Teşvik dediğimiz şeyin aksi yönünde de etkisi olabilir. Bireylerin bu tür karanlık arzularının kısmi olarak besleyip bastırmalarını kolaylaştırabilir de. Bir de o dürtü hayatın her anında karşısına gelebilir. Ve hayatın içinde karşılaştığı tetikleyiciler o hayal ürünü içeriklerden çok daha etkili olacaktır. İnsanları fanusa falan koymamız lazım bahsettiğin senaryolardan uzak tutmak için. Ki böyle bir şey maalesef mümkün değil. Gün gelir o fanus da çatlar.Tetikleyici unsur değil, teşvik edici unsur olduğunu düşünüyorum. O tür şeyleri yapan insanlardan ziyade, normal ve normale yakın olan insanların etkilenmesi daha vahim bir durum oluşturmaz mı?
Şöyle örnek vereyim: Daha önce hiç hırsızlık yapmamış ve hırsızlığı kötü bir şey olarak öğrenmiş bir çocuk, bir dizi veya filmde sevilen(örnek alınası) karakterin ihtiyacı olan bir materyali çalıp onunla işini görmesini izliyor. Bu çocuk hırsızlık planlaması yapmaz ama kendisine ait olmayan istediği bir şeyi gizlice alabilme fırsatı ile karşılaşınca o izlediği sahneden cesaret alır. Eylemi gerçekleştirir mi gerçekleştirmez mi orasını bilemem ama o durumda bir dürtü ile karşılaşacağı kesin. Bu tür içerikleri izleyip keyif alan insanlar da çocuğa tecavüz planlaması yapmazlar ama bir çocukla kapalı ve sessiz bir ortamda yalnız kalma durumunda kaldıklarında o dürtü onları kesinlikle bulacaktır. Ben o dürtünün kimsede oluşmasını istemiyorum.