Dünyaya gözlerini bebek olarak değil de yetişkin birer kişi olarak açan insanların zihinlerinde John Locke'un klasik "boş levha" teorisini çöpe atmamızı sağlayacak türden bir düşünce yer alırdı. Bu evrende hayat bulan insanların ilk düşüncesi intihar olurdu. O andan itibaren yapmaları gereken tek şey intihar etmekti. Kimisi bunu hiç düşünmeden yapabilirdi fakat kimisi de bir anlığına duraksayıp düşünmeye başlar ve kendini yağmur getirmekle görevli bulutlara benzer düşünce topluluklarının içinde bir oraya, bir buraya savrulurken bulurdu. İntihar Evreniydi burası. En temel ihtiyaç buydu. İlk bakışta öyle sanılıyordu en azından. Bu satırları okuyan insanlar nasıl ki doğar doğmaz yaşamı kavrama güdüsüyle uzatırlar parmaklarını, bu satırların evreninde bulunan insanlar da o şekilde kavrarlar intiharın huzurlu kollarını. Böylesine bir evrende ne anlatılabilir peki? Nedir ilgi çekici olan? Kendilerini düşünce bulutsularının içinde bulan devrimci figürlerdir intiharı namümkün kılan...
Tamam ya, daha fazla saçmalamayacağım.
@senpaii bir şeyler yaz dedi, iki dakika zırvaladım bir şeyler. Okumadan geçiniz.