Evet arkadaşlar günün dizisi; Kırmızı Oda. Daha doğrusu dünün dizisiydi ama espriyi anlamışsınızdır diye düşünüyorum. Ama bu seferkini google'dan aratmadım, kendim izledim, beğendim. İznimi aldım konusunu açtım. Doğru yere mi açtım emin değilim ama en uygun yer burası göründü.
Bildiğiniz üzere gün geçmiyor ki televizyonlarımıza yeni bir dizi eklenmiş olmasın. Bol şiddetli, tacizli tecavüzlü, gözyaşına doymuş hatta aşırı doymuş. Evet geçmiyor ve yine geçmedi. İzlerken bol bol gerildiğim, iç acıtan bir diziydi bu da.
Ama beğendim. Çünkü ilk defa bu konuları ele alıp sahiden farkındalık uyandırma çabası taşıdığını hissettiren bir dizi oldu. Şiddetin de tacizin de tecavüzün de bol bol konusu geçti ama bir yapımda olması gerektiği gibi mümkün olduğunca görünmez ve kısa şekilde.
Gülseren Budayıcıoğlu'nun Madalyonun İçi Kitabı'ndan uyarlamaymış. Bu hanımefendi bir psikiyatr ve bu kitap da onun hastaları ile geçirdiği seanslarını yazdığı bir kitabıymış.
Dizi şu açıklamayla başlıyor.
Dünyanın hiçbir ülkesi sadece yasalarla, verilen ağır cezalarla şiddeti önleyemedi. Çünkü şiddet çocuklukta öğrenilen ve zamanla alışkanlık haline gelen kötü bir davranış biçimidir. Hayatının bir döneminde fiziksel ya da psikolojik şiddet gören ya da şiddete tanıklık eden çoğu insan daha sonra bu şiddeti başkalarına da uygular ya da ona şiddet gösterecek insanları alır hayatına.
Psikolojik şiddet kişinin en yakınları tarafından aşağılanması, hor görülmesi, değersizleştirilmesi, daha da önemlisi sevilmemesidir. Şiddet gösteren insanlar mutsuz, güvensiz ve kırılgandır. Onları hiç sevmeyen, bir türlü onaylamayan bu dünyaya öfkelidirler. En yakınlarının açtığı yaraların bedelini başkalarına ödetirler. Çocukken aldığımız yaraların sonraki hayatımızda bizi nerelere götürdüğünü izlerken, biraz hüzünlensek de hep birlikte şiddete ‘Dur’ diyelim.
Ve doğru düzgün bir yapımda olmanın mutluluğundan belki sanırım oyuncular oldukça iyi oynuyor. Tabi en azından yerli dizi çıtamıza göre.
İlk bölümünü beğendim ve bu şekilde devam etmesini istiyorum çünkü bir ton ülkeye dizi satan bir ülke olarak sattığımız şeyler beni oldukça utandırıyor. Dahası o dizilerin sosyolojik etkileri de var ama tabi uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Sadece sizleri bilgilendirmek istedim. Daha fazla izlenebilsin de bu leş sektörde azıcık da olsa bir fark yaratsın diye. Devam ederse konuşacak bir şeylerimiz de olur belki.
Bir şans verin ve buraya bir şeyler yazın isterim. İyi seyirler.
Bildiğiniz üzere gün geçmiyor ki televizyonlarımıza yeni bir dizi eklenmiş olmasın. Bol şiddetli, tacizli tecavüzlü, gözyaşına doymuş hatta aşırı doymuş. Evet geçmiyor ve yine geçmedi. İzlerken bol bol gerildiğim, iç acıtan bir diziydi bu da.
Ama beğendim. Çünkü ilk defa bu konuları ele alıp sahiden farkındalık uyandırma çabası taşıdığını hissettiren bir dizi oldu. Şiddetin de tacizin de tecavüzün de bol bol konusu geçti ama bir yapımda olması gerektiği gibi mümkün olduğunca görünmez ve kısa şekilde.
Gülseren Budayıcıoğlu'nun Madalyonun İçi Kitabı'ndan uyarlamaymış. Bu hanımefendi bir psikiyatr ve bu kitap da onun hastaları ile geçirdiği seanslarını yazdığı bir kitabıymış.
Dizi şu açıklamayla başlıyor.
Dünyanın hiçbir ülkesi sadece yasalarla, verilen ağır cezalarla şiddeti önleyemedi. Çünkü şiddet çocuklukta öğrenilen ve zamanla alışkanlık haline gelen kötü bir davranış biçimidir. Hayatının bir döneminde fiziksel ya da psikolojik şiddet gören ya da şiddete tanıklık eden çoğu insan daha sonra bu şiddeti başkalarına da uygular ya da ona şiddet gösterecek insanları alır hayatına.
Psikolojik şiddet kişinin en yakınları tarafından aşağılanması, hor görülmesi, değersizleştirilmesi, daha da önemlisi sevilmemesidir. Şiddet gösteren insanlar mutsuz, güvensiz ve kırılgandır. Onları hiç sevmeyen, bir türlü onaylamayan bu dünyaya öfkelidirler. En yakınlarının açtığı yaraların bedelini başkalarına ödetirler. Çocukken aldığımız yaraların sonraki hayatımızda bizi nerelere götürdüğünü izlerken, biraz hüzünlensek de hep birlikte şiddete ‘Dur’ diyelim.
Ve doğru düzgün bir yapımda olmanın mutluluğundan belki sanırım oyuncular oldukça iyi oynuyor. Tabi en azından yerli dizi çıtamıza göre.
İlk bölümünü beğendim ve bu şekilde devam etmesini istiyorum çünkü bir ton ülkeye dizi satan bir ülke olarak sattığımız şeyler beni oldukça utandırıyor. Dahası o dizilerin sosyolojik etkileri de var ama tabi uzun uzun anlatmaya gerek yok.
Sadece sizleri bilgilendirmek istedim. Daha fazla izlenebilsin de bu leş sektörde azıcık da olsa bir fark yaratsın diye. Devam ederse konuşacak bir şeylerimiz de olur belki.
Bir şans verin ve buraya bir şeyler yazın isterim. İyi seyirler.
