Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Tanıtım] Tuhaf Bir Şehir

Romanın hakkındaki düşüncelerimden önce bazı gördüğüm kusurları yazacağım. Bunlar, bu romanın editörü ben olsaydım düzeltme ihtiyacı hissedeceğim yerler(haddim olmayarak).
Estağfurullah.
•Baykuş ilk olarak 25. sayfada karşımıza çıkıyor ve ne yazık ki bu çıkış biraz eğreti duruyor. Manevi yönü itibariyle ilk sayfalarda karşımıza çıkması iyi olurdu. Ayrıca yazımında ötürü sanki kuş sonradan aklına gelmiş gibi bir izlenim yarattı bende. Bunlardan dolayı 'deus ex machina' benzeri bir tat aldığımı belirtmeliyim.
Başından beri aklımdaydı aslında. Kitabın 9. sayfadan başladığını da unutmamak gerek. :p Belki de biraz uzun sürmüş.
•32. sayfada 'şov' kelimesi yerine 'gösteri' yi tercih ederdim. Yine bu sayfada, kuş şapkayı gezgine götürürken 'ona doğru götürmeye başladı' diyorsun ancak, ortada büyücü yok. Patikadan ayrılıp çayırların üzerindeki bir levhaya doğru uçsa daha hoş olur.
Mantıklı.
•Ağacın içinde neden tuvalete gittiğini belirtme ihtiyacı hissettin anlamadım :).
Ahahaha.
•Sarmaşık bölümünde 'psikopat' kelimesini hoş bulmadım. 'Gözü dönmüş kontrolünü kaybetmişti', desen yeterli olurdu.
Haklısın.
◆Üslubun konusunda bir karara ulaşmalısın. Bu anlattığın dünya ile de uyumlu olmalıdır.
Üslubunu Saramago'ya benzettim ancak, daha basit hali. Bunun bir diğer sebebi romanının hikayesinin, Saramago'nun 'filin yolcuğu' ve 'bilinmeyen adanın öyküsü' nü anımsatması olabilir. Okumadıysan bunları okumanı öneririm.
Onun sadece Körlük kitabını okudum ve okumasını da epey zor buldum açıkçası. :D
Senin hikayeni büyülü gerçekçilik gibi mi yoksa sıradışı fantezi olarak mı(alice veya oz) değerlendirmeliyim. Hızlı akan bir hikaye yazmak istiyorsan ve içinde tek tük fantazi ögeleri olacaksa bu üslubunda kalıp sadece biraz üzerinde oynamalısın ancak, sıradışı fantazi yazacaksan akışı yavaş betimlemesi bol üslup tercih ederim. Senin hikayen sıradışına daha yakın izlenimi veriyor ancak, o tuhaf dünyayı bize sunmuyorsun. Bunun için üslubunu yavaşlatmalı, bol ve tuhaf betimlemeler yapmanı öneririm. Örneğin çayırlar sapsarı hatta hava durumuna bağlı olarak değişebilir ya da şapka turucu olabilir. Tabi bu senin ne istediğine bağlı. Yolculuk hikayesi için senin kullandığın bu üslupta(biraz geliştirmen gerek) iyidir. Ama o zaman sıradışı ögler kullanmasan daha iyi olur. Özellikle çöl kısmında 'vay be neler düşünmüş' detirtecek olağanüstü şeyler olmasını isterdim.
Betimlemeyi pek sevmediğim için üzerinde durmamayı tercih ediyorum genellikle. Ben anlatmak istediğini anlatıp gerisini boşveren bir üslupla yola çıktım sanırım ilk iki kitabımda. Esasında benim amacım kitap yazıp yazamayacağımı öğrenmekti; zira normalde hikâyeler yazıyordum ve o da eğlenmek içindi. Yine de henüz ilk kitabı yazarken dahi kafamda 3. kitabı yazmak vardı. Bunlar bebek adımları bir nevi. Çölde belki dikkat edilmemiştir ama Dağın ortasından akan sular çöle doğru aktığı için yerin epey altından giden sular sayesinde uzun köklü ve uzun gövdeli bitkiler çıkabiliyor. Böyle ufak bir detay-belki de kitapta bahsetmişimdir, hatırlamıyorum açıkçası. :D -
