Howard Phillips Lovecraft, 20 Ağustos 1890’da Providence, Rhode Island’da doğdu. Erken yaşta babası Winfield Scott Lovecraft'ı kaybeden Lovecraft'ı yetiştirmek, annesi Sarah Susan Phillips, iki teyzesi ve özellikle büyükbabası Whipple Van Buren Phillips’a kalmıştı. Henüz 2 yaşında şiirleri, 3 yaşında kitapları okumaya ve 6–7 yaşlarında yazı yazmaya başladı. Beş yaşında Binbir Gece Masalları’na büyük ilgi duymuş ve bu dönemde sonradan efsanevi Necronomicon'un yazarı olarak tanıtacağı "Abdul Alhazred" mahlasını benimsemiştir. sonrasında İlyada ve Odysseia'nın çocuklara yönelik uyarlamaları sayesinde ilgisi Yunan mitolojisine kaymıştır. İlk edebi eseri olan “The Poem of Ulysses” (1897), Odysseia’nın 88 dizelik bir uyarlamasıdır. Aynı dönemde gotik tarzda tuhaf hikâyelere ilgi duymaya başlamış, bu ilgiyi özellikle büyükbabası beslemiştir.
Sekiz yaşındayken önce kimya, ardından da astronomiye ilgi duydu. Arkadaşları arasında dağıtmak üzere, The Scientific Gazette (1899–1907) ve The Rhode Island Journal of Astronomy (1903–07) adlı dergiler çıkarmaya başladı.
1904 yılında büyükbabasının ölümüyle Lovecraft ailesi ağır mali sıkıntılarla yüzleşti. Lovecraft ve annesi, gösterişli Viktorya dönemi evlerinden çıkarak küçük ve sıkışık bir yere taşınmak zorunda kaldılar. Doğduğu evi kaybetmenin derin üzüntüsünü onu intihar etmeyi düşünmeye bile sürükledi; uzun bisiklet turlarına çıkıyor ve Barrington Nehri’nin sularına dalgın dalgın bakıyordu. Ancak öğrenmenin heyecanı bu karanlık düşüncelerin üstesinden gelmeyi başardı. Fakat 1908’de, liseden mezun olmadan hemen önce, bir sinir krizi geçirdi ve diplomasız bir şekilde okuldan ayrılmak zorunda kaldı; bu yüzden Brown Üniversitesi’ne girememesi ilerleyen yıllarda duyacağı büyük bir utanç kaynağı oldu. 1908'den 1913’e kadar münzevi bir yaşamı seçen Lovecraft, astronomi ve şiir yazmak dışında başka bir şeyle pek ilgilenmedi. Bu süre boyunca kocasının ölümünün yasını hala yaşayan annesiyle patolojik bir sevgi-nefret ilişkisi geliştirmişti.
"Lovecraft, anne ve babası."
Bu münzevi yaşamdan çıkışı kendisine yakışacak bir şekilde tuhaftı; dönemin ilk "pulp" (ucuz) dergilerini okumaya başladığında, The Argosy adlı dergide Fred Jackson’ın yazdığı içi boş aşk hikâyelerine öylesine öfkelendi ki, ona saldıran bir mektup yazdı. Bu mektup 1913’te yayımlandı ve Jackson’ın hayranları arasında şiddetli tepkilere neden oldu. Böylece Lovecraft, The Argosy ve ona bağlı dergilerin mektup köşelerinde hararetli bir tartışmaya girdi; yanıtlarının çoğu Dryden ve Pope’u andıran, alaycı beyitler şeklinde yazılmıştı. Bu tartışma, Birleşik Amatör Yayıncılar Derneği (UAPA) başkanı Edward F. Daas'ın dikkatini çekti. Daas, Lovecraft’ı UAPA’ya katılmaya davet etti ve Lovecraft, 1914’ün başlarında derneğe katıldı.
Lovecraft, 1915–1923 yılları arasında The Conservative adlı kendi dergisinin on üç sayısını yayımladı; ayrıca diğer dergilere şiir ve denemelerle büyük katkıda bulundu. Zamanla UAPA’nın başkanlığını ve resmi editörlüğünü üstlendi, rakip dernek olan Ulusal Amatör Yayıncılar Derneği (NAPA)’da da kısa bir süre başkanlık yaptı. Tüm bu yaşadıkları, Lovecraft’ı verimsiz inzivadan kurtarmış olabilir; nitekim kendisi bu dönemle ilgili bunları demiştir:
Lovecraft’ın annesi, hem zihinsel hem fiziksel durumu kötüleşince, 1919 yılında sinir krizi geçirdi ve Butler Hastanesi’ne yatırıldı; buradan tıpkı kocası gibi bir daha çıkamayacaktı, en azından ölene dek. 24 Mayıs 1921’deki ölümü, başarısız bir safra kesesi ameliyatının sonucu oldu. Annesinin kaybıyla yıkıma uğradı, ama kısa sürede toparlanarak 4 Temmuz 1921’de Boston’da düzenlenen bir amatör gazetecilik kongresine katıldı. İşte bu etkinlikte, ileride eşi olacak Sonia Greene'le tanıştı.
Ancak sorunlar çifte neredeyse hemen musallat oldu. Sonia’nın şapka dükkânı iflas etti. Lovecraft, Weird Tales’e bağlı olarak çıkarılacak bir yan derginin editörlüğünü —Chicago’ya taşınmasını gerektireceği için— reddetti. Sonia’nın sağlığı bozuldu ve bu da onun New Jersey’de bir sanatoryuma yatırılmasına neden oldu. Lovecraft iş aramaya çalıştıysa da, otuz dört yaşında ve hiçbir iş deneyimi olmayan birini işe almak isteyen pek kimse yoktu. 1 Ocak 1925’te Sonia, Cleveland’a taşınıp orada bir işe başladı; Lovecraft ise Brooklyn’in Red Hook adıyla bilinen kötü şöhretli bölgesine yakın, tek kişilik bir daireye yerleşti.
Lovecraft’ın New York’ta Frank Belknap Long, Rheinhart Kleiner ve Samuel Loveman gibi birçok arkadaşı olmasına rağmen, yalnızlığı ve şehirdeki “yabancı” kalabalıklardan ötürü giderek daha fazla depresyona girdi. Kurgularına da duygusal değişimi yansıtmaya başladı; evine duyduğu özlemden Lanetli Ev(1924), karanlık ve mizantropi temalarına yöneldiği Red Hook'ta Dehşet(1925) ve O(he-1925) gibi eserleri bu dönemde yazdı. 1926 yılının başlarında, Lovecraft özlemle andığı Providence’a dönmek için planlar yaptı. Peki, bu planlarda Sonia’nın yeri neydi? Bunu kendisi bile bilmiyordu. Ona karşı sevgisini dile getirmeye devam etse de, teyzeleri Sonia’nın Providence’a gelip bir iş kurmasını engellediğinde sessizce boyun eğdi; çünkü onların gözünde yeğenlerinin bir “esnaf kadınla” evli olması, onun onuruna sürülmüş bir lekeydi. Böylece fiilen bitmiş olan evlilikleri, 1929’da resmen sona erdi.
Lovecraft, 17 Nisan 1926’da Providence’a döndü ve Brown Üniversitesi’nin kuzeyindeki bir eve yerleşti. Bunu, 1908–1913 döneminde yaptığı gibi kendini dünyadan soyutlamak amacıyla yapmadı; aksine, hayatının son on yılı, hem bir yazar hem de bir insan olarak en olgunlaştığı ve verimli dönemi oldu. Hayatı görece sakin geçti; doğu kıyısı boyunca çeşitli tarihî yerlere birçok seyahat yaptı (Quebec, New England, Philadelphia, Charleston, St. Augustine). Cthulhu’nun Çağrısı (1926), Delilik Dağlarında (1931), Zamanın Ötesinden Gelen Gölge (1934-35) gibi önemli kurgu eserlerini bu dönemde yazdı ve Lovecraft Circle olarak bilinen önemli mektup arkadaşlarınla yazışmalarını sürdürdü. Ama en önemlisi, Lovecraft artık bir yazar olarak kimliğini tam anlamıyla bulmuştu. Bu dönemde pek çok genç yazarın kariyerini destekledi (August Derleth, Donald Wandrei, Robert Bloch, Fritz Leiber). Büyük Buhran’ın etkisiyle Roosevelt’i desteklemeye başladı ve ılımlı bir sosyalist olarak siyasi ve ekonomik konulara ilgi duydu.
Maalesef hayatının son iki ya da üç yılı büyük zorluklarla geçti. 1932’de sevgili teyzesi Lillian Delora Phillips Clark vefat etti ve 1933’te diğer teyzesi Annie Emeline Phillips Gamwell ile birlikte John Hay Kütüphanesi’nin hemen arkasındaki bir eve taşındı. Öyküleri giderek daha uzun ve karmaşık hale gelmiş, bu da satılmasını zorlaştırmıştı. Bu yüzden geçimini sağlamak için kurgu dışı eserlerin revizyonunu ve hayalet yazarlık yapmak zorunda kaldı. 1936 yılında en yakın mektup arkadaşların birisi olan Conan serisinin yazarı Robert E. Howard’ın intiharı, Lovecraft’ı derinden sarstı. Bu sırada, kendi ölümüne yol açacak hastalık olan bağırsak kanseri fazlasıyla ilerlemiş, tedavi için yapılacak pek bir şey kalmamıştı.
1936–1937 kışı boyunca artan ağrılara rağmen yaşamını sürdürmeye çalışsa da, 10 Mart 1937’de Jane Brown Memorial Hastanesi’ne yatmak zorunda kaldı ve beş gün sonra, 15 Mart’ta hayatını kaybetti. Ve 18 Mart’ta, Swan Point Mezarlığı’ndaki Phillips aile mezarlığına defnedildi.
Favori ve İlham Aldığı Yazarlar
Benim ideal tuhaf kurgu yazarım, Poe’nun atmosferik gerilimini, Dunsany’nin kozmik derinliğini ve zengin yaratıcılığına, Machen’in en derinlere dokunan imalarını ve Algernon Blackwood’un nefes kesici gerçeküstücülüğünün bir sentezi olurdu.
— Clark Ashton Smith’e mektup- 26 Mart 1931
Keşke, Poe’nun saf dehasına, Blackwood’un hayal gücü genişliğine ve Dunsany’nin büyülü üslubuna sahip tek bir yazar olabilseydi!
— August Derleth’e yazdığı mektuptan- 30 Nisan 1932
Ambrose Bierce
Algernon Blackwood
Robert W. Chambers
Walter de la Mare
Lord Dunsany
M.R. James
Arthur Machen
Gustav Meyrink
Edgar Allan Poe
M.P. Shiel
Clark Ashton Smith
Machen bir Titan, belki de yaşayan en büyük yazar. Ve onun yazdığı her şeyi okumalıyım.
Frank Belknap Long’a Mektup-3 Haziran 1923
Lovecraft Circle (Lovecraft'ın Edebi Çevresi)
Lovecraft'ın edebi çevresini ve mektup arkadaşlarını tanımlamak için adlandırılmıştır. Lovecraft'ın hayatı boyunca 100 binden fazla mektup yazdığı tahmin ediliyor.
Tarihle ilgili “ya şöyle olsaydı ne olurdu” türündeki varsayımlar son derece ilgi çekici. Ve sizin, Batı dünyasının bir Moğol istilasına uğraması durumunda ortaya çıkabilecek olası etkiler konusundaki görüşlerinizin büyük ölçüde doğru olduğunu düşünüyorum. Günümüzde, temelde Moğol kökenli olup (elbette zamanla başka soylarla karışmış olan) beyaz ırka dâhil edilen halklar arasında Finliler (ki onların Moğol mirası bir istila sonucu değil, kalıtsal bir kalıntıdır), Macarlar ve Türkler yer alır. Finliler ve Macarlar medeniyet kurma konusunda oldukça başarılı olmuşlardır; ancak Türkler, Mustafa Kemal’e rağmen Avrupalılaşma yeteneklerini hâlâ tam anlamıyla kanıtlamış değillerdir.
H.P. Lovecraft'tan Robert E. Howard'a (8 Haziran 1932)
Bazı önemli isimler:
August Derleth
Bernard Austin Dwyer
Clark Ashton Smith
Donald Wandrei
Duane W. Rimel
E. Hoffmann Price
Frank Belknap Long
Fritz Leiber
Henry S. Whitehead
James F. Morton
Robert Bloch
Robert E. Howard
Samuel Loveman
Wilfred Blanch Talman
"Hükümetle ilgili ideallerim konusunda beni kesinlikle yanlış anlamışsınız. İnsan gelişiminden nefret etmediğini söylüyorsun, ama bu iş için uygun şekilde eğitilmiş ve ne yaptığını bilen adamlardan oluşan bir hükümet idealime alayla yaklaşıyorsun! Dahası, eğer benim hükümet idealimle yönetilseydik, senin zevklerin ve ilgi alanların yüzünden seni kazığa oturtabileceğimi ya da oturtmak isteyeceğimi söylüyorsun. Oysa bu, benim savunduğum hükümet anlayışının yapacağı, yapmak isteyeceği ya da yapılmasına izin vereceği şeylerin tam tersidir! Olgun ya da hakiki uygarlığın mutlak ilk şartı, entelektüel ve sanatsal özgürlüğün tam olmasıdır; bu yüzden kişisel düşünce ya da zevklerin hiçbir türüne hiçbir kısıtlama getirilmezdi. Zorla değiştirilen bir fikir, aslında hiç değişmemiş bir fikirdir. Hakiki bir uygarlık, kişilerin fikrini başka bir yolla değil, yalnızca hatalı görüşlere sahip kişilere hata yaptıklarını göstermek amacıyla mantıklı argümanlarla değiştirmek ister. Savunduğum faşizm türünü, şu anda var olan herhangi bir biçime göre yargılama. Her farklı medeniyetin kendi mizacına uygun farklı bir yönetime ihtiyacı vardır; Mussolini, Mustafa Kemal ve Hitler’in temsil ettiği İtalyan, Türk ve Alman biçimleri bize uygun değildir. Anglo-Saksonlara bu baskıcı sistemlerden herhangi birini kabul edecek en son kişi ben olurum." H.P. Lovecraft'tan Robert E. Howard'a (27-28Temmuz 1934)
Eserleri
Dream Cycle
Düş Döngüsü, H.P. Lovecraft tarafından 1918 ile 1932 yılları arasında yazılmış, "Düşler Âlemi" olarak bilinen geniş ve alternatif bir gerçeklikle ilgili hikâyeler grubudur:
Kutup Yıldızı
1918'de yazılıp, 1920'de amatör bir dergi olan Philosopher'da yayımlanan bu öykü Lovecraft'ın gördüğü bir rüya üzerinden yazılmıştır. William Fulwiler göre Lovecraft'ın Birinci Dünya Savalı sırasında hissettiği suçluluk, hayal kırıklığı ve işe yaramazlığı gibi duygularını yansıtan otobiyografik öyküsüdür. Poe'den ve Lord Dunsany'den esinlendiği düşünülmekte.
Beyaz Gemi
Lovecraft'ın, Lord Dunsany'nin ilk dönem hikayelerini okuduktan sonra yazmıştır. Lovecraft bir mektubunda "Sizin de çıkarsayacağınız gibi Beyaz Gemi kısmen Dunsnay üzerine yaptığım yeni çalışmalardan etkilenmiştir." diye yazar. İlk defa 1919 Kasımında United Amateur'de yayımlanmıştır.
Sarnath'ın Ölüm Hükmü
1919 Kasımında yazılan bu öyküde Fildişinden yapılmış taht'tan söz edilmesi Lord Dunsany'nin Yann Üzerinde Başıboş Günler öyküsüne yapılan bir atıf vardır. İlk defa İskoç dergisi olan The Scot'ta Haziran 1920'de yayınlanmıştır.
Ulthar'ın Kedileri
15 Haziran 1920'de yazılan bu öykü Lovecraft'ın çok sevdiği kedilere olan bir övgüsüdür. Lovecraft 21 Mayıs 1920 tarihli bir mektubunda öykünün ana hatlarını oluşturur. Dunsany'den ödünç aldığı birçok hususu, özellikle "dark wanderers'tan [Esmer Gezginler yaptığı alıntıları (benzer bir kabileden "Yann Üzerinde Başıboş Günler"de de söz edilir) belirtir. Ürkünç bir kısasa kısas intikamı ele alan öykü ilk defa Kasım 1920'de Tryout'ta yayımlanmıştır.
Celephais
1920 Kasımında yazılan ve ilk defa Raindow'un 1922 Mayıs sayısında yayımlanan bu öykü Lovecraft'ın karalama defterinde "Rüyada Bir Kentin Üzerinde Uçuş" adıyla yer alıyordu. Öykü büyük ölçüde Lord Dunsany'nin Mucizeler Kitabı'ndaki Mr. Thomas Shap'in Taç Giyme Töreni adlı öyküsünden esinlenmiştir. Öykü, rüyasında alternatif bir hayat süren birisi resmetmektedir. Öykünün ismi, Lovecraft'ın "Bilinmeyen Kadath'a Bir Düş Yolculuğu" adlı novellasında da sözü edilen kurmaca bir kentin adıdır.
Ex Oblivione
Bu düzyazı-şiir 1920 yılının sonlarında veya 1921 yılının başlarında yazıldı ve Mart 1921'de United Amateur'de Ward Phillips takma adıyla yayımlandı. Latince başlık "unutuştan" anlamına gelmekte ve anlatıcının hikayeyi unutuluş alemine geçtikten sonra anlattığına işaret etmektedir. Öykü büyük ihtimal Lovecraft'ın daha sonra bir dergiye yazdığı bir makalede ifade ettiği gibi "Unutuluştan daha iyi hiçbir şey yoktur, çünkü unutuluşta yerine getirilmemiş hiçbir istek olmaz."şeklindkei duygularını yansıtmaktadır. Öykünün temasının Lovecraft'ın, Schopenhauer üzerine okumalarından çıkardığı "hiçlik hayata tercih edilir." şeklindeki düşünce olduğu ileri sürülmüştür.
Nyarlahotep
Bu güçlü düzyazı-şiir, 1920 yılı Aralık ayının başlarında yazılmış ve ilk defa United Amateur'de yayımlanmıştır. Yarı-Mısırlı "Tanrı" Nyarlathotep bu öyküde dünyanın ve evrenin en ileri derecede kokuşmuşluğunun bir simgesi gibi görünmektedir. "Randolph Carter'in İfadesi" gibi bu öykü de büyük ölçüde bir rüyaya dayanmaktadır. O kadar çarpıcı bir rüyadır ki Lovecraft tam olarak uyanmadan öykünün bir paragrafını yazmıştır.
Iranon'un Arayışı
Lovecraft in Lord Dunsany'nin etkilerini en fazla yansıtan öykülerinden biri olan bu öykü Şubat 1921'de yazılmış, ilk olarak Gollege dergisinin 1935 Temmuz-Ağustos sayısında, sonra da 1939'da We ird Toles'da yayımlanmıştır. Öykü Aira'da bir prens olduğunu söyleyerek Teloth kentinde dolaşan altın sarısı saçlı bir delikanlıyla ilgilidir. Lovecraft bu öyküyü yazdıktan hemen sonraki bir mektubunda "Son zamanlarda dehşet kadar merhameti de içeren bir üslubu tercih ediyorum," diye yazmış, bu öyküyü o güne kadar yazdığı en müzikal ve akıcı öykü diye nitelemişse de sonraki yıllarda tatsız bulduğunu belirtmiştir. Aslında öykü Protestan ahlakına yöneltilmiş sert bir yergidir.
Başka Tanrılar
Lovecraft'in ilk dönem öykücülüğündeki açıkça Dunsany tarzı öykü lerin sonuncusu olan "Başka Tanrılar" Ağustos 1921'de yazıl-miştir. Lovecraft'ın bu öyküsü, Dunsany'nin ilk dönem eserlerinin, özellikle The Gods of Pegana (1905) ve Time and Gods'in (1906) özünü oluşturan cosmicism'i' taklit eden tek öyküsüdür. Lovecraft bu öyküsünde Pnakotic Elyazmalarından ("Kutupyıldızı"), Ulthar ve Atal'dan ("Ulthar'ın Kedileri") söz ederek daha önceki Dunsany tarzı öyküleriyle kasıtlı olarak bağlantılar kurmuştur. Dünyanın "yumuşak başlı tanrılar"ının ötesindeki "başka tanrılar"dan söz ederek Cthulhu Mitosu'nu öngördüğü ileri sürülmüştür. Öykü ilk defa Ka-sam 1933'te Fantasy Fan'da yayımlanmıştır..
Azathoth
Roman olması tasarlanan bu kısa fragman 1922 Haziranında yazılmıştır. Lovecraft bunun "Vathek-benzeri, tekinsiz bir roman" olacağını söylemiştir. Vathek, William Beckford'un 1876'da yazdığı, adını 9. Abbasi halifesi Vasık'tan alan fantastik ve korku türünde bir romandır. Lovecraft, Frank Belknap Long'a yazdığı bir mektupta kitaptan bir bölümü alıntılamış, "Gerisi Binbir Gece Masalları gibi olacak" diye ilave etmiştir. Bu fragman ilk defa 1938'de Leaves'te yayımlanmıştır..
Hypno
Bu öykü Lovecraft In Nisan 1922'de New York'a yaptığı ziyaret-ten hemen önce Mart ayında yazılmıştır. Öykü Lovecraft' in New York'ta görmüş olduğu ve muhtemelen anlatıcının arkadaşı olan tuhaf kişiye, S. L.'ye (Samuel Loveman) adanmıştır. Doğaüstü gerçekçilikle Dunsany'nin cosmicism'ini birleştiren bu incelikli öykü Uyku Duvarının Ötesinde'de açıkça görülen rüyalar yoluyla sıradan dünyadan başka âlemlere geçilebileceği temasını daha da geliştirir, Öykü ilk defa Mayıs 1923'te National Amateur'de yayımlanmıştır.
Ayın Getirdiği
Lovecraftin dört düzyazı-şiirinin sonuncusu olan bu eser 5 Haziran 1922 de yazılmıştır. Ayın esinlediği dehşete ilişkin bu biraz kapalı öykünün kaynağı Lovecraft'ın rüyalarından biridir. Öykü ilk defa Hypnos ile birlikte National Amateur'de Mayıs 1923'te yayımlan
Bilinmeyen Kadath'a Bir Düş Yolculuğu
1926 sonbaharında yazılmaya başlanmış, 22 Ocak 1927'de tamamlanan The Dream-Quest of Unknown Kadath bir novelladır ve Lovecraft'ın ölümünden sonra, 1943 yılında "Uyku Duvarının Ötesi" adlı derleme içinde Arkham House tarafından yayımlanmıştır. Hem düş döngüsü eserleri arasında hem de Randolph Carter’ın yer aldığı en uzun Lovecraft eseridir. Düş Yolculuğu korku ve fantazi öğelerini harmanlayarak, insanlığın düş kurma yetisinin kapsamını ve etkileyiciliğini yansıtan bir eserdir.
Gümüş Anahtar
Randolph Carter serisindeki "Gümüş Anahtar" 1926 sonbaharının başlarımda yazılmış olmakla birlikte "Bilinmeyen Kadath'a Düş Yolcuğu" sonrası olayları, Carter'ın düşlerin anahtarını kaybedişini anlatır. Carter, can sıkıntısı ve amaçsızlık duygusundan kaçınmak için art arda hayat tarzlarını keşfederken öykü daha çok bir alegori ya da mesel olarak okunabilir. Carter'ın çocukluğundaki eve döndüğü, öykünün son bölümü büyük ölçüde Ekim 1926'da Lovecraft'ın Rhode Island'da kendi baba evini ziyaretindeki gözlemlerine dayanmaktadır. Ocak 1929''da ilk defa Weird Tales dergisinde
Gümüş Anahtarın Açtığı Kapıların Ötesi
Öykünün çıkışı; E. Hoffman Price'ın, Lovecraft'ın "Gümüş Anahtar" hikayesine duyduğu hayranlıktandır. 1944'te yazdığı anısında Price olayı şöyle anlatmıştır: "Hikâyeyi yeniden okurken duyduğum keyfi kendisine anlattığımda, [başkarakter] Randolph Carter’ın ortadan kayboluşunun ardından neler yaşadığına dair bir devam öyküsü yazmayı önerdim." Başlangıçta ikna olmayan Lovecraft, E. Hoffman Price'ın 6000 kelimelik bir taslak (The Lord of Illusion-Yanılsanamanın Tanrıs) hazırlamasıyla ikna olur ve 1933 Nisan’ında Lovecraft, Price’ın fikirlerini ve dilinin mümkün olduğunca koruyarak 14.000 kelimelik bir versiyon kaleme aldı.
Dolayısıyla hikayenin temeli, Umr at-Tawil karakteri, matematiksel düzlemlerden bahsedilmesi ve Randolph Carter’ın zaman ve mekân boyunca farklı yönleriyle var olması gibi unsurlar, neoplatonik düşünceye, teozofi ve okült öğretilere hâkim olan Price’tan gelmektedir.
Sisler İçinde Uçurumun Kıyısında Duran Tuhaf Ev
9 Kasım 1926'da yazılan bu öykü, ilk kez 1927 Temmuz’unda Weird Tales dergisine gönderildiğinde reddedildi. 1929’da Lovecraft, W. Paul Cook’un The Recluse adlı derginin ikinci sayısında yayımlamasına izin verse de, sayının hiçbir zaman yayımlanmayacağı netleşince, hikâyeyi tekrar Weird Tales’e gönderdi ve Ekim 1931'de yayımlandı. Böylece Lovecraft 55 dolar kazanmış oldu.
Diğer Eserleri
Deliliğin Dağlarında
Şubat ve Mart 1931’de yazılmış bir novelladır. Uzunluğu gerekçesiyle Weird Tales dergisinin editörü Farnsworth Wright tarafından reddedildi. Dört yıl sonra 1936 yılının Şubat, Mart ve Nisan sayılarında Astounding Stories dergisinde bölümler hâlinde yayımlanmıştır.
Hikâye, Miskatonic Üniversitesi'nden jeolog Profesör William Dyer tarafından anlatılmaktadır. Dyer, bugüne dek gizli tutulmuş ve kimsenin bilmediği gerçekleri açıklayarak, planlanan yeni bir Antarktika keşif seferini engellemeyi umut etmektedir. Daha önce gerçekleşen bir keşif gezisinde, Dyer’ın liderliğindeki Miskatonic Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, Himalayalardan daha yüksek bir dağın ötesinde hem olağanüstü hem de dehşet verici kalıntılar ve tehlikeli bir sır keşfetmiştir.
Cthulhu’nun Çağrısı
Ağustos ve Eylül 1926'da yazdığı bu yayımlanmak için gönderdiğinde Weird Tales editörü Farnsworth Wright tarafından reddedilmiştir. Wright, hikâyeyi ancak, Lovecraft’ın arkadaşı olan yazar Donald Wandrei’nin ısrarı ve Lovecraft’ın başka bir yerde yayımlamayı düşündüğüne dair asılsız bir iddiada bulunması üzerine kabul etmiştir. Birçokları için yazılmış en iyi korku hikayelerinden birisi olarak görülse de Lovecraft’ın kendisi eseri için şunları söylemiştir: "Oldukça vasat. En kötüsü kadar kötü değil. ama ucuz ve hantal dokunuşlarla dolu."
Lovecraft'ın en yakın arkadaşların birisi olan Conan serisinin yazarı Robert E. Howard ise şu sözlerle övmüştür: "Bay Lovecraft’ın son hikâyesi ‘Cthulhu'nun Çağrısı’ gerçekten bir başyapıt; edebiyatın en yüksek başarıları arasında yer alacağından eminim. Bay Lovecraft, edebiyat dünyasında benzersiz bir konuma sahip; o, bizim yetersiz kavrayışımızın ötesindeki dünyaları kavramayı başarmıştır. Onun ufku sınırsız, hayal gücü ise kozmiktir."
1926 yılında Francis Thurston, kısa bir süre önce gizemli bir şekilde ölen büyükamcasının geride bıraktığı notları incelemeye başlar. Çok geçmeden, eski ve adı anılamaz dehşetlere tapan bir tarikatın varlığını keşfeder.
Innsmouth Üzerindeki Gölge
Kasım–Aralık 1931’de yazılmış bir korku kısa romanıdır. 1933 yılında August Derleth tarafından gizlice yayımlanmak üzere gönderildiğinde, Weird Tales dergisinin editörü Farnsworth Wright tarafından reddedildi. Wright, Derleth’e yazdığı mektupta açıklaması şuydu: “Lovecraft’ın hikâyesini okudum. Ve itiraf etmeliyim ki beni büyüledi. Ama bununla ne yapabileceğimi bilemiyorum. Bu türden bir hikâyeyi ikiye bölmek zor ve tek parça hâlinde yayımlamak için de fazla uzun.”
1935 yılının sonlarında, William L. Crawford’ın Visionary Publishing Company adlı yayınevi, Innsmouth Üzerindeki Gölge'yi kitap olarak yayımlama sürecini başlattı. Proje, Kasım 1936’da tamamlandı (yayımlanma tarihi olarak Nisan 1936 yazsa da), ancak kitapta o kadar çok dizgi hatası vardı ki Lovecraft bir düzeltme (errata sheet) ısrar etti (o da hatalıydı). Kitap, 200 ciltlik sınırlı bir baskıyla yayımlandı, bu Lovecraft’ın yaşamı boyunca yayımlanan tek kurgu kitabı oldu.
Hikayenin isimsiz kahramını, New England’da antikacılıkla ilgili bir geziye çıkan bir öğrencidir. Bir müzede egzotik bir mücevher görür ve bunun kökeninin, yakınlardaki harap durumdaki Innsmouth adlı iman kasabasına ait olduğunu öğrenir. Innsmouth’a gider ve orada rahatsız edici olaylara ve tuhaf insanlara tanıklık eder.
Karanlıktaki Fısıldayan
Lovecraft için uzun sayılacak bir sürede, 1930'un Şubatıyla Eylülü arasında yazılmış ve ilk olarak Ağustos 1931'de Weird Tales'da yayımlanmıştır. Lovecraft ilk defa VErmont'u ziyaret ettiğinde bölgenin el değmemiş güzelliğine hayran kalmış ve " Vermont- İlk İzlenim" adlı bir deneme kaleme almıştır. Bu deneme tümüyle öyküye dahil edilmiştir. Ayrıca Lovecraft üzerine çalışmalar yapan Robert M. Price göre Arthur Machen'ın Kara Mühür (1895) öyküsünden esinlenmiştir.
Hikâye, Arkham’daki Miskatonic Üniversitesi’nde edebiyat öğretmeni olan Albert N. Wilmarth tarafından anlatılır. Vermont’ta meydana gelen tarihi bir sel sırasında, nehirlerde yüzen garip varlıkların görüldüğü yönündeki haberler yerel gazetelere yansıyınca, Wilmarth bu olayların gerçekliği ve önemi üzerine süren tartışmalara dahil olur ve şüphecilerin safında yer alır. Ancak araştırmaları derinleştikçe, ıssız tepelerde yaşadığı söylenen ve bölgelerine fazla yaklaşan insanları kaçırdığına inanılan yaratıklarla ilgili eski efsaneleri gün yüzüne çıkarır.
Charles Dexter Ward Vakası
1927 yılının başlarında yazılmış, 51.500 kelimelik kısa bir romandır. Lovecraft hayattayken yayımlanamayan bu eser, ilk kez kısaltılmış hâliyle Weird Tales dergisinin Mayıs ve Temmuz 1941 sayılarında çıkmıştır. Tam metin olarak ise 1943’te Arkham House’un yayımladığı "Uyku Duvarının Ötesi" adlı derlemede yer almıştır.
1928 yılında geçen bu hikâyede, Charles Dexter Ward adlı genç bir adamın, yüzyıllar önce yaşamış ve bir büyücü olduğuna inanılan atası Joseph Curwen’a duyduğu takıntı ile onun Kabala ve simya deneylerini yeniden gerçekleştirme çabası anlatılır.
Uzaydan Gelen Renk
Lovecraft, en verimli dönemi olan 1926-1927 yılları arasında Charles Dexter Ward Vakası’nı tamamladıktan hemen sonra bu öyküyü yazmaya başladı ve Mart 1927’de bitirdi. Gerçek anlamda uzaylı, tamamen dünya dışı bir yaşam biçimi yaratmak isteyen yazar, bu hikâyede hem kurgu dışı hem de kurgu eserlerden ilham aldı; Charles Fort’un Lanetlenmişler Kitabı (1919) bu kaynaklardan biridir. Uzaydan Gelen Renk, ilk kez Eylül 1927’de Hugo Gernsback’in bilimkurgu dergisi Amazing Stories’te yayımlandı ve kısa sürede Lovecraft’ın en popüler eserlerinden biri hâline geldi. Aynı zamanda Lovecraft’ın kişisel favorisi olan bu öyküden yalnızca 25 dolar kazanabilmiştir.
Hikaye, Massachusetts’in Arkham kentinin batısındaki ıssız tepelerde, halk arasında “lanetli ova” olarak bilinen bir yerde isimsiz bir anlatıcının parçaları birleştirmesiyle anlatılır.
Dunwich Dehşeti
Lovecraft, 1928 yazında Massachusetts'te yaptığı gezinin etkisiyle bu öyküyü yazmıştır. Ayrıca Arthur Machen'ın BüyükTanrı Pan ve Algernon Blackwood'un Wendigo'sundan esinlendiği düşünülmekte. Dunwich Dehşeti, Nisan 1929’da Weird Tales dergisinin 481–508. sayfalarında yayımlanmıştır ve toplam 17.524 kelimeden oluşur.
Issız, harap ve yıkıntı içindeki Dunwich köyünde Wilbur Whateley, dengesiz ve biçimsiz bir albino olan annesi ile kimliği bilinmeyen bir babadan doğan, dehşet verici bir çocuktur. Doğumu ve hayret verici bir hızla büyümesinin ardında gizemli bir sır yatan Wilbur daha on yaşına gelmeden yetişkinliğe ulaşır. Köylüler ondan ve ailesinden uzak durur; hayvanlar ise (kötü kokusu nedeniyle) ondan korkar ve kaçar. Bu sırada büyücülükle uğraşan büyükbabası, onu karanlık ritüeller ve cadılık öğretileriyle yetiştirir. Yaşlı Whateley, sürekli olarak yeni sığırlar satın almasına rağmen sürüsü hiç artmaz, üstelik tarladaki hayvanlar gizemli, ağır yaralarla kaplı olmaları köylüler arasında gittikçe artan bir şüpheye neden olur.
Cthulhu Mitosu
Cthulhu Mitosu, HP Lovecraft ve onu ilham almış korku kurgu yazarlarının eserlerinde bulunan ortak unsurları, karakterleri, mekanları ve temaları kapsar. Terimin kendisi yazar August Derleth tarafından ortaya atılmıştır. Lovecraft'ın yaşamı ve eserlerini üzerine araştırmalar yapan ST Joshi ise Lovecraft Mitosu olarak isimlendirse de Cthulhu Mitosu adıyla günümüzde efsaneleşerek Lovecraft'ın ilk anlayışının ötesine geçmiştir. Lovecraft'ın kendisi evrenini şakayla karışık bir şekilde Yog-Sothothery diye tanımlamıştır.
Başka Tanrılar
Başka Tanrılar, ilk olarak Başka Tanrılar adlı hikayede karşımıza çıkan, dünya dışında yer alan kozmik varlıklar ve tanrılar grubudur. Günümüzde August Derleth etkisiyle Dış Tanrılar olarak da bilinmektedir.
Lovecraft şakayla karışık bir şekilde tanrıların ve kozmik varlıkların soy ağacını bir mektubunda şu şekilde açıklamıştır. Kesin olarak bir akrabalık bağları yoktur.
Azathoth
"Zamanın ötesindeki akıl sır ermez, ışıksız odalarda; iğrenç davul vuruşları ve lanetli flütlerin zayıf, tekdüze iniltileri arasında, aç kurtlar gibi kemirip duran hudutsuz şeytan-sultan Azathoth vardı." -Bilinmeyen Kadath'a Bir Düş Yolculuğu
Evrenin Kör Kaosu, İblis Sultan olarak anılan Azathoth, bilinen evrenin dışında, nihai kaosun merkezinde yer alan kör, akılsız ve şekilsiz bir varlıktır. Etrafı, boğuk ve çıldırtıcı davul vuruşları ile lanetli flütlerin tekdüze inlemeleri eşliğinde amaçsızca dans eden şekilsiz ve bilinçsiz Başka Tanrılarla çevrilidir.
"Sonunda, sıçrayıp duran dev gölgeleri, yarı-akustik bir nabız gibi yankılanan canavarca bir titreşimi ve görünmeyen bir flütün zayıf, tekdüze ezgisini duyar gibi olmuştu, ama hepsi bundan ibaretti. Gilman bu düşüncesini, Kaos’un merkezindeki kara tahtında oturup tüm zaman ve mekâna bilinçsizce hükmeden Azathoth hakkında Necronomicon’da okuduklarından kaynaklandığını düşündü." -Cadı Evindeki Düşler
Nyarlathotep
"(Nyarl)athotep, Yüce Ulak, Yuggoth'a boşluktan neşe getiren, Milyon Lütuf Bahşedilmiş olanların Babası, Azametle yürüyen..." -Karanlıktaki Fısıldayan
"Sürünen Kaos" ve "Yüce Ulak" olarak anılan Nyarlathotep, tanrıların habercisi ve ruhu olarak hareket eden, kaotik ve aldatıcı bir kozmik varlıktır. Azathoth ve hizmet ettiği bilinçsiz Başka Tanrılar’dan farklı olarak Nyarlathotep bilinçlidir ve özellikle insanlarla, onların kültürleri ve inançlarıyla yakından ilgilenir. Binlerce farklı biçime bürünebilme yeteneği sayesinde insan dünyasında kaos ve delilik yayar
"Hey! Aa-shanta ’nygh! Artık yola çık! Yeryüzü tanrılarını, bilinmeyen Kadath’taki mekânlarına geri gönder ve tüm uzaya dua et ki, binlerce diğer biçimimden biriyle karşılaşmayasın. Hoşça kal Randolph Carter, ama dikkatli ol; çünkü ben, Sürünen Kaos Nyarlathotep’im. " -Bilinmeyen Kadath'a Bir Düş Yolculuğu
İlk olarak Nyarlathotep adlı Lovecraft'ın gördüğü bir rüya sonrası yazılmış öyküde görülmüştür.
"Nyarlathotep" adını daha önce hiç duymamıştım ama ima edilen şeyi anlıyor gibiydim. Nyarlathotep, halk merkezlerinde konuşmalar yapan, gezici bir gösterici ya da bir hatip gibiydi ve sergiledikleriyle büyük bir korku ve tartışma yaratıyordu. Bu gösteriler iki bölümden oluşuyordu: ilki korkunç, belki de kehanet niteliğinde bir sinema filmi; ardından da bilimsel ve elektriksel aygıtlarla yapılan olağanüstü deneyler. Mektubu aldığımda, Nyarlathotep’in çoktan Providence’da olduğunu hatırlar gibi oldum... İnsanların onun dehşetlerinden fısıltıyla söz ettiklerini ve yanına yaklaşmamam konusunda uyardıklarını anımsıyor gibiydim. Ama Loveman'ın rüya mektubu karar vermemi sağladı... Evden çıkarken, gece boyunca korku içinde fısıldayarak tek bir yöne doğru yürüyen kalabalık gördüm. Ben de onlara katıldım; korkuyordum ama yine de o büyük, o bilinmeyen, o tarif edilemez Nyarlathotep’i görmeye ve dinlemeye can atıyordum." - Lovecraft'ın Mektubu
Yog-Sothoth
"İnsanoğlu dünyanın ne en eski, ne sonuncu efendileri olduğu, ne de hayatın ve maddenin ekseriyetinin tek başına yürüdüğü düşünülmelidir, diye metni zihninden tercüme etti Armitage. "Eskiler vardı, Eskiler varlar ve Eskiler yarın da olacaklar. Bildiğimiz uzaylarda değil, bildiğimiz uzayların arasında görkemle, azametle, boyutsuz ve tarafımızdan görünmeden yürüyorlar. Yog-Sothoth kapıyı biliyor. Yog-Sothoth kapının anahtarı ve bekçisi. Geçmiş, şimdi, gelecek hepsi Yog-Sothoth'da birdir. O, Eskilerin bir zamanlar nereden geçip geldiklerini, bir daha nereden geçeceklerini biliyor. Onların dünyanın hangi topraklarını çiğnemiş olduğunu, hala hangi topraklarını çiğnediğini ve Onlar yeryüzü üzerinde dolaşırken neden Onları kimsenin görmediğini biliyor." -Dunwic Dehşeti
Yog-Sothoth kapının anahtarı ve bekçisi olarak tanımlanan ve zaman ile mekanın ötesinde, tüm geçmiş, şimdi ve geleceği aynı anda bilen ve kapsayan, Tümün-Bir ve Birin-Tüm olduğu kozmik bir varlıktır.
"Bu müthiş büyük şaşkınlık içerisine, kısmen–Carter, parçalanmış kişiliğinden kaynaklanan dehşeti unuttu. Bu, sınırsız varlıkla benliğin Tümün-Bir, Birin- Tüm olması haliydi – sadece uzay-zaman sürekliliğine ilişkin değil, varoluşun hayali ve matematiği aşan, sınırsız, nihai ve mutlak alanının özüne hayat veren şeye ilişkin bir durumdu. Belki de, Dünya’daki bazı gizli mezheplerin gizliden gizliye Yog-Sothoth olarak adlandırdığı, daha birçok adı olan bir tanrıydı; Yuggoth kabuklularının Öteki olarak tapındığı, helezonî bulutsuların hayalperest beyinlerinin tercüme edilemez bir işaret olarak algıladığı şeydi. Yine de, Carter–suret tüm bu kavramların ne kadar eksik ve önemsiz olduğunu şimşek hızıyla kavradı." - Gümüş Anahtarın Açtığı Kapıların Ötesi
Tümün-Bir ve Birin-Tüm ilkesini yansıtan, Yog-Sothoth’un bir enkarnasyonu olan Umr at-Tawil, Nihai Kapı’nın bekçisidir; Gümüş Anahtar aracılığıyla o Kapı’ya ulaşan bilgi arayışındaki varlıklara rehberlik ederek onları Nihai Kapı'nın ardına Yog-Sothoth'a ulaşmalarını sağlar.
Shub-Niggurath
Ormanların Bin Yavrulu Kara Keçisi olarak bilinen Shub-Niggurath, şekilsiz, simsiyah bir bulut şeklinde tasvir edilir; Nug ve Yeb gibi doğurduğu sayısız yavruyla sapkın bir Astarte, yani doğurganlık figürüdür. Gizli tarikatların korkunç ayinlerinde, kara ormanlarda çağrılır; kendisine Bin Oğlaklı Keçi Ayini'yle tapılır.
"ancak bu tapınak, Her Şeyin Anası ve Adı Anılmaması Gereken’in eşi olan Shub-Niggurath’a ait bir mabede dönüştürülmüştü. Bu tanrıça, bir tür sofistike Astarte gibiydi ve ona yapılan ibadet, dindar Katolik’e son derece tiksindirici gelmişti. En az dayanabildiği şey ise, ayinleri icra edenlerin çıkardığı duygusal seslerdi, çünkü bu ırk, normalde sözlü konuşmayı çoktan bırakmıştı ve bu sesler, kulak tırmalayıcı derecede rahatsız ediciydi." Höyük
Duvarların İçindeki Sıçanlar adlı hikâyede, Exham Manastırı’nın bulunduğu yerde, Druidler döneminden bile eski bir Magna Mater’e (Büyük Ana) tarif edilemeyecek ritüellerle tapınıldığı anlatılır. Shub-Niggurath’ın o yöreye ait bir yansıması olabilir.
"Roma vatandaşlarının tapınması boş yere yasaklanan Magna Mater'ın işareti olan "DIV... OPS.. Magna Mat..." yazıları kuşkuya yer bırakmayacak denli okunabiliyordu." Duvarların İçindeki Sıçanlar
Yüce Eskiler
Dünyamızdan önce var olmuş ve insanın ortaya çıkışından çağlar önce uzak yıldızlardan gelmiş kozmik varlıklardır. Zamanın ve doğanın ötesindedirler; insanlar tarafından tanrı gibi görülseler de, tanrı değillerdir.
"Bu Yüce Eskiler," diye devam etti Castro, "sadece et ve kandan ibaret değillerdi. Bir biçimleri vardı" Cthulhu'nun Çağrısı
Cthulhu
“Sonsuza dek yatabilen ölü değildir. Ve tuhaf, uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir.” Cthulhu'nun Çağrısı
"R'lyeh'deki evinde ölü Cthulhu düş görerek bekliyor." Cthulhu'nun Çağrısı
Yüce Eski’lerden biri olan Cthulhu, Pasifik Okyanusu'nun altındaki batık şehir R'lyeh'de ölüm benzeri bir uykuda yatan, ahtapotumsu ve muazzam güce sahip kozmik bir varlıktır. Cthulhu Mezhebi üyeleri, yıldızlar doğru konuma geldiğinde Cthulhu'nun uyanacağına ve tekrar hüküm süreceğine inanırlar.
"-yüce rahip Cthulhu denizin altındaki güçlü şehir R'yleh'deki karanlık evinden yükselip dünyaya yeniden hükmedene dek gizli kalacağını söylüyorlardı. Bir gün, yıldızlar hazır olduğunda, çağnsını yapacak ve gizli mezhep onu özgürlüğüne kavuşturmak için hazır olacaktı." Cthulhu'nun Çağrısı
Nug ile Yeb
"Ufak Nug ile Yeb'e gelirsek (genel biçimlerinde sadece üç metre çapındalar) bazen biraz yıkıcı olabiliyorlar; ama bu sadece şakacı ve iyi huylu bir haşarılık. Bu ufaklıkların çevremde olmasını isterim (her ne kadar bazen ziyaretçileri ya da yoldan geçenleri eritseler ve ara sıra can sıkıcı sorulara neden olsalar da), çünkü özünde çok dost canlısı ve candan varlıklar." — H.P. Lovecraft, Willis Conover’a mektup, 1 Eylül 1936
Nug ile Yeb, genellikle “İkiz Tanrılar” olarak anılan gizemli ve kozmik varlıklardır. Yıkıcı doğalarına karşın iyi huylu ve insanların dostu olduğuna inanılmaktadır.
"Kızıl Ay Yılı’nda (von Junzt tarafından M.Ö. 173.148 olarak tahmin edilir), Ghatanothoa ve onun isimsiz tehdidine karşı ilk kez bir insan meydan okumaya cüret etti. Bu cüretkâr kâfir, Bin Yavrulu Keçi’nin bakır tapınağının koruyucusu ve Shub-Niggurath’ın Başrahibi T’yog idi. T’yog, tanrıların güçleri üzerine uzun süre düşünmüş; bu dünya ve önceki dünyaların yaşamına dair garip rüyalar ve vahiyler görmüştü. Sonunda, insanlara dost tanrıların düşmancıl olanlara karşı saf tutabileceğinden emin oldu. Shub-Niggurath, Nug ile Yeb’in yanı sıra Yılan-Tanrı Yig’in de, Ghatanothoa’nın zorbalığına ve küstahlığına karşı insanın yanında yer almaya hazır olduğuna inandı." -Aeons'tan Çıkış
Diğer Varlıklar
Nodens
"Büyük Uçurum'un Efendisi" ya da "Ak Saçlı Nodens", Lovecraft’ın yarattığı diğer kozmik varlıklardan oldukça farklıdır; Düşler Alemi'nde yaşayan ve gece-zebanilerinin ona hizmet ettiği arkaik bir tanrı figürüdür. Randolph Carter'ın, Düşler Alem'inden Uyanıklık dünyasına kaçması için yardım etmiştir.

Sekiz yaşındayken önce kimya, ardından da astronomiye ilgi duydu. Arkadaşları arasında dağıtmak üzere, The Scientific Gazette (1899–1907) ve The Rhode Island Journal of Astronomy (1903–07) adlı dergiler çıkarmaya başladı.
1904 yılında büyükbabasının ölümüyle Lovecraft ailesi ağır mali sıkıntılarla yüzleşti. Lovecraft ve annesi, gösterişli Viktorya dönemi evlerinden çıkarak küçük ve sıkışık bir yere taşınmak zorunda kaldılar. Doğduğu evi kaybetmenin derin üzüntüsünü onu intihar etmeyi düşünmeye bile sürükledi; uzun bisiklet turlarına çıkıyor ve Barrington Nehri’nin sularına dalgın dalgın bakıyordu. Ancak öğrenmenin heyecanı bu karanlık düşüncelerin üstesinden gelmeyi başardı. Fakat 1908’de, liseden mezun olmadan hemen önce, bir sinir krizi geçirdi ve diplomasız bir şekilde okuldan ayrılmak zorunda kaldı; bu yüzden Brown Üniversitesi’ne girememesi ilerleyen yıllarda duyacağı büyük bir utanç kaynağı oldu. 1908'den 1913’e kadar münzevi bir yaşamı seçen Lovecraft, astronomi ve şiir yazmak dışında başka bir şeyle pek ilgilenmedi. Bu süre boyunca kocasının ölümünün yasını hala yaşayan annesiyle patolojik bir sevgi-nefret ilişkisi geliştirmişti.

"Lovecraft, anne ve babası."
Bu münzevi yaşamdan çıkışı kendisine yakışacak bir şekilde tuhaftı; dönemin ilk "pulp" (ucuz) dergilerini okumaya başladığında, The Argosy adlı dergide Fred Jackson’ın yazdığı içi boş aşk hikâyelerine öylesine öfkelendi ki, ona saldıran bir mektup yazdı. Bu mektup 1913’te yayımlandı ve Jackson’ın hayranları arasında şiddetli tepkilere neden oldu. Böylece Lovecraft, The Argosy ve ona bağlı dergilerin mektup köşelerinde hararetli bir tartışmaya girdi; yanıtlarının çoğu Dryden ve Pope’u andıran, alaycı beyitler şeklinde yazılmıştı. Bu tartışma, Birleşik Amatör Yayıncılar Derneği (UAPA) başkanı Edward F. Daas'ın dikkatini çekti. Daas, Lovecraft’ı UAPA’ya katılmaya davet etti ve Lovecraft, 1914’ün başlarında derneğe katıldı.
Lovecraft, 1915–1923 yılları arasında The Conservative adlı kendi dergisinin on üç sayısını yayımladı; ayrıca diğer dergilere şiir ve denemelerle büyük katkıda bulundu. Zamanla UAPA’nın başkanlığını ve resmi editörlüğünü üstlendi, rakip dernek olan Ulusal Amatör Yayıncılar Derneği (NAPA)’da da kısa bir süre başkanlık yaptı. Tüm bu yaşadıkları, Lovecraft’ı verimsiz inzivadan kurtarmış olabilir; nitekim kendisi bu dönemle ilgili bunları demiştir:
"1914’te, amatörlük dünyasının şefkatli eli bana ilk kez uzatıldığında, bir canlının varabileceği en bitkisel hâle neredeyse ulaşmıştım... United (UAPA) ile birlikte yaşama yeniden tutundum; artık varlığımı fazlalık bir yükten ibaret görmüyordum. Çabalarımın bütünüyle boşuna olmadığını hissedebileceğim bir alan bulmuştum. İlk kez, sanata dair beceriksiz arayışlarımın, kayıtsız bir dünyada yitip giden zayıf çığlıklardan biraz daha fazlası olabileceğini tahayyül edebildim."
Lovecraft’ın annesi, hem zihinsel hem fiziksel durumu kötüleşince, 1919 yılında sinir krizi geçirdi ve Butler Hastanesi’ne yatırıldı; buradan tıpkı kocası gibi bir daha çıkamayacaktı, en azından ölene dek. 24 Mayıs 1921’deki ölümü, başarısız bir safra kesesi ameliyatının sonucu oldu. Annesinin kaybıyla yıkıma uğradı, ama kısa sürede toparlanarak 4 Temmuz 1921’de Boston’da düzenlenen bir amatör gazetecilik kongresine katıldı. İşte bu etkinlikte, ileride eşi olacak Sonia Greene'le tanıştı.
Ancak sorunlar çifte neredeyse hemen musallat oldu. Sonia’nın şapka dükkânı iflas etti. Lovecraft, Weird Tales’e bağlı olarak çıkarılacak bir yan derginin editörlüğünü —Chicago’ya taşınmasını gerektireceği için— reddetti. Sonia’nın sağlığı bozuldu ve bu da onun New Jersey’de bir sanatoryuma yatırılmasına neden oldu. Lovecraft iş aramaya çalıştıysa da, otuz dört yaşında ve hiçbir iş deneyimi olmayan birini işe almak isteyen pek kimse yoktu. 1 Ocak 1925’te Sonia, Cleveland’a taşınıp orada bir işe başladı; Lovecraft ise Brooklyn’in Red Hook adıyla bilinen kötü şöhretli bölgesine yakın, tek kişilik bir daireye yerleşti.
Lovecraft’ın New York’ta Frank Belknap Long, Rheinhart Kleiner ve Samuel Loveman gibi birçok arkadaşı olmasına rağmen, yalnızlığı ve şehirdeki “yabancı” kalabalıklardan ötürü giderek daha fazla depresyona girdi. Kurgularına da duygusal değişimi yansıtmaya başladı; evine duyduğu özlemden Lanetli Ev(1924), karanlık ve mizantropi temalarına yöneldiği Red Hook'ta Dehşet(1925) ve O(he-1925) gibi eserleri bu dönemde yazdı. 1926 yılının başlarında, Lovecraft özlemle andığı Providence’a dönmek için planlar yaptı. Peki, bu planlarda Sonia’nın yeri neydi? Bunu kendisi bile bilmiyordu. Ona karşı sevgisini dile getirmeye devam etse de, teyzeleri Sonia’nın Providence’a gelip bir iş kurmasını engellediğinde sessizce boyun eğdi; çünkü onların gözünde yeğenlerinin bir “esnaf kadınla” evli olması, onun onuruna sürülmüş bir lekeydi. Böylece fiilen bitmiş olan evlilikleri, 1929’da resmen sona erdi.
Lovecraft, 17 Nisan 1926’da Providence’a döndü ve Brown Üniversitesi’nin kuzeyindeki bir eve yerleşti. Bunu, 1908–1913 döneminde yaptığı gibi kendini dünyadan soyutlamak amacıyla yapmadı; aksine, hayatının son on yılı, hem bir yazar hem de bir insan olarak en olgunlaştığı ve verimli dönemi oldu. Hayatı görece sakin geçti; doğu kıyısı boyunca çeşitli tarihî yerlere birçok seyahat yaptı (Quebec, New England, Philadelphia, Charleston, St. Augustine). Cthulhu’nun Çağrısı (1926), Delilik Dağlarında (1931), Zamanın Ötesinden Gelen Gölge (1934-35) gibi önemli kurgu eserlerini bu dönemde yazdı ve Lovecraft Circle olarak bilinen önemli mektup arkadaşlarınla yazışmalarını sürdürdü. Ama en önemlisi, Lovecraft artık bir yazar olarak kimliğini tam anlamıyla bulmuştu. Bu dönemde pek çok genç yazarın kariyerini destekledi (August Derleth, Donald Wandrei, Robert Bloch, Fritz Leiber). Büyük Buhran’ın etkisiyle Roosevelt’i desteklemeye başladı ve ılımlı bir sosyalist olarak siyasi ve ekonomik konulara ilgi duydu.
Maalesef hayatının son iki ya da üç yılı büyük zorluklarla geçti. 1932’de sevgili teyzesi Lillian Delora Phillips Clark vefat etti ve 1933’te diğer teyzesi Annie Emeline Phillips Gamwell ile birlikte John Hay Kütüphanesi’nin hemen arkasındaki bir eve taşındı. Öyküleri giderek daha uzun ve karmaşık hale gelmiş, bu da satılmasını zorlaştırmıştı. Bu yüzden geçimini sağlamak için kurgu dışı eserlerin revizyonunu ve hayalet yazarlık yapmak zorunda kaldı. 1936 yılında en yakın mektup arkadaşların birisi olan Conan serisinin yazarı Robert E. Howard’ın intiharı, Lovecraft’ı derinden sarstı. Bu sırada, kendi ölümüne yol açacak hastalık olan bağırsak kanseri fazlasıyla ilerlemiş, tedavi için yapılacak pek bir şey kalmamıştı.
1936–1937 kışı boyunca artan ağrılara rağmen yaşamını sürdürmeye çalışsa da, 10 Mart 1937’de Jane Brown Memorial Hastanesi’ne yatmak zorunda kaldı ve beş gün sonra, 15 Mart’ta hayatını kaybetti. Ve 18 Mart’ta, Swan Point Mezarlığı’ndaki Phillips aile mezarlığına defnedildi.
Favori ve İlham Aldığı Yazarlar
Benim ideal tuhaf kurgu yazarım, Poe’nun atmosferik gerilimini, Dunsany’nin kozmik derinliğini ve zengin yaratıcılığına, Machen’in en derinlere dokunan imalarını ve Algernon Blackwood’un nefes kesici gerçeküstücülüğünün bir sentezi olurdu.
— Clark Ashton Smith’e mektup- 26 Mart 1931
Keşke, Poe’nun saf dehasına, Blackwood’un hayal gücü genişliğine ve Dunsany’nin büyülü üslubuna sahip tek bir yazar olabilseydi!
— August Derleth’e yazdığı mektuptan- 30 Nisan 1932
Ambrose Bierce
Algernon Blackwood
Robert W. Chambers
Walter de la Mare
Lord Dunsany
M.R. James
Arthur Machen
Gustav Meyrink
Edgar Allan Poe
M.P. Shiel
Clark Ashton Smith
Machen bir Titan, belki de yaşayan en büyük yazar. Ve onun yazdığı her şeyi okumalıyım.
Frank Belknap Long’a Mektup-3 Haziran 1923
Lovecraft Circle (Lovecraft'ın Edebi Çevresi)
Lovecraft'ın edebi çevresini ve mektup arkadaşlarını tanımlamak için adlandırılmıştır. Lovecraft'ın hayatı boyunca 100 binden fazla mektup yazdığı tahmin ediliyor.
Tarihle ilgili “ya şöyle olsaydı ne olurdu” türündeki varsayımlar son derece ilgi çekici. Ve sizin, Batı dünyasının bir Moğol istilasına uğraması durumunda ortaya çıkabilecek olası etkiler konusundaki görüşlerinizin büyük ölçüde doğru olduğunu düşünüyorum. Günümüzde, temelde Moğol kökenli olup (elbette zamanla başka soylarla karışmış olan) beyaz ırka dâhil edilen halklar arasında Finliler (ki onların Moğol mirası bir istila sonucu değil, kalıtsal bir kalıntıdır), Macarlar ve Türkler yer alır. Finliler ve Macarlar medeniyet kurma konusunda oldukça başarılı olmuşlardır; ancak Türkler, Mustafa Kemal’e rağmen Avrupalılaşma yeteneklerini hâlâ tam anlamıyla kanıtlamış değillerdir.
H.P. Lovecraft'tan Robert E. Howard'a (8 Haziran 1932)
Bazı önemli isimler:
August Derleth
Bernard Austin Dwyer
Clark Ashton Smith
Donald Wandrei
Duane W. Rimel
E. Hoffmann Price
Frank Belknap Long
Fritz Leiber
Henry S. Whitehead
James F. Morton
Robert Bloch
Robert E. Howard
Samuel Loveman
Wilfred Blanch Talman
"Hükümetle ilgili ideallerim konusunda beni kesinlikle yanlış anlamışsınız. İnsan gelişiminden nefret etmediğini söylüyorsun, ama bu iş için uygun şekilde eğitilmiş ve ne yaptığını bilen adamlardan oluşan bir hükümet idealime alayla yaklaşıyorsun! Dahası, eğer benim hükümet idealimle yönetilseydik, senin zevklerin ve ilgi alanların yüzünden seni kazığa oturtabileceğimi ya da oturtmak isteyeceğimi söylüyorsun. Oysa bu, benim savunduğum hükümet anlayışının yapacağı, yapmak isteyeceği ya da yapılmasına izin vereceği şeylerin tam tersidir! Olgun ya da hakiki uygarlığın mutlak ilk şartı, entelektüel ve sanatsal özgürlüğün tam olmasıdır; bu yüzden kişisel düşünce ya da zevklerin hiçbir türüne hiçbir kısıtlama getirilmezdi. Zorla değiştirilen bir fikir, aslında hiç değişmemiş bir fikirdir. Hakiki bir uygarlık, kişilerin fikrini başka bir yolla değil, yalnızca hatalı görüşlere sahip kişilere hata yaptıklarını göstermek amacıyla mantıklı argümanlarla değiştirmek ister. Savunduğum faşizm türünü, şu anda var olan herhangi bir biçime göre yargılama. Her farklı medeniyetin kendi mizacına uygun farklı bir yönetime ihtiyacı vardır; Mussolini, Mustafa Kemal ve Hitler’in temsil ettiği İtalyan, Türk ve Alman biçimleri bize uygun değildir. Anglo-Saksonlara bu baskıcı sistemlerden herhangi birini kabul edecek en son kişi ben olurum." H.P. Lovecraft'tan Robert E. Howard'a (27-28Temmuz 1934)
Eserleri
Dream Cycle
Düş Döngüsü, H.P. Lovecraft tarafından 1918 ile 1932 yılları arasında yazılmış, "Düşler Âlemi" olarak bilinen geniş ve alternatif bir gerçeklikle ilgili hikâyeler grubudur:
Kutup Yıldızı
1918'de yazılıp, 1920'de amatör bir dergi olan Philosopher'da yayımlanan bu öykü Lovecraft'ın gördüğü bir rüya üzerinden yazılmıştır. William Fulwiler göre Lovecraft'ın Birinci Dünya Savalı sırasında hissettiği suçluluk, hayal kırıklığı ve işe yaramazlığı gibi duygularını yansıtan otobiyografik öyküsüdür. Poe'den ve Lord Dunsany'den esinlendiği düşünülmekte.
Beyaz Gemi
Lovecraft'ın, Lord Dunsany'nin ilk dönem hikayelerini okuduktan sonra yazmıştır. Lovecraft bir mektubunda "Sizin de çıkarsayacağınız gibi Beyaz Gemi kısmen Dunsnay üzerine yaptığım yeni çalışmalardan etkilenmiştir." diye yazar. İlk defa 1919 Kasımında United Amateur'de yayımlanmıştır.
Sarnath'ın Ölüm Hükmü
1919 Kasımında yazılan bu öyküde Fildişinden yapılmış taht'tan söz edilmesi Lord Dunsany'nin Yann Üzerinde Başıboş Günler öyküsüne yapılan bir atıf vardır. İlk defa İskoç dergisi olan The Scot'ta Haziran 1920'de yayınlanmıştır.
Ulthar'ın Kedileri
15 Haziran 1920'de yazılan bu öykü Lovecraft'ın çok sevdiği kedilere olan bir övgüsüdür. Lovecraft 21 Mayıs 1920 tarihli bir mektubunda öykünün ana hatlarını oluşturur. Dunsany'den ödünç aldığı birçok hususu, özellikle "dark wanderers'tan [Esmer Gezginler yaptığı alıntıları (benzer bir kabileden "Yann Üzerinde Başıboş Günler"de de söz edilir) belirtir. Ürkünç bir kısasa kısas intikamı ele alan öykü ilk defa Kasım 1920'de Tryout'ta yayımlanmıştır.
Celephais
1920 Kasımında yazılan ve ilk defa Raindow'un 1922 Mayıs sayısında yayımlanan bu öykü Lovecraft'ın karalama defterinde "Rüyada Bir Kentin Üzerinde Uçuş" adıyla yer alıyordu. Öykü büyük ölçüde Lord Dunsany'nin Mucizeler Kitabı'ndaki Mr. Thomas Shap'in Taç Giyme Töreni adlı öyküsünden esinlenmiştir. Öykü, rüyasında alternatif bir hayat süren birisi resmetmektedir. Öykünün ismi, Lovecraft'ın "Bilinmeyen Kadath'a Bir Düş Yolculuğu" adlı novellasında da sözü edilen kurmaca bir kentin adıdır.
Ex Oblivione
Bu düzyazı-şiir 1920 yılının sonlarında veya 1921 yılının başlarında yazıldı ve Mart 1921'de United Amateur'de Ward Phillips takma adıyla yayımlandı. Latince başlık "unutuştan" anlamına gelmekte ve anlatıcının hikayeyi unutuluş alemine geçtikten sonra anlattığına işaret etmektedir. Öykü büyük ihtimal Lovecraft'ın daha sonra bir dergiye yazdığı bir makalede ifade ettiği gibi "Unutuluştan daha iyi hiçbir şey yoktur, çünkü unutuluşta yerine getirilmemiş hiçbir istek olmaz."şeklindkei duygularını yansıtmaktadır. Öykünün temasının Lovecraft'ın, Schopenhauer üzerine okumalarından çıkardığı "hiçlik hayata tercih edilir." şeklindeki düşünce olduğu ileri sürülmüştür.
Nyarlahotep
Bu güçlü düzyazı-şiir, 1920 yılı Aralık ayının başlarında yazılmış ve ilk defa United Amateur'de yayımlanmıştır. Yarı-Mısırlı "Tanrı" Nyarlathotep bu öyküde dünyanın ve evrenin en ileri derecede kokuşmuşluğunun bir simgesi gibi görünmektedir. "Randolph Carter'in İfadesi" gibi bu öykü de büyük ölçüde bir rüyaya dayanmaktadır. O kadar çarpıcı bir rüyadır ki Lovecraft tam olarak uyanmadan öykünün bir paragrafını yazmıştır.
Iranon'un Arayışı
Lovecraft in Lord Dunsany'nin etkilerini en fazla yansıtan öykülerinden biri olan bu öykü Şubat 1921'de yazılmış, ilk olarak Gollege dergisinin 1935 Temmuz-Ağustos sayısında, sonra da 1939'da We ird Toles'da yayımlanmıştır. Öykü Aira'da bir prens olduğunu söyleyerek Teloth kentinde dolaşan altın sarısı saçlı bir delikanlıyla ilgilidir. Lovecraft bu öyküyü yazdıktan hemen sonraki bir mektubunda "Son zamanlarda dehşet kadar merhameti de içeren bir üslubu tercih ediyorum," diye yazmış, bu öyküyü o güne kadar yazdığı en müzikal ve akıcı öykü diye nitelemişse de sonraki yıllarda tatsız bulduğunu belirtmiştir. Aslında öykü Protestan ahlakına yöneltilmiş sert bir yergidir.
Başka Tanrılar
Lovecraft'in ilk dönem öykücülüğündeki açıkça Dunsany tarzı öykü lerin sonuncusu olan "Başka Tanrılar" Ağustos 1921'de yazıl-miştir. Lovecraft'ın bu öyküsü, Dunsany'nin ilk dönem eserlerinin, özellikle The Gods of Pegana (1905) ve Time and Gods'in (1906) özünü oluşturan cosmicism'i' taklit eden tek öyküsüdür. Lovecraft bu öyküsünde Pnakotic Elyazmalarından ("Kutupyıldızı"), Ulthar ve Atal'dan ("Ulthar'ın Kedileri") söz ederek daha önceki Dunsany tarzı öyküleriyle kasıtlı olarak bağlantılar kurmuştur. Dünyanın "yumuşak başlı tanrılar"ının ötesindeki "başka tanrılar"dan söz ederek Cthulhu Mitosu'nu öngördüğü ileri sürülmüştür. Öykü ilk defa Ka-sam 1933'te Fantasy Fan'da yayımlanmıştır..
Azathoth
Roman olması tasarlanan bu kısa fragman 1922 Haziranında yazılmıştır. Lovecraft bunun "Vathek-benzeri, tekinsiz bir roman" olacağını söylemiştir. Vathek, William Beckford'un 1876'da yazdığı, adını 9. Abbasi halifesi Vasık'tan alan fantastik ve korku türünde bir romandır. Lovecraft, Frank Belknap Long'a yazdığı bir mektupta kitaptan bir bölümü alıntılamış, "Gerisi Binbir Gece Masalları gibi olacak" diye ilave etmiştir. Bu fragman ilk defa 1938'de Leaves'te yayımlanmıştır..
Hypno
Bu öykü Lovecraft In Nisan 1922'de New York'a yaptığı ziyaret-ten hemen önce Mart ayında yazılmıştır. Öykü Lovecraft' in New York'ta görmüş olduğu ve muhtemelen anlatıcının arkadaşı olan tuhaf kişiye, S. L.'ye (Samuel Loveman) adanmıştır. Doğaüstü gerçekçilikle Dunsany'nin cosmicism'ini birleştiren bu incelikli öykü Uyku Duvarının Ötesinde'de açıkça görülen rüyalar yoluyla sıradan dünyadan başka âlemlere geçilebileceği temasını daha da geliştirir, Öykü ilk defa Mayıs 1923'te National Amateur'de yayımlanmıştır.
Ayın Getirdiği
Lovecraftin dört düzyazı-şiirinin sonuncusu olan bu eser 5 Haziran 1922 de yazılmıştır. Ayın esinlediği dehşete ilişkin bu biraz kapalı öykünün kaynağı Lovecraft'ın rüyalarından biridir. Öykü ilk defa Hypnos ile birlikte National Amateur'de Mayıs 1923'te yayımlan
Bilinmeyen Kadath'a Bir Düş Yolculuğu
1926 sonbaharında yazılmaya başlanmış, 22 Ocak 1927'de tamamlanan The Dream-Quest of Unknown Kadath bir novelladır ve Lovecraft'ın ölümünden sonra, 1943 yılında "Uyku Duvarının Ötesi" adlı derleme içinde Arkham House tarafından yayımlanmıştır. Hem düş döngüsü eserleri arasında hem de Randolph Carter’ın yer aldığı en uzun Lovecraft eseridir. Düş Yolculuğu korku ve fantazi öğelerini harmanlayarak, insanlığın düş kurma yetisinin kapsamını ve etkileyiciliğini yansıtan bir eserdir.
Gümüş Anahtar
Randolph Carter serisindeki "Gümüş Anahtar" 1926 sonbaharının başlarımda yazılmış olmakla birlikte "Bilinmeyen Kadath'a Düş Yolcuğu" sonrası olayları, Carter'ın düşlerin anahtarını kaybedişini anlatır. Carter, can sıkıntısı ve amaçsızlık duygusundan kaçınmak için art arda hayat tarzlarını keşfederken öykü daha çok bir alegori ya da mesel olarak okunabilir. Carter'ın çocukluğundaki eve döndüğü, öykünün son bölümü büyük ölçüde Ekim 1926'da Lovecraft'ın Rhode Island'da kendi baba evini ziyaretindeki gözlemlerine dayanmaktadır. Ocak 1929''da ilk defa Weird Tales dergisinde
Gümüş Anahtarın Açtığı Kapıların Ötesi
Öykünün çıkışı; E. Hoffman Price'ın, Lovecraft'ın "Gümüş Anahtar" hikayesine duyduğu hayranlıktandır. 1944'te yazdığı anısında Price olayı şöyle anlatmıştır: "Hikâyeyi yeniden okurken duyduğum keyfi kendisine anlattığımda, [başkarakter] Randolph Carter’ın ortadan kayboluşunun ardından neler yaşadığına dair bir devam öyküsü yazmayı önerdim." Başlangıçta ikna olmayan Lovecraft, E. Hoffman Price'ın 6000 kelimelik bir taslak (The Lord of Illusion-Yanılsanamanın Tanrıs) hazırlamasıyla ikna olur ve 1933 Nisan’ında Lovecraft, Price’ın fikirlerini ve dilinin mümkün olduğunca koruyarak 14.000 kelimelik bir versiyon kaleme aldı.
Dolayısıyla hikayenin temeli, Umr at-Tawil karakteri, matematiksel düzlemlerden bahsedilmesi ve Randolph Carter’ın zaman ve mekân boyunca farklı yönleriyle var olması gibi unsurlar, neoplatonik düşünceye, teozofi ve okült öğretilere hâkim olan Price’tan gelmektedir.
Sisler İçinde Uçurumun Kıyısında Duran Tuhaf Ev
9 Kasım 1926'da yazılan bu öykü, ilk kez 1927 Temmuz’unda Weird Tales dergisine gönderildiğinde reddedildi. 1929’da Lovecraft, W. Paul Cook’un The Recluse adlı derginin ikinci sayısında yayımlamasına izin verse de, sayının hiçbir zaman yayımlanmayacağı netleşince, hikâyeyi tekrar Weird Tales’e gönderdi ve Ekim 1931'de yayımlandı. Böylece Lovecraft 55 dolar kazanmış oldu.
Diğer Eserleri
Deliliğin Dağlarında
Şubat ve Mart 1931’de yazılmış bir novelladır. Uzunluğu gerekçesiyle Weird Tales dergisinin editörü Farnsworth Wright tarafından reddedildi. Dört yıl sonra 1936 yılının Şubat, Mart ve Nisan sayılarında Astounding Stories dergisinde bölümler hâlinde yayımlanmıştır.
Hikâye, Miskatonic Üniversitesi'nden jeolog Profesör William Dyer tarafından anlatılmaktadır. Dyer, bugüne dek gizli tutulmuş ve kimsenin bilmediği gerçekleri açıklayarak, planlanan yeni bir Antarktika keşif seferini engellemeyi umut etmektedir. Daha önce gerçekleşen bir keşif gezisinde, Dyer’ın liderliğindeki Miskatonic Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, Himalayalardan daha yüksek bir dağın ötesinde hem olağanüstü hem de dehşet verici kalıntılar ve tehlikeli bir sır keşfetmiştir.
Cthulhu’nun Çağrısı
Ağustos ve Eylül 1926'da yazdığı bu yayımlanmak için gönderdiğinde Weird Tales editörü Farnsworth Wright tarafından reddedilmiştir. Wright, hikâyeyi ancak, Lovecraft’ın arkadaşı olan yazar Donald Wandrei’nin ısrarı ve Lovecraft’ın başka bir yerde yayımlamayı düşündüğüne dair asılsız bir iddiada bulunması üzerine kabul etmiştir. Birçokları için yazılmış en iyi korku hikayelerinden birisi olarak görülse de Lovecraft’ın kendisi eseri için şunları söylemiştir: "Oldukça vasat. En kötüsü kadar kötü değil. ama ucuz ve hantal dokunuşlarla dolu."
Lovecraft'ın en yakın arkadaşların birisi olan Conan serisinin yazarı Robert E. Howard ise şu sözlerle övmüştür: "Bay Lovecraft’ın son hikâyesi ‘Cthulhu'nun Çağrısı’ gerçekten bir başyapıt; edebiyatın en yüksek başarıları arasında yer alacağından eminim. Bay Lovecraft, edebiyat dünyasında benzersiz bir konuma sahip; o, bizim yetersiz kavrayışımızın ötesindeki dünyaları kavramayı başarmıştır. Onun ufku sınırsız, hayal gücü ise kozmiktir."
1926 yılında Francis Thurston, kısa bir süre önce gizemli bir şekilde ölen büyükamcasının geride bıraktığı notları incelemeye başlar. Çok geçmeden, eski ve adı anılamaz dehşetlere tapan bir tarikatın varlığını keşfeder.
Innsmouth Üzerindeki Gölge
Kasım–Aralık 1931’de yazılmış bir korku kısa romanıdır. 1933 yılında August Derleth tarafından gizlice yayımlanmak üzere gönderildiğinde, Weird Tales dergisinin editörü Farnsworth Wright tarafından reddedildi. Wright, Derleth’e yazdığı mektupta açıklaması şuydu: “Lovecraft’ın hikâyesini okudum. Ve itiraf etmeliyim ki beni büyüledi. Ama bununla ne yapabileceğimi bilemiyorum. Bu türden bir hikâyeyi ikiye bölmek zor ve tek parça hâlinde yayımlamak için de fazla uzun.”
1935 yılının sonlarında, William L. Crawford’ın Visionary Publishing Company adlı yayınevi, Innsmouth Üzerindeki Gölge'yi kitap olarak yayımlama sürecini başlattı. Proje, Kasım 1936’da tamamlandı (yayımlanma tarihi olarak Nisan 1936 yazsa da), ancak kitapta o kadar çok dizgi hatası vardı ki Lovecraft bir düzeltme (errata sheet) ısrar etti (o da hatalıydı). Kitap, 200 ciltlik sınırlı bir baskıyla yayımlandı, bu Lovecraft’ın yaşamı boyunca yayımlanan tek kurgu kitabı oldu.
Hikayenin isimsiz kahramını, New England’da antikacılıkla ilgili bir geziye çıkan bir öğrencidir. Bir müzede egzotik bir mücevher görür ve bunun kökeninin, yakınlardaki harap durumdaki Innsmouth adlı iman kasabasına ait olduğunu öğrenir. Innsmouth’a gider ve orada rahatsız edici olaylara ve tuhaf insanlara tanıklık eder.
Karanlıktaki Fısıldayan
Lovecraft için uzun sayılacak bir sürede, 1930'un Şubatıyla Eylülü arasında yazılmış ve ilk olarak Ağustos 1931'de Weird Tales'da yayımlanmıştır. Lovecraft ilk defa VErmont'u ziyaret ettiğinde bölgenin el değmemiş güzelliğine hayran kalmış ve " Vermont- İlk İzlenim" adlı bir deneme kaleme almıştır. Bu deneme tümüyle öyküye dahil edilmiştir. Ayrıca Lovecraft üzerine çalışmalar yapan Robert M. Price göre Arthur Machen'ın Kara Mühür (1895) öyküsünden esinlenmiştir.
Hikâye, Arkham’daki Miskatonic Üniversitesi’nde edebiyat öğretmeni olan Albert N. Wilmarth tarafından anlatılır. Vermont’ta meydana gelen tarihi bir sel sırasında, nehirlerde yüzen garip varlıkların görüldüğü yönündeki haberler yerel gazetelere yansıyınca, Wilmarth bu olayların gerçekliği ve önemi üzerine süren tartışmalara dahil olur ve şüphecilerin safında yer alır. Ancak araştırmaları derinleştikçe, ıssız tepelerde yaşadığı söylenen ve bölgelerine fazla yaklaşan insanları kaçırdığına inanılan yaratıklarla ilgili eski efsaneleri gün yüzüne çıkarır.
Charles Dexter Ward Vakası
1927 yılının başlarında yazılmış, 51.500 kelimelik kısa bir romandır. Lovecraft hayattayken yayımlanamayan bu eser, ilk kez kısaltılmış hâliyle Weird Tales dergisinin Mayıs ve Temmuz 1941 sayılarında çıkmıştır. Tam metin olarak ise 1943’te Arkham House’un yayımladığı "Uyku Duvarının Ötesi" adlı derlemede yer almıştır.
1928 yılında geçen bu hikâyede, Charles Dexter Ward adlı genç bir adamın, yüzyıllar önce yaşamış ve bir büyücü olduğuna inanılan atası Joseph Curwen’a duyduğu takıntı ile onun Kabala ve simya deneylerini yeniden gerçekleştirme çabası anlatılır.
Uzaydan Gelen Renk
Lovecraft, en verimli dönemi olan 1926-1927 yılları arasında Charles Dexter Ward Vakası’nı tamamladıktan hemen sonra bu öyküyü yazmaya başladı ve Mart 1927’de bitirdi. Gerçek anlamda uzaylı, tamamen dünya dışı bir yaşam biçimi yaratmak isteyen yazar, bu hikâyede hem kurgu dışı hem de kurgu eserlerden ilham aldı; Charles Fort’un Lanetlenmişler Kitabı (1919) bu kaynaklardan biridir. Uzaydan Gelen Renk, ilk kez Eylül 1927’de Hugo Gernsback’in bilimkurgu dergisi Amazing Stories’te yayımlandı ve kısa sürede Lovecraft’ın en popüler eserlerinden biri hâline geldi. Aynı zamanda Lovecraft’ın kişisel favorisi olan bu öyküden yalnızca 25 dolar kazanabilmiştir.
Hikaye, Massachusetts’in Arkham kentinin batısındaki ıssız tepelerde, halk arasında “lanetli ova” olarak bilinen bir yerde isimsiz bir anlatıcının parçaları birleştirmesiyle anlatılır.
Dunwich Dehşeti
Lovecraft, 1928 yazında Massachusetts'te yaptığı gezinin etkisiyle bu öyküyü yazmıştır. Ayrıca Arthur Machen'ın BüyükTanrı Pan ve Algernon Blackwood'un Wendigo'sundan esinlendiği düşünülmekte. Dunwich Dehşeti, Nisan 1929’da Weird Tales dergisinin 481–508. sayfalarında yayımlanmıştır ve toplam 17.524 kelimeden oluşur.
Issız, harap ve yıkıntı içindeki Dunwich köyünde Wilbur Whateley, dengesiz ve biçimsiz bir albino olan annesi ile kimliği bilinmeyen bir babadan doğan, dehşet verici bir çocuktur. Doğumu ve hayret verici bir hızla büyümesinin ardında gizemli bir sır yatan Wilbur daha on yaşına gelmeden yetişkinliğe ulaşır. Köylüler ondan ve ailesinden uzak durur; hayvanlar ise (kötü kokusu nedeniyle) ondan korkar ve kaçar. Bu sırada büyücülükle uğraşan büyükbabası, onu karanlık ritüeller ve cadılık öğretileriyle yetiştirir. Yaşlı Whateley, sürekli olarak yeni sığırlar satın almasına rağmen sürüsü hiç artmaz, üstelik tarladaki hayvanlar gizemli, ağır yaralarla kaplı olmaları köylüler arasında gittikçe artan bir şüpheye neden olur.
Cthulhu Mitosu
Cthulhu Mitosu, HP Lovecraft ve onu ilham almış korku kurgu yazarlarının eserlerinde bulunan ortak unsurları, karakterleri, mekanları ve temaları kapsar. Terimin kendisi yazar August Derleth tarafından ortaya atılmıştır. Lovecraft'ın yaşamı ve eserlerini üzerine araştırmalar yapan ST Joshi ise Lovecraft Mitosu olarak isimlendirse de Cthulhu Mitosu adıyla günümüzde efsaneleşerek Lovecraft'ın ilk anlayışının ötesine geçmiştir. Lovecraft'ın kendisi evrenini şakayla karışık bir şekilde Yog-Sothothery diye tanımlamıştır.
Başka Tanrılar
Başka Tanrılar, ilk olarak Başka Tanrılar adlı hikayede karşımıza çıkan, dünya dışında yer alan kozmik varlıklar ve tanrılar grubudur. Günümüzde August Derleth etkisiyle Dış Tanrılar olarak da bilinmektedir.
Lovecraft şakayla karışık bir şekilde tanrıların ve kozmik varlıkların soy ağacını bir mektubunda şu şekilde açıklamıştır. Kesin olarak bir akrabalık bağları yoktur.
" Selam sana, Jüpiter’in soyundan gelen!
Bir faninin alçakgönüllülüğüyle, yıldırımların koruduğu tahtının önünde diz çöküyorum!
Ben kimim ki, antik Okeanos’un, bulutdelen İda’nın, Zafer Tanrıçası Venüs’ün ve Dindar Aeneas’ın soyuyla üstünlük yarışına gireyim?
Ne yazık ki ardımda yalnızca iblisler var.
İşte sürünen Kaos’tan bana kalan miras:" - 27 Nisan 1933 Lovecraft'ın bir mektubundan"
Bir faninin alçakgönüllülüğüyle, yıldırımların koruduğu tahtının önünde diz çöküyorum!
Ben kimim ki, antik Okeanos’un, bulutdelen İda’nın, Zafer Tanrıçası Venüs’ün ve Dindar Aeneas’ın soyuyla üstünlük yarışına gireyim?
Ne yazık ki ardımda yalnızca iblisler var.
İşte sürünen Kaos’tan bana kalan miras:" - 27 Nisan 1933 Lovecraft'ın bir mektubundan"

Azathoth
"Zamanın ötesindeki akıl sır ermez, ışıksız odalarda; iğrenç davul vuruşları ve lanetli flütlerin zayıf, tekdüze iniltileri arasında, aç kurtlar gibi kemirip duran hudutsuz şeytan-sultan Azathoth vardı." -Bilinmeyen Kadath'a Bir Düş Yolculuğu

Evrenin Kör Kaosu, İblis Sultan olarak anılan Azathoth, bilinen evrenin dışında, nihai kaosun merkezinde yer alan kör, akılsız ve şekilsiz bir varlıktır. Etrafı, boğuk ve çıldırtıcı davul vuruşları ile lanetli flütlerin tekdüze inlemeleri eşliğinde amaçsızca dans eden şekilsiz ve bilinçsiz Başka Tanrılarla çevrilidir.
"Sonunda, sıçrayıp duran dev gölgeleri, yarı-akustik bir nabız gibi yankılanan canavarca bir titreşimi ve görünmeyen bir flütün zayıf, tekdüze ezgisini duyar gibi olmuştu, ama hepsi bundan ibaretti. Gilman bu düşüncesini, Kaos’un merkezindeki kara tahtında oturup tüm zaman ve mekâna bilinçsizce hükmeden Azathoth hakkında Necronomicon’da okuduklarından kaynaklandığını düşündü." -Cadı Evindeki Düşler
Nyarlathotep
"(Nyarl)athotep, Yüce Ulak, Yuggoth'a boşluktan neşe getiren, Milyon Lütuf Bahşedilmiş olanların Babası, Azametle yürüyen..." -Karanlıktaki Fısıldayan

"Sürünen Kaos" ve "Yüce Ulak" olarak anılan Nyarlathotep, tanrıların habercisi ve ruhu olarak hareket eden, kaotik ve aldatıcı bir kozmik varlıktır. Azathoth ve hizmet ettiği bilinçsiz Başka Tanrılar’dan farklı olarak Nyarlathotep bilinçlidir ve özellikle insanlarla, onların kültürleri ve inançlarıyla yakından ilgilenir. Binlerce farklı biçime bürünebilme yeteneği sayesinde insan dünyasında kaos ve delilik yayar
"Hey! Aa-shanta ’nygh! Artık yola çık! Yeryüzü tanrılarını, bilinmeyen Kadath’taki mekânlarına geri gönder ve tüm uzaya dua et ki, binlerce diğer biçimimden biriyle karşılaşmayasın. Hoşça kal Randolph Carter, ama dikkatli ol; çünkü ben, Sürünen Kaos Nyarlathotep’im. " -Bilinmeyen Kadath'a Bir Düş Yolculuğu
İlk olarak Nyarlathotep adlı Lovecraft'ın gördüğü bir rüya sonrası yazılmış öyküde görülmüştür.
"Nyarlathotep" adını daha önce hiç duymamıştım ama ima edilen şeyi anlıyor gibiydim. Nyarlathotep, halk merkezlerinde konuşmalar yapan, gezici bir gösterici ya da bir hatip gibiydi ve sergiledikleriyle büyük bir korku ve tartışma yaratıyordu. Bu gösteriler iki bölümden oluşuyordu: ilki korkunç, belki de kehanet niteliğinde bir sinema filmi; ardından da bilimsel ve elektriksel aygıtlarla yapılan olağanüstü deneyler. Mektubu aldığımda, Nyarlathotep’in çoktan Providence’da olduğunu hatırlar gibi oldum... İnsanların onun dehşetlerinden fısıltıyla söz ettiklerini ve yanına yaklaşmamam konusunda uyardıklarını anımsıyor gibiydim. Ama Loveman'ın rüya mektubu karar vermemi sağladı... Evden çıkarken, gece boyunca korku içinde fısıldayarak tek bir yöne doğru yürüyen kalabalık gördüm. Ben de onlara katıldım; korkuyordum ama yine de o büyük, o bilinmeyen, o tarif edilemez Nyarlathotep’i görmeye ve dinlemeye can atıyordum." - Lovecraft'ın Mektubu
Yog-Sothoth
"İnsanoğlu dünyanın ne en eski, ne sonuncu efendileri olduğu, ne de hayatın ve maddenin ekseriyetinin tek başına yürüdüğü düşünülmelidir, diye metni zihninden tercüme etti Armitage. "Eskiler vardı, Eskiler varlar ve Eskiler yarın da olacaklar. Bildiğimiz uzaylarda değil, bildiğimiz uzayların arasında görkemle, azametle, boyutsuz ve tarafımızdan görünmeden yürüyorlar. Yog-Sothoth kapıyı biliyor. Yog-Sothoth kapının anahtarı ve bekçisi. Geçmiş, şimdi, gelecek hepsi Yog-Sothoth'da birdir. O, Eskilerin bir zamanlar nereden geçip geldiklerini, bir daha nereden geçeceklerini biliyor. Onların dünyanın hangi topraklarını çiğnemiş olduğunu, hala hangi topraklarını çiğnediğini ve Onlar yeryüzü üzerinde dolaşırken neden Onları kimsenin görmediğini biliyor." -Dunwic Dehşeti

Yog-Sothoth kapının anahtarı ve bekçisi olarak tanımlanan ve zaman ile mekanın ötesinde, tüm geçmiş, şimdi ve geleceği aynı anda bilen ve kapsayan, Tümün-Bir ve Birin-Tüm olduğu kozmik bir varlıktır.
"Bu müthiş büyük şaşkınlık içerisine, kısmen–Carter, parçalanmış kişiliğinden kaynaklanan dehşeti unuttu. Bu, sınırsız varlıkla benliğin Tümün-Bir, Birin- Tüm olması haliydi – sadece uzay-zaman sürekliliğine ilişkin değil, varoluşun hayali ve matematiği aşan, sınırsız, nihai ve mutlak alanının özüne hayat veren şeye ilişkin bir durumdu. Belki de, Dünya’daki bazı gizli mezheplerin gizliden gizliye Yog-Sothoth olarak adlandırdığı, daha birçok adı olan bir tanrıydı; Yuggoth kabuklularının Öteki olarak tapındığı, helezonî bulutsuların hayalperest beyinlerinin tercüme edilemez bir işaret olarak algıladığı şeydi. Yine de, Carter–suret tüm bu kavramların ne kadar eksik ve önemsiz olduğunu şimşek hızıyla kavradı." - Gümüş Anahtarın Açtığı Kapıların Ötesi
Tümün-Bir ve Birin-Tüm ilkesini yansıtan, Yog-Sothoth’un bir enkarnasyonu olan Umr at-Tawil, Nihai Kapı’nın bekçisidir; Gümüş Anahtar aracılığıyla o Kapı’ya ulaşan bilgi arayışındaki varlıklara rehberlik ederek onları Nihai Kapı'nın ardına Yog-Sothoth'a ulaşmalarını sağlar.

Shub-Niggurath

Ormanların Bin Yavrulu Kara Keçisi olarak bilinen Shub-Niggurath, şekilsiz, simsiyah bir bulut şeklinde tasvir edilir; Nug ve Yeb gibi doğurduğu sayısız yavruyla sapkın bir Astarte, yani doğurganlık figürüdür. Gizli tarikatların korkunç ayinlerinde, kara ormanlarda çağrılır; kendisine Bin Oğlaklı Keçi Ayini'yle tapılır.
"ancak bu tapınak, Her Şeyin Anası ve Adı Anılmaması Gereken’in eşi olan Shub-Niggurath’a ait bir mabede dönüştürülmüştü. Bu tanrıça, bir tür sofistike Astarte gibiydi ve ona yapılan ibadet, dindar Katolik’e son derece tiksindirici gelmişti. En az dayanabildiği şey ise, ayinleri icra edenlerin çıkardığı duygusal seslerdi, çünkü bu ırk, normalde sözlü konuşmayı çoktan bırakmıştı ve bu sesler, kulak tırmalayıcı derecede rahatsız ediciydi." Höyük
Duvarların İçindeki Sıçanlar adlı hikâyede, Exham Manastırı’nın bulunduğu yerde, Druidler döneminden bile eski bir Magna Mater’e (Büyük Ana) tarif edilemeyecek ritüellerle tapınıldığı anlatılır. Shub-Niggurath’ın o yöreye ait bir yansıması olabilir.
"Roma vatandaşlarının tapınması boş yere yasaklanan Magna Mater'ın işareti olan "DIV... OPS.. Magna Mat..." yazıları kuşkuya yer bırakmayacak denli okunabiliyordu." Duvarların İçindeki Sıçanlar
Yüce Eskiler

Dünyamızdan önce var olmuş ve insanın ortaya çıkışından çağlar önce uzak yıldızlardan gelmiş kozmik varlıklardır. Zamanın ve doğanın ötesindedirler; insanlar tarafından tanrı gibi görülseler de, tanrı değillerdir.
"Bu Yüce Eskiler," diye devam etti Castro, "sadece et ve kandan ibaret değillerdi. Bir biçimleri vardı" Cthulhu'nun Çağrısı
Cthulhu
“Sonsuza dek yatabilen ölü değildir. Ve tuhaf, uzak zamanlarda ölüm bile ölebilir.” Cthulhu'nun Çağrısı

"R'lyeh'deki evinde ölü Cthulhu düş görerek bekliyor." Cthulhu'nun Çağrısı
Yüce Eski’lerden biri olan Cthulhu, Pasifik Okyanusu'nun altındaki batık şehir R'lyeh'de ölüm benzeri bir uykuda yatan, ahtapotumsu ve muazzam güce sahip kozmik bir varlıktır. Cthulhu Mezhebi üyeleri, yıldızlar doğru konuma geldiğinde Cthulhu'nun uyanacağına ve tekrar hüküm süreceğine inanırlar.
"-yüce rahip Cthulhu denizin altındaki güçlü şehir R'yleh'deki karanlık evinden yükselip dünyaya yeniden hükmedene dek gizli kalacağını söylüyorlardı. Bir gün, yıldızlar hazır olduğunda, çağnsını yapacak ve gizli mezhep onu özgürlüğüne kavuşturmak için hazır olacaktı." Cthulhu'nun Çağrısı
Nug ile Yeb

"Ufak Nug ile Yeb'e gelirsek (genel biçimlerinde sadece üç metre çapındalar) bazen biraz yıkıcı olabiliyorlar; ama bu sadece şakacı ve iyi huylu bir haşarılık. Bu ufaklıkların çevremde olmasını isterim (her ne kadar bazen ziyaretçileri ya da yoldan geçenleri eritseler ve ara sıra can sıkıcı sorulara neden olsalar da), çünkü özünde çok dost canlısı ve candan varlıklar." — H.P. Lovecraft, Willis Conover’a mektup, 1 Eylül 1936
Nug ile Yeb, genellikle “İkiz Tanrılar” olarak anılan gizemli ve kozmik varlıklardır. Yıkıcı doğalarına karşın iyi huylu ve insanların dostu olduğuna inanılmaktadır.
"Kızıl Ay Yılı’nda (von Junzt tarafından M.Ö. 173.148 olarak tahmin edilir), Ghatanothoa ve onun isimsiz tehdidine karşı ilk kez bir insan meydan okumaya cüret etti. Bu cüretkâr kâfir, Bin Yavrulu Keçi’nin bakır tapınağının koruyucusu ve Shub-Niggurath’ın Başrahibi T’yog idi. T’yog, tanrıların güçleri üzerine uzun süre düşünmüş; bu dünya ve önceki dünyaların yaşamına dair garip rüyalar ve vahiyler görmüştü. Sonunda, insanlara dost tanrıların düşmancıl olanlara karşı saf tutabileceğinden emin oldu. Shub-Niggurath, Nug ile Yeb’in yanı sıra Yılan-Tanrı Yig’in de, Ghatanothoa’nın zorbalığına ve küstahlığına karşı insanın yanında yer almaya hazır olduğuna inandı." -Aeons'tan Çıkış
Diğer Varlıklar
Nodens

"Büyük Uçurum'un Efendisi" ya da "Ak Saçlı Nodens", Lovecraft’ın yarattığı diğer kozmik varlıklardan oldukça farklıdır; Düşler Alemi'nde yaşayan ve gece-zebanilerinin ona hizmet ettiği arkaik bir tanrı figürüdür. Randolph Carter'ın, Düşler Alem'inden Uyanıklık dünyasına kaçması için yardım etmiştir.
Son düzenleme: