişlerini sıkar. ''Demek birden fazla Germa üyesinin güçlerini kullanabiliyorsun.''
Mewtwo bıyık altından gülümseyerek cevap verir. ''Daha bitmedi.'' Ardından jet iticileri kullanarak tekrar havaya doğru yükselir, kolunu ona uzatır. Eli daha büyük ve mekanik bir şekil aldıktan sonra bileğinden ileriye doğru uzar. Uzayan eli hızla giderken Büyük Korsan Kaidou karşılık olarak ''Özgürlüğün Kargaları!'' der ve bir sürü kargayı elin üzerine yönlendirir. Fakat Mewtwo'nun eli kargaları parçalayarak ilerlemeye devam eder.
En sonunda mekanik el Büyük Korsan Kaido'yu boğazından sıkıca kavrar. Büyük Korsan Kaidou elden kurtulmaya çalışsa da bir türlü yapamaz. Mewtwo ''Winch Danton!'' diye haykırarak uzun kolunu çevirmeye başlar. Gittikçe daha hızlı şekilde kendi etrafında çevirirken kolunu kaldırır ve Büyük Korsan Kaido'yu havaya kaldırır. Başı dönmeye başlayan Büyük Korsan Kaidou ''Hey! Kes şunu!'' diye bağırır. Mewtwo keyifli bir şekilde ''Nasıl istersen.'' diyerek Büyük Korsan Kaidou'yu yerden yere vurmaya başlar.
Vurduğu zeminler parçalanır ve Büyük Korsan Kaidou yediği her darbede bağırmaya devam eder. Mewtwo Büyük Korsan Kaido'yu tekrar çevirerek bu sefer etraftaki ağaçlara çarpmasını sağlar. Büyük Korsan Kaidou bilincini kaybetmek üzere gibi hisseder fakat ''Kara Yoldaş.'' demesinin ardından büyük bir karga oluşur ve hızla Mewtwo'nun koluna çarpar. Mekanik kolun parçalanması üzerine Büyük Korsan Kaidou boğazını tutan elden kurtularak yere yığılır. Mewtwo parçalanan kolunu tekrar kendine çeker. Mekanik eli yerinden sökerek fırlatır ve yerine kendi eli çıkar.
Yerde uzanan Büyük Korsan Kaido'ya bakar. ''Son bir saldırı daha.'' diyerek ona doğru ilerlerken devasa karga aniden Büyük Korsan Kaidou'yu sırtına alarak gökyüzüne doğru uçar. Mewtwo'da hemen arkasından jet iticileri kullanarak havaya yükselir ve Büyük Korsan Kaido'yu takibe başlar. Kendine zar zor gelen Büyük Korsan Kaidou peşindeki Mewtwo'yu fark edince ''Ulan şimdi seni..'' diye laf ederek kargayı ona doğru yönlendirir. İki kolunu kullanarak ''Crow Soul Lotus!'' der ve Mewtwo'nun üzerine tekrar karga sürüsü gönderir.
Mewtwo odun gücünü kullanarak çıkardığı ağaç dalları ile kargaları tek tek parçalar. Mewtwo gönderdiği kargalarla uğraşırken Büyük Korsan Kaidou gökyüzünde daha yukarıya yükselmiştir. Mewtwo'nun kargaları hallettiğini gördükten sonra yukarıdan ona seslenir. ''Şimdi işin bitti. Devrimin Mızrağı!'' Büyük Korsan Kaidou elindeki mızrağı sertçe kavrar. Mızrağın başları daha büyük bir şekil alır. Büyük Korsan Kaidou üzerinde olduğu kargayla beraber son sürat Mewtwo'ya doğru uçar. Mızrağını ona saplamak üzereyken Mewtwo aniden görünmez olarak saldırıdan kaçınır.
Büyük Korsan Kaidou şaşkınlıkla kalakalır. ''Sanji'nin sutinin yeteneği. Hay böyle işin!'' Büyük Korsan Kaidou telaşla etrafına bakınarak ''Neredesin lan!'' diye bağırır. Mewtwo ise bir anda arkasında belirir ve gülümseyerek ''Buradayım.'' der. Büyük Korsan Kaido arkasını dönemeden Mewtwo dal parçasıyla onun göğsünü deler. ''Siktir..'' diyen Büyük Korsan Kaido'nun ağzından kan gelir.
Ardından Büyük Korsan Kaidou hayat enerjisinin çekilmeye başlandığını hisseder. Vücudu gittikçe kuruyarak incelmeye başlar. Bilincini kaybetmesiyle beraber Mewtwo dal parçasını geri çeker. Onu taşıyan karganın da yok olmasıyla Büyük Korsan Kaidou yerdeki havuza doğru düşer. Mewtwo havada süzülürken son kez Büyük Korsan Kaido'ya doğru bakarak ''Beni küçümsemekle hata ettin.'' der.
Devrimci Karargahı Doğu Bölgesi Savaşı - Kazanan: Mewtwo.
Skywalker ve Montana karşı karşıyadır. Skywalker ağaç dalının üzerinde gözleri kapalı ve kolunu havaya kaldırmış bir şekilde durmaktadır. Montana'da yerde mayınların arasında onun yapacağı bir sonraki hamleyi beklemektedir. ''Yoksa Force mu kullanacak?'' diye düşünmesinin ardından lafa girer. ''Ne yapıyorsun la öyle?'' Skywalker tekrar sırıtarak gözlerini açar. ''Seni bitirecek hamleyi uşağım.'' diye cevap verir. Bunu duyan Montana gülerek ''Yapması bu kadar sürüyorsa pek avantajlı bir tekniğe benzemiyor.'' der.
Skywalker'ın ''Sen öyle san.'' demesinin ardından Montana vakit kaybetmeden ''Dai Funka!'' diye bağırarak Skywalker'ın üzerine magmadan bir yumruk gönderir. Skywalker son anda force yeteneğini kullanarak magmayı havada durdurmayı başarır. Montana'nın gözleri bu manzara karşısında şaşkınlıkla büyür. Skywalker dalga geçer gibi bir tavırla ''Saldırını geri iade edeyim.'' diyerek magma yumruğunu ona geri gönderir.
Montana yana doğru zıplayarak magma yumruğundan kurtulur ve yanındaki hurda parçalarının üzerine düşer. İçinden ''Mayına denk gelebilirdim. Ucuz kurtulduk.'' diye geçirir. Magma yumruğu onun arkasındaki ağaçlara denk gelir ve onlarda yanmaya başlar. Montana'nın daha önce yaptığı magma saldırılarından ötürü çıkan yangın gittikçe yayılmaktadır.
Bunun üzerine Montana ''Bu gidişle geriye bir ormanınız kalmayacak. Hem savaşı hem üssünüzü kaybedeceksiniz.'' diyerek tebessüm eder. Skywalker ise kendinden emin bir şekilde ''Buradan başka üslerimizde var. Ayrıca savaşı kaybedeceğimizi kim söyledi?'' der. ''Hissetmedin mi? Yoldaşların birer birer yeniliyor.'' diyen Montana'nın yüzüne tatminkar bir gülümseme vardır.
Skywalker bir anlığına duraksar ve yoldaşlarının hakilerini hissetmeye çalışır fakat yalnızca Soldier Boy'un hakisini hisseder. ''Bizden geriye bir tek o mu kaldı?'' diye düşünerek karamsar bir yüz ifadesi takınır. Montana bu durumdan yararlanmak isteyerek ''Tek yapmam gereken seni indirmek. Tıpkı diğerlerinin yaptığı gibi.'' diyerek Skywalker üzerinde psikolojik baskı oluşturmaya çalışır. Skywalker ise içinden ''Force yeteneğimi yalnızca 61 saniye boyunca kullanabiliyorum. Bu savaşı bir an önce bitirmem lazım.'' diye düşünür.
Fakat bu düşüncesini belli etmemeye çalışarak ''Şu durumda beni alt edeceğine inanıyorsan tam bir aptalsın demektir.'' der ve force yeteneğini kullanarak Montana'yı olduğu yere sabitler. Montana ne kadar çabalasa da kıpırdayamaz. ''Hay anasını..'' diye içinden geçirirken havaya doğru yükselmeye başlar. Skywalker force yeteneğiyle onu havada asılı bırakarak yüzüne bakar. ''Sizin devriniz burada bitiyor.'' dedikten sonra Montana olduğu yerde boğulmaya başlar. Ellerini istemsizce boğazına götürerek çırpınır. Bir süre çırpındıktan sonra kolları yavaşça kendini bırakır.
Skywalker bunu fark edince Montana'nın öldüğünü düşünerek force ile bedenini ileri doğru fırlatır. Skywalker ''Tam zamanında bitti. Daha fazla force kullanamam.'' diyerek rahat bir nefes alır. Omzuna doğru bakarak sitemli bir şekilde ''Pelerinime yazık oldu.'' der. İçinden ''Artık diğerlerinin yanına gitmeliyim.'' diye geçirdikten sonra bir anda ilerideki ağaçların arasından devasa bir hurdadan el çıkagelir. Skywalker tepki veremeden el onu sıkıca tutarak kavrar. Skywalker'ın sesi acı içinde yükselirken ağaçların arasından kendisine doğru yürüyen Montana'yı görür.
Montana'nın üzeri kırmızı bir aura ile kaplanmıştır. Montana ''Beni mayınların olduğu bölgenin ilerisine fırlattığın için sağol 61siz. İşimi kolaylaştırdın.'' diyerek sırıtır. Skywalker şok olmuş bir şekilde ''Ama bu nasıl olur? Öldüğünü sanmıştım.'' der. Montana ''En yüksek tepkime puanına sahip olduğum için bir süreliğine tüm güçlerimi iki katına çıkarabiliyorum, dayanıklılığım dahil. Bu sayede ölmedim, sadece ölmüş gibi rol yaptım.'' cevabını verir. Skywalker ''Tiksav Lee güçlerini anlatırken bundan bahsetmemişti.'' diyerek hissettiği acıdan ötürü yüzünü buruşturur.
Montana ''Sodex'in ona her bilgiyi verdiğini mi sandın?'' diyerek kafasını iki yana sallar. Skywalker hiddetle bakan gözlerle ''Sizden korkulur.'' der. ''Bak bu konuda haklısın işte.'' diyen Montana avucunda sıkıştırdığı Skywalker'a uyguladığı baskıyı iyice arttırır. Montana'nın ''Kemik Kıran!'' demesinin ardından kemiklerin kırılma sesleri yükselirken Skywalker uzun bir çığlık atar.
Montana onu serbest bıraktığında Skywalker'ın bedeni ağaç dalından aşağı doğru yere yığılır. Skywalker geri ayağa kalkamaz ve yerde iki büklüm bir şekilde uzanır. Montana'nın tepkime gücünün sona ermesiyle beraber hurdadan eli de parçalar ayrılarak dağılır. Montana derin bir nefes almasının ardından bakışını yerde yatan Skywalker'a çevirir. ''Devri bitecek olanlar biz değil, sizsiniz.''
Devrimci Karargahı Tuzak Bölgesi Savaşı - Kazanan: Montana
16. Bölüm - Adalet Savaşı: Sekizinci Kısım
Sensey ve Soldier Boy'un haki çarpışmaları tüm şiddetiyle devam etmektedir. Soldier Boy kalkanıyla Sensey ise tekmesiyle birbirlerine vurmaya çalışmaktadırlar. Çarpışmaların haki şiddetinden dolayı etraftaki ağaçlar parçalanmakta, haki yıldırımları boylu boyunca uzanmaktadır. Sensey hem ışık hem haki ile kapladığı tekmesiyle son sürat Soldier Boy'a doğru bir tekme savurur. Soldier Boy haki ile kapladığı kalkanı ile saldırıyı zar zor engelleyerek geriye doğru sürüklenir.
Sensey bunu gördükten sonra sırıtarak ''O kalkan şimdiye parçalanır sanıyordum. Silahlanma hakin sağlammış.'' der. Soldier Boy'da belli belirsiz bir sırıtışla karşılık verir. ''Senin de haki savunman beklediğimden sağlammış.'' Sensey gözlüğünü düzelttikten sonra ''Uzun zamandır böyle keyifli bir dövüşe girmemiştim.'' der. Birden sırıtan yüz ifadesi ve daha ses tonu daha ciddi bir hal alır. ''Ama artık oyun vakti bitti.'' Bunu demesinin ardından Soldier Boy'un üzerine hızla ışık lazerleri göndermeye başlar.
Soldier Boy lazerleri kalkanı ile bloklamaya çalışır. Nefes nefese kalmasına rağmen hepsini bloklamayı başarır. Sensey lazer göndermeyi bıraktıktan sonra ''Saldırılarımı güzel karşılıyorsun ama yorulduğunu görebiliyorum. Bu savaşın sonucu belli.'' der. Soldier Boy nefesini toplarken ''Ben olsam o kadar emin konuşmazdım.'' diyerek hafifçe gülümser. Ardından beline takılı olan bir el bombasını çıkarıp Sensey'e doğru fırlatır.
Sensey bombadan rahatlıkla kaçınabileceğini bildiği için telaş yapmadan bekler. Fakat beklemediği bir anda bomba daha ona ulaşmadan havada patlayarak etrafa sürüsüyle şarapnel parçası yayar. Sensey kaçınmaya çalışsa da bunların bir kısmı Sensey'in koluna ve bacağına saplanır. Sensey acıyla dişlerini sıkar. Soldier Boy tam bu anda kalkanını süratle Sensey'e doğru fırlatır. Kalkan hızla Sensey'in karnına isabet eder ve onu geriye fırlatarak bir ağaca çarpmasını sağlar.
Bağıran Sensey'in karnı kan içinde kalır. Karnına baktığında kalkanın karnını delmiş olduğunu fark eder. İçinden ''Bu kadar acı hissetmeyeli ne kadar zaman oldu?'' diye geçirir. O sırada Soldier Boy hiç beklemeden Sensey'in dibine gelir. Hakiyle kapladığı yumruklar ile Sensey'in yüzüne arka arkaya yumruklar atmaya başlar. Soldier Boy hırsla yumruklar savururken yüzü kan içinde kalan Sensey'in gözlüğü yere düşer.
Soldier Boy yumruk atmayı kestikten sonra yorulmuş bir şekilde lafa girer. ''Gerçek adaletle şimdi tanışacaksın.'' Bunu dedikten sonra Soldier Boy'un gövdesi parıldamaya başlar. Sensey Soldier Boy'un tekrar bir patlama yaratacağını anlayarak telaşa kapılır. Sensey aniden parıltı formuna geçerek çok parlak bir ışık yayar. Bu yoğun ışık karşısında Soldier Boy gözlerini açık tutamaz ve acı içinde geriye doğru çekilir. Sensey bu anı fırsat bilerek kollarını çapraz şekilde birleştirip havaya kaldırır. ''Yasakani no Magatama!'' diyerek bir sürü ışık lazeri yollar.
Soldier Boy önünü göremediği için lazerlerden kaçınamaz ve saldırılar vücuduna isabet eder. Lazerler vücudunu delip geçerek ona büyük bir hasar verir. Soldier Boy saldırı sonucu kanlar içinde sırt üstü yere düşer. Sensey karnına saplanmış olan kalkanı çıkarıp bir köşeye fırlatır. Eliyle karnındaki yarasını tutarak derin bir nefes alır. Ardından ışıktan bir kılıç yaratır. Kılıcı ile Soldier Boy'un üzerine doğru yürür. ''Bu keyifli dövüş için sağol. Seni iyi hatırlayacağım.'' der gülümseyerek.
Kılıcını saplamak üzereyken Soldier Boy Sensey'in ayağına bir tekme atarak bir anlığına dengesini kaybetmesini sağlar. O anda Soldier Boy yerde dönerek Sensey'den uzaklaşır. Zorlukla da olsa tekrar ayağa kalkmaya başarır. İkisi de ağır yaralı durumdadır ve sınırlarına yaklaştıklarının farkındadırlar. Sensey bıkkın bir suratla ''Yolun sonuna geldin. Pes et artık.'' der. Soldier Boy ise sırıtarak ''Aynısı senin içinde geçerli.'' cevabını verir.
Sensey ''Daha ne kadar dayanabileceğini sanıyorsun?'' diyerek kaşlarını çatar. Soldier Boy yumruklarını sıkarak havaya kaldırır. Kararlı bir ifadeyle ''Bunu bütün gün yapabilirim.'' der. Sensey bu kararlığı takdir ettiğini hissederek iki elini birleştirerek havaya kaldırır. ''Öyleyse bunu kullanma vakti geldi.'' Soldier Boy ne yapmak üzere olduğunu merak ederken Sensey ''Seni çağırıyorum amca.'' der. Soldier Boy şaşkınlıkla ''Ne amcasından bahsediyorsun sen?'' diye sorar. Birden arkasında birinin belirdiğini hisseder.
Arkasını döndüğünde karşısında Sensey'in amcasını görür. Gördüğüne inanamaz bir halde ''Yoksa bu Japonya'daki çaycı amcan mı?'' der. Sensey'in amcası ''Sadece çaycı değil.'' diyerek sırıttıktan sonra ''Sahte Spoiler Tekniği!'' diye sesini yükselterek kolunu kaldırır. Soldier Boy aniden kafasının içinde bir spoiler görüntüsü dönmeye başlar. Ne yaparsa yapsın o spoilerı düşünmekten ve görmekten kurtulamaz. Soldier Boy ızdırap içinde kafasını tutarak bağırırken Sensey sırıtarak ''Japonya'dan bana spoiler sağlayan amcam bu.'' der.
Soldier Boy Akainu'nun Dragon'u dövdüğüne dair bir spoiler görüntüsünü devamlı görmektedir. Soldier Boy ''Hayır! Bu gerçek değil çıkar şunu kafamdan!'' diye feryat ederek can çekişirken Sensey'in amcası ona doğru yaklaşır. ''Acına son vereyim.'' demesinin ardından elindeki çay tepsisini hızla sallamaya başlar. ''Çaycı Damgası!'' diye bağırarak tepsiyle Soldier Boy'un kafasına sert bir şekilde vurur. Saldırının etkisiyle Soldier Boy daha fazla dayanamaz ve bilincini yitirerek olduğu yerde bayılır.
Sensey amcasına bakarak içtenlikle gülümser ve ''Teşekkürler amca.'' der. Amcası ise ''Ne demek yeğenim.'' diyerek başıyla onu selamlar. Ardından bedeni yavaşça kaybolmaya başlarken ''Artık gitsem iyi olur.'' der. Sensey'de ''Görüşürüz amca, hayırlı işler.'' diyerek çağırma tekniğinin sona ermesini bekler. Sonrasında yerde yatan Soldier Boy'un yanı başına gelir ve ona doğru eğilerek konuşur. ''Bizim adalet anlayışımız sandığınızdan daha güçlü.''
Devrimci Karargahı Kuzey Bölgesi Savaşı - Kazanan: Sensey
O esnada Sodex eline tekrar telefonunu alır ve Sensey'i aramayı dener. Keepr yenildiği için Amiral lobisinin telefonlarının iletişimini engelleyen gücüde ortadan kalkmıştır. Sodex Sensey'i aramayı başarır. Telefonu açan Sensey'e hemen ''İyi misin Sensey?'' diye sorar. Sensey güçlükle ''Pek iyi durumda değilim ama Soldier Boy'u yenmeyi başardım. Ya sen?'' diye sorar. Sodex bunu duyunca rahat bir nefes alarak ''Ben de Keepr'ı yenmeyi başardım.'' der.
Sensey ''Tebrikler. Şimdi diğerlerine ulaşmamız lazım.'' diyerek usulca gülümser. Sodex ''Kaybetmiş olmalarına imkan yok.'' diye karşılık verir. Sensey'de ''Biliyorum. Onların hakisini hissedebiliyorum zaten.'' der. Sodex sevinçle ''Harika. Hemen diğerlerini arayalım öyleyse.'' diyerek telefonu kapatır. Sensey ve Sodex kalan amiral lobisi üyelerini telefonla ararlar. Diğer üyeler sırasıyla telefonlara cevap verirler ve dövüşlerini kazandıklarını söylerler.
Her bir üye zafer haberlerini aldıkça neşeyle dolar. Soru tekniğiyle hızlıca ilerlemekte olan Artyom ''Helal be size.'' der. Mewtwo'da ''Hepimizin eline sağlık.'' diyerek Germa kıyafeti ile havada yol kat etmeye devam eder. Onlar için atmosfer pozitif bir hal almışken Ch3rlo yangının gittikçe arttığını fark eder. O sırada Sensey ile konuşmakta olan Ch3rlo tedirgin bir sesle ''Bir an önce buradan gitmeliyiz Sensey. Alevler yakında her yere ulaşır.'' diyerek onu uyarır.
Sensey'de durumun farkına vararak ''Haklısın. Herkese karargahı terk etmesini söyleyin.'' der. Montana ise elinde telefonla yerde kıpırdayamadan yatan Skywalker'ın başında beklemektedir. Skywalker'a bakar ve ''Duydun mu la? Tüm Devrimci lobisi yenildi.'' diyerek sırıtır. Skywalker hüzünlü ve aynı zamanda öfkeli bir surat ifadesiyle bakakalır. Montana onun yanı başında dikilirken sert bir tonda konuşur. ''İki seçeneğiniz var. Ya komple bize biat edersiniz ya da canınızdan olursunuz.''
Skywalker bu teklife şiddetle karşı çıkarak sesini yükseltir. ''Asla! Asla size biat etmeyiz. Biz özgürlüğü sonuna kadar savunuyoruz, bunun için gerekirse ölürüz!'' Montana duydukları karşısında yalnızca umursamaz bir tavırla sırıtır. ''Oysa size bir şans vermiştim. Çok yazık.'' demesinin ardından elini ısıtarak magma ile kaplamaya başlar. Skywalker son kalan enerjisiyle kendini zorlayarak çizim gücünü kullanır ve bir megafon yaratır.
Tüm gücüyle avazı çıktığı kadar bağırarak diğer üyelere seslenir. ''Devrimciler! Kaybettiğiniz için utanmayın, biz onurumuzdan hiçbir şey kaybetmedik! Şanlı Devrimci ruhumuz ne olursa olsun yaşamaya devam edecek!'' Bunu demesinin ardından elinde tuttuğu megafonu düşürür. Montana hafifçe kıkırdayarak ''Ne kadar acıklı. Son anlarında bile kafa ütülüyorsun.'' der. Skywalker'ın sözlerini duyan Devrimci lobisi üyelerinden Kadir ve Büyük Korsan Kaidou duygulanarak gaza gelirler.
Kadir yerde yatarken hiddetle ''Devrimci lobisi burada sona ermeyecek!'' diye bağırarak büyük bir fırtına oluşturur. Onun yanında olan Ch3rlo şaşırarak ''Ne oluyor lan?'' diye bir tepki verir. Fırtınanın şiddeti iyice arttığı için Ch3rlo yerinde duramayarak rüzgara kapılıp geriye doğru itilir. O esnada diğer amiral lobisi üyeleri de rüzgarın etkisiyle etrafa savrulurlar. Kadir rüzgarı güçlükle kontrol ederek kendisini ve diğer Devrimci lobisi üyelerini havaya doğru kaldırmayı başarır.
Tüm Devrimci lobisi üyeleri rüzgarın yardımıyla havada süzülmektedirler. Kadir havada tüm üyeleri yan yana toplar. Soldier Boy ve Keepr'ın bilinci hala kapalıdır fakat diğer üyeler zorda olsa kendilerine gelebilmişlerdir. Skywalker onlara bakar ve ''Hayatta olmanıza sevindim.'' diyerek gülümser. Büyük Korsan Kaidou ''Şanslıydım. Mewtwo vücudumu kuruttuktan sonra havuza düşüp ıslandığım için kurtuldum.'' der. Tiksav Lee ise ''Ben de Artyom'un üzerime düşürdüğü meteordan iddia ruhunun gücünü kullanarak kurtulabildim.'' diyerek başını eğer.
''Şu ruh en sonunda bir işe yaramış.'' diyen Kadir hafif güler. Tiksav'da karşılık olarak sırıttıktan sonra Büyük Korsan Kaidou yanmakta olan karargahlarının ormanına bakar. Kadir'in yaptığı fırtına yüzünden alevler çok daha hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Büyük Korsan Kaidou buruk bir ses tonuyla ''Tüm karargahımız alevler altında kalacak.'' der. Skywalker ''Artık yapabileceğimiz bir şey yok. Geri çekilmeliyiz.'' diyerek yüzünü asar. Diğerleri istemeye istemeye de olsa onu onaylarlar.
Büyük Korsan Kaidou gözleri yaşlı bir şekilde güçlerini kullanarak büyük bir karga oluşturur. Karga tüm devrimci lobisi üyelerini sırtına alarak oradan uzaklaşmaya başlar. Kadir'in yaptığı rüzgarda hafifleyerek son bulur. Rüzgarın etkisinden dolayı kıpırdayamayan amiral lobisi üyeleri tekrar hareket edebilir hale gelirler. Hepsi havaya baktıklarında Devrimci lobisinin devasa karga eşliğinde uzaklaştıklarını fark ederler.
Ch3rlo bu manzara karşısında sinirlerine hakim olamaz. ''Buraya kadar gelmişken gitmelerine izin veremeyiz.'' diye düşündükten sonra ''Buz Dağı!'' diye bağırarak yerden devasa bir buz kütlesi çıkarır. Buz dağı gittikçe Devrimci lobisine doğru yaklaşmaktadır. Hepsi dehşete düşmüş bir şekilde donakalmışlardır. Kadir ''Şimdi ne yapacağız?'' diyerek seslenir. Skywalker ''Benim hiç enerjim kalmadı.'' diye cevaplar. Büyük Korsan Kaidou ''Benim de aynı şekilde.'' der.
Tiksav Lee ise içten içe ''Bunu benim yapmam lazım.'' diye düşünür. Hissettiği pişmanlık ve hayatta kalma içgüdüsünün birleşimiyle öne doğru atılır. Skywalker telaşla ''Ne yapıyorsun Tiksav?'' diye bağırır. Tiksav Lee içinde artmakta olan bir adrenalin ve güç hisseder. Diğerlerine dönerek ''Bunu bir süredir hissediyordum. Bu benim uyanmamış olan diğer gücüm.'' diyerek yumruğunu sıkar. Diğer üyeler ne tepki vereceklerini bilemez bir halde ona bakarlar. Tiksav Lee güven veren bir gülümseme ile ''Bunu bana bırakın.'' der.
Ardından tekrar önüne döner ve yaklaşmakta olan buz dağını görür. Ne olursa olsun burada ölmeye niyeti yoktur. Şu zamana kadar Devrimcilerle yaşadığı her mutlu anıyı düşünerek derin bir nefes alır. Ardından tüm kalbini ve iradesini ortaya koyup kendilerine gelen buz dağına doğru kolunu uzatarak ''Alev Aynası!'' diye bağırır. Bir anda elinden devasa bir alev çıkar. Alevler tıpkı bir duvar gibi birleşerek kalkan görevi görür ve buz dağı ile havada büyük bir çarpışmaya sebep olur. Buz dağı daha fazla ilerleyemez, alevleri geçemediği için olduğu yerde kalır.
Diğer Devrimciler gördüklerine inanamayarak sevinçle bağırırlar. Kadir çoşkuyla ''Bizi kurtardın Tiksav!'' der. Büyük Korsan Kaidou ''İşte bu be! Harikaydı oğlum!'' diyerek elini havaya kaldırır. Skywalker ise gördükleri karşısında adeta büyülenmiştir. ''Bu Sabo'nun gücü.'' diye mırıldanarak Tiksav Lee'ye gururla bakar. Tiksav'da Devrimcilerin geleceği olacak potansiyeli gördüğü için duygusallaşır ve gözleri dolar. Tiksav Lee'de yaşadığı şok ve heyecan duygusuyla onlara bakar. ''Gerçekten başardım.'' diyerek gülümser.
Devrimci lobisi kargayla beraber olay yerinden uzaklaşırken aşağıdaki Amiral lobisi üyelerini görürler. Skywalker onlara bakarak yüksek sesle seslenir. ''Bu iş burada bitmedi! Hesaplaşacağımız gün gelecek. O gün geldiğinde hepinizi yok edeceğiz!'' Bunu demesinin ardından tüm Amiral lobisi üyelerinin bakışları onların üzerine kilitlenir. Devrimci lobisi gittikçe uzaklaşarak gözden kaybolur. Onların gidişini izlerken Sensey'in yüzünde kararlı bir ifade vardır. Şahin gibi keskin bakan gözlerle kaşlarını çatarak ''O günü sabırsızlıkla bekliyor olacağız.'' der.
Sensey bunu gördükten sonra sırıtarak ''O kalkan şimdiye parçalanır sanıyordum. Silahlanma hakin sağlammış.'' der. Soldier Boy'da belli belirsiz bir sırıtışla karşılık verir. ''Senin de haki savunman beklediğimden sağlammış.'' Sensey gözlüğünü düzelttikten sonra ''Uzun zamandır böyle keyifli bir dövüşe girmemiştim.'' der. Birden sırıtan yüz ifadesi ve daha ses tonu daha ciddi bir hal alır. ''Ama artık oyun vakti bitti.'' Bunu demesinin ardından Soldier Boy'un üzerine hızla ışık lazerleri göndermeye başlar.
Soldier Boy lazerleri kalkanı ile bloklamaya çalışır. Nefes nefese kalmasına rağmen hepsini bloklamayı başarır. Sensey lazer göndermeyi bıraktıktan sonra ''Saldırılarımı güzel karşılıyorsun ama yorulduğunu görebiliyorum. Bu savaşın sonucu belli.'' der. Soldier Boy nefesini toplarken ''Ben olsam o kadar emin konuşmazdım.'' diyerek hafifçe gülümser. Ardından beline takılı olan bir el bombasını çıkarıp Sensey'e doğru fırlatır.
Sensey bombadan rahatlıkla kaçınabileceğini bildiği için telaş yapmadan bekler. Fakat beklemediği bir anda bomba daha ona ulaşmadan havada patlayarak etrafa sürüsüyle şarapnel parçası yayar. Sensey kaçınmaya çalışsa da bunların bir kısmı Sensey'in koluna ve bacağına saplanır. Sensey acıyla dişlerini sıkar. Soldier Boy tam bu anda kalkanını süratle Sensey'e doğru fırlatır. Kalkan hızla Sensey'in karnına isabet eder ve onu geriye fırlatarak bir ağaca çarpmasını sağlar.
Bağıran Sensey'in karnı kan içinde kalır. Karnına baktığında kalkanın karnını delmiş olduğunu fark eder. İçinden ''Bu kadar acı hissetmeyeli ne kadar zaman oldu?'' diye geçirir. O sırada Soldier Boy hiç beklemeden Sensey'in dibine gelir. Hakiyle kapladığı yumruklar ile Sensey'in yüzüne arka arkaya yumruklar atmaya başlar. Soldier Boy hırsla yumruklar savururken yüzü kan içinde kalan Sensey'in gözlüğü yere düşer.
Soldier Boy yumruk atmayı kestikten sonra yorulmuş bir şekilde lafa girer. ''Gerçek adaletle şimdi tanışacaksın.'' Bunu dedikten sonra Soldier Boy'un gövdesi parıldamaya başlar. Sensey Soldier Boy'un tekrar bir patlama yaratacağını anlayarak telaşa kapılır. Sensey aniden parıltı formuna geçerek çok parlak bir ışık yayar. Bu yoğun ışık karşısında Soldier Boy gözlerini açık tutamaz ve acı içinde geriye doğru çekilir. Sensey bu anı fırsat bilerek kollarını çapraz şekilde birleştirip havaya kaldırır. ''Yasakani no Magatama!'' diyerek bir sürü ışık lazeri yollar.
Soldier Boy önünü göremediği için lazerlerden kaçınamaz ve saldırılar vücuduna isabet eder. Lazerler vücudunu delip geçerek ona büyük bir hasar verir. Soldier Boy saldırı sonucu kanlar içinde sırt üstü yere düşer. Sensey karnına saplanmış olan kalkanı çıkarıp bir köşeye fırlatır. Eliyle karnındaki yarasını tutarak derin bir nefes alır. Ardından ışıktan bir kılıç yaratır. Kılıcı ile Soldier Boy'un üzerine doğru yürür. ''Bu keyifli dövüş için sağol. Seni iyi hatırlayacağım.'' der gülümseyerek.
Kılıcını saplamak üzereyken Soldier Boy Sensey'in ayağına bir tekme atarak bir anlığına dengesini kaybetmesini sağlar. O anda Soldier Boy yerde dönerek Sensey'den uzaklaşır. Zorlukla da olsa tekrar ayağa kalkmaya başarır. İkisi de ağır yaralı durumdadır ve sınırlarına yaklaştıklarının farkındadırlar. Sensey bıkkın bir suratla ''Yolun sonuna geldin. Pes et artık.'' der. Soldier Boy ise sırıtarak ''Aynısı senin içinde geçerli.'' cevabını verir.
Sensey ''Daha ne kadar dayanabileceğini sanıyorsun?'' diyerek kaşlarını çatar. Soldier Boy yumruklarını sıkarak havaya kaldırır. Kararlı bir ifadeyle ''Bunu bütün gün yapabilirim.'' der. Sensey bu kararlığı takdir ettiğini hissederek iki elini birleştirerek havaya kaldırır. ''Öyleyse bunu kullanma vakti geldi.'' Soldier Boy ne yapmak üzere olduğunu merak ederken Sensey ''Seni çağırıyorum amca.'' der. Soldier Boy şaşkınlıkla ''Ne amcasından bahsediyorsun sen?'' diye sorar. Birden arkasında birinin belirdiğini hisseder.
Arkasını döndüğünde karşısında Sensey'in amcasını görür. Gördüğüne inanamaz bir halde ''Yoksa bu Japonya'daki çaycı amcan mı?'' der. Sensey'in amcası ''Sadece çaycı değil.'' diyerek sırıttıktan sonra ''Sahte Spoiler Tekniği!'' diye sesini yükselterek kolunu kaldırır. Soldier Boy aniden kafasının içinde bir spoiler görüntüsü dönmeye başlar. Ne yaparsa yapsın o spoilerı düşünmekten ve görmekten kurtulamaz. Soldier Boy ızdırap içinde kafasını tutarak bağırırken Sensey sırıtarak ''Japonya'dan bana spoiler sağlayan amcam bu.'' der.
Soldier Boy Akainu'nun Dragon'u dövdüğüne dair bir spoiler görüntüsünü devamlı görmektedir. Soldier Boy ''Hayır! Bu gerçek değil çıkar şunu kafamdan!'' diye feryat ederek can çekişirken Sensey'in amcası ona doğru yaklaşır. ''Acına son vereyim.'' demesinin ardından elindeki çay tepsisini hızla sallamaya başlar. ''Çaycı Damgası!'' diye bağırarak tepsiyle Soldier Boy'un kafasına sert bir şekilde vurur. Saldırının etkisiyle Soldier Boy daha fazla dayanamaz ve bilincini yitirerek olduğu yerde bayılır.
Sensey amcasına bakarak içtenlikle gülümser ve ''Teşekkürler amca.'' der. Amcası ise ''Ne demek yeğenim.'' diyerek başıyla onu selamlar. Ardından bedeni yavaşça kaybolmaya başlarken ''Artık gitsem iyi olur.'' der. Sensey'de ''Görüşürüz amca, hayırlı işler.'' diyerek çağırma tekniğinin sona ermesini bekler. Sonrasında yerde yatan Soldier Boy'un yanı başına gelir ve ona doğru eğilerek konuşur. ''Bizim adalet anlayışımız sandığınızdan daha güçlü.''
Devrimci Karargahı Kuzey Bölgesi Savaşı - Kazanan: Sensey
O esnada Sodex eline tekrar telefonunu alır ve Sensey'i aramayı dener. Keepr yenildiği için Amiral lobisinin telefonlarının iletişimini engelleyen gücüde ortadan kalkmıştır. Sodex Sensey'i aramayı başarır. Telefonu açan Sensey'e hemen ''İyi misin Sensey?'' diye sorar. Sensey güçlükle ''Pek iyi durumda değilim ama Soldier Boy'u yenmeyi başardım. Ya sen?'' diye sorar. Sodex bunu duyunca rahat bir nefes alarak ''Ben de Keepr'ı yenmeyi başardım.'' der.
Sensey ''Tebrikler. Şimdi diğerlerine ulaşmamız lazım.'' diyerek usulca gülümser. Sodex ''Kaybetmiş olmalarına imkan yok.'' diye karşılık verir. Sensey'de ''Biliyorum. Onların hakisini hissedebiliyorum zaten.'' der. Sodex sevinçle ''Harika. Hemen diğerlerini arayalım öyleyse.'' diyerek telefonu kapatır. Sensey ve Sodex kalan amiral lobisi üyelerini telefonla ararlar. Diğer üyeler sırasıyla telefonlara cevap verirler ve dövüşlerini kazandıklarını söylerler.
Her bir üye zafer haberlerini aldıkça neşeyle dolar. Soru tekniğiyle hızlıca ilerlemekte olan Artyom ''Helal be size.'' der. Mewtwo'da ''Hepimizin eline sağlık.'' diyerek Germa kıyafeti ile havada yol kat etmeye devam eder. Onlar için atmosfer pozitif bir hal almışken Ch3rlo yangının gittikçe arttığını fark eder. O sırada Sensey ile konuşmakta olan Ch3rlo tedirgin bir sesle ''Bir an önce buradan gitmeliyiz Sensey. Alevler yakında her yere ulaşır.'' diyerek onu uyarır.
Sensey'de durumun farkına vararak ''Haklısın. Herkese karargahı terk etmesini söyleyin.'' der. Montana ise elinde telefonla yerde kıpırdayamadan yatan Skywalker'ın başında beklemektedir. Skywalker'a bakar ve ''Duydun mu la? Tüm Devrimci lobisi yenildi.'' diyerek sırıtır. Skywalker hüzünlü ve aynı zamanda öfkeli bir surat ifadesiyle bakakalır. Montana onun yanı başında dikilirken sert bir tonda konuşur. ''İki seçeneğiniz var. Ya komple bize biat edersiniz ya da canınızdan olursunuz.''
Skywalker bu teklife şiddetle karşı çıkarak sesini yükseltir. ''Asla! Asla size biat etmeyiz. Biz özgürlüğü sonuna kadar savunuyoruz, bunun için gerekirse ölürüz!'' Montana duydukları karşısında yalnızca umursamaz bir tavırla sırıtır. ''Oysa size bir şans vermiştim. Çok yazık.'' demesinin ardından elini ısıtarak magma ile kaplamaya başlar. Skywalker son kalan enerjisiyle kendini zorlayarak çizim gücünü kullanır ve bir megafon yaratır.
Tüm gücüyle avazı çıktığı kadar bağırarak diğer üyelere seslenir. ''Devrimciler! Kaybettiğiniz için utanmayın, biz onurumuzdan hiçbir şey kaybetmedik! Şanlı Devrimci ruhumuz ne olursa olsun yaşamaya devam edecek!'' Bunu demesinin ardından elinde tuttuğu megafonu düşürür. Montana hafifçe kıkırdayarak ''Ne kadar acıklı. Son anlarında bile kafa ütülüyorsun.'' der. Skywalker'ın sözlerini duyan Devrimci lobisi üyelerinden Kadir ve Büyük Korsan Kaidou duygulanarak gaza gelirler.
Kadir yerde yatarken hiddetle ''Devrimci lobisi burada sona ermeyecek!'' diye bağırarak büyük bir fırtına oluşturur. Onun yanında olan Ch3rlo şaşırarak ''Ne oluyor lan?'' diye bir tepki verir. Fırtınanın şiddeti iyice arttığı için Ch3rlo yerinde duramayarak rüzgara kapılıp geriye doğru itilir. O esnada diğer amiral lobisi üyeleri de rüzgarın etkisiyle etrafa savrulurlar. Kadir rüzgarı güçlükle kontrol ederek kendisini ve diğer Devrimci lobisi üyelerini havaya doğru kaldırmayı başarır.
Tüm Devrimci lobisi üyeleri rüzgarın yardımıyla havada süzülmektedirler. Kadir havada tüm üyeleri yan yana toplar. Soldier Boy ve Keepr'ın bilinci hala kapalıdır fakat diğer üyeler zorda olsa kendilerine gelebilmişlerdir. Skywalker onlara bakar ve ''Hayatta olmanıza sevindim.'' diyerek gülümser. Büyük Korsan Kaidou ''Şanslıydım. Mewtwo vücudumu kuruttuktan sonra havuza düşüp ıslandığım için kurtuldum.'' der. Tiksav Lee ise ''Ben de Artyom'un üzerime düşürdüğü meteordan iddia ruhunun gücünü kullanarak kurtulabildim.'' diyerek başını eğer.
''Şu ruh en sonunda bir işe yaramış.'' diyen Kadir hafif güler. Tiksav'da karşılık olarak sırıttıktan sonra Büyük Korsan Kaidou yanmakta olan karargahlarının ormanına bakar. Kadir'in yaptığı fırtına yüzünden alevler çok daha hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Büyük Korsan Kaidou buruk bir ses tonuyla ''Tüm karargahımız alevler altında kalacak.'' der. Skywalker ''Artık yapabileceğimiz bir şey yok. Geri çekilmeliyiz.'' diyerek yüzünü asar. Diğerleri istemeye istemeye de olsa onu onaylarlar.
Büyük Korsan Kaidou gözleri yaşlı bir şekilde güçlerini kullanarak büyük bir karga oluşturur. Karga tüm devrimci lobisi üyelerini sırtına alarak oradan uzaklaşmaya başlar. Kadir'in yaptığı rüzgarda hafifleyerek son bulur. Rüzgarın etkisinden dolayı kıpırdayamayan amiral lobisi üyeleri tekrar hareket edebilir hale gelirler. Hepsi havaya baktıklarında Devrimci lobisinin devasa karga eşliğinde uzaklaştıklarını fark ederler.
Ch3rlo bu manzara karşısında sinirlerine hakim olamaz. ''Buraya kadar gelmişken gitmelerine izin veremeyiz.'' diye düşündükten sonra ''Buz Dağı!'' diye bağırarak yerden devasa bir buz kütlesi çıkarır. Buz dağı gittikçe Devrimci lobisine doğru yaklaşmaktadır. Hepsi dehşete düşmüş bir şekilde donakalmışlardır. Kadir ''Şimdi ne yapacağız?'' diyerek seslenir. Skywalker ''Benim hiç enerjim kalmadı.'' diye cevaplar. Büyük Korsan Kaidou ''Benim de aynı şekilde.'' der.
Tiksav Lee ise içten içe ''Bunu benim yapmam lazım.'' diye düşünür. Hissettiği pişmanlık ve hayatta kalma içgüdüsünün birleşimiyle öne doğru atılır. Skywalker telaşla ''Ne yapıyorsun Tiksav?'' diye bağırır. Tiksav Lee içinde artmakta olan bir adrenalin ve güç hisseder. Diğerlerine dönerek ''Bunu bir süredir hissediyordum. Bu benim uyanmamış olan diğer gücüm.'' diyerek yumruğunu sıkar. Diğer üyeler ne tepki vereceklerini bilemez bir halde ona bakarlar. Tiksav Lee güven veren bir gülümseme ile ''Bunu bana bırakın.'' der.
Ardından tekrar önüne döner ve yaklaşmakta olan buz dağını görür. Ne olursa olsun burada ölmeye niyeti yoktur. Şu zamana kadar Devrimcilerle yaşadığı her mutlu anıyı düşünerek derin bir nefes alır. Ardından tüm kalbini ve iradesini ortaya koyup kendilerine gelen buz dağına doğru kolunu uzatarak ''Alev Aynası!'' diye bağırır. Bir anda elinden devasa bir alev çıkar. Alevler tıpkı bir duvar gibi birleşerek kalkan görevi görür ve buz dağı ile havada büyük bir çarpışmaya sebep olur. Buz dağı daha fazla ilerleyemez, alevleri geçemediği için olduğu yerde kalır.
Diğer Devrimciler gördüklerine inanamayarak sevinçle bağırırlar. Kadir çoşkuyla ''Bizi kurtardın Tiksav!'' der. Büyük Korsan Kaidou ''İşte bu be! Harikaydı oğlum!'' diyerek elini havaya kaldırır. Skywalker ise gördükleri karşısında adeta büyülenmiştir. ''Bu Sabo'nun gücü.'' diye mırıldanarak Tiksav Lee'ye gururla bakar. Tiksav'da Devrimcilerin geleceği olacak potansiyeli gördüğü için duygusallaşır ve gözleri dolar. Tiksav Lee'de yaşadığı şok ve heyecan duygusuyla onlara bakar. ''Gerçekten başardım.'' diyerek gülümser.
Devrimci lobisi kargayla beraber olay yerinden uzaklaşırken aşağıdaki Amiral lobisi üyelerini görürler. Skywalker onlara bakarak yüksek sesle seslenir. ''Bu iş burada bitmedi! Hesaplaşacağımız gün gelecek. O gün geldiğinde hepinizi yok edeceğiz!'' Bunu demesinin ardından tüm Amiral lobisi üyelerinin bakışları onların üzerine kilitlenir. Devrimci lobisi gittikçe uzaklaşarak gözden kaybolur. Onların gidişini izlerken Sensey'in yüzünde kararlı bir ifade vardır. Şahin gibi keskin bakan gözlerle kaşlarını çatarak ''O günü sabırsızlıkla bekliyor olacağız.'' der.
17. Bölüm - Çalkalanan Gündem
Amiral ve Devrimci lobisinin arasında yaşanan savaşın üzerinden bir hafta geçmiştir. Karargahta çıkan orman itfaiye ekipleri tarafından güçlükle söndürülmüştür. Karargahın merkez binasının tamamı, ormanın ise büyük bir kısmı yanarak kül olmuştur. Devrimci lobisinin yenildiği ve karargahlarını terk ettikleri haberi ise tüm foruma yayılmıştır. Yonko lobisi tatlılar ile çevrili kasabalarındaki pastadan yapılma olan şatonun içinde toplanmışlardır.
Hep birlikte bir kahvaltı yapmaktadırlar. Üyeler kahvaltılarını yaparlarken bir yandan son gelişmeleri okumaktadırlar. Ellerindeki gazete haberine şaşkınlıkla bakmaktadırlar. O esnada içeriye ''Günaydın.'' diyerek Kenshiro girer. Gif gücüyle oluşturduğu Sünger Bob gifini havaya yansıtmaktadır. Diğerleri ona bakar fakat Kenshiro yüzlerindeki şaşkınlığı fark ederek ''Ne oldu?'' diye sorar. ''Devrimciler Amiral lobisine yenilmiş.'' der Berkay.
Kenshiro'nun uykulu gözleri birden açılır ve onlara dikkat kesilir. Mercury haberi tekrar okuyup emin olduktan sonra ''Amiral lobisinin zayıfladığını sanıyorduk, böyle bir şey nasıl olabilir?'' der. Dattebayo ''Görünüşe bakılırsa onları hafife almışız canısı.'' diyerek çayını yudumlar. ''Devrimciler şu an nerede acaba? Karargahlarını kaybetmek zor olmalı.'' diye mırıldanır Kekomancer telefonundan yayıncı dramalarını takip ederken. Glorfindel ekmeğine tereyağı sürerken ''Kimse nerede olduklarını bilmiyor. Gizlenmek konusunda oldukça iyiler.'' der.
Kenshiro ''Mutlaka başka bir yerlerde daha karargahları vardır, onlardan birine çekilmişlerdir.'' diyerek henüz olayın şokunu atlatamamış bir halde sandalyesine oturur. Reiper ise keyfi kaçık bir şekilde ''Bundan sonra toparlanmaları zor olur.'' der. Kekomancer önündeki simide uzanırken lafa girer. ''Bence Devrimci lobisine yardım etmeliyiz.'' Bunu demesinin üzerine masadaki tüm gözler üzerine çevrilir. Dattebayo'nun lokması boğazında kalır gibi olur. ''O nereden çıktı anasını satayım.'' diyerek hafif öksürür.
Kekomancer gözlerini devirerek ''Daha öncede onlarla müttefik olma fikrini ortaya atmıştım ya.'' der. Berkay şüpheci bir bakışla ''Hâlâ bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum.'' diyerek gözlüğünü düzeltir. Kekomancer karşılık olarak ''İlk bakışta bizim lobimiz ve Devrimci lobisi arasında bir korelasyon yok gibi görülebilir fakat onlarla ortak bir yanımız var.'' cevabını verir. Reiper meraklı gözlerle ''Neymiş o?'' diye sorar. Kekomancer ''Amirallerden haz etmiyor oluşumuz.'' der herkese bakarak.
Diğerleri bu cevap karşısında bir anlığına sessizliğe bürünürler. Ardından Kenshiro ''Bak bu konuda haklı işte.'' diyerek sessizliği bozar. Kekomancer kendisine hak verilmesinin getirdiği sevinçle lafına devam eder. ''Ayrıca içinde bulunduğumuz konjonktür ele alındığında Amiral lobisi ileride bize de sorun çıkarabilir. Devrimci lobisi ile güçlerimizi birleştirmemiz en akıllıcası olur.'' Reiper Mercury'e dönerek ''Sen ne diyorsun bu işe?'' diye sorar. Mercury üzerine biraz düşündükten sonra ''Keko haklı olabilir savcım. Amiral lobisini küçümsemeye devam edemeyiz.'' der.
Glorfindel çayına döktüğü şekeri karıştırırken ''Mercury bile böyle diyorsa durum ciddi demektir.'' diyerek güler. Mercury elindeki gazeteyi masaya bırakıp diğerlerine bakar. ''Siz ne diyorsunuz peki bu teklife?'' Kenshiro yanında getirdiği dambılı kaldırıken ''Bana hiç fark etmez.'' der. Berkay ''Madem kabul ettiniz, yapalım gitsin.'' diyerek omuz silker. Dattebayo lokmasını yuttuktan sonra ''Bizim yaramıza olacağı sürece ben varım.'' der.
Glorfindel arkasına yaslanırken sırıtır. ''Devrimci lobisi ha? O kadar da kötü bir ittifak olmaz.'' Reiper ise çöreğinden bir ısırık aldıktan sonra ''Benim için sorun yok.'' der. Bunları duyduktan sonra Mercury ''Öyleyse Devrimci lobisine ittifak mesajı yollayacağız.'' diyerek kararlı bir yüz ifadesi takınır. Diğer üyelerde kafalarını sallayarak onaylayıcı bir şekilde ona bakarlar.
Lastik lobisi doğanın içinde, yeşilliklerin arasındaki villalarının bahçesinde oturmaktadırlar. Bir yandan piknik yaparken bir yandan da birlikte sohbet etmektedirler. Alpamis yine mangalın başında etler ile ilgilenmektedir. Diğerleri de çimenlerin üstüne yayılmış olan piknik örtüsünün üzerinde diğer yemekleri yemektedirler. Alpamis mangalın başından ''Devrimci lobisine olanları duydunuz mu beyler?'' diye bir soru yöneltir. Raiden bifteğini ısırırken ''Evet duydum. En karşıt oldukları lobi tarafından yenilgiye uğratılmak berbat bir his olmalı.'' der.
Çörekçioğlu Luffy ''Bizi pek ilgilendiren bir durum değil.'' diyerek bardağına kola doldurmaya devam eder. Tombe ise meyve sepetinden aldığı muzu soyarken ''Sonuçta fanı oldukları Dragon bizim Luffy'nin babası. Bizim içinde üzücü oldu bence.'' der. FrostPale ''Dragon'a Luffy'e baktığım gibi bakamıyorum. Adamda o D. damarını henüz göremedik.'' diyerek köftelerini ağzına atar.
Bunu duyan Alpamis mangalı yellerken gülümseyerek cevap verir. ''Kimse Luffy reis gibi olamaz zaten. Yetiş ya Luffy.'' Jacques bıçağıyla etlerini dilimlerken ''Aynen öyle. Kimse onun yerini tutamıyor valla.'' diye karşılık verir. Chris içeceğini kafasına diktikten sonra lafa girer. ''Amiral lobisinin bundan sonraki hamlesi ne olur sizce?'' Jacques çatalını dilimlediği etlere batırırken ''Onu bilmem ama umarım bizde Kılıç lobisini bitirebiliriz.'' cevabını verir.
Raiden bifteğini bitirmesinin ardından ''Benim bundan hiç şüphem yok. Sizin var mı?'' diye sorar. Tombe kendinden emin bir şekilde ''Yok tabi ki.'' der. FrostPale ''Benimde yok. Sizlere güvenim tam.'' diyerek sırıtır. Jacques kafasını hayır şeklinde sallayarak ''Bir an bile şüphe etmedim.'' der. Chris 'Kendimi o güne saklıyorum.'' diyerek yumruklarını sıkar.
''Kılıç lobisini alt etmek mi? Çocuk oyuncağı.'' diyen Çörekçioğlu ise küçümseyici bir tavırla parmaklarını çatırdatır. Bunun üzerine Alpamis elinde pişirdiği etlerle birlikte onların yanına doğru gelir ve örtünün üzerine oturur. Yüzünü tüm üyelere döndükten sonra gülümseyerek ''Merak etmeyin. Yakında Kılıç lobisine karşı kazanacağımız zaferde aynı bu şekilde manşetlerde olacak.'' der. Diğer üyelerde motive olmuş bir şekilde pikniklerine devam ederler.
Sanji lobisi dört katlı apartmanlarının dördüncü katındaki dairesinin içinde masanın etrafına toplanmış bir şekilde sohbet etmektedirler. Bir yandan da sigara içmekte ve kart oyunu oynamaktadırlar, ortalık duman altı vaziyettedir. Excessum odayı biraz havalandırmak için ayağa kalkarak pencereye doğru yönelir. O esnada elindeki gazeteye bakan Itachi_27 ''Bu olamaz. Amiral lobisi nasıl kazanabilir ya!'' diyerek isyan eder. Invictus elinde tuttuğu kartları kararken ''İçlerinde Montana ve Sodex varken kazanmalarına şaşırmadım doğrusu.'' der.
Feitan ''Hurdacı lobisinden arkadaşların olduğu için mi böyle diyorsun?'' diyerek sigarasının dumanını üfler. Invictus sırıtarak ''Sırf ondan değil.'' der. Historia sigarasının küllerini küllüğe dökerken ''Dragon'un mangada icraat yapmıyor oluşu Devrimci lobisine de kötü yansımış.'' diyerek kıkırdar. Bunu duyan diğer üyelerde hafifçe kahkaha atarlar. BattalGazi gülmeyi kestikten sonra sigarasını içine çeker ve ''Daha devrim yapma zamanı değilmiş anlaşılan.'' der.
''Elbet onunda zamanı gelecek. Amiral lobisi de yenilginin tadına bakacaktır.'' diyen Itachi_27 elindeki gazeteyi tadı kaçmış bir halde masaya fırlatır. Excessum açtığı pencereden dışarı bakıp temiz hava aldıktan sonra yüzünü diğerlerine doğru döner. ''Itachi_27'nin morali baya bozulmuş gibi.'' diyerek cıvık bir şekilde güler. Itachi_27 Invictus'un kartları dağıtışını izlerken asık bir suratla ''Dalga geçme Excessum.'' der.
''Amiral lobisinden sevdiğim kişiler vardı. O yüzden bu habere o kadar üzülmedim.'' diyen Kuroashi no Sanji önüne koyulan kartları eline alır. O esnada Excessum tekrardan masaya doğru yürürken cebinden çıkardığı çakmağıyla bir sigara daha yakar. Ardından ''Aslında Amiral lobisi ile arayı yakın tutarsak bizim içinde iyi olabilir.'' diyerek diğerlerine bakar. Diğer üyeler bu sözün karşısında dikkatlerini ona çevirirler. Invictus ''Sen ciddi misin?'' diye bir soru yöneltir.
Excessum yaktığı sigarasını tüttürürken ''Neden olmasın?'' der. Kuroashi no Sanji bir yandan elinde tuttuğu kartlara bakarken lafa dahil olur. ''İşler ilginçleşmeye başladı sanki.'' Itachi_27 ona doğru dönerek ''Yok artık. Böyle bir şey mümkün değil.'' der. Feitan ''Fazla sigara dumanına maruz kalmak kafa yaptı galiba.'' diyerek güler. Historia ise ciddi bir ifade takınarak Excessum'a bir soru sorar. ''Neden böyle düşünüyorsun peki?''
Excessum ''Hep tek başına olmaktansa bir ittifağımızın olması daha yararlı olur bence. Amiral lobisi de bunun için güçlü bir aday.'' BattalGazi sigarasını söndürdükten sonra lafa girer. ''Eğer güçlenmemize yardımı dokunacaksa onları arkamıza almamız iyi olabilir evelallah.'' Excessum onu onaylar bir şekilde başını sallar. Historia ''İyi de onları ikna edebileceğimizi nereden çıkardın?'' diyerek meraklı gözlerle Excessum'a bakar. ''Senin maddi imkanların sayesinde onları ikna etmek zor olmaz diye düşünüyorum.'' diye cevap verir Excessum.
Historia bu cevabı kafasında biraz tarttıktan sonra ''Peki madem.'' der. Invıctus ''Ben Lastik lobisinin de iyi bir ittifak olacağını düşünüyorum, özellikle Kılıç lobisine karşı.'' diyerek tek bir kartını masaya koyar ve diğer kartları toplar. Kuroashi no Sanji araya girerek ''Eğer Amiral veya Lastik lobilerinden biri ile ittifak kurabilirsek Kılıç lobisinin hiç şansı kalmaz.'' der. Historia ''O zaman bu yeni planı devreye sokabiliriz.'' diyerek gülümser. Diğer çoğu üyenin de bu fikri mantıklı bulmasının ardından oyuna devam ederler.
Shanks lobisi güneş tepedeyken denizin ortasında bir korsan gemisinin güvertesinde toplanmış bir şekilde oturmaktadırlar. Dalgaların sesi eşliğinde sakelerini içerken önlerinde ki yuvarlak masasının üzerinde duran gazeteye bakmaktadırlar. Haberi okuduktan sonra Kuroro sırıtarak ''Biliyordum. Helal olsun Montana.'' der. Bunun üzerine Arthur Morgan ''Amiral lobisine o kadar bayılmamana rağmen bu habere sevindin mi?'' diyerek sakesini yudumlar.
Bogeyman ayaklarını masaya doğru uzatarak keyif çatarken ''Bu sonucu Devrimci lobisinin kazanmasına tercih eder. O yüzden sevinmiştir bence.'' der. ''Sadece o yüzden değil. Amiral lobisinde olan Montana ve Sodex gibi üyeleri ayrıca seviyor.'' diyen Shakan ise doktor önlüğünü iliklemektedir. Kuroro sakeyi kafasına diktikten sonra ağzının kenarını silerek ''Devrimci lobisinin kaybedişini görmek benim için her zaman keyifli olur.'' der.
Diğer üyeler bu lafın üzerine biraz gülüştükten sonra telefonuyla Formula 1 ligine göz atan Kaizokuou lafa girer. ''Kazansalar bile tam olarak işlerini bitirememişler. Devrimci lobisi geri çekilmiş.'' Shakan bir yandan önünde duran not kağıtlarını karıştırırken cevap verir. ''İleride tekrar savaşmaları sürpriz olmaz.'' Arthur Morgan ''İki lobiyi de tanıyorsam bu mesele henüz kapanmamıştır.'' diyerek elindeki sake bardağını sallar. Bogeyman olacakları hayal ederek heyecanla ''Sonunda kimin yok olacağını merak ediyorum.'' der.
O sırada kendi sake bardağını dolduran Tyr sohbete katılır. ''Yeniden savaşsalar bile Devrimci lobisinin kazanacağını sanmam.'' Kuroro bunu duyunca aklına takılan bir soruyu dile getirir. ''Sen aynı zamanda amiral lobisinde değil miydin? Niye onlarla savaşa gitmedin?'' Tyr sake bardağını doldurduktan sonra ''Unuttun galiba o gün sizlerleydim ve kafamız güzeldi. Sabah ayılamadığım için savaşa gidememiştim.'' der. Kuroro ''Doğru ya. O güne dair pek bir şey hatırlamıyorum.'' diyerek kahkaha atar. '
''O kadar içersen olacağı bu. Sana içkiyi azaltmanı söylemiştim Kuroro.'' der Shakan kaşlarını çatarak. Kuroro ise bu tavsiyeyi pek ciddiye alıyor gibi görünmemektedir. Shakan'a bakarak ''Lobinin doktoru olduğun için minnettarım ama merak etme. Bana bir şey olmaz.'' cevabını verir. Shakan iç çekerek ''Umarım öyledir.'' der. Bogeyman ise ''Hiç dert etmeyin eğer Kuroro'ya bir şey olursa yeni lider benim.'' diyerek pişkin bir ifadeyle sırıtır. Diğer üyeler siniri bozulmuş bir şekilde hep bir ağızdan ''Hiçte bile.'' diyerek karşılık verirler.
Bogeyman ise gözlerini devirdikten sonra ''Tamam lider adaylarından biri olurum o zaman.'' diyerek düzeltme yapar. Kuroro bu cümleyi yalnızca gülerek geçiştirir. Arthur Morgan Bogeyman'e bakarak ''Şansını zorlama istersen. Kuroro'ya hiçbir şey olmayacak.'' der. Bogeyman daha fazla uzatmak istemediği için ''Aman neyse ne.'' diyerek susar. Bunun ardından Kuroro daha ciddi bir yüz ifadesine bürünür.
''Hey millet, biriyle yarım kalmış bir hesabımız vardı unuttunuz mu?'' Diğerleri hatırladıklarını belli edecek bir şekilde Kuroro'ya bakarlar. Kuroro elinde tuttuğu sake bardağını yavaşça kaldırır ve içkisinden bir yudum almadan önce tıpkı bir avcı gibi bakan gözlerini kısarak soğuk bir ses tonuyla konuşur. ''Sizce de zamanı gelmedi mi? Artyom'u bitirmenin.''
Hep birlikte bir kahvaltı yapmaktadırlar. Üyeler kahvaltılarını yaparlarken bir yandan son gelişmeleri okumaktadırlar. Ellerindeki gazete haberine şaşkınlıkla bakmaktadırlar. O esnada içeriye ''Günaydın.'' diyerek Kenshiro girer. Gif gücüyle oluşturduğu Sünger Bob gifini havaya yansıtmaktadır. Diğerleri ona bakar fakat Kenshiro yüzlerindeki şaşkınlığı fark ederek ''Ne oldu?'' diye sorar. ''Devrimciler Amiral lobisine yenilmiş.'' der Berkay.
Kenshiro'nun uykulu gözleri birden açılır ve onlara dikkat kesilir. Mercury haberi tekrar okuyup emin olduktan sonra ''Amiral lobisinin zayıfladığını sanıyorduk, böyle bir şey nasıl olabilir?'' der. Dattebayo ''Görünüşe bakılırsa onları hafife almışız canısı.'' diyerek çayını yudumlar. ''Devrimciler şu an nerede acaba? Karargahlarını kaybetmek zor olmalı.'' diye mırıldanır Kekomancer telefonundan yayıncı dramalarını takip ederken. Glorfindel ekmeğine tereyağı sürerken ''Kimse nerede olduklarını bilmiyor. Gizlenmek konusunda oldukça iyiler.'' der.
Kenshiro ''Mutlaka başka bir yerlerde daha karargahları vardır, onlardan birine çekilmişlerdir.'' diyerek henüz olayın şokunu atlatamamış bir halde sandalyesine oturur. Reiper ise keyfi kaçık bir şekilde ''Bundan sonra toparlanmaları zor olur.'' der. Kekomancer önündeki simide uzanırken lafa girer. ''Bence Devrimci lobisine yardım etmeliyiz.'' Bunu demesinin üzerine masadaki tüm gözler üzerine çevrilir. Dattebayo'nun lokması boğazında kalır gibi olur. ''O nereden çıktı anasını satayım.'' diyerek hafif öksürür.
Kekomancer gözlerini devirerek ''Daha öncede onlarla müttefik olma fikrini ortaya atmıştım ya.'' der. Berkay şüpheci bir bakışla ''Hâlâ bunun gerekli olduğunu düşünmüyorum.'' diyerek gözlüğünü düzeltir. Kekomancer karşılık olarak ''İlk bakışta bizim lobimiz ve Devrimci lobisi arasında bir korelasyon yok gibi görülebilir fakat onlarla ortak bir yanımız var.'' cevabını verir. Reiper meraklı gözlerle ''Neymiş o?'' diye sorar. Kekomancer ''Amirallerden haz etmiyor oluşumuz.'' der herkese bakarak.
Diğerleri bu cevap karşısında bir anlığına sessizliğe bürünürler. Ardından Kenshiro ''Bak bu konuda haklı işte.'' diyerek sessizliği bozar. Kekomancer kendisine hak verilmesinin getirdiği sevinçle lafına devam eder. ''Ayrıca içinde bulunduğumuz konjonktür ele alındığında Amiral lobisi ileride bize de sorun çıkarabilir. Devrimci lobisi ile güçlerimizi birleştirmemiz en akıllıcası olur.'' Reiper Mercury'e dönerek ''Sen ne diyorsun bu işe?'' diye sorar. Mercury üzerine biraz düşündükten sonra ''Keko haklı olabilir savcım. Amiral lobisini küçümsemeye devam edemeyiz.'' der.
Glorfindel çayına döktüğü şekeri karıştırırken ''Mercury bile böyle diyorsa durum ciddi demektir.'' diyerek güler. Mercury elindeki gazeteyi masaya bırakıp diğerlerine bakar. ''Siz ne diyorsunuz peki bu teklife?'' Kenshiro yanında getirdiği dambılı kaldırıken ''Bana hiç fark etmez.'' der. Berkay ''Madem kabul ettiniz, yapalım gitsin.'' diyerek omuz silker. Dattebayo lokmasını yuttuktan sonra ''Bizim yaramıza olacağı sürece ben varım.'' der.
Glorfindel arkasına yaslanırken sırıtır. ''Devrimci lobisi ha? O kadar da kötü bir ittifak olmaz.'' Reiper ise çöreğinden bir ısırık aldıktan sonra ''Benim için sorun yok.'' der. Bunları duyduktan sonra Mercury ''Öyleyse Devrimci lobisine ittifak mesajı yollayacağız.'' diyerek kararlı bir yüz ifadesi takınır. Diğer üyelerde kafalarını sallayarak onaylayıcı bir şekilde ona bakarlar.
Lastik lobisi doğanın içinde, yeşilliklerin arasındaki villalarının bahçesinde oturmaktadırlar. Bir yandan piknik yaparken bir yandan da birlikte sohbet etmektedirler. Alpamis yine mangalın başında etler ile ilgilenmektedir. Diğerleri de çimenlerin üstüne yayılmış olan piknik örtüsünün üzerinde diğer yemekleri yemektedirler. Alpamis mangalın başından ''Devrimci lobisine olanları duydunuz mu beyler?'' diye bir soru yöneltir. Raiden bifteğini ısırırken ''Evet duydum. En karşıt oldukları lobi tarafından yenilgiye uğratılmak berbat bir his olmalı.'' der.
Çörekçioğlu Luffy ''Bizi pek ilgilendiren bir durum değil.'' diyerek bardağına kola doldurmaya devam eder. Tombe ise meyve sepetinden aldığı muzu soyarken ''Sonuçta fanı oldukları Dragon bizim Luffy'nin babası. Bizim içinde üzücü oldu bence.'' der. FrostPale ''Dragon'a Luffy'e baktığım gibi bakamıyorum. Adamda o D. damarını henüz göremedik.'' diyerek köftelerini ağzına atar.
Bunu duyan Alpamis mangalı yellerken gülümseyerek cevap verir. ''Kimse Luffy reis gibi olamaz zaten. Yetiş ya Luffy.'' Jacques bıçağıyla etlerini dilimlerken ''Aynen öyle. Kimse onun yerini tutamıyor valla.'' diye karşılık verir. Chris içeceğini kafasına diktikten sonra lafa girer. ''Amiral lobisinin bundan sonraki hamlesi ne olur sizce?'' Jacques çatalını dilimlediği etlere batırırken ''Onu bilmem ama umarım bizde Kılıç lobisini bitirebiliriz.'' cevabını verir.
Raiden bifteğini bitirmesinin ardından ''Benim bundan hiç şüphem yok. Sizin var mı?'' diye sorar. Tombe kendinden emin bir şekilde ''Yok tabi ki.'' der. FrostPale ''Benimde yok. Sizlere güvenim tam.'' diyerek sırıtır. Jacques kafasını hayır şeklinde sallayarak ''Bir an bile şüphe etmedim.'' der. Chris 'Kendimi o güne saklıyorum.'' diyerek yumruklarını sıkar.
''Kılıç lobisini alt etmek mi? Çocuk oyuncağı.'' diyen Çörekçioğlu ise küçümseyici bir tavırla parmaklarını çatırdatır. Bunun üzerine Alpamis elinde pişirdiği etlerle birlikte onların yanına doğru gelir ve örtünün üzerine oturur. Yüzünü tüm üyelere döndükten sonra gülümseyerek ''Merak etmeyin. Yakında Kılıç lobisine karşı kazanacağımız zaferde aynı bu şekilde manşetlerde olacak.'' der. Diğer üyelerde motive olmuş bir şekilde pikniklerine devam ederler.
Sanji lobisi dört katlı apartmanlarının dördüncü katındaki dairesinin içinde masanın etrafına toplanmış bir şekilde sohbet etmektedirler. Bir yandan da sigara içmekte ve kart oyunu oynamaktadırlar, ortalık duman altı vaziyettedir. Excessum odayı biraz havalandırmak için ayağa kalkarak pencereye doğru yönelir. O esnada elindeki gazeteye bakan Itachi_27 ''Bu olamaz. Amiral lobisi nasıl kazanabilir ya!'' diyerek isyan eder. Invictus elinde tuttuğu kartları kararken ''İçlerinde Montana ve Sodex varken kazanmalarına şaşırmadım doğrusu.'' der.
Feitan ''Hurdacı lobisinden arkadaşların olduğu için mi böyle diyorsun?'' diyerek sigarasının dumanını üfler. Invictus sırıtarak ''Sırf ondan değil.'' der. Historia sigarasının küllerini küllüğe dökerken ''Dragon'un mangada icraat yapmıyor oluşu Devrimci lobisine de kötü yansımış.'' diyerek kıkırdar. Bunu duyan diğer üyelerde hafifçe kahkaha atarlar. BattalGazi gülmeyi kestikten sonra sigarasını içine çeker ve ''Daha devrim yapma zamanı değilmiş anlaşılan.'' der.
''Elbet onunda zamanı gelecek. Amiral lobisi de yenilginin tadına bakacaktır.'' diyen Itachi_27 elindeki gazeteyi tadı kaçmış bir halde masaya fırlatır. Excessum açtığı pencereden dışarı bakıp temiz hava aldıktan sonra yüzünü diğerlerine doğru döner. ''Itachi_27'nin morali baya bozulmuş gibi.'' diyerek cıvık bir şekilde güler. Itachi_27 Invictus'un kartları dağıtışını izlerken asık bir suratla ''Dalga geçme Excessum.'' der.
''Amiral lobisinden sevdiğim kişiler vardı. O yüzden bu habere o kadar üzülmedim.'' diyen Kuroashi no Sanji önüne koyulan kartları eline alır. O esnada Excessum tekrardan masaya doğru yürürken cebinden çıkardığı çakmağıyla bir sigara daha yakar. Ardından ''Aslında Amiral lobisi ile arayı yakın tutarsak bizim içinde iyi olabilir.'' diyerek diğerlerine bakar. Diğer üyeler bu sözün karşısında dikkatlerini ona çevirirler. Invictus ''Sen ciddi misin?'' diye bir soru yöneltir.
Excessum yaktığı sigarasını tüttürürken ''Neden olmasın?'' der. Kuroashi no Sanji bir yandan elinde tuttuğu kartlara bakarken lafa dahil olur. ''İşler ilginçleşmeye başladı sanki.'' Itachi_27 ona doğru dönerek ''Yok artık. Böyle bir şey mümkün değil.'' der. Feitan ''Fazla sigara dumanına maruz kalmak kafa yaptı galiba.'' diyerek güler. Historia ise ciddi bir ifade takınarak Excessum'a bir soru sorar. ''Neden böyle düşünüyorsun peki?''
Excessum ''Hep tek başına olmaktansa bir ittifağımızın olması daha yararlı olur bence. Amiral lobisi de bunun için güçlü bir aday.'' BattalGazi sigarasını söndürdükten sonra lafa girer. ''Eğer güçlenmemize yardımı dokunacaksa onları arkamıza almamız iyi olabilir evelallah.'' Excessum onu onaylar bir şekilde başını sallar. Historia ''İyi de onları ikna edebileceğimizi nereden çıkardın?'' diyerek meraklı gözlerle Excessum'a bakar. ''Senin maddi imkanların sayesinde onları ikna etmek zor olmaz diye düşünüyorum.'' diye cevap verir Excessum.
Historia bu cevabı kafasında biraz tarttıktan sonra ''Peki madem.'' der. Invıctus ''Ben Lastik lobisinin de iyi bir ittifak olacağını düşünüyorum, özellikle Kılıç lobisine karşı.'' diyerek tek bir kartını masaya koyar ve diğer kartları toplar. Kuroashi no Sanji araya girerek ''Eğer Amiral veya Lastik lobilerinden biri ile ittifak kurabilirsek Kılıç lobisinin hiç şansı kalmaz.'' der. Historia ''O zaman bu yeni planı devreye sokabiliriz.'' diyerek gülümser. Diğer çoğu üyenin de bu fikri mantıklı bulmasının ardından oyuna devam ederler.
Shanks lobisi güneş tepedeyken denizin ortasında bir korsan gemisinin güvertesinde toplanmış bir şekilde oturmaktadırlar. Dalgaların sesi eşliğinde sakelerini içerken önlerinde ki yuvarlak masasının üzerinde duran gazeteye bakmaktadırlar. Haberi okuduktan sonra Kuroro sırıtarak ''Biliyordum. Helal olsun Montana.'' der. Bunun üzerine Arthur Morgan ''Amiral lobisine o kadar bayılmamana rağmen bu habere sevindin mi?'' diyerek sakesini yudumlar.
Bogeyman ayaklarını masaya doğru uzatarak keyif çatarken ''Bu sonucu Devrimci lobisinin kazanmasına tercih eder. O yüzden sevinmiştir bence.'' der. ''Sadece o yüzden değil. Amiral lobisinde olan Montana ve Sodex gibi üyeleri ayrıca seviyor.'' diyen Shakan ise doktor önlüğünü iliklemektedir. Kuroro sakeyi kafasına diktikten sonra ağzının kenarını silerek ''Devrimci lobisinin kaybedişini görmek benim için her zaman keyifli olur.'' der.
Diğer üyeler bu lafın üzerine biraz gülüştükten sonra telefonuyla Formula 1 ligine göz atan Kaizokuou lafa girer. ''Kazansalar bile tam olarak işlerini bitirememişler. Devrimci lobisi geri çekilmiş.'' Shakan bir yandan önünde duran not kağıtlarını karıştırırken cevap verir. ''İleride tekrar savaşmaları sürpriz olmaz.'' Arthur Morgan ''İki lobiyi de tanıyorsam bu mesele henüz kapanmamıştır.'' diyerek elindeki sake bardağını sallar. Bogeyman olacakları hayal ederek heyecanla ''Sonunda kimin yok olacağını merak ediyorum.'' der.
O sırada kendi sake bardağını dolduran Tyr sohbete katılır. ''Yeniden savaşsalar bile Devrimci lobisinin kazanacağını sanmam.'' Kuroro bunu duyunca aklına takılan bir soruyu dile getirir. ''Sen aynı zamanda amiral lobisinde değil miydin? Niye onlarla savaşa gitmedin?'' Tyr sake bardağını doldurduktan sonra ''Unuttun galiba o gün sizlerleydim ve kafamız güzeldi. Sabah ayılamadığım için savaşa gidememiştim.'' der. Kuroro ''Doğru ya. O güne dair pek bir şey hatırlamıyorum.'' diyerek kahkaha atar. '
''O kadar içersen olacağı bu. Sana içkiyi azaltmanı söylemiştim Kuroro.'' der Shakan kaşlarını çatarak. Kuroro ise bu tavsiyeyi pek ciddiye alıyor gibi görünmemektedir. Shakan'a bakarak ''Lobinin doktoru olduğun için minnettarım ama merak etme. Bana bir şey olmaz.'' cevabını verir. Shakan iç çekerek ''Umarım öyledir.'' der. Bogeyman ise ''Hiç dert etmeyin eğer Kuroro'ya bir şey olursa yeni lider benim.'' diyerek pişkin bir ifadeyle sırıtır. Diğer üyeler siniri bozulmuş bir şekilde hep bir ağızdan ''Hiçte bile.'' diyerek karşılık verirler.
Bogeyman ise gözlerini devirdikten sonra ''Tamam lider adaylarından biri olurum o zaman.'' diyerek düzeltme yapar. Kuroro bu cümleyi yalnızca gülerek geçiştirir. Arthur Morgan Bogeyman'e bakarak ''Şansını zorlama istersen. Kuroro'ya hiçbir şey olmayacak.'' der. Bogeyman daha fazla uzatmak istemediği için ''Aman neyse ne.'' diyerek susar. Bunun ardından Kuroro daha ciddi bir yüz ifadesine bürünür.
''Hey millet, biriyle yarım kalmış bir hesabımız vardı unuttunuz mu?'' Diğerleri hatırladıklarını belli edecek bir şekilde Kuroro'ya bakarlar. Kuroro elinde tuttuğu sake bardağını yavaşça kaldırır ve içkisinden bir yudum almadan önce tıpkı bir avcı gibi bakan gözlerini kısarak soğuk bir ses tonuyla konuşur. ''Sizce de zamanı gelmedi mi? Artyom'u bitirmenin.''
18. Bölüm - Gölgelerin Ardında
Doflamingo lobisi güneşin tepede parladığı sıcak bir günde müstakil evlerinin havuzlu bahçesinde kuş esleri eşliğinde keyif çatmaktadırlar. Çevredeki sulak ve yeşil arazide flamingolar dolaşmaktadır. RedAcT ve Wataame Daisuki şezlongta uzanmışlardır. RedAcT telefonundan Galatasaray maç özeti izlemekte Wataame ise güneşlenirken bir yandan manga okumaktadır. Cavitq11 havuzda su üstünde uzanmış şekilde yatmaktadır. Daredewill yanında iki kadınla birlikte kanepeye yayılmış haldedir, elinde bir gazete tutmaktadır.
Kadınlardan biri onun omzuna masaj yapmaktadır, diğer kadında onun dizlerine yatmıştır. Daredewill gazeteye biraz bakındıktan sonra diğerlerine seslenir. ''Haberleri gördünüz mü?'' RedAcT izlediği videoyu durdurarak ''Evet gördüm. Devrimci lobisi yenilgiye uğramış.'' der. Wataame ''Zaten fanı oldukları adam kim ki onlar ne olsun?'' diyerek okuduğu mangadan kafasını kaldırır. ''Öyle deme. Dragon eninde sonunda şov yapacaktır.'' der Cavitq11. Wataame ise ''Ne zaman mezara girince mi?'' diye cevap verir. Bunun üzerine diğerleri kahkaha atarlar.
Daredewill oturduğu kanepeye iyice yayılarak onlara bakar. ''Amiral lobisi iyi ilerliyor ama elbet bir taşa takılırlar. '' Cavitq11 ''O taş Yonko lobisi olacak bence. Onları alt edebileceklerini sanmıyorum.'' dedikten sonra havuz kenarına doğru yüzer. RedAcT ''Tıpkı serinin kendisinde olduğu gibi yani.'' diyerek kıkırdar. Daredewill elindeki gazeteyi bir kenara atarken ''Belki amiral lobisi bitiren biz oluruz. Sonuçta içinde Millennium Wizard'ın kinli olduğu Montana ve Sodex var.'' der. Wataame ''Millennium Wizard bundan büyük keyif alırdı.'' diyerek sırıtır.
RedAcT bir yandan telefonuna bakarken lafa girer. ''Hedeflediğimiz kişiler arasında o ikisi vardı zaten. Diğerleri de Sir Crocodile ve Trafalgar Law.'' Cavitq11 ''Onları halletmek için sabırsızlanıyorum.'' diyerek havuzdan çıkar. Wataame mangasını kenara koyduktan sonra ''Millennium Wizard'dan haber var mı? Bugün buluşmaya gelmedi.'' diye sorar. Daredewill dizine uzanmış olan kadının saçlarını okşarken ''Dün bana işleri olduğunu söylemişti. Yakında döner herhalde.'' der. Wataame ''Of ya, bir an önce dönse de aksiyona girsek. Sıkılmaya başladım.'' diyerek iç çeker.
RedAcT onun içini rahatlamak için ''Merak etmeyin Millennium Wizard ne yaptığını biliyordur. Doğru zamanı bekliyor bence.'' der. Cavitq11 havuzun kenarına oturmuş halde kurulanırken lafa dahil olur. ''Ona şüphem yok. Bu işlerinin ne olduğunu bizimle paylaşsa daha iyi olurdu sadece.'' Wataame ''Ay içim şişti. Umarım çok geçmeden başlarız planlarımıza.'' dedikten sonra mangasını okumaya döner. O esnada hizmetçi kıyafetli bir kadın elinde bir limonata ile bahçeden içeriye girer. Daredewill'ın yanına giderek limonatayı ona uzatır.
Daredewill sırıtarak limonatayı alır. ''Teşekkürler.'' der usulca. Hizmetçinin hafif yüzü kızarır, başını eğerek ''Ne demek efendim.'' diye karşılık verir. Cavitq11 ''Bu yeni hizmetçin mi? Haremin genişliyor bakıyorum.'' diyerek güler. Daredewill'de gülerek karşılık verir. ''Aynen öyle. Uslu bir kız, şimdiye kadar hayal kırıklığına uğratmadı.'' RedAcT ''İyi bir hizmetçiye benziyor.'' der başını sallayarak. Daredewill ise gözlerini bahçe çimlerini sulamakta olan adama çevirir.
Aşağılayıcı bir ses tonuyla ''Bu köleden daha iyi olduğu kesin.'' der. Boynunda takılı olan bir tasma, üzerinde ise sadece külot ve bolca yara bere olan bu adam forumda pek aktif olmayan bir Crocodile fanıdır. Birkaç hafta önce Millennium Wizard'a diklenip meydan okumuş fakat kaybetmiştir. Millennim Wizard'da onu bu evin bodrumunda türlü türlü işkencelere maruz bırakmıştır. Şu sıralar Daredewill'e köle olarak hizmet etmektedir. Adam hüzün ve acıyla kaplı yüz ifadesiyle bahçeyi sulamaya devam eder.
Cavitq11 alaycı bir tavırla ''Adı neydi bu zavallı kumcu fanının? Ferit miydi?'' Adam o anda öfke dolu bir şekilde karşılık verir. ''Ferdi! Adım Ferdi sizi pislikler.'' Daredewill bu cevap karşısında kaşlarını çatarak adama bakar. ''Sen ne hakla efendilerine bağırırsın ha.'' Daredewill elinde tuttuğu kumandanın düğmesine basmasıyla Ferdi'nin bağırması bir olur. Acı içinde dizlerinin üstüne çöker. Daredewill ona boynunda takılı olan tasmadan elektrik vermiştir.
Daredewill sesini yükselterek ''Bir daha saygısızlık yapacak mısın?'' diye sorar. Adam yerde kıvranırken çaresizce ''Özür dilerim! Bir daha olmaz. Lütfen durun.'' der. Daredewill kahkaha attıktan sonra elektrik vermeyi bırakır. Wataame bunu izlerken içinin burkulduğunu hisseder. ''Her zamanki gibi çok acımasız.'' diye mırıldanır. O sırada RedAcT'ın telefonu çalmaya başlar. Arayan numara kayıtlı değildir ve RedAcT kim olduğunu çıkaramaz. Telefonu açtıktan sonra çok iyi bildiği bir sesi duyar. ''Ne yapıyorsunuz lan tüylü zincirler.''
Bunu diyen kişi Sir Crocodile'dan başkası değildir. Bunu duyan RedAcT sakinliğini korumaya çalışarak alaycı bir ses tonuyla ''Ne yapalım senin adamını çalıştırıyoruz Troysi.'' cevabını verir. Sir Crocodile öfkeden ağzındaki puroyu ısırır. ''Eğer onun kılına dokunursanız..'' RedAcT gülerek karşılık verir. ''Çoktan dokunduk bile. Ne yapabilirsin?'' O sırada Daredewill Ferdi'ye elektrik vermeye devam eder. Ferdi'nin çığlıklarını duyan Sir Crocodile hiddetle bağırır.
''Sizi mahvedeceğim! Duydun mu lan beni?'' RedAct onunla dalga geçer gibi bir cevap verir. ''Duyamadım. Daha yüksek söyle.''Sir Crocodile sinirden purosunu kemirirken elindeki bardağı masaya vurur. ''Millennium Wizard nerede? Bana onu ver Mavrupa Fatihi.'' RedAcT ''Kendisi şu anda seninle ilgilenemeyecek kadar meşgul.'' der.
Sir Crocodile hırs ve öfkeyle dolu bir sesle karşılık verir. ''Bırak meşgul ayaklarını. Yakında sizi bulacağım, tek başıma hepinizi dayak manyağı yapıp Ferdi'yi kurtaracağım!'' Bunu duyan Doflamingo lobisi üyeleri kahkahalarını tutamazlar. RedAcT gülmeyi kestikten sonra ''Her zaman bekleriz. Sonun bizim elimizden olacak Kum-kun.'' der heyecanla. Sir Crocodile ise ''Sadece bekle ve gör.'' diyerek sabırsız bir şekilde sırıtır.
Etrafı hurdalarla kaplı, derme çatma bir bina olan Hurdacı lobisi mekanının içerisinde tek başına oturmaktadır Fruit Punch Samurai. Bir süredir Montana, Sodex ve Tiksav Lee'den haber alamadığı için endişeli durumdadır. Elinde tuttuğu Amiral ve Devrimci lobisi arasında geçen savaştan bahseden gazeteye bakarak ''Amiral lobisi kazanmış. Montana ve Sodex'in durumu iyi olmalı. Peki ya Tiksav? O nasıl acaba?'' der kendi kendine. Gözünü masada duran telefonuna çevirdikten sonra telefonu eline alır. Onları tekrar aramak istemektedir.
Şu sıralar Kaizokuou Shanks lobisi, Invictus ise Sanji lobisi ile takıldığı için bir Hurdacı olarak kalan lobi üyelerine ulaşmasının kendi sorumluluğu olduğuna inanır. Tekrar denemekten zarar gelmez diye düşünerek Montana'yı arar. Telefon bir süre çalmaya devam eder. Fruit tam ümidini kaybeder gibiyken telefon açılır. Fruit telaşla ''Alo? Orada mısın usta?'' diye sorar. Montana ''Buradayım usta.'' diye cevap verir. Fruit Punch Samurai rahat bir nefes alarak ''Sonunda be. Ne zamandır ulaşmaya çalışıyorum size.'' der.
Montana ''Kusura bakma dönemedim. Savaştan çıktık sonuçta.'' diye cevaplar. Fruit meraklı bir ses tonuyla sorar. ''Devrimci karargahının yandığını okuyunca daha da çok endişelenmiştim. Şu an neredesiniz?'' ''Amiral lobisi üssündeyiz. Sodex'te yanımda.'' der Montana. ''Durumunuz nasıl?'' Montana diğerlerine bakındıktan sonra cevaplar. ''Fena değil. Birkaçımız ciddi yaralandı ama toparlıyoruz.'' Fruit bunu duyduktan sonra yüreğine su serpilmiş gibi hisseder.
''Bunu duyduğuma sevindim usta. Harbiden kazanmışsınız.'' Montana ''Kazandık tabi la.'' diyerek tebessüm eder. Fruit Punch Samurai'da gülümsedikten sonra aklına takılan bir başka soruyu daha yöneltir. ''Tiksav Lee'den haber var mı peki?'' Montana bu soruyu duyunca hafif iç çeker. ''Hayır yok. En son gördüğümde yaşıyordu ama ben de bir haftadır haber alamadım.'' Fruit'in hissettiği endişe ve merak duygusu daha da katlanır. ''Ona karşı savaşmak zor olmuş olmalı.'' der kederli bir tavırla.
Montana'da üzgün bir tonla cevap verir. ''Öyleydi. O da bir Hurdacı sonuçta, bizden biri.'' ''Öyle tabi usta. Hem sana ve Sodex'e karşı savaşmak hem de kaybetmiş olmak. Bu kadar yükü taşımak kolay değildir.'' der Fruit düşünceli bir şekilde. ''Sadece onlar değil. Devrimci lobisi hakkında bize bilgi vermişti ama günün sonunda onların tarafında durdu. Pişman hissediyor olmalı.'' Fruit'in bu duyduğu karşısında yaşadığı şaşkınlık ses tonuna yansır. ''Size bilgi mi vermişti? Bunu cidden beklemiyordum.''
Montana bir yandan sigara yakarak cevap verir. ''Ben de beklemiyordum. Ama ne demişler, savaşta her şey mübahtır. Biz sadece strateji yaptık.'' Fruit telefon başında onu onaylar gibi kafasını sallar. Ardından lafa girer. ''Sence size karşı kırgın mıdır?'' ''Bunu onunla konuşmadan bilemeyiz.'' Fruit ''Siz böyle atışırsınız ama elbet barışırsınız. Yine öyle olur.'' diyerek umutlanmaya çalışır.
Montana ise sigarasını içerken ''Umarım öyle olur. Sana söylemek istediğim bir şey var la bu arada.'' der. Fruit hemen ''Nedir usta?'' diye sorar. Montana sigarasını üfledikten sonra konuşur. ''Hurdacı lobisi ile bir toplantı yapmayı düşünüyorum. Konuşmamız gereken önemli bir mesele var.'' ''Tiksav meselesi mi?'' der Fruit. ''Aynen öyle.'' cevabını verir Montana ciddi bir üslupla.
Whitebear D havanın soğuk ve kapalı olduğu bir Londra gününde, apartman dairesinde cips kola eşliğinde dizi izlemektedir. Bacak bacak üstüne atmış şekilde keyfine bakarken telefondan gelen bildirim sesini duyar. Bildirimin forumdaki Hatıra Ormanı projesine gönderdiği 100 pound ile alakalı olmasını beklerken telefonu eline aldığında bildirimin Twitter'dan geldiğini fark eder. Cipsi çiğnerken mesajı okuduğu anda şaşkınlıktan dolayı öksürür.
Zorlukla yutkunduktan sonra haber mesajını tekrar okur. Kendi kendine ''Devrimci lobisi Amiral lobisine kaybetti ve geri mi çekildi?'' der. Kafasını kaşıyarak düşünürken ''Nasıl ya? Ulan Devrimciler şu işi bitirmeniz lazımdı.'' diye söylenir. ''Acaba şu an durumları nasıldır, toparlanabilirler mi?'' gibi düşüncelere dalmışken kapı zilinin çalmasıyla tekrar kendine gelir. Yerinden kalkıp kapıya doğru ilerler ve kapı deliğinden bakar. Gelenleri görünce gülümsemeden edemez ve hemen kapıyı açar.
''Ooo hoş geldiniz agalar.'' diyerek sevinçle onları karşılar. Gelenler Gon Freecs ve Phoenix'dir. Gon sırıtarak ''Hoş bulduk kankam.'' der ve Whitebear D ile kafalarını tokuşturur. Ardından Phoenix'de ''Hoş bulduk kral.'' diyerek onunla selamlaşır. Üçü de içeriye geçer ve kanepeye uzanırlar. Whitebear D onlara cips ve kola ikram ederken ''Yolculuk nasıldı?'' diye sorar. Gon rahatsız bir surat ifadesiyle ''Sorma kanka ya. Şili'den buraya uçmak uzun sürüyor tabi.'' der.
Phoenix ''Benim yolculuk o kadar uzun sürmedi valla.'' diyerek sırıtır. ''Türkiye daha yakın kanka normal.'' diyen Whitebear D bir yandan kolaları doldurmaktadır. Gon montunu çıkarırken ''Phoenix şanslı adam ya.'' diyerek güler. Hepsi cipslerini ve kolalarını aldıktan sonra muhabbete devam ederler. Muhabbet gittikçe koyulaşırken konu son yaşanan gelişmelere gelir. Phoenix ''Devrimci lobisi Amiralcilere yenilmiş duydunuz mu?'' diye sorar.
Whitebear D ''Siz gelmeden önce gördüm ben de. Üzüldüm valla.'' der. Gon Freecs ''Ben gayet sevindim. Amiral lobisini hafife alanlara iyi cevap olmuştur.'' diyerek kolasını yudumlar. ''Daha dur bakalım. Devrimcilerin işi tamamen bitmemiş sonuçta.'' der Phoenix cipsini ağzına atarken. Gon ''Valla Amiral lobisi 1-0 öne geçmiş durumda. İleride ne olur göreceğiz.'' der. Whitebear D cips yerken yerinden doğrularak lafa girer. ''Amirallerde Garp gibi patlayacak bak görürsünüz kanka.'' Gon biraz tetiklenmiş hissederek cevap verir. ''Garp mı patladı? Güldürme ya.''
Whitebear D karşılık vermekte gecikmez. ''Adamın kapasitesini gördük işte.'' Gon onu ciddiye almamış gibi bir tavır sergileyerek cevaplar. ''Aynen kanka. Senin şu Garp nefreti beni benden alıyor.'' Whitebar D ''Geçerli sebeplerim var ama.'' diyerek güler. Bunun üzerine Gon'da kendini tutamayarak gülümser. Ardından ''Alem adamsın ya.'' diyerek kolasını içer. Phoenix cips tabağını sehpanın üzerine koyduktan sonra Whitebear D'ye dönerek ''Amirallerden birini Sanji indirdiği zaman görüşeceğiz Gon'la.'' der.
Whitebear D bir kahkaha attıktan sonra ''Aynen öyle kingom. Sanji ve Kizaru dövüşü garanti.'' diyerek Phoenix'in omzuna dokunur. Gon bu lafa karşı herhangi bir cevap vermeden yalnızca gözlerini devirir ve telefonundaki uygulamada eşleştiği kadınlara göz atar. Phoenix Whitebear D'ye dönerek tekrar lafa girer. ''Garp'ı falan boş verin şimdi. Sen niye Yonko lobisinden ayrıldın?'' der. Whitebear D bu soru karşısında canı sıkılmış gibi gözükerek ''Şartlar öyle gerektirdi kanka. Hem Türkiye'den hem forumdan uzaklaşınca lobiyle olan alakamda azaldı.'' der.
Phoenix ''Talihsiz olmuş.'' diyerek Whitebear D'nin sırtını sıvazlar. Gon ''Senin yerine Kekomancer'ı almışlar galiba.'' der. Whitebear D ''Evet gördüm. Sağlam transfer.'' diyerek ikinci cips paketini açar. Phoenix durumu tiye alırcasına ''Biraz yaşlı değil mi?'' diye sorar. Bunun üzerine Gon güler, Whitebear D ise hafif sırıttıktan sonra ''Her türlü iş yapar ya.'' cevabını verir. İkinci cipsi tabaklara doldururken onlara ''Peki siz niye Sanji lobisi ile birlikte gözükmüyorsunuz?'' der.
Gon ''Benimde seninle benzer sebeplerden, forumdan ve seriden uzaklaştığım için. Şu sıralar işlerim başımdan aşkın zaten.'' diyerek tabağını alır. Phoenix bardağını tekrar doldururken biraz alınmış bir ifade ile Whitebear D'ye bakarak konuşur. ''Ben şu sıralar Gaban'a coşmuş durumdayım. Ama hâlâ Sanji lobisinin bir parçasıyım yanlış anlaşılmasın.'' Gon Whitebear D ile ilgili merak ettiği bir konuyu sormaya karar verir. ''Sen içten içe hâlâ Yonko lobisinin bir parçası olduğunu hissediyor musun?''
Whitebear D biraz düşündükten sonra ''Sanırım evet. Eğer bir gün cidden bana ihtiyaçları olursa yardımcı olmaya çalışırım.'' diyerek bakışlarını duvarda asılı olan Beyazsakal posterine çevirir. ''Aga be. Adam sadık çıktı.'' der Gon sırıtarak. ''Ne sandın kanka.'' diyen Whitebear D televizyonda açık olan diziyi kapatır. Ardından diğerlerine dönerek ''Akşama Galatasaray Fener derbisi vardı. Sarmaz mı?'' der. Gon ''Sarar tabi oğlum.'' diyerek oturduğu yerden doğrulur. Phoenix gülerek ''Akşama çarşı pazar karışacak gibi.'' der. Diğerleri de gülüştükten sonra akşamki maç başlayana kadar uzun ve keyifli bir futbol sohbetine dalarlar.
King gecenin karanlığında ay ışığının aydınlattığı ormanlık bir alanın içindeki Kılıç lobisi malikanesinde Mcgill'i takip etmektedir. Malikanenin merdivenlerinden çıkarken içten içe sonunda Kılıç lobisinin gizemli liderini görebileceğim diye düşünmektedir. Heyecanı gittikçe artmakta ve adımları da sıklaşmaktadır. Merdivenler bitene kadar çıkmaya devam ederler. King son basamağı da çıktıktan sonra karşısında uzun bir koridor olduğunu görür.
Koridorda yürürken pencereden dışarıya göz atar, malikanenin en üst katında olduklarını fark eder. Malikane dağlık bir alanın tepesine kurulmuştur. King gökyüzünde yükselen ayı ve altlarında uzanan ormanı net bir şekilde görebilmektedir. Koridorun sonunda bir kapı ve onun önünde de iki kılıçlı adamın durduğunu fark eder. Mcgill ve King kapının önüne vardıklarında yürümeyi keserler. Mcgill korumalara bakarak konuşur. ''Yeni üyemiz liderin isteği üzerine onu görmeye geldi.''
Korumalar bunu duyunca başlarını öne eğerler ve ''Nasıl isterseniz.'' diyerek kapıyı onlar için açarlar. King aralanan kapıdan içeriye baktığında burasının bir taht odasını olduğunu fark eder. Kılıçlarla donatılmış tahtta oturan biri vardır. Fakat King kimin oturduğunu net bir şekilde göremez çünkü tahtın önünde ayakta duran birkaç üye vardır. Bunlar sırasıyla RedTeroR, Densetsu no Samurai, Dracule Mihawk ve Kaizoku Gari'dir. King onlara bakarak başıyla selam verir. Diğer üyelerde karşılık olarak onu selamlarlar.
Lider oturduğu yerden yüksek perdeden bakan bir sesle ona seslenir. ''Artık seni resmi bir Kılıç lobisi üyesi olarak kabul ediyorum. Öne çık King.'' King bu lafı duyunca yavaş adımlarla tahta doğru yürümeye başlar. Diğer üyeler kenara çekilerek King'e yolu açarlar. King onların arasından geçip nihayet lider ile göz göze geldiğinde dumura uğrar. Şaşkın bir surat ifadesiyle ''Lider sen misin, Millennium Wizard?'' der. Millennium Wizard yüzüne sinsi bir gülümseme takınarak cevap verir. ''Aramıza hoş geldin eski dostum.''
Kadınlardan biri onun omzuna masaj yapmaktadır, diğer kadında onun dizlerine yatmıştır. Daredewill gazeteye biraz bakındıktan sonra diğerlerine seslenir. ''Haberleri gördünüz mü?'' RedAcT izlediği videoyu durdurarak ''Evet gördüm. Devrimci lobisi yenilgiye uğramış.'' der. Wataame ''Zaten fanı oldukları adam kim ki onlar ne olsun?'' diyerek okuduğu mangadan kafasını kaldırır. ''Öyle deme. Dragon eninde sonunda şov yapacaktır.'' der Cavitq11. Wataame ise ''Ne zaman mezara girince mi?'' diye cevap verir. Bunun üzerine diğerleri kahkaha atarlar.
Daredewill oturduğu kanepeye iyice yayılarak onlara bakar. ''Amiral lobisi iyi ilerliyor ama elbet bir taşa takılırlar. '' Cavitq11 ''O taş Yonko lobisi olacak bence. Onları alt edebileceklerini sanmıyorum.'' dedikten sonra havuz kenarına doğru yüzer. RedAcT ''Tıpkı serinin kendisinde olduğu gibi yani.'' diyerek kıkırdar. Daredewill elindeki gazeteyi bir kenara atarken ''Belki amiral lobisi bitiren biz oluruz. Sonuçta içinde Millennium Wizard'ın kinli olduğu Montana ve Sodex var.'' der. Wataame ''Millennium Wizard bundan büyük keyif alırdı.'' diyerek sırıtır.
RedAcT bir yandan telefonuna bakarken lafa girer. ''Hedeflediğimiz kişiler arasında o ikisi vardı zaten. Diğerleri de Sir Crocodile ve Trafalgar Law.'' Cavitq11 ''Onları halletmek için sabırsızlanıyorum.'' diyerek havuzdan çıkar. Wataame mangasını kenara koyduktan sonra ''Millennium Wizard'dan haber var mı? Bugün buluşmaya gelmedi.'' diye sorar. Daredewill dizine uzanmış olan kadının saçlarını okşarken ''Dün bana işleri olduğunu söylemişti. Yakında döner herhalde.'' der. Wataame ''Of ya, bir an önce dönse de aksiyona girsek. Sıkılmaya başladım.'' diyerek iç çeker.
RedAcT onun içini rahatlamak için ''Merak etmeyin Millennium Wizard ne yaptığını biliyordur. Doğru zamanı bekliyor bence.'' der. Cavitq11 havuzun kenarına oturmuş halde kurulanırken lafa dahil olur. ''Ona şüphem yok. Bu işlerinin ne olduğunu bizimle paylaşsa daha iyi olurdu sadece.'' Wataame ''Ay içim şişti. Umarım çok geçmeden başlarız planlarımıza.'' dedikten sonra mangasını okumaya döner. O esnada hizmetçi kıyafetli bir kadın elinde bir limonata ile bahçeden içeriye girer. Daredewill'ın yanına giderek limonatayı ona uzatır.
Daredewill sırıtarak limonatayı alır. ''Teşekkürler.'' der usulca. Hizmetçinin hafif yüzü kızarır, başını eğerek ''Ne demek efendim.'' diye karşılık verir. Cavitq11 ''Bu yeni hizmetçin mi? Haremin genişliyor bakıyorum.'' diyerek güler. Daredewill'de gülerek karşılık verir. ''Aynen öyle. Uslu bir kız, şimdiye kadar hayal kırıklığına uğratmadı.'' RedAcT ''İyi bir hizmetçiye benziyor.'' der başını sallayarak. Daredewill ise gözlerini bahçe çimlerini sulamakta olan adama çevirir.
Aşağılayıcı bir ses tonuyla ''Bu köleden daha iyi olduğu kesin.'' der. Boynunda takılı olan bir tasma, üzerinde ise sadece külot ve bolca yara bere olan bu adam forumda pek aktif olmayan bir Crocodile fanıdır. Birkaç hafta önce Millennium Wizard'a diklenip meydan okumuş fakat kaybetmiştir. Millennim Wizard'da onu bu evin bodrumunda türlü türlü işkencelere maruz bırakmıştır. Şu sıralar Daredewill'e köle olarak hizmet etmektedir. Adam hüzün ve acıyla kaplı yüz ifadesiyle bahçeyi sulamaya devam eder.
Cavitq11 alaycı bir tavırla ''Adı neydi bu zavallı kumcu fanının? Ferit miydi?'' Adam o anda öfke dolu bir şekilde karşılık verir. ''Ferdi! Adım Ferdi sizi pislikler.'' Daredewill bu cevap karşısında kaşlarını çatarak adama bakar. ''Sen ne hakla efendilerine bağırırsın ha.'' Daredewill elinde tuttuğu kumandanın düğmesine basmasıyla Ferdi'nin bağırması bir olur. Acı içinde dizlerinin üstüne çöker. Daredewill ona boynunda takılı olan tasmadan elektrik vermiştir.
Daredewill sesini yükselterek ''Bir daha saygısızlık yapacak mısın?'' diye sorar. Adam yerde kıvranırken çaresizce ''Özür dilerim! Bir daha olmaz. Lütfen durun.'' der. Daredewill kahkaha attıktan sonra elektrik vermeyi bırakır. Wataame bunu izlerken içinin burkulduğunu hisseder. ''Her zamanki gibi çok acımasız.'' diye mırıldanır. O sırada RedAcT'ın telefonu çalmaya başlar. Arayan numara kayıtlı değildir ve RedAcT kim olduğunu çıkaramaz. Telefonu açtıktan sonra çok iyi bildiği bir sesi duyar. ''Ne yapıyorsunuz lan tüylü zincirler.''
Bunu diyen kişi Sir Crocodile'dan başkası değildir. Bunu duyan RedAcT sakinliğini korumaya çalışarak alaycı bir ses tonuyla ''Ne yapalım senin adamını çalıştırıyoruz Troysi.'' cevabını verir. Sir Crocodile öfkeden ağzındaki puroyu ısırır. ''Eğer onun kılına dokunursanız..'' RedAcT gülerek karşılık verir. ''Çoktan dokunduk bile. Ne yapabilirsin?'' O sırada Daredewill Ferdi'ye elektrik vermeye devam eder. Ferdi'nin çığlıklarını duyan Sir Crocodile hiddetle bağırır.
''Sizi mahvedeceğim! Duydun mu lan beni?'' RedAct onunla dalga geçer gibi bir cevap verir. ''Duyamadım. Daha yüksek söyle.''Sir Crocodile sinirden purosunu kemirirken elindeki bardağı masaya vurur. ''Millennium Wizard nerede? Bana onu ver Mavrupa Fatihi.'' RedAcT ''Kendisi şu anda seninle ilgilenemeyecek kadar meşgul.'' der.
Sir Crocodile hırs ve öfkeyle dolu bir sesle karşılık verir. ''Bırak meşgul ayaklarını. Yakında sizi bulacağım, tek başıma hepinizi dayak manyağı yapıp Ferdi'yi kurtaracağım!'' Bunu duyan Doflamingo lobisi üyeleri kahkahalarını tutamazlar. RedAcT gülmeyi kestikten sonra ''Her zaman bekleriz. Sonun bizim elimizden olacak Kum-kun.'' der heyecanla. Sir Crocodile ise ''Sadece bekle ve gör.'' diyerek sabırsız bir şekilde sırıtır.
Etrafı hurdalarla kaplı, derme çatma bir bina olan Hurdacı lobisi mekanının içerisinde tek başına oturmaktadır Fruit Punch Samurai. Bir süredir Montana, Sodex ve Tiksav Lee'den haber alamadığı için endişeli durumdadır. Elinde tuttuğu Amiral ve Devrimci lobisi arasında geçen savaştan bahseden gazeteye bakarak ''Amiral lobisi kazanmış. Montana ve Sodex'in durumu iyi olmalı. Peki ya Tiksav? O nasıl acaba?'' der kendi kendine. Gözünü masada duran telefonuna çevirdikten sonra telefonu eline alır. Onları tekrar aramak istemektedir.
Şu sıralar Kaizokuou Shanks lobisi, Invictus ise Sanji lobisi ile takıldığı için bir Hurdacı olarak kalan lobi üyelerine ulaşmasının kendi sorumluluğu olduğuna inanır. Tekrar denemekten zarar gelmez diye düşünerek Montana'yı arar. Telefon bir süre çalmaya devam eder. Fruit tam ümidini kaybeder gibiyken telefon açılır. Fruit telaşla ''Alo? Orada mısın usta?'' diye sorar. Montana ''Buradayım usta.'' diye cevap verir. Fruit Punch Samurai rahat bir nefes alarak ''Sonunda be. Ne zamandır ulaşmaya çalışıyorum size.'' der.
Montana ''Kusura bakma dönemedim. Savaştan çıktık sonuçta.'' diye cevaplar. Fruit meraklı bir ses tonuyla sorar. ''Devrimci karargahının yandığını okuyunca daha da çok endişelenmiştim. Şu an neredesiniz?'' ''Amiral lobisi üssündeyiz. Sodex'te yanımda.'' der Montana. ''Durumunuz nasıl?'' Montana diğerlerine bakındıktan sonra cevaplar. ''Fena değil. Birkaçımız ciddi yaralandı ama toparlıyoruz.'' Fruit bunu duyduktan sonra yüreğine su serpilmiş gibi hisseder.
''Bunu duyduğuma sevindim usta. Harbiden kazanmışsınız.'' Montana ''Kazandık tabi la.'' diyerek tebessüm eder. Fruit Punch Samurai'da gülümsedikten sonra aklına takılan bir başka soruyu daha yöneltir. ''Tiksav Lee'den haber var mı peki?'' Montana bu soruyu duyunca hafif iç çeker. ''Hayır yok. En son gördüğümde yaşıyordu ama ben de bir haftadır haber alamadım.'' Fruit'in hissettiği endişe ve merak duygusu daha da katlanır. ''Ona karşı savaşmak zor olmuş olmalı.'' der kederli bir tavırla.
Montana'da üzgün bir tonla cevap verir. ''Öyleydi. O da bir Hurdacı sonuçta, bizden biri.'' ''Öyle tabi usta. Hem sana ve Sodex'e karşı savaşmak hem de kaybetmiş olmak. Bu kadar yükü taşımak kolay değildir.'' der Fruit düşünceli bir şekilde. ''Sadece onlar değil. Devrimci lobisi hakkında bize bilgi vermişti ama günün sonunda onların tarafında durdu. Pişman hissediyor olmalı.'' Fruit'in bu duyduğu karşısında yaşadığı şaşkınlık ses tonuna yansır. ''Size bilgi mi vermişti? Bunu cidden beklemiyordum.''
Montana bir yandan sigara yakarak cevap verir. ''Ben de beklemiyordum. Ama ne demişler, savaşta her şey mübahtır. Biz sadece strateji yaptık.'' Fruit telefon başında onu onaylar gibi kafasını sallar. Ardından lafa girer. ''Sence size karşı kırgın mıdır?'' ''Bunu onunla konuşmadan bilemeyiz.'' Fruit ''Siz böyle atışırsınız ama elbet barışırsınız. Yine öyle olur.'' diyerek umutlanmaya çalışır.
Montana ise sigarasını içerken ''Umarım öyle olur. Sana söylemek istediğim bir şey var la bu arada.'' der. Fruit hemen ''Nedir usta?'' diye sorar. Montana sigarasını üfledikten sonra konuşur. ''Hurdacı lobisi ile bir toplantı yapmayı düşünüyorum. Konuşmamız gereken önemli bir mesele var.'' ''Tiksav meselesi mi?'' der Fruit. ''Aynen öyle.'' cevabını verir Montana ciddi bir üslupla.
Whitebear D havanın soğuk ve kapalı olduğu bir Londra gününde, apartman dairesinde cips kola eşliğinde dizi izlemektedir. Bacak bacak üstüne atmış şekilde keyfine bakarken telefondan gelen bildirim sesini duyar. Bildirimin forumdaki Hatıra Ormanı projesine gönderdiği 100 pound ile alakalı olmasını beklerken telefonu eline aldığında bildirimin Twitter'dan geldiğini fark eder. Cipsi çiğnerken mesajı okuduğu anda şaşkınlıktan dolayı öksürür.
Zorlukla yutkunduktan sonra haber mesajını tekrar okur. Kendi kendine ''Devrimci lobisi Amiral lobisine kaybetti ve geri mi çekildi?'' der. Kafasını kaşıyarak düşünürken ''Nasıl ya? Ulan Devrimciler şu işi bitirmeniz lazımdı.'' diye söylenir. ''Acaba şu an durumları nasıldır, toparlanabilirler mi?'' gibi düşüncelere dalmışken kapı zilinin çalmasıyla tekrar kendine gelir. Yerinden kalkıp kapıya doğru ilerler ve kapı deliğinden bakar. Gelenleri görünce gülümsemeden edemez ve hemen kapıyı açar.
''Ooo hoş geldiniz agalar.'' diyerek sevinçle onları karşılar. Gelenler Gon Freecs ve Phoenix'dir. Gon sırıtarak ''Hoş bulduk kankam.'' der ve Whitebear D ile kafalarını tokuşturur. Ardından Phoenix'de ''Hoş bulduk kral.'' diyerek onunla selamlaşır. Üçü de içeriye geçer ve kanepeye uzanırlar. Whitebear D onlara cips ve kola ikram ederken ''Yolculuk nasıldı?'' diye sorar. Gon rahatsız bir surat ifadesiyle ''Sorma kanka ya. Şili'den buraya uçmak uzun sürüyor tabi.'' der.
Phoenix ''Benim yolculuk o kadar uzun sürmedi valla.'' diyerek sırıtır. ''Türkiye daha yakın kanka normal.'' diyen Whitebear D bir yandan kolaları doldurmaktadır. Gon montunu çıkarırken ''Phoenix şanslı adam ya.'' diyerek güler. Hepsi cipslerini ve kolalarını aldıktan sonra muhabbete devam ederler. Muhabbet gittikçe koyulaşırken konu son yaşanan gelişmelere gelir. Phoenix ''Devrimci lobisi Amiralcilere yenilmiş duydunuz mu?'' diye sorar.
Whitebear D ''Siz gelmeden önce gördüm ben de. Üzüldüm valla.'' der. Gon Freecs ''Ben gayet sevindim. Amiral lobisini hafife alanlara iyi cevap olmuştur.'' diyerek kolasını yudumlar. ''Daha dur bakalım. Devrimcilerin işi tamamen bitmemiş sonuçta.'' der Phoenix cipsini ağzına atarken. Gon ''Valla Amiral lobisi 1-0 öne geçmiş durumda. İleride ne olur göreceğiz.'' der. Whitebear D cips yerken yerinden doğrularak lafa girer. ''Amirallerde Garp gibi patlayacak bak görürsünüz kanka.'' Gon biraz tetiklenmiş hissederek cevap verir. ''Garp mı patladı? Güldürme ya.''
Whitebear D karşılık vermekte gecikmez. ''Adamın kapasitesini gördük işte.'' Gon onu ciddiye almamış gibi bir tavır sergileyerek cevaplar. ''Aynen kanka. Senin şu Garp nefreti beni benden alıyor.'' Whitebar D ''Geçerli sebeplerim var ama.'' diyerek güler. Bunun üzerine Gon'da kendini tutamayarak gülümser. Ardından ''Alem adamsın ya.'' diyerek kolasını içer. Phoenix cips tabağını sehpanın üzerine koyduktan sonra Whitebear D'ye dönerek ''Amirallerden birini Sanji indirdiği zaman görüşeceğiz Gon'la.'' der.
Whitebear D bir kahkaha attıktan sonra ''Aynen öyle kingom. Sanji ve Kizaru dövüşü garanti.'' diyerek Phoenix'in omzuna dokunur. Gon bu lafa karşı herhangi bir cevap vermeden yalnızca gözlerini devirir ve telefonundaki uygulamada eşleştiği kadınlara göz atar. Phoenix Whitebear D'ye dönerek tekrar lafa girer. ''Garp'ı falan boş verin şimdi. Sen niye Yonko lobisinden ayrıldın?'' der. Whitebear D bu soru karşısında canı sıkılmış gibi gözükerek ''Şartlar öyle gerektirdi kanka. Hem Türkiye'den hem forumdan uzaklaşınca lobiyle olan alakamda azaldı.'' der.
Phoenix ''Talihsiz olmuş.'' diyerek Whitebear D'nin sırtını sıvazlar. Gon ''Senin yerine Kekomancer'ı almışlar galiba.'' der. Whitebear D ''Evet gördüm. Sağlam transfer.'' diyerek ikinci cips paketini açar. Phoenix durumu tiye alırcasına ''Biraz yaşlı değil mi?'' diye sorar. Bunun üzerine Gon güler, Whitebear D ise hafif sırıttıktan sonra ''Her türlü iş yapar ya.'' cevabını verir. İkinci cipsi tabaklara doldururken onlara ''Peki siz niye Sanji lobisi ile birlikte gözükmüyorsunuz?'' der.
Gon ''Benimde seninle benzer sebeplerden, forumdan ve seriden uzaklaştığım için. Şu sıralar işlerim başımdan aşkın zaten.'' diyerek tabağını alır. Phoenix bardağını tekrar doldururken biraz alınmış bir ifade ile Whitebear D'ye bakarak konuşur. ''Ben şu sıralar Gaban'a coşmuş durumdayım. Ama hâlâ Sanji lobisinin bir parçasıyım yanlış anlaşılmasın.'' Gon Whitebear D ile ilgili merak ettiği bir konuyu sormaya karar verir. ''Sen içten içe hâlâ Yonko lobisinin bir parçası olduğunu hissediyor musun?''
Whitebear D biraz düşündükten sonra ''Sanırım evet. Eğer bir gün cidden bana ihtiyaçları olursa yardımcı olmaya çalışırım.'' diyerek bakışlarını duvarda asılı olan Beyazsakal posterine çevirir. ''Aga be. Adam sadık çıktı.'' der Gon sırıtarak. ''Ne sandın kanka.'' diyen Whitebear D televizyonda açık olan diziyi kapatır. Ardından diğerlerine dönerek ''Akşama Galatasaray Fener derbisi vardı. Sarmaz mı?'' der. Gon ''Sarar tabi oğlum.'' diyerek oturduğu yerden doğrulur. Phoenix gülerek ''Akşama çarşı pazar karışacak gibi.'' der. Diğerleri de gülüştükten sonra akşamki maç başlayana kadar uzun ve keyifli bir futbol sohbetine dalarlar.
King gecenin karanlığında ay ışığının aydınlattığı ormanlık bir alanın içindeki Kılıç lobisi malikanesinde Mcgill'i takip etmektedir. Malikanenin merdivenlerinden çıkarken içten içe sonunda Kılıç lobisinin gizemli liderini görebileceğim diye düşünmektedir. Heyecanı gittikçe artmakta ve adımları da sıklaşmaktadır. Merdivenler bitene kadar çıkmaya devam ederler. King son basamağı da çıktıktan sonra karşısında uzun bir koridor olduğunu görür.
Koridorda yürürken pencereden dışarıya göz atar, malikanenin en üst katında olduklarını fark eder. Malikane dağlık bir alanın tepesine kurulmuştur. King gökyüzünde yükselen ayı ve altlarında uzanan ormanı net bir şekilde görebilmektedir. Koridorun sonunda bir kapı ve onun önünde de iki kılıçlı adamın durduğunu fark eder. Mcgill ve King kapının önüne vardıklarında yürümeyi keserler. Mcgill korumalara bakarak konuşur. ''Yeni üyemiz liderin isteği üzerine onu görmeye geldi.''
Korumalar bunu duyunca başlarını öne eğerler ve ''Nasıl isterseniz.'' diyerek kapıyı onlar için açarlar. King aralanan kapıdan içeriye baktığında burasının bir taht odasını olduğunu fark eder. Kılıçlarla donatılmış tahtta oturan biri vardır. Fakat King kimin oturduğunu net bir şekilde göremez çünkü tahtın önünde ayakta duran birkaç üye vardır. Bunlar sırasıyla RedTeroR, Densetsu no Samurai, Dracule Mihawk ve Kaizoku Gari'dir. King onlara bakarak başıyla selam verir. Diğer üyelerde karşılık olarak onu selamlarlar.
Lider oturduğu yerden yüksek perdeden bakan bir sesle ona seslenir. ''Artık seni resmi bir Kılıç lobisi üyesi olarak kabul ediyorum. Öne çık King.'' King bu lafı duyunca yavaş adımlarla tahta doğru yürümeye başlar. Diğer üyeler kenara çekilerek King'e yolu açarlar. King onların arasından geçip nihayet lider ile göz göze geldiğinde dumura uğrar. Şaşkın bir surat ifadesiyle ''Lider sen misin, Millennium Wizard?'' der. Millennium Wizard yüzüne sinsi bir gülümseme takınarak cevap verir. ''Aramıza hoş geldin eski dostum.''
Kılıcın İntikamı Arcı
19. Bölüm - İntikam Planı
King gördüğü manzara karşısında halen şaşkın bir şekilde dikilmektedir. Kafasında bir ton soru işareti oluşmuştur. Millennium Wizard onun bu halini fark ettiğinde hafifçe sırıtır ve lafa girer. ''Şaşırmış gibi görünüyorsun.'' King yutkunduktan sonra kafasını toparlayıp cevap verir. ''Biraz öyle. Aslında düşününce çok şaşırtıcı değil, kılıçlı karakterleri savunma konusunda isim yapmış bir üyesin sonuçta.'' Millennium Wizard ''Bu konuda kötü bir şöhretim olduğu doğrudur.'' diyerek kahkaha atar.
King içinde bulunduğu durumu kavramaya çalışırken ''Yine de lobi lideri olacak kadar ileri gitmeni beklemiyordum.'' der. Millennium Wizard kaşlarını çatarak karşılık verir. ''Lider olmamdan şikayetçi misin yoksa?'' King hemen endişeyle lafa girer. ''Hayır tabi ki değilim. Liderlik için en uygun adaylardan biri olduğunu düşünüyorum.'' Millennium Wizard bu cevabı duyduktan sonra tatminkar bir ifadeyle sırıtır. ''İyi öyleyse.'' King minnettarlığını belli etmek için ''Beni kurtardığın için teşekkür ederim. Size borçlandım.'' diyerek başını eğer.
Millennium Wizard ''Önemli değil. Bize iyi katkı sağlayacağını düşünüyorum, seni aramızda görmekten mutluluk duydum.'' diyerek gülümser. King'de sırıtarak karşılık verdikten sonra ''Kılıç lobisinin bittiğini sanıyordum. Bunca zamandır işleri gizlice mi yönetiyordun?'' diye sorar. Millennium Wizard ''Öyle olması gerekiyordu. Diğer lobiler bizim işimizin bittiğini sanmalıydı, böylece gölgeler ardında güçlenmeye devam edebilirdik.'' der sakince.
King meraklı bir tavırla sorar. ''Lider olduğunu saklamaya devam mı edeceksin yani?'' ''Zamanı geldiğinde herkes Kılıç lobisinin başında olduğumu öğrenecek. Şimdilik senin de bunu gizli tutmanı istiyorum.'' King anladığını belli edecek şekilde kafasını sallar. Ardından Millennium Wizard lafına devam eder. ''Ayrıca gizlendiğimiz bu süreçte birçok faydalı üye edindik. Sen de onlardan birisin.'' King bu övgüyü duyduğunda içten içe mutlu hissederek tebessüm eder.
Aklını kurcalayan başka bir soruyu daha sormaya karar verir. ''Peki ya amacımız ne? Lastik lobisini yok etmek mi?'' Millennium Wizard düşüncelere dalmışken ''Sırası geldiğinde onlarında icabına bakacağız. Fakat şuan ki hedefimiz onlar değil, Law lobisi.'' der. King ''Cidden mi? Law lobisi ile bir sorunun yok sanıyordum.'' diyerek şaşırır.
''Yoktu. Fakat lobi lideri Trafalgar Law bana ihanet etti ve benim kitabımda hiçbir ihanet cezasız kalmaz.'' der Millennium Wizard öfkeli bir ses tonuyla. King ''İki yıl banlı kaldığım için bazı gelişmelerden haberim yok. Eğer öyleyse hak etmiş demektir.'' diyerek onaylar. Ardından ''Ne zaman saldırmaya gidiyoruz?'' sorusunu yöneltir. Millennium Wizard sakinleştikten sonra ''Saldırmaya gitmeyeceğiz.'' cevabını verir.
King kafası karışmış bir şekilde ''Nasıl yani?'' der. Millennium Wizard ''Önce onları yanımıza çekeceğiz. Sonra bize en güvendikleri anda işlerini bitireceğiz. Böylesi daha keyifli olacak.'' diyerek sırıtır. King bu incelikli planı duyduğunda Millennium Wizard'ın zekasına hayran kalır. ''Pekala öyle olsun. Soldier Boy ile kapışmama izin verdiğin sürece benden yana sorun yok.'' Millennium Wizard gözlerini kısarak ''Merak etme, onlarında sırası gelecek.'' der.
King tatmin olmuş bir yüz ifadesiyle ''Teşekkür ederim.'' diyerek gülümser. Millennium Wizard ise odanın içindeki diğer Kılıç lobisi üyelerine dönerek seslenir. ''Falconx, Law lobisine aramızı düzeltmek için yarın bir görüşme yapmak istediğimizi ilet.'' Falconx ''Nasıl isterseniz.'' diyerek onu onayladıktan sonra odadan çıkar.
Law lobisi denizin ortasındaki hırçın dalgaların arasında yüzeye çıkmış halde hareket eden bir denizaltının içinde oturmuş şekilde sohbet etmektedir. Trafalgar Law diğer üyelere elinde tuttuğu gazetedeki haberi okur. Diğer üyeler meraklı bir şekilde Amiral ve Devrimci lobisi arasında geçen savaşın detaylarını dinlemektedir. Trafalgar Law haberi okumayı bitirdikten sonra hafif bir iç çekerek lafa girer. ''Devrimcilerin fazla bir şansı yoktu zaten.'' Roshi (01746) ''Yalan yok böyle bir sonucu beklemiyordum.'' der şaşkın bir bakışla.
Ölüm Cerrahı ''Amiral lobisi kazansın istemezdim. Yazık olmuş.'' diyerek dudak büker. Trafalgar Law Ölüm Cerrahı'nı teselli etmek için omzuna dokunarak konuşur. ''Beyazsakal en sevdiğin ikinci karakter sonuçta. Amiral lobisinin kazanmasına üzülmeni çok iyi anlıyorum.'' Ölüm Cerrahı ona bakarak gülümserken cevap verir. ''Yonko lobisi bir gün onlara yenilgiyi tattırır umarım.'' O esnada Trao ''Millet adını duyururken biz burada böyle oturuyoruz.'' der hoşnutsuz bir şekilde. Murray ''Şu anda pek kaos havamda değilim doğrusu. Böylesi daha iyi.'' diyerek arkasına yaslanır.
Trafalgar Law elinde tuttuğu gazeteyi masaya bıraktıktan sonra diğerlerine bakarak konuşur. ''Aslında boş durmuyoruz. Millennium Wizard'ı indirmek için uzun bir süredir arıyorum ama bir türlü bulamadım. Doflamingo lobisi ile eskisi kadar takılmıyor gibi. Ya da benden korktuğu için saklanıyor.'' Bunu demesinin üzerine diğer üyelerle birlikte güler. Ölüm Cerrahı gülmesi bittikten sonra lafa girişir. ''Sahiden bayadır piyasada yok. Galiba elini eteğini bu işlerden çekti.''
Roshi ''Yaşlandı ne de olsa. Yerini daha genç Doflamingo fanlarına bırakabilir.'' diyerek çayına attığı şekeri karıştırır. Trafalgar Law alaycı bir tavırla ''Genç Doflamingo fanı diye bir şey yok. Tıpkı karakterin kendisi gibi fanları da çağ dışı kaldı.'' der. Diğerleriyle beraber bir kez daha gülüşerek keyif çatarlar. O sırada kapıdan içeriye Croc girer. Yüzünde ciddi bir ifade, elinde ise bir mektup vardır. Trafalgar Law onun bu ifadesini fark ettiğinde meraklı bir şekilde ''Bir şey mi oldu?'' diye sorar.
Croc elinde tuttuğu mektubu doğrulturken ''Millennium Wizard'dan bir mesaj var.'' der. Diğerlerinin bu beklenmedik habere karşı olan şaşkınlıkları yüzlerinden okunabilmektedir. Murray ''İyi insan lafın üstüne gelirmiş.'' diyerek kıkırdar. Trafalgar Law ''Ne mesajıymış bu böyle birden bire?'' sorusunu yöneltir. Croc elinde tuttuğu mektuba göz atarken ''Aramızdaki buzları eritmek için bizi kendi mekanında bir akşam yemeğine davet etmek istiyormuş.'' der.
Lobi üyeleri bir kez daha beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kalırlar. Trafalgar Law kafası karışık bir surat ifadesi takınır. ''Cidden mi? Sanırım Millennium Wizard ya pişman oldu ya da bizden çekindiği için barışmak istiyor.'' Roshi çayını yudumlarken sohbete dahil olur. ''Ben gitme taraftarı değilim.'' Ölüm Cerrahı ''Neden? Belki de gerçekten barışmak istiyordur.'' diyerek lafa atlar. Roshi tekinsiz bir bakışla karşılık verir. ''Ben onun iyi niyetine güvenmiyorum ama kararı size bırakıyorum.''
Trafalgar Law biraz düşündükten sonra cevabını verir. ''En kötü ne olabilir ki? Eğer ters bir şey yapmaya kalkarsa işini bitirebiliriz, fırsat ayağımıza gelmiş olur.'' Trao elinde tuttuğu neşterle oynarken ''Haklı olabilirsin. Oturmaktan sıkılmıştım zaten, biraz hareketlilik iyi olur.'' der. Trafalgar Law Murray ve Croc'a dönerek ''Siz ne diyorsunuz?'' diye sorar.
Murray ''Pek kaos havamda değilim demiştim ama bir akşam yemeğine hayır demem.'' diyerek şapkasını düzeltir. Croc omzunda duran posta kuşunu severken ''Bana uyar. Niyeti neymiş öğrenmiş oluruz.'' der. Trafalgar Law herkese baktıktan sonra kararlı bir ifadeyle konuşur. ''O zaman karar verildi. Yarın akşam Millennium Wizard'a ziyarete gidiyoruz.''
Aynı günün akşam saatlerinde Millennium Wizard Kılıç lobisi makinesinin taht odasında oturmuş halde şarabını içmektedir. O sırada odanın kapısının tıklatıldığını duyar ve bakışlarını kapıya çevirerek soğuk bir ses tonuyla ''Gelebilirsin.'' der. İçeriye giren Falconx ''Davetimizi kabul ettiklerine dair bir cevap yolladılar.'' diyerek elinde tuttuğu telefonu çevirir. Trafalgar Law'ın Millennium Wizard'ı etiketleyerek yazdığı forum mesajını gösterir. Millennium Wizard ''Güzel.'' diyerek sırıtır.
Ardından taht odasında oturan diğer lobi üyelerine seslenir. ''Yarın akşam iyi bir eğlence olacak. Mekanı hazırlamaya başlayalım, büyük bir ziyafet olmasını istiyorum.'' Odadaki diğer üyeler olan RedTeroR, Densetsu no Samurai, Kaizoku Gari, Dracule Mihawk ve Falconx onu onaylayan bir şekilde başlarını sallarlar. RedTeroR ''Poşetlerden kurtulma vakti geldi anlaşılan.'' diyerek oturduğu yerde doğrulur.
Densetsu no Samurai heyecanla ''Uzun zaman sonra aksiyona geçeceğiz.'' der. Kaizoku Gari ''Şimdiden ellerim kaşınmaya başladı gari.'' derken kılıcının kabzasını kavrar. Dracule Mihawk önündeki Zoro figürünü incelerken ''Onları mahvedeceğim.'' der. Falconx ''Kendimi göstereceğim ilk savaş olacak.'' diyerek sabırsız hisseder.
Ardından ertesi günün akşam yemeği için hazırlıklara başlarlar. Uzun bir temizlik ve yemek hazırlayışının ardından ertesi gün geldiğinde Law lobisinin denizaltı ile olan yolculukları sona erer, akşamüstü kendilerine verilen adrese varmışlardır. Limanda denizaltından indikten sonra ormanlık bir alanın içerisindeki tepeye kurulmuş malikaneye doğru ilerlerler. Uzun bir yürüyüşün ardından sonunda malikanenin önüne varmışlardır. Oldukça büyük olan bu malikane karşısında şoka uğrarlar.
Malikanenin girişinin önünde iki koruma beklemektedir. Onlara doğru yaklaşan Trafalgar Law ''Millennium Wizard'ı ziyarete geldik.'' der. Korumalar telsizle içeriden birine seslendikten sonra onayı aldıklarını duyunca kapıyı aralarlar. Law lobisi yavaşça malikanenin bahçesine girer. Yürümeye devam ederlerken bir yandan bahçeyi incelerler ve gördüklerine hayran kalırlar. Ağaçlar, süs havuzları, heykeller ve oturma alanları dikkatlerini çekmiştir.
O esnada onlara doğru gelen Millennium Wizard'ı fark ederler. Millennium Wizard ''Hoş geldiniz, şeref getirdiniz.'' diyerek misafirperver bir tavırla sırıtır. Trafalgar Law'da tebessüm ederek ''Hoş bulduk. Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu. Davetin için teşekkürler.'' der. Ölüm Cerrahı ''Böyle bir teklif hiç beklemiyorduk.'' diyerek etrafına bakınmaya devam eder. Millennium Wizard hafifçe gülerek karşılık verir. ''Hayat sürprizlerle dolu değil mi?''
Trao parmağına konan bir kelebeğe bakarken ''Kesinlikle öyle.'' der. Roshi ise ''Parayı bulmuş gibisin Millennium Wizard.'' diyerek içinden geçeni şüpheci bir tonda belirtir. Millennium Wizard mütevazi bir şekilde cevap verir. ''Çok abartılacak bir şey değil. Hepsini içeride anlatırım, buyurun.'' Murray diğer üyelere dönerek ''İçeri geçelim bari.'' der.
Croc ''Bence de geçelim. Hava kararmaya başladı.'' diyerek elinde tuttuğu peluş Bepo oyuncağını sıkıca kavrar. Diğerleri de bu teklifi kabul ettikten sonra Millennium Wizard ''Harika. Beni takip edin öyleyse.'' demesinin üzerine malikanenin içine doğru yürümeye başlar. Law lobisi üyeleri onun arkasından gelirken Millennium Wizard yüzüne sinsi bir gülümseme takınarak içinden konuşur. ''Son akşam yemeğinizin tadını çıkarmaya bakın.''
King içinde bulunduğu durumu kavramaya çalışırken ''Yine de lobi lideri olacak kadar ileri gitmeni beklemiyordum.'' der. Millennium Wizard kaşlarını çatarak karşılık verir. ''Lider olmamdan şikayetçi misin yoksa?'' King hemen endişeyle lafa girer. ''Hayır tabi ki değilim. Liderlik için en uygun adaylardan biri olduğunu düşünüyorum.'' Millennium Wizard bu cevabı duyduktan sonra tatminkar bir ifadeyle sırıtır. ''İyi öyleyse.'' King minnettarlığını belli etmek için ''Beni kurtardığın için teşekkür ederim. Size borçlandım.'' diyerek başını eğer.
Millennium Wizard ''Önemli değil. Bize iyi katkı sağlayacağını düşünüyorum, seni aramızda görmekten mutluluk duydum.'' diyerek gülümser. King'de sırıtarak karşılık verdikten sonra ''Kılıç lobisinin bittiğini sanıyordum. Bunca zamandır işleri gizlice mi yönetiyordun?'' diye sorar. Millennium Wizard ''Öyle olması gerekiyordu. Diğer lobiler bizim işimizin bittiğini sanmalıydı, böylece gölgeler ardında güçlenmeye devam edebilirdik.'' der sakince.
King meraklı bir tavırla sorar. ''Lider olduğunu saklamaya devam mı edeceksin yani?'' ''Zamanı geldiğinde herkes Kılıç lobisinin başında olduğumu öğrenecek. Şimdilik senin de bunu gizli tutmanı istiyorum.'' King anladığını belli edecek şekilde kafasını sallar. Ardından Millennium Wizard lafına devam eder. ''Ayrıca gizlendiğimiz bu süreçte birçok faydalı üye edindik. Sen de onlardan birisin.'' King bu övgüyü duyduğunda içten içe mutlu hissederek tebessüm eder.
Aklını kurcalayan başka bir soruyu daha sormaya karar verir. ''Peki ya amacımız ne? Lastik lobisini yok etmek mi?'' Millennium Wizard düşüncelere dalmışken ''Sırası geldiğinde onlarında icabına bakacağız. Fakat şuan ki hedefimiz onlar değil, Law lobisi.'' der. King ''Cidden mi? Law lobisi ile bir sorunun yok sanıyordum.'' diyerek şaşırır.
''Yoktu. Fakat lobi lideri Trafalgar Law bana ihanet etti ve benim kitabımda hiçbir ihanet cezasız kalmaz.'' der Millennium Wizard öfkeli bir ses tonuyla. King ''İki yıl banlı kaldığım için bazı gelişmelerden haberim yok. Eğer öyleyse hak etmiş demektir.'' diyerek onaylar. Ardından ''Ne zaman saldırmaya gidiyoruz?'' sorusunu yöneltir. Millennium Wizard sakinleştikten sonra ''Saldırmaya gitmeyeceğiz.'' cevabını verir.
King kafası karışmış bir şekilde ''Nasıl yani?'' der. Millennium Wizard ''Önce onları yanımıza çekeceğiz. Sonra bize en güvendikleri anda işlerini bitireceğiz. Böylesi daha keyifli olacak.'' diyerek sırıtır. King bu incelikli planı duyduğunda Millennium Wizard'ın zekasına hayran kalır. ''Pekala öyle olsun. Soldier Boy ile kapışmama izin verdiğin sürece benden yana sorun yok.'' Millennium Wizard gözlerini kısarak ''Merak etme, onlarında sırası gelecek.'' der.
King tatmin olmuş bir yüz ifadesiyle ''Teşekkür ederim.'' diyerek gülümser. Millennium Wizard ise odanın içindeki diğer Kılıç lobisi üyelerine dönerek seslenir. ''Falconx, Law lobisine aramızı düzeltmek için yarın bir görüşme yapmak istediğimizi ilet.'' Falconx ''Nasıl isterseniz.'' diyerek onu onayladıktan sonra odadan çıkar.
Law lobisi denizin ortasındaki hırçın dalgaların arasında yüzeye çıkmış halde hareket eden bir denizaltının içinde oturmuş şekilde sohbet etmektedir. Trafalgar Law diğer üyelere elinde tuttuğu gazetedeki haberi okur. Diğer üyeler meraklı bir şekilde Amiral ve Devrimci lobisi arasında geçen savaşın detaylarını dinlemektedir. Trafalgar Law haberi okumayı bitirdikten sonra hafif bir iç çekerek lafa girer. ''Devrimcilerin fazla bir şansı yoktu zaten.'' Roshi (01746) ''Yalan yok böyle bir sonucu beklemiyordum.'' der şaşkın bir bakışla.
Ölüm Cerrahı ''Amiral lobisi kazansın istemezdim. Yazık olmuş.'' diyerek dudak büker. Trafalgar Law Ölüm Cerrahı'nı teselli etmek için omzuna dokunarak konuşur. ''Beyazsakal en sevdiğin ikinci karakter sonuçta. Amiral lobisinin kazanmasına üzülmeni çok iyi anlıyorum.'' Ölüm Cerrahı ona bakarak gülümserken cevap verir. ''Yonko lobisi bir gün onlara yenilgiyi tattırır umarım.'' O esnada Trao ''Millet adını duyururken biz burada böyle oturuyoruz.'' der hoşnutsuz bir şekilde. Murray ''Şu anda pek kaos havamda değilim doğrusu. Böylesi daha iyi.'' diyerek arkasına yaslanır.
Trafalgar Law elinde tuttuğu gazeteyi masaya bıraktıktan sonra diğerlerine bakarak konuşur. ''Aslında boş durmuyoruz. Millennium Wizard'ı indirmek için uzun bir süredir arıyorum ama bir türlü bulamadım. Doflamingo lobisi ile eskisi kadar takılmıyor gibi. Ya da benden korktuğu için saklanıyor.'' Bunu demesinin üzerine diğer üyelerle birlikte güler. Ölüm Cerrahı gülmesi bittikten sonra lafa girişir. ''Sahiden bayadır piyasada yok. Galiba elini eteğini bu işlerden çekti.''
Roshi ''Yaşlandı ne de olsa. Yerini daha genç Doflamingo fanlarına bırakabilir.'' diyerek çayına attığı şekeri karıştırır. Trafalgar Law alaycı bir tavırla ''Genç Doflamingo fanı diye bir şey yok. Tıpkı karakterin kendisi gibi fanları da çağ dışı kaldı.'' der. Diğerleriyle beraber bir kez daha gülüşerek keyif çatarlar. O sırada kapıdan içeriye Croc girer. Yüzünde ciddi bir ifade, elinde ise bir mektup vardır. Trafalgar Law onun bu ifadesini fark ettiğinde meraklı bir şekilde ''Bir şey mi oldu?'' diye sorar.
Croc elinde tuttuğu mektubu doğrulturken ''Millennium Wizard'dan bir mesaj var.'' der. Diğerlerinin bu beklenmedik habere karşı olan şaşkınlıkları yüzlerinden okunabilmektedir. Murray ''İyi insan lafın üstüne gelirmiş.'' diyerek kıkırdar. Trafalgar Law ''Ne mesajıymış bu böyle birden bire?'' sorusunu yöneltir. Croc elinde tuttuğu mektuba göz atarken ''Aramızdaki buzları eritmek için bizi kendi mekanında bir akşam yemeğine davet etmek istiyormuş.'' der.
Lobi üyeleri bir kez daha beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kalırlar. Trafalgar Law kafası karışık bir surat ifadesi takınır. ''Cidden mi? Sanırım Millennium Wizard ya pişman oldu ya da bizden çekindiği için barışmak istiyor.'' Roshi çayını yudumlarken sohbete dahil olur. ''Ben gitme taraftarı değilim.'' Ölüm Cerrahı ''Neden? Belki de gerçekten barışmak istiyordur.'' diyerek lafa atlar. Roshi tekinsiz bir bakışla karşılık verir. ''Ben onun iyi niyetine güvenmiyorum ama kararı size bırakıyorum.''
Trafalgar Law biraz düşündükten sonra cevabını verir. ''En kötü ne olabilir ki? Eğer ters bir şey yapmaya kalkarsa işini bitirebiliriz, fırsat ayağımıza gelmiş olur.'' Trao elinde tuttuğu neşterle oynarken ''Haklı olabilirsin. Oturmaktan sıkılmıştım zaten, biraz hareketlilik iyi olur.'' der. Trafalgar Law Murray ve Croc'a dönerek ''Siz ne diyorsunuz?'' diye sorar.
Murray ''Pek kaos havamda değilim demiştim ama bir akşam yemeğine hayır demem.'' diyerek şapkasını düzeltir. Croc omzunda duran posta kuşunu severken ''Bana uyar. Niyeti neymiş öğrenmiş oluruz.'' der. Trafalgar Law herkese baktıktan sonra kararlı bir ifadeyle konuşur. ''O zaman karar verildi. Yarın akşam Millennium Wizard'a ziyarete gidiyoruz.''
Aynı günün akşam saatlerinde Millennium Wizard Kılıç lobisi makinesinin taht odasında oturmuş halde şarabını içmektedir. O sırada odanın kapısının tıklatıldığını duyar ve bakışlarını kapıya çevirerek soğuk bir ses tonuyla ''Gelebilirsin.'' der. İçeriye giren Falconx ''Davetimizi kabul ettiklerine dair bir cevap yolladılar.'' diyerek elinde tuttuğu telefonu çevirir. Trafalgar Law'ın Millennium Wizard'ı etiketleyerek yazdığı forum mesajını gösterir. Millennium Wizard ''Güzel.'' diyerek sırıtır.
Ardından taht odasında oturan diğer lobi üyelerine seslenir. ''Yarın akşam iyi bir eğlence olacak. Mekanı hazırlamaya başlayalım, büyük bir ziyafet olmasını istiyorum.'' Odadaki diğer üyeler olan RedTeroR, Densetsu no Samurai, Kaizoku Gari, Dracule Mihawk ve Falconx onu onaylayan bir şekilde başlarını sallarlar. RedTeroR ''Poşetlerden kurtulma vakti geldi anlaşılan.'' diyerek oturduğu yerde doğrulur.
Densetsu no Samurai heyecanla ''Uzun zaman sonra aksiyona geçeceğiz.'' der. Kaizoku Gari ''Şimdiden ellerim kaşınmaya başladı gari.'' derken kılıcının kabzasını kavrar. Dracule Mihawk önündeki Zoro figürünü incelerken ''Onları mahvedeceğim.'' der. Falconx ''Kendimi göstereceğim ilk savaş olacak.'' diyerek sabırsız hisseder.
Ardından ertesi günün akşam yemeği için hazırlıklara başlarlar. Uzun bir temizlik ve yemek hazırlayışının ardından ertesi gün geldiğinde Law lobisinin denizaltı ile olan yolculukları sona erer, akşamüstü kendilerine verilen adrese varmışlardır. Limanda denizaltından indikten sonra ormanlık bir alanın içerisindeki tepeye kurulmuş malikaneye doğru ilerlerler. Uzun bir yürüyüşün ardından sonunda malikanenin önüne varmışlardır. Oldukça büyük olan bu malikane karşısında şoka uğrarlar.
Malikanenin girişinin önünde iki koruma beklemektedir. Onlara doğru yaklaşan Trafalgar Law ''Millennium Wizard'ı ziyarete geldik.'' der. Korumalar telsizle içeriden birine seslendikten sonra onayı aldıklarını duyunca kapıyı aralarlar. Law lobisi yavaşça malikanenin bahçesine girer. Yürümeye devam ederlerken bir yandan bahçeyi incelerler ve gördüklerine hayran kalırlar. Ağaçlar, süs havuzları, heykeller ve oturma alanları dikkatlerini çekmiştir.
O esnada onlara doğru gelen Millennium Wizard'ı fark ederler. Millennium Wizard ''Hoş geldiniz, şeref getirdiniz.'' diyerek misafirperver bir tavırla sırıtır. Trafalgar Law'da tebessüm ederek ''Hoş bulduk. Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu. Davetin için teşekkürler.'' der. Ölüm Cerrahı ''Böyle bir teklif hiç beklemiyorduk.'' diyerek etrafına bakınmaya devam eder. Millennium Wizard hafifçe gülerek karşılık verir. ''Hayat sürprizlerle dolu değil mi?''
Trao parmağına konan bir kelebeğe bakarken ''Kesinlikle öyle.'' der. Roshi ise ''Parayı bulmuş gibisin Millennium Wizard.'' diyerek içinden geçeni şüpheci bir tonda belirtir. Millennium Wizard mütevazi bir şekilde cevap verir. ''Çok abartılacak bir şey değil. Hepsini içeride anlatırım, buyurun.'' Murray diğer üyelere dönerek ''İçeri geçelim bari.'' der.
Croc ''Bence de geçelim. Hava kararmaya başladı.'' diyerek elinde tuttuğu peluş Bepo oyuncağını sıkıca kavrar. Diğerleri de bu teklifi kabul ettikten sonra Millennium Wizard ''Harika. Beni takip edin öyleyse.'' demesinin üzerine malikanenin içine doğru yürümeye başlar. Law lobisi üyeleri onun arkasından gelirken Millennium Wizard yüzüne sinsi bir gülümseme takınarak içinden konuşur. ''Son akşam yemeğinizin tadını çıkarmaya bakın.''
Son düzenleme: