Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

[Tanıtım] Harry Potter: Hogwarts, Karakterler, Üçbüyücü Turnuvası

Dün gece eski yazılarıma göz gezdirirken 2009 yılında yazdığım, 3 yazıdan oluşan ve toplamda 9000 kelimelik Harry Potter dosyasına rastladım. 14-15 yaşlarımdayken yazmışım ama yine de okunabilirliği çok düşük değil gibi geldi, herhangi bir düzenleme de yapmadım. Bunları neden forumdaki bir başlıkta toplamayayım ki düşündüm. Benim gibi seriyi okuyalı 10 yılı geçmiş kişiler için fena olmayan hatırlatıcı bilgi yazıları olabilir.

İlk mesajda Hogwarts'la ilgili yazıyı paylaşıyorum.

HOGWARTS CADILIK VE BÜYÜCÜLÜK OKULU


Hogwarts, İngiltere’nin tek Cadılık ve Büyücülük okuludur. Birkaç istisna dışında İngiltere’de büyü yeteneği olan herkes Hogwarts’ta okur. 11. yüzyılda çağın önemli büyücülerinden Godric Gryffindor, Salazar Slytherin, Helga Hufflepuff ve Rowena Ravenclaw tarafından kurulmuştur. Her biri kendine ait binalara öğrenciler almıştır. Öğrencilerin hangi binaya seçileceğine ilk başta bu 4 kurucu karar vermiştir ancak hepsi öldükten sonra yeni bir yöntem geliştirilmiştir: Seçmen Şapka. Hogwarts’a yeni katılan öğrenciler isimleri okunduğunda giderler ve Seçmen Şapka’yı başlarına takarlar. Seçmen Şapka da onların zihinlerini okuyup hangi binaya gitmesi gerektiğine karar verir. Ayrıca Seçmen Şapka, her senenin başında farklı bir şarkı söyler. Godric Gryffindor, Helga Hufflepuff, Rowena Ravenclaw ve Salazar Slytherin ilk birkaç yıl birbirleriyle iyi geçinse de daha sonraları Godric Gryffindor ve Salazar Slytherin arasındaki tatsızlıklar baş göstermiştir. Çünkü Slytherin okula yalnızca safkanların girebilmesini istemiştir, başta Godric Gryffindor olmak üzere diğerleri buna karşı çıkmıştır. En sonunda da Salazar Slytherin okulu terk etmiştir.

Godric Gryffindor ve Gryffindor Binası


Godric Gryffindor, safkan bir aileden gelmektedir ve büyük bir şatoda doğmuştur. Birçok büyücünün aksine o muggle silahları olan kılıç ve oklara ilgi duymuştur. Hatta kendi ismini taşıyan çok ünlü bir kılıcı vardır. Bu kılıç Hogwarts’ta müdür odasında muhafaza edilmektedir. Godric Gryffindor, biçim değiştirmeye yeteneği olduğunu fark ettiğinde dönemin en iyi Animagus’larının yaşadığı Mısır’a seyahat etmiştir. Burada tüm eşyaları gasp edilmiştir, hırsızlar kaçarken karşılarına bir aslan çıkmış ve onları eşyaları geri vermeye zorlamıştır. Godric Gryffindor da bu sebeple binasının amblemini aslan yapmıştır. Armasının renkleri de kırmızı ve altındır.

Godric Gryffindor, binasına en cesur ve yiğit büyücüleri ve cadıları seçmiştir, muggle doğumluları ve safkanları ayırmamıştır. Harry Potter ve en yakın arkadaşları Ron Weasley ile Hermione Granger bu binanın öğrencisidir. Harry’nin döneminde Gryffindor binasının başkanı Profesör Minerva McGonagall’dı. Harry’nin yatakhanesindeki arkadaşları ise Ron Weasley, Neville Longbottom, Dean Thomas ve Seamus Finnigan’dır. Gryffindor ortak salonuna girmek için Şişman Hanım’a o senenin parolasını söylemek gereklidir, parolayı bilmeyen hiç kimse Gryffindor ortak salonuna giremez. Gryffindor’un hayaleti Godric Gryffindor’un yanında savaş verirken hayatını kaybeden Sir Nickholas ya da daha çok bilinen ismiyle Neredeyse Kafasız Nick’tir. Ölürken boğazı kesildiği için kafasını gövdesine bağlayan boynu büyük ölçüde zedelenmiştir. Bu yüzden uzun bir boyunluk takmazsa kafası yana düşmektedir.

Salazar Slytherin ve Slytherin Binası


Salazar Slytherin, Hogwarts kurucularından en safkanlığa ve soyluluğa önem vereniydi. Bu yüzden diğer bina kurucuları ile aralarında büyük tartışmalar yaşandı ve Salazar, Hogwarts’ı terk etmek zorunda kaldı. Salazar Slytherin zamanının büyük bir kısmını yılanlarla geçiriyordu. Yılanların dilini anlamaya çalıştı ve uzun uğraşlar sonucu Çataldili’ni keşfetti. Lanetler konusunda da çalışmalar yapan Slytherin, öldüren ‘Avada Kedavra’ lanetini ortaya çıkaran kişidir. Salazar Slytherin, Hogwarts’tan ayrıldı ancak arkasında yalnızca kendi varisinin açabileceği bir oda bıraktı: Sırlar Odası. Burada en sevdiği yılanı yaşıyordu. Basilisk denen bu devasa yılanı muggle doğumlu öğrencileri öldürmesi için orada bırakmıştır. Sırlar Odası’nı açan ve Basilisk’i serbest bırakan kişi Tom Riddle olmuştur. Ancak suçu Rubeus Hagrid’in üzerine atmıştır ve Hagrid 3. sınıftayken Hogwarts’tan ayrılmak zorunda kalmıştır. Daha sonra Harry Potter, Godric Gryffindor’un kılıcıyla Basilisk’i alt etmeyi başarmıştır. Slytherin binasının amblemi tabi ki yılandır, renkleri ise yeşil ve gümüştür.

Salazar Slytherin, binasına en kurnaz ve safkan büyücüleri ve cadıları seçmiştir. Harry’nin hem okul içerisinde hem de Quidditch’te baş düşmanı olan Draco Malfoy ve arkadaşları Gregory Goyle, Pansy Parkinson ile Vincent Crabbe bu binada okumaktadır. Slytherin’in bina başkanı Profesör Severus Snape’tir. Derslerde kendi binasının öğrencilerini kayıran ve diğer binanın öğrencilerine özellikle Gryffindor’lulara ceza vermeyi seven bir öğretmendir. Slytherin’in hayaleti Kanlı Baron’dur. Kanlı Baron, çok konuşkan bir hayalet değildir ve sürekli üzgün görünür. Bunun nedeni yaşadığı zamanda sevdiği kadın olan Helena Ravenclaw’ı öldürmesidir, bu yaptığından o kadar pişman olmuştur ki daha sonra da kendini öldürmüştür.

Rowena Ravenclaw ve Ravenclaw Binası


Rowena Ravenclaw, diğer bina kurucuları gibi safkandır ve Godric Gryffindor ile Helga Hufflepuff gibi o da safkan – muggle doğumlu ayrımına karşıdır. Küçük bir büyücüyü köyünde dünyaya gelmiştir, burada asosyal bir çocukluk yaşamıştır, kendini büyü çalışmalarına vermiştir. Godric Gryffindor gibi o da çeşitli ülkelere seyahate çıkmıştır. Seyahatlerinden biri sırasında bir çukura düşmüştür, ve o anda bir kartal gelip onu çukurdan çıkarmıştır. Çukurdan çıkarken asası elinden kaymıştır, ancak kartal asasını da alıp Rowena’ya teslim etmiştir. Bu sebepten dolayı binasının amblemini kartal yapmıştır, renkleri ise mavi ve bronzdur.

Rowena Ravenclaw, binasına zeki ve bilgili büyücüleri ve cadıları seçmiştir. Harry’nin 5. sınıfta sevgilisi olan Cho Chang (aynı zamanda Quidditch’te Ravenclaw’ın arayıcısıydı), Harry’nin döneminden bir Gryffindor’lu olan Parvati Patil’in ikiz kardeşi Padma Patil ve Harry’nin en yakın arkadaşlarından Luna Lovegood, Ravenclaw öğrencisidir. Ravenclaw’un bina başkanı Profesör Filius Flitwick’tir. Flitwick, anormal derecede kısa boylu bir adamdır. Gryffindor binasına girmek için geçerli parolayı söylemek gerekirken Ravenclaw binasında kapı, öğrencilere mantık soruları sorar. Öğrenciler bildiği takdirde ortak salona geçebilirler. Ravenclaw’un hayaleti ise Gri Leydi’dir. Gri Leydi aslında Rowena Ravenclaw’un kızı olan Helena Ravenclaw’dur. Helena Ravenclaw, annesinin taktığı kişiye zeka veren diademini çalmıştır ve uzun yıllar annesini görmemiştir. Annesi ölüm döşeğindeyken Kanlı Baron’u Helena’yı bulması için göndermiştir. Kanlı Baron onu bulmuştur, ancak Helena onunla gelmek istememiştir, çabuk sinirlenen biri olan Kanlı Baron, sevdiği kadına, Helena’ya kılıcını saplamıştır, bunu yaptığı için de kendini öldürmüştür.

Helga Hufflepuff ve Hufflepuff Binası


Helga Hufflepuff, cana yakın bir cadıydı. Salazar Slytherin ve Godric Gryffindor arasında arabuluculuk yapardı. Çocukken babası çiftçilik yapardı, ancak işleri pek de iyi gitmiyordu. Helga Hufflepuff’ın aklına dahiyane bir fikir geldi, Helga yeni bitki türleri üretip bu bitkilerin özlerinden çeşitli iksirler yaptı. Çok Özlü İksir’i (biçim değiştirme iksiri) bulan da odur. Ayrıca Hufflepuff yemekler konusunda da ustaydı, Hogwarts şölenlerinde öğrencilere sunulan yemeklerin bazılarını onun bulduğu söylenir. Helga Hufflepuff, ev cinlerine yapılan muamelelerden hiç hoşlanmıyordu ve bu konuda çalışmalar yaptı. Ev cinlerini Hogwarts’ta çalışmaya davet etmiştir ve orada hepsine çok iyi muamele etmiştir.

Helga Hufflepuff, binasına çalışmayı seven büyücüleri ve cadıları seçmiştir. Üç Büyücü Turnuvası’nda Hogwarts’ı temsil eden ve turnuvanın sonunda da Voldemort’un tuzağına düşerek öldürülen Cedric Diggory, Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyeleri olan Alastor Moody ve Nymphadora Tonks, Bakanlık’ta Uluslararası Sihirsel İşbirliği dairesi başkanı olan Barty Crouch ve sihir bakanlığı yapmış olan Cornelius Fudge Hufflepuff’ta okumuşlandır. Hufflepuff binasının başkanı Profesör Pomona Sprout’tur, Pomona Sprout binasının kurucusu Helga Hufflepuff gibi bitkilere ilgi duyar ve bu yüzden de Bitkibilim dersi öğretmenidir. Hufflepuff’ın hayaleti Şişman Keşiş’tir, kitaplarda Şişman Keşiş hakkında çok fazla bilgi geçmemektedir.


Hogwarts'ın Konumu

Hogwarts, Hogsmeade isimli küçük bir büyücü kasabasının yakınlarına kurulmuştur. 3. sınıftan büyük öğrencilere belirli hafta sonlarında Hogsmeade izni verilir. Burada en çok öğrencilerin ilgi duyduğu şaka dükkanları, çeşit çeşit şekerleme satan dükkanlar bulunur. Hogwarts’tan direk olarak Hogsmeade’e çıkan 7 tane geçit vardır. Harry bunları 3. sınıfta Fred ve George’tan aldığı ‘Çapulcu Haritası’ sayesinde öğrenmiştir. Bu harita Aylak, Çatalak, Patiayak ve Kılkuyruk tarafından hazırlanmıştır. Bu kişiler aslında sırasıyla Remus Lupin, James Potter, Sirius Black ve Peter Pettigrew’dur. Hogsmeade’e giden 7 geçitten 4’ü okulun hademesi Filch tarafından bilinmektedir. Birinin girişi Şamarcı Söğüt’ün dibindendir, bir diğerininki de yıkılmıştır. Ancak tek bir tanesi direk olarak şekerleme dükkanı Balyumruk’un kilerine çıkmaktadır. Hogwarts’ın çevresinde Hogsmeade dışında Yasak Orman ve Göl bulunur. Göl’de Dev Mürekkep Balığı yaşar, bu yüzden öğrenciler oraya çok fazla gitmez. Ayrıca Göl’de tek yaşayan canlı Dev Mürekkep Balığı değildir, her türlü su canlısı yaşar. Hatta suda yaşayan insanlar olan Denizhalkı bile Göl’ün derinliklerinde medeniyet kurmuştur. Yasak Orman ise Göl’den bile tehlikeli bir yerdir, öğrencilerin oraya gitmesi kesinlikle yasaktır, Yasak Orman’da insana zarar verebilecek birçok ırk yaşar.

Hogwarts’a gitmek ise en az okul kadar ilginçtir. Birçok muggleın da kullandığı King’s Cross tren istasyonundan okulun başlayacağı gün Hogwarts Expresi kalkar. Ancak bu tren hiçbir muggleın göremeyeceği bir perondadır, Peron Dokuz Üç Çeyrek. Bu perona ulaşabilmek için 9’uncu ve 10’uncu peronların arasındaki duvara hızlıca yürümek gerekir. Ancak bu işte dikkatli olunmalıdır çünkü, bir muggle her gün duvara hızlıca yürüyen ondan sonra da yok olan insanlar görmez doğal olarak. Hogwarts Expresi’nde çeşitli yiyecek satan cadı ve makinist dışında genellikle yetişkin olmaz. Ancak 3. sınıfta Profesör Remus Lupin, okula Hogwarts Expresi ile gelmiştir.

Hogwarts Öğretmenleri


İşte Harry Potter kitaplarında en çok ismi geçen öğretmenler:

Albus Dumbledore: Harry’nin döneminde okul müdürüdür. 1970-1997 yılları arasında müdürlük yapmıştır (Harry Potter serisi günümüzde değil, 1991-1998 yılları arasında geçmektedir.). Hogwarts müdürü olmadan önce Biçim Değiştirme derslerine giriyordu. 1940-1970 yılları arasında Biçim Değiştirme dersi öğretmeniydi. Uzun gri saç ve sakalları vardır. Çerçevesi yarım ay şeklinde gözlük takar, çoğu öğrenciyle doğrudan diyalogu olmaz ancak onlara karşı hep iyi davranır. Özellikle Harry’yi sever.

Minerva McGonagall: Biçim Değiştirme öğretmenidir ve Hogwarts’ın müdür yardımcısıdır. Ayrıca Gryffindor bina başkanıdır. 1956 yılından beri öğretmenlik yapan Profesör McGonagall, oldukça sert mizaçlı bir cadıdır. Gryffindor bina başkanı olmasına rağmen derslerinde öğrenciler arasında ayrım yapmaz. Ancak Hermione Granger’ı, çok çalışkan olduğu için sever (Azkaban tutsağı kitabında Hermione’nin Zaman Döndürücü’yü kullanabilmesi için Bakanlık’tan izin çıkarttırmıştır.). Harry’nin henüz 1. sınıftayken Quidditch takımına girmesini o sağlamıştır. Melez Prens kitabının sonunda Albus Dumbledore’un ölmesinin ardından kısa bir süreliğine Hogwarts müdiresi olmuştur. Bakanlık Voldemort’un eline geçince müdür olarak Severus Snape tayin edilmiştir. Profesör McGonagall kayıtlı bir Animagus’tur.

Severus Snape: Potter’ların ölmesinden ve Voldemort’un düşmesinden sonra Hogwarts’ta öğretmenlik yapmaya başladı. Aynı zamanda Dumbledore için Ölüm Yiyen’ler arasında ajanlık yapıyordu. 1996 yılına kadar iksir öğretmenliği yaptı ancak her zaman Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi öğretmeni olmak istemişti. Harry’nin okuldaki altıncı senesinde yani 1996-1997 ders yılında bu isteğine kavuştu. Snape, ayrıca Slytherin’in bina başkanıydı ve derslerinde Slytherin’li öğrencileri hep kayırırdı. Diğer binalardaki, özellikle Gryffindor’daki öğrencileri cezaya bırakmaktan çekinmezdi. 1997-1998 ders yılında ise Hogwarts müdürü oldu.

Filius Flitwick: Profesör Flitwick, Tılsım dersi öğretmenidir. Anormal derecede kısa boylu bir büyücüdür ve tiz bir sesi vardır. Her zaman sinirlerine hakim olur, derslerde sinirlendiği hiç görülmemiştir. Duygusal bir insandır ve sık sık bu duygusallığını açığa vurur. Profesör Flitwick, gençliğinde düello şampiyonudur. Aynı zamanda Ravenclaw binası başkanıdır.

Pomona Sprout: Bitkibilim dersi öğretmenidir ve okulun dışındaki seralarda ders verir. Büyücüler dünyasında birçok sihirli bitki vardır, öğrencilere bu sihirli bitkileri öğretir. Profesör Sprout, kısa ve tombul bir cadıdır. Aynı zamanda Hufflepuff bina başkanıdır.

Rubeus Hagrid: Harry’nin Hogwarts’taki 3. senesine dek okul bekçisi iken Harry’nin 3. senesinde Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinin öğretmenliğini de üstlenmiştir. Derse Hipogrifler, kendi ürettiği melez ırk olan Patlak Uçlu Kelekerler gibi tehlikeli yaratıklar getirir. Daha öğretmenliğinin ilk gününde Şahgaga isimli bir Hipogrif, Draco Malfoy’u yaralamış, bu yüzden Hagrid’in başı derde girmiştir. Hagrid, bir insanın iki katı uzundur ve beş katı da şişmandır, birbirine karışmış uzun saç ve sakalları vardır, bu korkutucu görüntüsünün altında çok iyi kalpli bir insan yatar.

Alecto ve Amycus Carrow: Aslında Harry, bu kardeşlerin derslerine hiç girmemiştir. Çünkü 7. sınıfta okula gitmemiş ve kaçak halde Hortukuluk’ları aramıştır. Bakanlık’ın Voldemort’un eline geçmesiyle birlikte bu iki Ölüm Yiyen kardeş okula öğretmen olarak atanmıştır. Kız kardeş olan Alecto Carrow, Muggle Araştırmaları dersine girmiştir. Derslerinde muggleları hayvanmışlar gibi tanıtır. Erkek kardeş Amycus Carrow ise Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine girmiştir. Öğrencilere çok ağır cezalar verir.

Madam Rolanda Hooch: Kısa gri saçları olan bu cadı, uçuş dersi öğretmenidir. Ayrıca okulun Quidditch maçlarında hakemlik yapar. Harry, 3. senesinde Sirius Black tarafından aranıyordu, bu yüzden o sene Madam Hooch, Gryffindor binasının Quidditch antrenmanlarında öğrencilerin başında duruyordu.

Cuthbert Binns: Sihir Tarihi dersinin öğretmenidir. Profesör Binns, çok disiplinli bir şekilde ders verir, ölmesi bile onun ders vermesine engel olmamıştır. Profesör Binns, bir gün öğretmenler odasında uyuyakalmıştır, uyandığında kendisini ölmüş ve hayalet olarak bulmuştur. Ancak buna hiç aldırış etmeden düzenli bir şekilde derslerini vermeye devam etmiştir. Dersleri Hogwarts’ta okuyanlar için en sıkıcı derslerdir, konuları dümdüz anlatır ve öğrencilere uzun kompozisyon ödevleri verir.

Horace Slughorn: Dumbledore’un çok eski bir profesör arkadaşıdır. Bakanlık’ta onun yetiştirdiği birçok cadı ve büyücü vardır. Molly ve Arthur Weasley’ye bile öğretmenlik yapmıştır. 1930-1980 yılları arasında İksir öğretmenliği yapmış, daha sonra Harry’nin 6. senesinde yani 1996-1997 okul yılında profesörlüğe geri dönmüştür. Daha önce iksir hocası olan Profesör Snape ise Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmenliğine getirilmiştir. Yaşlılıktan dolayı saçları dökülmüştür ve oldukça da şişmandır. Başarılı öğrencileri çok sever ve onlar için odasında partiler düzenler. Snape, müdür olduktan sonra Slytherin bina başkanı olmuştur.

Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Öğretmenleri

Harry’nin döneminde hiç kimsenin Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi öğretmenliği 1 yıldan fazla sürmemiştir. Bu durum yalnızca Harry’nin döneminde değildir, çok ilginç bir zamana kadar dayanır. Tom Riddle (yani Voldemort) Hogwarts’a gidip dönemin müdürü olan Armando Dippet’tan Karalık Sanatlara Karşı Savunma öğretmenliğini ona vermesini istemiştir ve Dippet’ın da bunu reddetmiştir. Riddle, Dumbledore müdür olduktan sonra aynı teklifi ona da yapmıştır ve yine reddedilmiştir. O zamandan beri bu dersin uzun süreli bir öğretmeni olmamıştır.

Quirinus Quirrell: Harry’nin okula başlamadan önceki senelerinde Muggle Araştırmaları dersine giriyordu. Çok parlak bir zekaya sahipti. Ancak daha sonra Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi öğretmeni olmak istedi ve Dumbledore’dan bu konuda ustalaşmak için bir yıllığına izin istedi. Döndüğünde (yani Harry’nin ilk senesinde) bir gözü seğiriyordu ve kekelemeye başlamıştı. Ayrıca başındaki mor sarığı hiç çıkarmıyordu. Kitabın sonunda izin aldığı yıl Arnavutluk’a yaptığı seyahatte bedeninin Voldemort tarafından ele geçirildiği ve tüm sene boyunca Voldemort adına Felsefe Taşı’nı aradığı ortaya çıktı. Başındaki sarığın nedeni kafasının arkasında Lord Voldemort’un suratının duruyor olmasıydı. Harry yüzünden Felsefe Taşı’nı alamadı, Voldemort da onun vücudunu terk etti. Profesör Quirell bu olaydan kısa bir süre sonra öldü.

Gideroy Lockhart: Altın sarısı saçları, unutmabeni mavisi gözleri, gözleriyle aynı renkte veya eflatun, turkuvaz renklerinde olan cüppeleri ve de kocaman gülüşü ile kendi dış görünüşüne düşkün ve kibirli bir büyücüdür. “İfritlerle Geziler, Gideroy Lockhart’ın Ev Zararlıları Rehberi, Sihirli Ben, Cadalozlarla Tatiller, Ben Kimim?, Vampirlerle Seyehat, Kurtadamlarla Seyehat, Gülyabanilerle Aylak Aylak Dolaşmak, Yeti’yle Bir Yıl, Ölüm Perisini Kovalamak” kitaplarının yazarıdır. Bu kitaplarda kendi başından geçen maceraları anlattığını söyler ancak durum böyle değildir, bu maceraları yaşayan kişilerden hikayelerini dinler daha sonra da onlara Hafıza Büyüsü yapardı. Böylece hiç kimse bu hikayelerin onun olmadığını iddia edemezdi. Harry ve Ron, Sırlar Odası konusunda Gideroy Lockhart’tan yardım istemişlerdir, o da hikayelerinin yalan olduğunu söylemiştir. Bunu unutmaları için Harry ve Ron’a Hafıza Büyüsü yapacakken büyüyü yanlışlıkla kendine yapmıştır. Bu yüzden St. Mungo Hastanesi’ne kaldırılmıştır.

3. yılda ve 4. yılda Karanlık Sanatlara Karşı savunma öğretmenleri olan Remus Lupin ve Alastor Moody hakkında ayrıntılı bilgiyi bu yazının başka kısımlarında bulabilirsiniz.

Dolores Jane Umbridge: Harry’nin okuldaki beşinci senesinde bu göreve getirilmiştir, ancak asıl mesleği Bakanlık Müsteşarı olmasıdır. Hogwarts’a gelişinin asıl amacı ise Voldemort’un geldiğini savunan ve bu yüzden huzursuzluğa sebep olan Albus Dumbledore’u gözetim altında tutmaktır. Ayrıca Hogwarts’ta okuldaki bir öğretmenden daha fazla yetkisi vardı, zaten Dumbledore’un müdürlükten uzaklaştırılmasından sonra okul müdürü olarak atandı. Çoğu öğrenci ve öğretmen onu sevmez. Kısa boylu bir cadıdır ve aynı bir kurbağaya benzer. Geniş bir ağza, iri gözlere sahiptir, boynu ise neredeyse yoktur. Yarı insanlara karşı büyük bir kin besler (Rubeus Hagrid veya at-adamlar gibi…), Yasak Orman’da at-adamlara hakaret edince onların saldırısına uğramıştır.

Hogwarts Çalışanları

Argus Filch: Hogwarts’ın hademesidir ve bir koftidir. Yani büyücü anne ve babadan doğmasına rağmen büyüye yeteneği olmayan birisidir. Yaşlıca bir adamdır, romatizmalıdır ve kamburdur. Saçları ince ve gridir. Öğrencilerden nefret eder ve onları cezalandırmak için fırsat kollar. Hogwarts’taki gizli geçitleri ve odaları çok iyi bilir ancak onun bile bilmediği birçok giz vardır bu okulda. Mrs. Norris adında bir kedisi vardır, Norris’i hiçbir zaman yanından ayırmaz ve kedisine gerçekten de çok bağlıdır.

Poppy Pomfrey: Madam Pomfrey, büyüyle ve/veya fiziksel darbeyle oluşan yaraların tedavisinde uzmandır. Şifalı birçok iksir ve bitki kullanır. Madam Pomfrey, sert mizaçlı bir cadıdır. Hastasının dinlenmesi gerekiyorsa Hogwarts müdürüne hatta Sihir Bakanı’na bile revirden çıkmasını söyleyebilir.

Irma Pince: Madam Pince, Hogwarts’ın kütüphanecisidir. Oldukça katı bir cadıdır. Kütüphanede her daim sessizlik olmasını ister, gürültü yapan öğrencileri kütüphaneden atar. Çökük yanaklara ve kanca bir burna sahiptir. Teni bir parşömene benzer.


Hogwarts Savaşı


1998 senesinde, Voldemort yani safkan rejim yanlıları ve Dumbledore yanlıları arasında yapılmıştır. Ölüm Yadigarları kitabında Harry Voldemort’un Hortkuluklar’ını ararken Hogwarts’a geri dönmek zorunda kalmıştır. Potter’ın Hogwarts’ta olduğu birer Ölüm Yiyen olan Carrow kardeşler tarafından fark edildiğinde Ölüm Yiyen’ler Hogwarts’a gelmeye başlamıştır. Bunun üzerine Zümrüdüanka Yoldaşlığı’da Hogwarts’a gelir ve büyük bir savaş başlamış olur. İyilerin tarafında Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nın yanı sıra Gryffindor’lu reşit öğrencilerin yarısı, Hufflepuff’lı ve Ravenclaw’lu bazı reşit öğrenciler, Hogwarts öğretmenleri ve Hagrid’in dev kardeşi Grawp vardır. Voldemort’un tarafında ise Ölüm Yiyen’ler, Sihir Bakanlığı, dev örümcekler, Ruh Emici’ler ve 2 tane dev vardır. Savaşın ilk safhasında Voldemort bizzat savaşmamasına rağmen Voldemort yandaşları Hogwarts surlarının içine doğru çok büyük zayiatlar vermeden ilerlerler, Yoldaşlık ise büyük kayıplar verir (Nymphadora Tonks, Remus Lupin, Fred Weasley ve Colin Creevey ölür). İyiler için işler kötüye gitmekteyken Voldemort, eğer Harry Potter’ı ona verirlerse daha fazla hiç kimseye zarar vermeyeceklerini söyler. Ancak Harry teslim olmazsa savaşa kendisi de dahil olacaktır. Bu kötü duruma rağmen Yoldaşlık ve yandaşları hiç düşünmeden Voldemort’un teklifini reddeder. Ancak Harry, Ölüm Yiyen’lerin savaştaki karargahına yani Yasak Orman’a gider ve teslim olur. Çünkü Harry’nin ölmesi gerekmektedir, “o” Voldemort’un Hortkuluklar’ından biridir. James ve Lily Potter’ın öldürüldüğü gece Karanlık Lord’un Harry Potter’a yolladığı lanet kendisine geri dönmüştür ve ruhen çok güçsüz düşmüştür. Ruhunun bir parçası etraftaki tek canlı varlığa Harry’ye tutunmuştur ve Harry, Voldemort’un asla bilmediği Hortkuluk’u olmuştur. Bu yüzden Voldemort’un ölmesi için Harry ölmelidir. Harry teslim olunca Voldemort ona Avada Kedavra lanetini yollar. Bu lanet sonucu Voldemort da Harry de yere yığılır. Ancak birkaç dakikalık bir baygınlıktan sonra her ikisi de uyanır.

Harry, ölmemiştir ancak Harry’nin içinde yaşayan Voldemort’un ruhu ölmüştür. Harry, uyandığını belli etmez çünkü kurtulmasının tek yolu budur. Voldemort, Harry’ye yaklaşmaya cesaret edemediği için Narcissa Malfoy’a Harry’nin ölüp ölmediğini kontrol etmesini emreder. Narcissa, Harry’nin ölmediğini anlar ancak Harry’nin oğlu Draco’ya yaptığı yardımdan dolayı Voldemort’a öldüğünü söyler. Voldemort, zorla elinde tuttuğu Hagrid’e cesedi alıp onları takip etmesini emreder. Hagrid Harry’yi kucağına alıp ağlaya ağlaya Ölüm Yiyen’leri takip eder. En sonunda şatoya gelirler ve Voldemort insanlara Harry’nin cesedini gösterir. Büyük bir sessizlikten sonra Neville Longbottom ortaya atılır ancak Voldemort Seçmen Şapka’yı alıp yakar ve Neville’in başına geçirir. Bu sırada at-adamlar Ölüm Yiyen’lere karşı taarruza geçer, aynı sırada Neville Seçmen Şapka’yı başından atar ve şapkanın içinden Gryffindor’un kılıcını çıkarır. Koşarak Voldemort’un yılanı Nagini’nin başını keser. Bu olaylar sonucu savaş yeniden başlar. Harry bu kargaşada Görünmezlik Pelerini’ni üzerine geçirir. Bir süre sonra ortaya çıkar ve Voldemort’un karşısına dikilir. Yaptıkları düello soncu Voldemort ölür ve savaş sona ermiş olur.
 
İkinci yazı bazı karakterlerin detaylı tanıtımlarından oluşuyor.

KARAKTERLER

Kingsley Shacklebolt


Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyesi bir büyücüdür. Kingsley, bakanlıkta çalışan üst düzey bir seherbazdır. Siyahidir ve kulağına altın bir küpe takar. Tok, telaşsız ve güven veren bir sesi vardır. Alastor Moody’den sonra en güçlü Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyesidir (tabi Dumbledore’un ölümünden sonra.). Sirius Black’i yakalamakla görevli olan seherbaz ekibinin başında olmasına rağmen Sirius’un suçsuz olduğunu bildiği için Bakanlık’a Sirius’un yeriyle ilgili yalan bilgiler beyan eder. Böylece Sirius, bulunduğu yerden çok uzaklarda aranır. Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nın ortaya çıkmaması için Bakanlık’ta Arthur Weasley ile karşı karşıya geldiğinde birbirlerine karşı soğuk davranırlar.

Seride ilk kez Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabında Harry'yi Privet Drive'dan almak için gelenler arasında görünmüştür. Harry ve arkadaşları Esrar Dairesi'nde tuzağa düşürüldükten sonra onları kurtarmak için gelen Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyelerinden biridir (diğerleri Tonks, Moody, Lupin ve Sirius'tur. Daha sonradan da Dumbledore gelir.). Kitapta Esrar Dairesi'ndeki çarpışmada iki tane Ölüm Yiyen'e karşı savaştığından söz edilir. Ölüm Yadigarları kitabında Bill ve Fleur'ün düğünü sırasında bir vaşak olan patronusunu gönderip Sihir Bakanlığı'nın düştüğünü ve Ölüm Yiyenler'in gelmekte olduğunu önceden uyararak düğündeki misafirleri kurtarmıştır. Harry’nin kaçak olması sırasında Lee Jordan, Fred ve Lupin ile birlikte Harry’yi desteklemek için bir radyo programı yapmıştır. Hogwarts Savaşı sırasında Voldemort'a karşı Minerva McGonagall ve Horace Slughorn ile birlikte savaşmıştır. Voldemort öldükten sonra Sihir Bakanı olmuştur, en kısa zamanda da Harry, Ron ve Neville'i bakanlıkta işe almıştır.

Alastor “Deli-Göz” Moody


Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyesi bir büyücüdür. Alastor Moody, eski bir seherbazdır ve Azkaban’a en fazla Ölüm Yiyen gönderen seherbaz olarak bilinir. Yüzü, yakaladığı Ölüm Yiyenler’den yadigar olan bir sürü kesik ile kaplıdır, burnunun büyük bir bölümünü ömrü boyunca Ölüm Yiyenler’e karşı verdiği savaşta kaybetmiştir. Ayrıca bir bacağını da kaybetmiştir, o yüzden bacaklarından biri tahtadır. Azkaban’a onlarca Ölüm Yiyen göndermesi ona bir sürü düşman kazandırmıştır, bunlar genellikle Azkaban’a gönderdiklerinin aileleridir. Bu kadar fazla düşmanı olması onu paranoyaklaştırmıştır, kimseye güvenmez ve her an saldırılara karşı tetiktedir. Mesela çok küçük bir zamanda bardağına zehir katabilecekleri için hep kendi cep şişesinden içer. Bu yüzden birçok insan onun delirdiğini düşünür. Ona Deli-Göz demelerinin sebebi gözlerinden birinin kocaman, kapaksız ve elektrik mavisi olmasıdır. Bu göz, kendi arkasını, duvarların ardını ve görünmezlik pelerini veya başka herhangi bir büyü ile görünmez olanları görmesini sağlar.

Seride ilk kez Ateş Kadehi kitabında görünmüştür. Dumbledore, Moddy’yi Hogwarts’ta Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi vermesi için çağırmıştır. Senenin büyük bir bölümünde ders verir ancak daha sonra onun gerçek Deli-Göz olmadığı anlaşılır. Voldemort için çalışan bir Ölüm Yiyen olan Barty Crouch Jr., gerçek Moody’ye tuzak kurarak Moody’yi yakalayıp onun kılığına girmiştir. Amacı Harry’yi Voldemort’un ellerine teslim etmektir. Çok özlü iksir sayesinde Delgi-Göz’e tıpatıp benzeyebilmiştir, ancak çok özlü iksiri saat başı içmesi gerekmektedir, bu yüzden de dikkat çekmemesi için iksiri cep şişesinde taşır. Ayrıca Alastor Moody, Dumbledore’un eski bir arkadaşı olduğu için okul içinde tıpkı Moody gibi davranmak zorundadır. Bu yüzden gerçek Moody’ye İmperius laneti uygulayıp tüm davranışlarını anlatmasını sağlamış ve her ayrıntıyı teker teker ezberlemiştir.

Harry, gerçek Moody ile Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabında tanışma fırsatı bulmuştur. Ölüm Yadigarları kitabında Harry’nin Privet Drive’dan alınıp uçuş süpürgeleri kullanılarak Zümrüdüanka Yoldaşlığı karargahına götürülmesi sırasında Yoldaşlık üyeleri saldırıya uğrar. Saldırı nedeniyle daha önceden de planlandığı gibi Yoldaşlık birkaç gruba ayrılarak Ölüm Yiyenleri şaşırtmayı dener. Ancak sayıları çok fazladır, bu yüzden her grubun peşine birkaç Ölüm Yiyen takılır. Voldemort, Harry’nin en güçlü Yoldaşlık üyesi olan (tabi Dumbledore’un ölümünden sonra) Deli-Göz’ün koruması altında olacağını düşünerek onun yanına gider. Ancak Harry orada değildir, Deli-Göz’ün yanındaki Mundungus Fletcher, Voldemort’un gelmesiyle korkup kaçınca Moody, Voldemort’a karşı tek kalır. Voldemort onu Avada Kedavra laneti ile vurur ve Moody, yüzlerce metreden aşağı düşer. Cesedi bulunamaz.

Albus Dumbledore


Albus Dumbledore, Çikolatalı Kurbağa Kartları’nda şöyle anlatılır: Birçok kişi tarafından modern zamanların en büyük büyücüsü olarak kabul edilen Profesör Dumbledore, özellikle 1945’te kara büyücü Grindelwald’ı yenmesiyle, ejderha kanının 12 ayrı konuda kullanışını bulmasıyla ve arkadaşı Nicolas Flamel’la simya konusunda yürüttüğü çalışmalar ile ünlüdür. Profesör Dumbledore, oda müziğinden ve on lobutlu bowlingden hoşlanmaktadır.

Albus Dumbledore’un unvanları: Merlin Nişanı, Büyük Usta, Yüksek Cadı, Baş Sihirbaz, Yüce Başbuğ, Uluslar arası Büyücüler Konfederasyonu Başkanı.

Tam ismi Albus Percival Wulfric Brian Dumbledore’dur. Cadılık ve Büyücülük okulu Hogwarts’ın müdürüdür., aynı zamanda çok güçlü bir büyücü olduğu bilinir. Öyle ki Voldemort’un korktuğu tek büyücü Albus Dumbledore’dur. Uzun gri saç ve sakallara sahiptir. 1840 yılında doğup 156 yıl yaşamıştır. Albus Dumbledore’un parlak bir kariyere sahip olacağı okul yıllarından bellidir. Hogwarts yıllarında derslerde her zaman en başarılı öğrenci olmuştur. Ancak gözü hiç yukarılarda olmamıştır, ona birkaç kez Sihir Bakanı olma teklifi geldiyse de hepsini reddetmiştir. Hatta Cornelius Fudge bakanlığa ilk getirildiği zamanlarda her yapacağı hamleden önce Dumbledore’a danışırdı, ancak sonraları kendisine güveni yerine gelmiştir. Dumbledore’un eski bir Ölüm Yiyen olan Severus Snape’e karşı sarsılmaz bir güveni vardır. Büyüceşura’da (Büyücü Yüksek Mahkemesi) başsihirbazdır. Ancak Voldemort’un geri döndüğünü söylemeye başlamasından sonra bu konumu elinden alınmıştır. Patronus’u anka kuşudur.

Ölüm Yadigarları kitabında Dumbledore’un ailesi ile ilgili detaylar açığa çıkmıştır. Albus daha çok küçükken birkaç genç muggle Albus’un kız kardeşi Ariana’nın büyü yaptığını görürler ve ona saldırırlar. Bu olaydan sonra Ariana’nın psikolojisi bozulur ve sürekli bakıma muhtaç hale gelir. Babası bunu yapan muggleları bulmak için yola düşer ve onlara saldırır. Bu yüzden Azkaban’a gider ve ömrünün sonuna kadar orada kalır. Annesi de Godric’s Hollow’a taşınıp hem Albus’a hem kız kardeşi Ariana’ya hem de erkek kardeşi Aberforth’a bakmıştır. Ancak Albus henüz genç yaşlardayken Ariana yine gücünü kontrol edemez ve yanlışlıkla annesini öldürür. O sıralarda Grindelwald, tatil için Godric’s Hollow’da oturan akrabası Bathilda Blogshot’ın yanına gider. Burada Dumbledore ve Grindelwald yakın arkadaşlar oldular. Çünkü aynı amaca sahiptiler, Ölüm Yadigarları’nı bulmak. Bir diğer amaçları da kendilerini mugglelardan üstün duruma getirmektir. Ancak Dumbledore ileriki yıllarda bu amaçlarından vazgeçmiştir. Grindelwald ve Dumbledore, Ölüm Yadigarları’nı bulmak için araştırmalarda bulunurken ailesi ile hiç ilgilenmemiştir. Aberforth bu duruma çok kızar ve Albus ile düelloya tutuşur, olaya Grindelwald da dahil olur ve Aberforth’a saldırır. Ancak Albus, kardeşine saldırdığı için Grindelwald’a da saldırır. Böylece üçü arasında düello başlamış olur. Ariana onları durdurmaya çalışır ancak büyüler havada uçuşurken kimden geldiği belli olmayan bir büyü ile ölür. Albus, bu sorunun cevabını öğrenmekten her zaman korkmuştur, bu yüzden de Grindelwald ile bir daha görüşmemiştir. Ancak Grindelwald çok güçlü bir kara büyücü haline geldiğinde Albus Dumbledore’a büyücüler dünyasından onu durdurması için baskılar gelmeye başlamıştır. Dumbledore da onunla yüzleşmesi gerektiğini bilmektedir bu yüzden onunla düello eder. Grindelwald’ı yener ve Mürver Asa’yı da ondan alır. Mürver Asa, Ölüm Yadigarları’ndan biridir ve dünyadaki en güçlü asadır, büyücüler arasında birkaç ayrı asa efsanesi vardır ancak hepsi aynı asadır.

Harry’nin okul yıllarında Dumbledore ona her zaman şefkatle yaklaşmıştır ve Voldemort’a karşı mücadelesinde en büyük yardımcısı olmuştur. Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabında Harry ve arkadaşları bakanlıkta Voldemort tarafından tuzağa düşürüldüğünde onları kurtarmak için gelmiş ve Voldemort ile düello etmiştir. Düelloyu kaybedeceğini anlayan Voldemort oradan kaçmak zorunda kalmıştır. Melez Prens kitabında Harry’ye Hortkuluklar’ı açıklamış ve bir tanesini de Godric Gryffindor’un kılıcı ile kendisi yok etmiştir. Kitabın sonlarına doğru da Harry ile birlikte Hortkuluklar’dan birisini yok etmek için yolculuğa çıkmıştır. Ancak geri döndüğünde güçsüz düşmüştür, tam bu sırada da Voldemort tarafından Dumbledore’u öldürmesi için görevlendirilmiş olan Draco Malfoy çıkmıştır karşısına. Draco buna cesaret edemeyince Severus Snape onu öldürmüştür. Ancak durum görünenden farklıdır, aslında Snape, onu Dumbledore’un isteği üzerine öldürmüştür, o zaten yok ettiği Hortkuluk olan yüzüğün laneti yüzünden birkaç ay içinde ölecektir ve Draco Malfoy’un onu öldürerek psikolojisinin bozulmasını istememiştir. Aslında her şey daha önceden planlandığı gibi olmuştur. Hogwarts müdürleri öldükten sonra müdür odasındaki tablolarında yerlerini alırlardı. Ölüm Yadigarları kitabında Severus Snape’in Hogwarts müdürü olmasıyla birlikte Dumbledore tablosundan Snape’e yapması gerekenleri anlatmıştır, Snape de Dumbledore’un söyledikleri doğrultusunda yolculuğu boyunca Harry’ye uzaktan yardım etmiştir.

Sirius Black


Soylu Black ailesinden gelen Sirius, ailenin Slytherin olmayan tek üyesidir. Sirius, Gryffindor’a gitmiştir. Harry’nin vaftiz babası Sirius Black, James Potter’ın en yakın arkadaşıydı. James ile birlikte okulun en çalışkan ve en haylaz (ikisi bir arada nasıl oluyorsa artık) öğrencileri oldular. James Potter, Sirius Black, Remus Lupin ve Peter Pettigrew yakın arkadaşlardı. 4’ü birlikte Çapulcu Haritası’nı yaptı, bu çok özel bir Hogwarts haritasıydı. Okulun tüm gizli geçitlerini ve odalarını, aynı zamanda insanların konumunu gösterirdi. Dumbledore James ve Lily’yi Voldemort’un onları aradığına ilişkin uyardığında Godric’s Hollow isimli bir büyücü kasabasına taşınmışlar ve evlerine Fidelius büyüsü yapmışlardır, sır tutucu olarak Sirius’u seçmek istemişlerdir ancak Sirius, Voldemort’un kimi sır tutucu seçtiklerini hemen anlayacağını söyleyerek sır tutucunun Peter olmasını söylemiştir. Daha sonra Peter, onlara ihanet ederek Voldemort’a James ve Lily’nin yerini söylemiştir. Voldemort eve girip James ve Lily’yi öldürmüştür ancak o zamanlar henüz bir yaşında olan Harry’yi öldürecekken olan olmuş ve lanet kendisine geri dönmüştür.

Bu olaydan sonra Sirius, Peter’ı öldürmeye ant içmiştir, onu oldukça fazla muggleın bulunduğu bir sokakta köşeye kıstırır. Ancak Peter, sokağın yarısını havaya uçurarak kaçar, bu sırada sağ elinin işaret parmağı kopar. Bu olayda tam 12 muggle ölür, bakanlık görevlileri geldiklerinde orada Sirius’u bulurlar ve Sirius’un Peter’la birlikte 12 Muggle’ı öldürdüğünü sanarlar. Sirius bu suçtan dolayı Azkaban Hapishanesi’ne gönderilir. Azkaban Hapishanesi bir büyücünün görüp görebileceği en berbat yerdir. Bu hapishanenin muhafızları Ruh Emici’ler denen korkunç yaratıklardır. Bir Ruh Emici, bulunduğu ortamdaki tüm mutluluğu emer, eğer bir insanın yanında uzun süre durursa insan yavaş yavaş aklını kaçırmaya başlar. Azkaban’da bulunan suçluların büyük bir kısmı aklını kaçırır, ancak Sirius Black 12 yıl boyunca kaldığı Azkaban’da büyük ruhsal bir çöküntü yaşamamıştır. Çünkü suçsuz olduğunu bilmektedir ve ayrıca o bir Animagus’tur. Kocaman siyah bir köpeğe dönüşebilen Sirius’un duyguları köpek halindeyken daha zayıftır, bu yüzden Ruh Emici’lerin yaydığı korku ve mutsuzluktan çok fazla etkilenmez. Sirius, Gelecek Postası’nda Peter’ı fare halindeyken (O da bir Animagus’tur.) Ron’un sırtında görür ve Hogwarts’ta olduğunu anlar. Onu öldürmek için Azkaban’dan kaçar ve başına 10.000 Galleon’luk ödül konur.

Hogwarts’ta Pettigrew’u yine elinden kaçırır belki ancak Harry ile tanışma fırsatı yakalar, Harry onun bir katil olduğunu sanırken her şeyi öğrenir. Sirius, Hogwarts’ta Ruh Emici’ler tarafından yakalandığında Harry ve Hermione Zaman Döndürücü’yü kullanarak Sirius’u kurtarır. Sirius bundan böyle kaçak yaşamına devam eder ancak yakalanma pahasına bile Harry’yi korumak için kendini tehlikeye atar. Yalnızca kendisinin yaşadığı Black ailesinin evinin Zümrüdüanka Yoldaşlığı karargahı olarak kullanılmasına izin verir. Harry okuldaki 5. senesinde Voldemort ile arasındaki bağı keşfeder ve bir gün Voldemort’un Sirius’u yakaladığını ve onu Bakanlık’ta Esrar Dairesi’nde tuttuğunu görür. Bunun üzerine Hermione, Ron, Neville, Luna ve Ginny ile birlikte Esrar Dairesi’ne giderler. Ama bu bir tuzaktır, Voldemort Harry’nin zihnine yalan bir anı sokmuştur ve Ölüm Yiyen’ler tarafından köşeye kıstırılırlar. Bunun üzerine Zümrüdüanka Yoldaşlığı oraya gelir ve Yoldaşlık üyeleri ile Ölüm Yiyen’ler arasında sıkı bir çatışma başlar. Sirius’un yaşamı orada kuzeni Bellatrix Lestrange tarafından gönderilen Avada Kedavra laneti ile son bulur. Odanın ortasında bulunan kemerin içine düşer ancak öteki taraftan çıkmaz, cesedi sonsuzlukta kaybolur.

Severus Snape


Severus Snape, soluk bir tene, kanca bir buruna ve omzuna kadar inen yağlı siyah saçlara sahiptir. Patronus’u gümüş maraldır. Snape, Hogwarts’ta iksir öğretmenliği yapar ve eski bir Ölüm Yiyen olmasına rağmen Dumbledore’un en fazla güvendiği insandır. Snape, Hogwarts’a başlamadan önce Harry’nin annesi Lily Evans ile aynı mahallede oturmaktadır. Çocukken onu parkta gizlice izler, çünkü ona aşıktır. Bir gün Lily, ablası Petunia ile birlikte parkta oynarken çeşitli büyüler yapmaya başlar, onun sihirli güçleri vardır ve ailesi buna bir anlam veremez. O gün Severus ortaya çıkar ve Lily’ye bir cadı olduğunu söyler, Lily bunu hakaret olarak kabul eder ve onunla birkaç hafta konuşmaz. Ancak daha sonra arkadaş olurlar ve Severus ona büyücü dünyası ile alakalı bilgiler verir, Lily bunları büyük bir merakla dinler. Hogwarts’a başladıkları gün Severus Slytherin’e, Lily ise Gryffindor’a gider. Okulun ilk birkaç yılında dostlukları sürer ancak Snape’in Slytherin’li, kara büyülere ilgi duyan insanlarla takılmaya başlaması ve Lily’nin de James Potter’la çıkması aralarını bozar. James, burnu havada bir gençtir ve okulda Severus’u sık sık küçük düşürür. James ve arkadaşları ona ‘Sümsüküs’ ismini takar.

Severus’un annesi bir cadı, babası ise muggledır. Safkanlığa önem veren biri olarak bu durumdan büyük utanç duyar. Bu yüzden okul yıllarında Karalık Sanatlar üzerinde uzmanlaşıp korkulan bir insan haline gelmeye çalışmıştır. Ayrıca kendisine etkileyici bir takma isim de bulmuştur: Melez Prens. Harry, okuldaki 6. yılında onun Hogwarts yıllarında kullandığı iksir kitabını bulmuştur ancak üzerinde Melez Prens’e ait olduğu dışında bir şey yazmadığından bu kitabın Snape’e ait olduğunu anlamamıştır. Bu kitabın kıyısında köşesinde iksir yapımlarıyla ilgili bir sürü talimat vardır ve bu talimatlar Harry’yi iksir dersinde başarıya ulaştırır. Buradan Snape’in okul yıllarında iksir dersinde oldukça yetenekli bir öğrenci olduğunu anlayabiliriz.

Hogwarts yıllarından sonra Snape, Voldemort’a katılır. Snape, Voldemort’un Potter’ların peşinde olduğunu öğrenince Voldemort’a Lily’yi öldürmemesi için yalvarır. Ayrıca Dumbledore’un yanına gidip Voldemort’un Potter’ların peşinde olduğunu söyler ve onları saklamasını ister. Dumbledore da James ve Lily’yi uyarır. James ve Lily saklanmak için Godric’s Hollow isimli bir büyücü kasabasını seçerler ancak Peter Pettigrew’un ihaneti sonucu Voldemort yerlerini öğrenir. Voldemort kehanette yazanın gerçekleşmemesi için Harry Potter’ı öldürmeye gitmeden önce Snape, yine onun yanına gider ve Lily’yi öldürmemesi için ona yalvarır. Voldemort, bunu kabul eder ancak Godric’s Hallow’daki evlerinde Lily, kendini Harry’nin önüne atar, Voldemort kenara çekilmesini söylese de çekilmez. Voldemort da daha fazla uğraşmak istemeyip Lily’yi öldürür. Snape, bu olaydan sonra Dumbledore için casusluk yapmaya başlar. Voldemort, yıllarca bunu fark edemez çünkü Snape’in kendisi için Dumbledore’dan bilgi sızdırdığını sanar, Snape ona birçok bilgi verir ancak en önemlilerini vermekten kaçınır.

Snape, Hogwarts’ta öğretmenlik yaptığı sırada Harry’ye karşı çok soğuktur ve ona sürekli ceza vermekten çekinmez. Bunun sebebi Harry’nin James Potter’ın oğlu olmasıdır, Harry’yi James gibi küstah ve kendini beğenmiş biri olarak görür. Ancak aynı zamanda Lily’nin oğlu olduğu için Harry’yi her türlü hayati tehlikeden korumaya çalışmıştır. Ve birkaç kez de Harry ve arkadaşlarının hayatlarını kurtarmıştır. Melez Prens kitabında, Snape Dumbledore’un bir Hortkuluk olan yüzükten dolayı lanetlendiğini görünce şoka uğrar ve laneti bir elde hapsetmeyi başarır. Ancak lanet nedeniyle Dumbledore’un ömrü kısıtlıdır ve Draco Malfoy’un onu öldürmekle görevlendirildiğini bilmektedir. Bu yüzden Snape’e kendisini Draco’nun değil onun öldürmesini istemiştir. Çünkü bir gencin ruhunun zedelenmesini istemez. Snape de Dumbledore’un bu dediğini kabul eder. Ölüm Yadigarları kitabında Dumbledore öldükten sonra bile müdür odasındaki tablosundan Snape’e yapması gerekenleri iletmiştir. O da uzaktan Harry ve arkadaşlarına büyük yardımlar yapmıştır. Hogwarts savaşı sırasında Voldemort, Snape’i yanına çağırır. Voldemort, Dumbledore’un mezarını açarak aldığı Mürver Asa’nın yeterince güçlü olmamasının nedenini çözmüştür. Çünkü Dumbledore’u öldürüp o asayı hak eden Snape’tir, eğer Voldemort Snape’i öldürürse Mürver Asa onun hizmetinde olacaktır. Snape, Voldemort’un yılanı Nagini tarafından boynundan ısırılarak ölür, ancak son nefesinde Harry’ye düşünselini vermeyi başarır…

Remus Lupin


Remus Lupin, Harry’nin Hogwarts’taki 3. senesinde Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi öğretmenliği yapmıştır ve bu dersin her hocası gibi yalnızca bir yıl bu görevine devam edebilmiştir. Ancak Harry, onunla Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabında tekrar karşılaşır ve serinin sonuna kadar da çokça kez karşılaşacaktır. Remus Lupin, dış görünüşüne çok fazla önem vermeyen bir insandır, cüppesinin ve sık sık yanında bulundurduğu bavulunun her tarafında yamalar vardır. Ayrıca birçok büyücü tarafından hor görülmektedir, bunun tek bir nedeni vardır: Remus bir Kurtadam’dır. Henüz çok küçük yaşlardayken Kurtadam’ların en vahşisi ve en acımasızı, aynı zamanda bir Voldemort yandaşı olan Fenrir Greyback tarafından ısırılmıştır. Bu olay tüm hayatını mahvetmiştir. Kurtadam ısırığının tedavisi yoktur ve Kurtadam’lar her dolunayda dönüşüm geçirir. Lupin, Hogwarts’ta öğretmenlik yaptığı sırada Snape onun için her gün Kurtboğan iksiri hazırlıyordu. Bu Lupin’in dönüşüm geçirmesini engellemiyordu ancak Kurtadam’a dönüştüğü sırada zihni yerinde kalıyordu. Bu yüzden eski haline dönene kadar odasında oturup bekliyordu.

Kurtboğan iksiri çok yeni bir icattı, bu yüzden Lupin’in Hogwarts yılları çok sıkıntılı geçti. Tarih boyunca birçok Hogwarts müdürü Kurtadam’ları okuluna kabul etmezken Dumbledore onun Hogwarts’ta okumasına izin verdi. Ancak dönüşüm geçirdiğinde insanların arasında olmasına tabi ki izin veremezdi. Bu yüzden Lupin’in geldiği sene okula Şamarcı Söğüt dikildi. Şamarcı Söğüt, yanına yaklaşan herkesi dallarıyla yaralayan bir ağaçtı. Ancak onun sabit kalmasını sağlamanın bir yolu vardı, Lupin dolunaylarda dönüşüm geçirmeden önce bir okul görevlisi eşliğinde Şamarcı Söğüt’e gider ve oradaki gizli geçitten Hogsmeade’de bulunan Bağıran Baraka’ya giderdi. Burası tüm pencereleri tahta çakılarak kapatılmış bir kulübeydi. Lupin, dönüşüm geçirdiğinde burada saldıracak kimse bulamazdı, o yüzden kendine zarar verirdi, kendine zarar verirken de acıdan çığlıklar atardı. Hogsmeade sakinleri bu çığlıkların Bağıran Baraka’dan geldiğini duyar ve orada kötü ruhların olduğunu düşünürlerdi. Dumbledore da bu tezi destekleyip kimsenin oraya yaklaşmamasını sağlardı. Ancak Remus’un en yakın arkadaşları James, Sirius ve Peter onun bir Kurtadam olduğunu anladılar ve ondan uzaklaşacakları yerde yıllarca çabalayıp birer Animagus oldular (Animagus: İstediği zaman bir hayvana dönüşebilen büyücü). Çünkü Kurtadam’lar insanlara zarar verirdi. Bu yüzden James, Sirius ve Peter hayvan halleri ile Lupin’in hep yanında oldular.

James ve Lily, Voldemort tarafından öldürüldüğünde Remus da sır tutucuyu Sirius sanıyordu. Çünkü Sirius, aralarında bir hainin olduğunu düşünüyordu ve bunun da Lupin olabileceği kanısındaydı. Bu yüzden sır tutucuyu Peter olarak değiştirdiklerini ona söylemedi. Lupin gerçeği Harry Potter ve Azkaban Tutsağı kitabında öğrenebildi. Bağıran Baraka’da Sirius, Peter’ı yine köşeye kıstırdığında o da oradaydı, ancak Peter Pettigrew kaçmayı başardı. Dumbledore, Ateş Kadehi kitabının sonunda Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nı tekrar topladı, Remus Lupin de bu oluşuma katıldı. Ölüm Yadigarları kitabında Hogwarts Savaşı’nın yaşanmasıyla Yoldaşlık üyeleri ve Ölüm Yiyenler karşı karşıya geldi. Remus Lupin ve karısı Nymphadora Tonks bu savaşta hayatlarını kaybettiler.

Rubeus Hagrid


Hagrid, Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabında Harry’yi Sirius’un uçan motosikletiyle Privet Drive’a getirdiği gün şöyle tasvir edilir: Sıradan bir adamın iki katı kadar uzun ve en az beş katı kadar şişmandı. Dudak uçuklatacak kadar iri ve yabaniydi – çalıya benzer siyah uzun saçlarıyla sakalı yüzünün büyük bir bölümünü örtüyordu, çöp bidonu kapakları büyüklüğünde elleri vardı, deri çizmeli ayakları yunus yavrularına benziyordu. Uçsuz bucaksız, kaslı kollarında battaniyeden bir bohça tutuyordu.

İngiltere’de yaşayan her büyücü ve cadı gibi Harry’nin de Hogwarts’a gitme yaşı geldiğinde Dursley’lere Hogwarts’tan mektup gönderilmiştir. Dursley’ler bu mektubu Harry’nin okumasına izin vermemişlerdir, ertesi gün aynı mektuptan iki tane gelmiştir. Bu mektupların sayısı her geçen gün artmıştır. Ancak büyüden ve her türlü garip şeyden nefret eden Dursley’ler Harry’nin mektuplardan herhangi birine ulaşmasına izin vermemişlerdir. Eve gelen mektupların sayısı 40’ı aşınca Vernon Enişte isyan edip Harry’yi ve ailesini bir otele götürmüştür. Ancak sabah otelde kahvaltılarını yaparlarken otelin müdiresi elindeki Hogwarts mektubunu gösterip bunlardan 100 kadar geldiğini söylemiştir. Vernon Enişte en sonunda delirme noktasına gelip onları denizin içindeki bir kayanın üzerine kurulmuş olan yıkık dökük bir barakaya götürür. Bir süre sonra Dursley’ler uykuya dalar ancak Harry’nin gözüne uyku girmez, çünkü Dudley’nin kolundaki saat 12’yi gösterdiğinde 11 yaşına basacaktır. Harry heyecan ile saniyeleri saymaya başlar, tam o sırada birisi çok sert bir şekilde kapıyı vurmaya başlar. Vernon Enişte, tüfeğini alır ve hazırda bekler, en sonunda kapıya vuran adam kapıyı kırıp içeri dalar. Bu kişi Rubeus Hagrid’dir, Harry’nin büyü dünyasında tanıyacağı ilk insan. Hagrid, oturur ve Harry’ye bir büyücü olduğunu anlatmaya başlar, bunun üzerine Vernon Dursley elindeki tüfek ile onu tehdit eder. Ancak Hagrid hiç paniğe kapılmadan tüfeği alır ve kolayca büküp bir kenara fırlatır. Geçmişi hakkında kendisine hiçbir şey anlatılmamış Harry’ye annesinin babasının aslında nasıl öldüğünü, onun büyücüler dünyasında ne kadar ünlü olduğunu anlatır. Daha sonra Harry’yi alıp Diagon Yolu’na götürür. Burada Harry’nin Hogwarts için gerekli olan eşyalarnıı alır.

Hagrid; Harry, Ron ve Hermione’nin yakın arkadaşıdır. Hogwarts’ın bekçiliğini yapar, ayrıca Harry’nin okuldaki 3. yılından itibaren de Sihirli Yaratıkların Bakımı dersi öğretmenliğini üstlenmiştir. Yırtıcı hayvanlara karşı özel bir ilgisi olan Hagrid’in bu durumu derslerde de kendini belli ediyordu. Hogwarts’ta henüz ilk dersinde derse Hipogrif denen yırtıcı yaratıkları getirmiş ve Şahgaga isimli bir Hipogrif, Draco Malfoy’u kolundan yaralamıştır. Oldukça nüfuzlu bir insan olan Draco’nun babası Lucius Malfoy, Bakanlık’tan Şahgaga’nın idamıyla ilgili bir hüküm çıkarttırmıştır. Ancak Harry ve Hermione Zaman Döndürücü’yü kullanarak Şahgaga’yı idamdan kurtarmışlardır. Hagrid, öğretmenliğinin ikinci yılında da iki farklı türden kendi ürettiği melez bir tür olan ‘Patlak Uçlu Keleker’leri derse getirmiştir. Sene başında 20 cm kadar boyları olan Keleker’ler Ateş Kadehi turnuvasının Haziran ayındaki 3. aşamasında kullanıldığında boyları 3 metreyi geçiyordu. Hagrid’in en sevdiği tür de ejderhalardı. Sırlar Odası kitabında Hagrid’in ismini Norbert koyduğu yavru bir ejderhası olmuştur ancak başı bu ejderha yüzünden derde gireceğini anladığında ondan ayrılmak zorunda kalmıştır. Ayrıca Fang adında yanından ayırmadığı iri siyah bir köpeği vardır.

Hagrid’in bu kadar iri bir cüsseye sahip olmasının nedeni onun bir yarı dev olmasıdır. Hagrid’in annesi bir devdi ve babası da kısa boylu bir büyücüydü. Hagrid, daha 3 yaşındayken annesi, babasını ve onu terk etmiştir. Çünkü devlerin doğasında anaçlık yoktur ve dişi devlerin de tek amacı iri çocuklar yapmaktır. Hagrid henüz 6 yaşındayken babasını kaldırabilirken 13 yaşına geldiğinde boyu 2.50 metreye ulaşmıştı. Hagrid’e Hogwarts’a başlayana dek babası bakmıştır. Hogwarts’a başladığı yıl Hagrid, babasını da kaybetmiştir. Üstüne üstlük okul yaşamı boyunca Slytherin’li Tom Riddle’ın (ileride Lord Voldemort olacak şahıs) iftiralarına maruz kalmıştır. İddialara göre Hagrid, Sırlar Odası’nı açacak olan kişi yani Salazar Slytherin’in varisiydi. Ve Sırlar Odası’nda yaşayan devasa yılan Basilisk tarafından yönetiliyordu. İşin aslı ise Slytherin’in varisi olup Sırlar Odası’nı açan Tom Riddle’dı ve suçu Hagrid’in üzerine atmıştı. Nasıl olduysa bunu öğretmenlere de inandırmıştı, bu yüzden Hagrid okuldaki 3. senesinde Hogwarts’tan atıldı. Dumbledore, Hagrid’in suçsuz olduğuna inandığı için onun okulda bekçilik yapmasına izin vermiştir.

Zümrüdüanka Yoldaşlığı kitabında Hagrid’in Grawp isimli üvey kardeşi ortaya çıkmıştır. Grawp, Hagrid’in annesi ile başka bir devin ilişkisinden doğmuştur, yani o tam bir devdir ve boyu 5-6 metreye ulaşmaktadır. Hagrid, birisi duyarsa başının büyük derde gireceğini bilerek Grawp’i Yasak Orman’da saklamıştır. Hagrid, Ölüm Yadigarları kitabında Harry Potter’ın Privet Drive’dan taşınması sırasında diğer Yoldaşlık üyeleriyle birlikte oradaydı. Ölüm Yiyen’lerin saldırısına uğradıklarında birkaç gruba ayrıldılar, gerçek Harry’nin (çünkü Çok Özlü İksir sayesinde orada 7 tane Harry vardı, Ölüm Yiyen’leri şaşırtmak için bir taktik) yanında Hagrid bulunuyordu. Başlarından geçen badireler sonucu Ted Tonks’un evine ulaşabildiler. Kalın derisinden dolayı büyülere karşı büyük oranda dayanıklı olan Hagrid, Ölüm Yadigarları kitabının sonundaki Hogwarts savaşında etkin bir rol oynamıştır.
 
Üçüncü yazı Üçbüyücü Turnuvası üzerine.

ÜÇBÜYÜCÜ TURNUVASI


“Üçbüyücü Turnuvası ilk olarak 700 yıl kadar önce, Avrupa’nın en büyük üç büyücülük okulu arasında dostça bir yarışma olarak başladı. Bu üç okul, Hogwarts, Beauxbatons ve Durmstang’dı. Her okulu temsil etmek üzere birer şampiyon seçilir ve bu üç şampiyon üç sihirli görevi yerine getirmek için yarışırdı. Okullar, 5 senede bir düzenlenen turnuvaya sırayla ev sahipliği yaparlardı. Genellikle bu Turnuva’ya farklı milliyetlerden genç cadılarla büyücülerin birbirleriyle bağ kurmasının mükemmel bir yöntemi gözüyle bakılırdı-yani, tabii ki ölüm sayısı artıp turnuva kaldırılana kadar.” diye açıklar Hogwarts müdürü Albus Dumbledore, ve devam eder. “Asırlar boyunca turnuvayı yeniden düzenlemek için girişimlerde bulunuldu. Ama bu girişimlerin hiçbiri başarılı olmadı. Ancak, Uluslararası Sihirsel İşbirliği ile Sihirli Oyunlar ve Sporlar Dairelerimiz yeni bir girişim için uygun vaktin geldiğinde karar kıldılar. Bu defa hiçbir şampiyonun hayatının tehlikeye girmemesi için yaz boyunca çok çalıştık.

“Ekim ayında Beauxbatons ve Durmstang’ın Müdür’leri aday yarışmacılarıyla birlikte gelecekler, üç şampiyonun seçimiyse Cadılar Bayramı’nda yapılacak. Hangi öğrencilerin, okullarına Üçbüyücü Kupası’nı kazandırmak ve bin Galleon’luk bireysel ödülü almak için yarışmaya değer olduğunu tarafsız bir hakem karar verecek.” – Albus Dumbledore (Harry Potter ve Ateş Kadehi, sayfa 173-174)


Evet, Üçbüyücü Turnuvası’nın geçmişi ve genel olarak hatları böyle. Albus Dumbledore’un konuşmasında son olarak bahsettiği tarafsız hakem ise kitabın ismini aldığı “Ateş Kadehi”. Ateş Kadehi, dans eden mavi-beyaz alevler ile ağzına kadar dolu olmasa hiç de göze çarpmayacak sıradan, tahtadan yontulmuş bir kadehtir. Kadeh, şampiyonların seçilmesinden 24 saat önce herkesin ulaşabileceği bir yere konur ve Üçbüyücü Turnuvası’nda yarışmak isteyenler kadehin içine isimlerini yazdıkları parşömen parçasını atarlardı. Şampiyonları belirleme vakti geldiğinde Ateş Kadehi’nin içindeki alevler kırmızıya döner ve şampiyonların isimlerini yazdıkları kağıtları teker teker fırlatırdı.

Dört Şampiyon


Harry’nin okuduğu dönemde şampiyonların tehlike altında kalma riskinin en aza indirilmesi için 17 yaşından küçüklerin turnuvaya katılması yasaklandı. Bu yüzden de Dumbledore, adayların isimlerini kadehe atabilecekleri 24 saat boyunca kadehin etrafına bir yaş çemberi çizdi. 17 yaşından küçükler bu çemberin içine giremiyordu. Fred ve George Weasley gibi girmeye çalışanlar geri püskürtülüyor ve kocaman sakalları çıkıyordu. Yapılacak olan turnuvada şampiyonların belirleneceği günde yani Cadılar Bayramı’nda alevlerin içinden çıkan ilk isim Bulgaristan Quidditch milli takımının ünlü arayıcısı aynı zamanda Durmstang öğrencisi olan Viktor Krum’du. İkinci şampiyon ise Beauxbatons’u temsil edecek olan Fleur Delacour oldu. Üçüncü yani Hogwarts’ı temsil edecek olan şampiyona gelindi, alevler bir kez daha kırmızı yandı ve ateş kadehi ismi fırlattı: Cedric Diggory. Tarihi boyunca çok fazla büyük başarılar kazanamamış Hufflepuff binası, kendi binalarından birisinin okullarını temsil edeceğini öğrendiğinde havalara uçtu. Dumbledore, tüm şampiyonlar belirlendiğinde yeniden konuşmaya başlamıştı ki bir şey onun susmasına neden oldu. Alevler yeniden kırmızı yanıyordu ve Ateş Kadehi’nden bir parşömen parçası daha fırladı. Dumbledore parşömeni aldı ve uzun bir sessizlikten sonra üzerinde yazan ismi okudu: Harry Potter.

İlk başta diğer büyücülük okullarının müdürleri ve diğer şampiyonlar, Harry’nin bir yolunu bulup ismini kadehe kendisinin attığını veya 17 yaşından büyük birine attırdığını düşündüler. Ancak Ateş Kadehi zaten bir Hogwarts şampiyonu belirlemişti. Bu da demek oluyordu ki Harry’nin ismini kadehe atan kişi Harry’yi başka bir kategoride aday olarak eklemiş ve böylece de onun kulvarında tek olmasını sağlamıştı. Ateş Kadehi gibi bir hakemi kandırmak herhangi bir öğrencinin beceremeyeceği bir olaydı. Bu yüzden Harry’nin üzerindeki şüpheler büyük ölçüde giderildi, yine de Beauxbatons’un müdürü Madam Maxime ve Durmstang’ın müdürü Igor Karkaroff’un itirazları sürdü. Ancak bu itirazlar Harry’nin turnuvaya katılmasına engel olamadı. Ateş Kadehi onu seçtiğine göre yarışması gerekiyordu. Ondan sonra akıllarda tek bir soru kaldı: Kadehe Harry’nin ismini atan kişi bu tehlikeli turnuvada onun ölmesini mi istiyordu?

Harry ve diğer şampiyonların yerine getirmesi gereken bu üç önemli görevden önce şöyle bir şampiyonlarımızı tanıyalım isterseniz…


Cedric Diggory


“Güçlü ve suskun.” – Katie Bell

“Suskun olmasının tek sebebi, iki kelimeyi bir araya getiremeyecek kadar kalın kafalı olması.”- Fred Weasley (Cedric Diggory hakkında)


Hogwarts’ı temsil edecek olan Cedric, Hufflepuff binası öğrencisidir ve 7. sınıfa gitmektedir. Ayrıca Hufflepuff Quidditch takımının hem kaptanı hem de arayıcısıdır. Hatta Harry’nin 3. senesinde Gryffindor – Hufflepuff Quidditch karşılaşmasında Harry’nin Ruh Emici’ler yüzünden Nimbus 2000’inden düşmesiyle Cedric Snitch’i yakalayarak Hufflepuff’a maçı kazandırmıştır. Cedric, yakışıklılığından dolayı Hogwarts’taki birçok kız öğrencinin ilgi odağıdır ve bu yüzden de okulda oldukça popülerdir. Ondan nefret eden birçok erkek öğrencinin onun hakkında söylediği sözlerin aksine zekidir de.


Fleur Delacour


Üçbüyücü Turnuvası’nda Beauxbatons okulunu temsil eden şampiyondur. Neredeyse beline kadar uzanan gümüşi sarı saçlara, lacivert gözlere ve bembeyaz düzgün dişlere sahiptir. Diğer şampiyon adayları ve okul müdürü Madam Maxime ile birlikte Hogwarts’a geldiğinde birçok erkek öğrenci ondan gözlerini alamamıştır. Bu güzelliğinin sebebi, asa yapımcısı Mr. Ollivander’in şampiyonların asalarının düzgün bir şekilde çalışıp çalışmadığını kontrol ederken ortaya çıkmıştır. Fleur’ün asasında bir veela* saç teli vardır, Fleur bu saç telinin babaannesine ait olduğunu söylemiştir. Yani Fleur’de az da olsa bir veelalık vardır. Kişilik olarak Fleur, oldukça kibirli bir cadıdır, ancak Harry’nin 2. görev sırasında kardeşi Gabrielle’i kurtarması sonucu Harry’ye iyi davranmaya başlamıştır. Fleur, turnuvadan sonra Ron’un en büyük ağabeyi Bill ile evlenir (Harry Potter ve Ölüm Yadigarları kitabında düğünleri yapılmıştır.).

*Veela: Dünyanın en güzel kadınlarıdır ancak insan değildirler, sinirlendiklerinde korkunç şeylere dönüşürler.

Viktor Krum


Üçbüyücü Turnuvası’nda Durmstang okulunu temsil eden şampiyondur. Durmstang’ta öğrenci olmasına rağmen büyük bir üne sahiptir, tüm büyücü dünyası onu tanır. Çünkü Bulgaristan Quidditch Milli Takımı’ndadır ve son yılların en iyi arayıcısı olarak kabul görür. Krum dışında pek az yetenekli oyuncusu olan Bulgaristan’ın Dünya Kupası finallerine kalmasını sağlamıştır. Durmstang’da öğrenciler çok katı bir şekilde yetiştirilir, bu yüzden Viktor Krum da sert bir insandır ancak okul müdürleri İgor Karkaroff’un aksine o asla kötü tarafta olmayı seçmemiştir.

1. Görev


Konusu sır gibi saklanmasına rağmen görevin yapılacağı gün tüm şampiyonlar nelerle karşılaşacaklarını biliyorlardı. Görevden kısa bir süre önce Hagrid, Harry’ye Görünmezlik Pelerini’ni de giyip gece yarısı kulübesine gelmesini söyledi. Harry, gece yarısı Hagrid ile buluştu ancak yolculuklarında Hagrid yanlarına beklenmedik bir konuk daha aldı, Beauxbatons Müdürü Madam Maxime. Ve üçü Madam Maxime’in Harry’nin de yanlarında olduğundan habersiz yürümeye başladılar. Geldikleri yerde Harry gördüklerine inanamadı. Ejderhalar. Hem de 4 taneydiler, bu demek oluyordu ki her şampiyona bir tane. Ejderhaları gözetim altında tutan 30 kadar büyücünün arasında Ron’un ağabeyi Charlie de vardı. Charlie, Hagrid’e şampiyonların direk ejderhalarla savaşmayacaklarını, onların yanından geçeceklerini anlattı. Madam Maxime, kuşkusuz ki bunları yarışmacısı Fleur’e anlatacaktı. Harry ejderhaları gördüğüne pek sevinemedi ancak görev gününde büyük bir şoka uğramamasını sağladı. Yine de Harry o dev yaratıkları daha fazla görmeye dayanamayarak Hagrid’i ve Madam Maxime’i orada bırakıp Orman’dan şatoya koşarak geri dönmeye başladı. Bu sırada birisine çarptı, bu kişi Durmstang Müdürü Igor Karkaroff’tu. Bunun ne anlama geldiği çok basitti, Karkaroff Hagrid’leri takip etmişti ve o da dolayısıyla Viktor Krum da ilk görevden haberdar olacaktı. Görevin yapılacağı gün ejderhalardan haberdar olmayan yalnızca Cedric Diggory olacaktı. Ancak Harry bunun büyük bir adaletsizlik olduğunu düşünerek Cedric’e ejderhalardan bahsetti.

Görevin yapılacağı gün tüm şampiyonlar bir çadırda toplandılar. Baty Crouch ile birlikte turnuvayı düzenleyen, ayrıca jüri üyesi ve turnuvanın sunucusu olan Ludo Bagman, her şampiyona torbadan küçük birer ejderha modeli seçtirtti. Diğer üç şampiyon ejderhalarını belirlediğinde Harry’ye kalan en korkuncu olmuştu, Macar Boynuzkuyruk. Bu ejderhaya Boynuzkuyruk denme sebebi kuyruğunun da en az başı kadar tehlikeli olacak şekilde uzun bronz renkte dikenlere sahip olmasıydı. Şampiyonların yapmaları gereken her biri kuluçka döneminde olan ejderhaların yumurtalarına ulaşıp aralarındaki altın rengi sahte yumurtayı almaktı.

Önce Cedric Diggory çıktı, karşısındaki ejderha İsveç Kısaburnu’ydu. Cedric yerdeki bir kayayı bir çeşit biçim değiştirme büyüsü ile köpeğe çevirdi. Amacı İsveç Kısaburnu’nun dikkatini labrador cinsi köpeğe toplamaktı. İlk başlarda başarılı oldu ve yumurtaya doğru koşmaya başladı. Ancak İsveç Kısaburnu yarı yolda fikrini değiştirdi ve Cedric’in peşine düştü. Cedric kıl payı kurtulup yumurtayı aldı. İkinci yarışacak olan şampiyon Fleur Delacour’du. O da bir çeşit büyü ile karşısındaki Gal Yeşili’ni transa sokup uyumasını sağladı. Ama sonra Gal Yeşili horlamaya başladı ve burnundan alevler fışkırdı. Alevler Fleur’ün eteğini sardı, bunun üzerine asasından su fışkırtarak alevleri söndürdü. Daha sonra yumurtasını aldı. Üçüncü olarak Durmstang’ın şampiyonu Viktor Krum çıktı sahaya, karşısındaki bir Kırmızı Çin Ateştopu’ydu. Viktor, Çin Ateştopu’nun gözlerine bir büyü yolladı, ejderha acı içinde kıvranmaya başladı, bu sırada da yumurtaların yarısını kırdı. Viktor, altın yumurtayı aldı ancak yumurtaların büyük bir bölümü zarar gördüğü için ondan puan düşürüldü.

Ve sıra en sonunda Harry’ye gelmişti. Harry daha önce kurguladığı planını uyguladı, çağırma büyüsü ile Gryffindor şatosunda bulunan süpürgesini çağırdı (“Accio Ateşoku!”). Yüreği ağzında bir süre bekledi ve en sonunda ona doğru süzülerek gelen Ateşoku’nu gördü. Süpürge uçarak bölmeye girdi ve o binsin diye tam yanında, havada durdu. Harry, Ateşoku’na bindi, şimdi tek yapması gereken Macar Boynuzkuyruk’un dikkatini çekerek havalanmasını sağlamaktı. Macar Boynuzkuyruk, Harry’ye kuyruğunu savurdu, ateş püskürttü ama bir türlü havalanmadı. Aklı fikri yumurtalarını korumaktaydı, Harry birkaç dakika uğraştıktan sonra sonunda, en sonunda onun kendisini takip etmesini sağladı. Macar Boynuzkuyruk, devasa siyah kanatlarını açtı ve Harry’nin peşine düştü. Ve Harry dalışa geçti, Boynuzkuyruk daha ne olduğunu anlamadan Harry altın yumurtayı yakalamıştı. Dört şampiyon da yarıştıktan sonra jüri üyeleri puanlarını dağıttı. Harry; Dumbledore’dan ve Mr. Crouch’tan 9’ar puan, Madam Maxime’den 8 puan, Ludo Bagman’dan tam 10 puan ve Igor Karkaroff’tan da yalnızca 4 puan aldı. Bu puanlar Harry’nin Viktor Krum ile birinciliği paylaştığı anlamına geliyordu.

2. Görev


Şampiyonların ilk görevde aldıkları altın yumurtalar, aynı zamanda ikinci görev için birer ipucuydu. İlk görev ile ikinci görev arasında uzunca bir zaman vardı ancak Harry bir türlü altın yumurtanın içindeki ipucunu çözemedi. Çünkü yumurtayı her açtığında bitmek bilmeyen bir çığlık dışında hiçbir ses veya belirti olmuyordu. En sonunda Harry’nin Cedric Diggory’ye yaptığı iyilik, iyilik olarak kendisine geri döndü. Cedric, ona sınıf başkanlarına ait olan banyolardan birinin parolasını verdi ve altın yumurtasını da yanında götürüp orada bir güzel banyo yapmasını söyledi. Tabi Harry ilk başta bunun ne anlama geldiğini anlamadı ancak daha sonra (Mızmız Myrtle’ın da yardımıyla) yumurtayı suyun içinde açması gerektiğini buldu. Bu sefer çığlık değil başka bir ses geliyordu yumurtadan, bir şarkı. Ama ne söylendiğini anlaması için kendi başını da suyun içine daldırması gerekti. Bu şarkı şöyleydi:

“Gel bul bizi seslendiğimiz yerde,

Şarkı söyleyemeyiz yerin üstünde.

Ve ararken sakın unutma şunu:

En özleyeceğin neyse aldık onu.

Bir saatin var onu aramak için

Ve bizdekini geri almak için.

Bir saat sonra – iş işten geçecek,

Çok geç, gitti, geri dönmeyecek.”


Harry bir süre düşündükten sonra ne yapması gerektiğini (yine Mızmız Myrtle’ın yardımıyla) hemen hemen anladı, Göl’de yaşayan denizhalkı çok sevdiği birisini alacaktı ondan, ve bir saatte onu karaya çıkaramazsa onun için çok geç olacaktı. Ancak burada bir sorun vardı, suyun altında nasıl nefes alacaktı? Bunu günlerce kütüphanede araştırdı ama hiçbir şey bulamadı. Görevden önceki gece saatlerce kütüphanede bunu araştırdı ve bulamadan uyuyakaldı, her şey bitti derken Dobby geldi yanına ve onu uyandırdı. Görevin başlamasına 10 dakika kalmıştı, ne yapacaktı şimdi? Ama Dobby gelirken yanında çözüm de getirmişti: Galsamotu. Harry bunun ne olduğunu bilmiyordu ama başka bir çaresi olmadığı için denemek zorundaydı. Son anda görevin yapılacağı alana yetişti ve yavaş yavaş suya girmeye başladı, bunu yaparken de ağzına Galsamotu’nu attı ve çiğnemeye başladı. Çiğnedi ve nefes alamamaya başladı. Artık tek bir şansı vardı, suyun içine bıraktı kendini. Evet, Dobby’nin yardımı işe yaramıştı, suyun altında rahatça soluk alabiliyordu. Göl’de bir süre dolandıktan sonra denizhalkının sevdiği insanları tutsak ettiği yeri buldu, burada denizhalkı bir medeniyet kurmuştu ve bir meydanda 4 insan bağlanmıştı: Ron, Hermione, Cho Chang ve tanımadığı bir kız çocuğu. Hepsi de uyuyordu, Harry’nin kurtarması gereken Ron’du ama diğerlerini orada bırakmaya gönlü el vermedi ancak denizhalkı diğer insanları kurtarmasına imkan tanımadı ve beklemeye başladı. Cedric geldi, başının çevresinde büyük bir kabarcık vardı, bu sayede soluk alabiliyor olmalıydı. Cho’yu çözüp yanına aldı ve yukarı doğru yüzmeye başladı. Daha sonra yarı köpekbalığına dönüşmüş Krum geldi ve Hermione’yi alıp o da yukarı doğru gitti. Ama Fleur gelmedi, Harry en sonunda denizhalkını tehdit edip geri çekilmelerini söyleyerek Ronu ve küçük kızı alıp yukarı doğru yüzmeye başladı. Bunu yaparken galsamotu etkisini yavaş yavaş kaybediyordu. Ron ve kızı yukarı doğru sürüklemek de çok zor geliyordu ama zorlukla karaya çıkmayı başardı. Fleur, Garkenez’lere takılıp görevi tamamlayamamıştı. Kız, Fleur’ün kız kardeşi Gabrielle’di. Ama Harry aslında büyük bir aptallık etmişti, bu turnuvada hiç kimsenin hayatı tehlikeye girmezdi. Bu aptallığı sonucu aslında arkadaşını ilk bulan olmasına rağmen en geri sıraya düşmüştü. Jüri üyeleri yine de Harry’nin bu düşüncesini dikkate alarak ona 45 puan verdi. Harry, 47 puan alan Cedric’in ardından 2. olmuştu (Krum 40, Fleur 25 puan).

3. Görev


Şampiyonlar, üçüncü görev için Quidditch sahasına götürüldüler. Ancak sahada büyük bir değişiklik vardı, zira ortasına çalı çitlerle örülmüş büyük bir labirent kurulmuştu. Önceki görevlerde topladıkları puanlara göre labirente ilk Cedric ve Harry girdi. Labirent çok karanlıktı, Harry ve Cedric asalarını çıkararak “Lumos!” diye bağırdılar, asalarından çıkan ışık, önlerini görmelerine yardımcı oluyordu. 50 metre boyunca düz ilerlediler fakat sonra yol çatallandı. Harry sola saptı, Cedric sağa. Daha sonra Bagman’ın düdüğü duyuldu, Viktor Krum da labirente girmişti. Harry, sağa saparak hızını iyice arttırdı. Düdük bir kez daha çalındı, şimdi tüm şampiyonlar labirentteydi. Harry ikinci bir yol ayrımıyla karşılaştı ve asasını çıkarıp “Yol göster” dedi. Asa durduğu yerde döndü ve sağını gösterdi, gösterdiği yön kuzey olmalıydı. Harry, labirentin merkezine ulaşmak için kuzeybatıya gitmesi gerektiğini biliyordu. Biraz düşündükten sonra sola sapıp oradaki ilk yol ayrımından da sağ tarafa gitmeye karar verdi. Bir süre sonra Cedric acı içinde koşarak oraya doğru geliyordu, Hagrid’in Patlar-Uçlu Keleker’lerinin saldırısına uğramıştı, söylediğine göre muazzam bir boyuta ulaşmışlardı. Daha sonra başka bir yola saparak gözden kayboldu, Harry de Patlar-Uçlu Keleker’ler ile karşılaşmak istemediğinden hızlıca yoluna devam etti, bir köşeyi döndü ve hava birden soğudu, ona doğru gelen bir Ruh Emici’ydi, hem de 4 metre boyunda. Harry hızla ona güçlü bir patronus gönderdi (“Expecto patronum!”). Ancak bu Ruh Emici’yi etkilemişe benzemiyordu, o zaman bu bir Böcürt olmalıydı. “Riddikulus!” diye haykırdı, yaratık patlayarak bir duman demetine dönüştü. Harry, hızla ve sessizce yoluna devam etti. Birkaç dakika boyunca labirentte ilerledi ve bir sis bulutuyla karşılaştı. Sisin içine dalıp dalmama konusunda düşünürken Fleur’ün çığlığı sessizliği yardı, Fleur için endişeleniyordu ama yoluna devam etmesi gerekiyordu. Derin bir soluk alarak sisin içine daldı, dünya tersine dönmüştü. Altında sonsuz bir gökyüzü vardı, adım atarsa oradan düşüp sonsuzlukta kaybolmaktan korkuyordu, en sonunda cesaretini toplayıp adımını attı ve her şey normale döndü. On dakika boyunca karşısına hiçbir şey çıkmadı ve bir köşeyi döndüğünde… Cedric’in söylediği doğruydu, Patlar-Uçlu Keleker’in boyu 3 metreydi. Harry, Keleker’e bir Engelleme Büyüsü gönderdi (“İmpedimenta!”)ancak büyü Keleker’in zırhından sekip kendisine isabet etti, Harry bir anda kendisini yerde buldu ve son gücüyle bir büyü daha gönderdi, onu karnının zırhsız tarafından vurmayı başarmıştı. Engelleme Büyüsü kalıcı olmadığı için hiç vakit kaybetmeden Keleker’le aksi yönde koşmaya başladı, birkaç dakika boyunca ilerlemişti ki… Cedric’in sesi duyuldu (“Ne yapıyorsun, sen ne halt yediğini sanıyorsun?!”), ve daha sonra da Krum’un sesi: Crucio! . Cedric’in çığlıkları havaya yükseldi, Harry hiç düşünmeden Krum ile Cedric’in bulunduğu yere çıkmak için çalı çitlere Eksiltme laneti uyguladı ve Cedric’in acı içinde yerde kıvrandığını, Krum’un ise başında ayakta durduğunu gördü. “Sersemlet!” diye haykırdı ve Krum yere yığıldı. Cedric ona teşekkür etti ve sağa saptı, Harry ise sola. Harry’nin karşısına daha önce yalnızca Canavar Kitap: Canavarlar’da gördüğü bir yaratık çıktı, bir sfenks. Haddinden büyük bir aslanın gövdesine sahipti: Büyük tırnaklı pençeleri ve kahverengi bir püskülle sona eren uzun, sarımsı bir kuyruğu vardı. Ama başı kadın başıydı. Sfenks ona bir bilmece sordu, Harry birkaç dakika düşündükten sonra doğru cevabı buldu (cevap örümcekti) ve zekasına hayret ederek yoluna devam etti, sağdaki patikaya saptı. İşte orada duruyordu, Üçbüyücü Kupası oradaydı! Tam ona doğru koşmaya başlamıştı ki dev bir örümcek göründü, üstelik Harry’den ileride koşan Cedric onu görmemişti. Harry son anda onu uyardı ancak bu pek işe yaramadı, daha sonra ikisi birlikte örümceğin hakkından gelmeyi başardılar. Kupa orada duruyordu, ikisi de birbirlerinin almasını istedi, en sonunda aynı anda kupayı kaldırmaya karar verdiler.

Voldemort'un Dönüşü

Harry ve Cedric, kupaya dokundukları anda kendilerini karanlık bir yerde buldular. Burası Hogwarts arazisinin tamamen dışında olmalıydı, şatoyu çevreleyen büyük dağlar bile görünürde değildi. Biraz etraflarına bakındıklarında büyük, güzel bir evin yamacında bulunan bir mezarlıkta olduklarını fark ettiler. Harry, bir mezar taşında yazan ismi gördü: TOM RIDDLE.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık