Bu maddeden yola çıkarak ilerlersek zaten hiç bir yere varamayız. Bilimde insan ürünü olunca böyle kendi içinde tutarsızlıkların çıkması da kaçınılmaz. Bunu kanun diye yuttururlar anca. Bu olsa olsa bir teori olur.Maddenin Sakımı Kanunu:“hiç bir maddenin yoktan var, vardan da yok olmayacağını ancak şekil değiştireceğini belirtir”
Bilim, insan ürünü tamam doğru da bilim bu evrenin doğa yasalarını bulmak üzerine kurulu bir sistemler bütünü ama. Herhangi bilimsel bir şeye karşı çıkacalacaksa karşı çıkan kişinin buna karşı elinde bir sonuç(çürütecek bir bilgi) olması gerekir. Var mı böyle bir bilginiz,sizden duymak isterim.Bu maddeden yola çıkarak ilerlersek zaten hiç bir yere varamayız. Bilimde insan ürünü olunca böyle kendi içinde tutarsızlıkların çıkması da kaçınılmaz. Bunu kanun diye yuttururlar anca. Bu olsa olsa bir teori olur.
Benim karşı çıktığım şeyin nasıl bir delili olabilir ki? Bilimin direk bu 'Kanun' dur diyerek noktalaması garip geliyor bana. Bilim için deney ve gözleme dayalı diyoruz ama bir maddenin varlığının yokluktan var olmayacağını nasıl iddia edip buna kesin gözüyle bakabiliyorlar kavrayamıyorum açıkcası. Kavrayamadığım şeyin gerçekliğine de şüphe ile bakarım. Bilim bu konuda niye şüpheci davranmıyor? Çünkü şüphe ile bakarsa Tanrısal bir gücün varlığına doğru gitme ihtimali var ki bu ihtimali hep göz ardı ediyorlar.Bilim, insan ürünü tamam doğru da bilim bu evrenin doğa yasalarını bulmak üzerine kurulu bir sistemler bütünü ama. Herhangi bilimsel bir şeye karşı çıkacalacaksa karşı çıkan kişinin buna karşı elinde bir sonuç(çürütecek bir bilgi) olması gerekir. Var mı böyle bir bilginiz,sizden duymak isterim.
Karşı çıktığın bir şeyin delilinden bahsetmedim ki. Hali hazırda bir şeyin var olup olmaması hakkında kesin tanımlamalardan bahsediyorsanız bu tanımlamaların bir dayanağı olmalı değil mi ? Benim bahsettiğim durum bu.Benim karşı çıktığım şeyin nasıl bir delili olabilir ki? Bilimin direk bu 'Kanun' dur diyerek noktalaması garip geliyor bana. Bilim için deney ve gözleme dayalı diyoruz ama bir maddenin varlığının yokluktan var olmayacağını nasıl iddia edip buna kesin gözüyle bakabiliyorlar kavrayamıyorum açıkcası. Kavrayamadığım şeyin gerçekliğine de şüphe ile bakarım. Bilim bu konuda niye şüpheci davranmıyor? Çünkü şüphe ile bakarsa Tanrısal bir gücün varlığına doğru gitme ihtimali var ki bu ihtimali hep göz ardı ediyorlar.
Kanunlaşmış bir şeyi çürütme yoluna gitmez bilim. Zaten kesin gözüyle bakıyorlar adamlar. Yani bunu böyle kabul edip değerlendireceksin diyor. Amerikayı tekrar tekrar keşfetmeye ne gerek var, bir tane akıllı biri çıkmış kanunlaştırmış sen niye şüphe ediyorsun demeye getiriyorlar. Bu söylediklerim sadece alıntıladığım madde ile ilgiliydi konuyu farklı yere çekmeye çalışan bir arkadaş olmasın lütfen
Kullanıcı adını çok düşündün müBende tam aynı şeyi düşünmüştüm
Bilim, Tanrıyı kabul edemez ederse mucize denen olguya da inanması lazım ki bilim gözlemleyemediği hiç bir şeyi kabul etmiyor. Bu bilimin en temel olayı zaten. Burada bunun yanlış olduğundan bahsetmiyorum şöyle bir örnek vereyim. Mesela şimdi 2 boyutlu evrende yaşayan birisi 3 boyutlu evrende yaşan bir varlığı hiç bir zaman göremez. 2 boyutlu evrende derinlik kavramı olmadığı için böyle bir şeyi hiç bir şekilde gözlemleyemecek o yüzden 2 boyutlu evrende yaşayan biri 3 boyutlu modelde kabul gören yasaları haliyle reddedecek. Yani Tanrıyı hiç bir zaman algılayamacağız ve onun yasalarını da anlayamacağız (Tanrı'nın haliyle yüksek bir boyutta olduğunu varsayıyorum). Yoktan var etme olayını Tanrı boyutundan bakarsak anlarız bence sadece. Yani bu da imkansız bir olay. O yüzden Tanrı kavramı Bilim için anlaşılmaz olduğu için Tanrıyı denkleme hiç almıyorlar. Bu da kısmen doğru aslında çünkü hiç bir zaman anlaşılamayacak bir varlığı bilimin içine sokamazsın. Ama böyle yaparak da evreni anlayamazsın, yani eğer bir Tanrı varsa Evren yasalarının hepsi çöp olur.Karşı çıktığın bir şeyin delilinden bahsetmedim ki. Hali hazırda bir şeyin var olup olmaması hakkında kesin tanımlamalardan bahsediyorsanız bu tanımlamaların bir dayanağı olmalı değil mi ? Benim bahsettiğim durum bu.
Kavrayamamaktan dolayı bir şeyin yanlış olduğunu söylemek bana göre pek doğru gelmiyor. O yasanın olmadığını ispatlamanız gerekiyor. Hali hazırda o yasa varsa ispatlamanız mümkün değil ama yoksa ispatlayabilirsiniz. Bende sizden ispat bekliyorum :d
Şüphe ile bakmanıza herhangi bir şey demedim. Şüphe ile bakmanız en doğru olan şey burda bir sorunum yok. Şayet "Bu yasayı nasıl inkar edersin?!?!?! Kanıtlanmış bir şey?!?!" demedim. Sadece bende sizin şüpheciliğinize karşı bir şüpheyle yaklaştım ve yaklaşmaktayım.
Bilim yasa olduğu zaman artık deneylere devam etmediğini nerden biliyorsunuz?Doğa yasası olarak kabul edilen şeyler bile yeri gelince veyahut yeni şeyler keşfedilince eğer yasayla aykırıysa yasanın da tekrar denenmesi ve sorgulanmasına yol açıyor. Mesela hatırladığıma göre evren var olmaya başlarken doğa yasalarından bağımsız hareket ediyordu ve bu durumda tekrardan yasalar gözden geçirilmeye başlandı.
Bu konu tanrısal mesele felsefenin konusu. Bilimin Tanrı'yla veyahut dinle alakalı herhangi bir durumu yok. Bilim dini veyahut Tanrı'yı yalanlama peşine düşmüyor ki. Görünen veyahut gözlemlenen neyse ona bakılıyor. Eğer bilim gözlemlediği şeyler Tanrı'nın var olduğu konusunda bize bir fikir veriyorsa kişinin hür iradesine bakılıyor. Gidipte "Bilim Tanrı'yı öldürmüştür"/ "Bilim Tanrı'yı kanıtlamıştır" denilmiyor ki. Bilim Adamlarının bazen kendi kişisel fikirleri ile söylemleri var velakin gözlemsel sonuçlar olunca bunları bir kenara bırakmak zorunda kalıyor.
Çürütecek bir veri ortaya çıkarsa tekrardan sorgulanmasına ve gözden geçirilmesine sebeb olur. Eğer bu yasaları çürütecek bir bilgi henüz yoksa veyahut bulunamamış ise doğru olduğu ihtimalinin yüksek olduğu varsayılır. Bilimsel olaylarda %100 kesinlik denilen şeylerde yok zaten. Her zaman bir hata payı göz önünde bulundurulur.
Bilimsel olarak Tanrı'yı kanıtlamamız mümkün olmadığı için Felsefeden yararlanıyoruz zaten. Felsefi olarak Tanrı halen bilinmezliğini koruyor ve bilinmeze karşı duruşumuz kabul edip etmemekten çok ona bilinmez olarak yaklaşmak sizce daha iyi değil mi? Eğer Tanrı varsa ya bilimsel olarak izine rastlayacağız ya da felsefi olarak. Eğer yoksa rastlamayacağız. Bilim eğer burda(şimdi) Tanrı'yı denkleme alır veyahut kanıtlandığında almazsa taraflı bir tutum takınmış olur ve bu da bilimin ana koşullarından "objektif olma"ya zarar verir. Eğer Tanrı olduğu felsefi olarak kanıtlanabilirse denkleme Tanrı'yı almamak için hiçbir sebeb kalmayabilir.Bilim, Tanrıyı kabul edemez ederse mucize denen olguya da inanması lazım ki bilim gözlemleyemediği hiç bir şeyi kabul etmiyor. Bu bilimin en temel olayı zaten. Burada bunun yanlış olduğundan bahsetmiyorum şöyle bir örnek vereyim. Mesela şimdi 2 boyutlu evrende yaşayan birisi 3 boyutlu evrende yaşan bir varlığı hiç bir zaman göremez. 2 boyutlu evrende derinlik kavramı olmadığı için böyle bir şeyi hiç bir şekilde gözlemleyemecek o yüzden 2 boyutlu evrende yaşayan biri 3 boyutlu modelde kabul gören yasaları haliyle reddedecek. Yani Tanrıyı hiç bir zaman algılayamacağız ve onun yasalarını da anlayamacağız. Yoktan var etme olayını Tanrı boyutundan bakarsak anlarız bence sadece. Yani bu da imkansız bir olay. O yüzden Tanrı kavramı Bilim için anlaşılmaz olduğu için Tanrıyı denkleme hiç almıyorlar. Bu da kısmen doğru aslında çünkü hiç bir zaman anlaşılamayacak bir varlığı bilimin içine sokamazsın. Ama böyle yaparak da evreni anlayamazsın, yani eğer bir Tanrı varsa Evren yasalarının hepsi çöp olur.
Kullanıcı adını çok düşündün mü
Geçen biri sordu buraya da yazayım.
Bir ara yurttayken yemekten sonra elimdeki ekmeği yiyerek dolaşıyordum.Bir arkadaşım da görünce bana sürekli ekmek demeye başladı. O zamandan beri oyunlarda, sitelerde falan nickimi hep ekmek yaparım