◆Hikaye için bir şey yazmayacağım. Kurt'u, yağmur adamı ve aşçıyı sevdim. Güzel bir hikaye sadece anlatımın üzerinde gelişme sağlamalısın.
Bu arada hikaye 'ağaç'ta duruyor. Her ne kadar karakterleri sevmiş olsam da ana karakter 'gezgin' sıfatını yitiriyor. Kitabın sıkıldığım kısmı diyebilirim.
Geri dönüş yolu ise aceleye-oldu bittiye getirilmiş acaba son farklı şekilde bitirilebilir miydi diye düşünmedim değil.
Ana karakter Gezgin değil aslında. Hikâye onun üzerinden anlatılıyor belki ama önemli olan başkalarının hayat hikâyelerine misafir olan bir adamı anlatmak. Ana karakter herkes belki. Gezgin bu kitapta bir araç oldu diyebilirim.
Geri dönüş yolu ise aceleye-oldu bittiye getirilmiş acaba son farklı şekilde bitirilebilir miydi diye düşünmedim değil.
Kitabın sonu aceleye gelmedi aslında ama her iki kitabın da neden böyle içe sinmeyen eğri büğrü kısımları olduğunun cevabını da yine 3. kitapta verebileceğim.
◆Şunu da belirtmeliyim hikayende, önemli yer tutmayan karakterlere değinmelerini sevdim. Hatta şöyle bir şey beklerdim: bu asker R şehrinden geliyor ancak R yerine V dediği için V şehrinden gelenler ona hemşerim diyor(kendimden yola çıktım). Bu arada sanırım karakterleri kendinle özdeşleştirdiğin için ad vermedin.
Karakterleri kendimle özdeşleştirdiğim için değil, isimlerin herhangi bir öneminin olmadığını düşündüğüm için isimsiz bırakmayı tercih ettim. Çünkü isimler de bizden bağımsız verilir ve daha sonra da isimlere anlamlar atfedilir. Mesela, "Emre'ler yaramazdır." gibi. Pek hoşlanmadığım için bu şekilde yazmak istedim. :D
enden bu kadar. Ön sözünde 3. kitabını yazdığını belirtmişsin. Çıkarsa onu da alıp yorum yapmayı isterim. Başarın katlanarak devam etsin. Daha fazla yazmak isterdim ancak telefondan yazıyorum ve en önemli gördüğüm yerleri yazdım. 3. romanında şuan kaç sayfa-kelime yazdın merak ettim.
3. kitap 50.000 kelimeyi, yani ilk iki kitabın toplamını geçti. Bana kalırsa bir 50.000 daha gider. Bu bir bilimkurgu kitabı olacak ve bu kitaba gerçekten de güvendiğim için büyük yayın evlerine göndereceğim.
Bu arada bir şeyler kapabileceğin kişileri yazayım. Belki okumuşsundur hepsini yine de yazayım.
Saramago
Gabriel g. Marquez
Borges
Senin anlatımına bi şeyler katarlar. Zihnine sağlık.
Kitap önerilerin, kitabın üzerine düşündüğün, yorumlar yaptığın ve temennilerde bulunduğun için teşekkür ederim. :sapkali:
 
Dün akşam aklıma takıldı. Kral diyarı terk ettiğinde arkasında küçük bir oda ve kablolar kalıyordu, ne demek istedin orada? Kafamda bir takım fikirler oluşuyor ancak net bir düşüncede karar kılamadım. Her şey kurgu gibi bir şey mi?
 
Çok ilginç bir şeye rastladım. Kitaptaki şehirlere dair aldığım ilk notlar; sonrasında değişen şeyler oldu ama en başında böyleymiş.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 2)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık