Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Kozmer (Cosmere) Evreni

@Tilqi_Gin @seyyah
Elantris bitti. Savaşkıran da elime geçti. Yarın muhtemelen ona başlayacağım. Bu noktada sormam gereken bir şey olacak. Sınırsız Arcanum tüm bunların sonunda okumam gereken bir şey mi yoksa Savaşkıran ile Parlayan Sözlerin veya o seri içinde bir yerde araya sıkıştırmam gereken bir kitap mı? Kozmer lorunu toparladığı bir kitap geldi açıkçası.
Diğer kitaplarına nazaran daha zayıf bir kurgu ve dil vardı. Raoden ve Sarene iyi tasarlanmış, okuması keyifli bir mc olmuş. Tabi tek kitap olduğu için büyü sistemi biraz havada kaldı. En azından bende öyle oldu. Yan karakterler ve işlenişleri iyiydi.
Aynı yazarın birden fazla kitabını tüketince kurgudaki olabilecek şeyleri az çok tahmin etmeye başlıyorsunuz. En azından neler olabileceği az çok tahmin edilebilir oluyor, normalde. Tabi bende bu şekilde keskin bir ön görüş olmadı. Dilaf twistini beklemiyordum. Özellikle son kısmı sanki sonradan akıl etmiş gibi geldi. Mücadeleyi politikadan göğüs göğüse savaşa çekmek için o yaratıkları eklediğini düşünüyorum hatta. Tabi fena da olmadı. Sırıtmadı en azından beklediğim kadar.
Sınırsız Arcanumun bazı bölümlerini Parlayan Sözler'den önce okuyabilirsin, mesela 11. Metal ya da Sissoylu: Gizli tarih gibilerini. Sınırsız Arcanum kozmerde gezegenler arası yolculuk yapan birinin derlediği bir kitap. Yıldız sistemleri hakkında bilgiler, orada bulunan pareler ve o sistemde yaşanan bazı hikayeler yer alıyor. Şöyle de değerlendirebilirsin, Sissoylu serisini bitirdin diyelim, Sınırsız Arcanumu açıp Scadrial sistemini oku ya da Elantris i bitirdin Sel sistemini oku, Parlayan Sözler'i bitirince Roshar sistemini oku. Diğer bölümlerini istediğin gibi okuyabilirsin.

Raoden adamdır, yanından ayrılmayan çiftçi arkadaş da adamdır. Ben ilk Elantrisi okuduğum için olabilir belki çok severim. Raoden'in aon meselesini çözmesini bekliyordum, en son göle atacaklardı, millet aşağıda cayır cayır yanmak üzere, daha neyi bekliyorsun Brandon dedim içimden.

Bir şeyler olacağının farkındasın ama herif sınırları epey zorluyor, işler buradan döner diyorsun dönmüyor iyice sarpa sarıyor, aha şimdi diyorsun olaylar kötüleşmeye devam ediyor vs. Zirveye geldik dedikçe herif daha yükseğe çıkarıyor heyecanı, kitapların sonunu güzel yazıyor diye düşünüyorum ben.
 
Sınırsız Arcanumun bazı bölümlerini Parlayan Sözler'den önce okuyabilirsin, mesela 11. Metal ya da Sissoylu: Gizli tarih gibilerini. Sınırsız Arcanum kozmerde gezegenler arası yolculuk yapan birinin derlediği bir kitap. Yıldız sistemleri hakkında bilgiler, orada bulunan pareler ve o sistemde yaşanan bazı hikayeler yer alıyor. Şöyle de değerlendirebilirsin, Sissoylu serisini bitirdin diyelim, Sınırsız Arcanumu açıp Scadrial sistemini oku ya da Elantris i bitirdin Sel sistemini oku, Parlayan Sözler'i bitirince Roshar sistemini oku. Diğer bölümlerini istediğin gibi okuyabilirsin.

Raoden adamdır, yanından ayrılmayan çiftçi arkadaş da adamdır. Ben ilk Elantrisi okuduğum için olabilir belki çok severim. Raoden'in aon meselesini çözmesini bekliyordum, en son göle atacaklardı, millet aşağıda cayır cayır yanmak üzere, daha neyi bekliyorsun Brandon dedim içimden.

Bir şeyler olacağının farkındasın ama herif sınırları epey zorluyor, işler buradan döner diyorsun dönmüyor iyice sarpa sarıyor, aha şimdi diyorsun olaylar kötüleşmeye devam ediyor vs. Zirveye geldik dedikçe herif daha yükseğe çıkarıyor heyecanı, kitapların sonunu güzel yazıyor diye düşünüyorum ben.
Evet, inanılmaz bir tahmin edilememezlik var hikayelerinde. En azından benim açımdan. Hani bunu kurguyu tahmin edilemez yapmış olmak içinden ziyade çok doğal bir durummuş gibi işliyor.
Raoden fazla iyimser geldi bana. Bu biraz zorluyordu sanki. Yoksa kapanış dövüşünde de yardım aldı vs. Yine de beklenmeyecek kadar yüce gönüllüydü.
 
Evet, inanılmaz bir tahmin edilememezlik var hikayelerinde. En azından benim açımdan. Hani bunu kurguyu tahmin edilemez yapmış olmak içinden ziyade çok doğal bir durummuş gibi işliyor.
Raoden fazla iyimser geldi bana. Bu biraz zorluyordu sanki. Yoksa kapanış dövüşünde de yardım aldı vs. Yine de beklenmeyecek kadar yüce gönüllüydü.
Özellikle son dönemlerde türeyen, sırf tahmin edilemez bir kurgu yapak diye saçmasapan şeyler yazan yazarlara Brandon Sanderson ve tarzı ders olarak okutulmalı.

Misal One Piece final sagasında uzaylo istilası olsa, Luffy KK olmaktan vazgeçip Sanjiyle sevgili olup kaçsa hepimiz çok şaşırırız. Ama bu güzel hikaye olur mu? Cıks

Klişeler bir sebepten dolayı klişe, bunları seviyoruz biz. İnsanlık olarak yüzlerce yıldır aynı şeylerden keyif alıyoruz. Ama mesele bunları öncekilerden farklı ve daha iyi işlemek. Sanderson bunu en iyi yapan yazarlardan birisi.
 
Daha önce atmadım sanırım, Elantris'in 10. yıl dönümü edisyonu var. Yazar bu edisyonda ufak revizyonlar yaptı, tam da sonuna Hoid ile alakalı minicik bir bölüm de eklemişti.
Buyurun(tabi ki İngilizce)
HOID the beggar sat on the side of a mountain, carefully unwrapping the bandages from his face. A small crystalline pool filled a cleft in the rock beside him. Perhaps waist deep at its lowest point, it barely counted as a pool. Hoid had taken baths in tubs larger than that.
Beneath him, the city of Elantris glowed with a splendid light. Soft, reassuring, the light seemed to ascend high into the sky, to the Unknown God’s domain itself.
Hoid finally got the bandages off his face, then whipped his gloves off his hands with a dramatic gesture and thrust both arms out before himself, fingers splayed.
His arms and hands looked exactly as they had when he’d first put on the bandages a day earlier.
“Damn,” he said.
“You didn’t honestly expect to find yourself transformed.”
“I kind of did,” Hoid admitted, looking over his hands, hoping to spot something glowing beneath the skin. He failed to locate even the faintest glimmer of illumination.
“You would have felt the effects earlier, Hoed.”
“Hoid,” he said. “That’s a rather important distinction here.”
“That’s what I said. Hoed.”
“Never mind,” Hoid said, standing up and absently brushing off his trousers, which sent up a cloud of dust. Beggar costume. Right.
He turned to regard his companion: a hovering dark sphere, about the size of a melon. It somehow sucked in the light, and didn’t have distinct edges Hoid could make out—it just kind of blended out into the air, warping everything around it like a stone dropped onto a sheet of silk stretched tight. It was ringed with a pattern of misty symbols—they ran like a hoop from its top, around the side, to the bottom, then back up to the top.
“Well?” the sphere said. “Now what?”
“I once ate a live frog, you know,” Hoid replied, tucking the bandages away into a hidden pocket. “Well, it was mostly like a frog. Had an extra leg or two and was violet in color, but basically the same thing. Slimy. Amphibious. Et cetera.”
“I’m certain it tasted awful.”
“Perfectly nauseating in every regard. It wiggled as it went down.” He shivered. “When I reflect upon my illustrious life, that moment inevitably surfaces as the nadir of my experiences so far.”
“I thought I’d found mine,” the sphere said. “And then I met you.”
“Good execution,” Hoid noted, stepping up to the rocky edge of the pool. “Unexpected and snappy. I thought your kind wasn’t allowed a sense of humor.”
“Nonsense,” the sphere said. “You think there isn’t poignant and undeniable humor in the fact that we are so reliant upon humankind? The entire universe laughs, Hoed. We’d have to be deaf not to hear it.”
Hoid smiled.
“So…” the sphere said. “Frog?”
“I think of that moment,” Hoid replied, holding up one finger, “and I realize something important.”
“That your most awful experiences are never the ones you’re anticipating?”
“No, but I’m sure I can use that idea someday. So thank you.” Hoid took a deep breath, looking out over the shining city, brilliant even in the face of the dawning daylight. “No, I realize that as terrible, revolting, and miserable as that day was for me … at least I wasn’t the frog.”
He fell silent. A moment later, the sphere chuckled. Yes, they did have a wider range of emotions than Hoid had assumed. He needed to be careful not to let interactions with one member of a race—even a synthetic race—color his view of them all.
He turned back to the sphere. “There is beauty in every disaster, friend, if you are clever enough to find it.”
“Is that so? You have failed utterly, Hoed. You are not one of them; you haven’t the powers you promised us you’d gain. You’ve accomplished nothing. What beauty is there in this situation?”
Hoid stepped out over the pool with one foot. “You do not know me well, friend, so I will forgive such a silly question. The beauty? It lies in the fact that there are secrets that remain unknown.” He smiled broadly. “And I love a good puzzle.”
He leaned forward and dropped into the small pool with a splash.
Then vanished.

@Tilqi_Gin @seyyah
Elantris bitti. Savaşkıran da elime geçti. Yarın muhtemelen ona başlayacağım. Bu noktada sormam gereken bir şey olacak. Sınırsız Arcanum tüm bunların sonunda okumam gereken bir şey mi yoksa Savaşkıran ile Parlayan Sözlerin veya o seri içinde bir yerde araya sıkıştırmam gereken bir kitap mı? Kozmer lorunu toparladığı bir kitap geldi açıkçası.
Diğer kitaplarına nazaran daha zayıf bir kurgu ve dil vardı. Raoden ve Sarene iyi tasarlanmış, okuması keyifli bir mc olmuş. Tabi tek kitap olduğu için büyü sistemi biraz havada kaldı. En azından bende öyle oldu. Yan karakterler ve işlenişleri iyiydi.
Aynı yazarın birden fazla kitabını tüketince kurgudaki olabilecek şeyleri az çok tahmin etmeye başlıyorsunuz. En azından neler olabileceği az çok tahmin edilebilir oluyor, normalde. Tabi bende bu şekilde keskin bir ön görüş olmadı. Dilaf twistini beklemiyordum. Özellikle son kısmı sanki sonradan akıl etmiş gibi geldi. Mücadeleyi politikadan göğüs göğüse savaşa çekmek için o yaratıkları eklediğini düşünüyorum hatta. Tabi fena da olmadı. Sırıtmadı en azından beklediğim kadar.
Sınırsız Arcanumu Parlayan Sözlerden sonra okumak iyi olabilir. Hem genel olarak bir Kozmer turu atarsın, hem de bazı hikayeler ile ilgili birazcık flashback hissi yaşarsın. Şundan sonra şunu oku falan deyip bölmeden direkt genel bir Kozmer antolojisi şeklinde okursun kitabı.
 
@Tilqi_Gin @seyyah
Savaşkıran da bitti. Okurken Çağların Kahramanı tadını aldım. Karakter tasarımında, anlattığı epik fantastik öyküye kadar inanılmaz bir iş çıkarmış Sanderson. Elantris'ten sonra peş peşe okuyunca açıkça kaleminin gelişimi gözle görülür şekilde fark ediliyor. Hikayeyi ne zaman nasıl harlayacağını çözmüş. Kitabı okurken onun da size baktığı hissine kapılıyorsunuz. Kötü anlamda değil de nerede, nasıl hissedeceğiniz veya hissetmeniz gerektiğini ayarlamış. Yada ben böyle hissettim, bilemiyorum:d Okuyucusunu da anladığını gösteriyor bu biraz.
Son kısımdaki twist hariç neredeyse tam notu aldı benden. Sayfalarca tanrılar ve etkinliklerini okuyunca haliyle Pahn Kahl üzerinden bu şekilde hikayeyi baş aşağı etme kısmı fazla sıradan hissettirdi. Gerçi Vasher'ın kapanışı bir nebze durumu kurtarsa da bu şekilde bir entrika nedense tatmin etmedi. Kalan kısımlardan inanılmaz keyif aldım. Özellikle ilk kez kralın dilinin kesildiği bilgisine erişince. Çarpıp geçiyor okuyucuyu. Bir o kadar da mantıklı bir önlem. Her şeyin sembolik olmasına doğru evrilirken birden yine baş aşağı dönüyor hikaye.
Hoid yine yeniden bir yerlerden çıktı. Bir şeyler daha öğreniriz diyordum da olmadı. Oda'nın pandamınından hallice bir şeye dönüşmesinden korkuyorum:d
 
@Tilqi_Gin @seyyah
Savaşkıran da bitti. Okurken Çağların Kahramanı tadını aldım. Karakter tasarımında, anlattığı epik fantastik öyküye kadar inanılmaz bir iş çıkarmış Sanderson. Elantris'ten sonra peş peşe okuyunca açıkça kaleminin gelişimi gözle görülür şekilde fark ediliyor. Hikayeyi ne zaman nasıl harlayacağını çözmüş. Kitabı okurken onun da size baktığı hissine kapılıyorsunuz. Kötü anlamda değil de nerede, nasıl hissedeceğiniz veya hissetmeniz gerektiğini ayarlamış. Yada ben böyle hissettim, bilemiyorum:d Okuyucusunu da anladığını gösteriyor bu biraz.
Son kısımdaki twist hariç neredeyse tam notu aldı benden. Sayfalarca tanrılar ve etkinliklerini okuyunca haliyle Pahn Kahl üzerinden bu şekilde hikayeyi baş aşağı etme kısmı fazla sıradan hissettirdi. Gerçi Vasher'ın kapanışı bir nebze durumu kurtarsa da bu şekilde bir entrika nedense tatmin etmedi. Kalan kısımlardan inanılmaz keyif aldım. Özellikle ilk kez kralın dilinin kesildiği bilgisine erişince. Çarpıp geçiyor okuyucuyu. Bir o kadar da mantıklı bir önlem. Her şeyin sembolik olmasına doğru evrilirken birden yine baş aşağı dönüyor hikaye.
Hoid yine yeniden bir yerlerden çıktı. Bir şeyler daha öğreniriz diyordum da olmadı. Oda'nın pandamınından hallice bir şeye dönüşmesinden korkuyorum:d
Hoid biraz daha etkili olacak ama ana karakter gibi olduğunu düşünme, onun hikayesi çok çok sonra. Fırtınaışığı bitecek de Dragonsteel'deki Kozmer'in geçmişi kitapları ve Kozmer'in kapanış kitapları olan Sissoylu 4 kitaplarında ana karakter olacak.

Savaşkıranın sonu aşırı kısa, bazı şeyler açıklanıp direkt bitiyor hikaye. Bunun biraz daha uzun olması gerekirdi bence. Savaşkırana bir devam kitabı çıkacak ama ne zaman olur bilinmez, ismi Gecekanı olacak.

Kralların Yolu bölüm başı paragraflarından(epigraf) bazıları bir mektubu oluşturuyor. O mektup Hoid'dan çok eski bir arkadaşı olan Frost isimli karaktere yazılmış. Gelecek kitaplarda da bu mektupların devamı gelecek.

Elantris ve Savaşkıran bittiğine göre çok az da olsa bunlar ile alakalı kitaplar arasında bazı ipuçları olabiliyor. Mesela 3 kişi demiştik birinin konuşmasından Elantrisli olduğu anlaşılmıştıGalladon. Böyle cameolar olacak.
Renk ile ilgili konuşmalarda Nalthisli(Savaşkıran gezegeni) olduğuna,
fazla yüzük taşıyan birinin Terrisli bir Ferukemist olduğuna( Savaşkıranda da var(mış))
Saç üretemediklerinden ve saçlarla teker teker uğraşması zor olduğundan çoğunlukla uğraşmadıkları için, kel gözüken bir karakterin kandra olduğuna şüphe etmek lazım :) .

Son olarak Sissoylu ilk çağın sonunun epigraflarda foreshadow edilmesi gibi
Hatta direkt ilk kitabın başında
"Terris kehanetleri diyorlar ki ben dünyayı kurtaracak güce sahip olacakmışım.

Ancak ima ediyorlar ki onu yok edecek güce de sahip olacakmışım"
şeklinde foreshadow edilmişti
Yazar aynısını Fırtınaışığı serisi için de yaparak ilk iki kitap içindeki epigraflara sonu saklamış. Tabi herkesin odaklandığı şey Ölüm Tekerlemeleri(böyle mi çevrilmişti). Olur da ayrıntılı bakmak istersen aklında olsun.

Bunları bilgin olsun diye yazıyorum, yoksa aşırı ayrıntılı bir okumaya gerek yok, keyfin istediği gibi okuyabilirsin.
 
Hoid biraz daha etkili olacak ama ana karakter gibi olduğunu düşünme, onun hikayesi çok çok sonra. Fırtınaışığı bitecek de Dragonsteel'deki Kozmer'in geçmişi kitapları ve Kozmer'in kapanış kitapları olan Sissoylu 4 kitaplarında ana karakter olacak.

Savaşkıranın sonu aşırı kısa, bazı şeyler açıklanıp direkt bitiyor hikaye. Bunun biraz daha uzun olması gerekirdi bence. Savaşkırana bir devam kitabı çıkacak ama ne zaman olur bilinmez, ismi Gecekanı olacak.

Kralların Yolu bölüm başı paragraflarından(epigraf) bazıları bir mektubu oluşturuyor. O mektup Hoid'dan çok eski bir arkadaşı olan Frost isimli karaktere yazılmış. Gelecek kitaplarda da bu mektupların devamı gelecek.

Elantris ve Savaşkıran bittiğine göre çok az da olsa bunlar ile alakalı kitaplar arasında bazı ipuçları olabiliyor. Mesela 3 kişi demiştik birinin konuşmasından Elantrisli olduğu anlaşılmıştıGalladon. Böyle cameolar olacak.
Renk ile ilgili konuşmalarda Nalthisli(Savaşkıran gezegeni) olduğuna,
fazla yüzük taşıyan birinin Terrisli bir Ferukemist olduğuna( Savaşkıranda da var(mış))
Saç üretemediklerinden ve saçlarla teker teker uğraşması zor olduğundan çoğunlukla uğraşmadıkları için, kel gözüken bir karakterin kandra olduğuna şüphe etmek lazım :) .

Son olarak Sissoylu ilk çağın sonunun epigraflarda foreshadow edilmesi gibi
Hatta direkt ilk kitabın başında
"Terris kehanetleri diyorlar ki ben dünyayı kurtaracak güce sahip olacakmışım.

Ancak ima ediyorlar ki onu yok edecek güce de sahip olacakmışım"
şeklinde foreshadow edilmişti
Yazar aynısını Fırtınaışığı serisi için de yaparak ilk iki kitap içindeki epigraflara sonu saklamış. Tabi herkesin odaklandığı şey Ölüm Tekerlemeleri(böyle mi çevrilmişti). Olur da ayrıntılı bakmak istersen aklında olsun.

Bunları bilgin olsun diye yazıyorum, yoksa aşırı ayrıntılı bir okumaya gerek yok, keyfin istediği gibi okuyabilirsin.
Bu çağlar için fazla over power olacak gibi duruyor karakter. O yüzden dahil olmamasını anlayabiliyorum da böyle çok ucundan kıyısından geçiyor. Haliyle beklenti istemsizce farklı yöne evriliyor.
Sonuna doğru bahsettiği 5 bilge üzerinden gitmesi muhtemelen. Zaten yolculukları o yöne doğruydu.Vivenna'nın tam karakteri otururken kitap bitti:d

Evet, o üç kişi mesela ilk kitaptan çok bağımsız hareket ediyordu. Okurken bir yere bağlanacağını bile beklemiyordum bir noktada. Sanki başka bir şey anlatılıyor gibiydi.

Sissoylu'da o epigraflar çok hoş bir tercihti. Zaten maksimum verimde kullandı onları. Ben çoğunu yakalayamamıştım okurken. Hatta buraya bakmasaydım o epigraflar için "bu ne yhaa:s" deyip geçerdim:d
İşsizlikten çok fazla okumaya başladım şu sıra. Parlayan Sözlere başlamayı birkaç gün bekleteceğim.
 
Fırtınaışığı 5 kitabı muhtemel çıkış tarihi 2024 sonbahar. Ben şahsen ertelenince en azından 2024 başı çıkar diyordum da yazar 5. Kitap bir kapanış kitabı olacağı için biraz daha detaylı çalışmam gerekecek gibi bir şey demiş.

Kitap başlıklarının baş harflerinin ketek oluşturması muhabbetini daha önce söylemiş mıydım bilmiyorum.
1.TWoK-The Way of Kings
2.WoR-Words of Radiance
3.O-Oathbringer
4.RoW-Rhythm of War
5. KOWT veya KOW.
Yazar bunlara uydurmaya çalışacağını ama önemli olanın uygun bir kitap ismi olduğunu, keteği bozabileceğini söylemişti ve hala daha tam uygun bir isim bulamamış.
Kitap içinde "H" harfinin simetri için joker eleman olarak kullanılması ve simetriyi bozmadığı düşünüldüğü için bu harflerden bazıları yerine H harfi gelebilir belki.


Knights of Withered Truth veya Knights of Woeful Truth geçmişte yazarın fena değil dediği bazı başlıklar.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 2)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık