Bir tane daha anlatayım hortlamışken.
8-10 yaşımdayken falan, kibritle yeni bir numara öğrenmiştim; baş parmakla yanan kibrit fırlatma numarası. Ateşle oynamayı da çok severim. Öğrendiğimden beri Ace gibi ateş atıyordum etrafa, Ace gibi de salaktım tabi ki. Ana caddedeki bir oto galerinin önündeki palmiye ağaçları budanmıştı ve koca yaprakları dibine biriktirilmişti, o mevsimde şehrin her yerinde olduğu gibi. Ben de sağa sola ateş bükücü gibi ateş fırlatırken denk geldim bunlara ve iyi hedef ehehe diye bu güneşte hemencecik kuruyan ve çok hızlı tutuşan yapraklara bi "hiken" attım. Sonra hiç umursamayıp yürüdüm ve caddenin epey ilerisine gittikten sonra arkama baktığımda, devasa ateş dilleri kaldırımın içlerinden yolun ortasına kadar uzanıyordu. Çevredeki insanlar panikle ateşe bir şeyler döküyorlardı. Görüntü epey hoşuma gitmişti, durup biraz izlemiştim. Sonra da yoluma devam etmiştim. Birkaç gün sonra oradan tekrar geçtim görmek için. Palmiyenin gövdesi neredeyse yarısına kadar kararmış, çevresindeki çimler yanıp sararmış, kaldırım taşlarında karartılar vardı. Ateş hiçbir yere sıçramadan söndürmüşler neyse ki. Ağaç da kararmak ve kabuğunun kısmen yanması dışında bir zarar görmemişti. Sonrasında ağaç için epey üzülmüştüm ama.