Ama Serene ve Dilaf güzel karakterlerdi. Bence bu adam kadın karakterleri tasarlamak konusunda fena iş çıkarmıyor.Evet, hikayedeki çiğlik biraz da ondan kaynaklanıyordu. Kimse bu kadar mükemmel olamaz ya.
Ama Serene ve Dilaf güzel karakterlerdi. Bence bu adam kadın karakterleri tasarlamak konusunda fena iş çıkarmıyor.Evet, hikayedeki çiğlik biraz da ondan kaynaklanıyordu. Kimse bu kadar mükemmel olamaz ya.
Serena'yı ben de çok beğendim. İnanılmaz şirret bir şeydiAma Serene ve Dilaf güzel karakterlerdi. Bence bu adam kadın karakterleri tasarlamak konusunda fena iş çıkarmıyor.
Sınırsız Arcanumun bazı bölümlerini Parlayan Sözler'den önce okuyabilirsin, mesela 11. Metal ya da Sissoylu: Gizli tarih gibilerini. Sınırsız Arcanum kozmerde gezegenler arası yolculuk yapan birinin derlediği bir kitap. Yıldız sistemleri hakkında bilgiler, orada bulunan pareler ve o sistemde yaşanan bazı hikayeler yer alıyor. Şöyle de değerlendirebilirsin, Sissoylu serisini bitirdin diyelim, Sınırsız Arcanumu açıp Scadrial sistemini oku ya da Elantris i bitirdin Sel sistemini oku, Parlayan Sözler'i bitirince Roshar sistemini oku. Diğer bölümlerini istediğin gibi okuyabilirsin.@Tilqi_Gin @seyyah
Elantris bitti. Savaşkıran da elime geçti. Yarın muhtemelen ona başlayacağım. Bu noktada sormam gereken bir şey olacak. Sınırsız Arcanum tüm bunların sonunda okumam gereken bir şey mi yoksa Savaşkıran ile Parlayan Sözlerin veya o seri içinde bir yerde araya sıkıştırmam gereken bir kitap mı? Kozmer lorunu toparladığı bir kitap geldi açıkçası.
Diğer kitaplarına nazaran daha zayıf bir kurgu ve dil vardı. Raoden ve Sarene iyi tasarlanmış, okuması keyifli bir mc olmuş. Tabi tek kitap olduğu için büyü sistemi biraz havada kaldı. En azından bende öyle oldu. Yan karakterler ve işlenişleri iyiydi.
Aynı yazarın birden fazla kitabını tüketince kurgudaki olabilecek şeyleri az çok tahmin etmeye başlıyorsunuz. En azından neler olabileceği az çok tahmin edilebilir oluyor, normalde. Tabi bende bu şekilde keskin bir ön görüş olmadı. Dilaf twistini beklemiyordum. Özellikle son kısmı sanki sonradan akıl etmiş gibi geldi. Mücadeleyi politikadan göğüs göğüse savaşa çekmek için o yaratıkları eklediğini düşünüyorum hatta. Tabi fena da olmadı. Sırıtmadı en azından beklediğim kadar.
Evet, inanılmaz bir tahmin edilememezlik var hikayelerinde. En azından benim açımdan. Hani bunu kurguyu tahmin edilemez yapmış olmak içinden ziyade çok doğal bir durummuş gibi işliyor.Sınırsız Arcanumun bazı bölümlerini Parlayan Sözler'den önce okuyabilirsin, mesela 11. Metal ya da Sissoylu: Gizli tarih gibilerini. Sınırsız Arcanum kozmerde gezegenler arası yolculuk yapan birinin derlediği bir kitap. Yıldız sistemleri hakkında bilgiler, orada bulunan pareler ve o sistemde yaşanan bazı hikayeler yer alıyor. Şöyle de değerlendirebilirsin, Sissoylu serisini bitirdin diyelim, Sınırsız Arcanumu açıp Scadrial sistemini oku ya da Elantris i bitirdin Sel sistemini oku, Parlayan Sözler'i bitirince Roshar sistemini oku. Diğer bölümlerini istediğin gibi okuyabilirsin.
Raoden adamdır, yanından ayrılmayan çiftçi arkadaş da adamdır. Ben ilk Elantrisi okuduğum için olabilir belki çok severim. Raoden'in aon meselesini çözmesini bekliyordum, en son göle atacaklardı, millet aşağıda cayır cayır yanmak üzere, daha neyi bekliyorsun Brandon dedim içimden.
Bir şeyler olacağının farkındasın ama herif sınırları epey zorluyor, işler buradan döner diyorsun dönmüyor iyice sarpa sarıyor, aha şimdi diyorsun olaylar kötüleşmeye devam ediyor vs. Zirveye geldik dedikçe herif daha yükseğe çıkarıyor heyecanı, kitapların sonunu güzel yazıyor diye düşünüyorum ben.
Özellikle son dönemlerde türeyen, sırf tahmin edilemez bir kurgu yapak diye saçmasapan şeyler yazan yazarlara Brandon Sanderson ve tarzı ders olarak okutulmalı.Evet, inanılmaz bir tahmin edilememezlik var hikayelerinde. En azından benim açımdan. Hani bunu kurguyu tahmin edilemez yapmış olmak içinden ziyade çok doğal bir durummuş gibi işliyor.
Raoden fazla iyimser geldi bana. Bu biraz zorluyordu sanki. Yoksa kapanış dövüşünde de yardım aldı vs. Yine de beklenmeyecek kadar yüce gönüllüydü.
Sınırsız Arcanumu Parlayan Sözlerden sonra okumak iyi olabilir. Hem genel olarak bir Kozmer turu atarsın, hem de bazı hikayeler ile ilgili birazcık flashback hissi yaşarsın. Şundan sonra şunu oku falan deyip bölmeden direkt genel bir Kozmer antolojisi şeklinde okursun kitabı.@Tilqi_Gin @seyyah
Elantris bitti. Savaşkıran da elime geçti. Yarın muhtemelen ona başlayacağım. Bu noktada sormam gereken bir şey olacak. Sınırsız Arcanum tüm bunların sonunda okumam gereken bir şey mi yoksa Savaşkıran ile Parlayan Sözlerin veya o seri içinde bir yerde araya sıkıştırmam gereken bir kitap mı? Kozmer lorunu toparladığı bir kitap geldi açıkçası.
Diğer kitaplarına nazaran daha zayıf bir kurgu ve dil vardı. Raoden ve Sarene iyi tasarlanmış, okuması keyifli bir mc olmuş. Tabi tek kitap olduğu için büyü sistemi biraz havada kaldı. En azından bende öyle oldu. Yan karakterler ve işlenişleri iyiydi.
Aynı yazarın birden fazla kitabını tüketince kurgudaki olabilecek şeyleri az çok tahmin etmeye başlıyorsunuz. En azından neler olabileceği az çok tahmin edilebilir oluyor, normalde. Tabi bende bu şekilde keskin bir ön görüş olmadı. Dilaf twistini beklemiyordum. Özellikle son kısmı sanki sonradan akıl etmiş gibi geldi. Mücadeleyi politikadan göğüs göğüse savaşa çekmek için o yaratıkları eklediğini düşünüyorum hatta. Tabi fena da olmadı. Sırıtmadı en azından beklediğim kadar.
Hoid biraz daha etkili olacak ama ana karakter gibi olduğunu düşünme, onun hikayesi çok çok sonra. Fırtınaışığı bitecek de Dragonsteel'deki Kozmer'in geçmişi kitapları ve Kozmer'in kapanış kitapları olan Sissoylu 4 kitaplarında ana karakter olacak.@Tilqi_Gin @seyyah
Savaşkıran da bitti. Okurken Çağların Kahramanı tadını aldım. Karakter tasarımında, anlattığı epik fantastik öyküye kadar inanılmaz bir iş çıkarmış Sanderson. Elantris'ten sonra peş peşe okuyunca açıkça kaleminin gelişimi gözle görülür şekilde fark ediliyor. Hikayeyi ne zaman nasıl harlayacağını çözmüş. Kitabı okurken onun da size baktığı hissine kapılıyorsunuz. Kötü anlamda değil de nerede, nasıl hissedeceğiniz veya hissetmeniz gerektiğini ayarlamış. Yada ben böyle hissettim, bilemiyorum:d Okuyucusunu da anladığını gösteriyor bu biraz.
Son kısımdaki twist hariç neredeyse tam notu aldı benden. Sayfalarca tanrılar ve etkinliklerini okuyunca haliyle Pahn Kahl üzerinden bu şekilde hikayeyi baş aşağı etme kısmı fazla sıradan hissettirdi. Gerçi Vasher'ın kapanışı bir nebze durumu kurtarsa da bu şekilde bir entrika nedense tatmin etmedi. Kalan kısımlardan inanılmaz keyif aldım. Özellikle ilk kez kralın dilinin kesildiği bilgisine erişince. Çarpıp geçiyor okuyucuyu. Bir o kadar da mantıklı bir önlem. Her şeyin sembolik olmasına doğru evrilirken birden yine baş aşağı dönüyor hikaye.
Hoid yine yeniden bir yerlerden çıktı. Bir şeyler daha öğreniriz diyordum da olmadı. Oda'nın pandamınından hallice bir şeye dönüşmesinden korkuyorum:d
Bu çağlar için fazla over power olacak gibi duruyor karakter. O yüzden dahil olmamasını anlayabiliyorum da böyle çok ucundan kıyısından geçiyor. Haliyle beklenti istemsizce farklı yöne evriliyor.Hoid biraz daha etkili olacak ama ana karakter gibi olduğunu düşünme, onun hikayesi çok çok sonra. Fırtınaışığı bitecek de Dragonsteel'deki Kozmer'in geçmişi kitapları ve Kozmer'in kapanış kitapları olan Sissoylu 4 kitaplarında ana karakter olacak.
Savaşkıranın sonu aşırı kısa, bazı şeyler açıklanıp direkt bitiyor hikaye. Bunun biraz daha uzun olması gerekirdi bence. Savaşkırana bir devam kitabı çıkacak ama ne zaman olur bilinmez, ismi Gecekanı olacak.
Kralların Yolu bölüm başı paragraflarından(epigraf) bazıları bir mektubu oluşturuyor. O mektup Hoid'dan çok eski bir arkadaşı olan Frost isimli karaktere yazılmış. Gelecek kitaplarda da bu mektupların devamı gelecek.
Elantris ve Savaşkıran bittiğine göre çok az da olsa bunlar ile alakalı kitaplar arasında bazı ipuçları olabiliyor. Mesela 3 kişi demiştik birinin konuşmasından Elantrisli olduğu anlaşılmıştıGalladon. Böyle cameolar olacak.
Renk ile ilgili konuşmalarda Nalthisli(Savaşkıran gezegeni) olduğuna,
fazla yüzük taşıyan birinin Terrisli bir Ferukemist olduğuna( Savaşkıranda da var(mış))
Saç üretemediklerinden ve saçlarla teker teker uğraşması zor olduğundan çoğunlukla uğraşmadıkları için, kel gözüken bir karakterin kandra olduğuna şüphe etmek lazım .
Son olarak Sissoylu ilk çağın sonunun epigraflarda foreshadow edilmesi gibiYazar aynısını Fırtınaışığı serisi için de yaparak ilk iki kitap içindeki epigraflara sonu saklamış. Tabi herkesin odaklandığı şey Ölüm Tekerlemeleri(böyle mi çevrilmişti). Olur da ayrıntılı bakmak istersen aklında olsun.Hatta direkt ilk kitabın başında
"Terris kehanetleri diyorlar ki ben dünyayı kurtaracak güce sahip olacakmışım.
Ancak ima ediyorlar ki onu yok edecek güce de sahip olacakmışım"
şeklinde foreshadow edilmişti
Bunları bilgin olsun diye yazıyorum, yoksa aşırı ayrıntılı bir okumaya gerek yok, keyfin istediği gibi okuyabilirsin.