Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Roman Okuma Kulübü

Ben hafiften kopmaya başladım.

Lakin bir söz bırakayım. Altıncı Bölümden:
“Sınırsız merhameti olan bir tanrı ne işe yarar beyim? Putperest olduğum için beni aşağılıyorsunuz, oysa benim atalarımın tanrıları tutumlarını açıkça belirtirler ve yasalarını çiğnediğimizde bizi sertçe cezalandırırlar. Sizin merhametli Hıristiyan tanrınız insanların ihtiraslarını, toprak ve kana düşkünlüklerini tatmin etmelerine izin veriyor; çünkü insanlar birkaç duayla azıcık kefaretin bağışlanma ve kutsanma getireceğini biliyorlar.”

E hadi bir tane daha. Bu sisle alakalı güzel bir gönderme.
“Peki ama hanımefendi, bu sisten kurtulmak istediğinizden bu kadar emin misiniz? Bazı şeylerin zihnimize görünmeyip gizli kalması daha iyi değil mi?”

Buna yorumum:
İnsanların çoğu neyi niye yaptığını bilmez. Bunların en başındaysa dinle ilgili şeyler gelir. İnanan kişilerin çoğunun açıp da kitapları okuduğu ya da sorguladığı olmamıştır. Lakin söz konusu bu durum yalnızca din değil aynı zamanda toplumun diğer katmanlarında da geçerlidir. Rutine binmiş ve örüntüler halinde birbirini takip ederek bir döngü içinde kendini tekrar eden birçok şey sebebi bilinmeden yapılmaya devam edilir. Burada Carl Jung'un Keşfedilmemiş Benlik isimli kitabından bir alıntı yapmak istiyorum.

“Sabahleyin, güneş yükselirken, kulübelerimizden çıkarız, ellerimize tükürürüz ve onları güneşe tutarız.” Onlardan bu merasimi benim için yapmalarını ve tam olarak göstermelerini istedim. Ellerini ağızlarının önüne getirdiler ve kuvvetle tükürdüler veya üflediler. Sonra ellerini çevirdiler ve avuçlarını güneşe doğru tuttular. Onlara yaptıklarının ne anlama geldiğini -niye ellerine üflediklerini veya tükürdüklerini- sordum. Sorum beyhudeydi. “Bu her zaman böyle olmuştur” dediler. Bir açıklama almak imkansızdı ve onların sadece ne yaptıklarını bildiklerine, niçin yaptıklarını bilmediklerine ikna oldum.

Bunlar bir yana aynı zamanda insanlar günlük hayatta da neyi niye yaptığını pek bilmez. Demek istediğim bilinç zannedildiği kadar hakim olunabilen bir şey değildir. Tam da bu sebeple buzdağı benzetmesi yapılır. Örneğin Pasif Çerçeve Teorisine göre bilinçdışı bölgeler tarafından verilen kararın neticesinde bilinç yalnızca nihai kararı uygulamaya koyan bir parçadan ibarettir.

Neysem ne demek istediğim anlaşılmıştır diye düşünüyorum. O yüzden bu kadar yeter sanırım.
 
Son düzenleme:
O artık bilinen bir roman oldu maalesef. Aklımda vardı ama artık monoton olacağından başka bir hikayesini seçeceğim.
Önereceğin yazar ve kitap tahmin edildi diye bence hemen vazgeçme. Yine de bana ilginç gelen bir tür seçtiğin için dört gözle bekliyor olacağım önerini.

Ben hakkımı geçiştirdim.
Sonda önerirsin diye düşünüyordum. Gerçi ikinci turun başı ile ilk turun sonu neredeyse aynı şey.

--
Axl belli ki eski bir asker, dahası yaptığı gözlemlerden iyi bir asker olduğu da belli. Bir noktada Jason Bourne'e bağlamasını bekliyorum.
 
Önereceğin yazar ve kitap tahmin edildi diye bence hemen vazgeçme. Yine de bana ilginç gelen bir tür seçtiğin için dört gözle bekliyor olacağım önerini.


Sonda önerirsin diye düşünüyordum. Gerçi ikinci turun başı ile ilk turun sonu neredeyse aynı şey.

--
Axl belli ki eski bir asker, dahası yaptığı gözlemlerden iyi bir asker olduğu da belli. Bir noktada Jason Bourne'e bağlamasını bekliyorum.
Öyle gibi gözüküyor lakin ilginçtir "Axl" kelime anlamıyla "Father of Peace" demek.

Not: Bence aranızda Axl'ın gerçek kimliğinden şüphelenen birileri vardır. Şimdilik sessizliğimi koruyayım.
 
Son düzenleme:
Ben hafiften kopmaya başladım.

Lakin bir söz bırakayım. Altıncı Bölümden:
“Sınırsız merhameti olan bir tanrı ne işe yarar beyim? Putperest olduğum için beni aşağılıyorsunuz, oysa benim atalarımın tanrıları tutumlarını açıkça belirtirler ve yasalarını çiğnediğimizde bizi sertçe cezalandırırlar. Sizin merhametli Hıristiyan tanrınız insanların ihtiraslarını, toprak ve kana düşkünlüklerini tatmin etmelerine izin veriyor; çünkü insanlar birkaç duayla azıcık kefaretin bağışlanma ve kutsanma getireceğini biliyorlar.”

E hadi bir tane daha. Bu sisle alakalı güzel bir gönderme.
“Peki ama hanımefendi, bu sisten kurtulmak istediğinizden bu kadar emin misiniz? Bazı şeylerin zihnimize görünmeyip gizli kalması daha iyi değil mi?”

Buna yorumum:
İnsanların çoğu neyi niye yaptığını bilmez. Bunların en başındaysa dinle ilgili şeyler gelir. İnanan kişilerin çoğunun açıp da kitapları okuduğu ya da sorguladığı olmamıştır. Lakin söz konusu bu durum yalnızca din değil aynı zamanda toplumun diğer katmanlarında da geçerlidir. Rutine binmiş ve örüntüler halinde birbirini takip ederek bir döngü içinde kendini tekrar eden birçok şey sebebi bilinmeden yapılmaya devam edilir. Burada Carl Jung'un Keşfedilmemiş Benlik isimli kitabından bir alıntı yapmak istiyorum.

“Sabahleyin, güneş yükselirken, kulübelerimizden çıkarız, ellerimize tükürürüz ve onları güneşe tutarız.” Onlardan bu merasimi benim için yapmalarını ve tam olarak göstermelerini istedim. Ellerini ağızlarının önüne getirdiler ve kuvvetle tükürdüler veya üflediler. Sonra ellerini çevirdiler ve avuçlarını güneşe doğru tuttular. Onlara yaptıklarının ne anlama geldiğini -niye ellerine üflediklerini veya tükürdüklerini- sordum. Sorum beyhudeydi. “Bu her zaman böyle olmuştur” dediler. Bir açıklama almak imkansızdı ve onların sadece ne yaptıklarını bildiklerine, niçin yaptıklarını bilmediklerine ikna oldum.

Bunlar bir yana aynı zamanda insanlar günlük hayatta da neyi niye yaptığını pek bilmez. Demek istediğim bilinç zannedildiği kadar hakim olunabilen bir şey değildir. Tam da bu sebeple buzdağı benzetmesi yapılır. Örneğin Pasif Çerçeve Teorisine göre bilinçdışı bölgeler tarafından verilen kararın neticesinde bilinç yalnızca nihai kararı uygulamaya koyan bir parçadan ibarettir.

Neysem ne demek istediğim anlaşılmıştır diye düşünüyorum. O yüzden bu kadar yeter sanırım.
Günde kaç sayfa okuyorsunuz efendim ? Bu ne hız !
 
:Ayakta alkışlayan surat:
Her ne kadar izin vermesen de yine imrendim
:sapkali:

Ben hafiften kopmaya başladım.

Lakin bir söz bırakayım. Altıncı Bölümden:
“Sınırsız merhameti olan bir tanrı ne işe yarar beyim? Putperest olduğum için beni aşağılıyorsunuz, oysa benim atalarımın tanrıları tutumlarını açıkça belirtirler ve yasalarını çiğnediğimizde bizi sertçe cezalandırırlar. Sizin merhametli Hıristiyan tanrınız insanların ihtiraslarını, toprak ve kana düşkünlüklerini tatmin etmelerine izin veriyor; çünkü insanlar birkaç duayla azıcık kefaretin bağışlanma ve kutsanma getireceğini biliyorlar.”

E hadi bir tane daha. Bu sisle alakalı güzel bir gönderme.
“Peki ama hanımefendi, bu sisten kurtulmak istediğinizden bu kadar emin misiniz? Bazı şeylerin zihnimize görünmeyip gizli kalması daha iyi değil mi?”

Buna yorumum:
İnsanların çoğu neyi niye yaptığını bilmez. Bunların en başındaysa dinle ilgili şeyler gelir. İnanan kişilerin çoğunun açıp da kitapları okuduğu ya da sorguladığı olmamıştır. Lakin söz konusu bu durum yalnızca din değil aynı zamanda toplumun diğer katmanlarında da geçerlidir. Rutine binmiş ve örüntüler halinde birbirini takip ederek bir döngü içinde kendini tekrar eden birçok şey sebebi bilinmeden yapılmaya devam edilir. Burada Carl Jung'un Keşfedilmemiş Benlik isimli kitabından bir alıntı yapmak istiyorum.

“Sabahleyin, güneş yükselirken, kulübelerimizden çıkarız, ellerimize tükürürüz ve onları güneşe tutarız.” Onlardan bu merasimi benim için yapmalarını ve tam olarak göstermelerini istedim. Ellerini ağızlarının önüne getirdiler ve kuvvetle tükürdüler veya üflediler. Sonra ellerini çevirdiler ve avuçlarını güneşe doğru tuttular. Onlara yaptıklarının ne anlama geldiğini -niye ellerine üflediklerini veya tükürdüklerini- sordum. Sorum beyhudeydi. “Bu her zaman böyle olmuştur” dediler. Bir açıklama almak imkansızdı ve onların sadece ne yaptıklarını bildiklerine, niçin yaptıklarını bilmediklerine ikna oldum.

Bunlar bir yana aynı zamanda insanlar günlük hayatta da neyi niye yaptığını pek bilmez. Demek istediğim bilinç zannedildiği kadar hakim olunabilen bir şey değildir. Tam da bu sebeple buzdağı benzetmesi yapılır. Örneğin Pasif Çerçeve Teorisine göre bilinçdışı bölgeler tarafından verilen kararın neticesinde bilinç yalnızca nihai kararı uygulamaya koyan bir parçadan ibarettir.

Neysem ne demek istediğim anlaşılmıştır diye düşünüyorum. O yüzden bu kadar yeter sanırım.
15. bölümün sonlarından bir ekleme yapayım. Kitap kendi kendini çözümlüyor bir nevi.
“Doğru prensesim, savaşçının sözleri beni korkudan titretiyor. Seninle ben, sırf kendi aziz hatıralarımızı düşünerek Querig’in ölmesini istedik. Oysa koca ülkede hangi eski nefretlerin zincirinden boşanacağını kim bilebilir? Tanrı’ya dua edelim de halklarımız arasındaki bağları korumanın bir yolunu bulsun; öte yandan âdetlerimiz ve şüphelerimiz bizi hep birbirimizden ayırdı. Dilbaz adamlar eski haksızlıklarla yeni toprak ve fetih arzusu arasında kafiye kurduğunda neler olacağını kim bilebilir?”

Burada sisin özelliği de anlaşılmış oluyor sanırım. Wistan'ın Gömülü Dev göndermesine binaen söylediği sözlerin de şu şekilde olması doğrular nitelikte:

“Bir zamanlar iyice derine gömülü dev kıpırdanıyor şimdi. Çok geçmeden mutlaka ayağa kalkacaktır; o zaman aramızdaki dostane bağlar, genç kızların küçük çiçek saplarından yaptığı düğümlere benzeyecek. İnsanlar gece vakti komşularının evlerini yakacaklar. Şafak vakti çocukları ağaçlara asacaklar. Irmaklar günlerce yüzerek yol alan şişkin cesetler yüzünden leş kokacak. Onlar ırmakta yüzerken bizim ordularımız öfke ve intikam açlığıyla büyüyüp çoğalacak. Siz Britonların üzerine ateşten bir top yuvarlanacak adeta. Ya kaçacaksınız ya öleceksiniz. Bu topraklardaki tek tek her memleket yeni bir ülke, bir Sakson ülkesi olacak, sizin insanlarınızın buradaki varlığından geriye tek bir iz kalacak: Dağlarda sahipsiz gezen bir iki koyun sürüsü.”
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık