Dark souls’u bloodborne’la karşılaştırmak, devil may cry 1’i devil may cry 5’le karşılaştırmak gibidir.
@Historia
Muhtemelen katılıyorumdur ama öyle söylemişsin ki emin olamadım
Yani gameplay bana güzel bi duygu verdi chapter 3’ten itibaren ama beni “eğlendirmedi”.
Dediğim gibi muhtemelen katıldığım bişey. Ama gameplay bundan çok çok daha iyi olabilirdi diye bakıyorum.
Şuanki halini özetlemek gerekirse: dünyada tek başına olduğunda gameplay o kadar iğrenç, bıktırıcı ve sıkıcı ki insanlarla birlikte çalışıp herkes için bu işkenceyi azaltmaya çalışıyorsun. Ve asfalt yollarla, araçlarla, zipline gibi aletlerle bu işkenceyi o kadar azaltmak güzel bi duygu.
benim gameplay’de yaşadığım duygu oydu. Dağa tırmanmaktan zevk almıyordum çünkü güzel tırmanma mekaniği yoktu, merdiven koyup çıkmadan ibaretti uzun bi süre ve bu da bug’lıydı baya. Aşağı inmek de ip saplayıp kendini aşağı salmaktan ibaretti. Uçurumlardan da merdivenle geçiliyordu ama arabayı arkada bırakmak gerekiyordu.
oyunu eğlenceli yapmak istese tüm bunlar daha zevkli yapılabilirdi. Adam işkence olacak şekilde bırakıp hep beraber asfalt yollar, köprüler, zipline’lar yapmamızı ve etrafta birbirimiaraçlar bırakmamızı istemiş.
Ben böyle hissettim oynarken. İlginç açıkçası ve cesaret istediği doğru. Keşke işkence kısmı 15 saat sürmeseydi benim tek derdim o oyunla. Tabi tek derdim diyorum ama baya etkiledi oyuna karşı görüşümü.
tabi combat’a değinmek istemiyorum. Hem gizlilik hem direk dövüşü kötüydü baya. İnsanların yapay zekası da gördüğüm en kötü yapay zekalardan biri. Ama nerdeyse hiç combata girmedim haritada o yüzden çok önemsemedim. Loot için bilerek hayaletlere yakalandığım olmuştu sadece.