Bana kalırsa ileride Oda tarafından One Piece evrenin üç büyük güç kavramı yeniden şekillenecek... Kişiler bazından taşacak ve : Denizciler, Devrimciler, Korsanlar arasında parçalanan ve çağın gereği olarak yeniden şekillenen bir tarih oluşturulacak... Bunun için öncelikle bu gruplar arasında ki farklılıkları ele almalıyız... "Poneglypler" üstünden şekillenen ve "Ohara Katliamı" ile son şeklini alan çağ, korsanların ve devrimcilerin beklenmedik müdahaleleriyle bir sonuca ulaştı zaten. Shiro Hige'nin ölümü, Luffy'nin çanı çalışıyla beraber Yeni Dünya'da Shanks'ın (ki kendisi Oda'nın OP evrenindeki bilincidir bir bakıma) haberini verdiği "Umursamazlık Çağı"nı başlattı... Gelelim üç farklı algının şekillendirdiği Yeni Dünya'ya...
Doflamingo savaş esnasında adalete dair çok keskin ve ne yazık ki tutarlı bir tespit yapar;
""""Adalet mi? Adalet yalnızca değer yargılarıdır. Hiç savaş görmemiş bir çocukla, barış yaşamaya hiç fırsat bulamamış bir çocuğun adalet anlayışı arasında dağlar kadar fark vardır. Değer yargıları birbirine neredeyse taban tabana zıttır. Biri için cinayet, katliam ve terör anlamına gelen şey, diğeri için direniş, zafer ve savunma anlamına gelebilir... Evet haklısın -kazanan adalet olacak. Çünkü zaferi kazanan adaleti savunduğunu iddia edecek ve tarihi bu şekilde yazacak-..."""
Korsanlar; yani basit güdülerle hareket edenlerin aksine, amaca ya da kaosun macerasına yönelen büyük korsanlar, dünyanın kalanıyla aslında bir şekilde çoktan bağlarını koparmış, yeryüzünde kendince adalet dağıtan, dünyanın ne düşündüğünü umursamadan ve kendinden ödün vermeden... İradesini yalnızca "nakama" dedikleri insanlara teslim eden ve onlar için, kendi hayalleri için savaşan insanlardır... Hepsinin amacı ne kadar farklılık gösterirse göstersin, temelde sahip oldukları içgüdü; "özgürlük"tür. Kimisi bunun yönetmekten geçtiğini düşünürken, kimiside kendi yolunda kendini var etmekten geçtiğini düşünür.
Bu açıdan onurunu ayaklar altına alan Kuro Hige bile, planlarını bunun üstünden şekillendirir. Hasırşapka tayfası ise daha çok "carpe diem, başka bişey demiyem" türden kişiliklerdir. Anı yaşamaya odaklı, en iyi olma, en güçlü olma, en cesur olma, keşfedilmemişe duydukları merak gibi amaçları taşıyan, bir şekilde kendilerince büyümek zorunda kalmış, feleğin en sert sillesini yemiş, ama buna rağmen yaşamak her şeye değer diyen tiplemelerdir ki kendilerinin bu belirsiz aile karmaşaları da bana kalırsa 8 asır önceki krallığın soyundan gelen aileleri için onları bir nevi koruma yöntemiydi... Hoş kral ya da krallıkla ilgili bir tutkuya sahip değiller ama yine de yetenek ve potansiyelleri Saiya-jin vari atraksiyonlara müsait kardeşlerimizdir kendileri... Ki Oda'nın da sonunda bu sonuca ulaşacağını düşünmekteyim.
Denizciler; açısından ise durum biraz farklı. Gorousei'yi bir yana koyduğumuzda çok çok geriye kalan bir avuç üst düzey yetkilinin ve muhtemelen modifiye öncesi "Devrimci" Kuma, Yanlız Kovboy'un denizdeki karşılığı Mihawk (bana kalırsa kendisinin ShichiBukai olmasının sebebide W.G. başını ağrıtmasın diyedir), dünyanın acımasızca gülen yüzü ve insan doğasındaki kirliliğin birebir aynası olan Doflamingo ve bir kaç yeni dünya korsanının dışında kimsenin bilmediği bir sırrı paylaşmaktalar... Bu sır "boş yüzyıl"ın kaderi ve bugünkü Calestial Dragon dallamalarının ataları olan 20 ülkenin liderinin, Antik Krallık ya da bana kalırsa "D.'nin Mirası" denilen altın çağı yok edişine dairdir...
Gücü eline almak isteyen bu hedonist liderler, insanlığın en değerli mirasını yok ettikten sonra, Poneglypler dışında hiç bir kanıt bırakmadan darbeyi başarıya ulaştırdılar, ya da belkide bunun tam tersi bir durum geçerliydi ki, muhtemelen bu denizcilerin kendi "seigi"lerini haklı kılar. İlginçtir ki Hükümet Krallığa kıyasla daha ilerici bir sistem olarak lanse edilirken Alabasta'da bunun böyle olmadığını gördük. Öte yandan OP evreninde arkeologlar vardır... Tarihçilerdense hiç söz edilmez. Bunun için benim teorim şudur ki; Antik Krallığın vakanivüsleri gerçekten haberdar oldukları ve bunları korumak için kendi dillerini oluşturup (ya da daha öncesinde kullanılan bir dili kullanıp) Pon. yarattılar. Bunun üstüne W.G.'ın selefi olan hükümdarlar, bu tarihçileri katletmeye başladı. Bu sırada "Yeni Hükümet"in merkezi A.K.'ın kalbinden taşınıp Kutsal Topraklara, yani kendilerini bütün insanlar ve ırklardan üstün gördükleri Red Line'ın tepesine taşındı (insan ilk başta Arlong'tan nefret etsede ilerleyen süreçte onu bu hale getirenin ne olduğunu anlıyoruz yavaş yavaş)...
Bu ilk büyük katliamdan kurtulan tarihçilerse A.K.'ın kalbine, Kutsal Ağacın gerçek topraklarına dönmeye karar verdi. Pon. için arkeology bilimini geliştiren bu kişiler A.K. taraftarlarını toplayarak onları eğitti. Ki muhtemelen "Nico" ailesi de krallığın baş vakanivüsleridir... Daha sonrasındaysa Rio Pon.'i oluşturan her bir bölünmüş parçayı tek tek ortaya çıkaran bu insanlar, Kutsal Ejderlerce en büyük tehdit haline geldikleri için Gorousei'ye verilen emir doğrultusunda ikinci büyük katliama, bizim bildiğimiz yakın tarihe ait olan "Ohara Katliamı'na" tanık oldular... Bu nedenledir ki Rayleigh Robin'in henüz gerçeği duymaya hazır olmadığına kanaat getirdi... ve bu nedenledir ki Shanks Luffy'yi Yeni Dünya'ya hazırladı... Aslında muhtemelen Edward Newgate de bu sebeten ötürü, Teach'e sen onlardan değilsin, D. soyundan değilsin, savaşı bitirecek olan değilsin dedi... Muhtemelen bu sorularda cevaplarını Yeni Dünya'da ki samurayların adasında bulacaktır... (ya da "Ronin"lerin adası...)
Devrimciler... Gelgelelim OP evreninin en bilinmez "adalet" algısına... Arabasta'yı iç savaşın eşiğindeyken düşürmeyen Komutan Dragon; acaba gerçekten de W.G.'ın iddia ettiği kişi mi? Devrimcilerin algısına bakılırsa; "Dünya ve sivil halk, yaklaşan büyük savaşa hazırlanmalı"... Dünyanın çağları gittikçe küçülüyor... Bir çağın açılışıyla kapanışı arasında ki süre artık eskisine göre çok daha kısa ve umursamazlık çağıyla eski krallığın yeniden doğuşu ve ikinci kim bilir belkide dördüncü altın çağ arasında manganın ömrü kadar bir süre kaldı muhtemelen. Gerillaların gökyüzü insanlarıyla sorunlarını çözmelerine yardım eden korsan Devrimci Dragon'un biricik oğluydu... Roger'ın müjdelediği, Newgate'in ise ölürken gördüğü bu savaş aslında eski krallığın varisleriyle 20 liderin varisleri arasında olacak... Yani savaş bana kalırsa "Mugivara vs. Kuro Hige"den çıkıp, D. soyuyla (ki devreye yine mugivara tayfası giriyor) Kutsal Ejderlerin yumruğu olan gorousei arasında yaşanacak... Sengoku'nun istifasını da buna yoruyorum aynı şekilde...
Devrim Ordusu; özgürlüğün yalnızca korsanlara değil, bütün dünya üzerinde ezilen ve hor görülenlere ait olduğunu düşünüyor... Bu kokuşmuş düzenin yaralarını, soyunun farkındalığıyla da gören Dragon; kanayan yaraya dikiş atmak yerine yeniden doğuşu seçen ilk insan... Çevresine topladığı sadık adamlar ve bunun da ötesine geçerek dünyaya yaydığı yeni çağ fikirleriyle, hem mecazi hem de duyduğumuz şekilde OP evrenini seslendiren adam konumuna geliyor... "Çağın kaderi ve insanların hayalleri" diyen Dragon, Luffy'den ayrı bir biçimde yalnızca kendi özgürlüğünü değil, okyanus dünyasına yayılan adalr boyunca yaşayan ve yaşamı mahkum edilen bütün insanların amacını sırtlıyor bir yerde... Dragon ve Garp'ın bilgisi nedense bir şekilde Poneglyplerin daha ötesindeymiş gibi geliyor insana... Fremenlerin deyişiyle "kralyzec" diyebileceğimiz bu büyük savaş muhtemelen manganın da bitiş noktası olacaktır...
Oda'dan beklentim şudur ki; manganın sonunu sevgi, aşk, barış, kardeşlik gibin, şu ana dek yakınından dahi geçmediği OP evreninde, Ace'in, Shiro Hige'nin, Roger'ın ve devrim ordusunun milyonlarca isimsiz şehidinin kanını yerde bırakarak bitirmesin. Yani yarın öbür gün eğer olur da Luffy, Kırmızı Köpeğin karşısına çıkarsa, ya ölsün ya öldürsün, affetmesin...
Hoş ben bu kadar yazdım, kim zahmet edip okuyacak bilmiyorum, şahsen ben olsam sonuna kadar okur muydum??? hani onu da bilmiyorum ama, şu satıra kadar okuyan güzide arkadaşlar bilsinki; burada yazan herşey için kaynak: şu anda üstüne oturmakta olduğum organımdır... yani yanlış olabilir, hatta bambaşka birşey bile çıkabilir onu Oda Sensei bilir velakin ben yalnızca kendi naçizane görüşlerimi tabiri caizse "kusmuş" bulunmaktayım... Zahmet edip okuyan değerli arkadaşlar da yazdıklarım üstünden ya da güncel bilgiler sayesinde beni eleştirir ve düzeltirlerse sevinirim...
Hey One Piece hey... Sen nelere kadirsin... Derslerime bu kadar çalışım bu analizleri yapaydım, şimdi Ex. Or. Prof.tum bea.. Gerçi kalktı o herhal???
Doflamingo savaş esnasında adalete dair çok keskin ve ne yazık ki tutarlı bir tespit yapar;
""""Adalet mi? Adalet yalnızca değer yargılarıdır. Hiç savaş görmemiş bir çocukla, barış yaşamaya hiç fırsat bulamamış bir çocuğun adalet anlayışı arasında dağlar kadar fark vardır. Değer yargıları birbirine neredeyse taban tabana zıttır. Biri için cinayet, katliam ve terör anlamına gelen şey, diğeri için direniş, zafer ve savunma anlamına gelebilir... Evet haklısın -kazanan adalet olacak. Çünkü zaferi kazanan adaleti savunduğunu iddia edecek ve tarihi bu şekilde yazacak-..."""
Korsanlar; yani basit güdülerle hareket edenlerin aksine, amaca ya da kaosun macerasına yönelen büyük korsanlar, dünyanın kalanıyla aslında bir şekilde çoktan bağlarını koparmış, yeryüzünde kendince adalet dağıtan, dünyanın ne düşündüğünü umursamadan ve kendinden ödün vermeden... İradesini yalnızca "nakama" dedikleri insanlara teslim eden ve onlar için, kendi hayalleri için savaşan insanlardır... Hepsinin amacı ne kadar farklılık gösterirse göstersin, temelde sahip oldukları içgüdü; "özgürlük"tür. Kimisi bunun yönetmekten geçtiğini düşünürken, kimiside kendi yolunda kendini var etmekten geçtiğini düşünür.
Bu açıdan onurunu ayaklar altına alan Kuro Hige bile, planlarını bunun üstünden şekillendirir. Hasırşapka tayfası ise daha çok "carpe diem, başka bişey demiyem" türden kişiliklerdir. Anı yaşamaya odaklı, en iyi olma, en güçlü olma, en cesur olma, keşfedilmemişe duydukları merak gibi amaçları taşıyan, bir şekilde kendilerince büyümek zorunda kalmış, feleğin en sert sillesini yemiş, ama buna rağmen yaşamak her şeye değer diyen tiplemelerdir ki kendilerinin bu belirsiz aile karmaşaları da bana kalırsa 8 asır önceki krallığın soyundan gelen aileleri için onları bir nevi koruma yöntemiydi... Hoş kral ya da krallıkla ilgili bir tutkuya sahip değiller ama yine de yetenek ve potansiyelleri Saiya-jin vari atraksiyonlara müsait kardeşlerimizdir kendileri... Ki Oda'nın da sonunda bu sonuca ulaşacağını düşünmekteyim.
Denizciler; açısından ise durum biraz farklı. Gorousei'yi bir yana koyduğumuzda çok çok geriye kalan bir avuç üst düzey yetkilinin ve muhtemelen modifiye öncesi "Devrimci" Kuma, Yanlız Kovboy'un denizdeki karşılığı Mihawk (bana kalırsa kendisinin ShichiBukai olmasının sebebide W.G. başını ağrıtmasın diyedir), dünyanın acımasızca gülen yüzü ve insan doğasındaki kirliliğin birebir aynası olan Doflamingo ve bir kaç yeni dünya korsanının dışında kimsenin bilmediği bir sırrı paylaşmaktalar... Bu sır "boş yüzyıl"ın kaderi ve bugünkü Calestial Dragon dallamalarının ataları olan 20 ülkenin liderinin, Antik Krallık ya da bana kalırsa "D.'nin Mirası" denilen altın çağı yok edişine dairdir...
Gücü eline almak isteyen bu hedonist liderler, insanlığın en değerli mirasını yok ettikten sonra, Poneglypler dışında hiç bir kanıt bırakmadan darbeyi başarıya ulaştırdılar, ya da belkide bunun tam tersi bir durum geçerliydi ki, muhtemelen bu denizcilerin kendi "seigi"lerini haklı kılar. İlginçtir ki Hükümet Krallığa kıyasla daha ilerici bir sistem olarak lanse edilirken Alabasta'da bunun böyle olmadığını gördük. Öte yandan OP evreninde arkeologlar vardır... Tarihçilerdense hiç söz edilmez. Bunun için benim teorim şudur ki; Antik Krallığın vakanivüsleri gerçekten haberdar oldukları ve bunları korumak için kendi dillerini oluşturup (ya da daha öncesinde kullanılan bir dili kullanıp) Pon. yarattılar. Bunun üstüne W.G.'ın selefi olan hükümdarlar, bu tarihçileri katletmeye başladı. Bu sırada "Yeni Hükümet"in merkezi A.K.'ın kalbinden taşınıp Kutsal Topraklara, yani kendilerini bütün insanlar ve ırklardan üstün gördükleri Red Line'ın tepesine taşındı (insan ilk başta Arlong'tan nefret etsede ilerleyen süreçte onu bu hale getirenin ne olduğunu anlıyoruz yavaş yavaş)...
Bu ilk büyük katliamdan kurtulan tarihçilerse A.K.'ın kalbine, Kutsal Ağacın gerçek topraklarına dönmeye karar verdi. Pon. için arkeology bilimini geliştiren bu kişiler A.K. taraftarlarını toplayarak onları eğitti. Ki muhtemelen "Nico" ailesi de krallığın baş vakanivüsleridir... Daha sonrasındaysa Rio Pon.'i oluşturan her bir bölünmüş parçayı tek tek ortaya çıkaran bu insanlar, Kutsal Ejderlerce en büyük tehdit haline geldikleri için Gorousei'ye verilen emir doğrultusunda ikinci büyük katliama, bizim bildiğimiz yakın tarihe ait olan "Ohara Katliamı'na" tanık oldular... Bu nedenledir ki Rayleigh Robin'in henüz gerçeği duymaya hazır olmadığına kanaat getirdi... ve bu nedenledir ki Shanks Luffy'yi Yeni Dünya'ya hazırladı... Aslında muhtemelen Edward Newgate de bu sebeten ötürü, Teach'e sen onlardan değilsin, D. soyundan değilsin, savaşı bitirecek olan değilsin dedi... Muhtemelen bu sorularda cevaplarını Yeni Dünya'da ki samurayların adasında bulacaktır... (ya da "Ronin"lerin adası...)
Devrimciler... Gelgelelim OP evreninin en bilinmez "adalet" algısına... Arabasta'yı iç savaşın eşiğindeyken düşürmeyen Komutan Dragon; acaba gerçekten de W.G.'ın iddia ettiği kişi mi? Devrimcilerin algısına bakılırsa; "Dünya ve sivil halk, yaklaşan büyük savaşa hazırlanmalı"... Dünyanın çağları gittikçe küçülüyor... Bir çağın açılışıyla kapanışı arasında ki süre artık eskisine göre çok daha kısa ve umursamazlık çağıyla eski krallığın yeniden doğuşu ve ikinci kim bilir belkide dördüncü altın çağ arasında manganın ömrü kadar bir süre kaldı muhtemelen. Gerillaların gökyüzü insanlarıyla sorunlarını çözmelerine yardım eden korsan Devrimci Dragon'un biricik oğluydu... Roger'ın müjdelediği, Newgate'in ise ölürken gördüğü bu savaş aslında eski krallığın varisleriyle 20 liderin varisleri arasında olacak... Yani savaş bana kalırsa "Mugivara vs. Kuro Hige"den çıkıp, D. soyuyla (ki devreye yine mugivara tayfası giriyor) Kutsal Ejderlerin yumruğu olan gorousei arasında yaşanacak... Sengoku'nun istifasını da buna yoruyorum aynı şekilde...
Devrim Ordusu; özgürlüğün yalnızca korsanlara değil, bütün dünya üzerinde ezilen ve hor görülenlere ait olduğunu düşünüyor... Bu kokuşmuş düzenin yaralarını, soyunun farkındalığıyla da gören Dragon; kanayan yaraya dikiş atmak yerine yeniden doğuşu seçen ilk insan... Çevresine topladığı sadık adamlar ve bunun da ötesine geçerek dünyaya yaydığı yeni çağ fikirleriyle, hem mecazi hem de duyduğumuz şekilde OP evrenini seslendiren adam konumuna geliyor... "Çağın kaderi ve insanların hayalleri" diyen Dragon, Luffy'den ayrı bir biçimde yalnızca kendi özgürlüğünü değil, okyanus dünyasına yayılan adalr boyunca yaşayan ve yaşamı mahkum edilen bütün insanların amacını sırtlıyor bir yerde... Dragon ve Garp'ın bilgisi nedense bir şekilde Poneglyplerin daha ötesindeymiş gibi geliyor insana... Fremenlerin deyişiyle "kralyzec" diyebileceğimiz bu büyük savaş muhtemelen manganın da bitiş noktası olacaktır...
Oda'dan beklentim şudur ki; manganın sonunu sevgi, aşk, barış, kardeşlik gibin, şu ana dek yakınından dahi geçmediği OP evreninde, Ace'in, Shiro Hige'nin, Roger'ın ve devrim ordusunun milyonlarca isimsiz şehidinin kanını yerde bırakarak bitirmesin. Yani yarın öbür gün eğer olur da Luffy, Kırmızı Köpeğin karşısına çıkarsa, ya ölsün ya öldürsün, affetmesin...
Hoş ben bu kadar yazdım, kim zahmet edip okuyacak bilmiyorum, şahsen ben olsam sonuna kadar okur muydum??? hani onu da bilmiyorum ama, şu satıra kadar okuyan güzide arkadaşlar bilsinki; burada yazan herşey için kaynak: şu anda üstüne oturmakta olduğum organımdır... yani yanlış olabilir, hatta bambaşka birşey bile çıkabilir onu Oda Sensei bilir velakin ben yalnızca kendi naçizane görüşlerimi tabiri caizse "kusmuş" bulunmaktayım... Zahmet edip okuyan değerli arkadaşlar da yazdıklarım üstünden ya da güncel bilgiler sayesinde beni eleştirir ve düzeltirlerse sevinirim...
Hey One Piece hey... Sen nelere kadirsin... Derslerime bu kadar çalışım bu analizleri yapaydım, şimdi Ex. Or. Prof.tum bea.. Gerçi kalktı o herhal???