Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Genel Sohbet

gintama'dan daha komik bir şey izlemedim hayatımda, her karakterini ayrı seviyorum. başka animelerin parodisini yapmak amacıyla yola çıkmasına rağmen dramatik geçmişe sahip olan bir kahramanın hikayesini anlattığı için özünde, kendisinin bir parodisine dönüştüğünü söyleyip burun kıvıranlar olsa da bu seriye, hikayesi de çok kaliteli bence. yer yer klişeye düşse de kaliteli.

çaldım o zaman gif'i, banlanmam herhalde :)
Gintama, temelinde sosyolojik gerçeklikleri mizahi biçimde ortaya koyan bir manga serisi. Direkt gerçek hayattan besleniyor. Şahsen Gintama'yı Osmanlı'nın çöküş dönemi ve Cumhuriyet'in kurulmadan önceki haline benzetirim -ki içinde yaşanan durumları bizde de bulabiliriz. Bunlardan en sevdiğim ve üzerine düşmek istediğim konular; bizim Joui 4, Shinsengumi ve Madao. Joui 4 direkt Jön Türklere, Kuvai-Milliye'ye benzetebiliriz. Hatta bu grup dağıldıktan sonraki düşüncelerini incelersen hepsini ayrı ayrı kategorize edebileceğin kişilikler sergiliyor.

Gintoki, savaş sonrası koruyacağı bir değeri olmayan, hatta ruhen ölmüş birini temsil ediyor. Çünkü bu zamana kadar vatanını kurtarmak için savaştı. Ancak koruduğu tüm şeylerin yalan olduğunu anlıyor. Bu yüzden ruhen ölmüş biriydi. Sadece umut ederek ölen birini canlandırmaya çalışıyordu. İlk başta Otose ile başlayıp Shinpachi ve Kagura hayatına giriyor. Onlar için yaşamaya karar verip umuda sarılmaya çalışıyor.

Zura Janai Katsura, direkt anarşist ve işgal edilmiş, kukla ve yozlaşmış düzen için terörist biri. İlk başta kendisi Takasugi gibi biriydi. Koyu milliyetçi, vatanseverdi. Ancak savaş sonrası bu mağlubiyetten dolayı kendi insanına, Amantolara, yönetime kin ve nefret gütmeye başladı. Ancak Gintoki'nin hala bir şekilde umuda sarılması onun içinde karmaşıklığa ortaya çıkardı. Bu yüzden Gintoki'nin etrafında sürekli dolanması ve ona ilginç derecede saygı duymasının sebebi de o. Bir de tarihi kişiliğimize benzetiyorum kendisini. Sadece fikrim tam olgunlaşmadan yazmak istemiyorum. Belki ilerde yazıya dökersem; yazacağım.

Sakamoto, belki de aralarında en ilginci olarak sayabileceğimiz türden biri. Sakamato, direkt liberalliği temsil ediyor. Her yönüyle. Ülkemizde ne yazık ki olmayan türden bir tipleme.. Kendisi dışa oldukça açık biri, Soğukkanlı olmasına rağmen sıcakkanlı rolü yapıyor. Hatta grubun en normal ve sağlıklı kişisi diyebiliriz. Diplomasi yönü güçlü biridir ayrıca. Ticaret konusunda da zaten kafası çalışıyor. Lakin ilginç derecede de kaybeden tarafta olması bu özelliğinin karmaşık olduğu gözüküyor. Bende bu yüzden ülkemizde pek olmayan bir tip diyorum. Şimdi sana yazınca bu fikirlerimi daha da geliştireceğim.

Takasugi, Zura ile benzer demiştim. Zura, Gintoki'deki umudu anlamaya çalıştı. Ayrıca kendisinde de hala vatanı için umudu var. Ama Takasugi'de hiçbiri yok. Bu yüzden daha çok yok edici ve etrafına zarar veren bir davranış sergiliyor. Takasugi gibi birilerini başka animeden birilerine benzetirim. Hunter x Hunter'daki Phantom Group'a. Aslında kaybetmişliğin ve ihanete uğramanın öfkesi var. Bunu da var olan her şeyden hıncını çıkartarak ifade ediyor.



Madao ise direktmen yeniliğe, topluma uyum sağlayamayanları temsil eder. Kendisi samuraydı. Ancak yeni dünya düzeninde Samuray'lara yer yok. İlk başta Shinsengumi gibi bir oluşumun içindeyken kendisine ait kırmızı çizgilerinden dolayı olduğu düzenden de çıkarıldı. Örneğin onun sürekli taktığı güneş gözlüğü uyumsuzluğun, eskide kalmışlığın, kendi etik anlayışının sembolüdür. Hatta bazı iş yerleri sırf bu güneş gözlüğünden dolayı işe almaz. Çıkarsa aslında işe girecekti emmi. Bunu çevremdeki akrabalarıma benzetirim.



Shinsengumi ise, hala eski geleneklerini devam ettirmeye çalışan ama yeni dünya düzenine de uyum sağlamaya çalışan yapıcı bir gruptur. Kuvai-Milliye benzetmesi yapabilirsiniz ilk başta. Ancak Kuvai Milliye daha çok Joui 4'te görülüyor. Aslında daha da yazardım da... Yoruldum.

 
Son düzenleme:
karakteri bilmiyorum, izlemedim bu animasyonu :(
Burada açıklaması var. Kısaca Amerika'nın Gintaması gibi. Yada Gintama Japonya'nın Venture Brosu?
 
Gintama, temelinde sosyolojik gerçeklikleri mizahi biçimde ortaya koyan bir manga serisi. Direkt gerçek hayattan besleniyor. Şahsen Gintama'yı Osmanlı'nın çöküş dönemi ve Cumhuriyet'in kurulmadan önceki haline benzetirim -ki içinde yaşanan bir yaşanan durumları bizde de bulabiliriz. Bunlardan en sevdiğim ve üzerine düşmek istediğim konular; bizim Joui 4, Shinsengumi ve Madao. Joui 4 direkt Jön Türklere, Kuvai-Milliye'ye benzetebiliriz. Hatta bu grup dağıldıktan sonraki düşüncelerini incelersen hepsini ayrı ayrı kategorize edebileceğin kişilikler sergiliyor.

Gintoki, savaş sonrası koruyacağı bir değeri olmayan, hatta ruhen ölmüş birini temsil ediyor. Çünkü bu zamana kadar vatanını kurtarmak için savaştı. Ancak koruduğu tüm şeylerin yalan olduğunu anlıyor. Bu yüzden ruhen ölmüş biriydi. Sadece umut ederek ölen birini canlandırmaya çalışıyordu. İlk başta Otose ile başlayıp Shinpachi ve Kagura hayatına giriyor. Onlar için yaşamaya karar verip umuda sarılmaya çalışıyor.

Zura Janai Katsura, direkt anarşist ve işgal edilmiş, kukla ve yozlaşmış düzen için terörist biri. İlk başta kendisi Takasugi gibi biriydi. Koyu milliyetçi, vatanseverdi. Ancak savaş sonrası bu mağlubiyetten dolayı kendi insanına, Amantolara, yönetime kin ve nefret gütmeye başladı. Ancak Gintoki'nin hala bir şekilde umuda sarılması onun içinde karmaşıklığa ortaya çıkardı. Bu yüzden Gintoki'nin etrafında sürekli dolanması ve ona ilginç derecede saygı duymasının sebebi de o. Bir de tarihi kişiliğimize benzetiyorum kendisini. Sadece fikrim tam olgunlaşmadan yazmak istemiyorum. Belki ilerde yazıya dökersem; yazacağım.

Sakamoto, belki de aralarında en ilginci olarak sayabileceğimiz türden biri. Sakamato, direkt liberalliği temsil ediyor. Her yönüyle. Ülkemizde ne yazık ki olmayan türden bir tipleme.. Kendisi dışa oldukça açık biri, Soğukkanlı olmasına rağmen sıcakkanlı rolü yapıyor. Hatta grubun en normal ve sağlıklı kişisi diyebiliriz. Diplomasi yönü güçlü biridir ayrıca. Ticaret konusunda da zaten kafası çalışıyor. Lakin ilginç derecede de kaybeden tarafta olması bu özelliğinin karmaşık olduğu gözüküyor. Bende bu yüzden ülkemizde pek olmayan bir tip diyorum. Şimdi sana yazınca bu fikirlerimi daha da geliştireceğim.

Takasugi, Zura ile benzer demiştim. Zura, Gintoki'deki umudu anlamaya çalıştı. Ayrıca kendisinde de hala vatanı için umudu var. Ama Takasugi'de hiçbiri yok. Bu yüzden daha çok yok edici ve etrafına zarar veren bir davranış sergiliyor. Takasugi gibi birilerini başka animeden birilerine benzetirim. Hunter x Hunter'daki Phantom Group'a. Aslında kaybetmişliğin ve ihanete uğramanın öfkesi var. Bunu da var olan her şeyden hıncını çıkartarak ifade ediyor.



Madao ise direktmen yeniliğe, topluma uyum sağlayamayanları temsil eder. Kendisi samuraydı. Ancak yeni dünya düzeninde Samuray'lara yer yok. İlk başta Shinsengumi gibi bir oluşumun içindeyken kendisine ait kırmızı çizgilerinden dolayı olduğu düzenden de çıkarıldı. Örneğin onun sürekli taktığı güneş gözlüğü uyumsuzluğun, eskide kalmışlığın, kendi etik anlayışının sembolüdür. Hatta bazı iş yerleri sırf bu güneş gözlüğünden dolayı işe almaz. Çıkarsa aslında işe girecekti emmi. Bunu çevremdeki akrabalarıma benzetirim. Hatta babama daha çok benziyor.



Shinsengumi ise, hala eski geleneklerini devam ettirmeye çalışan ama yeni dünya düzenine de uyum sağlamaya çalışan yapıcı bir gruptur. Kuvai-Milliye benzetmesi yapabilirsiniz ilk başta. Ancak Kuvai Milliye daha çok Joui 4'te görülüyor. Aslında daha da yazardım da... Yoruldum.

akla yatkın geliyor yazdıklarınız, elinize sağlık. birkaç ekleme de ben yapmak isterim.

vardı aslında sakamoto'nun temsil ettiği sınıf. osmanlı'nın uyguladığı millet sisteminin bir sonucu olarak dil bilen, eli kalem tutan ve ticaretle uğraşan insanların büyük çoğunluğunu gayrimüslimler(genellikle; rumlar, yahudiler ve ermeniler) oluşturuyordu. askere gitmedikleri için daha fazla vergi vermelerine rağmen, müslüman tebaa askere giderek ganimet peşinde koştuğu için bu alanlarda iş yapabilme fırsatı gayrimüslimlerin eline geçti ve osmanlı'nın son dönemindeki isyanlar, tehcir ve cumhuriyet kurulduktan sonraki mübadeleler sonucu bu insanları yolladık ülkeden. kötülemek için söylemiyorum yanlış anlaşılmasın ama elde türkler ve müslümanlar kaldı(kürtlerin bambaşka bir hikayesi olduğundan dahil etmedim). isteyerek mi yapıldı tartışılır ama sakamoto'nun temsil ettiği burjuva sınıfı yok edildi bizzat egemen unsur tarafından.

amantolarla iş tutan, ülkeyi açık pazar haline getiren ve taşradaki insanların amantoların isteklerine boyun eğmesini isteyen hükumeti de işgal zamanındaki osmanlı hanedanlığına ve damat ferit başta olmak üzere ingiliz muhiplerine benzetebiliriz. ayrıca başta shogun olmak üzere hükumetin içinde, edo'yu kurtarmak için savaş veren insanları destekleyen gintama karakterleri olduğu gibi başta mebusan meclisindeki vekiller olmak üzere işgal dönemindeki istanbul'da da vardı böyle insanlar.

işgalden sonra zura, önceleri kendi yöntemiyle mücadelesini veriyor, farklı yöntemler kullanıyor ama sonra gintoki'nin merkezde olması gerektiğini fark edip yöntemlerini değiştiriyor. düşman olarak görse bile suçsuzlara ve sivillere dokunmuyor... umarım bunu yazdığım için kemikleri sızlamaz ama ben bu yönüyle kazım karabekir paşa'ya benzetirim zura'yı. doğu cephesine gidip mücadelesini veriyor. mustafa kemal paşa'nın direnişin merkezinde olması gerektiğini düşünüp sol kolu oluyor atatürk'ün. yeşil bayrak hikayesi vardır çok meşhur, halkı örgütlemek için askerlerine yeşil bayrak verip islam orduları geldi izlenimi yaratıp asker topluyor. ermeni yetimlerine sahip çıkıyor. kazım paşa entelektüel yönüyle zura'dan ayrılır ama sevecen ruhlu ve eğlenmesini bilen birisi olduğu aktarılır. benzetiyorum ben zura'ya.

takasugi=enver paşa. hırslı, pervasız, yarınlar yokmuş gibi savaşan, en riskli olaylara bile gözünü kırpmadan dalan, akılcı olmayan ama davasına aşık bir insan... enver paşa davası için orta asya'yı arşınladı, takasugi'yse uzayın derinliklerinde verdi savaşını.

gintoki'yi hiçbir yere oturtamıyorum bu karşılaştırmada. yok yani, o kimi temsil ediyor bizim hikayemizde bilmiyorum çünkü yok öyle biri.
 
akla yatkın geliyor yazdıklarınız, elinize sağlık. birkaç ekleme de ben yapmak isterim.

vardı aslında sakamoto'nun temsil ettiği sınıf. osmanlı'nın uyguladığı millet sisteminin bir sonucu olarak dil bilen, eli kalem tutan ve ticaretle uğraşan insanların büyük çoğunluğunu gayrimüslimler(genellikle; rumlar, yahudiler ve ermeniler) oluşturuyordu. askere gitmedikleri için daha fazla vergi vermelerine rağmen, müslüman tebaa askere giderek ganimet peşinde koştuğu için bu alanlarda iş yapabilme fırsatı gayrimüslimlerin eline geçti ve osmanlı'nın son dönemindeki isyanlar, tehcir ve cumhuriyet kurulduktan sonraki mübadeleler sonucu bu insanları yolladık ülkeden. kötülemek için söylemiyorum yanlış anlaşılmasın ama elde türkler ve müslümanlar kaldı(kürtlerin bambaşka bir hikayesi olduğundan dahil etmedim). isteyerek mi yapıldı tartışılır ama sakamoto'nun temsil ettiği burjuva sınıfı yok edildi bizzat egemen unsur tarafından.

amantolarla iş tutan, ülkeyi açık pazar haline getiren ve taşradaki insanların amantoların isteklerine boyun eğmesini isteyen hükumeti de işgal zamanındaki osmanlı hanedanlığına ve damat ferit başta olmak üzere ingiliz muhiplerine benzetebiliriz. ayrıca başta shogun olmak üzere hükumetin içinde, edo'yu kurtarmak için savaş veren insanları destekleyen gintama karakterleri olduğu gibi başta mebusan meclisindeki vekiller olmak üzere işgal dönemindeki istanbul'da da vardı böyle insanlar.

işgalden sonra zura, önceleri kendi yöntemiyle mücadelesini veriyor, farklı yöntemler kullanıyor ama sonra gintoki'nin merkezde olması gerektiğini fark edip yöntemlerini değiştiriyor. düşman olarak görse bile suçsuzlara ve sivillere dokunmuyor... umarım bunu yazdığım için kemikleri sızlamaz ama ben bu yönüyle kazım karabekir paşa'ya benzetirim zura'yı. doğu cephesine gidip mücadelesini veriyor. mustafa kemal paşa'nın direnişin merkezinde olması gerektiğini düşünüp sol kolu oluyor atatürk'ün. yeşil bayrak hikayesi vardır çok meşhur, halkı örgütlemek için askerlerine yeşil bayrak verip islam orduları geldi izlenimi yaratıp asker topluyor. ermeni yetimlerine sahip çıkıyor. kazım paşa entelektüel yönüyle zura'dan ayrılır ama sevecen ruhlu ve eğlenmesini bilen birisi olduğu aktarılır. benzetiyorum ben zura'ya.

takasugi=enver paşa. hırslı, pervasız, yarınlar yokmuş gibi savaşan, en riskli olaylara bile gözünü kırpmadan dalan, akılcı olmayan ama davasına aşık bir insan... enver paşa davası için orta asya'yı arşınladı, takasugi'yse uzayın derinliklerinde verdi savaşını.

gintoki'yi hiçbir yere oturtamıyorum bu karşılaştırmada. yok yani, o kimi temsil ediyor bizim hikayemizde bilmiyorum çünkü yok öyle biri.
Yok benzetmeler konusunda haklısın. Çünkü bende o tarihi kişiliklere benzetiyorum. Ancak farklı kişilere. Şu an yazsam gerisini getirmek zorundayım. Sakamoto ve Takasugi konusunda fikirlerimiz farklı olabilir. Sakamoto için dediğin kesim hem tam olarak karşılamıyor hem de kaybeden tarafta olmadılar. Daha çok hristyanların arasında yaşayan bizim bildiğimiz müslümanlıktan bir hayli uzak olan Türk tiplemesini ele alabiliriz. Avrupa kıtasında yaşayan Türkler gibi. Örneğin Selanik'in sosyolojisi buna elveriyor. Hem ticaret şehri, hem entellüektel insan çıkarabiliyor, hem de orada çoğunluğu Türkler olmak üzere diğer farklı farklı etnik gruplar var. Aralarından Yahudiler azımsanamayacak kadar çok. Batıya yakın olması gibi bir sürü unsur. Sakamato, oraların Türk'ü diyebiliriz.

Takasugi'yi diğer paşalara hakim olmadığım için pek benzetme yapamıyorum. Çünkü karakter direktmen kaybetmiş olmanın intikamını alıyor toplumdan. Aklımda böyle bir paşa gelmiyor. Joui üyesi olduğu zamana bakmak gerekiyor.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 9, Ziyaretçi: 33)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık