Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Korsanfan.Com - One Piece Türkiye
Neler yeni

Franz Reichelt - (Uçan Terzi)



Franz Reichelt, aynı zamanda Frantz ya da François Reichelt olarak da bilinen (16 Ekim 1878 - 4 Şubat 1912), Avusturya-Macaristan doğumlu Fransız terzi, mucit ve paraşütle atlama öncüsüdür.
"Uçan Terzi" lakabıyla tanınan Reichelt, havacılık tarihine trajik bir şekilde damgasını vuran bir figürdür. En çok, kendi tasarladığı giyilebilir paraşütle Eyfel Kulesi'nden atlayarak hayatını kaybetmesiyle hatırlanır.

Hayatı ve Erken Dönemi




Franz Karl Reichelt, 16 Ekim 1878’de, o dönemde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na bağlı Bohemya Krallığı’ndaki Wegstädtl (bugünkü Štětí, Çek Cumhuriyeti) kasabasında doğdu. Ailesi, Josef Reichelt ve Katharina Gauger, Alman kökenli bir aileydi ve bölgedeki Almanca konuşan topluluğun bir parçasıydı. Reichelt’in çocukluğu ve eğitimi hakkında çok fazla detay bilinmese de, dönemin Bohemya’sında erkek çocuklar için zorunlu olan temel eğitimi aldığı ve muhtemelen genç yaşta terzilik mesleğine çırak olarak başladığı düşünülmektedir. Terzilik, o dönemde yetkinlik gerektiren saygın bir meslekti ve Reichelt bu alanda becerilerini geliştirdi.1898 yılında, 20 yaşındayken Paris’e taşındı ve burada terzi olarak çalışmaya başladı. 1907’de Paris’in Opera bölgesine yakın Rue Gaillon 8 numarada bir apartman dairesi kiraladı ve çoğunlukla Paris’e seyahat eden Avusturyalı müşterilere hitap eden başarılı bir terzi dükkânı açtı. 1909 yılında Fransız vatandaşlığına geçti ve adını “François” olarak
Fransızcalaştırdı. Reichelt’in bekar olduğu ve Paris’te yalnız yaşadığı bilinmektedir; bazı kaynaklar bir kız kardeşinin de Fransa’ya taşındığını ve bir kuyumcuyla evlendiğini belirtse de, bu konuda çelişkili bilgiler vardır.

Havacılık Tutkusu ve Paraşüt Tasarımı

Reichelt’in paraşütle ilgilenmesi, 20. yüzyılın başlarında havacılığın hızla geliştiği bir dönemde, uçak ve balon kazalarındaki ölümcül sonuçların artmasıyla başladı. 1910’lu yıllarda uçaklar henüz yeni bir teknolojiydi ve pilotların kaza anında hayatta kalmasını sağlayacak güvenlik ekipmanları bulunmuyordu. Reichelt, bu soruna çözüm bulmak için havacıların giyebileceği, katlanabilir ve pratik bir paraşüt tasarlamaya karar verdi. Amacı, pilotların uçaklarını terk etmek zorunda kaldıklarında hayatta kalmasını sağlayacak bir “paraşüt takımı” geliştirmekti.Reichelt, Temmuz 1910’dan itibaren “paraşüt takımı” adını verdiği bir tasarım üzerinde çalışmaya başladı. Bu tasarım, normal bir havacı üniformasından çok daha hantal olmayan, birkaç çubuk, ipek kanopi ve az miktarda kauçuk içeren bir giysiydi.

İlk prototipi, yaklaşık 6 metrekare yüzey alanına sahip ve 70 kilogram ağırlığındaydı. Reichelt, bu tasarımı ilk olarak mankenler üzerinde test etti ve Paris’teki apartmanının beşinci katından yaptığı erken testlerde mankenler yere hafifçe iniyordu. Bu başarılar onu cesaretlendirdi, ancak sonraki testlerde aynı başarıyı tekrarlayamadı.Reichelt, tasarımı için Fransa’nın önde gelen havacılık kuruluşu La Ligue Aérienne’e (Aéro-Club de France bünyesinde) başvurdu, ancak yetkililer paraşütün kanopisinin zayıf olduğunu belirterek testi reddetti ve Reichelt’i bu çalışmaya devam etmemesi konusunda uyardı.

Buna rağmen Reichelt pes etmedi ve Rue Gaillon’daki atölyesinde mankenlerle testlere devam etti. Ancak bu testler genellikle başarısızlıkla sonuçlandı; mankenler yere sert bir şekilde çarpıyordu.1911’de Albay Lalance, havacılar için 25 kilogramdan hafif bir güvenlik paraşütü geliştirilmesi için 10.000 frank ödüllü bir yarışma düzenledi. Reichelt, bu yarışmaya katılmak için tasarımını geliştirdi, paraşütün yüzey alanını 12 metrekareye çıkararak ağırlığını azalttı. Ancak testler hala başarısızdı. Reichelt, başarısızlıklarını düşme mesafesinin yetersizliğine bağlıyor ve daha yüksek bir platformdan test yaparsa paraşütünün işe yarayacağına inanıyordu.

Eyfel Kulesi Deneyi ve Trajik Son



Reichelt, tasarımını kanıtlamak için Paris’teki Eyfel Kulesi’nden test yapma izni almak amacıyla Paris Emniyet Müdürlüğü’ne defalarca dilekçe verdi. Eyfel Kulesi, o dönemde dünyanın en yüksek yapılarından biriydi ve Reichelt, 57 metre yüksekliğindeki ilk platformun paraşütünün etkinliğini göstermek için ideal olduğunu düşünüyordu. Başlangıçta izin talepleri reddedilse de, 1912’nin başında nihayet izin almayı başardı. Ancak izin, yalnızca mankenlerle test yapılması şartıyla verilmişti.4 Şubat 1912 Pazar sabahı, Reichelt iki arkadaşıyla birlikte Eyfel Kulesi’ne geldi. Hava sıfır derece civarındaydı ve zemin donmuştu. Reichelt, kendi tasarladığı paraşüt takımını giymişti; bu takım, hareketleri kısıtlamayan ve kolların haç şeklinde açılmasıyla paraşütün açılmasını sağlayan bir tasarımdı. Basın mensupları ve bir grup meraklı, deneyi izlemek için toplanmıştı. Ancak Reichelt, o sabah manken kullanmak yerine bizzat kendisinin atlayacağını açıkladı. Bu karar, hem arkadaşlarını hem de orada bulunanları şoke etti.

Arkadaşları ve bir güvenlik görevlisi, Reichelt’i bu fikirden vazgeçirmeye çalıştı, ancak o kararlıydı. Le Petit Journal’a verdiği demeçte, emniyet halatı kullanmayacağını ve hayatını tamamen paraşütüne emanet edeceğini söyledi: “Deneyi bizzat kendim ve hile yapmadan gerçekleştirmek istiyorum, çünkü buluşumun değerini kanıtlamak niyetindeyim.



”Saat 08:22’de, yaklaşık 40 saniyelik bir tereddütten sonra Reichelt, Eyfel Kulesi’nin ilk platformundan atladı. Ne yazık ki paraşüt açılmadı; sadece yarı açılmış bir şekilde Reichelt’in altında katlandı. Reichelt, yaklaşık 57 metreden yere çakıldı ve neredeyse anında hayatını kaybetti.

Düşüşü, Pathé-Cinéma tarafından filme alındı; bu görüntüler, Reichelt’in tereddütünü, düşüşünü, yere çarpmasını ve ardından oluşan yaklaşık 15-20 cm’lik çukurun ölçülmesini içeriyor. Bu, tarihte filme alınan ilk ölüm olarak kayıtlara geçti.

Olayın ardından yapılan otopsiye göre, Reichelt’in düşüş sırasında kalp krizi geçirerek öldüğü belirtilse de, bu iddia tartışmalıdır çünkü resmi bir otopsi raporu bulunmamaktadır. Doktorlar yalnızca ölümünü doğruladı. Ertesi gün gazeteler, “pervasız mucit” ya da “gözükara mucit” gibi başlıklar atarak olayı manşet yaptı.

Miras ve Kültürel Etki

Franz Reichelt’in ölümü, hem trajik hem de dönemin havacılık güvenliği konusundaki eksikliklerini vurgulayan bir olay olarak tarihe geçti. Reichelt’in paraşüt tasarımı fiziksel prensiplere uygun değildi ve uzmanların uyarılarına rağmen inatla devam etmesi, onun hem cesaretini hem de yanlış bir inanca körü körüne bağlılığını gösterdi. O dönemde pratik bir paraşüt tasarımı henüz geliştirilmemişti, ancak Reichelt’in çabaları, havacılık güvenliği konusundaki tartışmaları hızlandırdı.

Aynı dönemde, Gleb Kotelnikov gibi mucitler daha başarılı paketlenebilir paraşüt tasarımları üzerinde çalışıyordu. Reichelt’in hikayesi, popüler kültürde de yankı buldu. 1993’te Fransız yönetmen Pablo Lopez Paredes, Reichelt’in hayatını anlatan Le Tailleur Autrichien adlı bir kısa film çekti. Ayrıca, La Casa Azul’un “Nunca nadie pudo volar” adlı şarkısı ve çeşitli oyunlar ile tiyatro eserleri Reichelt’ten ilham aldı.

2022’de Étienne Kern, Reichelt’in hikayesini romanlaştırdığı Les Envolés adlı bir kitap yayınladı. Reichelt’in vasiyeti, ölümünden sonra bir noter aracılığıyla bulundu. Vasiyetinde, uzun süredir yanında çalışan Luise Schillmann’a tüm malvarlığını bıraktığını ve kız kardeşi Katarina’nın mirastan pay almamasını istediğini belirtti. Bu vasiyet, Reichelt’in son anlarında bile buluşuna olan inancını ve kişisel ilişkilerini yansıtır.

Franz Reichelt, havacılık tarihinde trajik bir figür olarak anılır. Cesur ama yanlış yönlendirilmiş bir mucit olan Reichelt, hayatını riske atarak inandığı bir fikri kanıtlamaya çalıştı. Ancak fiziksel prensiplere uygun olmayan tasarımı ve ısrarcı tutumu, onun sonunu getirdi. Reichelt’in hikayesi, insanlığın yenilik arzusunun hem ilham verici hem de tehlikeli yönlerini gözler önüne serer. Onun Eyfel Kulesi’nden atlayışı, hem cesaretin hem de pervasızlığın simgesi olarak tarihe kazınmıştır.
 

Bu Konuya Bakmış Kullanıcılar (Üye: 0, Ziyaretçi: 1)

Korsanfan.com Her Hakkı Saklıdır. 2008-2023.
Tasarım Korsanfan V.6.0
Yukarı Çık