Aslında 1142. bölüm için girdiğim yorumu bir başlık olarak buraya taşımak istedim. Loki'nin "dünyayı yok etme" iddiasını ve hikayede oynayacağı rolü biraz daha derli toplu tartışabiliriz bu başlık altında belki. Biliyorsunuz, Loki'nin Dünya Yılanı yani Jörmungandr olabileceğine dair teoriler var. Ragnir isminde çok yıkıcı güce sahip bir çekici var ki Ragnarök ve Mjölnir kelimelerinin birleştirilmesi ile ortaya çıkmış bir isim bu; Mjölnir Yıldırım Tanrısı Thor'un çekicinin adıyken Ragnarök yine İskandinav mitolojisindeki kaçınılmaz kıyamet anlatısı. Ama ben daha ziyade Oda'nın yine büyük ustalıkla kurgulamış olduğuna inandığım bir foreshadow hakkında yazmak istiyorum şimdilik.
1142. bölümle birlikte artık şu netleşmiş oldu: Loki ilk başta bize dev ırkının bir mensubu gibi tanıtılmış olsa da bu bölümde bariz şekilde görüyoruz ki kendisi devden ziyade bir antik dev, yani "kıta çeken". Antik dev kanının kaliyet soyuna karıştığı zaten söylenmişti, belli ki Loki'de bu genetik epey baskın gelmiş. Eminim ki Luffy ile çok iyi dost olacaklar ve Red Line'ın yarılmasında önemli bir payı olacak, çünkü biz bu hikayeyi daha önce gördük. Bu hikaye daha önce Ace ve Little Oars Jr'ın hikayesi olarak bize anlatıldı.
Loki "Lanetli Prens" olarak biliniyor. Anlaşılan bunda güçlerinin Elbaf için büyük tehdit teşkil ediyor olmasının da payı var, belki çocukken de istemeden Adem Ağacı'nda yangınlara neden oldu. Loki'nin laneti gökyüzünden geliyor ve hava olaylarından kaynaklı.
Bir de Little Oars'a bakalım. Oars'ın da laneti de gökyüzü ve hava olaylarından kaynaklı idi; yağmur, kar ve özellikle de güneşten muzdaripti. Ta ki Ace bir "hasır şapka" ile onu bu lanetten kurtarana kadar. Ace şapkayı Oars'a veriyor ve şunu söylüyor: "Buna ihtiyacın var çünkü güneşe çok yakınsın". Bu sözü, Ana Alev'den bahsederken, Vegapunk'tan da duymuş olmamız ve hatta Harley Yazıtları'nda da "İnsanlık hırsına yenik düşüp yasak güneşe dokundu" ifadesinin yer alıyor olması meseleyi daha da ilginç kılıyor. Ace-Oars konusu aklıma geldikten sonra, geriye dönük o bölümlere bir göz atayım dediğimde ben de beklemiyordum bu cümleyle karşılaşmayı ne yalan söyleyeyim.
Etraftakiler, yanlışlıkla yakıp durması nedeniyle Ace'in bu hasır şapkayı üçüncü denemesinde ancak yapabildiğini, ateş gücüne sahip birinin hasıra dokunursa sonucunun bu olacağını söylüyorlar. Loki'nin Adem Ağacı'nı ateşe vermesiyle hafif bir paralellik var. Ace, bu yeteneğini (şapka dokumayı) Wano'da öğrendiğini söylüyor. Luffy de Wano'da öğrendiği yetenekleri ile (Who's-Who'nun anlattıklarını hatırlarsak) zincire bağlı mahkumların kurtarıcısı, Güneş Tanrısı Nika'ya dönüştü ve Loki'nin kurtarıcısı olacak, tutsaklığına son verdi bile. Luffy'nin Wano'da öğrendiği bir yetenek: Yıldırımları tutmak.
Doflamingo, Oars'ın bir ayağını kesti; Loki'nin bir ayağı henüz zincirli. Ama asıl ilgiç olan bu değil. Oars'a son darbeyi Moria vuruyor ve Oars'ın işini bitiren bu saldırı Imu'nun Sabo'ya karşı kullandığını gördüğümüz ok saldırısı ile aynı görünüme sahip, Gunko'nun Loki'ye büyük yara verdiği saldırılarla da benziyor tabii.
Sadece bu değil: Shichibukai ve Denizciler, Oars'a karşı savaş verirken Moria sürekli olarak onu kendisine istediğini söyleyip duruyor; aynı Imu'nun Loki'nin kendi adamı olması konusundaki ısrarı gibi. Moria ve Imu, Thriller Bark ve Mary Geoise (Pangaea Kalesi) benzerliklerini gösteren içeriklere vb. zaten denk gelmişsinizdir birçoğunuz diye düşünüyorum. İkisi de yıllardır şatolarından çıkmıyor ve kendi can verdikleri ölülerle birlikte yaşıyor, bunun gibi birçok paralellik kuruluyor iki anlatı ve mekanlar arasında. Ama o kıyaslarda hatırladığım en bariz benzerlik şu idi: Moria'nın gidip Oars Sr.'ın dondurulmuş naaşını ziyaret ettiği sahne ile Imu'nun ilk gözüktüğü ve gidip dondurulmuş dev hasır şapkayı ziyaret ettiği sahnerler birbirine çok benziyor. Bununla birlikte dondurulmuş ve zincirlenmiş Oars'ı ilk defa gördüğümüz panel ile Loki'yi ilk gördüğümüz panel de çok fazla benzer. Bu nedenle o dev hasır şapkanın Loki'ye ait olduğunu, ileride belki onun kafasında görebileceğimizi düşünüyorum. Imu, şapkaya giderken etrafında tanrının şövalyeleri olduğunu zannetiğimiz kişiler var ve talimat veriyor; belki o esnada aklındaki şey zaten Loki'nin ta kendisi.
Ayrıca, Oars Jr ve Loki dışında bir kez daha gördük günümüzde yaşayan antik devleri, farklı bir çeşit. Yeti Biraderler için de bir not düşelim. Onların da buz tutmuş şapkaları vardı ve sürekli üşümekte olduklarını, bundan şikayet ettiklerini görüyorduk; yine hava durumundan muzdariplerdi.
Oars Jr ile Ace'in vedalaştığı sayı 565, Loki ile Luffy'nin tanıştığı sayı ise 1130, tam olarak iki katı yani. Luffy, abisinin ayak izlerini takip etmeye devam ediyor.
Ama Ace ile vedasından sonra Oars'tan son bir aksiyon daha görüyoruz. Savaşın seyrini değiştiren bir hamle. Denizcilerin devasa bariyerinde gedik açıyor ve "Moby Dick"i o duvarın diğer tarafına geçiriyor. Bunu takiben Beyazsakal'ın kendi adamlarına verdiği emir ise şu: Donanmayı yok edin.
Arkadaşlar?.. Arkadaşlar, bizi Red Line'ın diğer tarafında ne bekliyor?
1142. bölümle birlikte artık şu netleşmiş oldu: Loki ilk başta bize dev ırkının bir mensubu gibi tanıtılmış olsa da bu bölümde bariz şekilde görüyoruz ki kendisi devden ziyade bir antik dev, yani "kıta çeken". Antik dev kanının kaliyet soyuna karıştığı zaten söylenmişti, belli ki Loki'de bu genetik epey baskın gelmiş. Eminim ki Luffy ile çok iyi dost olacaklar ve Red Line'ın yarılmasında önemli bir payı olacak, çünkü biz bu hikayeyi daha önce gördük. Bu hikaye daha önce Ace ve Little Oars Jr'ın hikayesi olarak bize anlatıldı.
Loki "Lanetli Prens" olarak biliniyor. Anlaşılan bunda güçlerinin Elbaf için büyük tehdit teşkil ediyor olmasının da payı var, belki çocukken de istemeden Adem Ağacı'nda yangınlara neden oldu. Loki'nin laneti gökyüzünden geliyor ve hava olaylarından kaynaklı.
Bir de Little Oars'a bakalım. Oars'ın da laneti de gökyüzü ve hava olaylarından kaynaklı idi; yağmur, kar ve özellikle de güneşten muzdaripti. Ta ki Ace bir "hasır şapka" ile onu bu lanetten kurtarana kadar. Ace şapkayı Oars'a veriyor ve şunu söylüyor: "Buna ihtiyacın var çünkü güneşe çok yakınsın". Bu sözü, Ana Alev'den bahsederken, Vegapunk'tan da duymuş olmamız ve hatta Harley Yazıtları'nda da "İnsanlık hırsına yenik düşüp yasak güneşe dokundu" ifadesinin yer alıyor olması meseleyi daha da ilginç kılıyor. Ace-Oars konusu aklıma geldikten sonra, geriye dönük o bölümlere bir göz atayım dediğimde ben de beklemiyordum bu cümleyle karşılaşmayı ne yalan söyleyeyim.
Etraftakiler, yanlışlıkla yakıp durması nedeniyle Ace'in bu hasır şapkayı üçüncü denemesinde ancak yapabildiğini, ateş gücüne sahip birinin hasıra dokunursa sonucunun bu olacağını söylüyorlar. Loki'nin Adem Ağacı'nı ateşe vermesiyle hafif bir paralellik var. Ace, bu yeteneğini (şapka dokumayı) Wano'da öğrendiğini söylüyor. Luffy de Wano'da öğrendiği yetenekleri ile (Who's-Who'nun anlattıklarını hatırlarsak) zincire bağlı mahkumların kurtarıcısı, Güneş Tanrısı Nika'ya dönüştü ve Loki'nin kurtarıcısı olacak, tutsaklığına son verdi bile. Luffy'nin Wano'da öğrendiği bir yetenek: Yıldırımları tutmak.



Doflamingo, Oars'ın bir ayağını kesti; Loki'nin bir ayağı henüz zincirli. Ama asıl ilgiç olan bu değil. Oars'a son darbeyi Moria vuruyor ve Oars'ın işini bitiren bu saldırı Imu'nun Sabo'ya karşı kullandığını gördüğümüz ok saldırısı ile aynı görünüme sahip, Gunko'nun Loki'ye büyük yara verdiği saldırılarla da benziyor tabii.


Sadece bu değil: Shichibukai ve Denizciler, Oars'a karşı savaş verirken Moria sürekli olarak onu kendisine istediğini söyleyip duruyor; aynı Imu'nun Loki'nin kendi adamı olması konusundaki ısrarı gibi. Moria ve Imu, Thriller Bark ve Mary Geoise (Pangaea Kalesi) benzerliklerini gösteren içeriklere vb. zaten denk gelmişsinizdir birçoğunuz diye düşünüyorum. İkisi de yıllardır şatolarından çıkmıyor ve kendi can verdikleri ölülerle birlikte yaşıyor, bunun gibi birçok paralellik kuruluyor iki anlatı ve mekanlar arasında. Ama o kıyaslarda hatırladığım en bariz benzerlik şu idi: Moria'nın gidip Oars Sr.'ın dondurulmuş naaşını ziyaret ettiği sahne ile Imu'nun ilk gözüktüğü ve gidip dondurulmuş dev hasır şapkayı ziyaret ettiği sahnerler birbirine çok benziyor. Bununla birlikte dondurulmuş ve zincirlenmiş Oars'ı ilk defa gördüğümüz panel ile Loki'yi ilk gördüğümüz panel de çok fazla benzer. Bu nedenle o dev hasır şapkanın Loki'ye ait olduğunu, ileride belki onun kafasında görebileceğimizi düşünüyorum. Imu, şapkaya giderken etrafında tanrının şövalyeleri olduğunu zannetiğimiz kişiler var ve talimat veriyor; belki o esnada aklındaki şey zaten Loki'nin ta kendisi.
Ayrıca, Oars Jr ve Loki dışında bir kez daha gördük günümüzde yaşayan antik devleri, farklı bir çeşit. Yeti Biraderler için de bir not düşelim. Onların da buz tutmuş şapkaları vardı ve sürekli üşümekte olduklarını, bundan şikayet ettiklerini görüyorduk; yine hava durumundan muzdariplerdi.




Oars Jr ile Ace'in vedalaştığı sayı 565, Loki ile Luffy'nin tanıştığı sayı ise 1130, tam olarak iki katı yani. Luffy, abisinin ayak izlerini takip etmeye devam ediyor.
Ama Ace ile vedasından sonra Oars'tan son bir aksiyon daha görüyoruz. Savaşın seyrini değiştiren bir hamle. Denizcilerin devasa bariyerinde gedik açıyor ve "Moby Dick"i o duvarın diğer tarafına geçiriyor. Bunu takiben Beyazsakal'ın kendi adamlarına verdiği emir ise şu: Donanmayı yok edin.

Arkadaşlar?.. Arkadaşlar, bizi Red Line'ın diğer tarafında ne bekliyor?

Son düzenleme: